22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtyaz Sahibi: CLMHTRIYET VÂKFI adm İLHAN SELÇUKI Genel Yayın Yönetmenı: Yıldız # Yazıişleri Müdürü: # S l Mülü M İbrahim # ş Safim AJpaston#Sorumlu Müclür Mehmet Sucu # Haber Merkezi Müdürü: Hakan Kara îîtıhbarat Cengiz \ ildırım • Ekonomı Öz- Yayın Kurulu. tDıanSelçuk(Ba§- Ankararemsılcısı.VInstafaBalba) AtaturkBulvanNo !25.Kat4. MuesseseMüdürii: lem Yüzak • Kültür Eeemen Berköz • Spor: kan).EmreKongar(Danışman). BakanJıkiar Tel 4195020<"haıı. Faks 4195027«tzmırTemsdcısı. Erol Erkut • Abdülkadir Yiicelman • Makaleler: Sami Ka- Orhan Erinç, Hikmet Çetin- SerdarKızık.H ZıvaBh 1352 S 23Tel 4411220. Faks 4418745 raören • Düzeltme Abdullab Yazıcı • Bıl- kaya, Şiikran Soner, Fbrahira #AdanaTemsı)cısı'ÇetinY^eDog)ıı.İnonüCd I19S No.l l.Tel ,, gı-Belge EdibeBuğra • Vurt Haberlen. Meh- Yıidız. Orhan Bursalı, Musta- 363 12 11. Faks: 363 12 15 Antalya Temsılcisı Ahmet Onıçoğhı K o r u l s a n met Faraç • Avrupa Temsılcısı Güra) Oz fa Balbav. Hakan Kara. CumhumetCad 80 5Tel. 0242248005"Fax 2430509 ' " r " " ' " Bılgı Işlem. Ahmet Sa- tış Fazilet Kuza • GenelMudur\urs>Öz*ek« Reklam ûenel \ludui \ rd -Vlie» •RfflEnas\cn\eTeknA.Mdek Tdo:T?«n-s- BjratçugiJTd. 0212 3543398 Faisı;ı:w.-v e-maıl reUamitaİLvmıcomtr \>™nla>iD:VenıGun Haber Ajan,ıBaamveVa>TiKÜJ. \ Ş Tudocığı Cad 394J Cagatoglu 54"4/sanbui PK C-I6- Sııiscı W î Isl Tel ıa:ijı 5\1 0< >; il< hal) f-aL- (ij l'.Zı 513 V ">5 Basfcı: Meriez Gazeıe Dera Basım Yaymcıiık San \e TIÎ AS Barbaros Bul\an \ o \2> Bffijildaş - İ5i DağtOm: Merke/ Daimm Pazarlama San \e TK A $ 2IOCAK2004 Imsak" 5.46 Güneş 7.18 Ögle 12 22 Ikındı: 14 50 Akşam P.15 Yatsı: 18 39 Melbourne'de TV anzası • Çpiri Servisi - Avustralya Açık Tenis Turnuvası maçlannın oynandığı Melbourne Park'ta reklamlann, çocukprogramlannın ve turnuvayia ilgili detaylı bilginm gösterildiği dev bir televizyon ekranı bulunuyor. Dün, bu ekranda kısa süreli bir anza meydana gelmesi nedeniyle yetkililer acilen tamircıyi çağırdı. Çocuklann çok sevdiği TV kahramanı "Elmo" serüvenlerinin gösterildiği sırada anza olması, en çok anne-babalanyla maç seyretmeye gelen minikleri üzmüştü. Ancak, vinçle dev ekranın tepesirıe kadar tırmanan tamirci Jasa sürede anzayı gidererek herkesin yüzünü güldürdü. (Fotoğraf: REUTERS) Şarkı söylemek gerek • FRA\KFURT (AA) - Alman bilim adamlan, şarkı söylemenin bağışıklık sistemini giiçlendırdiğini tespit ettiler. Frankfurt'taki Johann Wolfgang Goethe Üniversitesi'nde görevli bilim adamianrun yaptığı araştırmaya göre, 60 dakika şarkı söylemek bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Bilim adamlan Hans Günther Bastıan ve Gunter Kreutz. antikor türü olan immunoglobulin A düzeyinin bağışıklık sistemının durumu hakkında bilgı verdiğini belirttiler. Frankfurt Kilise Korosu'nun bir saatlik provasından önce ve sonra koro üyelerinin kanını alan bilim adamlan, şarkı söyleyen üyelerin immunoglobulin A değerlerinin yükseldiğini, şarkı söylemeyenlerin değerlerinin değişmediğini tespit ettiler. Sarhoş filleri elektrik çarpü IGUVAHATt(AA)- Hindistan'da birayla sarhoş olan filler elektnk direğıne saldırdı, hayvanlann dördü öldü. YereJ yetkililerin açıklamasına göre. kuzeydoğudaki Meghalaya bölgesınde köylülerin tanklarda muhafaza ettiğı pirinç birasını içen vahşi filler. "kafayı bulunca" yakınlardaki elektrik direğine saldırdı. Fillerin darbesine fazla dayanamayan yüksek gerilim hattı direği sürünün üzerine devrildi. Cereyana kapılan fillerden dördü orada öldü. Harry Potter'm taslak baskısı • LONDRA (AA) - Harry Potter'ın ilk macerasını içeren "Harry Potter ve Felsefe Taşı"nın taslak bir baskısı. 2 bin 642 dolara satıldı. Müzayede kunıluşu Bonhams'dan yapılan açıklamada, yazar J.K. Rowling'in adının yanlışlıkJa J. A. Rovvling olarak yazıldığı taslak baskı. kimliği açıklanmayan bir kişi tarafindan alındı. Taslak baskının dün yapılan satışı. yazann adı yanlış yazıldığı için ve sadece 100 adet basılmış olduğu için çok ilgi gördü. Yaşfalara hareketsiz kalınayın çajjraı • NEW YORK (AA) - ABD'nin 89 yaşına basan "fitness gurusu" Jack LaLanne, yaşlılara hareketsiz kalmamalan çağnsında buJundu. Amerikan televizyonJannm ilk fitness programını 1951 yılında başlatan ve 1985'e kadar sunan LaLanne, 89 yaşına bastığı bu günlerde Kaliforniya"dakı evinde gazetecilere yaptığı açıkJamada, yaşı ilerlemiş olanlan hareket etmeye ve egzersız yapmaya davet etti. Hersabah05.00'te kalkarak spor salonuna giden LaLanne, ağırlık çahştıktan sonra 2 saat yüzüyor, 50 yaşındaki eşi Elaine ile 1J hektarlık arazilerinde yürüyüş yapıyor. Prof. Dr. Üstün Dökmen, yasaklarla yetiştirilen nesillerin ilişkilerinin sağlıklı olmadığını söyledi Türk insanıyaşamıizliyor'ANKARA(CumhumetBürt)su) - Ankara Üniversitesi Eğitim Bi- limleri Fakültesi Öğretim Üyesi. ti- yatro oyunu yazan ve televizyon programcısı Prof. Dr. Üstün Dök- men, Türkiye'de, anne babalann, çocuklanna doğduklan andan ıtiba- ren, tt C»! EHeme", "Çocuğmn ya- sak!" uyanlannda bulunduklannı belirterek, bu şekilde eğitim alan ço- cuklann büyüdüklennde. hayatta da "eflemediklerini". sadece izle- mekle yetindiklerini bildirdi. Ankara Devlet Tiyatrosu'nda, ka- palı gişe oynayan "Komşu Köyün Delisi" oyununun da yazan olan AKUPUNKTUR Iğnelerin mucizesi görüntülendi BERLİN (AA) - Çok sayıda hastahğa iyi geldiği bilinen akupunkturun beyne etkisi görüntülendi. Alman "lifeline" dergisindeki habere göre bilim adamlan, fonksiyonel manyetık rezonans tomografisi (fMRT) yardımıyla akupunkturun beyne nasıl etki ettiğini gösterdiler. Haberde, bu sayede, çok sayıda hastahğa olumlu etkisi çeşitli araştırmalarla saptanan, fakat nasıl etki ettıği konusunda somut açıklamalar getirilemeyen ve bu nedenle kuşkuyla yaklaşılan akupunktur yönteminin yaygınlaşacağı belirtildi. Bilim adamlan, belirli akupunktur noktalanna yapılan uygulamanın, beynin spesifik bölgelerinin faaliyetini değiştirdiğini fMRT sayesinde gösterebildi. Bilim adamlan, akupunkturun etkisini tam olarak çözebılmek için bir dizi fMRT incelemesinin yapılması gerektiğini belirterek, bu yöntemin, bilimsel kanıtlann elde edilmesiyle daha çok hekim tarafindan benimseneceğine inandıklannı kaydettiler. • Tiyatro oyunu yazan ve televizyon programcısı Prof. Dr. Üstün Dökmen, yasaklarla yetişen çocuklann büyüdüklerinde, yaşamı sadece izlemekle yetindiklerini söyledi. Dökmen, Türk insamnın televizyon konusunda geçiş döneminde olduğunu vurguladı. Dökmen, her insanın içinde bastı- nlmış duygular olduğunu, oyunu izleyen herkesin kendinden bir şey- ler bulduğunu söyledi. Ebeveynler dHclcat Ebeveynlerin, çocuk eğitiminde çok dikkatli olmalan gerektiğine dikkat çeken Dökmen, "Çocukla- nmıza bağb ohnak rvi ama, biz bağ- b ofananmötesindebağımh ohı>oruz. Çocuklarunızı sevmelhiz ama, biz sevgide de çok ileri gkihoruz. On- lan tehlikelere karşı uyarnıaü, an- cak bunu da çok abartmamalıyız. Çocuklara eOevebikcekJeri dokuna- bflecekleri makul alanlar oluştur- maMiz" diye konu^tu. Insan ilişki- lerinde kıvamı tutturmanın, ilişki- lerin sağhğı açısından önemli oldu- ğuna işaret eden Dökmen, büyük- şehirde yaşayan insanlann, hayat temposunun yogunluğunu gerekçe göstererek "selamlaşmajı" bile an- garya olarak gördüğünü söyledi. Köyde ve şehirlerde yaşamlannı sürdüren insanlann ilişkilerinde farklıhklar olduğunu ifade eden Dökmen, "Köyde imece, yardını- laşma var. Kentte tek başınasınız. \almz iliskilerimizdc ölçülü olmak zorundayız. Komşumuzla göriiş- mek gûzel ama, 'çat kapf gitnıek yannş. İşverinde, patronun kızun, oglum' şektmde>apögı lütaplaryan- lış. Bu yaJonhğm sonu yok. "Vıeık vı- cık' dhaloglar çok sakmcan. tlişki- lerimizde kıvamında bir resmiyet olnıair dedi. Türk insamnın televizyon konu- sunda geçiş döneminde olduğunu anlatan Dökmen, yapımcılann ka- liteli programlar, izleyicilerin de seçicilik konusunda titiz olmalan ge- rektiğini kaydetti. ÜÇ KlŞtYE BtR DtŞ FIRÇASI Çürüklere dişimizi geçiremedik EYLEM LÇOK New York'ta a\larca kapah * £Palyaçofotoğrafçektınrse...Sirld" AMistralya'da. Günlerce öncesinden biletierini alan Sydnc\ liJerin he>ecan)a bekledikleri gösterilerin başlama tarihi öncesin- de, tanıtım amaçlı bir basın toplanüsı düzenlendL Bakıcılany la büiikte basını selamlayan filler, may- munlar ve diğer hayvanlann ysmı sıra paJyaçolar da medya mensuplanyla buluştu. (RELTERS) Diş çürüklen oranmın yüzde 90"lara ulaştığı Türkiye'de. gelişen teknoloji sayesinde ağız ve diş saglığı konusunda önemli gelişmeler sağlandığı bildirildi. Türk Diş Hekimleri Birliğinin verilerine göre Türkiye'de yılda sadece 10 bin kişi diş ipi kullanıyor. Yılda 1 kişiye 4-6 diş firçası düşmesi gerekirken 3 kişiye 1 diş fırçası düşüyor. Tüketılmesi gereken diş macunu miktan yılda 400-500 gram ıken, Türkiye'de 85 gram civannda diş macunu kullanılıyor. Istanbul Diş Hekimleri Odası Başkanı Rıfat Yüzbaşıoğlu. ınsanlığın ağız-diş sağhğı yönünden bugünkü kadar rahat etmediğini belirttı. Hareketli diş protezi takma başta olmak üzere birçok zorunluluğu ortadan kaldıran ve bellı sınırlar içensinde kemik dokusu oluşturan ımplantlar sayesinde özellikle yaşhlann hareketli protez kullanmak zorunda kalmadığını söyleyen Yüzbaşıoğlu, uygulamayla yüzde 80-90 oranında başan sağlandığını belirtti. Yüzbaşıoğlu, kemik erimesi, diyabet hastalan ve kalp rahatsızlığı olanlarda bu yöntemin kullanılamadığını söyledi. Akdeniz SualtıAmştırmaları Merkezi 'nin çalışması Aynı yerde iki ayn antik liman bulundu SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN '...Balık Nereden Kokar?..' GliRSUKUVT AMALYA -Akdeniz'ın doğusundaki, antik yerleşimlerin denizle ilişkisini aydınlatmaya yönelik çalışmada Gazipaşa'nınMÖlOOO'li yıllarda bi]e önemli bir ticaret merkezi olduğu ortaya çıktı. Bölgede iki antik limana ait kalıntılann yanı sıra MÖ 2-3 binli yıllara, Roma, Bizans ve geç Roma dönemıne ait çapalar bulundu. Mtalya Müzesi bünyesindeki Akdeniz Sualtı Araştırmalan Merkezi'nce yürütülen çalışmalar sonucunda bölgede en az beş bin yıldır deniz ticaretinin etkili olduğu kanıtlandı. Tarsus'la birlikte deniz ticareti yapan en eskı yerleşim yerlerinden bin olan Gazipaşa'nın güneyden gelen tüm rüzgârlara açık lımanlann geçici bannma için kullanıldığı tahmin ediliyor. Parisy ten Finmm rüzgârı geçti Dünya modasırun başkenti Paris'te düzenlenen haute couture haftasında birbirinden ünlü nıodacılar tasanmlannı tanıtma firsati bulu>or. Ingüiz tasanmcı John GaDiano'nun kentin seçkin modae\1erinden Christian Dior için haarladığı kreasyon bunlardan sadece biri. Eski Mısır'da ghilen kıyafederden esinlenen GaDiano'nun firavun küığuıı andıran bir kostümfi kadınlar için bazaiaynrak pod>uma çıkardığı manken biiyükUgi gördü. (REUTERS) Refet Paşa'nın Keçiören'deki evinde, o gece Hüseyin Rauf Bey; hakikatte, Inkılâbı -dola- yısıylaTürkiye'yi -yeniden 'Sistem'in denetimine sokacak, önerilerde bulunuyordu; zira sözlerine şöyle devam etmiştir: "...bunlardan başka, umümi mütâleam da vardır bizde vaziyet-i umumiyeyi tutmak güç- tür; bunu ancak, kimsenin erişemeyeceği ka- dar yüksek görülmeye alışılmış bir makam te- min edebilir; o makam da 'Hilâfet'tir. Bu maka- mı lağvetmek, onun yerine başka mâhiyerte bir mevcûdiyet ikâmesine çalışmak, felâket ve hüsrânı mûciptir, asla câiz olmaz!.." Asıl anlamfı olan, Refet Paşa'nın da, Hüseyin Rauf Bey'e 'tam destek' vermesi; GâzTnin nak- lettiğine göre, o da diyor ki: "...tamamen Rauf Bey'in fîkir ve mütâleası- na iştirâk ederim; filhakika bizde, Padişahlık- tan ve Halifelikten başka bir şekl-i idâre mev- zubahis olamaz".. (Nutuk, cilt 2, s.684). Hüseyin Rauf Bey, - sanki Kurtuluş Savaşı, ha- nedanın kurtanlması ve devletin, onlann istediği gi- bi Ingittere'nin himâyesi ve nüfûzu attında kalma- sı, amacıyla yapılmış gibi; -bilâhare muhalefete geçecek; Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı ör- gütleyerek, muhâfazakâr ve liberal; gizlice padişah- çı -aslında 'Batı'cı- bir parti kuracaktır. Bu vesiley- le, Ismet Paşa'nın o dönemi nasıl değerlendirdi- ğine eğilmek, birkaç bakımdan yararlı görünüyor; önce ne demiş, onu görelim: "...Terakkiperver erkânı, reformcu kimseler- di ama, Osmanlı reformcusu idiler. (buraya dik- kat!) Ben dahil hiçbirimiz, reformculukta Ata- türk metodlannı daha evvel görmüş, düşünmüş, benimsemiş değiliz. Atatûrk metodları mey- dana çıkınca, ben sükûnetle vaziyeti mütâlea ederek, 'hâlin, zamanın tedbirleridir' diye dü- şünmüştüm. Atatürk'le konuşmalanmızda, 'ya- pılabilirse, bu şimdi yapılır' dediği zaman, be- nim inanmam, ötekilerin korkması, farkımız bundan geliyor.." (Hatıralar, cilt 2, s.204) Acaba yalnız ondan mı? Aç kapıyı bezirgân başı... Bilirmisiniz ki, dışandaki basın ve siyasetçiler ('Sis- tem' anlayınız); Türkiye'nin o güç yıllannda, MustafaKemali, 'tambağımsızlık've'özgüriük' tutkusu yüzünden, şiddetle eleştirmişler; açıkça, Hüseyin Rauf Bey'i ve partısini desteklemişlerdir. Daha sonra bu destek, liberal düşünceli bir parti olan Serbest Fırka'ya ve lideri AJi Fethi Bey'e ve- rilmiştir. Ingıliz basını, özellikle ekonomi gazetele- ri, 'Sistem'in Türkiye'yi neye uygun gördüğünü, açıkça anlatmaktadır. "...TBMM tutanaklanndan da görüleceği gi- bi, savaş sonrası Türkiye'sinin liderleri, yoğun ve sürekli bir kalkınma hamlesinin 'anavatan'a sağlayacağı yararlan çok ryi bilmektedirler, ne var ki bu hedefe ulaşmak için büyük paralar riar- camak zorunludur ve Türkiye'de para yoktur, demek ki bu paranın yabancı para piyasalann- dan gelmesi gereklidir. Devletin yüksek çıkar- lan, Türk bakanlann ecnebi kapitalistlere kar- şı takındıklan olumsuz tavn, bir daha gözden geçirmelerini ve yabancı sermayeye güven ve- recek önlemlere yönelmelerini gerektiriyor..." (17 Haziran 1936, The Economist). "...Fethi Bey, ölüleri diriltemez, fakat sürgün- deki Türkleri geri çağırarak yanına aldığı; bir de yabancı sermâyenin ülke kalkınmasına katılma- sı için gerekli koşullan yaratabildiği takdirde, partisi için başan yollan açılacaktır..." (The Eco- nomist, 16Ağustos 1936). Kuşkusuz farkındasınız. Hepsi aynı şeyi söylü- yorlar: 'ecnebi sermayeye açılınız, ulusal bağım- sızlıktan vazgeçiniz, yoksa açlıktan kırılırsınız vs. vs. vs...' Nasıl görmüyorlar? Gerfye dönüp, dikkatle bakılınca, ne görülüyor? Ülkemiz, Devlet-i Aliyye döneminde de, - özellikle Tanzimât-Hayriye'den sonra-; Cumhu- riyet döneminde de -ilk yıllanndan itibaren, fakat asıl II. Dünya Savaşı sonrasında-; 'Batı'lı Beyaz ve Hıristiyan' Emperyalist, 'Sistem'ce, sürekli 'uzaktan kumanda' ile yönetilmek istemiştir. Üç aşağı beş yukan, benzer bir platform üzerinde benzer kişiler, ulusal ve tam bağımsız -dolayı- sıyla anti/emperyalist- bir politikanın; Türki- ye'nin kalkınmasına hizmet edemeyeceğini id- dia edip durmuş, ısrarla 'açık kapı siyâseti' ve 'ecnebi sermâye iştirâki' savunulmuştur! İyi hoş da, neden hıç kımse sorunu, bir de öte- ki taraftan değerlendirmeyi düşünmüyor: hepimiz biliyoruz ki, CHP'nin Türkiye'yi 'Sistem'e bağla- dığı yıllardan bu yana, Türkiye, Kemalist tavır ve tutumunu terk etmiş; her gün biraz daha fazla, on- lann istediği liberalliğe yabancı sermâyeyle işbir- liğinesürüklenmiştir; yâni, neresinden baksak, ya- nm yüzyıldır devlet tam da Batı'nın, Batıh'nın -kı- sacası Emperyalizm'in- istediği yoldadır; öyle ol- duğu halde, ulaşılan sonuçlann; Cumhuriyet'i ku- rarken Anadolu halkının, hayâlini kurduğu, sonuç- lar olduğu iddia edilebilir mi? Ne münâsebet! O kendisini, kimisi 'Avrupah', kimisi 'Müslü- man', kimisi 'Post/Modern' olduğunu sanan 'hız- lı aydınlanmız'; -çok daha güçlü olduğu halde, devletin; Tanzimât/Mütâreke arasında içine düştüğü 'perişanlığın', içinde çırpındığını nasıl görmüyor? e-mailrtilahanft isnet.net.tr http://www.bilgiyayinevi.com.tr/ailhan Faks:0-212 / 260 19 88
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle