23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17OCAK2001 ÇARŞAMBA HEBULLAH VAHŞETI Gemici: Türkjye arınma yaşıyor • tstanbul Haber Servisi - TÜSİAD'ca hazırlatılan "Kadın- Erkek Eşitliğine Doğru Yürüyûş: Eğitim, Çalışma Yaşamı ve Siyaset" konulu raporun sunumu için geldiği Svvissotel'de son yolsuzluk operasyonlanyla ilgili açıklamalar yapan Devlet Bakanı Hasan Gemici. Tûrkiye'nin temizlenme ve annma yaşadığını, toplumun her kesiminin bu anlamda sorgulanması gerektiğini söyledi. Gemici. "Başbakan Ecevit hangi konuda, neyi saklamış halktan? Bütün bu operasyonlann arkasında çok sağlam biçimde duruyor ve destek veriyor" diye konuştu. TBMM'de trafik uyarısı • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - TBMM Genel Kurulu'nda dûn Trafik Güvenliği Araştırma Komisyonu raporlan görüşüldü. TBMM Başkanvekili, MHP Istanbul Milletvekili Murat Sökmenoğlu, trafık ekiplerine verilen rüşvetleri ima ederek "Çorba parası zihniyetinin devam ettiği bir Türkiye'de sorunlan çözemeyiz" dedi. Rapor üzerindeki görüşmeleri, tstanbul Bağdat Caddesi'nde meydana gelen trafik kazasmda kızını yitiren ve kazalara dikkati çekmek için Istanbul'dan Ankara'ya kadar yürüyen Boray Uras da izledi. Türkiye'den Ahvrye mraz • STRASBOURG (AA) - Tûrkiye'nin, Avrupa însan Haklan Mahkemesi'nin (AÎHM), Abdullah Ocalan'ın avukatlannın yaptiğı başvunınun Büyük Daire'de görülmesiyle ilgili karanna itiraz ettiği bildirildi. AlHM'den alınan bilgilere göre Türkiye, Avrupa Konseyi nezdindeki daimi temsilciliği kanalıyla geçen ay başvunınun incelenmesini kabul eden Birinci Daire'nin, davanın kendisi tarafindan değıl, 17 yargıçtan oluşan Büyük Daire tarafindan görülmesi karanna dün itiraz etti. AtHM'nin, gelecek hafta sah günü yapacağı toplantıda, Tûrkiye'nin itirazıyla ilgili karannı vermesi bekleniyor. YHmaz'dan tazminat davası • ANKARA (AA) - ANAP Genel Başkanı, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz. yayımlanan bir haberde kişilik haklanna hakaret edildiği gerekçesiyle Cumhuriyet Gazetesi aleyhinde 5 milyar lira manevi tazminat istemiyle dava açtı. Davacı Yılmaz'ın avukatı Erden Ansoy tarafindan hazırlanan dava dilekçesinde. gazetemizin 13Ocak2001 tarihli sayısında yayımlanan "Mesut Yılmaz da gizledi" başlığıyla yayımlanan haberde, Yılmaz'ın, "kamuya ilişkin bilgi ve belgeleri gizleyen", "yasal olmayan olaylann içinde yer alan" bir kişi olduğu imajının yaratılmaya çalışıldığı ve kişilik haklanna ağır'zarar verildiği bildirildi. Lideri Velioğlu 'nun öldürülmesiyle darbeyiyen Hizbullah yaralarını sarıyor Bitmeyentehlike İlim grubu Şokhâlâ devam edfyor • Üzerinden bir yıl geçen 17 Ocak 2000'deki Beykoz operasyonunun ardından bir polis şefı şunlan söylüyor: "Önce başlanna gelenlerin kaynağını bulmalan gerekiyor. Çünkü ne zaman kafalannı kaldırmak isteseler çok önemli adamlannı alıyoruz." Y T"izbullah,PKKve r—i Menzücüerle çanşmayı X. JL bitırdikten sonra yaklaşık ıki yılı (1995-96) eylemsiz geçirdi. Bu süre içinde her birimden aynnnh raporlar alıp bunlan inceleyen Hüseyin Veüoğhı. 