Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13MART2001SALI
14 I LJİV kultur@cumhuriyet.com.tr
TİYATRO DÜNYASINDAN DÎKMEN GÜRÜN
Genco Erkal ve 'Oyııncu'Az kişili oyunlar zincirine bu se-
zon bir yenisini ekledi Genco ErkaL
Brecht'in, Nâzım Hikmet'in, Aziz
Nesin'in, Can Yücd'in çizgilerinden
belki ilk bakışta aynlan bir yazar
Tankred Dorst, ama temelde hepsi
de değişik yönlerden ilerleyerek ay-
nı kavşakta buluşuyorlar. Insanın ve
yaşaraın sorgulandığı bir kavşak bu.
Yaşamın nasıl yaşanması gerektiği
sorusuna aranan yanıtlar farkh boyut-
lanyla özdeşleşiyor bu yazarlarda.
Onlann yaşamla hesaplaşma süreci-
ni, tiyatro sanatı söz konusu oldu-
ğunda. oyuncunun sahne dilinde göz-
lemliyor izleyici. Her seferinde de
metnin gerektirdiği performansla me-
tindeki aksiyon arasmdaki ilişki bü-
tünü oluşturuyor.
Bugün 76 yaşında olan Tankred
Dorst, "Tiyatro bir buluş, bir kurgu-
dur, imgeiem gücünün özgürce sab-
nacağı bir alandır" diyor ve ekliyor:
"Tiyatroasbnda aktifbir ena-tepld me-
kânıdır ya da en azmdan öyle olma-
hdnf Böylece bir etki-tepki mekânın-
da oyuncu değil midir düş ve gerçek
arasında gidip gelen? Yaşamın çeliş-
kilerini bu sürekli dalgalanmalarla
veren? Genco Erkal, Sema Engin
EdinseTin dilimize çevirdiği ve Ulu-
erEmreÖzil'indramaturgiçalışma-
lannı yaptığı "Oyuncu"yu (Ben Fe-
uerbach) oynamayı "arkeolojikkazı-
nın bulguİarını sergüemek" olarak
nitelendiriyor. Anlamlı bir saptama...
Bir oyuncunun bir başka oyuncuyla
hesaplaşması, bir oyuncunun bir baş-
ka oyuncunun beklentilerinde - san-
cılannda tiyatro sanatının derinlikle-
rine dalması, bir oyuncunun diğeri-
nin arayışlannda yaşamın derinlikle-
rinde dolanması ve yaşamın. sanatın,
sanatçının sorgulanması. Bir oyuncu-
nun kendisiyle hesaplaşması...
Oyunun başında, Oyuncu sahneye
girer ve ağzından çıkan ilk söz
"ışuVtır. "Şurayabirışıkversenize!"
Oyunun sonunda Oyuncu sahneden
çıkarken Asistan seslenir: "Salona
ışık verin!" Geriye gidiş gelişlerle
parçalanmış zaman içinde Oyun-
cu'nun çıktığı uzun yolculuk, zaman
kadar mekândaki kopukluklarla kur-
guyu parçalar. Bu bağlamda Asistan
da, hiç ortalarda gözükmeyen Yö-
netmen de söz konusu olan kopuk-
luğun simgeleri değil midir? Ya Kö-
pek? Bir anlamda Oyuncu'dan daha
fazla önemsenen Köpek, yine aynı te-
massızhğın simgesi olarak belirlen-
mez mi? Öte yanda, Oyuncu ıse san-
ki ateşi (Feuer) ve akarsuyu (Bach)
söz konusu kopukluğun ötesinde bir
yerlerde buluşturma uğraşı içinde-
dir. Bu uğraşı, Genco Erkal'ın sah-
ne dilindeki inceliklerde yakalamak
ve yok olmak / bilinçsizce yok edil-
mek üzere olan bir büyük oyuncunun
güvensiz, saldırgan, zeki, alaycı, onur-
lu, zaman zaman saldırgan ama hep
buruk, sancılı. yıkık mücadelesi için-
de izlemek. başlı başuıa etkileyici
birdeneyim. Erkal, oyunun paradok-
sunu çarpıcı bir dinamiğe oturtmuş.
Tankred Dorst'un oyununda tiyat-
roya yönelik açıkmlann aln, ışığın öte-
sinde boşluk ve sessizlik imgeleriy-
le de çizilmiştir. Boşluk; riyatroda
tırmanılan merdivenin son noktası-
dır. Sessizlik; riyatroda yalnızlığm
yaşanabildiği, oyuncunun soluklan-
dığı andır. Feuerbach, işte böyle bir
anda oyuncunun tannlaştığını düşü-
nürvemucizeleryarattığını. Tıpkı As-
sısli Aziz Francesco'nun "Kuşlara
Vaazı*' gibi... Onca etkileyici sahne-
den bir örnektir Oyuncu'nun hiç bil-
mediği bir dilde kuşlarla konuşma-
sı. Bir oyunculuk dersidir bu. Etki-
leyici sahneler zincirinin halkalann-
dan biridir.
1789'da Caroline Herder. eşine
JL ankred
Dorst'un oyununda
tiyatroya yönelik
açılımların altı
ışığın ötesinde
boşluk ve sessizlik
imgeleriyle de
çizilmiştir. Boşluk;
tiyatroda
tırmanılan
merdivenin son
noktasıdır.
Sessizlik; tiyatroda
yalnızlığm
yaşanabildiği,
oyuncunun
soluklandığı andır.'
yazdığı birmektupta Goethe'nin Tar-
quatoTasso" adlı oyununun konusu-
nu "yetenelde yaşam arasmdaki oran-
asıznk" olarak tammlar. Bu tanunın
ardmdaki geniş anlam, salt bir sanat-
çı olan Tasso'nun içinde yaşadığı
dünya ile uyum sağlayamamış olma-
sıyla bağlantıh değildir. Aynı za-
manda insanı toplumsal çevresi için-
de ele alan bir uyumsuzluktur söz
konusu olan. Tankred Dorst'un oyu-
nun başında ve bitiminde "Tanjuato
Tasso"ya referans noktası olarak yö-
nelmesi bu bağlamda bilinçli bir yak-
laşımdır. Yine aynı şekilde, Tasso'nun
yedi yıl bir akıl hastanesine kapatıl-
ması ve Oyuncu'nun yedi yıllık bir
aradan sonra (akıl hastanesinde) unu-
tulduğu dûnyaya, tiyatro sahnesine ge-
ri dönmek için attığı adım, bu iki in-
san arasında oluşturulan önemli bir
çakışmadır.
Umutsuzluk "Oyuncu"nun çıkış
noktasıdır. Oyunda, oyuncunun duy-
gulan, algılan, davranış özellikleri
dramatik yapıyı oluşturur. Bu yapı-
da Genco Erkal'ın yakaladığı perfo-
mans bir şiirsel aksiyonlar bütünü
olarak dikkat çeker. Tankred Dorst'un
metninin oyuncudan beklentüeri kay-
gan bir alana yayılmıştır. Erkal, bu
kaygan zeminde rahatlıkla yer de-
ğiştirerek gerekli ipuçlannı yakalıyor
ve her vardığı nokta onu yeni açı-
lımlara yönlendiriyor. "Dramatik
metinkraksiyDnunDotaiarıdır"tanım-
lamasınm açtığı pencereden baka-
cak olursak; Genco Erkal bu notala-
n ustalıkla yonımluyor. Oyuncu,
Tankred Dorst'un üzerinde titizlikle
çalışarak ortaya çıkardığı çarpıcı,
drarnatik merkezler bütünü. Bunu da
Genco Erkal. özenli çalışmasıyla bir
oyunculuk ziyafetine dönüştürüyor.
• * •
Geçen günlerde başında sessiz se-
dasız bir kitlesel işten çıkarma olayı
yaşandı. Çalıştıklan gazetelerle öz-
deşleşmiş ve bir anlamda klasüdeş-
miş adlann işlerine, hiçbir açıklama
yapumaksızm, onlara okurlann önün-
de bir teşekkür bile edilmeksizin, son
verildi. Yıllarca okuduğum bu ya-
zarlara: Yalçın Doğan, Umnr Talu,
Nilgün CerrahoğJu, Duygu Asena,
Şahin Alpay, Oya Berberoğlu, Yahm
Eralp, Zeynep OraTa ve karikatürle-
riyle beslendığım Turhan Seiçuk'a,
BedriKoraman'a teşekkür etmek is-
tiyorum. Zeynep Oral'a bir teşekkür
de Akal AtiDa ile birlikte Milliyet Sa-
nat Dergisi'ni kuran ve bugünlere
getiren, çok kısa bir süre önce dün-
yanın sayılı sanat dergilerinden biri
olarak amlmasını sağlayan kişi ol-
duğu için. Ne yazık ki Zeynep Oral
ve Akal Atilla'nın yanı sıra yazıişle-
ri müdürü Bülent Berkman'ın da işi-
ne son verilmesiyle bu dergide önem-
li bir dönem noktalandı. Çevreye ba-
kıyorum... Garip bir sessizlik!
Türk ve Amerikan müzisyenlerden oluşan İstanbul Jazz Colleetive bu akşam bir konser verecek
Cazın ustalan Babylon'da buluşuyorKültür Servisi - İstanbul Jazz Collective bu
akşam saat 21.3O'da Babylon'da. Her türden
müzisyeni bir araya getiren İstanbul Jazz Col-
lective, tecrübeli müzisyenler kadar genç mü-
zisyenleri de aynı platformda buluşturuyor.
Dünyaca ünlü saksofon ustası ve kompo-
zitör Rkky Ford, Türkiye'nin en önde gelen
caz müzisyenleri Can Kozlu, AB Perret ve
Imer Demirer gibi isimlerin yer aldığı İstan-
bul Jazz Collective, modern eserlerden ve ta-
nırımış Big Band eserlerinin yeni düzenle-
melerinden oluşan geniş bir repertuvara sa-
hip.
Grubun müzik yönetmeni Ricky Ford New
England Konservatuvan 'nda Gunther Schul-
ler, Jaki Byard ve Ran Blake ile saksofon,
klarnet ve müzik teorısi çalıştı. 1974 yılında
Mercer Ellington Orkestrası'na seçilerek pro-
fesyonel müzik hayatına atıldı. 1976'da Char-
lesMinguslave 1978de DannieRichmond'la
çalışmalanna devam etti. 1987'de 'Chocola-
te' filminin müziklerini yaptı. 1977 yılından
beri kendi ismiyle birçok albüm çıkaran Ricky
Ford, GunterShufflenChariesMingus, Ran Bla-
ke, Georges RusseL, Dannie Rkhmond, The
Mingus Dynasty, Lionnel Hampton. McCoy
Tyner, Stcve Lacy, Sathima Bea Benjamin gi-
• istanbul Jazz
Collective'de
saksofon ustası
ve kompozitör
Ricky Ford ile
Türkiye'nin
önde gelen caz
müzisyenleri
Can Kozlu,
Ali Perret
ve tmer Demirer
gibi isimler
yer alıyor.
bi pek çok sanatçının albüm çahşmalannda
yer aldı. Müzik Yönetmeni Yardımcısı AH
Perret, İstanbul Devlet Konservatuvan'nda
İlhan Usmanbaş'la piyano ve kompozisyon
çalıştı. 1983 yılında Caz Kompozisyon Bö-
lümü'nden mezun olduğu Berklee Müzik
Okulu'nda Michael Gibbs, Herb Pomeroy ve
Ray Santisi ile piyano, analız ve caz kompo-
zisyonu çalıştı. 1985'te İstanbul Caz Dörtlü-
sü'nü, 1995'te AcidTrippin'i kurdu. Kompo-
zisyonlan uluslararası organizasyonlarda ça-
lındı. Konzertmaister tmer Demirer, 1986'da
İstanbul Caz Dörtlüsü'ne katıldı. Pek çok
festivalde Herbie Hancock, Pat Metheny,
VVynton Marsalis ve Kirk Lighsej gibi dün-
yanın önde gelen müzisyenleriyle çaldı. 1995
yılından beri Acid Trippin ile çalışmakta.
Koordinatör Can Kozlu 1977-79 yıllan
arasında CIM Caz Okulu'nda teori ve perfor-
mans dersleri aldı. 1986 yılında Berklee Mü-
zik Okulu'ndan mezun oldu. MDteZwerin,Mi-
keGoodrick,BarnevKessel,Rick>Ford,Crıris
VVoods, Tıger Okoshi, Aydın Esen, Danilo Pe-
rez, George Garzone ve Hal Crook ile çaldı.
Ayduı Esen, Mike Goodrkk, Önder Focan,
Kerem Görsev ve Maffi Falay Quintet'in çe-
şitli albümlerinde yer aldı.
7. Sinema Oyuncuları Birliği Ödülleri Los Angeles 'taki törenle sahiplerini buldu
Erin Brockovichy
le Oscar'a adım adım
YAZIODASI
SELİM İLERİ
Abdülhak Şinasi'nin
İstanbul'ud)
Eseri gitgide unutulan Abdülhak Şinasi Hisar,
Cumhuriyet döneminin çok önemli, en ilginç, belki
detek 'İstanbulyazan'dv.
On dokuzuncu yüzyılın sonlanna rastlayan çocuk-
luğu, Rumelihisan'ndaki -Şair Nigâr'ın yalısıyla yan
yana- aile yalısında geçti. Büyükada ve Çamlıca'da
yazlar geçiren Abdülhak Şinasi, Mekteb-i Sultani'de
AhmetHaşim'le, Refik Halid Karay'la, Hamdullah
Suphi Tannöver'le. geleceğın bu unlu edebıyatçıla-
nyla arkadaş olmasına karşın, yazı hayatına hazıria-
nışlar ve bekleyişlerle başlamıştır.
Gerçi kitap tanıtma yazılan, eleştiriler, şiirier ya-
yımlamıştır ama; "hikâye" adını verdiği romanlannı,
anı krtaplannı zaman içinde, bölüm bölüm, özümse-
ye özümseye kaleme getirmiştir. Bu eserlerden par-
çalar, uzun yıllar, Milliyet ve Vaıiık da aralarında ol-
mak üzere, çeşitli gazetelerde, dergilerde yayımlan-
mıştır.
Nihayet 1941 'de Fahim Bey ve Biz ilk kitabı ola-
rak CHP Hikâye ve Roman Mükafatı'nda üçüncülük
kazanınca, Abdülhak Şinasi'nin ünü pekişir.
Fahim Bey ve Biz, anı, yaşantı, gözlem, kurmaca
kanştmı bir roman niteliğiyle, edebryatımızda, hele o
dönemde, benzeri pek olmayan bir verimdir. Impa-
ratortuğun son dönem insanlanndan Fahim Bey'i,
çevresi, hayatı, özlemleri, düşlenyle dile getiren ro-
mancı, bir yandan da kişisel duygulannı, gözlemle-
diği 'değişen' Istanbul'u, kendi dünya görüşünü yan-
sıtmıştır.
Yazar, Fahim Bey'den yola çıkar görünmekle bir-
likte, çöken bir imparatortuğun son fertlerini Fahim
Bey simgesiyle yorumlar.
Değeri o zamanlar tam anlaşılamamış bu roman-
da, istanbul ve Istanbullu, payitahtın son sayıklayışı
ortasındadır. Işlevini giderek yitiren kent, hâlâ kültür
odağıdır. Alaturka ve alafranga yaşama biçimlerini giz-
li bir uyum içinde banndırmasıyla dikkat çeker.
Ne var ki, başkalaşan toplumsal ve ekonomik ko-
şullar, Fahim Bey kişiliğinde saptandığı gibi, kentin
insanını düşlerle avunmaya, çalışmaktan, üretmek-
ten uzak tutmaya başlamıştır.
Fahim Bey sayısız iş tasansı, girişim düşteriyle is-
tanbul'da silinip gidecek, bir gün de gazetelerde ölüm
ilanı çıkacaktır...
Abdülhak Şinasi 1944'te yayımlanan ikinci roma-
nı Çamlıca'daki Eniştemiz'de, defterdariık, mutasar-
rrflık, valiliklerde bulunmuş Hacı Vamık Efendi'yi yi-
ne çöküp gitmiş, göçmüş imparatoriuğun bellekler-
de iz bırakmış bir kişisi olarak gündeme getirir. Ya-
zar bu kez hem Çamlıca'dan hem Tanzimat kültürün-
den söz açma fırsatı bulmuş gibidir.
Vamık Efendi Doğu'yla Batı arasmdaki tufanlı gel-
gitinde, başkalannca "deli" sanılmakta, sayılmakta-
dır. Romanın anlatıcısı, satır arası dokundurmalaria,
yeni dönemin eski hayattarzını kavrayamadığını sez-
dirir. Bir inkârfırsatı esmekte, eskı degerier toptan yad-
sınmaktadır.
Şarklı giyim kuşamını, şarklı yaşama biçimini de-
ğiştirmemiş Çamlıca'daki enişte, birçoklannca çağ-
dışı kabul edilirken, çevresindekileronun zevkini, in-
celiğini de özümsenmemiş yenilik uğruna görmez-
den gelirler.
Vamık Efendi'nin siyah kuka tespihi bir mücevher
kıymetinde, sık sık degiştirdiği ağızlıklan yasemen,
enfiye kutusunun üstü mineliyken, bu sanat, el işçi-
liği zenginlikleri hemen herkesçe artık zevksiz bulun-
maktadır.
Zamanı çın çın sayan altın saatinin "kalın altın kös-
teğine takılı üç köşe bir billur üstüne usta bir hattat
tarafından en güzel bir yazı ile hakkedilmiş mührü mü-
cevher gibi bir şey "dir.
Gelgelelim bu eşya, bu aksesuvar, bu gereçlergü-
nün dünyasından hızla çekilmekte ve el sanatlannın,
işçiliğin kürtürü de hızla sönmektedir.
Çamlıca 'daki Eniştemız, yiten kültür değerleri üze-
rine bir son söz olduğu kadar, insan eliyle yok edil-
mekte olan çevre ve bitki örtüsüne de şiirli sayfalar
ayınr:
"Çamlıca'daki Günlerve Geceler" adlı unutulmaz
bölümde, Abdülhak Şinasi, semtin, yörenin mevsim-
lerini, mevsimlere özgü törelerini, ağaçlannı, çiçek-
lerini gitgide uzaklaşan hatıralannın büsbütün silin-
mesi dileğiyle yazar. 0, silinsin dileği, söze dökülme-
miş bir ilenci andırmaktadır...
Takvimde İz Bırakan:
"O, oradaydı. Karanlığın içinden yükseldi ve kar-
şımda durdu, aramızda on adım bile yoktu, üzerin-
de beyaz bir giysi vardı..." Helmırt Krausser, Bü-
yük Bagarozy, Çev.: llknur Igan, Doğan Kitap, 1999.
Kültür Servisi - Pazar gecesi
Los Angeles'taki Shrine Audi-
toriumu'nda düzenlenen bir tö-
renle 7. Sinema Oyuncuları Bir-
liği Ödülleri (Screen Actors Gu-
ild) sahiplerini buldu. Ödülü-
nü almak üzere sahneye çıkan
Julia Roberts'ın çok heyecanlı
olduğu dikkat çekti. Gözyaşla-
nnı güçlükle tutan aktris şöyle
dedi: "Şu anda gerçekten yete-
nek düzeyimin çok daha iyi o\-
duğunu düşünüyonım. Bundan
her zaman bu kadar emin deği-
Km."
En iyi aktör ödülünü alan Ete-
nicio Del Toro ise "Fflmdeld bü-
tün oyunculara teşekkür etmek
istiyorum, çünkü ben de sadece
onİar kadar iyi ovnadım" dedi.
Erin Brockovich filmi ile Julia
Roberts en iyi aktris ödülünü
ahrken aynı filmde gösterdiği
performanstan dolayı en iyi yar-
dımcı erkek oyuncu ödülü AI-
bertFinney'e verildi. En iyi ak-
tör dahndaki ödülü TVaffic fil-
mindeki başansından dolayı Be-
nicio Del Toro aldı. JudiDench,
Chocolat filmindeki rolü ile en
iyi yardımcı kadın oyuncu ödü-
lüne layık görüldü.
En iyi komedi dizisi erkek
oyuncusu dahndaki ödülü AUy
Mc Beal'da oynayan Robert
Downey Jr. kazandı.En iyi ko-
medi dizisi kadm oyuncu ödü-
lüne Sex and the City'deki rolü
ile SarahJesska Parkcr layık gö-
rüldü. En iyi erkek ve kadın dra-
ma oyuncusu dalındaki ödüller
The VVestWing dizisinde oyna-
yan Martin Sheen ile Alüson
Janney'ye verildi. En iyi erkek
televizyon oyuncusu dalında ve-
rilen ödülün sahibi, ArthurMD-
ler's Death Of a Salesman dızı-
sinde oynayan Brian Dennehy
oldu. Televizyon dizilerinde en
iyi aktris ödülünü IfThese WaBs
Could Talk 2 ile Vanessa Redg-
rave aldı.
Ömür boyu yaşam ödülü, 52
yıldır beraber çalışan ve kanko-
ca olan Ossie Davis ile Ruby
Dee'ye verildi. Dee törende yap-
tığı konuşmada, "Evlilik,aşkve
dünyada banş istek işidir. Ama
eğer bunlar için çok çahşırsamz
bu duyguiar da güçlenir" dedi.
13
Cütenberg Galaksisi'ne Gezi
Mart
Sall 2001, saat 18:30
1600-1650
Cervantes-Don Quijote
Descartes-Metafizik
Düşünceler
Jale Parla / Tülin Bumın
u
-I -I
ur î
_ J
Mart
Perşembe 2001. saat 18:30
Alaturka Ezgiler
Cengiz Onural - İncesaz Grubu
KÛLTÛR SANAT Yapı Kredı Kültür Merkezı Sermet Çıfter Araştırma Kütüphanesı
YAYINCIUK Istıklal Cad. No 285, Kat 1, Beyoğlu
15