Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5MART2000PAZAR
10 \A/i\\ i dishab@cumhuriyet.com.tr
'Stuttgart'ın ortasına cami yapacağız'Ben, rahmetli T.O.'ın "işmi bilen"
dedıklenndenım. Konya
Karamanlıyım. Beş vakit
namazında bir dinibütünüm.
lslamı, Said-i Nursi'nin
kitaplanndan uygulanm.
Muhterem Üstadım Efendim
Hazretleri'nin risaleleridir yoluma
hep ışık tutan. Benim gibilerine
"tarikatçT dıyor, kendini
Atatürkçü sananlar. Biz onlara
karşıyız. Ne anlar o laıkler
dınımızden! Tüm çabalan, biz
Türkler'le Almanlar'ın aıasuu
açmak.
Ben Aimanya'da evlendim. Alman
eşımı Müslüman yaptım. O artık
tûrbanlı gezıyor. Birçok cemaat üst
düzey yönetıcisinın son yıllarda
yapnğı gibi ben de Türk
vatandaşlığından çıkıp Alman
oldum. Sonra Türk pasaportumu
geri ıstedım Vermediler. Ankara
beni vatandaşlığa almadı. Neden
acaba?
Son yıllarda cemaatımiz ûzerindekı
etkim arttı. Sözcüleri oldum.
Gittikçe güçleniyoruz. Çûnkü biz
yolumuzdan hiç şaşmayız.
Sabırhyız ve işbirliğine hep
hazınzdır. Ortamı uygun
bulmadığımızda köşemize çekilir,
susanz. BekJeriz. Fakat
düşümüzden hiç vazgeçmeyiz.
tnatçı sayılınz. Almanya'daki tüm
Türk Müslümanların taş çatlasa
yüzde 15'i bizim gibi cemaatlerde
toplanmıştır. Ancak Islam dini
bizden 'sornlur'.
Nurcular olarak Stuttgart'ta Milli
Görüş ile pek anlaşamıyoruz.
Almanya genelınde ise önemli dın
kuruluşu Islam Konseyi'ni birlikte
yûrütmekteyiz. Suudiler'le
Süleymancılar'ın elindeki
Müslümanlar Merkez Konseyi ile
de uzun süre kavgalı idik. Fakat
şimdi ileriye dönük ortak
projelerde birleşmek karanm aldık.
Orneğin, Alman okullanndaki
Müslüman çocuklara Islam din
derslerinin Almanca verümesini
destekliyoruz. Bu projede
Diyanet'i dışlayan Almanlarla
işbirliğine hazınz. Türkiye'de
uygulanan Islamın "gerçek" Islam
olmadığına onlan sonunda
inandırdık.
Aynca biz Nurculann da bir
girişimi var. Stuttgart'ta din okulu
açmak istiyoruz. Eyalet Eğitim
Bakanlığı'na müracaatımızı yaptık.
Bekliyoruz. Eşim de boş durmuyor.
Büyükkent belediyesine, Alman
anaokullanndaki Müslüman
çocuklann eğitiminde kullanmalan
için bir "İsiam El Kftabı" hazırladı.
Laikler küplere binince, yakın
STUTTGART
AHMET
ARPAD
dostlanmdan Yabancılar
Danışmanı kitabın dağıtımını bir
süre durdurdu...
Stuttgart basım ve büyükkent
belediyesi ile aram çok iyi. tslam
üzerine bilmek istedikleri bir şey
oldurou,önce bana danışıyoriar.
Belediye protokolünde de benden
başka cemaat temsilcisinin adını
göremezsiniz. Diyanet mi? Onlan
pek umursayan, ciddiye alan
makam yok. Katolik ve Protestan
kılıselen ile de iyi anlaşıyorum.
Katolik Kilisesi'nin Güney
Almanya Piskoposluğu'nun
gözünde ben "Müslümanlann
temsflcisi"yim. Dinlerarası diyalog
benden sonıluyor. Herhangı bir
kent ve kasabaya cami yapmak
istiyorsak, arnk karşı çıkmıyorlar.
Stuttgart'ın merkez ilçelerinden
Heslach'ın göbeğinde
Süleymancılar 5 milyon marka
3000 metrekarelik büyük bir bina
satın aldı. 5 milyon marka maloldu.
Restore ve iç tadilatlarla beraber 8
milyon markı bulacak. Biz
Nurcular da bu projeye ortağız.
Binanın içi kocaman bir camiye
çevrilecek. Bir bölümüne de
cemaatlerimize yakın ailelen
yerleştireceğiz. Yıllardır burada
yaşayan Almanlan ellerine para
verip, teker teker çıkartmaya
başladık. Giriş katındaki
dükkânlan da boşaltıyoruz. Hepsi
bize gerekli. Tabii çevreden
kızanlar oluyor. Faİcat ne yapahm,
Aimanya'da din özgürlüğü var!
Aralık ayının ilk haftasında satın
aldık binayı. Tapuda artık
üzerimize kayıtlı. Heslach ilçesi
yöneticıleri sanştan bir ay sonra
haberdar oldu. Büyükkent Belediye
Başkanı Schuster kımseyı
bilgilendirmemişti. Derdim ya, iyi
anlaşıyoruz. Heslach yöneticisi
Jedtke şoke olmuş satışı bir ay
sonra gazeteden öğrendiğinde.
Adamcağız şimdi basına açıklama
üzerine açıklama yapıyor: "Çoğu
kimse onlan istemjyor" dıyor. Bir
şeyler yapmak için çırpınıp
duiruyor. Boşuna. Atı alan
Üsküdar'ı çoktan geçti... Hem
oraya sadece cami açacak değiliz
ki. "Mr kültür merkezT olacak
bina. Içinde kitaplık, toplanü
salonlan, çocuklanmıza Kuran
kurslan, gençlerimize din dersleri,
kalacaklan yatakhaneler... -
Süleymancılar Aimanya'da 60 bin
gencimize "eğMnn" veriyor.
Türk güvenlik ve istihbarat
birimlerinin raporlanna göre
sözcüsü olduğum tslam Dini
Birliği Fethullah Gfilen
bağlantıhymış. Olabilir. Ne
yapahm? Fethullahçılar'm da arası
iyidir kent yöneticileri ile. Birkaç
yü önce açtıklan okulu belediye
parasal destekliyor. Iş bilenin, kılıç
kuşanamn. Öyle değil mi? Bizi
eleştirenlere, benimle uğraşanlara
gülüp geçiyorum. Ben hep
gülümseyen bir insanımdir.
Erbakan Hoca örneği. Fethullah
Gülen'in: "Mümin hep tebessüm
eder" sözünü hiç unutmam.
Bir gün gelecek, Stuttgart'ın
göbeğıne de bir cami konduracağız.
Göreceksiniz. Hem de çifle
minareüsini. Bizim gibilerin arkası
güçlüdür. Dilekçemizi verdik.
Arsanın yeri belli. Yıllardır bu
düşle yarıp kalkıyorum. Tann bana
uzun ömür verirse, Almanlar da
bizi böyle desteklemeye devam
ederse, o camide namaz kılacağım
günler hiç de uzak değil.
Stuttgart'ta her 1000 Türk'e bir
cami, her 3000 Alman'a bir kilise
düşüyor...
Donan nehirde buz dansıTerk ettiği baba evine, ydlar
sonra, üstelık yanında arnk
koskoca bir delıkanlı olan
oğhıyla dönen Sonva. Bu dönüşe
anlam verememelerine karşm
bir yandan da tekrar birlıkte
olmanın şaşkınlıkla kanşık
heyecanını yaşayan anne
(Kazakistan Curnhuriyeri devlet
sanatçısı unvanlı oyuncu
Natatya Kosenko) ile baba...
Yaşanması kaçınılmaz olan
kuşaklar arası çatışma, değişen
değer yargılan -paranın her türlü
unsurun önüne geçmesi-,
farklılaşan günlük yaşama
karşm dırenen eski alışkanlıklar,
davranış biçimleri... En
önemlısı, geçmişte verilen
savaşımın, benimsenen
ideolojilerin, ilkelerin bir
çırpıda tüketümesi.
AJeksey Dudarev'ın yazdığı,
Yuri Haninga'nın sahneye
koyduğu, 'Maksün Gorld Rns
Devlet Dram Tiyatrosu'
oyunculannın canlandırdıği
'Sumerkah' (Günbaümında)
adlı oyun, gelenekselliğini
sürdürenlerle degışım içinde
olanlann çaaşmasını sorguluyor.
Günlük yaşamda Coca Cola'nın,
cep telefonunun, televizyonda
reklamlann, düzeysiz yanşma
programlannın, lotolann
vazgeçilmez hale gelmesi,
sürekli tüketimın pompalanması
ince bir ironiyle irdeleniyor.
Izleyici kitlesini, tepkisini,
karılımı görmek amacıyla ve
"Tryatro evrensel bir dâdü-"
sözünden hareketle gitriğimiz
oyunda, pek çok diyaloğun yanı
sıra esprileri anlamak güç olsa
ASTANA
GÜL
YILMAZ
da o atmosferde bulunmanın
değişik duygular tattırdığıru
söylemek mümkün. Tiyatro
pyununun da konusunu
oluşturan bu kültürel değişimle
birlikte, Almaû'dan başkentliği
devraldığı andan itibaren
yapılaşmasmda da dönüşüm
yaşayan bir kent Astana
(Istanbul-Ankara) ve bu sürecin
2030 yılında tamamlanması
planlanıyor. Eski yapılann
özellikle cepheleri yenileniyor,
sürekli yeni konutlar, iş
merkezleri, oteller inşa ediliyor.
. Bunlardan1>i#i de Kazakistan
Milli Müze v* Kültür Merkezi.
Yükleniciliğini bir Türk inşaat
şirketının üstlendiği ve yapımı
süren kültür sitesinde müzenin
yam sıra kütüphane, 400 kişilik
konser salonu ve galeri yer
alıyor. Devlet yöneticilerinin,
konsolosluklann, özel ve
kamuya ait işletmelerin
Astana'ya taşınmasıyla birlikte
bu tip mekânlann yoğun bir
taleple karşılaşacağma kesin
gözüyle bakılıyor.
Kış boyu kar altında olan
kentteki gençler için tiyatro ve
yeni açılan Cinema City'nin
yanı sıra en büyük eğlence,
donarak pist haline gelen
nehirde özellikle geceleri kayak
yapmak, patenle dans etmek.
Tuğla formundaki buzlardan
yapılan heykellerden oluşan
Buzkent ise daha çok çocuklann
gözde mekânı. Tabii sayılan gün
geçtikçe artan atari, bowling
salonlan ve internet kafeler de...
Kadınlar mı?.. Hizmet
• sektörünün ana unsunı kadınlar.
İçinde yer almadıklan işkohı
hemen hemen yok. Yollardaki
karlan temizleyen, inşaaüarda
sıva, boya, seramik işlerinde
çalışan, iş makinelerini,
otobüsleri kullanan kadmlara sık
rastlamak mümkün. Pazarlarda
çeşitü mağazalarda satıcılar,
restoranlarda garsonlar,
berberler genelde kadın.
Yurtdışından çalışmak üzere
buraya gelen erkeklerle birükte
olarak yaşamını sürdüren
kadınlann sayısı da oldukça
kabank, üstelik artık bir sektör
i* -haline getarfş dnrnmda. Pek çok
• *kfcdının -yurtdışından gelen, kır
kökenli-, erken yaşta görücü
usulü evlendirilmiş bırlıkteliği
söz konusu. İş bitimiyle
ülkesine dönen erkeklerin
ardından umut, yeni gelecek
olanlarda... Kendisine yapılan
birlikteük teklifmi reddettiği
için işten çücanlan kadınlann
öyküsü ise hüzün verici.
Sovyetler Birliği döneminde
geleceğe ilişkin hiçbir kaygı
taşımaksızın yaşarken bugün
temizlik ışlennde çalışan, açık
havada gazete-dergı satan ya da
dilenmek zorunda kalan çok
yaşlı kadınlar...
Işte Astana'nın genel
panoraması...
Rio karnavalı başladıÇügu ve sabahlara kadar
süreneğJencfleriyieünhıRio
karnavao, Scala Klüp'te ya-
pılan geleneksel partiyk başladı. Dünyanın birçok yerinden gekn turistierin
de kaüknğı çügın eğlenceleride Brezflyah kıziar samba yaparak ortama ayak
uydurdular. Rio karnavalı bir hafta sürecek. (Fotoğraf: REUTERS)
Müziğin Kâbesi'nde TürkiyeFransa'da 5. Cumburiyet kurulah
beri (1958) her curnhurbaşkanı
ardından bir veya birkaç anıt/eser
miras bırakmayı, kraliyet devirlerine
yaraşır bir titizlikle alışkanlık haline
getirdi. Özellikle Georges Pompidou
döneminde (1969-1974) başlayan ve
onun adıyla anılan çağdaş ve popüler
kültür merkezinin yanı sıra bir dığer
sağ eüketlı başkan, Vfelery Giscard
d'Estaing (1974-1981), hem de
merkez kent Paris içerisinde 65
hektarlık bir alana yayıhnış, yine
kamunun yaranna ve genış
kullanımına açık bir bilim ve
endüstri sitesi kuruhnasına öncü
oldu. 19601ann sonuna doğnı bazı
modernleştirme çabalanna rağmen
terk edilmeye başlanan La Vülette
mezbahalannın metruk kahntılan
arasında önce bir kültür parkı
yeşerdi. Daha sonra, bu kez de solcu
cumhurbaşkanı François
Mitterrand ın (1981-1995) önayak
olduğu ve aynı mekânın uygun bir
köşesinde bir "Kâbe" yükseldi.
33.000 m2'siyalnızca
konservatuvara aynlmış, 53.200
m2'lik bir «Müzik Kâbea" nam-ı
diğer, "Cit'e de la Muskjue - Müzik
Stes". Son yanm yüzyılın en iyi
mimarianndan kabul edilen; "Cafe
Beaubourg",u
Paris Operas Dans
Okuhı", "üngaro Butikieri" gibi
mimari yapıtlanyla uluslararası
birçok ödüle layık görülmüş
Christian de Portzamparc elınden
çıkan "MüzikKâbesi'', gerçekten
çağdaş ve zarif ve şiirsel kent
mimarisinin en değerli örneklerinden
bin. "Estetik" kaygı kadar "akdo-
kuflanınrhk" ölçütlerine de ağırlık
veribniş olan yapıda bir "Müzik
MüzesT, "Müzik ve Dans Bflgi
Merkezi'', "Pedagojik Medyatek",
"Dokümantasyon Merkezi'', "Mfizik
ÇıJgınlığı Köşesi" vs. ve izleyici
kapasitesi ihtiyaca göre 8001e 1200
arası modüler olarak değişebilen bir
konser salonu mevcut. 1995 yıhndan
itibaren aşamalı olarak hizmete giren
bu mekânda her yü her türlü müzik
"tematik"bir yaklaşımla ele ahnır.
11-13 Şubat'ta meraklılan için bu
"cennet mekân'ın konugu
Türkiye'ydi. Daha nice ülke müziği
böyle bir "oour''a henüz
kavuşamazken Türkiye, kendisinin
(!) bile "resmen" farkına varamadığı
tt
müzik ve kültür'' zengınlığını
"Müzik Kâbesi''nde sergilerken,
ayncalıklı "haaJar" faah'yetlerini
Paris merkezli sürdüren "Hftit
Derneği''sayesinde olağanüstü
PARİS
UĞUR
HÜKÜM
hızlanduılmış bir "Türldye''
göstensı yaşadı. Bülent Ersoy*un
veya "Deprem Da>^mşmalanıını''
yan-resmi (!) konserlermde
birbiriyle yanş eden "böyök baan"
mensuplanmız tek tek şahsen ıcabet
ettikleri davetlerin dışında bizim
duyabıldiğimiz kadanyla Türk
basınına bu gerçek ">Tirtdışj-
tanıam*'ı pek yansıtmadılar veya
onlar yansıtn da yukandakıler pek
takmadı (!). 3-4 küçük haber dışnıda
sanki böyle bir olay yoktu. Bizim ve
tüm özgür dünya ve anlayışın
"zaıgiııfflc''iye telaSuz ettiğimiz
"ınflK varükİanmn''ın, -hani yani
taröşma götürür derseniz tarnşınz
da- fakat "belirH çevrekr, iktidar ve
nüAız odatdanndâ" halen utangaçça
"aynmahk" kaynağı (resmi
çevrelerdeki değişmeyi teslim etmek
zonmdayız, zira eskiden olsa
"atangaçca" alınan baskıcı tavııiar
"utanmazca" sınbrdı, biz de
buralarda iğneyle kazdığımız
kuyulan kürekle kapatanlara "ver
yansm ADah" ederdık) görühnesinin
bunda maalesef payının olduğuna
olan inancımız değışemiyor. lnci
Çayaiı gibi bir Türk Sanat Müziğj
*üstadı''ntt, "Sulukule Çingene
Orkestrası'' veya Kürtçe ezgi yakan
Nflüfer Akbal'la veya klasik sanat
müzikçileri pnianta gibi dört gençten
oluşan "Boğaziçi D6rtfüsü"yle Laz
müziği yapan Birol Topaloğfu, Fotem
Dans Grubu'yla ülkemizin en güzel
türkülerinden çoğuna imza atan
Sababat Akkiraz'la sazm bir başka
ustası. Musa Eroğlu. tanıtacak söz
bulamıyacağımız Oktzy Temiz'le,
maalesef çok az kımsenın tanıdığı
bir "yöresel mücevher'', Elazığ
Musiki Cemiyeti'ni izlemek
•TMihtivarlığınaTürkiye'de kaç kişi
ulaşabilir acaba? Hitit Derneği'nin
sorumlusu Kenan Öztürk'ün dedığı
gibi "teşekkürden vazgeçtik, gölge
etmeseler bari". Niçin diyeceksiniz?
Le Monde, Liberation gibi
gazetelerin, Le Nouvel Observateur,
L'Express, Telerama gibi haftalık
yayuı organlannda sayfalar boyu
Tüiidye müziğinden,
kültür(lerin)ünden konuşulmasına 77
yıllık Türkiye Curnhuriyeti tarihinde
rastlanmamışar. Bınlerce Fransız
veya turist bu vesüeyle bu engin
ülkenin gerçek "zengmfikferryle
tanışmış ve şaşmış ve hayran
kalmışnr. Milyonlarca insan Paris'in
dört bir yanına yayılan afişlerde
Türkiye'nin zenginliğini, "kâğtf
üstünde" de olsa gönnüştür.
Faaliyetüı başlığı "Tûrk" değil de
"Türkiye Klasik \v Halk MûzUderi"
diye mi veya sözünü ettiğimiz bastn-
yayın organlannda çıkan bazı
yazüarda "Atatürk'ün nasd baskıa
yöntemlerte Bab müziği dışmda hiç
bir müziğe izin vermediği
eteştinTerini" vesile ederek ver
yansın eieştiren ve gelişmeleri
kaynagından izleme şansına sahip
"muhterem böyülderimize'' (!) ve bu
saürlann. "hoşgörüsüne* inanrnak
Lstediğim okuruna soruyorum. Her
yapOğımız "cennetten mi" çıkma ki,
binleri bizleri ipek halılar üzerinde
ağirlasın? Bu cumhuriyetin adını
koyanlar "Türk" değifde "Türkiye"
koymuşlarsa *jua hırayla" mı kairar
vermişler? "M3K varhğmı"
çeşitlendirmeye, çeşnilendirmeye
çalışmayan bir tane "mııasr
cemiyet" tanıyor musunuz?
Kör Ayşe
neredennereye...
Kör Ayşe'nin boyunu posunu,
kilosunu, kocası fabrikada iş
kazasmda ölünceye kadar
kimseler fark etmedi.
Temizlikçi tbrahim öldü ve
Kör Ayşe'ye yüklümü yüklü
ölüm tazminatı ödendi.
Paralan alır almaz önce şaşı
gözlerini ameliyatla
düzelttirdi. Sonra da en pahalı
giyim mağazalanndan
giymeye başladı. Artık o silik,
kimsenin varlığından haberdar
olmadığı kadın gitmiş, yerine,
alımlı nu alımlı, çalımlı mı
çalımlı bir kadın gelmıştı.
Birdenbire, bu, boyuna göre
kilolu, uzun boylu kadını
herkes fark etti. Sydney'in iti,
kopuğu, çakah düştüler Kör
Ayşe'nin peşine. öyle ki,
tamdıklanndan birinin düğünü
mü var, düğüne kendileri
çağnlrmşsa bile, davetiyelenni
götürüp Kör Ayşe'ye
venyorlardı. Filanca düğün
sahibi düğününe çağırdı,
diyorlardı. Veya düğün sahibi
ile biraz içli dışlı iseler bir
davetiye de Kör Ayşe'için rica
edıp ahyorlardı. Sonra da
düğünde, Kör Ayşe'ye en
yakm masaya kuruluyorlardı.
Ama Kör Ayşe bir kez bile
dönüp bakmıyordu.
Düğünlerimizde arük
çiftetelliyi, Bitlis koçerosunu,
horonu, harmandahnı, hatta
erkeklerimizin oynamak
isteyip bir türlü
oynayamadıklan zeybek
barlannı en güzel Kör Ayşe
oynuyordu. O oynadıkça
Sydneyli
bıçkınlann
bağırlannın
yağlan eriyordu.
Hepsi iç
çekerek, göğüs
geçirerek
bakıyorlardı.
Bazen Kör
SYDNEY
Ayşe'yi ^^"™""™~'™
kıskanıp, "Ne çok baktm
ulan!-" diye birbirlerinin
boğazına sanlanlar oluyordu.
Kör Ayşe ise hiçbirini
görmüyordu bile. Hep
görmezlikten, duvmazbktan
geliyordu. Ne kadar' ''' ^,,,, £
görmezlikten geldiyse, o
kadar puan topladı. Kopuklar
daha çok üstüne düştüler.
Sokakta, bakkalda, pazar
yerlerinde, her yerden
evlenme teklifleri yağmaya
başladı. Kör Ayşe bütün
bunlan dikkate aldı, tek tek
inceledi. Öyle ya.. kim
kendisine göre ideal koca idi?
Evlenecek olanlann maldan,
servetten neleri var neleri yok,
tek tek araşürdı. Sydney'in en
işlek caddelennde iki dükkânı
olan birisine, "Evet" dedi.
Yalnız bir şartı vardı:
Dükkânlardan birini Kör
Ayşe'nin üzerine
tapulayacakü koca adayı.
Yoksa, yok. Adanı çok
düşündü. Neticede, Ayşe
kendisinin hanımı olacağına
göre ne önemi vardı? Evet,
dedi, evlendiler Ayşe boş
durur mu? Kendi üstüne olan
dükkânı, beyin haberi
olmadan, 5 bin dolar masraf
ederek oğluna bağışladı. 6 ay
sonra da, şiddetli
geçimsizlikten kocasmdan
aynldı. Bey işin farkına geç
vardı. Avukatlara başvurdu,
mahkemelere gitti. Avustralya
yasalanna göre dükkânda
hiçbir hakkı ohnadığmı
anladı.
Kör Ayşe boşanıp serbest
kalınca yine düğünlerin baş
çağnlısı oldu. Yine en güzel
oyunlan oynadı. Bel büktü,
gerdankırdı.
Kopuklanrmz yine ofladılar,
pufladılar; bağırlannı
yumrukladılar, yolunu kesip
evlenme teklif ettiler, dünürler
gönderdiler.
Kör Ayşe yine teklifleri
inceledi. Sydney
yakmlannda çütliği olan ve
eşinden yeni ayrümış birisine,
bir şartla, evet, dedi. Şartı da
çıftlığın tapusunu kendisine
vermesiydi, adam kabul etti,
evlendiler. 5 ay sonra yine
aşın geçimsizlikten aynldılar.
Tabii adam çıftliğinden de
aynldı. Kör Ayşe çiftliği de
oğluna bağışlamıştı.
Bir ara düğünlerimize
gelmedı. Boşanmış olduğu
halde niye gehniyor, diye
kopuklanmızı bir meraktır
sardı. Ne zaman görseler
sormaya başladılar. Türk
müziği çok ilkel, kaba ve
banahniş, ınsanı da
yoruyormuş. Bu nedenle
gehniyormuş. Bıçkmlanmız
şaştılar. Oysa, onlann bildıği,
Kör Ayşe oynamadan
duramazdı. Bunda bir bit
yeniği vardı. Sonra duyduk ki,
Mısır Büyükelçiliği 'nden
birilerini tanımış, onlarla
berabermiş. Kısa bir süre
sonra da iki düğün salonu
sahibi bir Arapla salonlardan
birisini üstüne alarak
evlenmiş. Tahmin edileceği
gibi boşanmış.
Artık Kör Ayşe, Ayşe
Hanımefendi ohnuştu.
Boşanmıştı ama, boş duracak
değildi ya. O boy, o pos, o
endam, o çalun onda iken
evlenme teklif etmeyen insan
mı yoktu, koca Sydney'de?
Şimdi en lüks gece
kulüplerinin kadını ohnuştu o.
Çok geçmeden yaşh bir
Yahudi bulmuş, hem de bir
düzine beş yıldızlı otel
sahibiymiş. Ama Ayşe
Hanımefendi beş yüdızlı
otellerden yalnızca birisini
üzerine alarak evlenmiş. Eh,
tabii sonu belli. Ayşe Hanım
aksınklı, üksınklı bir yaşh
Yahudinin kansı olacak değil
ya... Ondanda
aynhnış,
otellerden birinin
üzerine yatarak.
Bir zaman sonra,
ALİ özel şoförlü bir
AKBABA Rolls-Royce'tan
merken
^ _ _ _ ^ ^ ^ görmüşler. Neden
~ ~ ~ ~ görünmüyorsun,
diye sormuşlar. cevap hazır.
"Türk toplumu çok
dedikoducu, herkes işini
gücünü bırakmış benim
arkama düşmüş, bereket
versin kısa zamanda;
da,çıktırniçlerİB€ttn.'
böyle dedikoducu millet
görülmemiştir" demiş.
Sonra da dönmüş şoforüne,
" Yanm saat sonra beni
buradan al eviadım" demiş,
yürümüş gitmiş.
Şimdi, en lüks otelin sahibi.
Bununla da kabnamış, oteline
müşteri olarak gelen İsviçreli
bir müyarderle evlenmiş.
Malezya'da bir deri giyim
eşyası fabrikasmı elınden
alarak hemen aynlmış.
Fabrikayı sattınnış.
Ben bu olan]ara kızmıyorum.
Hanımını kaybeden bir
arkadaş var, ona kızıyorum.
Geçenlerde bana:
- Evin borcu bitti, dedi.
- Haydi gözün aydın, dedim.
Bir şeyler daha söyleyecek,
utanıyor.
- Haydi, utanma, söyle,
dedim.
- Yahu, dedi, şu Ayşe Hanım
bulsam da, evi üzerine tapu
etrirsem, iki aylık beylik
beyliktir.
Bunlan duyunca, kudurmuş
sandrm, hemen yamndan
aynldım.
Aramış, buhnuş Ayşe Hanım,
"Bir evim var, al tapusunu,
sadece 2 ay beraber kalalım,
demiş. Ardmdan: "Bir canım
var, istersen onu da al, sana
feda obun Ayşe" demiş. Ayşe
ne cevap vermiş biliyor
musunuz? »
"UtenketeMkadarmı r
düştüm? Bu Sydney'in
Türkleri ne kadar utanmaz
iiKanlar ben onlardan
kaçükça onlar beni arayıp
buhıyorlar vaDahL Herkes
haddini bflsin.
Davul bile dengi dengine
döver." Adamlanna bir işaret
etmiş, almışlar götürmüşler
bizim arkadaşı bir başka
odaya. Yer misin yemez
misin?.. BuaradaAyşe
Hanım, insan haklan
kuruluşuna üye olmak için
araya adamlar koymuş. Ama
tek bu işi başaramamış...
SİVEREKASLÎYE HUKUKMAHKEMESİ'NDEN
1997/173
Davacılan Sabri Hamidanoğlu, fevziye Şenateş (Ateş-Ateşçi), Saadet Bahçecı (Ateş-Ateşçi), Sultan
Baylan (Ateş-Ateşçi), Makbule Ateş (Ateşçi-Öztaşdönderen) mirasçılan Adurrahman. Mefamet ve Mûs-
lüm Oztaşdönderen ve Kadnye Önder (Oztaşdön<teren) vekıli Av. Şeyhmus tnal taıafindan davalılar Ra-
mazan Kömlü Konlu, Halıl Rafet mirasçılan, Mehmet Musa oğlu mirasçılan ve Abdullah Musa oğlu mi-
rasçılan aleyhıne Sıverek ilçesi Camıkebır MahaJlesı Kurtkaya mevidınde kain 184 parsel No'lutaşrnma-
zm davalılar adına olan tapusunun iptali ile davacılar adına tapuya kayıt ve tescilioe daır mahkememize
açüan tapu iptali ve tescıl davasmıo yapılan duruşması sırasında verilen ara karan gereğioce; Davalılar-
dan: Halit Rafet mirasçılan, Mehmet Musa oğlu mirasçılan ve Abdullah Musa oğlu mirasçılan mahke-
memizce yapılan tüm zabtta araştumalannarağmentespit edılememiştir. Siverek ilçesi Camikebır Ma-
hallesı Kurtkaya mevkiinde kain 184 parsel No'lu taşınmazla ılgılı yukanda esas numarası yazılı dava
dosyasına davalılar; Halit Rafet mirasçılan, Musa oğlu Mehmet mirasçılan, Musa oğlu Abdullah miras-
çılannın durusmanın a&lı bulunduğu 24.03.2000 gümı saat 09.25'te duruşmaya biz2at gelmeleri ya da
kendılennı vekille temsıl etmelen aksi takdırde yargıJamanın yokluklannda sûrdürülüp sonuçlandınlaca-
gıHMUK'nin231 ve375. maddeleri gereğınce karar verileceği ilan olunur. 18.02.2000 Basın: 10634
ARHAVt KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 1994-68
Davacı Onnan Işletme Müdürlüğü'nün davalılar aleyhine acmış olduğu kadastro tes-
pıtıne itıraz davasının yapılan açık yargılaması sırasında verilen ara karan uyannca;
Aşağıda açık kimlikleri belinilen davalılann yapılan bütün adres araştınlmalannda,
tebligata yarar açık ve kesin adreslen tespit edılememış olup davalılar adına ilanen teb-
ligat yapılmasma karar verilmiştir.
En son duruşma 29.03.2000 günü saat 09.00'a talik olunmustur.
Davahlann belirtilen gün ve saatte mahkememizde hazır bulunmalan, varsa dava ile
ilgili delilleri ibraz etmelen, aksi takdirde tebligatın yapdmış sayılacağı ve toplanan de-
hTlere göre bir karar verileceği hususu ilanen duyurulur. 23.02.2000
Davaüan 1- Ali HaydarKıral, Osman oğlu, 1944 doğ., 2- Ömer Lütfu Kıral, Osman
oğlu, 1950 doğ., 3- Türkan Kıral, Naznn kızı, 1943 doğ., 4- Güler Kıral, Ergün kızı,
1961 doğ., 5- Gülten Kıral, Ergün kızı, 1963 doğ., 6- Erol Kıral, Ergün oğlu, 1964 doğ.,
7- Ayşe Kıral, Ergün kızı, 1967 doğ. Basın: 10882
BOLU1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1999/232
Davacı Adnan Bayrak tarafmdan davaular Nazım Topal ve Mehmet Yavan aleyhine ikame olunan
tazminat davasmda: Davacı vekıli dava dılekçesinde 4.4.1999 tarihinde Bolu Seymenler Parkı mev-
kiinde davab Nazun Topal'ın sahibi olduğu 06 VPA 28 plakalı araç sûrücûsü Mehmet Yavan, sısli
ve yağışlı havada kaza nedeniyle duran araçlara çarptığını, çarptığı araçlann 8 adedinin zarar gör-
düğûnû, önûnde duran 3. aracm da davacıya ait 54 ET 359 plakalı olduğunu, bu nedenle davacı ara-
cında hasar meydana geldiğıni ve Dûzce Sulh Hukuk Mahkemesı'nm 1999/39 müt. sayılı dosyası
ile hasar tespıti yapürdıklanm belirterek davacı zaran olan 1.779.500.000.- TL'nin olay tarihinden
itibaren işleyecek yasal faızi ile biriikte davalılardan muştereken ve müteselsilen tahsiüne, yargıla-
ma giderleri ile ücreti vekâletin davahlara yükletilmesıne karar verihnesim talep ve dava etmiştir.
Yapılan yargılama sırasında davalılardan Naznn Topal'a Kara Kıım Mahallesi 29 Sokak Hasköy -
Ankara adresinde dava dilekçesi ve dutuşma gûnü tebliğ edilemediğinden ve yeni adresi de tespit-
lenemedığinden durusmanın 11.04.2000 gûnü saat 09.00 olduğu, dunışmada kendisıni bir vekille
temsıl etürmesı veya bızzat hazır bulunması, cevap süresinin 10 gün olduğu, aksi takdirde davanın
yokluğunda devam edip neticelendınleeeği hususu ilanen tebliğ olunur. Basuı: 10555