1990 başlanndan itibaren örgüte ciddi bir devlet sızması olduğuna hükmetti. Hızbullah, 1997'den itibaren domuzbağt, haya burma, çıplak vücuda eritilmiş naylon dökme gibi işkence yöntemlerini ajan olduğundan şüphelenilen kendi elemanlan üzerinde uyguladı. Bu süre zarfında çogunluğu ait kademelerden onlarca militan ve sempatızan, en yakın arkadaşlan, hatta akrabalan tarafindan hunharca katledildi. Bütün bu tedbirler 17 Ocak 2000'deki ve onun ardından peşpeşe gelen operasyonlann önünü alamadı. Diğer bir deyişle, Velioğlu sızma olduğunu fark ctmış, ama yanlıs yerlerde ız sürmüşfü. Nitekim "Orgüt topartanabifir mi" sorumuzu bir polis şefi şöyle cevaplandırdı. "Önce başbnna getenlerin kaynağmı bulmalan gerekiyor. Çünkü ne zaman kafalannı kaldırmak isteseler çok önemli adamlannı alıyoraz." istlhbarat örgütü glbi Mayıs sonunda Diyarbakır DGM'de açüan Hizbullah davasının iddianamesinde savcı örgütü şöyle tanımlıyor: "Hîzbullah tom'de her örgüt mensubu adeta bir istihbarat elemanıdır. Gizli istihbarat orgüticrinc taş çıkartacak bir çalışma sistenıi içerisnukdir. Gizfi istihbarat örgüuermin 'Herhaberinbirdeârşiv değeri vardır. Bilgilerin toplanıp değerlendirilmesini içeren istihbarat, her türlü çalışmanın, atılacak her adımın ılk ıhtiyacı ve hareket noktasıdır' kurah bu örgötçe de aynen benimsennüştir. Orgütün üzerinde önemle durduğu istihbarat sahası güvenlik güçleri ve özeBOde TSK'dir. Orgütün kamu kurumlanyla ilgüi eMe ettiği istihbari bilgiler üıcelendiğiııde, bir terör örgütünden 5te casoslok faaliyeti yürüten bir örgüt izknani uvandırmaktadır." RUŞENÇAKIR Hizbullah örgütünün kuru- cusu ve tek otoritesi Hüseyin Velioğhı öldü, arşivi devletin eline geçti. üst düzey kadrola- nnın büyük bir çogunluğu, yüz1 - lerce militan ve binlerce sem- patizanı yakalandı; mali ve lo- jistik gücü, buna bağlı olarak eylem kabiliyeti iyice azaldı. Öte yandan yaklaşık yirmi yıl boyunca Güneydoğu'da kök saünış olan örgüt, kitle taba- nını büyük ölçüde konıyor. Ço- ğu yakalanma korkusu içinde olsa da ellerinın altında ciddi bir silah stoku bulunduğu sa- nılan yüzlerce militana sahip. Sonuçta Beykoz operasyonun- dan bir yıl sonra Hizbullah ya- ralı bir vahşi yaratık görünü- münde. Uzmanlara göre, Hizbullah biryüdır pusuda bekliyor. Ken- disi dışındaki örgütlerin dev- letle çatışmasını büyük birke- yifle izliyor. Çünkü dikkat çek- meden yaralannı sarmak isti- yor. Tabanına, son bir yılda ya- şananlan, kendine göre arîla- tıyor. Ömeğin Velioğlu'nun o villada yaşamadığını; işkence sonucu öldürülüp oraya götü- • Güneydoğu'da kök salmış olan Hizbullah örgütü, kitle tabanını büyük ölçüde koruyor. Çoğu yakalanma korkusu içinde olsa da ellerinin altında ciddi bir silah stoku bulunduğu sanılan yüzlerce militana sahip. Örgütte lider adayı olarak îsa Altsoy ve Sülhattin Ürük görülüyor. Fakat bunlardan hiçbirinin, Velioğlu'nun yerini doldurması beklenmiyor. rüldüğünü söylüyor. Domuz bağlan, işkenceler ve evlerde bulunan cesetleri "devktkomp- IOSD" olarak açıklıyor. Islami kesime de devletin kendisine yönelik operasyonlannı îslama yönelik saldınlar olarak gös- termeye çalışıyor. Sorular Beykoz operasyonundan bir yıl sonra Hizbullah hakkmda birdizi soru yanrtlanmayı bek- liyor: 1) Örgütü kim yönetiyor? Orgütün kuruculannrn ve üst düzey yöneticilerinin önem- li bir kısmı yakalandı. Yetkili- ler 24 kilit ismin halen peşin- de olduklannı söylüyorlar. Bunlardan ikisi lider adayı ola- rak görülüyor: Îsa Altsoy ve Sülhattin Ürük Fakat bunlar- dan hiçbirinin Velioğlu'nun yerini doldurması beklenmi- yor. Ne onun kadar kartzma- tik, ne de yetenekli olduklan söyleniyor. Dolayısıyla her- hangi birinin Velioğlu gibi tek otorite olmaya çahşmasının ör- güt içi çatışmalara yol açması bekleniyor. Bu nedenle Hiz- bullah'ın bir şûra ile yönetil- mesi daha akla yatkın geliyor. 2) Orgüt toparlanabilir mi? Hizbullah'ın Beykoz'daki merkezi arşivi devletin eline geçti. Buradakı özgeçmışlerden binlerce militan ve sempati- zan tespıt edildi. Bu bilgiler örgütün şimdiki lider kadro- sunun elinde yok. Örgüt içi ılişkilerini tamamen gızlilik temehne oturtan Hizbullah mi- litanlannınbirbüierini bulma- sı, bir araya gehnesi çok zor. Yine de son dönemde yapılan Vehoğhı, 17 Ocak 2000 tarihinde Beykoz'da birvülaya düzenlenen operasyonda oldurulmuştu. Her gün cinayet işlenen kent ARİFASLAN BATMAN - "Dün şehrimizde cinayet işlenmedL-" Bır Batman gazetesinin 1995 yılındaki başlığıydı bu satırlar. Kentteki kaosu anlatmaya yeti- yordu. Batman, Hizbullah lide- ri Hüseyin Velioğlu'nun öldürül- düğu 17 Ocak 2000'deki ope- rasyondan bu yana rahat nefes alıyor. Batmanlı Hüseyin Velioğ- lu'nun 1980'li yıllarda oluştur- duğu Hizbullah, Güneydoğu'yu üs tutmuştu. Merkezi de Bat- man ve Diyarbakır olarak plan- lamıştı. Batman, örgütün beyin takımımn doğduğu kentti. Hiz- bullah bu nedenle kentteki feodal yapıyı da kullanarak kısa süre- de palazlandı. Kentteki çatışma- lar önce Hizbullah'ın iki kana- dı "tümaler" ve "Menzflcüer'' arasında yaşandı. İki grubun ça- üşmasından Velioğlu'nun başı- nı çektiği llimciler galip çıktı. Sonraki hedef ise PKK'lilerdi. Kısa sürede başlayan çatışmalar 1992-1999 arasında Batman'ı • Hüseyin Velioğlu öldürüldükten sonra Batman'da yoğun operasyonlar yapıldı. Yüzlerce kişi tutuklandı. Bir orduyu donatacak kadar cephanelik bulundu. Velioğlu'nun cenazesinin toprağa verildiği Karşıyaka Mezarlığı gözetim altında tutuluyor. bir kaosa sürükledi. Insanlar so- kağa çıkamaz oldu. Kentte cina- yet işlenmediği gün yoktu. Bat- manlılar arkadan yaklaşacak ka- ranlık bir elin ateşleyeceği bir mermiye ya da savuracağı bir satıra kurban gitmemek için iş- lerine bile gitmez oldular. Bu korku dönemi Batman'ı yalnızlığa terk etti. Kentte artık kurbanlar ve tetikçilerin aman- sız mücadelesi vardı. Insanlar kaçınlıyor, evlerin bodrumla- nnda işkence merkezleri ve hüc- reler oluşturuluyor, kaçınlanlar burada yıllar süren zindan yaşa- mma mahkûm ediliyordu. Batman'ın bu durumu Veli- oğlu'nun öldürüldüğu 17 Ocak 2000'e kadar sürdü. Onun öl- dürühnesiyle birtikte Batman'da yoğun operasyonlar yapıldı. Yüz- lerce kişi tutuklandı. Sığınak- larda bir orduyu donatacak ka- dar cephanelik bulundu. Sosyal hayat canlandı Batman bir yıl aradan sonra üzerindeki kara örtüyü çıkanp at- maya çalıştı. Kentte sosyal ya- şam yeniden canlandı. Velioğ- lu'nun cenazesinin 30 Ocak 2000'de toprağa verildiği Karşı- yaka Mezarlığı gözetim altında tutuluyor. Batman Emniyet Müdürlüğü üst düzey yetkilileri, daha önce camilerde yaşanan örgüt dene- timinin tamamen ortadan kalk- tığını belirterek şunlan söyledi- ler: "Hizbullah, dini motifleri ön plana çıkararak kandınlma- ya yatkın bir kesim üzerinde ça- bşıyordu. Tebüğve cemaadeşme için camileri kuuanryorlanh. Şu anda hiçbircamide Hizbullah'ın etkinliği yok O yıllarda yalmz- ca il merkezinde 40-50 caminin Hizbullah tarafindan eğitim ye- ri olarak kullanıldığı saptandj. Hizbullah askeri örgütlenmeyi başarabflsekydi cihata geiecek- ti. Ancak yapdan yoğun baskt- lar nedeniyle askeri malzeme toplayamadılarve 1999'dakiope- rasyonlaria örgütün omurgası çöJârtildL" Batman Valisi tsa Parlak, ken- tin geçmişte örgüt yüzünden çok acı çektiğini, ancak huzuru ya- kaladığını söyledi. 2000 yılı için- de kent merkezinde örgüte yö- nelik 28 operasyon gerçekleş- tirdiğine dikkat çeken Parlak şunlan anlatrı: "Operasyonlar- da 391 kişi ele geçirildi. Bunlar- dan 226'sı çıkanldığı mahkeme- lercetutukkndL 164'ü ise serbest bıraküdı. Güvenlik görevlileri- mizin özverüi çahşmalan sonu- cu huzurortamı tesis edildi Hal- kın devlete olan güveni sağlana- rak yıkıcı ve bölücü unsurlann hareket kabiliyeti tamamen or- tadan kaldınmnşar." YARIN HİZBULLAH'IN KİLİT ADAMI ABDÜLAZİZ TUNÇ İLK KEZ KONUŞTU operasyonlar örgütün ciddi bir toparlanma gayreti içinde ol- duğunu gösteriyor. Lojlstlk güç 3) Örgütün lojistik gücü ne durumda? Örgütün bir yığın ilişkisi ve maddi imkânı, bunlan yakın çevresindekilerden bile sakla- yan Velioğlu'nun ölümüyle buhar oldu. Üst üste gelen operasyonlar sonucu Hizbul- lah'a ait para, ev, işyeri, araç, silah ve mühimmat ele geçiril- di. Yirmi yıl boyunca titiz bir şekilde "kıyam''a (ayaklanma- ya) hazırlanan örgütün çok cid- di lojistik yığınağı olduğu sa- nüıyor. Nitekim son bir yü için- de birçok farklı yerde önemli cephanelikler ele geçirildi. Hiz- bullah'ın maddi altyapıyı sağ- lamlaşnrmayı öncelikli hedef olarak saptaması ve bu amaca ulaşmak için soygun, haraç, fıdye gibi eylemlere yönelme- si ihtimal dahilinde görülüyor. 4) Orgüt yenı alanlara açıla- bilirmi? Hizbullah, Dimyat'a pilava giderken evdeki bulgurdan ol- du. Güneydoğu'yu "kurtanl- mış bölge" olarak görüp 1990 sonlannda Batı'ya açılan ör- güt her iki bölgede de çok cid- di darbeleryedi. Şimdi bir yan- dan ülke çapında toparlanma- ya çalışan örgütün diğer yan- dan Avrupa'daki göçmen işçi- lere yönelebileceği söyleniyor. Hizbullah'ın zayıfohnakla bir- hkte hep bir Avrupa örgütlen- mesi vardı. Hem polis operas- yonlanndan uzak ohnası, hem geniş maddi imkânlara kapı aralaması, hem de Türkiye'de olup bitenlere bir ölçüde ya- bancı yepyeni bir kitle tabanı bulunması nedeniyle Avru- pa'nın Hizbullah'a cazip ge- lebileceğı söyleniyor. 5) Örgüt strateji değiştirebi- lirrni? Örgüt tabanının, özellikle Velioğlu'nun intikamını almak için yanıp tutuşruğu biliniyor. Son dönemde yapılan operas- yonlarda da Hizbullah'ın ses genrecek suikast türü eylemler için istihbarat topladığı ortaya çıktı. Fakat bu bılgiler örgütü yakındari tanıyan uzmanlan şa- şırtmış durumda. Onlar örgü- tün bu tür eylemler düzenle- yebilecek güçte olmadığını dü- şünüyorlar. Daha önemlisi hep sessiz gitmeyi tercih etmiş Hiz- bullah'ın strateji değiştirip pro- paganda hedefli eylemlere yö- nelmesini beklemiyorlar. Yi- ne de Hizbullah'ın bir "inti- kam örgütü"ne dönüşmesi az da olsa ihtimal dahilinde. İran ile lllşkiler 6) örgüt globalleşebilir mi? Hizbullah'ın daha ilk yılla- nndan itibaren Iran'la çok sı- kı ilişkileri olduğu biliniyor. Fakat Muhammed Hatemi'nin 1997'de cumhurbaşkanı seçil- mesinden sonra Tahran'm di- ğerülkelerdeki tslamcı hareket- lerle Uişkisinde önemli değişik- lik oldu. Her ne kadar Iran'da- ki muhafazakârlann deneti- mindeki bazı kurumlar, terör te- melli birtakım örgütleri des- teklemeyrsürdürse de eski gün- ler geride kaldı. Uluslararası desteğe her zamankinden da- ha fazla ihtiyacı olan Hizbul- lah'ın, Usame bin Ladin'in sponsorluğundakine benzerye- ni global şeriatçı şebekelerle ilişki kurması veya bu tür bir şebekenin Hizbullah'a "yar- dım efini uzatması" pek de şa- şırtıcı olmayacaktır. 7) Örgüt bir "cezaevi örgö- tû"ne dönüşebiliı mi? Geçen ekim ayuıda Elazığ Cezaevi'nde bir grup Hizbul- lahçı küçük çaplı bir isyan çı- karmıştı. Değışik Hizbullah davalanndanyargüanan yüzler- ce tutukhı ve hükümlünün önü- müzdeki dönemde neler yapa- cağı da merakla bekleniyor. Hizbullah uzmanlan, örgütün cezaevlerindeki elemanlanm denetim altında tutacağı, ama inisiyatifı asla içeriye bırak- mayacağı değerlendirmesini yapıyorlar. Aynı şekilde, Hiz- bullahçılann devletle zıtlaşma içine girmemeye özen gösterip cezaevlerini birer "meârese'yz çevirmeyi hedefleyecekleri yo- rumlan yapılıyor. AVRUPA'DAN GURAY OZ Çağımızın Tostmodepn' Bir Kahpamanı Avrupa Birliği Türkiye'yi tam üyeliğe almaya niyet- li değil. Neden değil? AB kurmaylan, AB'nin etkinül- kelerinin önde gelenleri ve ideotoglan şu sıralardaya- rar-zarartartışması yapıyorlar. Etkin ideologlardan bi- risi, Alman sosyolog demokratlannın "em7/şlerin- den Helmırt Schmidt'tir. Son günlerde bu konuyla ilgili olarak söylediklerinin üzerinde çok duruldu ama özetle yineleyelim: "Türkiye başka bir dünya- ya aittir, bize uymaz!" Tûrkiye'nin adayiar arasında yer almasındaki "emeğini" unutamayacağımız esto militan, ikiyıllık Yeşil Dışişleri Bakanı JoschkaFısc- her ise konuya daha "pragmatik" yaklaşıyor: ''Tür- kiye, Avrupa Savunma ve Güvenlik Kimliği konusun- da zoriuk çıkarmasın; yoksa başı derde girer." Nice zirvesinde küçük bir ayak oyunuyla, tam üyeliği on yıl ertelenen Türkiye'de ise Avrupa Birliği konusu pek bir tuhaf tartışılıyor. • • • Bazı çok açık gerçeklerin, bile bile mi, yoksa ce- haletten mi anlaşılmaz hale gettrildiğini anlamak git- tikçe zorlaşıyor. Bir ülke, uluslararası bir aniaşmaya nasıl ve neden taraf olur? Ya zorunluluklar vardır ya da o ülkenin geniş anlamda çıkarlan, söz konusu an- iaşmaya taraf olmasını gerektirmektedir. Bir ulusla- rarası topluluğa da aynı nedenlerle ya katıhrsınız ya da katılmayı reddedersiniz. Ortada bir zorunluluk hali varsa, bu durumu da ülkenizin insanlanna an- latırsınız. ("Çağımız değişti; artık ulusal çtkartarsöz konusu değildir" diyenlere aldırmayın siz, ulusal çı- kariann nasıl ve kıyasıya savunulduğunu Nice'te ol- salar da görselerdi.) Avrupa Birtiği'ne katılma konu- su en genel hatlarıyla bu çerçevenin dışında değil- dir. Türi<iye'de sanayiciler, tüccarlar Avrupa Birliği'ne katılmaktan yanalar. Çok irdelediklerini söylemek olanaklı değil ama, anlaşılabilir. AB'ye katılınca, her şey çok iyi olur, ihracat patlar, AB olanaklan Türki- ye'yi kalkındınr sanıyorlar. Yabancı yatınmcılar Tür- kiye'ye daha fazla yatırım yapar iddiasındalar. On- lara söylenecek sadece kısa bir sözdür: Nüfusu on milyonun üstünde olan ve Yunanistan gibi özel ko- şullara sahip olmayan hiçbir ülke, kalkınmasını Av- rupa Birliği'ne havale edemez. AB böyle bir havale- yi zaten kabul etmez. Ama sanayicilerimiz, tüccar- lanmız kendi açılanndan haktı olabilirier. Gümrük bir- liğinden nasıl "yarartandılarsa" tam üyelikten de o şekilde yararlanabılirter. Tûrkiye'nin işsizhk somnuna kestir^-ie çözüm bul- ma meraklısı hükümetler, 60'lı yıllarda oiduğu gibi ış- sizlik sorunu ihraç edilebilir ya da "kökten" çözüle- bilir hesabındalar. Aynı şekilde ülkemizin işsizleri, Türkjye AB'ye tam üye olursa kapılar açılır, Avrupa'nın her yerinde iş bulma şansı doğar diye düşünüyor- lar. Yanılıyorlar; çünkü Avrupa Birliği'nin Tûrkiye'nin tam üyeliğinden, ideolojik nedenler bir yana temel korkusu, sahip olduğu büyük nüfusu ve işsizler or- dusudur. Yanılıyorlar; çünkü Avrupa, öncelikle ken- di işsizlerine iş bulma derdinde ve yakın bir gelecek- te de bu konuda bir umut ve ufuk görmüyor. Avru- pa ülkelerinin, özeltikle de Almanya'nın şimdi "drşa- ndan" aradığı, yalnızca kalifiye bilgisayar uzmanıdır ve bu istek geçicidir. Zaten Türkiye de elinde böyle uzmanlar varsa onlan kaptırmamaya bakmalıdır. ••• Asıl vahim olan ise Tûrkiye'nin ilericilerinin, demok- ratiannın, solculannın, insan haklan savunuculannın, Avrupa Birliği'ni ilericiliğin, demokratlığın, insan hak- lan savunuculuğunun ölçütü haline getirmiş olma- landır. İnsan haklan sorunu Türkiye'nin kültürel, sos- yal ve politik yapısı ile bağlı bir sorundur. Avru- pa'nın değeryargılan" belki bir ölçüde etkili olabi- lir, ama belirieyici olamaz. Batılılık ile Avrupa Birliği'ni sorgusuz sualsiz özdeşleştirenler, gerçekte "tarihin sonu'türküsünü söylüyorlar. Dostlanmız yalnızca ya- nılmıyorlar; fena halde yanılıyorlar. Hele romanlannı büyük bir zevkle okuduğumuz, belki de son yıllarda "Avrupaı" Türkler arasından çıkmış en iyi romanct diyebileceğimiz Orhan Pamuk da yanılanlar arasın- da. Bir söyleşıde Pamuk, ölçüyü o kadar kaçınyor ki, "pozitivist" mektebin bu Avrupalı yazan, Türki- ye'yi bir romancrya yakışmayacak şekilde "iyiler" ve "kötüler" diye ikiye ayırmaktan kendini alamıyor. Ona bakıhrsa; iyiler AB'ye katılmaktan yana olanlar- mış, kötülerse karşı çıkanlar. Tarihe ve hikâyeye çok yönlü, aynntılann derin la- birentinde, ironiyie, sevinçle, hüzünle bakabilen; "iyi- liği" ve "kötülüğü", hayata bakışı, romanlannda in- sanlann, durumların ve hikâyelerin sayısı kadar ço- ğaltabilen Orhan Pamuk, nasıl oluyor da konuya böyle yaklaşabiliyor? önce anlamakta zorlandım. Sonra anladım: Bu babda, en azından bu söyle- şide Oıtıan Pamuk, çağının sorunlan konusunda söz söyleyen, alçakgönüllü bir düşünür değil, çağ- daş ve "hülyah" postmodem romanın yalnızca bir kahramanıdır. Cennet Birgün, bir yandan özüriü anne, baba ve kar- deşlerine bakryor, diğer yandan da okula gidrv'or. 13yoşındaki Cennet'in trajık oykusu KAHRAMANMA- RAŞ (AA) - Kahraman- maraş'ta, 13 yaşındaki CennetBirgün, bir yan- dan özüriü anne. baba ve kardeşlerine bakıyor, di- ğer yandan da okula gi- diyor. Merkez ilçeye bağlı Elmalar Köyü'nde ya- şayan baba Ramazan Birgün'ün gözleri gör- müyor, anne Hamiyet ve çocuklar Euııas, Gül- seren, Recep ve Medine ise zihinsel özüriü. Böy- le olunca da evin tüm iş- lerini yapmak, ailenin 13 yaşmdaki kızı Cen- net'e kalıyor. Anne, ba- ba, ağabey ve 3 ablası ile kendisi gibi sağhkh olan 4 yaşındaki kardeşine büyük bir özenle bakan Cennet, onlara daha gü- zel bir gelecek sağlaya- bilmek için ElmalarK.Ö- yü llköğretim Oku- lu'nun 6. sırufinda egi- timini sürdürüyor. Anne, baba ve 5 kar- deşine bakmak zorunda kalan Cennet Birgün ise çok yorulmasına karşrn durumundan şikâyetçi ohnadığını söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle