04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
I Motor Sporlan Cumhuriyet SPOR I YOL NOTLAR1 Ö M E R E R D E M İstanbul ipi önceden gögüsledi rB] A jŞbtorsporlannın ül- • : 11 fikemizde ulaştığı •^ I v 1 gelişim süreci For- mula-1 'in gelmesi ile bambaş- ka bir boyut alacak gibi geliyor kamuyouna. Çok yakın bir za- M man önce bu konu ile ilgili tar- ™ tşmalar ayyuka çıkmıştı. Gerek bu sporia yakın kuruluşları ge- rekse bürokratik çevreler, olayın ne denli po- püler olduğunu kavrayınca vakit kaybetme- den köşelerden birini kapmatelaşı aldılar. Hü- kümetin destek açıklamalan ve İstanbul Tica- ret ve Sanayi Odası'nın yatırımı üstlenme- si ilefarklı cepheler bile oluşmaya başladı ki il- gili ilgisiz herkes yorumlar yapmaya başladı. TV kanallarındaki tartışma programları- ndave Ulusal gazetelerin ana sayfalannda (mu- cize kabilinden) Formula-1 konusu masa- ya yatırılır hale geldi. Bu gündem geçtiğimiz yıl TOMSFED ta- rafından başlatılan ve Formula-1 'in hangi şe- hirde yapılacağı ile ilgili ön hazırlık dönemin- de daha da farklı bir şekiide yansımıştı kamu- youna. Kimselerhatırlamayacaktır, o dönem- de Formula-1 için aday şehirierarasında mu- azzam bir rekabet oluşmuş ve neredeyse par- ti seçimlerini aratır tanrtım faaliyetleri yapıl- mıştı. Sonuç ise baştan belliydi. Federasyonun yıllardır süren çabaları hep bir yerlerde takılıyordu, hükümet gerekli desteği vermiyor, yerel yönetimler karşı çıkı- yor, sigara kar- şrtlan geri adım atmıyor, finan- sal destek sağlanamıyor ve benzeri bir çok problem onay sürecinin ertelenmesine sebep oluyor- du. Çözüm- süzlüğe giden bu süreçte fe- derasyon ve özellikle Baş- kan Tahinci- oğlu müthiş birlobifaaliye- ti başlattı, bu da Formula- 1'in hangi şe- hirde yapılaca- ğı ile ilgiliydi. Kimselerfarkı- na değildi as- lında Formula-1 'in Türkiye'ye getirilmesi için gerekli hükümet desteği sağlanmamış ve fi- nansör kurum bulunamıştı. Ancak hangi şe- hir konusu tüm dikkatleri bu noktaya çekme- ye yetmişti. Herkes devrede Bu zekice planlanmış taktik ile aday şe- hirler bir bir ortaya çıkmaya başladı, Izmir, An- talya, İstanbul, Bursa hatta ve hatta Yozgat ve daha bir çok şehir daha. Bu şehirier Formu- la-1 'e aday olurken kimler ile temsil edildi? ll milletvekilleri, Hükümetteki Bakanlar, Vali, Be- lediye Başkanlan, Parti Temsilcileri, Ticaret ve Sanayi Odası temsilcileri, kısacası il protokol listesi topyekün bu yanşın içerisinde buldular kendilerini. Bu durum gazete ve TV'lere yansıyınca Federasyonun yıllardır arayıp da bulamadığı tanrtım ve kamuoyu yaratma şansı fazlasıyla sağlanmıştı. İlgili ilgisiz herkes Formula-1 ko- nuşur hale gelmiş, "Formula-1 şehrimize re- fah getirecek", "Formula-1 kişi başına gelir seviyesini arttıracak, oteller dolup taşacak, turizm patlayacak, evsiz vatandaş kalmaya- cak, okulsuz köy, hastanesiz kasaba olma- yacak" şeklinde beyanatlar verilmeye baş- lanmıştı. Şaka bir yana gerçekten profesyo- nelce hazırlanan şehirler de yok değildi. Ör- neğin Antalya ve Izmir'in profesyonelce ha- zırlanan tanrtım faaliyetleri bu konuya ne ka- dar önem verdiklerini ve hazır olduklannı an- latmaya yetiyordu. Lobicilik yarışı Aday şehirlerin lobi faaliyetleri amacına erişmiş ve konu Meclis koridoriarında tartışı- lır hale gelmişti. Milletvekilleri, Formula-1 'i kendi şehirlerine getirebilmek için partilerine, bakanlara ve Başbakana kadar baskı yapıyor- lardı. Formula-1 gelsin mi tartışması bitmiş yerini hangi şehirde yapılacağı konuşuluyor- du. Bir taşla iki kuş vuran Federasyon yolu- na hızlanarak devam etme imkânı bulmuştu, İstanbul ise; arazisi, projesi, yatınmcısı önce- den belli altyapısı ile ipi önceden göğüslemiş- ti diğer aday illerin arasından. r an Hava Kuvvetlerine ait bir Eurofighter Typhoori*D yanştırmayı akıl etmişler. llk denemede uçağı geçebilen Michael "Oldukça ilginç ve etkileyici bir denemeydi' yorumunu yapmış ve eklemiş: "Montoya ile yaptığım mücadelede daha fazla baskı hissediyorum." Bu demeçten iki sonuç çıkartabiliriz: 1) Michael, karşısındakj bir savaş uçağı bile olsa kaybetmekten pek hoşlanmıyor. 2) Michael'ı geçmek istiyorsanız, bir savaş uçağı kadar hızlı olmalısınız. : Shell Ferrari-savaş uçağı kapışmasının perde arkası ve düşündürdükleri Otomobil uçup gidemediMURAT YIĞCI F ormula 1 gibi zorlu bir arenada 6 kez dünya şampiyonu olabi- lirsiniz; Ferrari ile tüm F1 dün- yasının yeniden şekillenmesine neden ola- cak başanlara da imza atabilirsiniz; hatta tüm F1 dünyasını emekli olacağınız günü bekleyebilir ama bu, bir savaş uçağıylayap- tığınız kısa mesafeli bir yanşı kazanmanı- za yetmez. Şaka bir yana, "Formula 1, as/a for- mula 1 değildir" diye daha önce bir kaç kez yinelemiştik; tabii böylesine kendine özgü bir dünyanın promosyon çalışmalan da ken- dine özgü oluyor. FVciler, son olarak Michael Schu- macher'in kullandığı bir Ferrari ile, Italyan Hava Kuvvetleri'ne ait bir EurofighterTypho- on'u yanştırmayı akıl etmişler. Eğeryazının başlıgına bakıp da, "Tabii ki birotomobil bir uçağı geride bırakamaz" diyorsanız, yanı- lıyorsunuz; çünkü Michael, Ferrari F2003- GA'sıyia EurofighterTyphoon'u geride bırak- mayı başarmış; tabii 600 metrelik bir me- safede yapılan ilk denemede. Mesafe biraz daha arttırılıp 900 ve 1200 metreye çıkartıldığında ise Michael'ın ve Ferrari'nin kazanma şansı kalmamış. Baccarini Askeri Havaalanı'nda yapılan de- neme sonrasında Michael "Oldukça ilginç bir denemeydi, burada bulunduğum için mutluyum, etkileyici bir göstehydi" yoru- munu yapmış ve eklemiş: "Montoya ile yaptığım mücadelede daha fazla baskı his- sediyorum". Bu demeçten iki sonuç çıkar- tabiliriz: 1) Michael, karşısındaki bir savaş uçağı bile olsa kaybetmekten pek hoşlan- mıyor. 2) Michael'ı geçmek istiyorsanız, bir savaş uçağı kadar hızlı olmalısınız. F1 usülü promosyon Michael'ın verdiği demeçleri birkena- ra bırakıp, yapılan F1 'e özgü bu "promos- yon" çalışmasının resmini biraz daha iyi çi- zebilmek için rakamlardan yararlanalım is- terseniz: Biryanlış anlamaolmasın diye tekrar- layalım: Burada bir askeri havalanında, bir savaş uçağını bir otomobille yanştırmaktan, bir askeri uçağın yapılan denemelerin sa- yısı kadar havalanması ve tekrar inmesin- E'enzer denemeter daha önce de yapılmış aslında: 1931'de Alfa Romeo 8C-300 kullanan Tazio Nuvolari, bir Caproni Ca100 uçağı geride bırakmayı başarmış. 1981'de ise direksiyonunda Gilles Villeneuve'ün oturduğu Ferrari 126, 1000 metrelik yanşta F-104'u geride bırakmayı başarmış. den sözediyoruz. Işin maddi boyutuyla il- gili bir bilgimiz yok ama silah yüklenmemiş ağırlığı 21 bin kg. olan Eurofighter Typho- on'ın azami htzının 2,448km/s, 600 kg'lık Fer- rari'ninkinin ise 369km/s olduğunu biliyo- ruz. Eurofighter Typhoon'ın denemeden galip aynldığını ilan edebilmekiçintekerlek- lerinin yerden kesilmemesi şartı konulmuş. Tekerlekleri yerde olduğu sürece yaptığı dereceler kabul edilen uçak, her deneme- de havalanmış ve bir sonraki yanş için iniş yaptıktan sonra 'start' noktasına getirilmiş. Benzer denemeler daha önce de ya- pılmış aslında: 1931'de Alfa Romeo 8C- 300 kullanan Tazio Nuvolari, bir Caproni Ca100 uçağı geride bırakmayı başarmış. 1981'de ise direksiyonunda Gilles Ville- neuve'ün oturduğu Ferrari 126,1000 met- relik yanşta F-104'u geride bırakmayı ba- şarmış. Schumi dahaiyi olur mu? Bu sorunun yanıtını 2004 sezonunun sonunda öğren- miş olacağız; ama Ferrari patronu Jean Todt, Schumacher'in kazanma ve yanşma hırsıyia 2004'te daha da iyi olacağını iddia ediyor. "Gelecek yıl göreceğiniz Michael Schumacher, tüm zamanlann en iyi Mic- hael Schumacher'i olacak" diyen Fransız yönetici, The Independent muhabirine Al- man pilotun yanşmayı ve kazanmayı her- zamankinden daha çok istediğini belirtti. Geçen yıl kariyerindeki altıncı dünya şampiyonluğunu kazanarak bu alanda kı- nlması zor bir rekora imza atan Schumac- her'in 2003'teki mücadeleden fazlasıyla zevk aldığını söyleyen Todt, "Bu onun her- zamankinden daha iyi birmotivasyonlaya- nşmasını sağlayacak. Eğer mücadele gü- cünün yeterli olmadığını düşünürse, o za- man yanşmayı bırakacaktır" dedi. F1 'in geleceği daha iyi olur mu? F1 dünyasının, Michael Schumacher'in 2004'teki performansı kadar merak ettiği bir diğer konu da, Formula 1 yönetimiyle, F1 'in gelirierinden yeteri kadar pay alamadıklan- nı her fırsatta dile getiren otomobil üretici- lerinin, F1 'e attematif olarak düşündükleri ya- nş serisi GPvVC arasındaki itiş-kakışın ne- reye varacağıydı? Uzun süredir F1 'in gündeminde önem- li biryertutan konuyla ilgili son gelişme, tah- min edildiği gibi F1 'in patronu Bemie Ecc- lestone ile GPVVC'yi oluşturan otomotiv üreticilerinin (BMW, DaimlerChrysler, Fiat - Ferrari-, Ford ve Renault) anlaşmazemini bul- malanyla yoluna girmiş gibi görünüyor. Otomotiv üreticileri, F1 kadar başanlı bir organizasyon kurmanın çok zor olduğu- nu; Bemie Ecclestone ise üreticilerin des- teği olmadan bu işi yürütmenin imkansız ol- duğunu biliyor. Herkesin haklı olduğu ve daha fazla ge- lir elde etmek için uğraştığı karmaşık duru- mu şöyle özetleyebiliriz: F1 'intüm ticari hak- lannın yönetimini elinde tutan (Ecclestone tarafından kurulan) SLEC şirketi; F1 organi- zasyonunun dayüzde25'inesahip; diğeryüz- de 75'lik bölüm ise 3 bankaya, Bayerische Landesbank, JP Morgan ve Lehman Brot- hers'aait... Eclestone, FIA ile yaptığı anlaş- ma ile F1 'in tüm ticari haklannı 100 yıllığına almış durumda ama üretici fırmalarla olan ve F1 'in anayasası olarak bilinen Concorde Anlaşması, 2007 yılında sona erecek. Yani SLEC ile, bir süre önce batan eski medya devi Kirch'in 1,6 milyardolariık borcu nede- niyle mecburen sahip olduklan yüzde 75'lik payı ne yapacaklannı bilemeyen Bayerisc- he Landesbank, JP Morgan ve Brothers, 2007 yılına kadar F1 'in getirinin büyük bir kıs- mınasahip olabilirama 2007'den sonra Fer- rari patronu Montezemolo'nun da dediği gi- bi "Hiçbirşeyin yüzde 100'üne sahip olma durumuyla" karşı karşıya kalabilirier. Bu gelişmelerin F1 dilinde karşılığı şu: F1 'in geleceğini ve otomobil üreticilerinin gelirierini düzenleyecek yeni anlaşma yeni yılın ilk aylannda hazırlanmış ve imzalanmış olacak. küçük dağları onlar yaratmışlar. Herşeyi onlar biliyor, herşeyi onlar yönetebilir? Belli ki, önyargılı bir görüşün temsilcileri, bir yerierden güdümlüler? Acaba herşeyi bilemeyeceklerinin farkındalar mı ?.. A kşamın alacakaranlı- ğında günışığı gide- rekyerini koyuluklara bırakıyor. Siyah ve beyazlar arasın- da, düşlerinizde bile yaşatamaya- cağınızsayıdaki griler birer birer si- yaha dönüşmekte? Birbiri içine girmekten yarattığı karmaşa, bir başka karamsariık oluşturuyor in- sanın üzerinde? Bir ışık anyorsu- nuz etrafınızda? Aydınlan- mak, ne olup bittiğini anlamak için. Birkaç karaltı çıkıyorönünü- ze, insana benzer karaltılar... Sanki küçük dağlart onlarya- ratmışlar. Herşeyi onlar biliyor, her- şeyi onlaryönetebilir? Belli ki, ön- yargılı bir görüşün temsilcileri, bir yerierden güdümlüler? Acaba her- şeyi bilemeyeceklerinin farkında- lar mı ?.. Uyarmak geliyor içimden; belki teknolojiniz biraz daha ileri, belki cebinizdeki yeşillikler biraz daha çok; ancak bir şeyi bilmiyor- sunuz; İnsan öğesini"... öğrete- DÜŞ VE OLASILIK ŞEVKİGÖKERMAN memişbirileri size; karşınızdakile- rin de en az sizler kadar bir şeyler yapabileceği gerçeğine saygı gös- teımeyi; Sömürge Komiseri eda- sıyla taciz edici sorular sormanın, 20 m. ileride koskoca itfaiye ara- cı varken portatifyangın söndürü- cü aramanın abesle iştigalden öte- ye gitmeyeceğini... Sizler Büyük Atatürk'ün bizlere "Çağdaş Uy- gariık" diye örnek gösterdiği bir bütünün öğeleri misiniz, yoksayir- minci yüzyıl başında ömrü sona er- miş imparatorluklar döneminin ye- niden yaşama geçirilmesi özlemi içinde yaşayan birileri mi?.. Ey ken- dini çok bilen sananlar!.. Aydın- lanma çağında karanlıklar içinde dolaşmaktan kurtarın kendinizi... Çünkü sizlerin de eksikleri var... Uyandım... Kayboldu o ka- raltılar... Düş imiş... Düş imiş, düş olmasına da; biraz benzemiyor muydu bu kişi- ler, bizi AB kapısında "Sizi alma- yacağız" diyemeden "Gözünün üzerinde kaşın var, kaşının üzerin- de saçın; üstelik de yandan aynl- mış; git öbür taraftan ayır ondan sonra gel" bahaneleriyle bekle- tenlere... Kendilerini karanlıktan kurta- ramayan kişilerin Türk takımlannı tarafsız sahada oynamaya mah- kum eden UEFA karan sonrasın- da düşlerime yansıyanlar, Türkiye Rallisi'nin tüm engeller aşılarak Dünya Şampiyonası'na dahil edil- mesi öncesinde yaşadığım bazı olaylann bilinç altından ortaya çı- kışıydı büyük olasılıkla... Antalya'dayken başka, Pa- ris'e gidince başka konuşanlan "Akropol ve Güney Kıbns varken aynı yörede üçüncü bir toprak pan^uriu ralli gereksiz" görijşünü savunanlar;" "Irak'ta savaş vargit- meyelim Türkiye'ye" diyenler, sa- zı tekrar ellerine alıp UEFA karan- nı da sahnelerine dekor yaparak, bu kez 'TeröY türküsü söyleyebi- lirier mi önümüzdeki dönemlerde ?.. Sigara reklamı yasağına ekle- necek terör olgusu, arkasına sığı- nılacak bir kalkan olur mu Formu- la 1 İstanbul için ?.. Gri ve sıkıntılı günlerbaşlıyor... Aklın ışığı grileri, griye dö- nüşmüş karanlıklan aydınlatabile- cekmi?... 17 ARALIK 2003 SAYI5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle