18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 ARAUK1999 PAZAR CUMHURİYET SAYFA i l LJJ\ [email protected] 15 MÜ Güzel Sanatlar Fakültesi 'Sanat ve Tasanm Şöleni' 8 + 8+8 ile izleyicilerini bekliyor Gerçek hedef süreldi 11 sergi ESRA ALİÇAVUŞOĞLU MarmaraÜniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, son iki yıldır başlattığı yenilenme çalışmalannı tüm hızıy- la sürdürüyor. 'Müze-Fakülte', 'MüzeŞantiye' slogan- lanyla işe başlayan ve bu kavramlan somutlaştırrnak için her firsaü değerlendiren fakülte, bunun son örne- ğini açtıgı 8 + 8 + 8 sergisıyle pekıştiriyor. Mannara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof Hüsamettin Ko- çan, "Kurum dışı birikim- ler kuruma. kururaun biri- kimleriyaşanıa akmatT slo- ganıyla başlattığı yenilen- me hareketini fakültenin çehresine de yansıtarak, bu alanda dünyanın önde ge- len kurumlarından bin ol- duklannı gösteriyor. Güzel Sanatlar Fakültesi her ge- çen gün canlı, yaşayan bir kültür merkezi, bir müze görünümüne bürünüyor. Öğren- cilerine ve topluma sanat ve tasanm ko- nusunda, yaşayan bir müze ortamı sunma- yı amaçlayan girişim- ler sonucunda oluştu- rulan 8 sanat galeri- si, 8 ayn sergiye ev sahipliği yapıyor bu kez. 8 + 8 + 8 etkinliği, resim, heykel, seramik, teksül, grafık alan- lannın buluştuğu sergiler bütünü, farklı kurum ve ku- ruluşlan da bir araya getiriyor. Fakültenin büyük galensinde, İstanbul Goethe Ens- titüsü'nün ışbirliği ile getirilen Alman sanatçı Gott- hard Graubner'ın resımlen sergileniyor. Tür Tanı- tun'uı desteğıyle gerçekleşen, usta grafıker lhap Hu- hısi'nin 'Hendeseden Üçgene' başlıklı sergisı Grafik Bölümü'nün koridorlannda yer alıyor. İstanbul Dev- letOpera veBalesiMüdürtüğü'nün opera bale kostüm- len koleksiyonlanndan bır kesit ise Tekstil Bölümü ga- lensinde izleyicilere sunuluyor. Dünyadaki en ûretken flç kurumdan biri Heykel Bölümü galensinde ise son derece üginç bir düzenleme yer alıyor. Heykel Bölümü'nünyenılenme- si ve dünya standartlannda bır duruma getirilmesi için büyük çaba harcayan fakülte mezunlanndan Mimar Mustafa Öney'e göndermelerde bulunan 'Mustafa'yı Çoğaltmak' düzenlemesi... Marmara Ümversitesi Gü- zel Sanatlar Fakültesi koridorlannda yer alan bır di- ğer ilgınç ve önemli sergı ise Hüsamettin Koçan ve Erol Etinın koleksiyonundan derlenen Halk Re- simleri Sergisi. Bu sergi özellıkle genç sanatçı adaylannın görsel bellek kazanmalan için önem- h... Geleneksel halk sanatında resım gelene- ğinın nasıl oluştuğunu, halk duyarhlığınm ve anlatım dılının tanıoimast yonünde son derece önemli bir koleksiyon bu... Seramik Bölümü galensinde ise bölümün koleksıyonu ve öğrenci ışlennden oluşan Seçilmışler Ser- gisi yer alıyor. Geçen aylarda Kül- tûr Bakanüğı ve Yeğin Grubu'nun katkılanyla deprem bölgesinde ge- Lıştınlen Çadır Sanat Projesi. fakül- te bahçesinde kurulan Çadır Gale- n'de deprem bölgesi çocuklannın re- simler ile izleyicı karşısına çüayor. 8 + 8 + 8 bir ay süreyle Marmara Üniver- sitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde açık kalacak. Hüsamettin Koçan, gelıştirdikleri pro- jenin gerçek hedefinın 11 galeri olduğu- aşayan bir müze ortamı sunma amacıyla 8 sanat galerisi 8 ayn sergiyle 8 + 8 + 8 etkinliği, resim, heykel, seramik, tekstil, grafik alanlannın buluştuğu sergiler bütünü, farklı kurum ve kuruluşlan da bir araya getiriyor. nu söylüyor. Büyük galende açılan sergilerin her ay değişeceğini, diğer galerilerin ise ıki ayda bir yenile- neceğini belirtiyor Koçan: "Bu doğrultuda son dere- ce hızla gjdiyoruz. Sanınz, bundan iki ay sonra açaca- ğumz sergi sayısı 9 olacak. Bu da 9 + 9 + 9 olarak arta- rak devam edecek. Fakülteye gelecek olan her izleyiri- nin sürekli olarak 11 sergi görmesini hedefliyoruz." Koçan, eğitimi bır ortam sorunu olarak algıladıkla- nnı belirtiyor ve ekliyor: "Oğrencilerimizin yaşayan, devingen bir sanat ortamında yerişmesini amaçuyo- ruz. OğrencOer bu sergileri çevreierinde görürlerse ye- uşmelerine daha çok katkıda bulunmuş olacağız. Fa- kültemizi inter-disipliner bir ortam olarak kabul edi- yoruz. Sanatlar ve bilimler arası katkryı bu işin temel sorunlanndan biri olarak görüyoruz." Fakülte bünyesınde yer alan büyük galeri uluslara- rası bır merkez olarak nıtelendiriliyor, bölümlerin ise kendı alanlanna ılışkın sergiler açmalan planlanıyor. Bırkaç yıl öncesine kadar terk edılmiş, izbe koridor- lar bundan böyle öğrencılerin ve ustalann ışleriyle ya- Seramik Bölümü - Oğrenci \apıtları Sergisi ratımm ana odağı olacak. Fakültede açılan sergilerle, üzennde düşünülecek, tarnşüacak, görsel derinlik oluş- turulacak bır platform planlamyor. "Sayı çoğalsın diye düşünmüyoruz, nkelikten çok ni- tehkle UgUeniyoruz. Bunlann içinde iki sı- cak kalph' iş var. Deprem bölgesine kurdu- ğumuz çadın buraya getirip orada- - ki çocuklann işlerini sergiliyonız. Çadır «alerisine bir sanatsal derin- lik olarak bakmamak gerekiyor. Büyük bir şok yaşamış çocuklann resimleri yer alıyor burada. Sergi gözkm alanı olarak kalbi sıcak bir sergL Bunda bir sanat iddiası taş»- mamızzaten düşünülemezdi Bu ta- mamen eğhimdir. bunun arkasmda- ki toplumsal duyariıük göz önünde tutulmau. Kurum olarak en önem- li özeüiğimiz, yaşamı, insanı sev- mekve onunla iüşki kurmak konu- sunda büyük bir isteklflik taşrnıa- nuzdır." Hüsamettin Koçan, Sanat- TTR ile sanatı Anado- lu"ya götürmek, fa- kültede akşam haf- tasonu atölyeleri aç- mak gibi birçok ilke imza atan bir kurum olarak bölüm galeri- lerinin topluma açü- ması gibi organizasyonlarla, binkünini toplum ve insan arasındakı Uışkiyi birleş- tırmeye calışan bir eğitim kurumu olduk- lanm belirtiyor. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi yurtdışından önemli üruversıtelerle de iletışım halin- de. Örneğın geçen yaz Amiens'deki üniversitelerle ku- rulan ılişkiler sonucunda gerçekleşen workshop sonu- cunda seçilen beş öğrencınin ışı 24 Aralık'ta Amı- ens'te sergilenecek. Koçan, yurtdışuıdan fakülteleri- ni zıyaret eden kurumlann kendilerini son derece ener- jik bulduğunu belirtiyor. "Ortak gözlem dünyadaki en üretken üç kurumdan biri olduğumuza yönelik. Bu bizim üretme rutkumuz- dan. ürettiğinıizi paylaşma rutkumuzdan ve kendimi- zi taroşma, eleştirme rutkumuzdan kaynaklamyor di- ye düşünüyorum.'' 'Biz neredeysek, merkez orasıdır' Koçan. bınncisı Dolmabahçe Kültür Merkezi'nde gerçekleşen öğrenci tnenakni de fakültede yapmayı plan- ladıklanm belirtiyor "Eğitim asunda ne atöryeye. ne amTıye, ne de mekâna bağlı. Eğitim aynca uJusal sı- nırlara da bağh değil, uluslararası bir özeDiğivar. Bu iltşkikr öğrenciyi başka bir alanda bflmçkndiriyor."* Hüsamettin Koçan, sanat ortamının dışmda gıbi görünen Acıbadem'dekı fakültelerinin as- hnda pek de dezavantaj olmadığmı düşünüyor. "İstanbul bienali çercevesinde açtağunız ser- gi için otobüslerie izJeyiciler geldi, Anadolu'daki üni- \ersitelerden, bu çevrede- ki okullardan izleyicueri- mizoMu. Merkez kendiniz olabilirsiniz. Siz iyi bir şey yaparsanız insanlar gettr sizj buhır. Her geçen güniz- leyicimiz arüyor. Asya yaka- sında olmamıza karşın izieyicimiz çok. Kenar- da kaüna sorunumuz yok. Ünhersiteyi yaşayan bir mekanizma olarak algüry orum. Kent mer- kezinde olmayı unutmakgerek. Biz neredey- sek, merkez orasuur." lhap Hulusi Müseflestea Üçgene Afiş Sergisi Halk Resimieri Sergisi İstanbul Devlet Opera ve Balesi Opera Kostümkri Sergisi Sanat- Çadır Çocuk Resimieri Sergisi Fazıl Say, New York Filarmoni ile yaptığı 'Gershwin'i ve 'Uçuş Notlan' isimli kitabını tanıttı 'Ülkemdemütikkonuşulsun istiyorum'Kükür Servisi -New York'ta yaşayan dünyaca ta- nınmış piyanistimiz Fazıl Say, New York FUarmo- ni Orkestrası ile kaydettıği yeni CD'sı Gerswin'ın ve UçuşNoÜan adh kitabımn tamtımmı yapmak, İs- tanbul, Ankara, Izmir ve Eskişehir'de konserler, Anadolu Üniversitesi' nde piyano master kursu ver- mek için ülkemizde. Bugün Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nde, AIDS Savaşrm Derneğı yaranna bir konser verecek olan Faal Say, AIDS hastalığma karşı 'Idşisel bir duyarhhğV olduğunu anlattı: "Piyano hocam David Levine'i 1993 yüında AIDS'ten kaybettik. Ona öğrenci olarak gittiğimde 17 yaşmdaydım. O yıl hastalığı olduğu ortaya çıkb. ZayıfladL 7amanmm çoğunu hastanelerde gecirmeye baştadL 17yaşuıdan 22>Bşına kadarbütünbu dramın içinde büyüdüm. O yüzden AlDS'e karşı kişisel bir duvarlığım var." Bestelerinın ve düzenlemelerinin yer aldığı kitap- lanndan sonra ılk kez deneme ve anılannı ıçeren bir müzik kıtabı basılan Fazıl Say ile Müzik Ansıklo- pedisı Yayınlan'ndan çıkan"Uçuş Nodan" ve War- ner firmasının klasik müzik kolu Teldec/ Balet Plak etiketli albümü "Gerswin" üzerine söyleştik. - Kitabuııza neden "Uçuş Nodan" ismini verdi- niz? SAY- Kıtap, pek çok yerde aldıgun notlardan oluş- tu fakat konserler nedeniyle sürekli uçak yolculu- gu yaptığım için böyle bir ada karar verdım. - Anlatım dilinizde belirli ölçüüeriniz var nuydı? SAY- Edebı amaç gütmedım eksenim müzıktı. Kitap, tamamen Türkiye'ye yönelik ölçülerde. Ki- mı okurlann bazı sorunlarla, bilgilerle ilk kez kar- şılaşacağım düşünerek yazdım. Türkıye'de müzik felsefesi üzerine az sayıda kıtap var ve bu kitabın açacağı bu- yer vardn- diye düşündüm. Bu bir mü- zik kitabı sonuçta ve müziğe çeşitlı perspektifler- den bakıyorum ve en mantıkh haliyle nasıl söyle- yeceğimi bildiğim fikırlerim var bu konuda. 'Geçmişime eleştirel baloşım yer alıyor' -Müziküzerine ne tür flkûieriniz yer alıyor'' Uçuş Notlan"nda? SAY- Kitapta 'niye müzik yapıyoruz? Niye dinli- yornz? Müzikten ne kazamyoruz? Ne kazandırryo- ruz?' gibi sorulara aranan yanıtlar, yorumlama ve yetenek üzerine açıklamalar var. Çağınuzda klasik müziğin özümsenerek yorumlanmasıyla gördüğü ilginin artacağına dair düşüncelerim var. Mozart, Bach, Gerswin gıbi bestecilen hangı gözle gördü- ğümü ve dınleyıcilere müzikal yorumlanmla neler aktarmak istediğimi belırtiyorum. Acaba dinleyen- lere müziğimle bunlan aktarabiliyor muyum... Bir de kendi müzik geçmışıme eleşrırel bakışım yer alı- yor: Neler yapıldı? Neydı bana, bugüne bu- şey sağ- lamış olan? Kendime bv pay çıkartmaya çalışıyo- rum ve bunun da çeşitli yararlan var bence, çünkü bulunduğum yere gelebilmek müzik dünyasında gerçekten zor bır olay. onemh bır basamak -Yazarken hedefletnguıiz betirb bir kitknizvar nny- dı? SAY- Özellikle, Türkiye'deki yeni yetişen ve ken- di kuşağımdaki müzisyenlerin yaşadıklanmı bil- mesini istedim. Herkes aynı yoldan gelmez, bır ye- re ulaşırken herkesin yolu ayndır ama bunun bazı esaslan, genel çızgileri vardır Çoğu benım arkada- şım olan beğendığım müzisyenlerin değerlennden bahsetmek ıstedım, kariyerlen için bir referans ola- bilinm. Onlarla eleştirmenlerin bilemeyecekleri, kelımelerle anlatılamayacak püf noktalardan konu- • "Edebi amaç gütmedim, eksenim müzikti. Kitap, tamamen Türkiye'ye yönelik. Müziğe çeşitli perspektiflerderi bakıyorum. Çağımızda klasik müziğin, özümsenerek yorumlanırsa gördüğü ilginin artacağını düşünüyorum." şuyoruz ve bunun büyük önemi var bence. - Medyadeştirisi yapağuuzı da söyleyebiHr miyiz? Bir yerde medyamn paranın metresi olduğunu be- SAY- Klasik müzikte geçmişle günümüzü karşı- laştırdım. Bab'da geçen yüzyılda 'kültürle ekono- minin evüüği vardı' diye analiz edılir. Halk kültür- le iç ıçeydı, örneğin gazetelerde Brahms'ın yeni eserlerinin basılacağınm ilanı yer alıyordu, onunla yapılan söyleşiler vardı. Bizde örneğın Ulvi Cemal Erkin zamanına bakarsak hıç böyle bır duruma rast- layamayız, o iç içelik yok. Kopukluk bu yüzyılda başladı, gerek dünyad,a gerek Türkıye'de; buna de- ğınmek istedim. 'Gershvvin' üç bölümden oluşuyor -Aydmlanmızın müzikleügüenmediklerine değin- mişsiniz» SAY- Dırekt olarak öyle bir şeyden bahsetme- dim; yalnız 'klasik müzik daha fazla ilgi görebiür miydi Türkiye'de' sorusunu sorarsak evet görebılrr- di. Gerçekçi olursak yapüması gerekenler şunlardı diyebıliriz. tlgilenmediklenni kastetmek istememı- şımdir ama Türkiye'de müzik hakkında fazla yazıl- mıyor, az sayıda müzik eleştirmenı var, çok az bir kitle klasik müzik dinleyicisı. Örneğin New York'ta on bin piyamst yaşıyor, günde 35 konser verüiyor. Sayısal karşılaştırmalar yaptığunızda bizim büyük- şehırlerimizdeki azlığı görüyoruz; o da seyircınin talep etmemesinden kaynaklamyor. Burada konu- şulacak şey bunu nasıl arttırabileceğimiz; ülkemde müziğin konuşulmasını istiyorum. -'Gershwin'in iceriğinde neler yer ahyor? SAY- En son albümüm 'Gerswın' üç bölümden oluşuyor: New York Filarmoni Orkestrası ile geçen yıl New York'ta verdiğim konserlerin canlı kaydı, Gershvvin'in benim de bir buçuk yıl öncesine ka- dar habersiz olduğum az bilinen yapıtlanrun or- kestrasız kaydı, ki bunlann bir kısmını solo piya- noyla kendim kaydettim ve Gershvvin'in 'Porgy ve Bess'inden benim düzenledığım aranjmanlar var, bunlan küçük bir caz grubuyla seslendirdik: parça- larda piyanonun yanı sıra klarnet, saksofon, drum set, vibrafon, kontrbas var. - Albümde caza yönelik bir tavnnız olduğu söy- lenebflir mi? SAY- Evet. Klasikten çok caza yakınlık duyan bir stil bu. Her parçada doğaçlamalar var ancak bildik bir caz doğaçlaması şeklinde degil; çünkü hiçbiri- miz caz müzikçisi değiliz. Gershwin'in yapıtlannı organıze etrikten sonra doğaçladık. Sadece doğaç- lama da değil, yaptığım kompozisyonlar da var bu- nun içınde. Bu yılki İstanbul Festıvalı'nde doğaç- lama üzerine ilginç şeyler yapmayı düşünüyorum. - New York Filarmoni Oe yaltyiıaniT nasıl oldu? Gershwin'i seçmenizde bestednin Amerika'da çok sevilmesinin payı \-ar mıydı? SAY- Nevv York Filarmoni ile dört konser verdim. Üki 1998'in temmuzundaydı. Konserlerden sonra or- kestra benimle Rhapsody in Bhıe'yu kay detmek is- tedığıni söyledı. Aralık ayında tekiar iki konser ko- yuldu ve bu konserler kaydedildi. Gerswin, Ame- rikan piyasasındaki en büyük klasik besteci ama bu CD'yi yapmamın nedeni piyasaya daha dennleme- sıne gırmek değil. Leonard Bernstein ekolünü ba- nndıran orkestra , Gershwin müziğini dünyada en iyi seslendirir. Bu nedenle New York Filannoni Or- kestrası ile Gershwin kaydetmek bulunmaz bir fir- sat. Olağanüstü zevklı bır çahşma oldu. KUŞBAKIŞI MEMET BAYDUR ._ Uzayla Zamanın Aracısı "O zaman her şey yosundur işte" diyor Hakan Savlı. Yüreğime bir sis lambası gibi asılıp kalıyor bu dize. Sayın Savlı'nın "Sanşo Panza'nın Olü- mü" adlı şiir kitabından aylarca önce söz etmiş- tim. O zaman çok sevmiştim bu kitabı. Geçen- lerde yine okudum, daha çok sevdim. Bir şiir ki- tabı. 1965 doğumlu bir bilim adamının şiirleri. AJt- mışbeş- yetmiş milyonluk ülkemizde altı-yedi bin kadar satması gereken enfes bir kitap Sanşo Paifh za'nın ölüm.ü. Kitabın arka kapağında önems»- diğim, doğru iki satır var: Doğu Akdeniz kıyılann- dan Batı Toros yaylalanna uzanan bir çocukluğun izleri var bu kitapta. Kendine bir memleket edir*- mek isteyen dünya vatandaşlannın anlayıp sever ceği şıirler. Kitapta yerini bulan şu Burdur türkü- sü gibi. ;•{ "Denizin dibinde demirden evler / o kınalı parmaklar" b Sanşo Panza'nın ölümü'nü bulup okuyun, bir rinci sınıf bir şairie tanışacaksınız. Az şey değU- dir bu. Arkasında yazdığı şiir dışında hiçbir gü^ olmayan bir şairie tanışmak... <•> • • • ı> John Berger yazdığı her satın özene bezerfe okuduğum bir yazar. "Görünüre Dair Küçük Bfr Teoriye Doğru Adımlar" adlı enfes bir kitabı yA- yımlandı geçen ay. "Ikimizde bilıriz ki/ Işık uzayi- la zamanın/ Aracısıdır." İki şiir, beş denemeden oluşan bu minik krtabı da okumak gerekiyor. Ber- ger olağanüstü bir yazar, külyutmaz bir kuramcı. O da Hakan Savlı gibi, kurnazlar tarafından naif sanılacak bir akılla/zekâyla yaklaşıyor hayata ve sanata. Kitabın arka kapağından okuyorum: "Buy gün insanlann içinde yaşadığı yalnızlığı kim öri- ceden bilebilirdi? Her gün dünyaya ilişkin göv- desiz ve sahte bir ımgeler ağı tarafından yeniden onaylanan biryalnızlık. (...) Eğer kâr peşinde koş,- mak insanlığın kurtuluşunun tek yolu olarak gö- rülürse, gelirelde etmekmutlak öncelik haline ge- lirse, o zaman gerçekten varolanın itibargörme- mesi, görmezden gelinmesi ve baskı altında tu- fulması gerekir." John Berger'in bu ince ve "kalın" kitabını da oku- yun isterim. ' ^ • • • ';- Berger, "gerçekten varolan" bir ŞEY'den söz ediyor. kibargörmeyen, görmezden gelinen, bas- kı altında tutulan bir ŞEY. Nedir o? Türkiye'de son elli yıldır itibar görmeyen, görmezden gelinen, baskı altında tutulan ŞEY'leri düşünün bıraz. Ger- çekte varolan şeyler. Cumhurbaşkanı Nâzım Hik- met'e gönderme yapan postmodern bır cumhu- riyetin yurttaşlanyız artık. Hayat bizi (bizim gibi ih- sanlan) haklı çıkanrken, düzen bizimle dalgasını geçiyor. O zaman her şey yosundur işte! Her şey yosundur. Yine de kötümserliğe kapılıp gitmeye gerek yoktur. Geçmişin soluk renklerine cila çekip par- latan ve o yitik günlerin serinliğinde, olmayan bir zaferi yaşamış gibi davranan insanlara rağmen kö- tümserliğe kaprimak gerekmez. Siz bakmayın ki- mi çok bilmişlere, amerikanvari demokrasi hava- rilerine, Osmanlı Imparatorluğu'nun kapıkulu gi- bi davTananlara. Gelecek hep bir ışık kapısıdır. Eği- lip bükülse de, yırtılıp buruşsa da. çoğu zaman üstümüze beş numara büyük gelse de bunu de- ğiştiremeyiz! Milliyetçiliğin balçığına saplanıp kaimayan, bi- limi ve sanatı gözünün önünden ayırmayan, mu- halefeti muhalefete benzeyen, eğitimini ve huku- kunu düzeltmiş, sosyalizmden söz edebilen in- sanlann sokakta dolaştığı bir memleket, çocuk- su bir ütopya olmamalı. Kâr peşinde koşmak in- sanlığın kurtuluşunun tek yolu değildir. Mutlak öncelik insan olmalıdır hep. Bunu şairier bıliyor, yazartar biltyor, çoluk çocuk biliyor, peki kim bil- miyor sizce? Adile Naşit bugün anıüyop • Kültür Servisi -Türk sineması ve tiyatrosunun unutulmaz ismi Adile Naşıt, bugün saat 13.00'te . Karacaahmet'teki mezan başında anılacak. Toplanö, Adile Naşit Deneme ve Eğitim Sahnesi Gençlik ve" Çocuk Tiyatro Kulüpleri ile Üsküdar Sanat x> Gönüllülleri Derneği tarafından düzenleniyor. ?ı (342 19 85) ıt Emmanuel THibault İstanbul'da • Kültür Servisi- Ünlü balet Emmanuel Thibault, bugün saat 21.00'de İstanbul AKM Büyük Salon'da sahneye çıkacak. Genç Yönetici ve Işadamlan Denıeği (GYİAD) tarafından düzenlenen gösteri Kültür Bakanlığı'nın himayesinde ve Fransız Ticaret Odası'mn katkılanyla yapılacak. THY, Air France,ı; Hyaat Regency, ve A.F.A.A.'nın sponsorluğunda '"• gerçekleşecek olan gösteride ünlü baletlerinimiz •:•! Tan Sağtürk de Fransız meslektaşlanyla sahneyi lî ' paylaşacak. Gösterinin büetleri, Vakkorama •£. mağazalanndan alınabilir # TYS'den deprem bölgesine Bünci kitaplık • • Kültür Servisi - Türkıye Yazarlar Sendikası'nın f- (TYS) deprem bölgesinde oluşturduğu kıtaplıklann;' ikıncisi tzmit Büyükşehir Belediyesı Şehir Tıyatrosn bünyesındeki Süleyman Demirel Kültür Merkezi'nde açıldı. Kitaplıklann ilki 28 Ekım'de, Sapanca •; Kırkpınar Çadırkentı'nde hizmete sunulmuştu. g BUGÜN l_ • CRR'de, 'Ensemble Zik' saat 19.30'da konser venyor. (232 98 30) • BEKSAV'da, Hüseyin Karabey ın yönettiği 'Boran' adlı kısa film ve söyleşısı saat 18.00'de ızlenebilir. (0216 349 91 55) • tSTANBUL BİLGİ ÜNİVTRStTESİ'nde, 'Tamas and JuB' adlı film saat 14.00'de, 'Queen Margof fılmi de saat 17.00'de izlenebüir. (216 23 15)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle