27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5MART2000PAZAR 14 JvLJijA LJJ\ kultur@cumhuriyet.com.tr Şârâ Sayın, Alman Liyakat Nişanı'ndan sonra Goethe Madalyası'na değer görüldü Sıracbşıbir akademîsyen• "Artık farklı bir yaklaşımım var edebiyata karşı. Edebiyat taribi yazmayı düşünürdûm, tamamıyla vazgeçtim, çünkü edebiyat tarihleri de tek bir görüşü vermeye çalışıyor. Yönlendirme olmadan, yapıtı okumak lazım, yapıta yorumla yaklaşmak yanlış. Edebiyat, felsefe, tiyatro, toplumbilim metinlerini birbirleriyle konuşturabileceğim bir kitap yazabilirdim yaşım müsait olsaydı...' S.RAYANYİRMİBEŞ Şârâ Sayjn,ödühınü 22 MaıttaV^mıarUdd törende aiacak. Şârâ Saym, Iona KnçuradVten sonra Goet- he MadaJyas'na değer görülen ikjnci kadın bi- limcimiz. Ünlü Alman yazar Goethe'nin ölüm yıldönümü olan 22 Mart'ta Weimar'da düzenle- necek törenle, aralannda ünlü tiyatro adamı Ge- orge Tabori'nin de bulunduğu bir gnıp seçümiş kişiyle birlikte, 1954'ten beri yazm ve tiyatro gi- bi sanat dallannda uluslararası ıletişirne katkı- da bulımanlara verilen Goethe Madaryası'nı ala- cak. 1992'de de kendısine Alman dili, edebiya- tı ve kültürü üzerine yaptığı başanlı çalışmalar- dan dolayı birinci derece Alman Liyakat Nişa- nıverilmişti. 1972'deUffiGüçeçBerkeYudaı; Akşit Göktürk ve özcan Başkan ile birlikte ts- tanbul Üniversitesi bünyesinde Yabancı Diller Yûksek Okuhı'nu kurdu. Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde profesörlük payesi ile Alman dili, edebıyaü ve kültürü üzerine calış- malannı sürdürüyor. tznrirer CoBoqtden, Bağfaun ve 1ÜAhnan Di- live Edebfyaü dergileri, 'Çağdaş Aynsturva öy- kflleri' seçkisi, Türkiye Almanca Öğretmenleri Derneğı Yayını- 'Lerntradiaoııen und Fremdsp- rachenenverb', 'MetinlerieSöylesi' adlı yapıtla- n var. Aynı zamanda Griflparzer, Goethe, Bücb- ner, ChristaWDtf, Kaflo, Eozensberger gibi ya- zarlar üzerine çalışmalan bulunuyor. Küitürle- rarası etkileşim, kültürel kimlik, yazınbilim, ya- zında dil sorunsalı, alımlama estetiğı ve yorum- bilim gibi alanlarda da yapıtlar verdi. Düşgûcüyle faridı boyut yakalamak Şârâ Sayın, Alman kültürüyle Alman Lisesi'nde tanıştj. Nazi rejiminden kaçarak ülkemize gelen Alman öğreûm üyelerinden eğıtım almış bir ku- şağnı temsilcisi. Üniversitede tercihini ilgi duy- duğu matematik yerinc o dönemde Germanis- tik başlığı taşıyan Alman Dili ve Edebiyatı bö- lümüne girmekte kullandı. Yanı sıra Türkoloji okudu. Sanat tarihi ve felsefe derslerini de takıp etti. u Çercewsibeffibirokukia,NasyoııalsojyaHst görüşhî hocalann. diyalektik düşfinceyi yansı- tan eğitiıni, demokratik düşünceyi yakaiamamı sağhMh. Ekştird dûşûncenin ÖDemini bize, doğ- nıdmdeğfl edebiyat gabisembotik bir alandaak- tardılar. Bu dogrultoda, biçbir zaman bir ülke- yi veya kârtüru, toptanahk düsüncesiyle değer- lendirmedim.'' O yülarda yalnız Alman değil, tüm filoloji- lerdeki tutum, Batı örneğini kopyalama yolun- daydı. Tamamen Alman kültürüyle yetişmiş ki- şi, hangi konulara yönelirse, onlarla ilgilenil- meye başlandı. "Ban gdeneğinm içindebüyümö- Beşinci eleman: Sanatya dapara Düsseldorf'ta çağdaş sanatın para ile kurduğu ilişkiyi inceleyen bir sergi • WarhoFun inekli duvar kâğıtları, Beuys'un karatahtalan, Huber'in banka maketi gibi işler, çerden çöpten 'sanatı' ortaya çıkaran ve bunu paraya dönüştürebilen sanatçıların ekonomik güçlerini anımsatıyor. NECMİSÖNMEZ DÜSSELDORF - Jürgen Harten tarafından düzenlenen Das FünfteEfcment-GeModer Kunst" başlıklı sergi, paranın uluslararası değer sistemi için- de çağdaş sanatla kurduğu ya- km ilişkiyi sorgulayan bir özel- liğe sahip. KunsthaDe Düssd- dorfta açdan bu geniş kapsam- h sergi, hem yüze yakın çağdaş sanatçının işlerini hem de eko- nomi ile dinin kesiştiği nokta- da paranın standart değerini sorgulamayı hedeflediği için, arkaik zamanlardan gûnümüze dek uzanan bir süreç içinde me- ta ile sanat arasındaki diyalo- ğu, ilginç örnekler eşliğinde retrospektifbir açıdan inceliyor. Tematik olarak alü bölüme ay- nlmış olan bu büyük etkinlik, Harten'in son otuz yıl içinde yakından çahştığı sanatçılan da yan yana getirdiği için 'ser- gi içindeki sergi' sistemine da- yanarak temellendirilmiş. Berlin'in başkent olmasın- dan sonra gıderek ıssızlaşan Rheinland bölgesi, yeni binyı- la girerken Global Art Rbein- land2000' projesiyle Avrupa'da çağdaş sanatın kalbinın attığı merkezlerden biri oldugunu is- pat etmeye çahştığı için, birbi- Sergide'rjüyük para'ya ulaşmış sanatçılardan Huber, VVarbol ve Droese çahşmalan yer ahyor. rine yakın olan Bonn, Köln, Oüsseldorf ve Duisburg gibi kentlerde açılan dev boyutlu te- matik sergilerin, bir şekilde ge- çen yüzyılm sorgulamasım he- defledıklen için cansıkıcı bır özellikleri var. Harten'in ser- gisini diğer etkmliklerden ayı- ran özellik, filozofi, din, eko- nomi ve sanat arasındaki 'ga- rip' etkileşimi su yüzüne çıkar- mak istemesi. özel bir sergi mimarisiyle izleyicüere sunulan serginin ilk kısmı 'DasMuseumderhöchs- ten Werte' başhğmı taşıyor. Mı- sır, Yunan, Roma, önasya uy- garlıklanna ait tarihi objeleri- ni, dini araç gereçlerin arasın- da Sieverdmg, Spitzer,Kienboiz başta olmak üzere, çağdaş sa- nat ürünlen ilk bakışta biçbir or- tak özelliğe sahip değıller. An- cak 'Kabinettder VYfehnıngen' isimlı ikinci kısım, paranın 1960'lardan sonra günümüz sa- natını ne denli yakından etki- leyen bir faktör oldugunu orta- ya koyuyor. hgjnç karşrtfak şağlflnmış Bir yanda 'gerçek paralan', öte yanda ise Klem,Beuys,Bro- odtnaers, Byars gibi sanatçıla- rın değişım değeri olan nesne- ler üreterek paranın gücünü sor- guladığı çalışmalannın yer al- dığı bu bölümde, gerçekle sah- tenin, değerliyle değersizin kar- masa uyandıracak şekilde bir araya getirilmeleri öncelikle can sıkıcı bir izlenim uyandı- nyor. Sanatçının en eski düşle- rinden biri olan 'para basma' tutkusunun analizi daha az ele- man kullanılarak başka tûrlü gerçekleştirilebilirdi. 'Betwixt and betmen' bölü- münde gösterilen de Maria, Dochamp, Boodthaers, Rfch- fer, Bourgois ve Leindr'in ça- hşmalan, paranın etık ve este- tik olarak öşıdığı değerleri sor- gulayan bir özelliğe sahip. An- cak bu çağdaş sanatçıların ço- ğu kez farklı noktalardan hare- ket ederek ulaştıklan yorumu ortak bir çerçeve içinde almak pek mümkün görünmüyor. Bu bolümün tntmadığı', okun he- defe değıl sadece sıradan bir sanat tarihi yorumuna rastladı- ğını gördük. Kunsthalle'nin üçüncü VatiTiHalri büyük salon- da ise 'Atefier des Kaprtab' kıs- mında gerçekten 'büyük pa- ra'ya ulaşmış sanatçıların ger- çek ve sahte çalışmalan yan yana getirilerek ilginç bir kar- şıtlık sağlanmış. Warhoi'un inekli duvar kâğıtlan, Beuys'un karatahtalan. Polke'nin resim- leri ve Tbomas Huber'in ban- ka maketi gibi işler, çerden çöp- ten 'sanao' ortaya çıkaran ve bu- nu paraya dönüştürebilen sa- natçıların ekonomik güçlerini tekrar hatırlaüyor. Sahle bırLa, Tour resminin de yer aldığı bu bölüm, çağdaş sanatın garip simyası sayesmde, diğer hiçbir üretim nesnesinde olmayan gü- ce eriştiğini duyumsayan bir özelbğe sahip. 'TM' (Trademark) başlığı altında sunulan bölümde ise Vautier, Haacke, Gilbert & Ge- orge, 1KVVTV, Knıger, Connert, EKDS gibi sanatçıların, sanat- çı gruplannm işleri sunuluyor. Sanat piyasasının yarattığı 'de- ğer sistemini' alaya alan, sorgu- layan bu işler arasmda 'söyiem eşjfligi'yok. Ne demek bu?.. Bir gnıp sanatçının işleri eskimiş, bugünün ölçütleriyle bakıldı- ğında hiçbir etkileyicilikleri yok. Diğer gruptakı çalışmalar ise, yapıldıklan tarihten belli bir zaman geçmesine rağmen sorguladıklan kavramlar gün- celliğini hâlâ koruyor. Hans Haacke bu gruba öraek göste- rilebilir. Durum böyle olunca serginin akışkanlığrmn durdu- ğunu, kavTamsallığın nkanıklı- ğa uğradığını görüyoruz. Son bölüm 'Las Reserves'de sergi- nin ilginç bir amacı oldugunu, ama eski ve yeni sanatçı pozis- yonlannın belli bir düzey göze- tümeden yan yana getirildık- leri için sonuçta serginin birkaç panltısı dışmda 'bfldik' bir ta- rihe yaslandığını düşündürii- yor. Kunsthalle Düsseldorf'taki sergi 14 Mayıs 2000 tarihine dek izlenebiİr. şüzcesiııe tezleryazdık. Batahlaşma sürecinin bir rİHamı nlHııgıifnıı/Hanringaltiıh» rl'inLl"ı hilnmin üzerineyenibir yapjkurmak başka tflrtü olanak- azdL" Başta Alman idealızmınin soyut düşüncesini yansıtan yazarlardan etkılendı. Ardından GriD- parzer gibi dram yazarlannın oyunlarla dolu, can- L alamna geçiş yaptı. Goethe'nin yanı sıra Ge- org Büchner'in yapıtlannı düz okuma yerine duşgücünü işin içine katarak okumaya ve tiyat- ro metinlerindeki farklı boyutu yakalamaya baş- ladı. Metın dramatuıjısi yaptığı Devrimci Dram Yazan Georg Büchner adlı kıtabı, 30 yıl sonra yeniden yayımlandı. "Büchner, sanat alanında baa şeyleri kmn ve çok daha farklı bir biçim an- bryışıyla ortaya çıkfj. Örneğin,'Woyzeck' ile ilk defa aşağı snuftan birinin sıkıntıian, edebiyat konusu oldu. Büchner'in yapıttan yapısal an- lamd»;rtilminmı"i7İkalWgi; rihiıi ve yansrtftgı gfir- seflik halnmıiMİjin opera olarak da ele almmış- ür. Konulann işkniş biçimi bakımından da her edebiyat yapıanda bulunmayan özeUikkr taştr." Kitabın yayım öyküsü de ilginç. ilk yayımla- nışında, başlığmdaki 'devrimd' sözcüğü bazı çevrelerde büyük tepki uyandırdı Aslında sanat- taki devrimden söz ediyordu, ama sözcüğe aler- jisi olanlardan düpedüz tehditler alınca kitap toplatıldı. Şımdi, rahat rahat tekrardan raflarda- ki yerim almış durumda kitap. Tiyatro metinleriyle ilgilenmeye başladıktan sonra kuruluş aşamasında da katkıda bulundu- ğu Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesı Ti- yatro Bölümü'nde de bir dönem öğretim üyeli- ğinde bulundu. Brecht, tbsen, Strindberg gibi ya- zarlann dramaturji bakımından ele alındığı ders- ler verdi. Tiyatronun seyirlik sanat oldugunu ve metnin yorumdan sonra geldiginı düşünüyor."Ba- na göre ekştinnen, yönetmen met- ni ne hale sokmus demek yerine sahnekmevte ne verildiğuıe bakan veizfcyk^ieüişkiokişidir.Dnuna- turgise metnicânta tutupbaşka yer- fcre getirmeyi dener ki geçen yü iz- ledi^m, Katalan topiuluk La Fura Del Baus'un Faust yonımunda bu net biçimde gozüküyordu." Edebiyat dışında kültür kuram- lan, kimlik konusu, yorum bılgisi ve düşünme biçimleri ile ilgilenme- sinin temelinde, anlamamn nereye kadargerçekleştirildiği sorunuya- tıyor. "Aıiık farkh bir yaklaşımım var edebiyata karşı. Edebiyat tari- hi vazmsyı düşünürdûm, tamamıy- la vazgeçtim. çünkü edebiyat tarih- leri de tek bir görüşü vermeye çab- şryor. Yönlendirme olmadan yapi-' b okumak laam, yapıta yorumla yaklaşmakyanhş. Edebijîû, febefe, tiyatro, tophımbiim metinlerini bir- buieriyle konuşturabUeceğim bir Idtapyazabihrdmı yaşnn mûsah ol- saydL-" Ünlü besteci, 250. ölüm yıldönümünde Almanya'da bir festivalle anılacak Bach - Bir Son ve Bir Başlangıç' KûltürServisi-Almanlar, 1685-1750 yıllan arasmda yaşayan en büyük bes- tecıleri Johann Sebasrian Bach'ın, 250. ölüm yıldönümünü konserlerin yer aldı- ğı bir festivalle kutlayacak. Bach'ın ölü- müne dek uzun süre yaşadığı Leipzig kenti kutlamalann merkezı olacak. Bestecinin doğum günü olan21 Mart'ta gerçekleşecek açıhş konserinde, Bach'm 'St Matthew Passion' adlı eseri çalına- cak. Asıl etkinlikler ise 21-30 Temmuz tarihleri arasmda yapılacak. 'Bachfest Leipzig 2000' çerçevesinde klasikmüzi- ğin en iyi isımleri bir araya gelecek. 'Bach - Bir Son ve Bir Başlangıç' te- malı festival, dünyaca tanrnan sanatçıla- rm 87 konserine ev sahipliği yapacak. Le- ipzig Gevvandhaus Orkestrası, Bach Col- legium Japan, Amsterdam Barok Or- kestrası, dünya gençlik orkestrası Jeun- nesses Musicales ve Collegium Vocale Gent. topluluklan konserler verecekler. Philippe Herreweghe, Ton Koopman ve Gustav Leonhardt gibi uzman klasik müzikçilerin yam srra Bobby McFerrin, orkestra şefı Fabfc» Luisl ve viyolonsel- • Festivalin açılış konseri Johannn Sebastian Bach'ın doğum günü olan 21 Mart'ta gerçekleşecek. 87 konsere ev sahipliği yapacak olan Leipzig kentindeki asıl etkinlikler ise 21-30 Temmuz'da yapılacak. ci Sarah Chang gibi adlar Leipzig'deki Bach festıvaimde sahne alacaklar. Kon- serlerde, yamız Bach'm başyapıtlan ola- rak tammlanan, 'B minor Mass', 'St John ve St Matthew Passkm', 'The Art ofFngne' ve 'Musfcal Offering' gibi org- la çalınan oda müziği çerçeveli, dini ve dünyevi kantatlara yer verümeyecelc Aynı zamanda gûnümüze uzanan çiz- gide Bach'm müziğinden etkilenen bes- tecılenn yapıtlan da konserlerde çalma- cak. Aynca caz konserlen de düzenle- necek. Festival kapsamında Bach'ı çe- şitli yönleriyle ele alan paneller, semi- nerler gerçekleştirilecek. Bach'm asıl ölüm günü olan 28 Tem- muz'da EuroArts Entertaintments adfı televizyon kanalı, 24 saat ara vermeden, Leipzig konser kayıtlannı da içeren bır Bach yayım yapacak. Leipzig Bach arşivinin sözcüsü Joerg Clemen, "Salzburg için Mozart, Beyrut için VVagner ne anlama geliyorsa, Bach da bizim için aynı değeri taşıyor" diyor. Gerçekten de Bach, 27 yaşındayken St. Thomas kilisesinin müzik şefliği ile ken- disine verilen 'Kantor' unvanmı, pek çok başyapıtmı bestelediği Leipzig'de almıştı. Leipzigliler, Bach festivalıne yahıız Avrupa'dan değil, dünyanm dört bir yamndan katılrm beklediklerini söy- lüyorlar. 43.500 adet basılan festival bi- letlerin büyük bir bölümü için rezervas- yon yapılmış. Leipzig 'in yanı srra bestecinin bir dö- nem yaşadığı, eski Doğu Almanya kent- lerinden Thuringia'da, Arnstadt'da, do- ğum yeri olan Eisenach'da, Weimar'da ve Errurtta da Bach etkmlikleri düzenlene- cek. P * çokbaşjapırmı Leipzig'de bestelemişti. Kûltür göçebe bir kavram Kültürü, ne eğitim ne savaş din- leyen, büyük bir evreni içeren çok canlı ve 'göçebe' birkavram olarak tanımlıyor. Kültürün karmaşık, or- ganik ohnayan bir yapıyı bütün farklılıklan da içerdiğıni bu tanıma eküyor Küreselleşen dünyada, kül- türlerin hangi yapıda oldugunu öğ- renmenin gerekliliğine değiniyor. Aym kültür içüıdeki davranışlann büe kültür katmanlarına göre fark- lı algılandığını söylerken bir ulusun kültürünü, belli bir zamana ve me- kâna hapsetmekten kaynaklanan tehlikelere dıkkat çekiyor. Türk kül- türünün, edebiyatı, felsefesi, tarihi, dilin geçmişi gibi geniş bir alanda değerlendirihnesi gerektiğini sa- vunuyor. "Avrupa, Asya karşıthğı- nıkoyuyonız, oysa bir alaş var. Geç- mişte, Asya'dan Avrupa'ya, şimdi tam aksi yönde. Kab biçimde bir- birine karşı konumlandırdığuuz- da,kültûrleri bir anlamda düşman ilan ediyorsunnz. Farkhhklar, ye- tersiz tammlandığmda kültürel ge- çirier nkamyor. E\Tenseüik çokteh- Kkeli bir kavram» AvTupa değer- leri, evrensd değB. Muziğin kendi- si evrensd ama Beethoven müziği demekdepevrenseDik. Goethe, ev- renseffiğintüm insanlara verflen bir göcüBük oldugunu söyler. Avrupa, Amerika bunu kuDamr ama Japon müriğine evrensel demiyorlar." Kendisini Goethe uzmanı olarak nitelemiyor. 'Sevmenin ilk koşuhı onu putlaşarmamakrır'. görüşüy- le yakJaştığı Goethe, ilgi alanlann- dan bir tanesi. Klişelerle okunma- dığında çok farklı boyutlarda ele ah- nabılmesı ve faridı alanlarla ilgilen- mesi bakımından kendısine yol gös- teren yazarlann başında Goethe yer alıyor. "Sanatm doğabDhnlerinden ke- sin düsünmeyi, doğabflhnlerinin de sanattan duygusal, sezgisel düşûn- meyialması gerektiğini söylerken re- sim yapıyor, müzikle ve doğabihrn- lerrvle de ilgilL Hepsi üzerine yazı- lan var. Bugünkü deyimle disipün- lerarası sanaü savunuyor. Yaşâmla örtüşen görsel duşünce taraftan ve kavramlara karşL 'Evreni tanımak istiyorsanız onu size verilen tüm yetilerle; aklrnızla, sevginizle, sez- ginizle yaklaştığınız zaman kavra- yabilirsiniz', der Goethe. Çok yön- hı; bütüncül bakışınedenryieçokda ekştirihniş.' Yazarken pek çok 'de- li' ve akıllı insamn söylediklerin- den yararlandım ve aslında yapıom yalnız benden değil, tesadüfen Go- ethe adım taşır' demesivledebugü- nfin metinlerarası kavramma denk dûşûyoıf Y A P I Y O R L A R ? Led Zeppelin ve Who bir arada • Led zeppelin ve Who, Amerika'ya yapacaklan bir dizi konser için bir araya geliyor. İimmy Page'li Led Zeppelin, Black Crowes ve 'VV'ho'nun, temmuz ayında başlayacak olan turda, 30'dan fazla şehirde konser vermesi planlamyor. Geçen ağustos aymda Who, Zak Starkey ve aşrn doz nedeniyle kaybettikleri Keith Moon'un yerine Ringo Starr'ın oğlu ile îngiltere ve Amerika'da gösteriler yapmışn. İlk önce sadece Amerika'da yapılması düşünülen tumenin Avnıpa'da da yapıhnası planlamyor. • Madonna tngiiiz füm yönetmeni Guy Ritche ile evlenmeyi planlıyor. Erkek arkadaşmın isteğiyle Londra'ya taşmaıl"' '" Madonna, aynca bu kentte yaşarnaktan hoşlandığmı, Ingilizlerin 'mizacnıı ve soğuk ironisini' sevdiğini ifade etti. Önceki evliliğini aktör Sean Penn ile yapan Madonna'nın, Kübalı Carlos Leon'dan da üç yaşında bir kızı var. • Tlm Burton 1968'deFranklinJ. Shaffner'in yönettiği 'Maymunlar Gezegem' adlı fihnin yeni versiyonunu çekmeye hazrrlanıyor. Pierre Boulle'nin romanuıdan uyarlanan fihnin ilk versiyonunda başrolü oynayan Charlton Heston'm yerine Leonardo DiCaprio ya da Matt Damon'm rol alması düşünülüyor. • Luc Besson Bormes-les- Mimosas'daki villasına izinsiz olarak yaptığı havuz, dış asansör ve iki yeraltı mahzenini yıktrrmak zorunda kaldı. Aynca belediyeye 'binayı izinsiz olarak değiştirmek'ten dolayı 300 bin frank ceza ödeyecek. • Nastassja Klnskl Michael Winterbottom' un Amerika'daki altına hücum dönemini konu ettiği 'Kingdom Come' adlı filmde rol alıyor. Kinski'nin yanında Milla Jovovich ve Peter Mullan rol alıyor. • Claudla Cardlnale geçen hafta UNESCO'nun 'iyi niyet elçisi' olarak atandı. Böylece Cardinale, aralannda Fransız aktris Catherine Deneuve, Ispanyol soprano Montserrat Caballe, Arjantinli piyanist Miguel Angel Estrella ve Italyan mimar Renzo Piano'nun da bulunduğu 'uluslarası ünlü elçiler listesi'ne dahil edildi. • Lenl Rlefenstahl, ünlü Alman fotoğrafçı ve fihn yapımcısı, geçirdiği helikopter kazasından yara almadan kurtuldu. •'•- Sanatçınm Nuba dağlannda yaptığı geziden dönerken ' bindiği Coptrade Company'e ait helikopterde aynca 6 Alman ve 3 Sudanlı bulunuyordu. 'Triumpof the VVill' adlı füminde Hitler'in propagandasmı yaptığı iddia edilen Riefenstahl, Nuba dağlannda yaşayan yerlilerle ılgili bir fotoğrafçahşması yapıyor. • LOU Reed de Avusturya'daki aşrn sağcı 'Özgürlük Partisi'nin hükümetteki koalisyonda yer almasını protesto eden sanatçılar kervamna katıldı. Bu nedenle, Reed yeni çıkardığı = •" A Ecstasy'isimli • '» i ( « l albümünün tanıtılacağı tur kapsammda mayıs ayında Avusturya'da vermeyi planladığı konserlen iptal ettiğini açıkladı. • Alain Delonun Fransız televizyon kanalı TF1 'de bir dizıde rol alması isteniyor. 25. Cesar ödülleri töreninin başkanı olan Delon, henüz bu konuya bir açıklama getinnedi fakat televizyon kanalı şımdıden sanatçının rol alacağı isimleri seçmeye başladı. • Ralph Flennes kendini dünya çocuklanna adamayı söz verdi. 'tngiiiz Hasta' fılmınde başanlı bir oyunculuk sergileyen Fiennes, . - BBC radyosunda ^ ' gerçekleştirdiği bir söyleşide UNICEF'e desteîc vereceğini açıkladı. Ocak ayında Romanya'ya giden sanatçı, Balkanlar'daki savaşlann çocuklan çok etkilediğini ve bu nedenle UNICEF'te ' gönüllü yer almak istediğini belirtti. • Jamle Lee Curtis Hollywood dünyasmı sarsan bir açıklama yaptı. National Enquirer dergisinde kendisiyle yapılan röportajda babası Tony Lee Curtis'le defalarca kokain aldığmı söyledi. 1994yılmda kardeşi Nicholas Curtis'i yüksek dozdan kaybeden yıldız, aynca Billy Bob Thonıon'un 'Daddy and Them' (Babam ve Onlar) adh komedi filminde rol alacağuu sözlerine ekledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle