23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
PAZAR CUMHURİYET SAYFA LJJ\ kuttur@cumhuriyet.com.tr 15 Nâzım'ın vasiyeti yerine geldi TDOB 'Ferhad ile Şirin y balesini 39yü sonraArifMelikov ve Yuri Grigoroviç üe sahneliyor AYŞEKÖKSAL Lstanbul Devtet Opera ve Balesi kuruluşunun 4 0 . yı- lında, Nâzun Hikmet'ın va- siyetiııi yerine getirdi. Ken- di yazdığı oyundan uyarla- nan ve Kirov Baiesi tarafın- dan sahnelenen 'Ferhad ik Şirin' balesinin 1961 yılın- da yapılan prömiyerinde, Hikmet bu balenin lstan- bul 'da sahnelenmesini vasi- yet etmişti. 'Ferhad ü e Şl- ria'in beş kisüik yarancı kad- rosundan hayatta kalan iki isim, besteci ArifMelikov ve Bolşoy Tiyatrosu'nun ün- lü başkoreografi Yııri Gri- goroviç, dün gece yapılan prömiyer ile Nâzım Hik- met'in arzusunu 39 yıl son- ra yerine gerçekleştirdiler. Librettosu Nâzım Hikmet ve Grigoroviç'in ortak imza- sını taşıyan balenin orkest- ra şefliğini Elşad Bagırov üstlenırken, dekor ve kos- tüm tasanmı ise Simon Vır- saladze'ye aıt. Nâzım Hikmet'in ünlü Türk efsanesi Ferhad ile Şi- rin'in öziem dolu aşklannı kendi gözüyle anlattığı ti- | yatro oyunundan uyarlanan ı balede Hülya Aksuiar, Ok- tay Keresteci. Arkın Zirek, Biişra Me- riçti başrolleri paylaşıyor. Aynca yalnızca dün geceye özgü ola- rak tDOB dansçılannın yanı sıra Bol- şoy Baiesi başdansçılanndan YuriKlev- zov Ferhad'ı, EBna PaJşina ise Şirin'i canlandırdı. tDOB Genel Sanat Yönetmeni Yek- ta Kara, 1$ Bankası'nın sponsorluğun- da gerçekleştirdikleri bu projenin te- mellerinin 1.5 yıl önce anldığını belir- tirken dûnya balesinin seçkin koreograf- lannı ve dansçdaruu peşpeşe konuk eden İDOB'un çalışmalannın bu baley- le bır anlamda 'doruğa' ulaştığını ifade ediyor: "Yuri Grigoroviç Rusya'nın ye- tiştirdiği en büyük koreograflardan bi- ri. Bu vûzden Ferhad Ue Şirin hem İDOB hem de Türk baiesi için büyük bir ka- zanç. Aynca Nâzun Hikmet gibi büyük bir sanatçınm oyununu, gerek koreogra- 6, gerek bestecisL, gerek dekor-kostü- müyte 1961'de ilkkez sahnekndiği öz- gün biçüniyie seyirciye sunmak bizim açımızdan çok önemliydL" Bu balenin Azeri-Türk dostluğunu pekiştirmek gibi bir görevi de üstlendi- ğini sözlerine ekleyen Kara, bu tür dün- ya çapındakı yapımlan izleyiciye sun- manın, hem kurumun evrensel boyutta dışa açılımı, hem de tDOB sanatçılan- run gelişimi açısından önemi olduğu- nu belirtti: "Grigoroviç'nı bu baleyi sah- nekmekiçin İstanbul'a gehnesi İDOB'un genç dansçılan için çok büyük bir şans oidu. Klasik Rus balesinin bu efsane ko- reogran ile karşı karşrya geldikkrinde onun yaratoğı atmosfer bile ril stanbul Deviet Opera ve Baiesi 40. yılında, Nâzım Hikmet'in arzusunu gerçekleştirdi. 1961'de 'Ferhad ile Şirin' balesini yaratan beş kişilik kadrodan hayatta kalan Azeri besteci ArifMelikov ve Bolşoy Tiyatrosu'nun başkoreografi Yuri Grigoroviç, ÎDOB'un sahnelediği prodüksiyonda yer alarak Nâzım'ın vasiyetini yerine getirdiler. çok etidledL Eşi Natalia Bessmertnova ve Valerie Rıjov'undaGrigoroviç'easis- tanhk etmesi Ue oluşturulan profesyo- nel çabşma ortamı gençfcr için bir nevi okul işievi gördü." 4 Ana haflar asla değişmedP -Nâznn Hikmet'in 'Ferhadile Şirin'ini sahneleme projesi nasıl oluştn? YURİ GRİGOROVİÇ - Rusya, Nâ- zun Hikmet'e kendı topraklanndan çık- mış bir şair gibi sahıp çıktı. Onun adı- na Moskova'da, Bakû'de bir sûrü vakıf açıldı, kitaplan basıldı ve herkesin en çok okuduğu şairdi. Bu yüzden ArifMeli- kov onun oyununu besteleyip bana ge- tirdi. Bunun bir aşk masah ve Türk ef- sanesi olduğunu büiyordum. Ama bu masal Nâzım'ın kalemiyle bambaşka bir dünyaya dönüştü. Beraber çalışma- mıza karşın balenin temelini ve genel ha- vasmı yaratan oydu. Oyunu izledikten sonra bana "Türlderi anlatmakiçin sah- neyi nargjleler, pala bryıklı adamlar ve çeşmelerie donatmadao, sadece dans ik bi^gcrçektaranmi2iyansrinıışsnıız.Be- nimyaaylaanlatmavaçahştıgımherje- yi sahnede yaratmışsmız" dedi. Oyun- dan sonra Moskova'ya taşındığında da devamlı görüştük ve çok yakınlaştık. tki yıl sonra, Prag'da oyunun prömiye- ri oİacaktı. Ben Prag'a gitmeden önce- ki gece onu görmeye gittim. Nâzım her oyunun prömiyerinde bir çocuk gibi se- vımrdi. Ertesi gün uçaktayken onun ölüm haberini aJdım. Onu son gören ki- şilerden biri benim galiba. - 'Ferhad ile Şirin'i bale olarak sah- ndemeyekarar vermenize ne sebepoldu? GRİGOROVİÇ- Ben kla- sik bale eğıtımi aldım. Kla- sik bale bir disiplin ve bir duygu sistemidir. Oyunu ilk okuduğumda Doğu ve Ba- ü'yı birleştiren bir dünya sen- tezi yapabileceğimi düşün- düm. Klasik balenin pence- resınden bakarak Doğu kül- türünü yansıtma düşüncesi beni çok heyecanlandırdı. O dönemlerde Türkiye'ye hiç gıtmermştım ama Azerbay- can, Gürcistan ve Ermenis- tan'ı gezdim. Minyatürleri araştrrdrm, Doğu kültürüne aıt kitaplar okudum. Firdevs, OmerHayyam gibi şairleri in- celedim. Doğu kültürü hak- kında bilgı toplamaya çalış- tım. Balenin dekor ve kos- tûm tasanmcısı Simon VTrsa- ladzede dekoru minyatürler- den etkilenerek yaptı. Her sahne bir sayfa gibi ve sanki kitap okur gibi sahneler de- ğişiyor. Ben de baleyi yara- tırken her perdeyi ayn bir şe- hir gibi düşündüm. Birinci şehirde iki kız kardeş arasın- daki sevgiyi, ikincide bir er- | kek ve kadın arasındakı aş- I kı, üçüncü şehirde ise erke- ğın aşkının hak aşkına dö- nüşmesi ve bu uğurda sevgisini feda et- mesını anlatom. Doğu kültürünün renk- lerini taşıyan klasik bir bale yarattım. - bk kez 1961'de sahnelenmesinden bugüne kadar hiç değisiklik yapıldı mı? GRİGOROVİÇ -1961 'de baleyi sah- nelemeye karar verince librettoyu bale- ye göre uyarlamak gerekiyordu. Bu ko- nuda oyunu Nâzım'ın fikırlerine ve is- teklerine göre şekillendirdik. Nâzım'uı ölümünden sonra ise Melikov'la bazı müzikleri eklemek, çıkartnak ya da ye- nilemek gibi ufak tefek değişiklikler yapûk. Zaten şu anda sahneledığımız de bir redaksiyon. Çünkü ben her zaman baleyi sahneleyeceğim dans grubuna ve sanatçılara uygun olan bazı değişiklik- ler de yapıyorum. Mesela Bolşoy Balesi'nde sahnede aynı anda 250 kişı olabüir ama burada bu imkânsız. Bu yüzden bazı uyarla- malara ihtiyaç var. Ama bu basitleştir- ,jnç anlammda düşünülmemeli. Sadece bu topluluğa uygun olan bir dans yarat- mayı denedim. Ama bütün bu dedikle- rim çok küçük çapta değişiklikler. Ba- lenin ana hatlan ve prensibi asla değiş- medi. Dünyanm neresinde sahnelenir- se sahnelensin izleyiciler, 1961'de ser- gılenen 'Ferhad ile Şirin'm aynısıru bu- lacaklar. 'İstanbul'u Nâznn için yaşıyonım^ - Sizin için bu oyunun tstanbuTda ilk defa ntTianmagnın Önemİ nedir? GRİGOROVİÇ - Nâzım baleyi izle- dikten sonra "Ben bu balenin herkes ta- rafindan izienmesini istiyorum. Paris, New Delhi, Londra, Kahire,Vivana, Pe- kin, Ne» York, ama benim için hepsin- den önerrüisi İstanbul'da sahnelensin. Bu balenin birçok ülkede ve birçok dil- de sahnelendiğini gördüm. Ama Yuri GrigoroNİç'in koreograiisi ik bale olarak doruğa ulasnuş ve ben bu halinin İstan- bul'da sahnelenmesini dilrvorum" de- mişti. Bız de Nâzım'ın vasiyetini ger- çekleştirmeye calışnk. Her ne kadar ken- disi hayattayken bunu yapamadıysak da en azından şimdi biz ona olan görevi- mizi yerine getirmiş oluyonız. Aynca Nâ- zım'ın her zaman geri dönmeyi düşle- dıği tstanbul'da çalışmak benim için çok önemli. Onun evine gittiğimde çalışma masasırun üzerinde Boğaz'm^aritasnu görürdüm. Hep lstanbul'dan bahseder- di. Şimdı bu vesileyle lstanbul'u Nâ- zım için yaşıyorum. - Rus balesinde bir 'Grigoroviç Tar- a'ndan sözediüyor. Sizkendi balenizi na- sıl tanunhyorsunuz? GRİGOROVİÇ - Rus baiesi bütün dünyanın bale stillerini altında toplayan bir tarz. Fransız. Italyan ve Abnan ba- lesinin etkıli birleşmesi üe Rus ekolü or- taya çıkmış. Ben de bu Rus okulunun ge- leneklerine göre eğitildim. O dönem- lerde bütün dünya kültürünü elinde tu- tan Leningrad'da bale okulunu bitirdim. 18 sene Kirov Balesi'nde solo dansçı ola- rak çalıştım. Aynı anda koreografi yap- maya başladım Kısacası ben tam anla- mıyla 'klasik Leningrad baksi'ni tem- sil ediyorum. Ama bu klasik eğitimimi değişik denemelerle zenginleştirmeye çahşıyorum. 'Ferhad üe Şirin' de bu farklı denemelerimden bir tanesi. Bale- de bütün danslann dramatik bir biçim- de şekillenmesini ve bir stil bütünlüp oluşturmasını tercih ederim. - Çoğu zaman konusu olmayan ve sa- dece müzik ile bir bütünlükkurulan mo- dern bale hakkuıda ne düsünüyorsu- nuz? GRİGOROVİÇ - Ben konusu olma- yan balelere değil de fikri ve anlamı ol- mayan 'dansgostephri'nejfaryyım. Ba-._ le, müzik ve tiyatronun birie^tiğı bir sa- nat olayıdır. Bu yüzden bence mutlaka bir drarnaturjisi olmalı. Sadece müzik ve dans bence bir şey ifade etmez. Tıpkı bir dile benziyor. Bir kelımenın tek başına hiçbir anlamı yoktur. 'Ben', 'sen', 'aşk' demek anlamsızdır. Ama 'Ben sana âşı- ğım' denildiğinde ilahi bir anlam orta- ya çıkar. Aynı şekilde ben de bale yapı- yorum. Küçük küçük hareketlerle cüm- le kuruyorum ve bu cümleyi bir roma- na dönüştürüyorum. Ama Moliere'in dediği bir söz vardır: "Sanatta her şey yapdabUir, kendini tekraıiamadıktan sonra." , . _. ArifMelikov, balenin yaratılış sürecini ve 1961'de Leningrad'daki prömiyerini anlatıyor 'Nâzun'aoğullukborcumu ödedhn' • "Balenin dünyanın çeşitli ülkelerde 65 kere sahnelenmesine önayak olarak Nâzım'ı yaşatmaya çalıştım. Nâzım'ın en büyük arzusu îstanbul'da yaşamak ve havasını . solumaktı. 'Ferhad ile Şirin' 1961'de ~v Grigoroviç'in koreografisi ve Virsaladze'nin dekoruyla 39 yıl sonra İstanbul'a geldi." Nâzun, 1961'de Kirov Balesi'ndeki prömiyerde sanatçılaıia. - Nâzım Hikmet'le olan dosüugu- nuzdan söz eder misiniz? ARtFMELİKOV-Nâzım HikmetTe 1958 yıhnda taruşnk. Ben konservatu- van yeni bitinniş ve Nâzım Hikmet' in o zaman 'Mnhabbet Efsanesi' olarak okuduğum 'Ferhad ik Şirin'i üzerin- de çahşmaya başlamıştım. O Bakû'ye geldiğınde oteline gidip oyunu için ha- zrrlaciğım besteyı ona gösterdim. Ben gittikten sonra arkadaşlanma "Bugenç oyonu çok güzel yazacak, onun yapü- ğı bak tüm dünyay-aörnekolacak çün- kü genç otanakgjbi büyük bir üstüniü- ğü vw" demiş. O gençlere çok inarur vedestekolurdu. Daha sonra ben oyu- nu Leningrad'da Kirov'a görürdüm ve onlar da sahnelenmesini istedıler. Bu- nun üzerine hbretto üzerinde çalışmak için o sırada Moskova'da yaşayan Nâ- zun'la çahşmaya başladik. Beni bir oğul gibi kabul etti. Onun bütün kitap- lan, fotoğraflan ve el yazısı şiirlerini evimde sakhyorum. 'Nâznn büyük bir dramaturgdu' -Nâzun Hikmet'inyazdtgı tiyatrometnini ba- le olarak yorumlarken ne gibi değişiklilder ol- du? MELİKOV -Tiyatro metni bambaşka bir şey- dir. Onu bale haline getirmek, onu müziğe gö- re yorumlamak ve tamamen başka bir dünyaya taşunak gerekir. Nâzun büyük şair olduğu gibi büyük de bir dramaturg idi. Nâzım hiçbir alet çaünamasrna karşm müziği içinde bissederdi. Bu yüzden balenin librettosunda kendi felsefe- sini bir müzik haline getirdi ve benım bestele- rimle tam bir uyum sağladı. -1961'deki prömiyerde nasıl tepküer ahmşb- nız? MELİKOV - 'Ferhad ile Şirin'in prömiyeri 23 Mart 1961 'de gerçekleşti. O gün baleyi ya- ratan beş kişi, Nâzun, ben, Grigoroviç, dekor ta- sanmcısı Vrrsaladze ve orkestra şefı Niyazi Ta- gizade'nin fotoğrafrmızı çeküler. O zamanlarbu fotoğrafta yer alan herkesin bu kadar ünlü ola- cağıru hiç kimse bilmiyordu ve daha sonra yıl- larboyu her yerde bu fotoğraf yayınılandı. O gün ünlü besteci Dimirri Soştakoviç de bana gelerek 1961'de 'Ferhad Ue Şirin'in beş yaraücısı; Yuri Grigoroviç, Arif Mefikov,tasanmcı Vîrsaladze, Nâznn Hikmetveşef Niyazi Tagrzade. "Bu baleyi yaratanlann birbirleriyk olan sa- natsal uyumlan, bu yaprtı bütün dünyada izle- necek bir noktaya eriştirmiş'' dedi. Soştakoviç de Nâzım gıbı gençlere destek ve ilham veren bir insandı. O gece Nâzım'ı tebrik etmeye ge- lenlere Nâzım, "Bubaleninasılv^aratıcılarıArif ik Yuri'yi tebrik edin. Ben bunun sadece küçük bir parçasını oluştunhun" dedi. -Yazıvi müzik boyutuna geçirirken bestekri- nizi nasıl biçimkndirdiniz? MELİKOV - Balede söz yoktur. Bu yüzden Nâzrm'ın şairane sözleriyle yarartığı bu aşk des- tanını müzik diliyle ifade etmem gerekiyordu. Müziğin Ferhad ile Şirin'in sevgisinden, keder- lerifîden, Mehmene Banu'nun kötülüğünden fişkırdığuıı izleyiciye hıssettirmeliydim. Ayn- ca Doğu'nun duygusunu, hareketlerini. gele- neğini klasik müzik kurallan ile birleştirmem ve klasik müzikle Doğu melodilerini harman- lamamgerekiyordu. Birbalenin ilk yaraucısı bes- tecidir, sonraİibretto ve koreograf gelir. Bu yüz- den koreograf müziği duyar ve ona göre sözsüz bir biçimde bunu dinleyıciye ulaştumaya çah- şır. Bu noktada önemli olan Ferhad ile Şirin'in Türklere ve Azerilere tanıdık bir efsane ouna- sına karşın dünyanın her yennde ilgiyle izien- mesini sağlayabilmektir. Aşk des- tanını müzik ve dans ile felsefe se- viyesine ulaştrnnaktır. Nâznn'm oyunu zaten öyle bir felsefe içeri- yordu. Yapmamız gereken, bu fel- sefe seviyesini bale olarak sahne- ye taşunaktı. Bunu da başardık. -61 'den bu yana bestede değisik- lik yaptmız mı? ME1İKOV - Bazı besteciler ve koreograflar yapıtlannı çağa uy- durmak için yenilikler yaparlar. Ama bu yapıt 1961 'de öyle yüksek bir seviyede yaratıldı ki onu yeni- temeye ihtiyaç duymadık. 1961 yı- lında nasılsa bugün de aynı şekil- de sahneye konmaktadrr. Başka ko- reograflar da bu baleyi sahneledi- ler. Ama biz Grigoroviç'in 'zirve' gösterisini, Nâzun'ın arzuladığı şe- kilde istanbul'a genrdık. - Nâzunuı diğer oyimlan içinde neden özeUikk Ferhad Ue Şirin? MELİKOV - Her halkın kendine ait aşk des- tanlan vardır. Bu efsane de bizim tarihimizde asırlar boyu anlatüır durur. Ama Nâzım Hikmet bu efsaneye 20. yüzyılın yorumunu getirmiş ve bugünün izleyicisinin duygusuna ulaşmak için eseri yeniden yaratmıştrr. Ben de efsanenin bu yorumdan çok etkilendim ve kendi müziğimle, atalanmdan gelen bir efsaneyi bale olarak ya- şatmak istedim. - Bu baleyi tstanbul'da sergüemek sizin için ne ifade ediyor? MELİKOV - Baleyi 65 kere dünyanın çeşit- li ülkelerinde sahnelenmesine ön ayak olarak Nâ- zun'ı yaşatmaya ve onun başansını devam et- tinneye çalıştrm. Ama Nâzun'uı en büyük ar- zusu lstanbul sokaklannda gezmek, İstanbul'da yaşamak ve havasını sorumak idi. Bale, Grigo- roviç'in koreografisi ile, 1961 'de Virsaladze'nin yaptığı dekoıia 39 yıl sonra lstanbui'a geldi. Ök gösteride orkestra şefı Azeri Niyazi Takizade idi. Şimdi de yine ünlü bir Azeri şef Elşad Ba- girov, orkestrayı yönetiyor. Bir bakıma ilk prö- miyerdeki beş kişilik kadroyu istanbul'a taşıdık. Nâzun'uı arzusunu, ıstediği bıçrmde, memleke- ti tstanbul'a getirerek ben Nâzun'a oğulluk bor- cumu ödedim. KUŞBAKIŞI MEMET BAYDUR Hikâyeniz "Alnında Işığı İlk Hisseden I Tiyatro Sanatçılan- mız" son derece değerli ve ilginç bir emek ürünü. Deviet Tiyatrosu'ndan iki yıl önce emekli olan Sa- yın Vedat Demirci geniş kapsamlı bir araştırma- sını ortaya çıkartmış. Tiyatro tarihçilerimiz için vaz- geçilmez bir kaynak kitap bu. Tiyatroseverlerin de keyifle okuyacağı bir söyleşiler bütünü. Kimler yok ki kitabın içinde? Ayla Algan'dan Ismet A/a, Nec- det Mahfi Ayral'dan RutkayAziz'e, Ismail Düm- büllü'den Genco Erkal'a, Müşfik Kenter'den Mücap Ofluoğlu'na, Ali Poyrazoğlu'ndan Ferhan Şensoy'a. Macide Tanır'dan Işık Yenersu'ya, Yıl- dız Kenter'den Gazanfer Özcan'a kadar tiyatro- muzun yüzakı altmış sanatçıyla derinlemesine soh- betler. Sayın Demirci'yi yıllara yayılan ve ancak bir tiyatro sevdalısının kotarabileceği bu çalışmasın- dan ötürü kutlamak gerekiyor. ••• Kamyon adlı oyunumun açılışı için Izmit'e gittim geçen hafta. Bu köşenin okurlan bilirier, pek iyim- ser biri sayılmam ben. Oysa Izmit Şehir Tiyatro- su'nu görmek, Belediye Başkanı Sefa Sirmen'in ve Izmitlilerin desteğiytedostum Işıl Kasapoğlu'nun ve genç çalışma arkadaşlarının gerçekleştirdiği mucizeyi görmek çok heyecanlandırdı beni. Yı- kımla, ölümle, dev bir tragedya ile geçen bir yılın ardından Izmit Şehir Tiyatrosu'nun çevresinde ve içinde inanılmaz sağlamlıkta bir dayanışma çem- beri ofuşturmuş insanlar. Oyunlar, kukla tiyatrosu, gölge tiyatrosu, film gösterileri, resim/fotograf ser- gileri... özveriyle, gözlerinin içi pınldayarak çalışan insanlar. Ben yanm yüzyıla yaklaşan hayatımın son otuz yılında çok tiyatro gördüm, artık iyisini kötü- sünden ayırt edebiliyorum. Izmit Büyükşehir Be-,' lediyesi Şehir Tiyatrosu, ülkemizdeki bütün öde-; nekli tiyatrolara örnek olacak güzellikte. Işıl Kasa- poğlu'nu, çalışma arkadaşlannı ve elbette Sayın Sirmen yönetimindeki belediyeyi kutlamak gere- kiyor. Kim bilir, bilinmez tabii, ama kımileri benim oyu- num oynandığı için böyte yazdığımı düşünebilir. Be- nim açımdan bunun bir mahzuru yoktur, ama ora- daki gönüllü tiyatro kahramanlannın hakkını yemek olur bu. Izmit, şehir tiyatrosu kunmak isteyen bü- tün kentlerimize, bütün belediyelerimjze de örnek olmalıdır diyorum. Gerçekten gönendirici, tutku- lu, apaydınlık bir yer orası. Tiyatro zor sanat. Tek başına yapılamadığı için, ancak tutku-aşk-dayanışma ve kardeşlikle bir ara- ya gelen insanlann kotarabildiği, hakkını verebil- diği bir sanat. Birçok görünmez kahramanın öz- verili çabasını gerektiren bir sanat. Bu ve birçok benzeri nedenlerden ötürü, birbirini sevmeyen in- sanlann kazanç isteğiyle zoraki bir araya gelip iyi tiyatro yapmalan mümkün değildir. ••• Gece yansı oturdum, Serin Mavi isimli müthiş kitabı açtım. Behçet Necatigil'in 1955-1977 yıl- lan arasında eşine yazdığı mektuplardan oluşuyor - idftŞESonunabîrtoirinden güzeldbküzşiirinideek- lemişier kitabı yayına hazıriayan kızlan. Sayın Ne- catigil içimizde yaşayan uzaylı bir bilge gibi. Edebıyatımızda IsımlerSözlüğü adlı antolojisin- de kendisi hakkındaşunlan yazmış: "Ş/Vrde kırkyı- lını, doğumundan ölümüne orta halli bir vatanda- şın birey olarak başından geçecek durumlan ha- tırtatmaya; ev-aile- yakın çevre üçgeninde ger- çek ve hayal yaşantılannı iletmeye, duyurmaya harcadı." Ne kadar doğru! Ama biraz eksik elbette. Necatigil bir şiir beye- fendisi, kendisinden başka kimselere benzemeyen bir şiir ustası olduğunu eklemeyi unutmuş bile is- teye. Sizin Hikâyeniz adlı güzelim şiirin son dize- leriyle kapatalım bu Kuşbakışı'nr. "ölüm, ölüm! Uzaktan, uzaktan, Sesieriyle büyülü gibisiniz. Gittikçe kararan bu dünyadan Canım, siz de bu şekilde gidiniz." Cüneyt Oğuztüzün Türkiye'ye üçüncülük kazandırtb • Kühür Servisi -1999 Fujifilm Avrupa Basın Fotoğrafçısı yanşmasında Türkiye, Cüneyt Oğuztüzün ile üçüncülüğe layık görüldü. Yanşmada birinciliği Danimarka, ikincıliği Belçika kazandı. 1999 Fujifihn Türkiye Basın Fotoğrafçısı seçilen Oğuztüzün, 4.000 ECU para ödülünün yanı sıra bir bronz kupa kazandı. Aynı zamanda Cüneyt Oğuztüzün'ün fotoğrafi yanşmada yer alan 132 fotoğraf arasından özel ödül verilen 4 fotoğraftan biri oldu. BUGÜN • BtLGİÜNTVTRSıTESİ'nde saat 14.00'te Hard Nut(SertFındık); saat 16.00'da La Mama Presents Performance Art Vldeos (La Mama Sunar: Performans Sanan Videolan); saat 19.00'da Crowd Spacer; saat 19.30'da Dido&Aeneas ve saat 21.00'de _And Nothing But The Truth_. (...Gerçeği ve Yahuzca Gerçeği...) filmleri izlenebüir. (216 35 15) • ADA KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 20.30'da Fuat Saka-Lazudar konsen ızlenebüir. (244 28 39) ULUSLARARAS11001 BELGESEL FİLM FESTİVAÜ BUGÜN • AKM'de saat 11 00'de Andreas Koumbouras'ın 'Milet... Dört Boyutuyla Bir Kent'; 11,40'ta Dimitris Loukopoulos'un 'Küçük Asya... Assos'tan Ayyalık'a Arulann Yankısı'; 12.30'da Ozcan Arca'nın 'Yitik Zamanın Izinde'; 13.3O'daTemirMambetali>w'in 'Amiral'; 14.00'te Sevtap Thurston'un 'Meyin Hatırlattıklan'; 14.40'ta Christopher KKnt'ın 'Denizin Şarkısı'; 15.50'de Gül B. Mu\Bn'ın Anadolu Düşleri- Urfa'; 16.30'da Lakis Papastathisın 'Ateş Üzerinde Yürümek'; 17.10'da Ethem Ozgüven'in 'Sipsı', Sapar MoBaniyazov'un 'Sardolik'; 17.50'de Doron Tsabari- RinoZror'un 'Gerçek Şampiyon' ve 19.25'te B. Kairbekov'un 'Dolunay Üçlemesi' adlı filmleri izlenebilir. (251 56 00) M MSÜ-SİNEMA TV MERKEZİ'nde Joris Iwns filmleri toplu gösterisi kapsamında saat 11.00'de 'Spamsh Heart'; 12.05'te 'The Seine Meets Paris'; 12.55'te NewEarth': 13.40'ta 'FlamingArrow', 'StudksofMovement've 'The Bridge'; 14.10'da 'Vktorj Train' ve 'Konısomol': 15.25'te 'Four Hundred Vlilhon'; 16.35'te 'Indonesia CalKng' ve 'Power and the Land'; 17.50'de 'Breakers' adlı filmler gösteriliyor. (231 39 31)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle