24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SPORCumhuriyet Yaşam Alper Kasapoğlu, ENKA'nın şampiyon sporcusuydu şimdi kulüp müdürü Fomnayı çıkarttı koltuğa oturdu ler çocuk bir Süreyya olmak istiyor. Gelecekyıl olimpiyatlara ilk defa 10 kişiden fazla bir ekiple katılacağız. Elvan da bunlardan bir tanesi. Ondan çok umutluyuz. Spoıia eğitim beraber yürümüyor. Bu nedenle de fazla sporcu - ' '""" yetişemiyor. A Iper Kasapoğlu... Bir zamanların ünlü dekat- loncusu, hâlâ kıralama- yan bir rekorun sahibi... Şimdinin ENKA Spor Müdürü... Eski Balkan şampiyonu, ABD Üniversiteferarası Şampiyonu, 1992-1996 yıllarında fürkiye'yi temsil etti... Akdeniz Olim- piyatları 2.'si... Bulgaristan göçme- ni, 1989'de o sıcak yıllarda Holfan- da'da Ulusal bir turnuvadan ka- çıp Türkiye'ye geldi.... Kasapoğlu ile yaptığımız ropörtajda atletizmin dü- nünü, bugününü ve yarınını konuş- tuk. -Atletizimde Süreyya Ayhan, Elvan gibi başarılı isimlerimizin dışında neden gençlerimiz bu sporlara ilgi göstermiyor? A.K.: Hangi spor dalı olursa ol- sun mutlaka bir lokomotifi olmalı. Bu lokomotif de Süreyya Ayhan'la oluş- tu. Her çocuk bir Süreyya olmak is- tiyor. Gelecek yıl olimpiyatlara ilk de- fa 10 kişiden fazla bir ekiple katıla- cağız. Efvan da bunlardan bir tane- si. Ondan çok umutluyuz. -Neden bireysel başarılar ön planda? A.K.: Bazı değişikliklere gidili- yor. Bu değişiklikleryapıldığında her- şey daha güzel olacak. Eğitim siste- mimiz gençlerimizin sporla ilgilen- mesine olanak sağlamıyor. Sporla eğitim beraber yürümüyor. Bu neden- le de fazla sporcu yetişemiyor. -ENKA'nın dekatlonla uğra- şan sporcuları da var mı? A.K.: Bu işi yapacak bir atletin günde 6-8 saat çalışması gerekiyor. Bu da okula gitmemesi demek, bu da olamayacağı için umudumuz ge- lecek yıllarda. Hedeflerimiz büyük -Hedefleriniz neler? A.K.: Ben bu göreve yaklaşık iki yıl önce geldiğimde kulüpte 10'dan fazla branş vardı. Biz bunu değiştir- dik. Bir hedef koyduk ve bu doğrul- tuda branş sayısını 4'e indirdik ve bu alanlarda en iyi olmaya karar ver- dik. Şimdi atletizm, sutopu, yüzme ve teniste en iyiler ENKA'da... -Türkiye'de atletizmin gele- ceğini nasıl buluyorsunuz? A.K.: Bazı şeyler gelişiyor, dü- zeliyor. Devletimiz ve spordan so- rumlu kişiler tesislere ve ulusal spor- culara daha çok ilgi göstermeye baş- ladılar. Sporcularımızı eğitmemizin yanısıra antrenörierimize de aynı ilgiyi göstermeliyiz. Bence yarınlar güzel olacak. - Sizce dekatlon neden Tür- kiye'de gelişmedi? A.K.:lnsanımız biraz dayanıklı- lık gerektiren sporiarla ilgileniyor. Bul- garistan'da olduğum yıllarda Ulusal TakımdatekTürk bendim. Türkiye'ye geldikten sonra federasyon başka- nımızın teknik branşlara ağırlık ver- mesi sayesinde biraz da olsa atletizm ilerledi. Ancak tabii ki Naim Süley- manoğlu gibi birfenomen gelmedi. Ama biz geldiğimizde yine de bü- yük ilerlemeler yaşandı. Rekoriar iler- letildi. Bizden örnek alınarak pek- çok branşa ağırlık verildi. Dekatlonun tek ismiydi. O sporu bıraktı, spor onu bırakmadı. Bu sporu seviyoruz SABAHATTİN SABRİOGLU 0 1966'da kurulan Ma- satenisi Fe- derasyonu'na çok sayıda ki- şi hizmet etti. Ali Abalı- lar'dan başla- yan bu süreçte Oktay Çi- men özellikle kurullan oluş- turarak önemli bir adım at- tı. Bu dönemde aralarında bu satırları yazan kişi de Teknik Kurul Başkanlığı ile Ulusal Takımlar Teknik So- rumluluğu görevini üstlen- di. Yeni dönemde en önemli adım liglere heye- can kazandırılması ve Bal- kanlar'dan başlayıp Avru- pa'ya dek uzanan madalya kazanma projesidir. Bu he- defle başladığımız yolda bugüne kadar elde edilen başarılardan bazıları şöyle: 2002'de Balkan şampiyonluğu geldi 2002'nin ağustos ayın- da Atina'da Yıldızlar Bal- kan Şampiyonluğu en önemli başanlanmızdan bi- ri. Ispanya'da 2003'te yıldız erkeklerde bir gümüş ve bir bronz, Akdeniz Gençler Oyunlan'nda bir gümüş bir bronz madalya kilometre taşlarının en değerlilerin- den. Şubat 2003'de Yıldız- lar Yugoslavya Açık Turnu- vası'nda ise kazandığımız bronz madalya camiayı ha- rekete geçirdi. 19-31 Ağus- tos 2003 Istanbul Yıldızlar- Gençler Balkan Şampiyo- nası'nda Avrupa şampiyo- nu olan ülkelere karşı 9 ma- dalya kazanılması başarı- ların tesadüf olmadığının kanıtıydı. İlk defa bu kadar çok madalya kazanıyordu Türkjye.. Yıne bu yıl Ekim'de yapılan Balkan Şampiyo- nası'nda büyüklerde erkek takımımız 2. oldu. Tüm bu başarılar bizi daha da kamçıladı. Ancak bu kadar kısa sürede başa- rı nasıl geldi diye kimse bu- güne kadar sormadı. Çünkü koskoca Tür- kiye Cumhuriyeti'nde Genç- lik ve Spor II Müdürlükle- ri'nde bir salon bile yok. Tüm salonlarvoleybol, bas- ketbol ve diğer federasyon- ların kullanımına verilmiş. Ancak bu branşın herkesin yapabileceği spor olduğu unutulmamalı, halka açıl- malı, gençlere daha çok fır- sat tanınmalı ve Masateni- si Ulusal Takımı'na herşam- piyona öncesi gereken mo- ral desteği verilmeli. (*) Masa Tenisi Ulusal Takımlar Sorumlusu Ezeli rekabet masada ezeli rakip. Futbolda, basketbolda, kürekte, boksta, voleybolda hep çekişme içindedirler. Ve 21 Aratık 2003 tarihi Beşiktaş-Fenerbahçe rekabetinde yeni bir sayfa açacak. İki kulübün masatenisçileri ilk kez birbirierine rakip olup "Ezeli rekabet, ebedi dostluğu" masaya taşıyacak. Elbet birileri kazanıp, birileri kaybedecek ama bu işten asıl kazançlı çıkan taraf masatenisi olacak. Belki böylelikle ufak raketlerle minik top yeniden eski günlerine dönecek. 25 yıldır ulusal formayı giyiyor, 1500 kez kadroya çağrıldı Bu rekor kırılmazNİLGÜN ALTAY S ort çeyrek yüzyıldır, Tür- kiye'de masatenisi de- nince akla gelen ilk ısim Gürhan Yaldız. Ismi masatenisi ile özdeşleşen emektarraketimiz, med- yanın kapsama alanının dışında kal- mış olmanın burukluğunu yaşıyor. "Türkiye'de spor sadece futbol mu?" serzenişinde bulunan Yal- dız, ancak skandal boyutunda bir haberolunca diğersporlara ilgi du- yulmasından rahatsız. 4Û'ına mer- diven dayamış ulusal sporcumuz- dan öncelikle yaşam öyküsünü din- ledik; "16 Kasım 1964'de Ela- zığ'da doğdum. Masa tenisine 5 yaşında iken babamın teşvi- kiyle başladım. 1971'de babam benimle ablamı Elazığ'dan aldı, Mersin'deki llkokullar Türkiye Minikler Masa Tenisi Şampiyo- nası'na götürdü. 7 yaşında iken ilk kez katıldığım bu turnuvada Türkiye Minikler Masa Tenisi Şampiyonu oldum. fşte macera böyie başladı." Elazığ'dan F.Bahçe'ye Anadolu'nun Elazığ taşrasın- dan gelen bu çocuk, her izleyene paımaklannı ısırtıyordu. Henüz 13 yaşında, Fenerbahçe'de A takım- da olan herkesi yenmeye başla- mıştı. Işte şimdi de Gürhan Yal- dız'ın ağzından, o günlerde anılar- dan kalanlar; "Yıldızlar Türkiye Şampiyonuyum. İyi derecelerim devam ediyor yine. Kulüpteki tüm büyük sporcuları yeniyo- rum. A takımda oynamak istiyo- rum, fakat bir türlü beni oynat- mıyor, aralarına almıyorlar. 1980'de Eskişehir'de ilk kez fer- dilerde Büyükler Türkiye Şampi- 1971 yılından beri bir elinde top bir elinde raket koşturuyor. yonu oluyorum. Yaşım henüz 15. Altın madalya kazanırken, hiç unutmuyorum finalde Oktay Çi- men'i yendim." Daha sonraki yıllarda, Gür- han Yaldız'ın önünü iyice açan yabancı hocalar gelmeye başla- mıştı. 1980'li yıllarda uzun süreli ulusal takım kampları ve uzman yabancı teknik adamlar, Gürhan'ı ve takımımıza yeni bir vizyon ka- zandıracaktı; "Yabancılardan Macar Yenov vardı. Onunla ça- lıştık, bir şeyler öğrendik. Son- ra Ali Abalı'nın federasyon baş- kanlığı döneminde Yugoslav Slavko lliç gelmişti, onunla ça- lıştık. En büyük gelişmeyi, en büyük başarıyı, performansı onun zamanında yakaladık." 1982 yılında Türk Masa Teni- si tarihinde ilk defa Balkan Büyük- ler Şampiyonası'nda fınal oynadı- ğında, Gürhan Yaldız henüz 18 ya- şındaydı. Yaldız, ardından peş pe- şe zaferlerle adından söz ettirme- yi sürdürecekti; "1988 yılında ulusal takım- larda oynuyorum, açık turnuva- lara katılıyorum. Akdeniz Oyun- lan'nda takım şampiyonluğunu kazandık. 1984'de, Akdeniz En İyi 12'ler şampiyonu olduktan son- ra, yurt dışındaki kulüplerden teklifler geldi. O zamanlar 24 ya- şındaydım. Isveç'ten bir kulüp- ten teklif aldım, arkasından Avus- turya'dan bir teklif geldi. Yurtdı- şında oynamak öyte kolay de- ğil. Tek başınıza ülkenizi, aileni- zi bırakıp gideceksiniz oraya. Çevre yok, hiçbir şey yok, aile- niz burada, yalnız başına. O yüz- den tercih etmedim, gitmedim." Özel turnuvalar hariç Danya Çiper, Ali Abalı, Su- zan Özbek ve Oktay Çimen fede- rasyonlannın değişmezsporcusu ve ulusal takım kaptanı olan Gürhan Yaldız, aynı zamanda Türkiye'nin, tüm kategorilerinde en fazla ulusal olan sporcusu. 1978- 2003 yılla- nnda, ulusal takımın yükünü sırtla- mış. Dile kolay tam 25 yıl Ay- Yıl- dızlı formayı taşıyan Yaldız, ulusal olma sayısının ucunu da kaçırmış. Üç-beş dakikahk kaba bir hesap- lama ile ortalama 1500 sayısına ulaşıyor. Ülkemizde binlerce spor- cu ulusal takım aday kampına bile çağrılmanın rüyasına yatarken, o 1500 kere Ay-Yıldızlı formayı sırtı- na geçirip Türkiye'de ve yurtdışı ulusal karşılaşmalarda bu ülkenin onuru için ter akıtmıştı. Bu sene af- fımı istiyorum diyor ve ulusallık re- korunu şöyle açıklıyor: "Avrupa Li- gi, Avrupa ve Dünya Şampiyona- ları, Akdeniz Oyunlan, Balkan Şampiyonalan gibi resmi statü- deki turnuvalarda hep oynadım. 25 yıl boyunca bunlann hepsin- de yer aldım. Takım eleme, sıra- lama, çiftler ve ferdi derken, za- ten birAvrupa Şampiyonası'nda 30 defa ulusal oluyoruz. Bunun bir Balkan, bir Akdeniz Oyunla- n var, minimum 50. Bir de Avru- pa Ligi var. Yılda ortalama 70'e yakın bir ulusallık var. Bu hesa- bın içine, uluslararası açık turnu- valar dahil değil." Atatürk'ün Altın Kızları SEMRAAKSU(*) Ulu önderimizin başlatmış olduğu mo- dernleşmeveileriuygar- lıklar seviyesine ulaşma çalışmaları kuşkusuz ki Türk kadınının toplum ya- şamındadahaözgür, da- haetkin ve statü sahibi bir konuma ulaşmasında bü- yük bir rol oynamıştı. Cumhuriyet'in ilk yıl- larında da bu gelişmeler spor alanın- da kendini göstermekte gecikmedi, ka- dtnlarımız sporun çeşitli branşlarında fa- al ve başarılı birer sporcu olmaya başla- dılar. 1922'de faaliyete geçen Atletizm Federasyonu'nun ilk bayan atletleriyse 1926 yılındayapılan bir yanş mada 50 met- re branşında yarışan Neriman Tahsin, Emine Abdullah ve Mübeccel Hüsa- mettin oldu. Üner Teoman 1948 Londra Olim- piyatları'nda 100 metre yanşmasında 7. seri de koşup 4. olarak elenmesine rağ- men atletizmde ilk bayan olimpıst spor- cu olma şerefine ulaşmıştı. Ne var ki Türk atletizminde genel ola- rak yaşanan durgunluk bayan atletlerimi- zi de etkileyen en önemli faktördür. Bu du- rum Balkan Şampiyonalan'nda ve çeşit- li yarışmalarda bu satırların yazarı Sem- ra Aksu tarafından aşıldı. Serap Aktaş maratonda uluslararası arenada ilk altın madalya alan bayan sporcumuz oldu. Yi- ne aynı olimpiyatlarda cirit atma bran- şında yarışan Aysel Taş, 57.86 metrelik atışı ile olimpiyat 18.'ne ulaştı. Fatma Dulkan'ın 1996'da Niş'de yapılan Balkan Şampiyonası'nda uzun atlamada kazan- dığı birincilik, Aksel Gürcan'ın 1997 Ati- na'da yapılan Balkan Şampiyonası'nda 100 metrede elde ettiği birincilik, 1999 Se- villa'da yapılan Dünya Şampiyonası'nda Ebru Kavaklıoğlu'nun 5000 metrede ka- zandığı dünya beşinciliği, Gülsün Du- rak'ın yüksek atlamada dünya yaş grup- ları yarışmalarında kazandığı şampiyon- luklar, Çiğdem Aslan'ın Akdeniz Oyun- lan'nda yüksek atlamada yakaladığı dör- düncülük ve daha isimlerini sayamadığı- mız birçok bayan atletimizin kazandığı başanlar Türkiye için atletizmde bayan sporculara daha çok önem verilmesi ge- rektiğini gösteren noktalar oldu. 1996 Atlanta Olimpiyatlan'ndan son- ra özellikle kulüplerarası rekabetin do- ğurduğu yabancıları Türkleştirme çalış- maları bayan atletizmine damgasını vur- du. Ne var ki Sydney Olimpiyatları'na ka- dar geçen süre bayan atletizmi için kara bir leke oldu. 2000'li yıllarda Türk Atle- tizmi bayan atletler sayesinde altın çağı- nı yaşamaya başladı. Süreyya Ayhan Sydney Olimpiyatları ile başladığı kari- yerinde sırası ile olimpiyat yan finali, dün- ya8.'liği, Avrupa şampiyonluğu ve son ola- rak dünya 2.'liği kazanarak Türk bayan atletizminin zirvesine oturdu. Elvan Abey- legesse 5000 metrede Avrupa 23 Yaş al- tı şampiyonluğu ve dünya beşinciliğinin yanı sıra Avrupa 23 yaş altı rekorunun sahibi oldu. llskoçya'daki başarısı da alkışlanacak cinsten. Ayşegül Baklacı üçadım atlamada 23 yaş altı Avrupa do- kuzunculuğu, Balkan salon ikinciliği, Can- değer Kılınçer-Oğuz yüksek atlamada Avrupa 23 yaşaltı ikinciliği, dünya üniver- siteler oyunlan dördüncülüğü kazandı, Filiz Kadoğan gülle atmada Avrupa 23 yaşaltı üçüncülüğüne ulaştı. Bu güzel günlerin devam etmesi ümidiyle... * (Atletizm Federasyonu Eski Başkanı) 17 ARALIK 2003 SAYI>
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle