Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 OCAK 2003 CUMA
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALİ SİRMEN
Uğur Mumcu'dan
Bugiine Ne Kaldı?
Uğur Mumcu aramızdanfizikolarak aynlalı, bu-
gün on yıl oluyor.
Bugün, son defa olarak, evinin önünde bir tö-
ren yapılacak, parka bir anıt dikilecek; gece "Ses-
/en/ş"ten yola çıkılarak, hazırlanan oratoryo ses-
lendirilecek. Bir hafta boyunca tüm Türkiye'de de-
mokrasi ve özgüriük temalan işlenecek. Uğur
Mumcu ile birlikte Muammer Aksoy anılacak, ta-
bii ki, Bahriye Üçok ve Ahmet Taner Kışlalı da.
On yıl önce, Türkiye'nin dört bir yanında, yüz
binler değil, milyon yürüdü Uğur'un naaşının ve
anısının ardından.
Uğur Mumcu Türkiye'de kitaplannın satışı mil-
yona ulaşmış ender kişilerden biri, belki de yanıl-
mıyorsam birincisiydi.
Neydi Uğur'u böylesine aranır biryazar, böyle-
sine sevilir bir kişi yapan?
Her şeyden önce, araştırmacı gazetecilerin en
iyisi, en parlak örneği olan Uğur'un, tanıyan her-
kesin bildiği inanılmaz çalışma azmi ve kapasite-
sinin, hiç sekmeyen takipçiliğinin yani sıra pariak
zekâsına ve derin kültürüne eşlik eden, hukuk
kafasının gelişmişliği, tarih bilgisi ve bilincini vur-
gulamak gerekir.
Uğur'un araştırdığı münfertt olaylar, onun kale-
minde, bir bütünün içindeki yerlerini alırlardı.
Onun araştırmalan sırasında ortaya çıkan çar-
pıklıklar, yolsuzluklar, cinayetler, htrsızlıklar birbi-
rine eklendiğinde sistemin tablosunu oluşturur-
lardı.
Teker teker olaylara bakarak, bütüne varabilir-
diniz.
•••
Salt bu nitelikler, bir insanı üstün gazeteci, ara-
nılan bir yazar yapmaya yeter.
Ama yine de yalnızca bunlar, ölümünden son-
ra, nişanlılann, yeni evlilerin ilk iş olarak, Uğur'un
mezannı ziyaret edecek kadar onu sevmelerini açık-
lamaya yetmez.
Bu coşkun sevgiyi açıklayabilmek için, "Yazar
Mumcu" iie " Insan Uğur"un aslında birbirinden
aynlmayan özelliklerinin ikincisine bakmak gere-
kir.
Insan Uğur, her zaman ağırlığını, emekten, öz-
gürlükten, ezilmişten yana koydu.
Yalnızca yazılannda onlan savunmakla kalmaz,
ama aynı zamanda yaşamda hep onlann yanın-
da dururdu.
12 Eylül davalannın birçoğnun avukatı olan Tur-
gut Kazan bu olayı şöyle anlatıyordu:
- Ne zaman biri hapse veya mahkeye düşse Uğur,
onu ziyarete gider veya duruşmasında hazır bu-
lunurdu. Tavn ile onlara "yalnız değilsiniz", kar-
şıtianna da "bu insaniar sahipsiz değil" mesajını
verirdi. Ben o dönemde onun kadar dava izleme-
dim diyebilirim.
Kısacası, Yazar Mumcu ne ise Insan Mumcu
da oydu.
• • •
Bugün sormamız gereken "Uğur Mumcu'dan
geriye, günümüze ne kaldı?" sorusudur.
Bu soruyu Gaiatasaray Üniversitesi lletişim Fa-
kültesi öğrencisi bir genç arkadaşım sordu bana
ilk kez.
Çoğunlukla olduğu gibi ülkemizin karanlık gün-
lerinden birindeydik yine.
- Mustafa Kemal'den ne kaldı ki? dedim.
Genç arkadaşım şaşırmış, biraz da düş kınklı-
ğına uğramıştı.
Aslında olumsuz bir yanıt gibi algınabilecek
olan ters soru, ilk bakışta haklı gibi de görünü-
yordu.
Irtica ikbalde, yolsuzluk iktidarda, bağımlılık re-
vaçtaydı.
Mustafa Kemal'den de Uğur Mumcu'dan da ge-
ride ne kalmış olabilirdi ki?
Aslında pek de öyle değildi.
Bunun için biraz daha gerilere 30 Ekim 1918'e
dönmek gerekirdi.
O günlerde de, eski kazanımlardan birşey kal-
mamış gibi görünüyor, toplum bütün kurumlany-
la tuşa gelmiş sanılıyordu.
Oysa aradan çok değil, beş yıl geçtikten son-
ra bu bataklıktan Cumhuriyet doğacaktı.
O yokluktan, o yeniliği çıkaran, dönüşümü sağ-
layanlar, toplumun o güne kadarki birikimleriydi.
Cumhuriyet'in önderi de o birikimlerin bir ürü-
nüydü.
Toplumsal kazanımlardan ne kaldığı büyükdö-
nüşüm dönemlerinde daha iyi belli olur.
Yaşananı yaşanmamış kılmak, toprağa düşen
bütün tohumlan yok etmek mümkün değildir.
Bir an gelecek gün ışımaya başlayacak, top-
lum yeni birdönüşümün dinamiğini yakalayacak.
Işte o zaman Mustafa Kemal'den de Uğur Mum-
cu'dan da geriye ne kaldığını herkes daha güzel
görecek.
Ölüm orucu eylemcilerine kötü muamete
Adalet ve sağhk bokankn
hakkındasuç duyurusu
tstanbul Haber Servi-
si - Istanbul Adalet Sa-
rayı'na gelen 2 ayn grup,
2 ayn konuda Adalet ve
Sağlık bakanlan ile po-
lisler hakkında savcılı-
ğa suç duyurulanndabu-
lundu. Ölüm orucu ey-
lemcilerinin kaldınldık-
ları Ankara Numune
Hastanesi'nde yakınla-
nyla görüştürülmedık-
leri ve kötü muamele
gördüklerini öne süren
Behiç Aşçı'nın da arala-
nndabulunduğu bir grup
avukat, Ankara Cumhu-
riyet Başsavcılığı'na
gönderilmek üzere ha-
zırladıklan dılekçeleri,
îstanbul Cumhuriyet
Başsavcılığı'na verdi.
Dilekçede, bu durum-
dan Adalet Bakanı Ce-
müÇiçek. Sağlık Baka-
nı Recep Akdağ, Anka-
ra Numune Hastanesi
Başhekimi Ömer Çağ-
br'ın sorumlu oldukla-
n ileri sürülerek hakla-
rmda soruşturma açıl-
ması istendi. Sirkeci'de
ABD'nin olası Irak mü-
dahalesini protesto ama-
cıyla Başbakanlık"a telg-
raf çektikten sonra ba-
sın açıklaması yapmak
istemeleri üzerine polis
taranndan dağıtılan HA-
DEP'li gruptan 6 kışi de
Istanbul Çevik Kuvvet
Müdürlüğü'ndeki pohs-
ler hakkmda suç duyu-
rusunda bulundu.
AKP kadrolaşma operasyonunu sürdürüyor. Eti Bor'a Turan Çömez'in akrabası Dere atandı
MületvekilieniştesigenelmüdürANKARA (ANKA) - AKP hükü-
meti, bürokrasinin tepe noktalanna
"eıüşte-birader" ağırlıklı olmak üze-
re milletvekilı ve bakanlann akraba-
lannı atamaya devam ediyor.
Resmı Gazete'de yer alan atamaka-
ranna göre, Enerji ve Tabii Kaynak-
lar Bakanı Hilmi Güler, Eti Bor Ge-
nel Müdürü ve Yönetim Kurulu Baş-
kanı Orhan Çakır'ı görevden aldı.
Çakır'ın yerine AKP Balıkesir Mil-
letvekılı Turan Çömez'in eniştesi
Muhammet Ahmet Dere atandı. De-
re, Eti Holding Genel Müdürlü-
ğü'nde başuzman olarak görev ya-
pıyordu.
Basın Yayın ve Enformasyon Ge-
nel Müdürü Aydm Adnan Sezgin gö-
Faysal'm oğlu yargılanıyor
Kralın
hayalici
prensi
tstanbul Haber Servisi - Eski Suudi
Arabıstan Kralı Faysal'ın oğlu, Mu-
hammed El Faysal El Suud' un da ara-
larmda bulunduğu Suudı ve Mısır kö-
kenli 6 sanık "hayafiihracat" ve *sah-
te evrakdüzenlemek" suçlanndan yar-
gılandıklan Faısal Finans davası kap-
samnıda ifade verdi.
Suudı sermayeli Faisal Finans Ku-
rumu'nun kurucusu Muhammed El
Faysal El Suud, yöneticileri eski Mil-
li Selamet Partisi (MSP) mılletvekilı
Salih Ozcan. Muhammed Favad El
SamatÖmerAbdiAlLMahnıudFJHa-
Km, Abdu HametEbu Musa ve Abdü-
laziz AbduDah El Fadda hakkında Is-
tanbul AğırCezaMahkemesrnde "\fer-
gi Yasası'na muhakfet" suçundan da-
va açıldı. Sanıklann, Faısal Finans Ku-
_%
_^_ __ rumu'nuntzmır
Faisal Finans
davası
kapsanunda
"hayali ihracat"
ve "sahte evrak
düzenlemek"
suçlanndan
yargılanan El
Suud'un da
aralannda
bulunduğu
6 sanık Istanbul
Adliyesi'nde
ifade verdi. El
Suud, hakkındaki
suçlamalan
reddetti.
Şubesi'nden
Putaş Pamuk
ÜrünleriAŞ'ye
süreklı nakdi
kredı sağlaya-
bilmek için sah-
te belge düzen-
ledikleri ve pa-
muk stoku bu-
lunmayan Putaş
Şirketi'nin 234
bin 570 kilog-
ram pamuk sat-
mışgibigöster-
dikleri iddia
edildi.
Dava kapsa-
mında, sanık-
__ _ J ıa r
dan Türki-
ye'de yaşayan, adını Türkiye kamuoyu-
na ilk kez yazanmız UğurMumcu'nun
duyurduğu Rabıta örgütünün yüksek
kurul üyesi ve eski MSP milletvebli
SaBh Özcan ifade verdi. Ancak Suudi
ve Mısır kökenli diğer sanıklar ise çağ-
nbnalanna karşın mahkemeye gelme-
diler. Bunun üzerine davayı gören Is-
tanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi, 6 sa-
nık hakkında gıyabı tutuklama karan
çıkardı. Türkiye'de bulunan sanıklar
Faysal Suud, Sarnaf, Ali, Halım, Mu-
sa ve Fadda dün Istanbul Adliyesi'ne
gelerek ifade verdi. Ifadesinde hakla-
nndakı suçlamalan kabul etmeyen
Faysal El Suud, "Suç varsa faiUeri, ku-
rumun o dönemdeki tzmir şube yetki-
Kleridir. tşlemieri biz gerçekleştirme-
dik.Qnedenle bizsuçlanamayTz" dedı.
CHP'liGaTiılcı
Mumcu'ya
kadrolaşma
için soru
önergesi
ANKARA (CumhuriyetBürosu)-CHP
Denizli Milletvekili ve TBMM Milli Eği-
tim Komisyonu Oyesi Mostafa Gazakı,
Milli Eğıtım Bakanı Erkan Mumcuya,
"Atama YüksetoneYöoetmeiği''nmdeğış-
tirilmesine ilişkin soru önergesi verdi.
Gazalcı dün TBMM Başkanlığı'na ver-
diği soru önergesinde, yönetmeliğin değiş-
tirilmesinin amacının ne olduğunun açık-
lanmasmı isterken eski yönetmeliğin neden
sadece 1 yülığma askıya ahndığmı sordu.
Başkabakanlıklardan MEB 'epersonel ge-
tirilip getirilmediğinin de açıklanmasının
istendiği önergede, bu kişilerin danışman
yapılıp yapılmadığı soruldu. Gazalcı, ba-
kaiüığa son dönemde yapılan atamalara da
dikkat çekerek "Geçki yetki\1e bakantık-
takiço^ıyabnmabiriınlerin üst düzeyyö-
netfcffikkrine başka bakanlıklardan getiri-
len kişfler mi atanacaknr? 600 bin kişinin
çabşüğı MEB'de bu görevieri yapabüecek
künse yok mudur" sorulannı yöneltti.
revden alındı. Sezgin'in yerine Dı-
şişleri Bakanlığı Enformasyon Da-
iresi Başkanvekili Abdurrahman
Bilgiç getirildi.
Maliye Bakanlığı Müsteşar Yar-
dımcılığı'na Gelirler Genel Müdü-
rü Metin Özşahin atandı. Sağlık Ba-
kanlığı Personel Genel Müdürlü-
ğü'ne Muhhtin Bal getirildi.
Tanm ve Köyişleri Bakanlığı Müs-
teşar Yarduncıhğı'na Bedrettin Yd-
dınm atanırken, Ulaştırma Bakan-
lığı Müsteşar Yardımcısı SeJçuk Coş-
kun görevden almarak yerine Ke-
mal Albayrak getirildi.
1ĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
Yenilginin
faturası Çiller'e
ANKAR.\ (Cumhuriyet Bürosu) -
Geçtiğimiz hafta sonu Kızılcaha-
mam'datoplanan DYP'h belediye baş-
kanlanna uygulanan anket sonucun-
da, partinin başansız olma nedeni es-
ki genel başkan Tansu Çüler olarak
göstenldi. Belediye başkanlan,
DYP'nin temsıl ettiği değerlerin po-
pülaritesini yıtirmesi, Çiller'in ımajı
ve çalışmalan nedenıyle geçen se-
çimde partimn oy kaybının sürdüğü
yorumunu yaptı. DYP'nin yeni stra-
teji behrlemek amacıyla uygulanan an-
kette "Hangi parti seçmeninin önce-
KkJeDYP'ye>akınolduğunu düşünfi-
yorsunuz" sorusuna verilen yanıtlar-
da birinci sırayı ANAP, ikinci sırayı
MHP ve üçüncü su^yı da AKP aldı.
2. uyum paketi kabul edildi. Öcalan'ın yasadan faydalanması geçici maddeyle engellendi
DEP'Mere yeıüden yargdaııma yohı
Tanm ve Köyişleri Bakanlığı Ta-
nmsal Üretim ve Geliştirme Genel
Müdürü Ahmet Bülbül görevden alı-
nırken, Bülbül'den boşalan yere ay-
nı yer Genel Müdür Yardımcısı Hü-
seyin VeBoğlu atandı.
Bakanlık Teftiş Kurulu Başkanı
tlhan Palabıyık başmüfettişliğe çe-
kilirken, bu göreve Başmüfettış Sab-
ri Uyanık getirildi.
Kültür Bakanlığı Kütüphaneler
Genel Müdürü Gökçin Yakm bakan-
lık müşavirliğine çekılirken, Güzel
Sanatlar Genel Müdür Yardımcılı-
ğı'na BajTam Bilge Tokel getirildi.
Çevre Bakanlığı Araştırma Plan-
lama ve Koordinasyon Kurulu Baş-
kanlığı'na Musa Denürbaş atandı.
DYP'li belediye başkanlan
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Ge-
nel Kurulu'nda dün Avrupa Insan Haklan Mahke-
mesi (AÎHM) kararlan doğrultusunda yeniden yar-
gılanma yolunun açılmasını kolaylaştıran 2. uyum
paketi kabul edildi. DEP'lilere yeniden yargılan-
ma hakkı verilirken bir geçici maddeyle bu yolun
Abdullah Ocalan için açılması engellendi.
TBMM Genel Kurulu'nda dün AİHM kararlan
doğrultusunda yeniden yargılanma yolunun açıl-
masmı kolaylaştıran tasan üzerindeki görüşmeler
tamamlandı. AÎHM'nin kesinleşmış kararlanyla ih-
lalin saptanması durumunda, bir yıl içinde ügılı mah-
kemeye yeniden yargılanma için başvurulabile-
cek. Geçici maddeyle, yeniden yargılanma yolu-
nun açıhnası için "Yasanm yürürtüğe girdiği tarib-
te AİHM'nin kesmleşmiş kararian ile yasanm yü-
rüriüğe girdiği tarihten sonra AİHM'ye yapılan
başvurular üzerine verilecek karariar hakkında
uygulanması'' koşuluna yer verildi. Böylece, Ab-
diıDah Öcalan'a yeniden yargılanma yolunun ka-
patılması hedeflendi. Tasanda yabancı dernek ve
kuruluşlarla izin almadan ilişki kurulması, yöne-
tim kurulu karan olmadan bıldıri yayunlanması, bil-
diri yayunlamak için izin alınamaması, dernekle-
rin edindikleri mallann bıldiriminin yapılmaması
dunımunda venlen hapis cezalannm para cezası-
na çevrilmesi de hükme bağlanıyor.
Türkiye aleyhine 4 bin 820 dava açüdı
Adalet Bakanı Cemfl Çiçek, bugüne dek 2 bin
250'si Güney Kıbns'tan olmak üzere AtHM'de
Türkiye aleyhine 4 bin 820 dava açıldığını, bu
davalardan 266'sınuı Türkiye aleyhine, 12'sinin ise
lehine sonuçlandığını açıkladı. Çiçek, 513 davanın
dostane çözüm ile sonuçlandığını, 107 davanın ise
kabul edilemez bulunduğunu sözlerine ekledı.
Verheugen: Türkiye'nin ınsan haklan konusundayapacak çok işi var 2
7 YÖNETÎCÎYEHAPÎSISTEMI
Zana serbest bırakılsın
Ntrheugen: Afanan
vakdlarıylai^ii id-
cfialar endişevericL
BRÜKSEL (AA) - AB Komisyo-
nu' nun genişlemeden sorumlu üyesi
GünterVerheugen, Türkiye'nin insan
haklanna saygı konusunda yapması
gereken daha çok şey olduğunu savu-
narak Leyla Zana'nm serbest bırakü-
masuu istedi.
Avrupa Parlamentosu Dışişleri Ko-
misyonu'ndakonuşan Verheugen, 1994
yılında, 15 yıl hapis cezasına çarptın-
lan Zana'nın durumunu örnek göste-
rerek "A\Tupah pariamenterlerin mes-
lektaşı olan ve yıllardır hapishanede
bulunan Leyla Zana için adalet" iste-
dığini ifade etti. "Türtdye'nin,Zana'nm
en kısa zamandaözgüriüğüne kavuşma-
sı için yarguama prosedürünü tekrar
baslaanairade,güçvecesaretinibubna-
smı umut ettiğjni" söyledi.
Verheugen, Ahnan vakıflanna iliş-
kin casusluk iddialanm da "çok endi-
şe¥600" olarak değerlendirdigini an-
lattı. Verheugen, "Bu iddialar, demok-
ratik bir hukuk de\ letinden beklenti-
lerimizie uyuşmuyor. Sonınun bir an
önce çözükceğini umuyorum" dedi.
Verheugen, eski Ankara hükümetinin,
kendisine, "Bir savcuun bu dosyaya
kafayıtaknğınr bıldırdığını anlattı ve
"Oysa o savaarnk orada değfl. Bu dos-
yayı daha yakından incelemek gere-
kir'' dıye konuştu. Verheugen ay so-
nunda, AB Ortak Dış Polıtika ve Gü-
venlik Yüksek Temsılcisi Javier Sola-
na ve AB Dönem Başkanı Yunanis-
tan'm dışişleri bakanı Yorgo Papand-
reu ile birlikte Türkiye'ye giderek te-
maslarda bulunacağını ve "Türkyet-
kUılerie, bakanlar düzeyinde siyasi di-
yalog başlatacağmı" söyledi.
DEHAP'lüara
sahtecüikdavası
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığı, partivi 3 Kasım
milletvekili genel seçimi öncesinde gerekli
teşkilatlanmasını tamamlanmış gibi göster-
diği gerekçesiyle DEHAP Genel Başkanı
Menmet Abbasoghı ve 26 parti yöneticisi
hakkında "resmi beigede sahtecİBk'" suçun-
dan 12'şer yıla kadar ağır hapis istemiyle da-
va açü. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabttı Ka-
nadoğlu nun başvurusu üzerine başlattığı so-
ruşturmayı tamamladı. DEHAP yöneticileri
hakkında ağır ceza mahkemesine açılan da-
vanın iddianamesinde, DEHAP'ın, Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı'na 63 ilde teşkilat-
landığına ilişkin bilgi verdiği fakat bu Uler-
den 6'sında teşkilatlandığı kaydedildi.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@mynet.com oralcalislar@yahoo.corr
Fransa ile Almanya arasında imza-
lanan Elysee Antlaşması'nın 40. yılı
iki ülkedeve bu ülkelerin dünyanın dört
bir yanındaki temsilciliklerinde tören-
lerie kutlandı. Istanbul'daAlman Baş-
konsolosluğu'nda da iki dilden par-
çalann söylendiği birkonserveardın-
dan bir kokteyl yapıldı. Toplantının
açış konuşmalan da ilginçti. Alman-
ya temsilcisi bildirinin bir bölümünü,
Fransız temsilcisi de bir bölümünü
okudu. Alman, metni Fransızca okur-
ken Fransız, Almanca okudu. Aynı
gün Fransa'nın başkenti Paris'te bu-
luşan Alman ve Fransız liderleri, Fran-
sız Parlamentosu'nda iki ülkenin bi-
ne yakın milletvekilinin birlikte katıl-
dığı topluluğa seslendiler.
Fransa ve Almanya'nın tarihine
baktığımız zaman savaşlaria ve kan-
la dolu bir tarih görürüz. İkinci Dün-
ya Savaşı milyonlarca Fransız ve Al-
man'ın yaşamına mal olan, bellekler-
de çok taze olan bir savaş. Eğer ta-
rihe güvensizlik ve geçmiş savaşlar
açısından bakılacak olursa birbirine
en güvenemeyecek olan ülkeler ve
halklar Fransızlar ve Almanlardır. İş-
Kendimizle de Çevremizle de Banşamıyoruz...
te geçmişleri bu kadar kanlı olan bu
iki ülke 22 Ocak 1963 tarihinde, he-
nüz İkinci Dünya Savaşı'nın duman-
lan tüterken kalıcı bir anlaşmaya im-
za attılar. Avrupa Biriiği'ne giden yo-
lun köşe taşlanndan biri oldu Elysee
Antlaşması. Charles de Gaulle ve
Konrad Adenauer bu antlaşmaya
kolay mı imza atmışlardı?
Alman Başkonsolosluğu'ndaki da-
vette Almanlar ve Fransızlar arasın-
da oluşan sıcak havayı izlerken ken-
di kendime söylendim. Neden biz
böyle bir güvene ve olgunluğa sahip
olamıyoruz? Kurtuluş Savaşı'nın he-
men ardından Atatürk ve Venize-
los, uzak görüşlü iki lider olarak Yu-
nanistan'laTürkiye arasında bir dost-
luk köprüsü kurmuşlardı. Onlann ölü-
münden sonra bu köprü yeterince
güçlendirilemediği gibi, iki ülke hep
birbirinin hasmı gibi hareket ederek
birbirlerinezararverdiler. İki taraf hep
birbirine saldıracakmış gibi önlem-
ler aldı. Bu yüzden Avrupa'nın sila-
ha ve orduya en çok para harcayan
iki ülkesi oldu Türkiye ve Yunanis-
tan. Türkiye yıllık gelirinin yüzde 5'ini
savunmaya ayırırken bu rakam Yu-
nanistan'da yüzde 4.8'di. Halbuki di-
ğer Avrupa ülkelerinin hiçbirinde bu
oran yüzde 2.5'i geçmiyor.
• • •
Annan planı tartışılırken Denk-
taş'ın ve Türkiye'deki askeri çevre-
lerin temel kaygısı, "Ya Rumlar sal-
dınrsa" üzerinde yogunlaşıyor. Güven-
lik tabii ki geçmişinde büyük olaylar
yaşamış halklar için önemlidir. AB
içinde birlikte var olacak Türk ve Rum
halklan için soruna güvenliğin ötesin-
de bakılması gerekmez mi? Fransız-
lar, eğer geçmiş tecrübeler açısın-
dan baksalardı, Almanlara hiç gü-
venmemeleri gerekirdi. Böyle düşü-
nen Fransızlar hep vardı, fakat aklı-
selim sahibi Fransız siyasetçiler bu tür
"Aayg/"lara itibar etmek yerine gele-
ceğe baktılar. Onlann haklı olduğu-
nu aradan geçen 40 yıl doğruladı. Bu
işbirliği her iki ülkeye büyük olanak-
lar sağladı.
Kıbns sorununda da benzer bir an-
layış egemen olamaz mı? Çünkü,
Türkiye tarafı güvenlik sorununu o
kadar ileri noktaya götürüyor ki, Kıb-
ns'ın Türkiye açısından stratejik bir
öneme sahip olduğu, askeri bakım-
dan bundan vazgeçilemeyeceği söy-
leniyor. Bunun doğru olup olmadığı
bir yana, güvenliği ülke sınırlan dışın-
da aramaya kalkmanın sonu gelmez.
Üstelik, Türkiye AB adayı bir ülke.
Kıbns olsun Yunanistan olsun bun-
lar da AB üyesi. Böylesine bir gü-
vensizlikle uzlaşma üretmek nasıl
mümkün olacak?
• • •
Tayyip Erdoğan'la ilgili çıkan Ana-
yasa Mahkemesi karannı dinlerken de
aynı duygulara kapıldım. Bizdeki yar-
gı karariannın ve kanunların arkasın-
da da geçmişten kalma bir hesaplaş-
ma anlayışı yatmıyor mu? "Kim kimin
önünü nasıl kesecek? Kim ne kadar
tehlikeli?" mantığı üzerine kurulı b i r
sistem içinde yaşıyoruz. Düşürjn,
iktidar partisinin genel başkan biır
konuşması nedenıyle mahkûm cdil—
di. Bu suçlarla ilgili erteieme yasasa
çıtctı. Orada sorunun çözülmesi ge—
rektyordu. Olmadı. Aday olamayarçje—
nel başkanın partisi iktidara geldi B u
konudaki yasal engeller kanunfcrla»
kaldınldı. Tam bu sırada gelen Aıa—
yasa Mahkemesi karan kafalan ye—
niden kanştırdı.
Şimdi bunları yazıyorum diye taza
okuyuculanm bana kızacaklar. Eğew
birini beğenmiyorsanız mutlaka cruni
uğradığı hertürlü engellemeyi uysjrm
uymasın desteklemek zorunda rısı—
nız? Hepimizi bağlayacak ortak i e —
lerimiz olmayacak mı? Başkasın3,a—
pılıncaiyidediğimiz, bızeyapılıncac—
dığımız uygulamalar olur mu? Maae—
sef, Türkiye'de hem kendi içirrzlss
hem çevremizle bir türiü barışeiı—
yoruz. Bunun zararını da hep bik—
te çekiyoruz.
Almanlarla Fransızlan izlerken ~e—
den biz de böyle davranamıyoru;ii—
ye düşünmemek mümkün mü?_