Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13MART2001SALI CUMHURİYET SAYFA
JVLJ.LJJ. LJK. kultur@cumhuriyet.com.tr 15
Demir Özlü'nün Türkiye'nin yakın tarihine ışık tutan anılan romansı bir tutanak niteliğinde
'GöniMisürgimTıniçyolaûuğuMELTEMKERRAR
Yurdundan uzakta ama 'uzajgın-
da' olmayan bir yazar Demir Ozlü.
îş Bankası Kültür Yayınlan arasından
çıkan 'Sûrgünde On YıF, Özlü'nün
aslında yazmayı hiç düşünmediği,
AhmetOktay'ın önerisi üzerine yaz-
dığı, on yılda biriktirdiği sürgünlük
anılannı içeriyor.
Yazann anılan, yurdundan uzakta
bir yazann içsel dünyasının yanında
Türkiye'nin kargaşa dolu yakın tari-
hine 'çok uzak, fazia yakın' bir göz-
le bakarken, Ahmet Oktay'ın 'yöne-
timlerte yazarlar çekişmesinde daima
yazarlar hakhçıkmışnr' görüşüne bir
anlamda kanıt oluyor. Özlü'ye göre
Türkiye gibi ülkelerde bu, birçok on
yılı gerektiriyor."BüyükTevffliFik-
ret'in 'Bu memlekette de bir gün sa-
bah olursa...' diye yazmasuıdan bu
yana, pek çok on yü geçmiş bulunu-
yor" diyen yazar, Türk ve dünya ta-
rihı içindeki Rafael Alberti'den Prens
Sabahattin'e uzanan süreçte kendi
yaşadığını 'pekalçakgönüllü bir şey'
olarak görüyor ve 'bu açıdan okun-
mahdır' diyor.
On yıllık sürgününde Stock-
holm'den Berlin'e pek çok Avrupa
şehrinde yaşayan Özlü'nün anılann-
da, Istanbul, dığer kitaplannda oldu-
ğu gibi yine başrolde. Yazar kendi
'Imakam' dediği tstanbul'a, yeni yaz-
dığı romanda, bu kez Manhattan'da
jaluzilerin arkasmdan bakacak.
'içten bir şey yazmak Istedlm'
-'Sûrgünde On Yü' konusunda bir
yaa dizisi yayımlama fikri on yıl son-
ra Türkiye'ye ilk dönüşünüzün erte-
si günü Ahmet Oktay'ın önerisi üze-
rine geliyor. Bugün Türkiye'ye dönü-
şünüzün üzerinden bir on yü daha
geçti ve anüannız yine gündemde.
Türkiye tarihinin çokönemli zaman-
tanna tanıkhk etmiş bir yazar olarak,
anüanıuzı nasü bir bakışla yazdımz?
DEMİR ÖZLÜ - Gündemde oluşu
Türkiye'nin sorunlannı çözmemesin-
den, tersine bıriktirmesindendir. Şim-
di birçok mass media temsilcisi "Tür-
kiye banyor mu?" diye anlamsız bir
çtenlik inancım
yazılanmda
değişti.
Yazdıklanm giderek
simgesel öğelere
doğru yol aldı.
Içtenlikten
çok metaforlar
ardına düştüm.
Ya da onlar gelip
beni buldu.
Ama içtenlik,
yaşamımda hiç
değişmedi.'
sorunun karşılığını anyor. Birülkenin
batışı, Roma Imparatorhığu'nun ba-
tışı gibi barbar istilalannı ya da Os-
manlı Imparatorluğu'nun batışında
Istanbul'un işgali gibi olgulan zihin-
de çağnştınyor. Oysa bugünkü batış
öyle değildir, fakirleşme, uygar dün-
yadan uzaklaşma, zaten var olan ma-
li sömürüye, tam bir ekonomik sö-
müriinün de eklenmesi; sağlık, altya-
pı ve eğirimin gerilemesi.. gibi olgu-
lardır. Gerçekten yurdumuz bu olgu-
larla karşı karşıya. Bu da akılsızlığı-
mızdan, eğitirnsizhğimizden, gerçek-
ten demökrasiyi KMVfSyalılarnarraz*
dandır. 'Sûrgünde On Yıl'da yer alan
bir Paris Konferansı var. Bu konferans
eski Portekız Cumhurbaşkanı Mare-
şal CostaGomes'ın başkanlığında ya-
pılmıştı (1987). Çağnyı yapan Fran-
sız Sosyalist Partisi Milletvekili JJ».
Fourre'ydi.
Fourre'nin çağn mektubunda şu
cümleler de vardı: "Biz, bazı çevrele-
rin, Türldye halknun, yağımmn vaz-
geçflmez bazıdemokratik kazanımla-
nnı ekie etmekte kapasitesiz olduğu-
nuflerisürmeyecesaretettikkrini sap-
tamaktayız. Bunu kabul edemeyiz."
Bugün -14 yı! stfnra- aynı kuştm ge-
ne var. 'On Yü' güncelse, bu yüzden
güncel. Yazarken bir tutanak' tut-
mak istedim. Kimi tarihleri, kimi isim-
leri takvım defterime not ederim. Ama
içten bir şey yazmak istedim. Tutanak
'romansı' oldu. En çok, belgesel yan-
lanndan başka, Türkiye sürgün tari-
hini, kendi duygulanmı, yazarlan,
başka insanlan betimleyen yanlan ho-
şuma gidiyor.
-'Insan kendi toplumundan kaça-
maz, bu alçahştan kendini kurtara-
maz; sadece kendini biraz mesafece
ayırnnş olur' diyorsunuz. Ydlar bo-
yunca mesafece aynkfağnuz, zamaa
Şirin îskit yaptığı fantastik manzaralarla alternatif yaşamın kapılannı aralıyor
Gökkuşağı renkleriyle umuthareketin, renkler aracılığı>1a verflen
biçimlerincanbolmalannısağlamaya
çaüşjyonım,>artarmışgibiofeunlaris-
ÖZLEMALTUNOK
Başka türlü bir şey benim istedi-
ğim/ne ağaca benzer ne de buluta/bu-
rası gibi değıl gideceğim memleket/de-
nizi ayn deniz, havası ayn hava.
Şirin tskit'in son çalışmalan, bılin-
meyen manzaralarla başka türlü bir
yer umudu sunuyor izleyiciye. Dina-
mik, renkli, kendi dilini oluşturduğu
sanal bir dünyada sanatçı. farklı ba-
kışı, kendi estetikanlayışını ve fantas-
tik dünyasuu sunuyor bir anlamda.
Depaysage, kişinin alışılmış mekânın
dışinda birmekândabulunduğu zaman
hissetriği yabancıhk hissi anlamına
gelen 'depaysement' sözcüğünden,
Fskit'in türettiği bir sözcük. Gökkuşa-
ğı renkleriyle oluşturulan bu fantas-
tik manzaralarla sanatçı kendi içinde
bir mantığı olan, alternatifbir yaşamın
kapılannı aralıyor.
"Gerçek dünyada obn pek çok şey
karamsarhk yaraüyor. Sanatsal an-
lamda buniaıia ild şekilde baş editebi-
lir: Kimi sanatçüar bunlan birebir
yansıtarak, o soruna parmak basa-
ralq kimi sanatçüar da tamtersi,oia-
bflecek olumluluklara parmak basa-
rakifade ediyoriar. Ben oiumlu olana,
pozHifeparmak basmayı tercüıediyo-
rum. Çünkü karanhğtn içinden pozi-
tüi çıkarmayı daha iyi beceriyorum."
Var olana karamsar bakmak ya da
gerçeklerden kaçmak değil bu alter-
natifdünyadabizi karşılayan. Tersine,
uyumu, dınamizmi, aynntıda gizli ola-
nı göstererek umut ve enerji veriyor.
Değişik manzara ve yeni ortamlar ya-
ratmanın altında ise başka türlü bir
gerçeklik yatiyor.
u
Uvumhıbirortamarzusu,bİ2İmg&-
remeyeceğiınizbiryervüzadeolsaher-
kcsin kendi rengiüe var olabikceği bir
zaınanmgerçekiğiarzusur Yeni bir do-
ğa yaratma ısteği, gökkuşagı renkleri,
p ' , çokrenklilflde özdeşleştirerek ev-
rensel bir dilin peşine düşüyor.
"Çok kültürlülük, tolerans kanyor
her şeyden önce, umut kaüyor. Oza-
man hepimizm askndaözündeaynı,de-
tavlantafaridıoldıığunuşprÜAorsımuz.
Resimlerde de biraz o ettd görülüyor,
küçük küçüknoktalariabir bütün var
renklerin içinde.Fakatobjderin deta-
yuıda hepsi birbirinden farkü. Ama
hepsi bir uyumla yaşamaya çaaşryor-
lar.Bn-güntMzimdeçokkühürlütop-
• 'Ben oiumlu olana, pozitife parmak
basmayı tercih ediyorum. Çünkü
karanlığın içinden pozitifi çıkarmayı
daha iyi beceriyorum.'
dairelerle ve kıvnmlı biçimlerle hare-
ketlenerekgötünürdeyapaybiroluşum
sergilese de Iskit'e göre tüm buniar
yine de doğayla bağlantılı. "Sunı gö-
rünen renkkrie yeni bir doğa yarat-
maya çahşryonım. Suni renkler pİM
görimsedetümburenklerastmdado-
ğada var, ben sadece bu renkleri kont-
rash bir şekilde kullanıyorum." Bonn,
Tahran, Brüksel, Paris, Kahire ve Ro-
ma'da yaşamış, genç bir seyyah olan
Iskdt, külrürler arasındaki benzerlik-
leri ve farklan. yani 'çok kuMrtölâ-
hunumuzdünvayla kanşmaya başla-
yacakÇo4v kültürlülük banşıgetin-bi-
îir diye düşünüyorum."
Canlı ve parlak renkler bir enerji
kaynağı olarak imgese! yaratıklann
ve manzaralann anlaşılabilirliğini
mümkün kılmak için titiz bir çalışma-
ntn ürünü olarak karşımıza çıkıyor.
^Ben^obbflmeâkintemizkalma-
a gerekiyor renklerin.Bu, hayatta pür
«aıfhğı knnımak iyin A» anb»mh hmim
için.Kendiiçffldeyaşamı,canU^ olan
işkr yapmaya çahşıyorum. İçindeki
Bu son seri daha önceki resim çabş-
malanma oranla çokdahatitizbir ça-
bşmasonucundaohıştu.Bukadar taz-
h üretim ve tüketim olan bir dünyada
çok yavaş bir teknikle resim yapüm
son ild buçuk sene içinde. Yani 17.-18.
yüzyüm tekniğryie bugünün görüntü-
sünü yaratmaya çafcşom.'*
Titiz ve emek verilerek üretilen bir
çalışmanın karşısında, hızlı yaşama
ve tüketme ile olumsuzlanan kültür
emperyalrzmine bir alternatif aynı za-
manda Iskit'in resimleri.
"Değerierimizi, kendi renkkrimizi,
kendi özel 'renk'lerimizi kaybetme-
metiyiz. Dengeter söz konusu, bir fler-
kmebaşka birşeyigerBetebîrvurvç tüm
buıüann topiamı tarihi yaranyor. Her
şeye rağmen ileriiyoruz yine de. Çün-
kü umudumuz var,estetik diye bir şey
var dünyada, iktişim vatf
Şirin Iskit, tuval resmi ile tuval dı-
şına çıkmayı paralel birşekilde sürdür-
meyi yeğliyor. Obje, mobilya, moda
ve sahne tasanmcılığının yani sıra sa-
nat yönetmenliği ve çeşitli enstalas>on
çalışmalan da yapıyor. "Çok çeşitti
materjaDer, malzcmeler gûiyor haya-
tunıza, ben bunlardan da faydalan-
mak istiyorum. Resim sadece gakri
gezenkre açık, özeBikk Türkiye'de. O
yüzden sokaktayapılansananndaöne-
mine inanıyorum. Bu yüzden resmin
dışinda da iş yapıyorum. Aynca resim
yaparken resim dışı yapüacak şeytere
esldz gt>i ohıyor."
Bütün bu çalışmalann yaratım sü-
recinde yaşam dinamiklerinin önemi
de büyük. Çeşitli kanallardan besle-
nen, çok yönlü, yaşayan bir sanat îs-
kit'in istediği ve Istanbul da bu tale-
bi karşılayan bir kent. "Istanbul dma-
mik bir kent ve çok çeşitli yönlere gi-
diyor. Paris'te 9 sene yaşadım, güzel
amabeKrti,tekbiryönegidr>orora-
SL O zaman hayatta hareket azalryor,
bu da yaşama kanımuna ujTnavan bir
şey. Çünküyaşam; hareket,enerji, di-
namizmdemek. Tekbiryöodegiden
kültürier, insanı kısuiaştınj'or. Mini-
mumihtiyaçlarının dışindabaşka şey-
krigöremejccekmsanbırak^Maçmak,
sanabbiryeıteetaş^raksanatsalna-
deyte insanlara bir şeyler anlatmak
gerddvon''
kendmizi uzak hissetügmiz
konularoklu mu?
ÖZLÜ - 12 Mart rejiminin bütün
arka odalannı, kulislerini gözlemle-
miştim. Sonraki yıllarda aynı oyun-
lar, daha sert ve sorumsuzca tekrar-
lanmaya başlanınca, politik sorumlu-
luklan olanlar da bu oyunlan vur-
dumduymazlıkla karşılayınca gönül-
lü sürgünü seçtim. Yıllarca her şeyi
en ince aynntısına kadar izledim.
1990'dan sonra da aynntılan kaçırma-
ya başladım^Stockholm benim çalış-
ma odam. Ülkemizde o kadar çok
yalan söyleniyor ki, hepsini duyma-
mak insanın içini biraz rahatlatıyor.
Çünkü sinirli bir insanım sanıyörum.
- Sürgünlüğünüz bo\ unca yapüğ»-
nız yolcuhıklar, gördüğünüz ve gör-
meyi düşlediğiniz başkentler size eş-
likediyor. 'Dünyamn bütün başkent-
lerinde aradığıruz, bir anlamda kay-
bettiğiniz tstanbul muydu?
ÖZLÜ - Evet diyeceğim. Ilk genç-
lik ile sonraki yıllann Istanbul'u içi-
me çok derin işlemiştir. On dokuz
yaşuıdan başlayarak Beyoğlu ile çev-
resinde eşsiz bir hayat yaşadık. Çok
yaratıcı, esprili arkadaşlar da vardı.
Istanbul'un unutulmaz derin bir bü-
yüsü vardrr.
'Blr sürgün' hiç yolculuk
yapmamış sayılablllr
- Tıpkı, Beıiin, Stockhohn, Sala-
miste değişen mekânlarda parça par-
çayazüarakl4yüdatarnanılanan 'tt-
haka'ya Yolculuk' gibi,anüannızısü-
rükleyen yokruluklar da parça parça
ve bazen de hiç yapüamamış-.
ÖZLÜ - Çünkü şöyle ya da böyle
'bir sürgün' hep aynı yere döndük-
ten sonra, belki de hiç yolculuk yap-
mamış sayılabilir.
- Bu, zaman zaman karamsar ol-
makla eleştirUmenize yol açan, 'biz
yazarlara düşen gittikçe derinleşip
duran bir nihilizmdir' anlayışmızla
da koşut bir anlab biçimi mi ashnda?
ÖZLÜ - lyimserlikte kendini alda-
tan bir saflık buluyorum. Karamsar-
lık, ölüm, hastauk ya da hiçbır şey yap-
mamak değil h? Birçok büyük yaza-
nn yaşamına bakıriız: Nihilizmlefi
derinleşmiştir. Öyle samyorum
ki geçen yıllarla yazar, hayat-
la bağlantısından uzaklaşmaz,
ama ardında olduğu mutlak -
genç yaşlanndan başlayan- gi-
derek kendini daha çok duyu-
rur, sertleşir.
-llArahkl979'da'gönüllü
sürgün' ü seçmekteki özel duy-
gusal nedenlerinizin bir bölü-
münü Marquis de Sade, Laut-
reamont, AndreGide,Exupery,
Camus, Sartre gibi Fransız ya-
zariara bağladığmız içtenlik
inancınız ydlar süresince nasü
bir değişim yaşadı?
ÖZLU- içtenlik inancım ya-
zılanmda değişti: Ilk kitabım
'Bunam' sadece itiraflar, dene-
meler. kendmı açımlamaya ça-
hşmalar gibidir. Yazdıklanm
giderek simgesel öğelere doğ-
ru yol aldı. Içtenlikten çok me-
taforlar ardına düştüm. Ya da
onlar gelip beni buldu. Ama
içtenlik, yaşamımda hiç değiş-
medi.
Manhattan'dan
görünen Beyoglu
- Lise yülannda Hamsun'un
'Victoria'sını okuduğunuz ve
roman yazmaya karar verdiği-
nizFatihteldodanızdan Stock-
hohn, Berlin'deki çakşma oda-
lannıza kadar amlanmzın de-
ğişmeyen kahramam odalar.
Kendi içinizde yaptığmız yol-
culuktan bugün 'oda'nıza taş>
dıklannız neler?
ÖZLÜ - Eskiden içinde ya-
şadığım, çalışhğım odalan çok
anyorum. Bu arayışı belki de
hiçbir yere yerleşik olmama
olgusu, daha çok kışkrrtıyor.
Bir de Istanbul'un kaotik bü-
yümesi. Niçin.. yaşamım genç-
lik yıllannın odasmda süriip
dunnasaydı? Bu kopuşu deği-
şik biçimlerde yazıyorum. Son
iki romanım, 'Tath Bir EylüT
ile 'Ithaka'ne kadar çok dış
dünyada yolculuklan da anlat-
salar, kendi iç yolculuğumu da
anlatıyorlar.
-Kendihhakamzolarak gör-
düğünüz yerlerm başında yer
alan Istanbul'u, imgekrninizde
yararnğınız öğeJerle tasarlaya-
cağmız bir Bc>oğlu romanı ya-
zacağuuzı söylemiştiniz. Sizin
Beyoğhı'nuz nasü olacak?
OZLÜ - Manhattan'da ge-
çen birroman yazacağım. O n>
manın pencere jaluzilerinden
eski Beyoğlu görünecek.
Vedat Günyol 90 yaşında
• Kültür Servisi -
Denemeci,
eleştırmen,
çevirmen ve
öğretmen Vedat
Günyol 90. yaş
gününü
öğrencilerinin
düzenleyeceği bir
toplantı ile
kutlayacak.
Bugün
Ortaoyuncular
Topluluğu'nun
Beyoğlu Ses
Tiyatrosu
salonunda saat 19.00'da gerçekleştireceği
toplantıda, Günyol'un yaşamı müzik ve saydam
gösteri eşliğinde anlatılacak. Programın bir
sonraki aşamasmda yazann bazı yazılan
sesinden sunulacak. Dostlan, Günyol hakkında
izlenimlerini aktardıktan sonra dünya
aydınlannın iletilen sunulacak.
Meryl Streep ve Gvvyneth
Pattrovv aynı filmde
• Kültür Servisi - National Public Radio
muhabirlerinden Jacki Lyden'in anılanndan
yola çıkılarak yazılan 'Daughter of the Queen
of Sheba' adlı filmde Meryl Streep ve
Gvvyneth Paltrovv başrolü paylaşacaklar.
Yönermenliğini Matt Williams'ın yapacağı
filmde Streep. manik-depresif bir anneyi,
Paltrow da onun kızım canlandıracak. Filmin
çekim tarihi henüz beluienmedi.
Ang Lee'ye bir ödiU de
Yönetmenler Bipliği'nden geidi
• LOSANGELES
(REUTERS)-
Tayvanlı yönermen
Ang Lee, Oscar'ın
güçlü adaylanndan
olan dövüş sanatlan
draması 'Crouching
Tiger, Hidden
Dragon'daki başansı
nedenıyle
'Yönetmenler
Birliği Ödülü'ne
değer görüldü.
Oscar töreninden iki
hafta önce, 10 Mart'ta Los Angeles'ta
düzenlenen bir törende ödülünü alan Lee, kısa
bir konuşma yaparak "Bu çok güzel. Zamanlama
bir harika. Kalpten teşekkür ederim" dedi.
Ergin İnan'ın retrospektif sengisi
• Kültür Servisi - tş Sanat Kibele Sanat
Galerisi 16 Mart-20 Nisan tarihleri arasında
sanatseverleri Türk resminin ustalanndan Ergin
inan'ın retrospektif sergisiyle buluşturuyor.
Resimlerinde binbir dili konuşan Inan,
böcekler, kelebekler, insan suretleri, el
yazmalan, sembollerden oluşan zengin resim
e\Teniyle kozmosun sırlanndan, insan ruhunun
derinliklerine uzanan bir yolculuğu sürdürüyor.
Sergiyle eş zamanlı olarak Ergin lnan'm sanat
serüveninden kesitler ıçeren, Dr. Kıymet
Giray'ın yazdığı bir kttap da satışa sunulacak.
Yönetmen ve yapımcı W1lliam
Hammepstehı 82 yaşmda öldü
• Kültür Servisi-
Yönetmen, yapımcı ve
bir yüzyıldan fazla bir
süredir Amerikan
tiyatrosunun tanınmış
bir ailesinin dördüncü
kuşağının üyesi
VV'illıam Hammerstein
82 yaşında öldü. The
Rodgers-Hammerstein
örgütünün başkanı
Theodore S. Chapin,
yönetmenın aldığı bir
darbenin
komplıkasyonlan nedenıyle evmde öldüğünü
bildirdi. Hammerstein 1961 'de Broadvvay'de Neil
Simon'ın ilk oyunu 'Come Blow Your Horn'u,
Henry Fonda ve Olivia de Havilland'ın oynadığı,
Garson Kanin'in 'A Gıft of Time'ını sahneye
koymuştu. Yönetmen olarak, New York'ta birçok
oyuna imza atan Hammerstein, televizyon için de
pek çok program hazırlamıştı. Ölümünden kısa
bir süre öncesine kadar babası Oscar
Hammerstein H'nın tiyatro ve müzik yayıncılığı
ışlennde aktif olarak çalışmalannı sürdürdü.
New York'ta doğan Hammerstein, mesleki
kariyerine St. Louis Munıcipal Opera'da başladı.
Ikinci Dünya Savaşı sırasında Güney Pasifik'te
donanmaya hızmet etti. Savaştan sonra New
York City Center Light Opera Company'yi kurdu
ve yönetti. 1957 yılında ise Tony Ödülü'nü aldı.
BUGUN
• AKSANAT'ta saat 19.00'da AK Fuat
Yümazoğhı Quartet'in canlı konseri izlenebilir.
(252 35 00)
• İŞ SANAT'ta saat 19.30'da Dave Holland
Octet'in konseri gerçekleşecek. (316 00 00)
• CEMAL REŞfT REY KONSER
SALONU'nda saat 19.30'da Riga Dörtlüsü &
Olga Bolgari'nin konseri dınlenebilir.
(232 98 30)
• İTALYAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat
19.00'da Eren Coşkun-Özlem Ebesek Saym
ikilisinin piyano ve flüt dinletisi izlenebilir.
(293 98 48)
• GÖÇERLER FOTOĞRAF KULÜBÜnde
saatl9.30'da Hatice Tuncer'in 'Naıçöe' konulu
saydam gösterisi yer alacak. (414 44 74)
• BOĞAZtÇİ ÜNTVERSrrESt KÜLTÜR
MERKEZİ'nde saat 19.30'da Anlaöcı ve
Müzik ısimlı konser izlenebilir. (263 15 40)