09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5MART2000PAZAR HABERLER DÜNYADA BUGÜN ALİ StRMEN Galatasaray Olayı Sevgili, Galatasaraylı olduğumu biliyorsun. Hem oku- lunda okudum, hem de kısa birsüre genç takımın- da koştuğum kulübün, üyesiyim. Ama Galatasaray olayına eğilmemin nedeni ta- raftarlık değil. Üç gündür gazetelerde en çok ya- zılan konu Galatasaray. Herhangi bir Avrupa ülkesinin takımı bu tür ga- libiyetler elde etmiş olsaydı, hiç kuşkun olmasın ki, bu denli büyük heyecan doğmaz, medyada bu kadar büyük yer almazdı. Türkiye'nin özel durumu, her alanda olduğu gi- bi futbolda da, başanya hasret kalan toplumun boynu büküklüğüdür, olayı böyle önemli hale ge- tiren. Tabii olayın bir de Almanya cephesi var ki, onu da iki yönden ele almak daha doğru olur. Çoğu ikinci, kimi üçüncü kuşaktan Almanyalı olan Türk asıllılar, Galatasaray'ı büyük bircoşkuy- la desteklediler, galibiyete belki de, Türkiye'deki insanlardan daha çok sevindiler. Çünkü onlar ora- da yıllar yılı ikinci sınıf insan muamelesi görüyor ve hep Almanların üstün görüldükleri birtoplum- da boynu bükük yaşıyorlardı. Daha önceki yıllarda yapılan maçlarda ise 1951 yılında Berlin'de oynanan ilk milli maçımız, Gala- tasaray'ın Frankfurt'ta berabere kaldığı Eintraht Frankfurt'u burada elemesi dışında büyük bir ba- şarımız yoktu. Cimbom'un çok iyi oynayıp rakibini sürklase ederek kazandığı maçta ise ilk kez oradaki insan- lanmız, bizim de onlara üstün gelebileceğimizi ka- nıtfamanın sevincini yaşadılar. "; ••• n Kimi Alman vatandaşlığına geçmiş, kimi de ge- çecek olan insanlann Fenerbahçeli veya Beşiktaş- lı olanlarının bile, büyük bir şevkle Galatasaray'ı desteklemeleri, oradan gelen haberlerden öğren- diğimize göre çok olumsuz tepkilere neden olma- dı. Ama hiç kuşku yok ki, yann öbür gün, bu konu- da olumsuz yorumlar da çıkacak ve Türklerin en- tegrasyonunun ne denli güç olduğunun kanıtı ola- rak gösterilecektir bu olay. Neyse biz Türkiye'ye dönelim. Hemen birnoktayı vurgulamak istiyorum. Olay- lan abartmaya çok yatkın olan toplumun Galata- saray'ın yabancı ülkelerdeki başarısını da oldu- ğundan fazla büyütmesinin sakıncalan olacaktır. " Evet çok abartmayalım. Ama yine de Galatasa- ray olayının önemli olduğunu görelim ve bunu yal- nızca bir futbol takımına ya da kulübe bağlı kal- rtiadan incelemeye çalışalım. • • • Galatasaray olayı, bizim insanımızın da, elveriş- li koşullar verilince, başanya azimle koşabildiğini gösteriyor. Futbolculuğunda, döneminin yıldızlanndan biri p^ifıaşınş karşın hiç şampiyonluktadamamış olan Fafih Terîrn bu koşullan yarattığı için bu başan- dâ J b1r rTıJrfiarâîı pay^sahibidir, Kimse takımdaki yabancılann payını yadsıya- maz, ama onlar olmadan da çok önemli maçlann kazanıldığını unutmayalım. Ayrıca o bütün takım- larda da, yabancı yıldızlar bulunduğunu unutma- yalım. Fatih yerlisi ve yabancısıyla bir takım yaratmış, onları başanya motive etmiş, aynı zamanda da, amaca yönelik sıkı çalışmayı gerçekleştirmiştir. Bir nevi toplum mühendisi gibi, koşulları yarat- mayı becermiştir. Bundan çıkarılacak ders ise Türkiye'de de ba- şanya giden toplumsal koşullan yaratacak kadro- lar olanak bulurlarsa, insanımızın bugün olanak- sız görülen birçok şeyi yaşama geçirebileceğidir. Zaten yüzyılın başında bu toplum bu gerçeği ka- nrtlamıştı. Diyarbakır DGM'de dava açıldı THKOvePKK'tt ateistHizbuilahçı MAHMUTORAL DİY4RBAJOR - Istan- buFun Beykoz ilçesindeki Hizbullah hücre evinde ele geçirilen disketlerin çözü- müyle ortaya çıkan isim- ler birer birer incelemeye alındı. Disketlerin incelen- mesiyle. örgüte özgeçmiş verdikleri saptanan l'i i- mam 21 kışi hakkında Di- yarbakır 1 No'lu DGM'de dava açıldı. Sanıklardan Kadri Tezgel'in ise Hiz- bullah'a katılmadan önce PKK ve THKO (Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu) ör- gütleri adına faaliyet yü- rüttüğü ve ateist fıkirleri benımsediği ortaya çıktı. Geçen günlerde Hizbul- lahçı olduklan gerekçesiy- le gözaltına alınan 21 kişi- den, aralannda Diyarbakır 'E Tipi Cezaevi Doktoru jVeysi Fidantekin'in de bu- ;lunduğu 14 kişi tutuklandı. DGM Cumhuriyet Sav- cısı Galip Karayaa tara- fından hazırlanan iddiana- mede, Beykoz'da ele geçi- lilen disketlerde adlan bu- 'lunan Cıuna Ezgin, Diya- din Fidanay, Ferdi Çelik, Halit Kaya. İsnıet Düken, Ömer Tohay, Remzi Gün- ci. Mehmet Örnek, Ömer Aygün'ün Hizbullah örgü- tüne üye olduklan belirtil- di. Sanıklardan Fehmi Mennutoğlu, Kadri Tez- gel, Zeyneddin Şam ve Faysal Çetin'in daha önce ;de Hizbullah adına faali- yetlerde bulunduklan ge- rekçesiyle gözaltına altn- dıklan, ancak güvenlik güçlerine bilgi venneme- leri nedeniyle serbestbıra- kıldıklan belirn'lirken, ad- lannın Beykoz'daki evde ele geçen disketlerde bu- lunması nedeniyle tekrar yakalandıklan büdirildi. Zeyneddin Şam adlı Hizbullahçının M. Akif Camii'nde imamlık yapö- ğı, daha sonra Afgan Ca- mii'nde imamlık yapma- sına karşın Islami bilgile- rinin yetersiz olduğu ge- rekçesiyle Seytthan Araz adlı Hizbullahçıdan ders aldığı öğrenildi. Şam'ın, öldürülen Sebhatön lu- ran adlı Hizbullahçıya öz- geçmiş raporu verdiği ve bu raporun Beykoz'daki evde ele geçen disketlerde bulunduğu büdirildi. Orgûteyardım Diğer sanıklardan Sait Mercan,FaikGençdaL Sa- lim Yıbnaz, Mehmet Ko- yuncu. Hüseyin Oğuz, Sü- leyman Güngör, Hamdul- lah Bozkır ve Mehmet Ekin Pişkin'in de Diyarba- kır'daki camilerde örgütün tebliğ çahşmalanm yürüt- tükleri "Infak" adj altında örgüte para topladıklan ve örgütün diğer faaliyetleri- nin ele geçen disketlerden anlaşıldığı belirtildi. Iddi- anamede sanıklann "Hiz- bullah terör örgütüne üye obnak" suçundan 12 ile 15 yıl arasında ayn ayn hapis cezası ile cezalandınlma- lan talep ediliyor. Sanıklann önümüzdeki günlerde yargılanmalanna başlanacak. CHP PM üyeleri Sağlar ve Karakaş, karanlık güçlerin demokrasi ve banş istemediğini söyledi 'Karanhğı sağ besledi'• CHP Zeytinbunıu Ilçe Başkanlığı'nca önceki gün düzenlenen "Terör ve Türkiye" konulu panelde konuşan Fikri Sağlar, "Bu düzende emekçi, kadın ve erkek yok. Sömürülen ve sömüren var" dedi. Ercan Karakaş da, Adnan Menderes ile başlayıp Süleyman Demirel ile devam eden sağ iktidarlann, dini duygulan istismar ettiklerini söyledi. Istanbul Haber Servisi - CHP PM Üyesi Fikri Sağlar, Türkiye'de istikrann Cumhurbaşkanlığı süresinin uzatılmasma bağlandığını belirterek "Böyle bir düzene isyan etmek, bu düzeni değiştirmek gerekir" dedi. CHP PM Üyesi Ercan Karakaş da, sağ iktidarlann eğitim birliğinden ve laiklikten sürekli ödün verdiklerini kaydetti. CHP Zeytinbumu Ilçe Başkanlığı'nca önceki gün düzenlenen "Terör ve Türkiye'' konulu panelde konuşan Sağlar, 1950'li yıllarda "Siz isterseniz şeriatı bile getirebüırsiniz'' diyenlerin bugün Hizbullah'ı yarattığını söyledi. "Bu düzende emekçi, kadın ve erkek yok, Sömürülen ve sömüren var. Renk okun diye de biraz demokrasi, biraz da hukukvar" diyen Sağlar, 1950-İ960 yıllan arasında komünizme karşı oluşturulan güçlerin, 1960-70 arasında demokrasi ve emeğe karşı, 1970-80 arasında ise sağ sol kavgası içerisinde kullanıldığını ifade etti. Sağlar, Hizbullah'm Güneydoğu'da "Düşmanımın düşmanının geüşmesi iyidir" görüşüyle desteklendiğini söyleyerek 1995'te kurulan Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu'nun hazırladığı raporun 60 sayfasuun Hizbullah'a aynldığını belirtti. Sağlar şöyk devam etti: "Adana'da 'Murat Bektaş'ı yanlışlıkla öldürdük' diyenlere inanmıyoruz. Aynen, Ulucanlar Cezaevi'nde olduğu gibL Bu dûzenin devam etmesi için Cumhurbaşkanlığı süresini uzatmaya çahşıyorlar. Sürenin uzaülmasuu isteyenler de, ülkeyi > öneten ikisi anadan doğnıa biri sonradan olma üç sağcı siyasi partidir." 'Dini duygular sömürfildü' CHP PM Üyesi Ercan Karakaş da, 76 yıl önce Öğretim Birliği Yasası'mn kabul edildiğini anımsatarak Adnan Menderes ile başlayıp Süleyman Demirel ile devam eden sağ iktidarlann, dini duygulan istismar ettiklerini, bu yasaya uygun davranmadıklannı söyledi. Karakaş, 12 Eylül faşist darbesinin, solu ezip düşünce özgürlüğünü yasaklarken Türk- îslam Sentezi'ni desteklediğini, bu sentezin de IBDA-C ve Hizbullah'ı doğurduğunu belirtti. Güneydoğu'da 15 yıldır süren düşük : yoğunluklu savaşuı çeteleri, mafyayı ve silah ticaretini beslediğini kaydeden Karakaş, Kürt sorununun süahlann sustuğu bu dönemde banşçı yollarla çözülmesi gerektiğini ~ ' vurguladı. Son 15 yılda Güneydoğu için 140 milyar dolar harcandığmı vurgulayan Karakaş, bölgedeki sorunun savaşla değil, demokrasiyle çözülebileceğinin görüldüğünü belirtti. Karakaş, Türkiye'de karanlık işler çevirenlerin, Güneydoğu'daki savaşın bitmesini istemediğini ifade etti. - CHP'de panel 'Kişiye özelyasa olmaz'İstanbul Haber Servisi - CHP Partı Meclisi üyesi Ha- san Fehmi Güneş, Ata- türk'ün. "Kiştseliktidargibi zararfa bir Örnek bırakarak ölmeyeceğim. parlamenter bir cumhuriyet kuracağız r ve "Büdiğini/ gibi görevim dolavısıyla bugün CHP'nin genel başkanhğuu fiilen ya- pamamaktayun. Cumhur- başkanhğı görevim sona erdi- ğinde, CHP'nin başkanhğını yapacağnn" sözlerini anım- satarak. gündemdekı u istik- ran kişiye bağh cumhurbas- kanhğı süresini" eleştirdi. CHP Şişli Örgütü'nce dü- zenlenen "Demokratikleşme Sürednde Türldye" konulu panelde konuşan Güneş, Atatürk'ün, basın özgürlü- ğünden doğabilecek sakınca- lan, daha çok basın özgürlü- ğünün gidereceğine inandı- ğını anımsatarak. "Cumhu- riyet sonrasında. kişisei ikn- dann arOk geri gebneyeceği- ni Mustafiı Kemai «h lemiş- tir. Cumhurbaşkanlığı sıra- anda kendine önerilen Baş- kanhkStstemi'nivecumhur- başkanına Mecüs'i fethetme yetldsinijı verflmesini de red- detnüştir. Saltanab kaldır- mış, yerine halkı ko>ınuştur n diye konuştu. Güneş, Türkiye'nin devlet yapısımn eskidiğini, polis devleti kunımlan ile yönetil- meye çalışıldığını vurguladı. Güneş,"Toplumsal banş ih- tiyacmm gkierilmesi, bugün demokrasinin önünü okayan en önemli sonınlardan biri- dir. Bunlara çözüm üretebü- memiz gerek" dedi. Gazeteci-yazar AH Bayra- moğlu demokrasilerde önemli olanın, farklı grupla- nn, tehUkeli ve gizli biçimde içine kapanmasını önlemek olduğunu vurguladı. Bayra- moğlu. "Bu nedenle de, siya- si alan genişJetflmetidir. An- cak 1980 Anayasası. siyasi partilere çok dar bir hareket alanı vıermektedir. 1980 Ana- vasası, temelbukuki prensip- lerin tersine, MiDi Güvenlik Kurulu'nuo ohışturduğu ya- salardan harekeile ohışturul- muştur" diye konuştu. Bay- ramoğlu, "Yasaklann beör- lenmesinde. kamu otoritest- ne aşın derecede yer veren, toplumsal ve çeşitli örgütie- rin doğal kanallaria kendini ifade edip üişkiye geçmesini engeiieyen kaö bir anayasa duruyor karşunızda" dedi. ÎĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇtN CHP, ilk, orta ve üniversite düzeyindeki okullarm profilini çıkardı "Eğitiıııde tarikat etkinliğî 9 MUTLUSERELİ ANKARA - 1950 sonrası iktidar- lann "oy" uğruna, Öğretim Birbği Yasası'nı (Tevhid-i Tednsat Kanunu) delerek dinsel eğitim kurumlanna, vakıflara ve tarikatlara sürekli ödün vermesiyle, 21. yüzyıla girerken Tür- kiye'de eğitim sisteminin dinselleşti- ği belirtildi. Bugün Türkiye'deki 1704 özel okuldan 276'sııun tarikat ve vakıflara ait olduğu, bunlann 199 tanesinin de Başbakan Bülent Ece- vit'in "eleştirileri göze alarak &a\unduğu- FethuUah Gü- len'e bağlı olduğu kaydedildi. CHP Kadın Kollan Genel Başkanlığı, Öğretim Birliği Yasası'mn 3 Mart 1924'te ka- bul edilışının 76. yıldönümü nedeniyle hazırladığı rapor- da, Türkiye'de eğitim siste- minin tarüısel sürecini irde- leyerek problemlere ve önü açılan dinsel eğitimin ulaştığı noktaya dik- kat çekti. CHP Kadın Kollan Genel Başkanı GüldalOkuducu. "'mançla- ra saygıh laiklik", 'iyi tarikat, kötü ta- rikat' kavramlannı dilimi/e kazandı- ranlann ülkenin geleceğine yönelik kararİL karanlık yürüyüşü görmele- ri, örtülmek istenen kara örrüyü güç- lendirici, cesaretlendirici konuşma ve uygulamalardan uzak durmalan ge- rektiğini söylüyor, son günlerde yaşa- nan dehşet olaylannın sürecin bir parçası olduğuna işaret etmek istivo- ruz" dedi. Hazırladıklan çalışmayla, "siyasal tslamın arka bahçesini ohış- turan" dinsel eğitim kurumlanna ve tarikat okullanna ilişkin çarpıcı ger- çekleri sunmaya çalıştıklanm belir- ten Okuducu, 8 yıllık temel eğitimi delen uygulamalann, Fethullah Gü- len'i meşnılaştırma propagandalan ve benzeri politikalann büyük bir ra- hatsızlıkla toplum taraündan izlen- diğini vurguladı. Raporda, 21. yüzyıla girerken nü- fusun yüzde 20'sinin okuma-yazma bilmediği, 12 yaş ve üzeri erkek nü- • "Türkiye'deki 1704 özel okuldan 276 tanesi tarikat ve vakıflara aittir. Bu okullann 199 tanesi Fethullah Gülen grubuna, 29 tanesi Milli Görüş Teşkilatı'na, 19 tanesi KadiriJer'e, 12'si Esat Coşan grubuna, 11 'i Musa Topbaş grubuna, 5'er tanesi de diğer Nakşibendi ve Işıkçı gruplara aittir." fusun yüzde 7'sinin, aym yaş grubun- daki kadın nüfusunun yüzde 24.4'ünün okur-yazar olmadığı be- lirtildi. Ilköğretimin zorunlu olması- na karşm 7-11 yaş grubunun yüzde 13'ünün eğitim süreci dışında oldu- ğu, erkek çocuklann yüzde 88.6'sı- nın, kız çocuklann ise yüzde 66.9'u- nun ortaokula kayıt yapnrdığı kay- dedildi. Raporda, dinsel eğitim ku- rumlanna ilişkin olarak şu veriler y- er aldı: • Açıkta kalan imam hatip çıkışlı- lar özellikle Hukuk. Siyasal Bilgüer Fakültesi ve Polis Akademileri'ne yönlendirihnektedir. Siyasal Bilgiler Fakültesi 'nin kamu yönetimi bölü- müne giren öğjencilerin yüzde 50'den fazlasını imam hatip lisesi mezunlan oluşturmaktadır. • Özel burslar aracılığıyla yurtdı- şında yüksek lisans eğitimi görenle- rin yüzde 9O'ı, resmi bursla eğitim alanlann yüzde 50'den fazlasının ta- rikat yanlısı olduklan dile getiril- mektedir. • Türkiye'deki 1704 özel okuldan 276 tanesi tarikat ve vakıflara aittir. Bu okullann 199 tanesi Fethullah Gülen grubuna, 29 tanesi Milli Görüş Teş- kilatı'na, 19 tanesi Kadi- riler'e, 12'si Esat Coşan grubuna, 11 'i Musa Top- baş grubuna, 5 tanesi de diğer Nakşibendi ve Işık- çı gruplara aittir. • Gülen grubuna ait 199 okul yurdun hemen her yerine dağümış durumdadır. Aynca büyük çoğunluğu dini gruplara ait olmak üzere, yurtdışında; Azerbaycan, Ka- zakıstan, Özbekistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan, Rusya Federasyonu, Moğolistan, Pakistan, Bangladeş, Afganistan, Irak, Gür- cistan, Ukiayna, Kınm, Makedonya, Almanya, Fas, Güney Afrika, Su- dan, Endonezya, Avustralya'da top- lam 181 okul bulunmaktadır. Bu okul ve kurslardan 165'i, 15 üniver- site ve yüksekokuldan 4'ü Gülen grubuna aittir. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR CHP'de parti içi eğitim çalışması 'Gülen 'in kitaphmnı MEB yasakladı, ı Ecevüövdü' ' ""'" ANKARA/tSTANBLL(Cumhurrvet)-CHP MYK üye- si Mustafa GazaJa, Fethullah Gülen'in okullarmı öven Başbakan BüJent Ece\it'i eleştirerek "Türkiye'de garip şeyler oluyor. Bir yandan Milli Eğitim Bakanhğı Gülen'in kitaplannı şeriat propagadası yapıyor diye yasaklıyor, DGM toplatma kanuı çıkartıyor, diğer yandan Ecevh bu okuuan övüyor" dedi. CHP 1. Dönem Parti İçi Eğitim Semineri'ni tamamlayan 393 üyeye sertiıîkalan dün yapılan törenle ve- rildi. Düzenlenen eği- tim seminerlerinin lcu- rumsallaştınlarak sü- rekli hale getirilecegini vurgulayan Gazalcı, "CHP bugün bir bay- nun yaşryor. Burada seruTıkalannı alan ar- kadaşlar ilk ürünlerdir. 2000 yıhna kadar bü- tün CHP'likr eğitim- den geçmiş oiacaklar- Karayalçın 'Hizipçiliği gömmetiyiz* ANKARA (Cumhuriyet ' Bürosu)-CHP Parti Meclisi I (PM) Üyesi Murat Karayal- j çm, parti tabanmm ve Türki- ye kamuoyunun artık CHP'yi "ka\ < galann w oto- j ğanüstü kunıltaylann partt- a" olarak görnıek istemedi- ğini vurguladı. Parti içi bü- tüniüğuB mutlaka sağlanma-«g sı gerektigüü belüten i^ıatm yalçın, "CHP'de yeni bir si- yaset vapma aniayışuu ege- men kümak zorundayız. Hi- da. Bizim tarlamız bir kere ürün vermez'' di- ye konuştu. CHP Ankarall Baş- kanı Le\entGSk. laik cumhunyetın uzlaşma noktası olarak tarikat- lan gösteren Başbakan Ecevit'i eleştirerek, "Udaşma tarikaüarla değil laik cumhuriyet temehnde ohır" dedi. CHP'lilerin Uğur Mumcu'yu. Bahriye Üçok'u, Sıvas'takatle- dilen 37 aydını unut- madıklannı belirten Gök, "Belki Ecevit'in, Demirel'in elleri tari- kattann kinde oiabiur, ancak CHPTflerineBe- ri tarikatçüann yaka- smda obcakûr" diye konuştu. IstanbuJ'da panel CHP İstanbul II Başkanlığı'nda parti içi eğitim çalışınalan kapsammda dün dü- zenlenen ve CHP PM üyesi Prof. Nuretön Sozen'in yönettiği toplantıya Bilgi Üni- versitesi Rektönı Prof fiter Turan, Bo- ğaziçi Üniversitesi Si- yaset BUimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Ersin Kalayaoğlu ve siyaset bilimci Prof. Zafer Üskül konuş- macı olarak katıldı. 'Parti tçi Demokrasi' konulu toplantı- da, parti içi demokrasinin Türkiye 'de kurulabilmesi için ön- ceükle ekonomik eşitsizliklerin giderilmesi ve bazı yasal düzenlemelerin yapılması gerektiği belirtildi. Partilerin tü- münde "oJ^arşBc" eğUimler gözlendiği ve bunun önüne ge- çiknesi için yasal düzenlemeler yapüması istendi. yfa" diye konuştu. Murat Karayalçın. Cum- horiyet'e, CHP'de yeni yö- netimin göreve başlamasın- dan itibaren yürütülen "yeni- den yapüanma çalışmaian- m" değerlendirdi. Partinm 3 önemli projesi olduğunu be- lirten Karayalçın, bunlann "üye kayınaruu, tüzüğü \t prognunı" kapsadığını kay- detti. 23 Nisan'da tüm aşamala- n sona erecek olan üye kayıt- lannm yenüenmesi projesi- nin büyük ölçüde tamamlan- dığım belirten Karayalçın, bu projeyi son derecfc önem- sediğıni vurguladı. Karayalçın, kayıtlannı ye- nileyen üyelerin sayısınrn 140 bin civannda olduğunu, ancak üyenin niceliğinden çok nitehğmin önem taşıdı- ğmı belirtti. Siyasi partilerin hizmet almak için üye kay- dettüdermi belirten Karayal- çın, bu hizmetin parti yöne- timlerinin üyelerine yaptık- lan yatınmla ilgili olarak de- ğerlendirilmesi gerektiğini söyledi. [email protected] Film birtiğinde koftuğa çakılıp kal- dık. Sungu Çapan, Cumhuriyefte filmi tanıttığı yazısına 'RealiteyeZor- lu Yolculuk' başlığını koymuştu. Ye- şim Ustaoğlu'nun "Güneşe Yolcu- luk" filmiyle bir başyapıta imza attı- ğını söylemişti. Çapan'ın 'son onyı- Itn en iyisi' dediği filmi görmek için salona girdiğimde, doğrusu bu kadar etkileneceğimi sanmıyordum. Yeşim Ustaoğlu, Türkiye'nin 15 yı- hnadamgasını vuran ve büyükşehir- lerin varoşlanna da taşınan "savaş ve göç" sorununu ince bir oya gibi işleyip birfilmedönüştürmüş. Oyun- cular amatör, ancak oynadıklan rol- le öylesine bütünleşmişler ki... Oyun- culann içtenliğiyle film, bir gerçeklik lezzeti içinde akıp gidiyor. Filmin kahramanlan tam anlamıy- la yaşadığımız hayattan. Kanlı, can- h yaşayan tipler: Kaset satıcısı Ur- fa'nın bir sınır köyünden göç etmek zorunda kalan Berzan. İSKİ borula- nnda su kaçağı arayan Egeli Meh- met. Çamaşımanede çalışan Meh- met'in kız arkadaşı Arzu. Konuşma- Sinemamız Adına Yeni 'Umuf laryerli yerinde. Her gün Istanbul'un sokaklarında karşılaştığımız, hayatı- mızın bir anında yer alan insanlar bunlar. Film işte bu gerçekliğe doğ- ru, bu bildik insanlaria derin bir yol- culuğa çıkıyor. Yüreğiniz onlaria çar- pıyor. Kurtulmalannı, acı çekmeme- lerini istiyorsunuz. Bunun mümkün olmadığını bile bile böyle bir duygu- ya kapılıyorsunuz. "Savaş ve göç" nedeniyle Irak sı- nınndan Istanbul'a uzanan yolculuk- ta Berzan'ın yaşadıkları hepimizin bildiği şeyler. Görmek istemediğimiz, yüreğimizin kaldırmadığı, zaman za- man çaresiz kaldığımız bir gerçeklik bu. Henüz büyük şehrin acımasızlı- ğının bozamadığı insan tipleri de ya- bancımız değil. Bir maç sonrası ırk- çı şiddete tepki gösteren iki genç adamın, çok farklı diyariardan gel- miş olmalanna karşın ortak birkade- rin parçası olmaları, yaşanan dramı derinleştiriyor. Filmin akışının yavaş olduğunu söyleyenler çıkabilir. Filmin içerdiği yoğun duygusallık ve katı gerçekçi- lik, bu tempoyu sanki kaçınılmaz kı- lıyor. Görüntülerin şiire dönüşmesi- nin ardındaki sır, uzun diyaloglar ye- rine görüntüyü öne çıkaran bu sakin temponun ürünü değil mi? Ustaoğ- lu'nun temposu, ünlü Yunanlı yönet- men Angelopoulos'la karşılaştınldı- ğında çok daha hızlı ve çok daha di- namik. En önemlisi de yaşadığımız ve bütün ömrümüzü altüst eden bir gerçekliğin üzerine kurulmuş. Ustaoğlu'nun "Güneşe Yolculuk"u birçok uluslararası ödül kazandı. Bunlan gazete haberierinden izliyor- duk. Bir yıldır dünyanın dört bir ya- nında gösterime girmişti. Birtürlü yo- lu Türkiye'ye düşmüyordu. Nedeni- ni filmi izleyince anlamak mümkün. Biz kendi gerçeklerimizle hesaplaş- maya, kendi gerçeklerimizle yüzleş- meye pek alışık değiliz. Başkalannın yanlışlan, her zaman bize daha çe- kici geliyor. Ancak, bunun kaçışı yok. Yine de görmek istemeyiz. Aynı olguya Al- manya'da yaşarken Almanlarda da tanık olmuştum. Onlar da, hemen yanı başlarında yaşayan Türklerin gerilikleri üzerinden yapılan filmlere ilgi gösterirken kendi ırkçılıklan ve iti- cilikleri üzerine yapılan filmleri gör- mek istemiyorlardı. "Güneşe Yolculuk" çok güzel gö- rüntülerle ve çok çarpıcı bir müzikle bezenmiş. Yaşanan acıyı ve dramı evrensel bir sinema diliyle ölümsüz- leştiımiş. Filmi izleyince Sungu Ça- pan'a hak vermemek mümkün değil. O, filmi Yılmaz Güney geleneğine yakışan bir film diye tanımlıyor. Aynı duygular içindeyim. Le Monde'da Fransız eleştirmen Jean Michel Frodon iseşunlan söy- lüyor: "Yeşim Ustaoğlu, Tavernier ve Cronenberg'/n üzerinde tökezle- diği sinematografik denklemiakılal- maz basitlikte çözüyor." Dünyanın çeşitli ülkelerinde birçok sinema eleştirmeni benzer biryargıyı dile ge- tiriyor. Ülkemiz sineması adına umut verici, gururiandıncı saptamalar bun- lar. Ancak daha önemlisi, kendi gerçe- ğimiz üzerine yapılmış, başarılı birsi- nema yapıtı olması. Bir ülkenin tari- hi yalnızca resmi devlet açıklamala- nyla yazılmıyor. O ülkenin sanatçıla- n, bilim insanlan, yazarian, çizerieri de bu tarihin ayaklan üzerine otur- masını sağlıyor. Asıl kalıcı olan da bu olsa gerek. "Güneşe Yolculuk" kendi tarihimi- ze, kendi gerçeğimize yolculuk. Üs- telik üstün bir sinema diliyle yapılan yolculuk. "Güneşe Yolculuk" sessiz bir çığlık. Binlerce insanımızı yitirdi- ğimiz, milyonlarcasının yerinden yur- dundan olduğu bir acının çığlığı. Yeşim Ustaoğlu'nu, oyunculan ve bu filme emeği geçen herkesi kutlu- yorum. "t7muf"umuza umut kattılar. Ellerine sağlık.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle