Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
PAZAR CUMHURİYET SAYFA
LJJ\ kuttur@cumhuriyet.com.tr 15
Nâzım'ın vasiyeti yerine geldi
TDOB 'Ferhad ile Şirin
y
balesini 39yü sonraArifMelikov ve Yuri Grigoroviç üe sahneliyor
AYŞEKÖKSAL
Lstanbul Devtet Opera ve
Balesi kuruluşunun 4 0 . yı-
lında, Nâzun Hikmet'ın va-
siyetiııi yerine getirdi. Ken-
di yazdığı oyundan uyarla-
nan ve Kirov Baiesi tarafın-
dan sahnelenen 'Ferhad ik
Şirin' balesinin 1961 yılın-
da yapılan prömiyerinde,
Hikmet bu balenin lstan-
bul 'da sahnelenmesini vasi-
yet etmişti. 'Ferhad ü e Şl-
ria'in beş kisüik yarancı kad-
rosundan hayatta kalan iki
isim, besteci ArifMelikov
ve Bolşoy Tiyatrosu'nun ün-
lü başkoreografi Yııri Gri-
goroviç, dün gece yapılan
prömiyer ile Nâzım Hik-
met'in arzusunu 39 yıl son-
ra yerine gerçekleştirdiler.
Librettosu Nâzım Hikmet
ve Grigoroviç'in ortak imza-
sını taşıyan balenin orkest-
ra şefliğini Elşad Bagırov
üstlenırken, dekor ve kos-
tüm tasanmı ise Simon Vır-
saladze'ye aıt.
Nâzım Hikmet'in ünlü
Türk efsanesi Ferhad ile Şi-
rin'in öziem dolu aşklannı
kendi gözüyle anlattığı ti- |
yatro oyunundan uyarlanan ı
balede Hülya Aksuiar, Ok-
tay Keresteci. Arkın Zirek, Biişra Me-
riçti başrolleri paylaşıyor.
Aynca yalnızca dün geceye özgü ola-
rak tDOB dansçılannın yanı sıra Bol-
şoy Baiesi başdansçılanndan YuriKlev-
zov Ferhad'ı, EBna PaJşina ise Şirin'i
canlandırdı.
tDOB Genel Sanat Yönetmeni Yek-
ta Kara, 1$ Bankası'nın sponsorluğun-
da gerçekleştirdikleri bu projenin te-
mellerinin 1.5 yıl önce anldığını belir-
tirken dûnya balesinin seçkin koreograf-
lannı ve dansçdaruu peşpeşe konuk
eden İDOB'un çalışmalannın bu baley-
le bır anlamda 'doruğa' ulaştığını ifade
ediyor: "Yuri Grigoroviç Rusya'nın ye-
tiştirdiği en büyük koreograflardan bi-
ri. Bu vûzden Ferhad Ue Şirin hem İDOB
hem de Türk baiesi için büyük bir ka-
zanç. Aynca Nâzun Hikmet gibi büyük
bir sanatçınm oyununu, gerek koreogra-
6, gerek bestecisL, gerek dekor-kostü-
müyte 1961'de ilkkez sahnekndiği öz-
gün biçüniyie seyirciye sunmak bizim
açımızdan çok önemliydL"
Bu balenin Azeri-Türk dostluğunu
pekiştirmek gibi bir görevi de üstlendi-
ğini sözlerine ekleyen Kara, bu tür dün-
ya çapındakı yapımlan izleyiciye sun-
manın, hem kurumun evrensel boyutta
dışa açılımı, hem de tDOB sanatçılan-
run gelişimi açısından önemi olduğu-
nu belirtti: "Grigoroviç'nı bu baleyi sah-
nekmekiçin İstanbul'a gehnesi İDOB'un
genç dansçılan için çok büyük bir şans
oidu. Klasik Rus balesinin bu efsane ko-
reogran ile karşı karşrya geldikkrinde
onun yaratoğı atmosfer bile ril
stanbul Deviet Opera ve Baiesi
40. yılında, Nâzım Hikmet'in arzusunu
gerçekleştirdi. 1961'de 'Ferhad ile Şirin'
balesini yaratan beş kişilik kadrodan
hayatta kalan Azeri besteci ArifMelikov
ve Bolşoy Tiyatrosu'nun başkoreografi
Yuri Grigoroviç, ÎDOB'un sahnelediği
prodüksiyonda yer alarak Nâzım'ın
vasiyetini yerine getirdiler.
çok etidledL Eşi Natalia Bessmertnova
ve Valerie Rıjov'undaGrigoroviç'easis-
tanhk etmesi Ue oluşturulan profesyo-
nel çabşma ortamı gençfcr için bir nevi
okul işievi gördü."
4
Ana haflar asla değişmedP
-Nâznn Hikmet'in 'Ferhadile Şirin'ini
sahneleme projesi nasıl oluştn?
YURİ GRİGOROVİÇ - Rusya, Nâ-
zun Hikmet'e kendı topraklanndan çık-
mış bir şair gibi sahıp çıktı. Onun adı-
na Moskova'da, Bakû'de bir sûrü vakıf
açıldı, kitaplan basıldı ve herkesin en çok
okuduğu şairdi. Bu yüzden ArifMeli-
kov onun oyununu besteleyip bana ge-
tirdi. Bunun bir aşk masah ve Türk ef-
sanesi olduğunu büiyordum. Ama bu
masal Nâzım'ın kalemiyle bambaşka
bir dünyaya dönüştü. Beraber çalışma-
mıza karşın balenin temelini ve genel ha-
vasmı yaratan oydu. Oyunu izledikten
sonra bana "Türlderi anlatmakiçin sah-
neyi nargjleler, pala bryıklı adamlar ve
çeşmelerie donatmadao, sadece dans ik
bi^gcrçektaranmi2iyansrinıışsnıız.Be-
nimyaaylaanlatmavaçahştıgımherje-
yi sahnede yaratmışsmız" dedi. Oyun-
dan sonra Moskova'ya taşındığında da
devamlı görüştük ve çok yakınlaştık.
tki yıl sonra, Prag'da oyunun prömiye-
ri oİacaktı. Ben Prag'a gitmeden önce-
ki gece onu görmeye gittim. Nâzım her
oyunun prömiyerinde bir çocuk gibi se-
vımrdi. Ertesi gün uçaktayken onun
ölüm haberini aJdım. Onu son gören ki-
şilerden biri benim galiba.
- 'Ferhad ile Şirin'i bale olarak sah-
ndemeyekarar vermenize ne
sebepoldu?
GRİGOROVİÇ- Ben kla-
sik bale eğıtımi aldım. Kla-
sik bale bir disiplin ve bir
duygu sistemidir. Oyunu ilk
okuduğumda Doğu ve Ba-
ü'yı birleştiren bir dünya sen-
tezi yapabileceğimi düşün-
düm. Klasik balenin pence-
resınden bakarak Doğu kül-
türünü yansıtma düşüncesi
beni çok heyecanlandırdı. O
dönemlerde Türkiye'ye hiç
gıtmermştım ama Azerbay-
can, Gürcistan ve Ermenis-
tan'ı gezdim. Minyatürleri
araştrrdrm, Doğu kültürüne aıt
kitaplar okudum. Firdevs,
OmerHayyam gibi şairleri in-
celedim. Doğu kültürü hak-
kında bilgı toplamaya çalış-
tım. Balenin dekor ve kos-
tûm tasanmcısı Simon VTrsa-
ladzede dekoru minyatürler-
den etkilenerek yaptı. Her
sahne bir sayfa gibi ve sanki
kitap okur gibi sahneler de-
ğişiyor. Ben de baleyi yara-
tırken her perdeyi ayn bir şe-
hir gibi düşündüm. Birinci
şehirde iki kız kardeş arasın-
daki sevgiyi, ikincide bir er-
| kek ve kadın arasındakı aş-
I kı, üçüncü şehirde ise erke-
ğın aşkının hak aşkına dö-
nüşmesi ve bu uğurda sevgisini feda et-
mesını anlatom. Doğu kültürünün renk-
lerini taşıyan klasik bir bale yarattım.
- bk kez 1961'de sahnelenmesinden
bugüne kadar hiç değisiklik yapıldı mı?
GRİGOROVİÇ -1961 'de baleyi sah-
nelemeye karar verince librettoyu bale-
ye göre uyarlamak gerekiyordu. Bu ko-
nuda oyunu Nâzım'ın fikırlerine ve is-
teklerine göre şekillendirdik. Nâzım'uı
ölümünden sonra ise Melikov'la bazı
müzikleri eklemek, çıkartnak ya da ye-
nilemek gibi ufak tefek değişiklikler
yapûk. Zaten şu anda sahneledığımız
de bir redaksiyon. Çünkü ben her zaman
baleyi sahneleyeceğim dans grubuna ve
sanatçılara uygun olan bazı değişiklik-
ler de yapıyorum.
Mesela Bolşoy Balesi'nde sahnede
aynı anda 250 kişı olabüir ama burada
bu imkânsız. Bu yüzden bazı uyarla-
malara ihtiyaç var. Ama bu basitleştir-
,jnç anlammda düşünülmemeli. Sadece
bu topluluğa uygun olan bir dans yarat-
mayı denedim. Ama bütün bu dedikle-
rim çok küçük çapta değişiklikler. Ba-
lenin ana hatlan ve prensibi asla değiş-
medi. Dünyanm neresinde sahnelenir-
se sahnelensin izleyiciler, 1961'de ser-
gılenen 'Ferhad ile Şirin'm aynısıru bu-
lacaklar.
'İstanbul'u Nâznn için yaşıyonım^
- Sizin için bu oyunun tstanbuTda ilk
defa ntTianmagnın Önemİ nedir?
GRİGOROVİÇ - Nâzım baleyi izle-
dikten sonra "Ben bu balenin herkes ta-
rafindan izienmesini istiyorum. Paris,
New Delhi, Londra, Kahire,Vivana, Pe-
kin, Ne» York, ama benim için hepsin-
den önerrüisi İstanbul'da sahnelensin.
Bu balenin birçok ülkede ve birçok dil-
de sahnelendiğini gördüm. Ama Yuri
GrigoroNİç'in koreograiisi ik bale olarak
doruğa ulasnuş ve ben bu halinin İstan-
bul'da sahnelenmesini dilrvorum" de-
mişti. Bız de Nâzım'ın vasiyetini ger-
çekleştirmeye calışnk. Her ne kadar ken-
disi hayattayken bunu yapamadıysak da
en azından şimdi biz ona olan görevi-
mizi yerine getirmiş oluyonız. Aynca Nâ-
zım'ın her zaman geri dönmeyi düşle-
dıği tstanbul'da çalışmak benim için çok
önemli. Onun evine gittiğimde çalışma
masasırun üzerinde Boğaz'm^aritasnu
görürdüm. Hep lstanbul'dan bahseder-
di. Şimdı bu vesileyle lstanbul'u Nâ-
zım için yaşıyorum.
- Rus balesinde bir 'Grigoroviç Tar-
a'ndan sözediüyor. Sizkendi balenizi na-
sıl tanunhyorsunuz?
GRİGOROVİÇ - Rus baiesi bütün
dünyanın bale stillerini altında toplayan
bir tarz. Fransız. Italyan ve Abnan ba-
lesinin etkıli birleşmesi üe Rus ekolü or-
taya çıkmış. Ben de bu Rus okulunun ge-
leneklerine göre eğitildim. O dönem-
lerde bütün dünya kültürünü elinde tu-
tan Leningrad'da bale okulunu bitirdim.
18 sene Kirov Balesi'nde solo dansçı ola-
rak çalıştım. Aynı anda koreografi yap-
maya başladım Kısacası ben tam anla-
mıyla 'klasik Leningrad baksi'ni tem-
sil ediyorum. Ama bu klasik eğitimimi
değişik denemelerle zenginleştirmeye
çahşıyorum. 'Ferhad üe Şirin' de bu
farklı denemelerimden bir tanesi. Bale-
de bütün danslann dramatik bir biçim-
de şekillenmesini ve bir stil bütünlüp
oluşturmasını tercih ederim.
- Çoğu zaman konusu olmayan ve sa-
dece müzik ile bir bütünlükkurulan mo-
dern bale hakkuıda ne düsünüyorsu-
nuz?
GRİGOROVİÇ - Ben konusu olma-
yan balelere değil de fikri ve anlamı ol-
mayan 'dansgostephri'nejfaryyım. Ba-._
le, müzik ve tiyatronun birie^tiğı bir sa-
nat olayıdır. Bu yüzden bence mutlaka
bir drarnaturjisi olmalı. Sadece müzik ve
dans bence bir şey ifade etmez. Tıpkı bir
dile benziyor. Bir kelımenın tek başına
hiçbir anlamı yoktur. 'Ben', 'sen', 'aşk'
demek anlamsızdır. Ama 'Ben sana âşı-
ğım' denildiğinde ilahi bir anlam orta-
ya çıkar. Aynı şekilde ben de bale yapı-
yorum. Küçük küçük hareketlerle cüm-
le kuruyorum ve bu cümleyi bir roma-
na dönüştürüyorum. Ama Moliere'in
dediği bir söz vardır: "Sanatta her şey
yapdabUir, kendini tekraıiamadıktan
sonra." , . _.
ArifMelikov, balenin yaratılış sürecini ve 1961'de Leningrad'daki prömiyerini anlatıyor
'Nâzun'aoğullukborcumu ödedhn'
• "Balenin dünyanın çeşitli ülkelerde 65 kere
sahnelenmesine önayak olarak Nâzım'ı
yaşatmaya çalıştım. Nâzım'ın en büyük
arzusu îstanbul'da yaşamak ve havasını
. solumaktı. 'Ferhad ile Şirin' 1961'de
~v
Grigoroviç'in koreografisi ve Virsaladze'nin
dekoruyla 39 yıl sonra İstanbul'a geldi."
Nâzun, 1961'de Kirov Balesi'ndeki prömiyerde sanatçılaıia.
- Nâzım Hikmet'le olan dosüugu-
nuzdan söz eder misiniz?
ARtFMELİKOV-Nâzım HikmetTe
1958 yıhnda taruşnk. Ben konservatu-
van yeni bitinniş ve Nâzım Hikmet' in
o zaman 'Mnhabbet Efsanesi' olarak
okuduğum 'Ferhad ik Şirin'i üzerin-
de çahşmaya başlamıştım. O Bakû'ye
geldiğınde oteline gidip oyunu için ha-
zrrlaciğım besteyı ona gösterdim. Ben
gittikten sonra arkadaşlanma "Bugenç
oyonu çok güzel yazacak, onun yapü-
ğı bak tüm dünyay-aörnekolacak çün-
kü genç otanakgjbi büyük bir üstüniü-
ğü vw" demiş. O gençlere çok inarur
vedestekolurdu. Daha sonra ben oyu-
nu Leningrad'da Kirov'a görürdüm ve
onlar da sahnelenmesini istedıler. Bu-
nun üzerine hbretto üzerinde çalışmak
için o sırada Moskova'da yaşayan Nâ-
zun'la çahşmaya başladik. Beni bir
oğul gibi kabul etti. Onun bütün kitap-
lan, fotoğraflan ve el yazısı şiirlerini
evimde sakhyorum.
'Nâznn büyük bir dramaturgdu'
-Nâzun Hikmet'inyazdtgı tiyatrometnini ba-
le olarak yorumlarken ne gibi değişiklilder ol-
du?
MELİKOV -Tiyatro metni bambaşka bir şey-
dir. Onu bale haline getirmek, onu müziğe gö-
re yorumlamak ve tamamen başka bir dünyaya
taşunak gerekir. Nâzun büyük şair olduğu gibi
büyük de bir dramaturg idi. Nâzım hiçbir alet
çaünamasrna karşm müziği içinde bissederdi.
Bu yüzden balenin librettosunda kendi felsefe-
sini bir müzik haline getirdi ve benım bestele-
rimle tam bir uyum sağladı.
-1961'deki prömiyerde nasıl tepküer ahmşb-
nız?
MELİKOV - 'Ferhad ile Şirin'in prömiyeri
23 Mart 1961 'de gerçekleşti. O gün baleyi ya-
ratan beş kişi, Nâzun, ben, Grigoroviç, dekor ta-
sanmcısı Vrrsaladze ve orkestra şefı Niyazi Ta-
gizade'nin fotoğrafrmızı çeküler. O zamanlarbu
fotoğrafta yer alan herkesin bu kadar ünlü ola-
cağıru hiç kimse bilmiyordu ve daha sonra yıl-
larboyu her yerde bu fotoğraf yayınılandı. O gün
ünlü besteci Dimirri Soştakoviç de bana gelerek
1961'de 'Ferhad Ue Şirin'in beş yaraücısı; Yuri Grigoroviç, Arif
Mefikov,tasanmcı Vîrsaladze, Nâznn Hikmetveşef Niyazi Tagrzade.
"Bu baleyi yaratanlann birbirleriyk olan sa-
natsal uyumlan, bu yaprtı bütün dünyada izle-
necek bir noktaya eriştirmiş'' dedi. Soştakoviç
de Nâzım gıbı gençlere destek ve ilham veren
bir insandı. O gece Nâzım'ı tebrik etmeye ge-
lenlere Nâzım, "Bubaleninasılv^aratıcılarıArif
ik Yuri'yi tebrik edin. Ben bunun sadece küçük
bir parçasını oluştunhun" dedi.
-Yazıvi müzik boyutuna geçirirken bestekri-
nizi nasıl biçimkndirdiniz?
MELİKOV - Balede söz yoktur. Bu yüzden
Nâzrm'ın şairane sözleriyle yarartığı bu aşk des-
tanını müzik diliyle ifade etmem gerekiyordu.
Müziğin Ferhad ile Şirin'in sevgisinden, keder-
lerifîden, Mehmene Banu'nun kötülüğünden
fişkırdığuıı izleyiciye hıssettirmeliydim. Ayn-
ca Doğu'nun duygusunu, hareketlerini. gele-
neğini klasik müzik kurallan ile birleştirmem
ve klasik müzikle Doğu melodilerini harman-
lamamgerekiyordu. Birbalenin ilk yaraucısı bes-
tecidir, sonraİibretto ve koreograf gelir. Bu yüz-
den koreograf müziği duyar ve ona göre sözsüz
bir biçimde bunu dinleyıciye ulaştumaya çah-
şır. Bu noktada önemli olan Ferhad ile Şirin'in
Türklere ve Azerilere tanıdık bir efsane ouna-
sına karşın dünyanın her yennde ilgiyle izien-
mesini sağlayabilmektir. Aşk des-
tanını müzik ve dans ile felsefe se-
viyesine ulaştrnnaktır. Nâznn'm
oyunu zaten öyle bir felsefe içeri-
yordu. Yapmamız gereken, bu fel-
sefe seviyesini bale olarak sahne-
ye taşunaktı. Bunu da başardık.
-61 'den bu yana bestede değisik-
lik yaptmız mı?
ME1İKOV - Bazı besteciler ve
koreograflar yapıtlannı çağa uy-
durmak için yenilikler yaparlar.
Ama bu yapıt 1961 'de öyle yüksek
bir seviyede yaratıldı ki onu yeni-
temeye ihtiyaç duymadık. 1961 yı-
lında nasılsa bugün de aynı şekil-
de sahneye konmaktadrr. Başka ko-
reograflar da bu baleyi sahneledi-
ler. Ama biz Grigoroviç'in 'zirve'
gösterisini, Nâzun'ın arzuladığı şe-
kilde istanbul'a genrdık.
- Nâzunuı diğer oyimlan içinde
neden özeUikk Ferhad Ue Şirin?
MELİKOV - Her halkın kendine ait aşk des-
tanlan vardır. Bu efsane de bizim tarihimizde
asırlar boyu anlatüır durur. Ama Nâzım Hikmet
bu efsaneye 20. yüzyılın yorumunu getirmiş ve
bugünün izleyicisinin duygusuna ulaşmak için
eseri yeniden yaratmıştrr. Ben de efsanenin bu
yorumdan çok etkilendim ve kendi müziğimle,
atalanmdan gelen bir efsaneyi bale olarak ya-
şatmak istedim.
- Bu baleyi tstanbul'da sergüemek sizin için
ne ifade ediyor?
MELİKOV - Baleyi 65 kere dünyanın çeşit-
li ülkelerinde sahnelenmesine ön ayak olarak Nâ-
zun'ı yaşatmaya ve onun başansını devam et-
tinneye çalıştrm. Ama Nâzun'uı en büyük ar-
zusu lstanbul sokaklannda gezmek, İstanbul'da
yaşamak ve havasını sorumak idi. Bale, Grigo-
roviç'in koreografisi ile, 1961 'de Virsaladze'nin
yaptığı dekoıia 39 yıl sonra lstanbui'a geldi. Ök
gösteride orkestra şefı Azeri Niyazi Takizade
idi. Şimdi de yine ünlü bir Azeri şef Elşad Ba-
girov, orkestrayı yönetiyor. Bir bakıma ilk prö-
miyerdeki beş kişilik kadroyu istanbul'a taşıdık.
Nâzun'uı arzusunu, ıstediği bıçrmde, memleke-
ti tstanbul'a getirerek ben Nâzun'a oğulluk bor-
cumu ödedim.
KUŞBAKIŞI
MEMET BAYDUR
Hikâyeniz
"Alnında Işığı İlk Hisseden I Tiyatro Sanatçılan-
mız" son derece değerli ve ilginç bir emek ürünü.
Deviet Tiyatrosu'ndan iki yıl önce emekli olan Sa-
yın Vedat Demirci geniş kapsamlı bir araştırma-
sını ortaya çıkartmış. Tiyatro tarihçilerimiz için vaz-
geçilmez bir kaynak kitap bu. Tiyatroseverlerin de
keyifle okuyacağı bir söyleşiler bütünü. Kimler yok
ki kitabın içinde? Ayla Algan'dan Ismet A/a, Nec-
det Mahfi Ayral'dan RutkayAziz'e, Ismail Düm-
büllü'den Genco Erkal'a, Müşfik Kenter'den
Mücap Ofluoğlu'na, Ali Poyrazoğlu'ndan Ferhan
Şensoy'a. Macide Tanır'dan Işık Yenersu'ya, Yıl-
dız Kenter'den Gazanfer Özcan'a kadar tiyatro-
muzun yüzakı altmış sanatçıyla derinlemesine soh-
betler. Sayın Demirci'yi yıllara yayılan ve ancak bir
tiyatro sevdalısının kotarabileceği bu çalışmasın-
dan ötürü kutlamak gerekiyor.
•••
Kamyon adlı oyunumun açılışı için Izmit'e gittim
geçen hafta. Bu köşenin okurlan bilirier, pek iyim-
ser biri sayılmam ben. Oysa Izmit Şehir Tiyatro-
su'nu görmek, Belediye Başkanı Sefa Sirmen'in
ve Izmitlilerin desteğiytedostum Işıl Kasapoğlu'nun
ve genç çalışma arkadaşlarının gerçekleştirdiği
mucizeyi görmek çok heyecanlandırdı beni. Yı-
kımla, ölümle, dev bir tragedya ile geçen bir yılın
ardından Izmit Şehir Tiyatrosu'nun çevresinde ve
içinde inanılmaz sağlamlıkta bir dayanışma çem-
beri ofuşturmuş insanlar. Oyunlar, kukla tiyatrosu,
gölge tiyatrosu, film gösterileri, resim/fotograf ser-
gileri... özveriyle, gözlerinin içi pınldayarak çalışan
insanlar. Ben yanm yüzyıla yaklaşan hayatımın son
otuz yılında çok tiyatro gördüm, artık iyisini kötü-
sünden ayırt edebiliyorum. Izmit Büyükşehir Be-,'
lediyesi Şehir Tiyatrosu, ülkemizdeki bütün öde-;
nekli tiyatrolara örnek olacak güzellikte. Işıl Kasa-
poğlu'nu, çalışma arkadaşlannı ve elbette Sayın
Sirmen yönetimindeki belediyeyi kutlamak gere-
kiyor.
Kim bilir, bilinmez tabii, ama kımileri benim oyu-
num oynandığı için böyte yazdığımı düşünebilir. Be-
nim açımdan bunun bir mahzuru yoktur, ama ora-
daki gönüllü tiyatro kahramanlannın hakkını yemek
olur bu. Izmit, şehir tiyatrosu kunmak isteyen bü-
tün kentlerimize, bütün belediyelerimjze de örnek
olmalıdır diyorum. Gerçekten gönendirici, tutku-
lu, apaydınlık bir yer orası.
Tiyatro zor sanat. Tek başına yapılamadığı için,
ancak tutku-aşk-dayanışma ve kardeşlikle bir ara-
ya gelen insanlann kotarabildiği, hakkını verebil-
diği bir sanat. Birçok görünmez kahramanın öz-
verili çabasını gerektiren bir sanat. Bu ve birçok
benzeri nedenlerden ötürü, birbirini sevmeyen in-
sanlann kazanç isteğiyle zoraki bir araya gelip iyi
tiyatro yapmalan mümkün değildir.
•••
Gece yansı oturdum, Serin Mavi isimli müthiş
kitabı açtım. Behçet Necatigil'in 1955-1977 yıl-
lan arasında eşine yazdığı mektuplardan oluşuyor
- idftŞESonunabîrtoirinden güzeldbküzşiirinideek-
lemişier kitabı yayına hazıriayan kızlan. Sayın Ne-
catigil içimizde yaşayan uzaylı bir bilge gibi.
Edebıyatımızda IsımlerSözlüğü adlı antolojisin-
de kendisi hakkındaşunlan yazmış: "Ş/Vrde kırkyı-
lını, doğumundan ölümüne orta halli bir vatanda-
şın birey olarak başından geçecek durumlan ha-
tırtatmaya; ev-aile- yakın çevre üçgeninde ger-
çek ve hayal yaşantılannı iletmeye, duyurmaya
harcadı." Ne kadar doğru!
Ama biraz eksik elbette. Necatigil bir şiir beye-
fendisi, kendisinden başka kimselere benzemeyen
bir şiir ustası olduğunu eklemeyi unutmuş bile is-
teye. Sizin Hikâyeniz adlı güzelim şiirin son dize-
leriyle kapatalım bu Kuşbakışı'nr.
"ölüm, ölüm! Uzaktan, uzaktan,
Sesieriyle büyülü gibisiniz.
Gittikçe kararan bu dünyadan
Canım, siz de bu şekilde gidiniz."
Cüneyt Oğuztüzün Türkiye'ye
üçüncülük kazandırtb
• Kühür Servisi -1999 Fujifilm Avrupa Basın
Fotoğrafçısı yanşmasında Türkiye, Cüneyt Oğuztüzün
ile üçüncülüğe layık görüldü. Yanşmada birinciliği
Danimarka, ikincıliği Belçika kazandı. 1999 Fujifihn
Türkiye Basın Fotoğrafçısı seçilen Oğuztüzün, 4.000
ECU para ödülünün yanı sıra bir bronz kupa kazandı.
Aynı zamanda Cüneyt Oğuztüzün'ün fotoğrafi
yanşmada yer alan 132 fotoğraf arasından özel ödül
verilen 4 fotoğraftan biri oldu.
BUGÜN
• BtLGİÜNTVTRSıTESİ'nde saat 14.00'te Hard
Nut(SertFındık); saat 16.00'da La Mama Presents
Performance Art Vldeos (La Mama Sunar:
Performans Sanan Videolan); saat 19.00'da Crowd
Spacer; saat 19.30'da Dido&Aeneas ve saat 21.00'de
_And Nothing But The Truth_. (...Gerçeği ve
Yahuzca Gerçeği...) filmleri izlenebüir. (216 35 15)
• ADA KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 20.30'da
Fuat Saka-Lazudar konsen ızlenebüir. (244 28 39)
ULUSLARARAS11001 BELGESEL FİLM FESTİVAÜ
BUGÜN
• AKM'de saat 11 00'de Andreas Koumbouras'ın
'Milet... Dört Boyutuyla Bir Kent'; 11,40'ta Dimitris
Loukopoulos'un 'Küçük Asya... Assos'tan Ayyalık'a
Arulann Yankısı'; 12.30'da Ozcan Arca'nın 'Yitik
Zamanın Izinde'; 13.3O'daTemirMambetali>w'in
'Amiral'; 14.00'te Sevtap Thurston'un 'Meyin
Hatırlattıklan'; 14.40'ta Christopher KKnt'ın 'Denizin
Şarkısı'; 15.50'de Gül B. Mu\Bn'ın Anadolu Düşleri-
Urfa'; 16.30'da Lakis Papastathisın 'Ateş Üzerinde
Yürümek'; 17.10'da Ethem Ozgüven'in 'Sipsı', Sapar
MoBaniyazov'un 'Sardolik'; 17.50'de Doron Tsabari-
RinoZror'un 'Gerçek Şampiyon' ve 19.25'te B.
Kairbekov'un 'Dolunay Üçlemesi' adlı filmleri
izlenebilir. (251 56 00)
M MSÜ-SİNEMA TV MERKEZİ'nde Joris Iwns
filmleri toplu gösterisi kapsamında saat 11.00'de
'Spamsh Heart'; 12.05'te 'The Seine Meets Paris';
12.55'te NewEarth': 13.40'ta 'FlamingArrow',
'StudksofMovement've 'The Bridge'; 14.10'da
'Vktorj Train' ve 'Konısomol': 15.25'te 'Four
Hundred Vlilhon'; 16.35'te 'Indonesia CalKng' ve
'Power and the Land'; 17.50'de 'Breakers' adlı filmler
gösteriliyor. (231 39 31)