09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 OCAK 2003 CUMA CUMHURİYET SAYFA ROPORTAJ CHP İstanbul milletvekili, eski büyükelçi Onur Oymen, Annan'ın önerilerinin Kıbns'uı gerçekleriyle örtüşmediğini söyledi Planbu şekliylekabuledilemezALİStRMEN CHP'ninyeterlimuhalefetyapamadığı,Kıb- ns ve Irak sorunlannda da görüşlerini açıklık- la dile getirmekte yetersiz kaldığı ileri süriilü- yor. CHP ise bütün alanlarda muhalefet göre- vini yerine getirdiği, ama göriişlerinin medya tarafindan yansıtılmadığını ileri sürüyor. Biz de partinin resmi açıklaması olmamakla birlikte, Kıbns konusuyla yıllardır yakından ilgilenen CHP îstanbul Milletvekili Onur Oymen' in bu konudaki görüşlerini size yansıtıyoruz. - Sayın Onur Öymen, Kıbns sorununun çeşitM evrelerini yakından bikn bir emekh büyükelçi ve bir CHP milletvekili olarak AKP'nin Kıbns poü- tikasnu nasıl buluyorsunuz? - AKP iktidannın Kıbns konusunda şimdiye ka- dar izlediği politika maalesef çelişkilerle doludur ve halkınuza ve Kıbns'taki soydaşlanmıza güven verecek bir kararlılık görünümü taşımamaktadır. Sayın AKP Genel Başkanı'nın verdiği baa demeç- ler Kıbns meselesinin şimdiye kadar çözülmemiş olmasının sonımluluğunun esas iübanyla Türk ta- rafina ait olduğu izlenimini uyandıımaktadır. AKP liderinin Sayın Denktaş'ın Kıbns meselesini ki- şisel bir sonın gibi yürüttüğü iddiasını içeren söz- leri de insafla bağdaşmamaktadır. Kıbns mesele- sinin yürütülmesinde Sayın Denktaş daima Tür- kiye ile görüş birliği içinde hareket etmiştir. AKP liderinin Kıbns'la ilgili demeçleri çok isabetsiz olmuş ve karşı tarafa yanlış mesajlar vermiştir. Sayın Dışişleri Bakanı, Meclis Dışişleri Ko- misyonu'nda Türidye'nin Kıbns politikasının de- ğişmediğini söylerken Dışişleri Bakanlığı sözcü- sü Türkiye'nin Kıbns politikasının daha gerçek- çi bir zemine oturtulmak için değiştirileceğini ve yeni Kıbns politikasının Kofi Annan'ın planına uyumlu bir biçimde şekillendirileceğini söyleye- bilmektedir. Bu gibi çelişkili demeçler Türk tara- finın müzakere pozisyonunu zayıflatmakta, kar- şı tarafa da sanki Türk tarafinın dış baskılar altın- da geri adım atmaya, taviz venneye hazır olduğu izlenimi vermektedir. 28 vıldır adada huzur var - Kofi Annan planının sakıncalan nelerdir? Bu haKvie kabulü mümkün müdür? . # • • - trt. • * ^ . ; --ti .'£ VttIR I \n*iTwu~ı i, KKTC'de Annan planmın kabulü için yapüan gösterflere kaûlanların sayıgnın abarüküğnusöyiedL D *•**% Onur Ovmen. yıl Güney Kıbns 'ta Dışişleri Bakanlığı yapmış Rolandis bile iki toplumun aynı köylerde yaşamasımn ciddi çatışmalara yol açacağım söylemişti. Kofi Annan Plam ancak iki kesimliliği koruyacak değişiklikler yapıldığı, toprak düzenlemeleri makul bir seviyeye indirildiği, göç ve mülkiyetkonusundaiyileştirmeleryapıldığı, Türkiye'nin güvenlik çıkarlan teminat altına alındığı takdirde kabul edilebilir. - Kofi Annan planının en önemli sakıncası iki kesimliliği ortadan kaldırmasıdır. Bilindiği gibi 1975 yılında Sayın DenktaşTa Kkrides arasında ahali mübadelesini öngören bir anlaşma imza- lanmıştı. Buna göre kuzeydeki Rumlar güneye, güneydeki Türkler de kuzeye gönderilmiştir. Bu sayede 28 yıldan beri Ada'da iki toplum banş ve huzur içinde yaşamaktadır. Kofı Annan planı ise bu iki kesimliliği ortadan kaldırmaktadır. Bu plana göre bir taraftan Ada'da kantonlar oluşturulmakta, bir taraftan da Türk tarafinın içi- ne 55-56.000 Rum'un girmesi öngörülmektedir. Bu plan kabul edilirse Ada'da iki toplumun iç içe yaşaması söz konusu olacaktır. Oysa Rum kesi- minde henüz bir uzlaşma kültürii geliştirilmiş de- ğildir. Tam tersine, 1974 Banş harekâhndan son- ra Kıbns Rum tarafinın politikasının hedefı Türk- lerle uzun vadeli mücadele olmuştur. Bu geçen dö- nem içinde Kıbnslı Rumlar sürekli olarak Türki- ye'nin dünyadaki menfaatlerine zarar vermeye çahşmışlar, Kıbnslı Türklerin ambargo altında yaşamalan için gayret sarfetmişler ve Türidye'ye ve Kıbns Türklerine baskı yapılarak Kıbns soru- nunun kendi istedikleri doğrultuda çözümü için Japon Başbakanı Koizumi: Var olan sorunlar çözülürseTürkiye'ye daha çok Japon yatınmcı gelir Türidye bolgedekavşaknoktaa ÖZGENACAR TOKYO/ANKARA-Japonya Baş- bakanı Junkhiro Koizumi, Cumhuri- yet gazetesine "Türidye'ye giren Ja- pon firmalan, yeni hükümetin ekono- miksrvasasını nasıl yürüteceğini yakın- dan göziüyoriar. Eğeryeni hükümetis- tikraru bir ekonomik yönetim uygu- larsa, Türldye'deki Japon firmalan yalnızca Türk iç pazannda değil, hat- ta Avrupa, Ortadoğu ve Orta Asya'da daha pozitif bir ticareti düşünmede hevcsii oiacaklardır'' dedi. Ciddi bir dur- gunluğun yaşandığı Japonya'da on ay önce koalisyonun büyük ortağı olarak "ekonomiderefonn'' söylemiyle ikti- dara gelen Liberal Demokrat Parti'nin Başkanı, Başbakan Koizumi ile Ja- ponya gezisinde yoğun iş trafiği ve dış gezileri nedeniyle görüşme olanağını bulamamıştık. Kendisine yazılı bıraktığımız soru- lara verdiği yanıtlan arkamızdan gön- deren Koizumi, böylece şimdiye de- ğin Türk basınına ilk demeç veren Ja- pon Başbakanı oldu. Yeni hükümetin yabancı yatınmla- ra yönelik sorunlan önlemesi, yatı- nm ortamını yaratması durumunda Japon firmalannın Türkiye'de yatı- nm yapabileceğini söyleyen, Türki- ye'yi bölgesinde "kavşak" noktası olarak gören Japon Başbakam Koizu- mi'nin sorulanmıza madde madde olarak verdiği yanıtlar şöyle: 110 yıllık dostluk bağı - Çok iyi olarak nitelendirilebüecek Türk-Japon siyasal iüşküerinin sooıut işbirliğine daha fazla yansıûlması ko- nusunda düşünce ve önerikriniz neler- dir? Yanıt: 1. Türidye ile Japonya arasın- daki tarihsel ilişkiler 110 yıldan daha öncesine uzanır. Her iki ülke daima iyi ve dostça ilişkiler kurmuşlardır. Yakın geçmişte iki ülke arasında yüksek dü- zeydeki ziyaretler çok artmıştır. Ja- ponya için Türidye uzak olmasına kar- şın, yakın bir ülkedir. Karşılıklı güve- ne dayalı ilişkilerin daha da güçlen- dirilmesi Japon diplomasisinin ama- cıdır. Türkiye ile ilişkilere gelince... Bu dostluk temelinde daha sıkı durmak için yalnızca siyasal alanda değil, iş alışverişi ile kültürel değişim dahil ol- mak üzere daha yalan ilişkileri sağla- malı ve geliştirmeliyiz. 2. Japonya, Ortadoğu bölgesinde banş ve istikrara doğrudan bağhdır. Ja- ponya, geçmişte olduğu gibi Türki- ye'nin bugün de Avrupa, Ortadoğu ve Asya kavşağında oynadığı bu çok önemli rolü yüksek takdirle karşılı- yor. Coğrafi konumlan ile farklı yer- de olsalar da Japonya ile Türkiye'nin temel tutum ve görüşlen birbiriyle ör- tüşmektedir. Türkiye'nin önemini dik- kate alarak, Dışişleri Bakanlığı Baş Yardımcısı Toshimitsu Moteki'yi geçen Kasım'da Türkiye'ye gön- derdim. Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış ve MüsteşarUğurZiyal ile görüşmelerinde, stratejik olarak önemli bir konuma sahip Tür- kiye ile işbirliği isteğimizi an- lattı. Bu ilkeler doğrultusun- da, Türk-Japon ilkelerinin daha da geliştirümesi için or- tak çabalarda bulunmalı- yız. 3.Japon Diet'inde (par- lamento) Türkiye ile Ja- ponya arasında iki dost- luk grubu bulunmaktadır. Öd grup etkinlikler konusun- da aralannda birbirleri ile rekabet içindedirler. Türki- ye parlamentosunda da iki ülke arasındaki ilişkileri güç- lendirmeyi amaçlayan yeni bir dost- luk grubunun yakında kurulacağını da duydum. Bu parlamento grupla- n arasındaki canlı değişimlerin ge- lecekte iki ülke arasındaki ilişkiler ile işbirliğinin daha somut bir bi- çimde gelişmesıne katkıda buluna- cağına ınanıyorum. -Bu bağlamda, özeflikle ikili tica- ret hacminin artünlması, Türld- ye'yedahafazlaJaponturistnmıgd- mesi için neler yapdabitir? Yanıt: 1. Daha önceleri ilgili ki- şiler arasında da sıkça söylendiği gibi Türkiye ile Japonya birbirle- rini yeterince tammıyorlar. Ülkeniz- deki pazar eğilimlerini tahmin etmek kolay bir iş değil. Birbirinden uzakta iki ülke arasmdaki ikili ticareti arttır- mak ve birbirini anlamak için özel ça- balann gösterilmesi gereklidir. Bu ça- balann, pazardaki anlayışı da yönlen- direceğini sanıyorum. 2. Türkiye'yi ziyaret eden Japon tu- ristlerin sayısı yıldan yıla istikrarlı bi- çimde artmaktadır. Avrupah ve Ame- rikalı turistlerle kıyaslandığında, Ja- pon turistlerin daha çok eşsiz kültürii ve tatil yörelerindeki halkın konukse- verliğinden dolayı Türkiye'nin doğal ve kültürel mirasına ilgi gösterdikle- rini söylemek daha doğru olabilir. 3. Son yıllarda Japonya'da Türkiye hakkında bilgiler artmaktadır. Geçen Haziran'da Japon- ya'nın Kore Cumhuriyeti ile birlikte ortak ev sahipliğindeki Dünya Kupası'nı Türkftıtboltakımı- nın üçüncülükle bitirme başansı, bü- yük bir halkla ilişkiler etkisi yarat- mıştır. 4. Japonya'da 2OO3'ün "TûrkYüı'' olarak ilan edihnesi, Türkiye'nin ül- kemizde daha çok tanınacağı anlamı- na gelir. Türk hükümetinin önderliğin- de, bu mükemmel fırsat aracılığı ile yapılacak çeşitli etkinlikler, Türki- ye'ye daha fazla Japon turistinin çe- kihnesine yol açacaktır. Aym zaman- da Japonya'yı ziyaret edecek Türk tu- lk kez Türk basınına konuşan Koizumi, AKP hükümetinin istikrarlı ekonomi siyaseti uygulaması halinde, Ortadoğu ve Orta Asya da Türkiye ve Japonya 'nın ortak ptvjeler geliştirebileceğini söyledi. Koizumi, ülkesinde 'bu yılın 'Türk Yılı' olarak ilan edilmesinin Türkiye 'ye daha fazla Japon turistin gelmesine yol açacağım belirtti. rist sayısının da artacağını ümit ediyorum. -Japon finnalamun Tür- idye'ye daha fazla yatınm yapmalan ve böylece Türki- ye'yi Avrupa, Ortadoğu ile Orta Asya'yayönefikbir açıhm merkea ola- rak değerlendirme oianaldan konu- sunda neler düşünüyor, neler öne- riyorsunuz? Yanıt: 1. Türkiye, Avrupa Birliği ile gümrük birliği anlaşmasını çoktan ta- mamlamış durumda. Tür- kiye'de yatınm yapan Ja- pon firmalannın, Türkiye'de yatınm yaparken bu stratejik ko- numun anlayışı içinde de çalıştık- lanm düşünüyorum. Yurtdışında da ortaklık 2. Türkiye'ye giren Japon firmala- n, yeni hükümetin ekonomik siyasa- sını nasıl yürüteceğini yakından göz- iüyoriar. Eğer yeni hükümet istik- rarh bir ekonomik yönetim uygular- sa ondan sonra Türkiye'deki Japon firmalannın yalnızca Türk iç paza- nnda değil, hattaA\Tupa. Ortadoğu ve Orta Asya'da daha pozitif bir ticareti düşünmede de hevesli olacaklardır. 2. Türkiye'de yerleşik Japon fırma- lanmn dışsatımlanna gelince... (Baş- bakan Koizumi'nin bu sözleri ile To- yota otomobil firmasını örnek olarak düşündüğü anlaşılıyor.) Bunlann ya- tınmlan sırasında üretim kapasitele- ri; komşu ülkelere, hatta Avrupa'ya da dış satışı arttırabilecek boyutta geniş tutuhnuştur. 3. Japonya-Türkiye Ortak Ekonomik Komitesi toplantılannda görülen ba- şanlar gibi gelecekte iki ülkenin işa- damlan arasuıda daha kapsamlı işbir- liği araştırma olanaklan ile daha uy- gun analizlerin yapılabileceğine iliş- kin deneyim birikiminin sağlanaca- ğını ümit ediyorum. -Japon teknolojisi ile Türk müteah- hhieri ve işgücünün Ortadoğu ile Or- ta Asya'da işbirliği düşünükbüir mi? Yanıt: Her şeyden önce iki ülke ara- sındaki şirketler arasında karşılıklı gü- ven ilişkilerini Türk iç pazannda ge- liştirmeliyiz. Daha sonra gelecekte Ortadoğu'da, Orta Asya'daki iş alan- lannda Türkiye ile Japonya'nın çeşit- li projeleri birlikte geliştirebilecekle- rini ümit ediyorum. -Türkiye'de şu ana kadar yapılan Japon yaünmlannın sonuçlanndan nıemnun musunuz? Bu alanda ne gi- bi sorunlaria karşılaşüıyor? Yanıt: 1. Türkiye'de 51 Japon firma- sının yatınmlan şimdi toplam 1.5 mil- yar dolara ulaşmışör. Son beş yılda bu rakam 370 milyon dolar ohnuştur. Bir başka deyişle bu, yılda 74 milyon do- lar demektir. Sektör olarak bakıldı- ğında yaünm daha çok otomobil ve ye- dek parçalan sanayiindedir. Reformlar önemli 1 Kısa bir süre önce Türkiye iş çev- relerinden bir grup, iletişim teknolo- jisi konusunda Japon Iş Federasyo- nu'nu ziyaret ederek ilgili bir semine- re kahlmıştır. tş çevrelerindeki bu al- çakgönüllü bilgi değişimlerinin sürme- si, karşılıklı güveni daha da arttıra- cak, böylece gelecekte Türkiye'de da- ha etkin yatınmlann yapıhnasına yol açabilecektir. Şu anda Türkiye'deki yeni yönetim, yabancı yatmmı çekmek için bazı reformlar uyguluyor. Türki- ye'nin, Japon firmalannın Türkiye'de- ki yatınmlanm arttırabilecekleri, ge- reksiz sorunlaria uğraşmayacaklan bir yatınm ortamını daha da gelişti- recek çabalar göstereceğini ümit edi- yorum. -On iki yıldır herhangi bir Japon Başbakanı Türkiye'yi ziyaret etme- miştir. Acaba siz Türİa)'e'yizh'aret et- meyi düşünüyormusunuz? Nezaman? Yanıt: Türkiye, çekici ve önemli bir ülke. Türkiye'yi ziyaret etmeyi gele- ceğin bir konusu olarak düşünmek is- tiyorum. Daha önceldbirmülakattaJapon Dı- şişleri Bakan Yardımcısı 'nın adı Yoshi- taka Shindo olması gerekirken,yanlış- lıkla birbaşka adyayımlandı. Sayın Yos- hiîaka Shindo'dan ve ohırlanmızdan öziir diler, düzeltiriz. çahşmışlardır. îşte bu ortamda iki toplumu iç içe yaşamaya zorlamak yeni çatışmalara davetiye çı- kartmak demektir. Beş yıl boyunca Güney Kıb- ns'ta Dışişleri Bakanhğı yapmış olan Rolandisbir- kaç yıl önce Kıbns Rum televizyonuna verdiği de- meçte, iki toplumu aynı köylerde yaşamaya zor- lamanın çok çiddi çatışmalara, hatta ölürnle so- nuçlanacak olaylara yol açacağım söylemişti. Ay- nca Rum Kilisesi'nin Başkam Başpiskopos Chri- sostomosverdiği bir demeçte, federasyonun Kıb- nsh Türklerin Ada'da kökleşmesine yol açacağı- nı söylemiştir. Kıbns Rum kesiminde bu cereyan- lar hâkimken, hatta çok yakın bir tarihe kadar Kıbns Rum kesiminin, Türkiye'ye yöneük terö- rist faaliyetlerin merkezlerinden biri olduğu bili- nirken Kıbnslı Rumlann tümünün şimdi uzlaşma yanlısı olduklaruıı, Türklerle iç içe yaşamalarnın hiçbir sorun yaratmayacağım söylemek gerçekçi değildir. Kofi Annan bu planın bir Kıbns milleti yaratacağnıı söylüyor. Bir antlaşmayla belki bir devlet kurulabilir.. ama bir millet kurulamaz. 300 yıldır Türklerle Rumlar Kıbns'ta bir arada yaşa- mışlardır ama.. bir millet oluşturamamışlardır. Cösterlcller Rumlarla görüşüyor' - KKTC'de ve Türkiye'de kamuoyunun bir bö- hunü bir an önce AB'ye girmek için planın bu ha- Kyte kabulü için baskı yapryor. Hatta geçenlerde Kıbns'ta 60.000 Kıbns vatandaşı gösteri yapü. - Kuzey Kıbns'ta bir kesımin Kofi Annan pla- nım bu şekliyle kabul etmek istediğini biliyoruz. Ancak mitinge katılanlann hepsinin plam tam olarak değerlendirdiklerinden emin değilim. Mi- tinge öncülük yapan bazı Kuzey Kıbns partileri- nin son aylarda Rum partileriyle sık sık görüştü- ğünü biliyoruz. Ama bunlann, planın savunma bo- yutu, güvenlik boyutu hakkında Kıbns'taki ilgili makamlanmızla şimdiye kadar bir görüşme yap- tıklannı duymadık. Sayın Meclis Başkanı'nın başkanhğında geçen hafta Kıbns'a yaptığımız zi- yaret sırasında plamn savunma açısmdan, güven- lik açısından ne kadar ciddi sakıncalar taşıdığım yerinde saptadık. Plan Türk banş kuvvetlerini sayıca çok azalta- cak ve fıilen işlevsiz hale getirecektir. Türk asker- lerinin Türk kesimi içinde bile hareket serbestliği bulunmayacak, 30 kişiyi aşan birliklerin bir yer- den biryere gidebilmeleri için 14 gün önceden Ba- nş Gücü'ne haber vermeleri gerekecektir. Kıbns'ta son olarak düzenlenen mitinge katı- lanlar acaba planın bu boyutlannı biliyorlar mı? Aynca 7000 metrekarelik bir meydanda AP ajan- suun iddia ettiği gibi 55.000 kişinin toplandığı- nı varsaymak da gerçekçi değildir. - AB'nin Kıbns konusundaki tutumu haklan- da ne düşünüyorsunuz? Annan planuun kabulü Türkiye'ye AB kapısuu açar mı? - AB'nin Kıbns konusundaki tutumu başından beri yanlış ohnuştur. Londra ve Zürih antlaşma- lanna göre Kıbns'ın Türkiye ve Yunanistan'ın bir- likte üye olmadıklan bir uluslararası kuruluşa ka- nlması mümkün değildir. Bu konuda uluslarara- sı hukukçulann raporlan da var. Hal böyleyken AB'nin Türkiye'den önce Kıbns'ı üye yapma ka- ran alması bu antlaşmalannı açık bir ihlalini oluş- turmaktadn-. Üstelik Kıbns sorununun henüz çö- zülememiş ohnası Kıbnslı Rumlann üyeliği için bir engel sayılmazken bazı AB üyelerince Tür- kiye'nin önünde bir engel gibi gösterilmesi son derecede haksız bir tavırdır ve tam bir çifte stan- dart öraeğidir. AB'nin bundan önceki dönem başkam Danimarka Başbakam Rasmussen Kıb- ns sonmu ile Türkiye'nin üyelik süreci arasında bir bağlantı olmadığını belirtmişti. Şimdiki baş- kan, Yunanistan Başbakanı Simitis ise Türki- ye'nin üyeliğinin Lefkoşa'daki yeşil hattan geç- tiğini belirtmektedir. Demek ki, bu konuda AB içinde farklı eğilimler vardır ve bazı üye ülkeler Türkiye'nin AB üyeliği arzusunu istismar ederek Kıbns sorununda Türkiye'ye baskı yapmaya ça- lışmaktadırlar. Bu, adil oknayan ve Avrupa Bir- hği'ne yakışmayan bir durumdur. Anlaşma 28 Şubat'a yetlşmez - Annan plam müzakere edilebilir mi? - Annan planının müzakere edilebileceğini Türk tarafi başından beri kabul etmektedir. An- cak bu haliyle Annan planının bazı temel yakla- şımlannı benimsemek mümkün değildir. Eğer Annan planı her iki taraf için de kabul edilebile- cek bir hale genrilebilırse o zaman bu çerçevede bir çözüme yönelmek mümkün olabilecektir. - Hangi noktalaruı değişmesi halinde bu plan kabul edüebflir hale gekbihr? - En önemli unsur iki kesimliliğin konınması- dır. Bunu sağlayacak değişiklikler planda yapı- labildiği, toprak düzenlemeleri makul bir seviye- ye indirilebildiği, göç ve mülkiyet konusunda iyi- leştirmeler yapılabildiği, Türkiye'nin güvenlik çıkarlannı dikkate alacak değişikliklere gidildi- ği ve 1960 antlaşmalanndaki garantörlük hakla- nmız aynen korunduğu takdirde Kofı Annan pla- nı kabul edilebilir bir nitelik kazanabilir. - Bütün bunlar 28 Şubat'a yetişjr mi? - Bu ihtimal kuvvetli değildir. Bunun için Kıb- ns Rumlannın şimdiye kadar izledikleri politıka- da özhı bir değişiklik yapmalan ve BM Genel Sek- reteri'nin planım kökJü bir şekilde değiştirmesi veyayeni birplan hazırlaması gerekmektedir. Bu değişiklikler yapılamadığı takdirde 28 Şubat 2003'e kadar bir antlaşma yapılması için daya- tıhnası Kıbns meselesinin çözümünü büsbürün zorlaştıracaktır. Şimdiye kadar Türk hükümetle- ri dış baskılara ve dayatmalara karşı çıkmışlar- dır. Şimdi de Türkiye'nin aym kararlılıkla baskı- lara karşı koyması gerekmektedir. TBMM'nin geçmiş yıllarda bu konuda oybirliği ile aldığı ka- rarlar geçerliliğini korumaktadır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle