04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ARALK 2003 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Befctronik postae [email protected] Tei: 0212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Dünya Bankası'na göre Türkiye'de yoksul üç kat artmış... "Kim arttırdı acaba!" 'hilafet.de' Avnıpa Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Dursun Atılgan'ın Başbakan Tayyip Erdoğan'a gönderdiği mektupta Almanya'dan yayın yapan Islamcı teröristlerden Kaplancılann intemet sayfasının kapatılması îçin Alman makamlarına başvurulması isteğine Ankara'dan bir yanıt gelmedi ama Atlgan'ın Almanya'da yaptığı girişimler sonuç verdi ve "hilafet.de" sitesi Aimanlar tarafından kapatldı. merıka'nın anladığı demokrasinin ne oldu- ğu Irak'taki gelişmelerle her geçen gün bi- raz daha iyi anlaş lıyor... Demokrasinin birin- ci kuralının, bir ülkede iktidan ya da rejimi değiştirmek için artık ajan görevlendirip içeriden as- keri darbe yapmak, halk ayaklanması çıkartmak de- ğil o ülkeye savaş açarak şgal etmek olduğunu bili- yoruz. Demokrasinin ikinci kuralı, işgal kuvvetlerinin yer- li halktan işbirlikçilerle çalışmasına dayanıyor. Bu kural son derece demokratik yöntemlerle işli- yor. önce işbirlikçiler kendi aralanndan temsilcilerini seçiyor. Bu temsilcilerin aşiret reisi olması büyük önem taşıyor. Çünkü aşiret demokrasisi ile Amerikan demokrasisi birbiriyle çok güzel örtüşüyor. Sonra seçilmiş işbirlikçilerle işgal kuvvetleri de- mokrasi için el ele veriyor. Demokrasinin üç temel gücünden yasama, yü- Tatmin rütme ve yargı bu düzen üzerine kuruluyor. İşgal kuvvetleri hem yasamayı hem de yürütmeyi üstleniyor. Ancak sahneye seçilmiş işbirlikçiler çıkı- yor. İşgal kuvvetlerinin komutanının verdiği en de- mokratik emirter, işbirtikçilerin ağzından halka yasa- ma ve yürütme karan olarak yansıtılıyor. Bütün bu işler "hükümet konseyi" gibi demokratik adlar verilen en demokrat kurumlar tarafından kota- rılıyor. Sıra yargıya geldiğinde... Tabii ki ortada bir savaş hali olduğu için yargının hemen hemen tüm karariarı öncelikle yargısız infaz şeklinde alınıyor. İşgal kuvvetleri ve onların silahlan- dırdığı işbiriikçiler istedikleri gibi ateş açıp istedikleri kadar insanı öldürebiliyor... Bu noktada, işbirtiğine yanaşmayan halkın direnişi de doğal olarak ve de- mokrasi gereği terörist saldın şeklinde yorumlanıyor. Bu arada Irak'ın devrik lideri Saddam Hüseyin'in yakalanması da Amerika'nın Irak'ta kurmakta oldu- ğu demokrasinin yargı ayağının ne denli bağımsız ol- duğunu gösteriyor. Demokrasi âşığı Amerika, Saddam'ın yargılanma- sı için uluslararası bir mahkemeye bile güvenmiyor. Amerika, yargılamanın Irak'taki işgal kuvvetlerinin gözetiminde ve Amerika'nın işbiriikçileri tarafından en adil şekilde yapılacağının sözünü veriyor. Amerika'nın sözünün eri olduğunu herkes biliyor. Işbiriikçilerden oluşan yönetim de kendi yargıları- nın bağımsızlığına ve adaletine adları kadar güveni- yor... Hatta, Saddam'ın cezasının idam olduğunu açıklamaktan gururduyuyoriar. Bazı işbiriikçiler, Sad- dam'ın mahkemeye çıkartıldıktan sonra hangi tarih- te idam edileceğini dahi biliyor. Böyle demokrasiye bir değil bin Saddam kurban olsun! Yeter ki Bush tatmin olsun... HurdaYeni otomobil satışını özendirmek için 20 yaşın üstündeki otomobiller hurdaya çıkarblıyor ama hurdaya çıkartlan otomobillerin ne olduğunu kimse merak etmiyor. Özellikle köylerden toplanan otomobillerin bir kısmı plakalan söküldükten sonra kullanılmaya devam ediliyor... Kullanılamaz durumda olanlar da belediyelerin başına dert olacak şekilde sokak kenariannda bırakıltyoıi SESSİZSEDASIZ(!) Yüksek Yerilim Hatb erdincutku fi yahoo.com Eskiden "aşk bir sudur"derdik... Şimdi aşklar sulu! Münevver ya da münevvir olabilmek Eski gazeteci ağabeylerden, şjmdi- lerde reklam ve halkla ilişkilerle ilgile- nen Cüneyt E. Koryürek'ten yeni yıl kartı geldi. Simsiyah kartın üzerinde yanan bir mum resmi... Mumum yanında 1862-1937 yıllan arasında yaşamış Amerikalı yazar Edrth VVharton'ın "Işık yaratmanın sa- dece iki yolu vardır: Işık veren mum veya ışığı yansıtan ayna olmak" sözü yazıyor... Cüneyt E. Koryürek ise bu sözden yola çıkarak yeni yıl mesajında şöyle diyor: "Sadece kendisi aydınlanmış ve es- kilerin 'münevver' dedikleri kişilere, gü- nümüzde 'aydın' diyoruz. Ama... :t Eskilerin 'münevvir' dedikleri ve etrafını aydınlatmasını bilen kişilerin eksikliğini de duymu- yor değiliz. Etrafını da aydınlatmasını ve bilgisini paylaşmasını becereme- yen kişilere nasıl 'aydın' diyebiliriz ki? Hepimiz, kendi aydınlığımızı etrafa yaydığımızda, sadece birbirimizi daha iyi görmekle kalmayacak, aydınlık bir ortamda, aydınlığı da paylaşabilece- ğiz. Aydıniığa kavuşmak, kişinin hakkı ise, etrafını aydınlatmak da kaçamaya- cağı bir sorumluluktur. Daha aydınlık bir yıl için önümüzde 366 gün ve gece var. Aydınlanmak ve aydınlatmak için bu fırsatı kaçırmayalım." ÇED KOŞESÎ OKTAY EKİNCÎ Askerinvefası.. "Komutanınnz", Güneybatı Kafkasya'nın şimdi Ermenis- tan'da olan Gümrû kentinde bir ".\zeri babsT olarak doğmuş, ya- şamını adadığı "vataıTın değeri- nı de 1915 "lerdeki "Taşnak" terö- ründen Kars'a sığınan ailelerin "kaç ha kaç" çocuklan arasında 2 yaşındayken öğrenmişti... Cumhuriyet Devrimi'nin Kars'taki ilk "flkokulöğrencflerT arasında yer aldıktan sonra, asker- liğe ilk adımını Bursa-Işıklar Li- sesi'nde attı... îlk romantık arma- ğarunı da 1939'daki mezuniyeti- nin ardından "radyo" ile gönder- miş, SafiyeAyb'nın sesinden "ni- şanhsı için" çahnmasını istedigi "yollar kapandı kardaıC şarkısı- nı Firuze Hanım da Kars'ta dinle- mişti... Komutanımızın subaylık yaşa- nundaki yazgısını ise 27 Mayts Devrinü'nin lideri Org. Cemal GürseTle olan "dava arkadaşhğı'" belirledi... İstanbul-Yıldız'daki Harp Akademisi'nden kurmay olup 1960'ta Erzmcan'a atandık- tan sonra da 27 Mayıs'ın il komu- tanı ve valisi olarak. "gericiKğe karşj Cumhurrveti ve Devrimleri korumak" görevini üstlenmişti... Ne var ki "demokratikanayasa- yılüks bulan" bir siyasetin 27 Ma- yıs kadrolarına da tavır alması so- nucunda, komutanımız "Kurmay tanlanna armağan ettiler. 90 yaşında görevi devralmaya gelen E. Top. Kur. Alb. SüJeyman EkincL garnizonlarda asken gele- neklerle karşılanıp, kışlalarda ve hatta "Türkiye - Ermenistan Smı- n* karakoUannda "tekmiP veri- lerek bilgilendirildi. Kendisine aynlan "komutanhk masasmdakT fotoğraflannı srvil değil asker fotoğrafçılar çektler; asker terziler ölçüsünü alarak özel tatbikat elbisesini diktiler, topçu taburu komutanını "top çaplarT ve "menzillerr konusunda sınav- dangeçirdi... Yanıtlannagözüyaş- lanarak "aferin" dedikten sonra tek "sert" eleştirisi de yine Kars yıllannda ÇakmakTepesi'ne yap- tırdığı "camh köşkün" şımdikı du- rumunaydı Kentehâkımbtrpano- ramada "seyir" için yaptırdığı du- varsız köşkün "binaya" dönüştü- ğünü görünce: "bunun canvı da kahnamış, köşkü de_" diyerek tek emrini verdi: "Albümdeki fotoğ- raflara bakm, yeniden avıusıru ya- pmJ" Şükran borçluyuz_ Hazıran (2003) ayındaki bu iç- ten ağırlama süresince Kars'taki Tugay Komutaru Tuğgeneral Ka- mil Başoğlu. Orduevi Komutaru P. Bnb. Taner Yüce, Sankamış'takı Tümen Komutanı Tümgeneral KİM KİME DUM DUMA BEMÇAK behicako turk.net ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI kamilmasaraci" mynet.com H A R B İ SEMİH POROY semihporoy(ayahoo.com Ani'de SMUT subaylanna "tarih dersi" verirken... Albay" olmasına rağmen general- lığe yükseltilmeyerek diğer -Emekli İnkılap Subayian"yla bırlikte kışlalardan uzaklaştınldı. Ardmdan. sevgili GürselPaşası da •'hastalanarak" yaşama ve as- kerliğe veda etmişti... 20. yüzyıl- da, "sağhksorunu'' yüzünden Ce- malAga kadar "YıuteF yitirilenbir başka "devtetbaşkanı'' yok gibiy- di_ Anüarm Kars'mda.» tşte bu anılarkomutanımızın ne yakasını bıraktı, ne de "beüegi- ui" . Özellikle eşini yitirdigi 1998'den sonra "çabnadan açıbn tdefonlar" başlamış, Genelkur- mav'dan Kars'taki görevine "yeoi- dentayinedfldjği'' haberleriyle ye- rinde duramaz olmus,tu.. 3 yıldır gece-gündüz "emir subayt^ını" yapan ABAktaş' ın bile yeni görev yen yine Sankamış'tı... Gideıek daha sık 1950'leri ya- jamaya başlayınca, 27 Mayıs'ın aıdından karşılaştığı "siyasi vefa- schğı"' da onaran unutulmaz bır "ıskeri vefayı" Kars ve Sanka- mıştaki "genç generaBer" komu- Hasan Memişoğhı. Kurmay Baş- kanı Kur. Bnb. SedatÇabı*. îstih- kam Tab. Kom. Yrb. Enver Elbir. Alay Kom. Vekili Tp. Bnb. Tekm Kayalar ve tüm subaylar, komu- tanlarına "askerBğin vefasnu" ka- nıtladılar... Tüm Karslılar adına Belediye Başkanı Naif Aübej'oghı. bir hafta "jeep"inin şoförlüğünü ûstlenen ABcan Afibeyoğlu, ÇEKÜL tem- silcisi Cengtz Şıkh, Kent Konseyi adına SezaiYaacı ve NihatCtegün- lü, Kafkas Üniversitesi'nden Doç. Dr. Şaban Maraşh. yerel basmdan Gümüşpala Kortağve diğer güzel insanlar aynı vefaya "hemşeri »- cakhğmı" kattılar 09.12.2003 akşamı endennuy- kusuna çekilinceye kadar da işte bu son komutanlığının "teftiş ra- porunu" yazarak. umut ve heye- canla yaşamasını sağladılar. Komutanımız adına onlara, sonsuz dinlencesine de askeri tö- renle uğurlayan 1. Ordu'ya, veda- laşmaya katılan ve uzaklardan duygulannı ileten tüm dostlara şükran borçluyuz... Oekinciıg cumhuriyet.com.tr HAYAT EPtK TİYATROSU MUSTAFA BÎLGİN BUSHT'LAR ELİNÎ ÇEKSE EKMEĞf DE BÖLÜŞ.ÜRLER.SUyU DA RAKiyi DA BÖLÜSÜRLER, BALI6I DA SAYIN SEYÎRCILER... <IBRIS HALKI ZATEN UZEyî ÎLE SONEYt ÎL£ BOLUSMEYÎ SEVER SAYIN SEYtRCILER... KIBRI.S TA SEÇMENLER IKIYE BÖHJ^4MEDt ASLIJ^bA, SADECE OYLARI BÖLUSTULE SAYIN SEYIRCtLER TARİHTE BUGÜN MLMTAZARIKAN UArahk www.nuuntaz-arikan.com ZÜLF/KÂR ALİ BUTTO BAŞBAKAN.. 19?f'DE BUGÜN, PAtciSTANU ÜMLÜ O£Vt£T AMMI ZÛLFix*gALf BUTTU BAÇ&AKAHLt&A &ETİgiLMİŞrİ. DO6U PAtcİST»N(BANGLADEf) taoNUSuH DA Ç/KAN SÜYÛK ÇAUKANTr SIRASINDA, t>El/LBT SAf&tA/l rAHYA HW ~~ BAŞB4KANI O€SfÇTje£R£K 60&EI/I ONA YERMIŞTİ. BUTTOj İSLAMI- YE7İ KAgUL £0£*J Bİ& MlHeACENİM OĞLUYDU VE SATI ÜUCSLEÜİM P£ ÇOK İYİ BİR Ö6REM1M SÖgMÛŞTÜ- HENÜZ SO YAŞINPAYKEM BAKAN OLMUÇ, BU DÛZSYOe YIU-AÜCA ÇAUÇMIÇTf- PA - KİSTAN HALK PAÜTİSİ'Mİ KU&DUKTAN ON YIL SON&A, 1977'peKi seçiMieepEM BAŞA&YLA ÇHCAHAKJL*. si- VİL HÜKÜMErİN BAflM4 6EÇMİÇTİ. AKTC/HC BU PU- RjJM UZUN SÜGMEMİÇ, &EMEGAL ZİYA Ûi. BİR. OARBEYLE BUTTO'YU OeVİRİP TUTUKLAr- MISTti37Ş'ûA İDAM EplLEN DEVLET ADAMI- UIU SİYASt' MİRASM ÜSTLENEN K'ZI 8EMA- ZİR, riLLAH. SOHRA BAŞgAKAN SEÇİL£C£fCTİ.. PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU BurukAmlapd) "Sen Vatan Hairiı misin Baba?" adlı anı kitabımı yazdığım sıralarda, anılanm arasında Ercan Kara- kaş'ın KültürBakanlığı dönemindeAnkara'yagittiğim günlerden belleğimde kalmış görüntülere de yer ve- rip vermemeyi düşünmüştüm. Ercan Karakaş'ın ba- kanlığı oldukça kısa sürmüştü. 27 Mart 1995 günü başladığı görevinden "ait olduğu hükümetin, progra- mına aldığı konulan yok saymasını, bu konulardan hiç sözetmemesini" protesto ederek23 Haziran 1995 gü- nü aynlmıştı. Ercan Karakaş ile aramızda uzun yıllara uzanan bir dostluk vardı. Bakan olduğunda bana, bazı konular- da kendisine yardımcı olup olamayacağımı sorduğun- da hiç duraksamadan, "olur" demiştim. Bir tür "da- nışmanlık" denilebilecek, karşılığında da ücret, öde- nek, yolluk vb. beklemediğim, almadığım bir görevdi. Haftada bir iki kez Ankara'ya, Bakanlığa gidiyor, altın- dan kalkabileceğime inandığım konularda dostuma yardımcı olmaya çalışıyordum. Karakaş'ın görevinin ilk haftalannda makam odası- nın bulunduğu kat, kimi günler küçük kasabalarda gö- rülen bayram kutlamalannı andınyordu. Çiçeği bur- nunda Bakan'ın ilk görevlerinden biri de Türkiye'nin dört bir yanından gelen toplu ziyaretçileri ağırlamak- tı. Ziyaretçilerin arasında mutlaka bir ya da birkaç "par- tili" bulunurdu. Bu partililerin "kültürle uzaktan yakın- dan hiçbir ilintisi bulunmadığı daha ilk bakışta anlaşt- lırdı. Onlann da Kültür Bakanı'nı ziyaret etmekteki amaçlan "kültür" alanında bir dilekte bulunmak ya da kültür konusunda hertıangi bir fikir alışverişi yapmak değildi zaten. Bakanın görev alanı onlar için hiç fark etmez, bu ziyaretleri peşlerine taktıklan kasaba eşra- fına, "Bakın, görün, koskoca bakana nası! nanm ge- çiyor!" havası atmak için düzenlerterdi. Çaylar, kah- veler içilir, herkese hal hatır sorulur, giden ziyaretçi ka- labalığının yerini bir yenisi alırdı. Ankara günlerinde bu "deli gü//abı'cı7iğ/"yte eşan- lamlı toplu ziyaretlerden bunaldığımda, 0 zamanlar müsteşar olan Sevgili Emre Kongar'ın odasına sığı- nırdım. Hoca'nın, duvarian değerli tablolarla, kitaplar- la dolu odası bana cennet gibi gelirdi. Zamanı elver- diğinde yandaki küçük dinlenme odasında "yoğurtlu döner" kaçamaklan yapardık. Benim "toplu ayinler" diye adlandırdığım bu ziyaretler Ercan Karakaş'ı da bu- natbr, fakat makamı izin vermediğinden o "asf/an" gi- bi kaytarmalar, kaçamaklar yapamazdı. Kimi bunaltı- a saatlerde ise Bakan'ın makam odasına bitişik "özel kalem"de oyalanmaya çalışırdım. "özel kalem" iki odaya yayılmıştı. Bakan'ınkine bitişik oda "özel Ka- lem Müdiresi"ne, öbürü de onun yardımcısına aitti. Her iki oda da günün her saatinde toplu ziyaretler dı- şında Bakan'la görüşmek isteyen konuklarta dolu olur- du. özel Kalem Müdiresi'nin odasında gönüşme saati- ni bekleyenler genellikle kamuoyunun yakından tanı- dığı "ünlü" kişilerdi: Ressamlar, heykettıraşlar, yazar- lar, senaristler, tiyatrocular, müzisyenler... Bunlar gö- rüşme nedenlerini bir "nezaketziyareti" olarak nitele- seier de çoğu görüşme sırasında "yapıtlannt Bakan- lığa satmak", "kitabını Yayınlar Dairesi'nde bastır- mak", "KütüphanelerGenelMüdûrlüğü'ne toplusa- tış yapmak", "senaryosunu Devlet Tıyatrolan'na ka- hulettirmek", "özel tiyatrosuna teşvik almak", "yurt- dışına gidecek orkestrada konuk müzisyen olarak y- er almak" gibi tsteklerde bulunurtardı. Sonunda mut- laka bu türden bir "istek" gelen bu nezaket ziyaretle- rinin birkaçına ister istemez ben de tanık olmuştum. Söze "başan dilekleri'yie girerier, Bakan'ın bu göre- ve getirilmesinin "ne denli doğru bir seçim" olduğu- nu vurgulariar, bir süre havada suda dolaştırdıktan sonra sözü isteklerine getirirlerdi. Görüşmenin bu "can alıcı" bölümüne geçmeden önce ne yapıp yapıp bir önceki Bakan'ı satır aralannda çekiştirrnek ortak bir kuraldı. "Belkiiyiinsandı...", "lyiydifakat...", "Amasi- zinle kıyaslandığında..." türünden girişlerle bu çekiş- meler sırasında gözleri yeni Bakan'ın gözlerinde olur, onun tepkilerini ölçmeye çalışırlardı. Kendileriyle daha önce hiç karşılaşmadığım, fakat yaprtlannı sevdiğim, beğendiğim bu insanlann bakan- lık katındaki istekleri belki daha kolay yerine gelir dü- şüncesiyle daha önce kendilerine benzer ziyaretlerde bulunduklan, saygılannı esirgemediklen eski bakan- lan yenisine çekiştirmeleri, döktükleri o diller, sergile- dikleri görüntüler benim için bir düş kınklığıydı. Fakat asıl ilginç olanı bu insanlann benim de hasbelkader bu- lunduğum başka, özel ortamlarda "aydınlann toplum içinde eskisi gibi saygı görmedikleri"ne ilişkin yakın- malanydı. (e-posta: dkavukcuoglu / superonline.com) (Faks:0212-23468 73) BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 SOLDANSAĞA: 1/Görünüşüve davranışıyla korku veren iriyan adam. 2/ Ürgüp-Avanos arasında, peri- 4 bacalan ve ki- liseleriyle ünlü bir vadi... Sa- zın en ince ses veren teli. 3/ Politik çıkarla- n nedeniyle birlik kuran devletler topluluğu... Betondan, dört köşe döşeme taşı. 4/ Orselemek, hırpala- mak. 5/Bir sonı sözü... Hawaii'de karşılama ya da uğurlama anısı olarak verilen, çiçek- lerden yapılmış kol- ye... Sodyumun sim- 8 gesi.ö/Eşlerdenbirine 9 göre ötekinin erkek kardeşi, 7/Algılanan nesnelerin temel niteliği... Mi- marlıkta "sahın" anlamında kullanılan sözcük. 8/Zor- ba hükümdar... Sıcak ve kunı bir rüzgâr. 9/1710-1750 yıllannda Fransa'da ortaya çıkan bir mobilya ve süs- leme biçemi. Japon lirik dramı YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Eskiden Rum korsanlanna verilen ad. 2/ Çift ökü- zünün boyunduruktan çıkmaması için kullanılan çu- buk... "Ümmid-i vefa eyleme her şahs-i dagalde'Çok hacılann çıktı haçı i bagalde" (Ziya Paşa). 3/Bir- birine bitişik büyük yapılar... Iskambılde bir renk. 4/ Isırmak. 5/Neon elementinin simgesi... Romanya'nın para birimi... Olumsuzluk belirten bir önek. 6/Keres- tesibeyaz bir orman ağacı. 7/Bir nesnenin uzayda kap- ladığı yer... Ortaçağda kullanılan yelkenli büyük ge- mi.8/Arnavutluk'unbaşkenti... Saç kurutma makine- si. 9/ Bahçelerde denizkabuklan ve çakıl taşlanyla ya- pılan süsleme... Numaranın kısa yazıhşı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle