Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURtYET 12ARALIK1999PAZAR
14 KÜLTÜR [email protected]
ALLECRO EVtN tLYASOĞLU
Katia RicciareDi ve Zehra- KatiaRkaareDi'yi, bu ünlü Italyan di-
va'sıru Istanbul'da Atatûrk Kültür Mer-
kezi'nin sahnesinde görmek müzikse-
verlere, özellikle opera severlere büyûk
mutluluk yaşattı 10 Arabk gecesi. As-
hnda bvıruk bır mutluluktu bu. Çünkü
Katia, iki yıl önce yitirdiğirniz sevgih
sopranomuz Zehra Yddız ıçın soylü-
yordu. Zehra'nın anısına dûzenlenen
gecede, salondakı konuklannın yanı sı-
ra, Zehra'nın sahnedeki onur konuğu
idi. Öğrencılik yıllannda Katia'yı Ital-
ya'da izlerae firsatı bulan Zehra, onu
yer yer kendtne ömek almış. CD'lerini.
dinlemiş, vıdeo kasetlerinden yorumu-
mı ögrenmış. Eşı Sûha Yddız Katia'yı
Macerafta kentınde zar zor bilet bulup
^irdıklen bır temsilinden sonra nasıl
operanın arka kapısından çıkışını izle-
diklerinı, Zehra'nın onun yürüyüşüne
arabaya bınişıne bile nasıl dıkkat etü-
ğıni anlanyor. Katia, Zehra'nın ömek "cü-
Ya"lanndanbırisiymiş. Bunedenle Zeh-
ra'nın adına kurulan vakfın ilk etkinli-
ği olan bu yılki anma gecesinin solisti
olarak Katia seçildi. Böylesi bir diva'yı
ağırlamak. şefiyle orkestrasıyla ve ko-
nuk etme koşullanyla mutlu etmek do-
ğal kı çok zor. Ancak Rengün Gökmen
gibi ltalya'da eğitım görmüş. Italyan ya-
şamını, ttalyanlann sanat anlayışını çok
ıyı tanıyan, Italyan hükıimetının nışan-
lannı taşıyan bir şef ile çahşmak da bu
primadonna'nın Istanbul'daki şansıydı.
Rengim Gökmen aynca opera ve koro-
lu senfonik yapıtlan yönetmekte kazan-
dığı ustalıkla sanıyorum Katia'ya ünlü
sahnelerdekı dığer şefleri aratmamıştır.
Son dakikalarda kuruluşu tamamla-
nan Zehra Yıldız Vakıf Orkestrası ge-
cenin sürprizlerinden birisiydi. tstan-
bul Devlet Opera ve Bale Orkestrası'nın,
Istanbul Devlet Senfoni Orkestrası 'nın
üyelen ve aynca yenı mezun genç or-
SL dakikalarda
kuruluşu
tamamlanan Zehra
Yıldız Vakfi
Orkestrası gecenin
sürprizlerinden
biriydi. Katia
Ricciarelli'nin de
bir müjdesi vardı.
Ünlü diva, nisanda
îstanbuFda
yapacağı seminerde
seçilecek iki genç
sanatçıya îtalya'run
Parma kentinde iki
yıllık eğitim bursu
verecek.
kestracılann katılımı ıle böylesi bırtop-
luluk ortaya çıkmış oldu. Bu kuruluş
apar topar da olsa pınl pınl bir yorum-
la sonuca ulaşmıştı.
Katia Ricciarelli, 1990 yılında Istan-
bul Festıvalf ne iki prograrnla katılmış,
kendi uzmanlık alanından Barok dö-
nem yapıtlarını sunmuştu. O konserle-
nnde dınleyicıyı gerçekten büyülemış.
18. Festivalüı yıldızı olarak festival se-
yir deftenne adını geçırmiştı. O zaman-
lar Güneş gazetesine yazdığım bir ya-
zıdaşöyle demışım: *Dinleyiciyisıcacık
sanveren, bir peri masalını anlatan yu-
muşacık edasıyla, bağınp çagjrmadan
müziğinisunansoprano." Söyleşimizin
sonunda Istanbul dinleyicisi ile tümleş-
tiğini ve bu kente bir gün mutlaka bır
opera temsili ıle gelmek istediğini be-
lirtmiş. Bu kez, Zehra'nın anısına bu
konseri vermekte olduğundan çok mut-
luydu, ancak "şu yazgıyabakın,bir ope-
ra temsili yine sonraya kaktT diyordu.
Katia Rİccıarelli, yirminci yüzyü mü-
zığlnde şancıyı zorlayan, şan yapmayı
güçleştıren, daha doğrusu güzel şarkı
söylemeyı engelleyen yenilıklere karşı
çıkıyor. Yeni rejilere kapısı açık, ancak
müziğın güzelliğıni bozmaya kımsenin
hakkı yok, diyor. "Bu çağdan, severek
söylediğim en yakın besteci Paulenc.
Ondan ötekisini başkalan yapsın ben
taâlâ eskOerin, geleneksel operalann için-
de keşfedilecek pek çok yenilik olduğu-
na inanıyorum."
Dünyanı tüm önemli sahnelerınde
söylemiş, en büyük sanatçılanyla sah-
neyı paylaşmış. tarihe adı geçen şefler-
leplaklar yapmış, görmüş geçirmiş, sa-
natı, müzığı dolu dolu yaşamış bir sop-
rano. "Diva" olarak anıltnaya, opera-
evlerinin tannçası, kraliçesı olmaya hak
kazanmış. Sesiyle, sanaüyla, sahnesiy-
le, disıpliniyle, kişiliği ile ayncahklı bir
ınsan. Verdı operalannın tümünde, Mo-
zart ve Barok operalannın pek çoğun-
da rol almış. Hâlâ söylemek istedıği rol
kalmış mıdır dersiniz? "Evet, Pucci-
nı'ninManon operası! Bunubirtnıiüoy-
namak nasip ohnadı. Bir zamanlar çok
gençsin. oimaz dediler. Sonra da nasıl
okiuysa bir türlü progranuma gireme-
di Hâlâ içünde kalan bir operadır bu."
Gençliğinde örnek aldığı, özendiği
başlıca sopranolann MonserratKabal-
k ve Renato Tebaldi olduğunu söyler-
ken Leyia Gencer ile yakınlığuıı, dost-
luğunu vurguluyor ve ona beslediği hay-
ranlığı dıle getinyor. Leyla Gencer'in
harika opera sanatçılığı yanı sıra derin
kültürü ve çok yönlü kişilığıni de övü-
yor. Katia Riccıarelli'yi bu kez Istan-
bul'da on yıl öncekı 'performans' dü-
zeyinde izleyemedık. Ne yazık ki bu
kez ses sağhğı ıyi değildi. Hava deği-
şiminin onu olumsuz yönde etkiledi-
ğinden yakııuyordu. Keşke Zehra da
sağ olsaydı. bizimle birlikte onu ızlesey-
dı. Üstelık artık bır öğrenci olarak de-
ğil, sahneyı kavramış kıvılcımlı sesiy-
le yurt ıçinde ve dışında hayranlar ka-
zanmış yenı bırdiva olarak aramızdaol-
saydı! Ve o gençlik anılannı kendisi an-
latsaydı Katia'ya!
Bu acı tablonun neyse ki avunulacak
bir yönünü yakalıyoruz: Zehra Yıldız
Vakfi içın bır müjdesi vardı Ricciarel-
li'nin. Nisan ayında on günlük bir se-
mineTyapmaya gelecek Istanbul'a. Se-
mineT sonucu seçilecek iki genç şancı-
ya ttalya'nın Parma kentinde iki yıhlk
eğitim bursu verecek. Ve bundan böy-
le Ricciarelli'nin ttalya'daki okuluyla
Zehra Yıldız Vakfi arasında kurulacak
bu" köprü, yeni Zehra'lann yetişmesine,
genç yeteneklerin yeni dünyalara açıl-
masına önayak olacak.
e-mail: evinita boun.edu.tr.
Tunç Başaran 'ın yenifilmi Abuzer Kadayıf'ta başrolü Metin Akpınar üstleniyor
Karakomediyle Türldye'deki yozlaşma...Kültür Servisi - "Önyargısız
ama açık yüreklilikk söyiemem
gerekirse Türldye'deki yozlaşma-
Din düzeleceğinden hiç umutlu
değUim" diyen "sevgi filmleri-
mn" yönetmenı TunçBaşaran, se-
naryosu Kandemir Konduk'a aıt
"Abuzer KadayıT' ısımlı yenı bır
fılm projesıyle karşımızda. Her
şeyin içuıde sevgi olması gerek-
tiğini belırten Tunç Başaran, ge-
niş oyuncu kadrosu, iki de sürp-
riz oyuncusuyla Türkiye'dekı kül-
tür yozlaşmasını karakomediyle
gözler önüne serecek.
- Filnün ismi nasıl benriendi?
TUNÇ BAŞARAN - Ben üç
senede bır film yapıyorum. Ge-
çen senenin sonunda Kaçıklık
Diptomaa'nı bitirdim. Uzun sü-
redır üzerinde düşündüğüm ve
çekimlerini de Macaristan'da ger-
çekleştirmek ıstediğim bu- pro-
jem vardı, Kandemir'den de böy-
le bir fikir gelince, projeye çok
çarpıldım ve kabul ettım. Kan-
demır'ın yazdığı bu projenin is-
mi 'Türkiye'ırinTürküsü' ıdı, bu
da bana pek sinematografık bir
isim olarak gelmedi. Filmin as-
lında iki kahramanı var, ikisi de
aynı adam, bir tanesı bir öğretim
görevlisi, diğeri de bir türkücü.
Oğretım görevhsı türkücü kim-
üğine bürünüp para kazanacak.
Belli bir amacı var, bir okul yap-
tıracak. Bu türkücü kimliğinın
ismi de ya 'Semer' ya da 'Abn-
» r KadayıT olacaktı. Benbu is-
mi duyup da yüzünde gülümse-
me belirmeyen kimseyi görme-
dim ve filmuı ismine böyle ka-
rarkıldık.
*Sevgi mutiaka olmah'
- Fümin konusutam olarakne-
«r?
BAŞARAN -Hap haünde söy-
.fcrsem Türkiye'deki yozlaşma.
ftlmde kansı bir gasp olayında
tınercı çocuklartarafuıdan öldü-
rülen bir sosyolog var. Bu adam
kendisine sokağa düşmüş çocuk-
lan topluma tekrar kazandmna
görevi ediniyor. Dünya çapuıda,
içerisinde yüzme havuzlan, oyun
ve okuma odalan, bilgisayar sis-
temleri bulunan bu- tesis kurma-
yı düşünüyor. Bu da doğal ola-
rak onun memur maaşıyla olacak
bir iş değil. Bir gün televizyon-
da türkücülerin hastane ve tesis-
lerkurduklannı görüyor. Güney-
doğu kökenli olan bu sosyoloğun
bir de Unkapanı kaset çarşısıyla
bağlanülan olan bir emmioğlu
var. Görünümünü değiştirip tür-
kücü olmayakararveriyor ve ha-
kikatenyükselmeye başhyor. Ka-
zandığı paralan da kurmayı ta-
sarladığı tesise yatırmaya başh-
yor. Fakattabii ki Türkiye'deki ka-
ranlık güçler, partıler, mafya, ya-
zılı ve görsel basın, medya, ga-
zinolar, reklam şirketleri, onu
çemberlerinin içersine almaya
başhyorlar. Aslmda bu adam
amacına ulaşnktan sonra türkü-
cülüğü bırakmak istiyor, fakat
ohnuyor, çünkü brrakörmıyor-
lar. Yavaş yavaş da türkücü kim-
lıği sosyolog kimliğıni öldürme-
ye başhyor.
-Nedentürkücü IdmMğisosyo-
log kimhğinden daha ağır bası-
>x>r peki?
BAŞARAN - Burada iki sebep
var, ben bunlan gerçek ve doğ-
ru sebep diye aymyorum. Bir ta-
nesi herhalde adamın karakte-
rinden kaynaklanan bir şey, çün-
kü o kadar ünlü olmak, o kadar
para kazanmak bir insanın red-
dedebileceğı bır şey değil. tkin-
cisı ve benim için daha önemli
olan, Türkiye'deki güçlerin böy-
le bir insanı bırakabdeceğini hiç
düşünmüyorum. Çünkü herke-
sin bu tarz insanlardan çıkarlan
var. Biradamçok ünlü olduğuza-
man onun etrafına bir sürü insan
gelir. Tabii bu güçlerin böyle bir
kişinin simgelediği bir sürü in-
sanı bırakması söz konusu bile ol-
maz, böylesi gerçeğe daha uygun.
Tabiibu Abuzer Kadayıf arkada-
şımız gıdecek ve yerine bır sürü
Abuzer Kadayıf gelecek, her za-
man olduğu gıbı.
- Gerek kendi beğendiğiniz
filmler, Charlie Chaplin, Bısiklet
Hırsızlan,Kadınlarve Erkekler,
Üç Arkadaş ^-b. gerekse kendi
fHmkrinizde duygu, sevgivetop-
lumsal konular hep ohıyor. Bunu
neye bağhyorsunuz?
BAŞAELVs - Dünyanınher ye-
rinde bıt sürü yönetmen var. Her
yönetmenin de kendi tara var. Kı-
mı komedi yapar, kimi Hitch-
cockgibi genlim filmleri yapar,
kimi de aşk filmi çeker. Bazıla-
n ıse sadece film yapar. Belli bu"
tarzı da ohnayabüir. Bana sevgi
filmleri yönetmeni diyorlar. Böy-
le dediklen zaman benım çok
hoşuma gıdıyor, çünkü bu bır
tarz değil. Her şeyde sevgi ol-
malıdır Tnıffaut'nun yazdığı
Hitchcock adlı kitapta şöyle der
Hitchcock: "Ben filmde kulla-
nacağım körü adamlan güzel
adamlardan seçiyorum."
Burada da başka bu
1
yaklaşım
var. Ben her filmde sevginin mu-
hakkak olmasından yanayım.
Çünkü biz bır film yapıyoruz,
gerçeğe uygun olmayabüir bel-
ki, sinemanın gerçeği hayatın
gerçeğinden farklıdn-, ama sade-
bir gâsp
olayında tinerci
çocuklar
tarafından
öldürülen bir
sosyolog, sokağa
düşmüş çocuklan
topluma tekrar
kazandırmak için
bir tesis kurmak
istiyor.
Unkapanı'ndaki
emmioğlunun
yardımıyla
görünümünü
değiştirip türkücü
olmaya karar
veriyor.
ce film değil, hayatta ne yapı-
yorsaruz içerisinde se\
r
gi olma-
h. Erupery'nın dediği gibı, "Gü-
tünû bunca güzel kılan, ona uğ-
rundaharcadığınzamandır." Bu
filmde de sevgi var. Bu toplum
içerisinde yaşıyoruz, dolayısıy-
la bir sürü problem var. Bunlan
sevgi ile halletmeye çahşmak ho-
şuma gıdiyor. Bir de insanlarla
uğraşmak hoşuma gidiyor.
'Hiç umutlu değüinT
-KaçıkhkDipkMnaa'ndan son-
ra neden karakomediyeyöneldi-
niz?
BAŞARAN -Tesadüf. Hikâye
onu gerektırdıği içın, yoksa özel
bir seçim değil. Kandemir çok gü-
zel yazmış senaryoyu, hikâye de
çokhoşuma gjttL tnsanlar çokgü-
zel konuşuyor. Sinemada genel-
de insanlar karton gibı konuşu-
yor,burada insan gibi konuşuyor-
lar.
- Seyirciler bu filmi izlerken
kendilerini senarvonun, filmin,
otaylarmbirparçasıgibihissede-
bikcekkr mi? Filmdençıknktan
sonrakafalannda birtakunsoru-
lar ohtşabilecek mi?
Bu ulusal bu: fılm, bızı daha
fazla ılgilendirir. Ama diyelim
ki filmi bu- milyon kışi seyretti,
dolayısıyla bir müyon görüş olu-
şacaknr. Kimi filmin içerisinde
görür kendini, kimi "Keşke ben
de böyle bir türkücü obanT di-
yebüır, kırrusı sosyolog Ersin'nin
sevgıhsıni beğenir. Yani kim ne
ıstıyorsa onu alsın filmden, ben
böyle düşünüyorum.
- Filmde kimkr rol alacak?
BAŞARAN - Metin Akpınar
Abuzer Kadayıf ı ve Ersin'ı oy-
nayacak, Metin Akpınar'ı yetiş-
tıren emmıoğlunu Lse uzun zaman
o>Tinculuğa ara veren Taiat Bu-
lut oynayacak. Onun dışında ye-
teneklenne ınandığım genç oyun-
culara yer verdik, bunlann bir
kısmı manken. Ama kimse anne-
sinden oyuncu olarak doğmuyor,
yetenek varsa neden olmasın?
102 tane rol var, Devlet Tiyatro-
lan'ndan, ŞehırTıyatrolan'ndan,
sinemadan ve mankenlerden seç-
tim, hatta sokaktan da seçtim.
Ve artık herkesı bırbirine kanş-
tinyorum. Üa tane de sürpnz isim
var. Misafir oyuncular da var.
Mesela AzizÜstel ilk defa oyna-
yacak, CenkKoray,Sa>uşDinçeL
daha bu: sürü isim var.
- Türldye'deki toplumsal yoz-
laşmasizcedüzetirmi? Biryönet-
men olarak umutlu musunuz?
BAŞARAN - Ben hiçbır şeye
ne pembe gözlüklerle ne de ön-
yargı ile baktım. Seneler önce
"Tûrksineması öTdü" diyenler de
açsınlar gözlerini baksmlar. Bu
soruya da pembe gözlüklerle ba-
kıp düzelecekya dabir önyargıy-
la düzehnez demek istemıyorum.
Ama ikisinin arasında bir şey so-
racak olursanız, çok açık yürek-
le söyleyeyim, hiç umutlu deği-
lim. Bu önyargı değil ama yüre-
ğimde böyle hissediyorum. Bu
filmde de bu umutsuzluğum an-
laşılacak. Bir Abuzer gider bir
başka Abuzer gehr. Bunlarla sa-
vaşmak lazım.
îngiltere'de 'OtomatikPortakal' artık kesintisiz olarak gösterilecek
DevletyapıyorsaKubrickdeyapar
Alex de Large, filmde tecavüz suçlusu rolündeydL
Kültür Servisi - Bu yılın başında yaşammı yi-
hren ünlü film yönetmeni Stanky Kubrick'in
'OtomatikPortakal' adlı fibninin, şiddet içeren
sahnelerinuı kesılmeden gösterilmesı Îngiltere'de
kabul edildi. Ingilız Fihn Sınıflandırma Kuru-
lu'nun dün aldığı bu karar, fıhn ve Kubrick üze-
rinde yeni tartışmalann başlamasına yol açtı.
Kubrick, 7O'lerde çektigi Otomatik Portakal'ın
dünyasınemalannda göstenmini, içerdıği şiddet
sahneleri dolayısıyla kendi isteğıyle yasaklamış,
ancak üç yıl önce gösterime girmesine izin ver-
mişti. Yönetmenin film üzerine koyduğu yasa-
ğı yine kendi ısteğiyle neden kaldırdığı sorusu,
şu günlerde sinema çevTelerinin gündemınde yer
alıyor. Kubrick'inkayınbiraderi JanHarlan, yap-
tığı açıklamada, filmde konu edilen "cinsel ne-
denlerden dobıyı hüküm grymiş kişilerin erkek-
üklerinin kimyasal yöntemlerle za\Tilanlmasr
uygulamasının son yülarda Îngiltere'de ve ABD'de
kuîlanıldığinı, Kubrick'in de bundan cesaret ala-
rak film üzenndeki yasağı kaldu-dığmı belirtti.
Bilindiği gibi filmde, tecavüz suçlusu AfcsdeLar-
ge, konulduğu hapıshanede kimyasal terapi gör-
meye zorlanıyor ve böylece, seksle ilgıli bir gö-
rüntüyle karşüaştığı zaman neredeyse kusma
noktasına geliyordu. Kubrick, o dönemde karşı-
laştığı tepkilerden dolayı, hıçbir yasal hakkı ol-
madığı halde filmin göstenme girmesini iste-
memış, ancak yapımcı şirket Wamer Bros. Kub-
nck'i kırmayarak filmin dağıtımını engelhnişti.
Bundan üç yıl önce Ingiliz ve Amerikan bası-
nında çıkan haberler, filmin konusunun artık 'sa-
kınca' oluşturmadığını gösterir mtehkteydi.
Bunun yanı su^a filmin üç yıl önce ilk kez gös-
terildığı bir festivalde eleştirmenlerden olumlu
tepkiler alması ve ltalya'nın fıknin izlenme yaş
suunnı 20'den 15'e indirmesi de Kubrick'in ka-
rannı değiştirmesini sağlayan etkenler olarak gö-
rülüyor.
Y A L A R ?
WoodyAllen'ın 'dâhi
çocuğu' üniversitede
• Klrk Douglas,
geçen perşembe 83.
yaşını kutladı. Tüm
aılesıni ve dostlannı bir
araya toplayan ünlü
oyuncu, bağh olduğu
Musevı dinuıde yer alan
'yaşam 70 yaşında
başlar' uıanışuıı
anımsatarak "Bugün
yenıden 13 yaşıma
ginyorum. Söz
venyorum iyı bir çocuk
olacağım" dıyerekespn
yaptı.
• Woody Allen , c
Mia Farrow
çıftinuı bıyolojık
anlamdakı tek
çocuğu Seamus
Farrow, henüz 11
yasında obnasuıa
karşın gelecek yıl
Columbıa
Ünıversitesi'nde
öğrenime
başlayacak. Süper zekâlı
olduğu beürtılen
Seamus, geçen yıl Albert
Camus, Franz Kafka ve
Jean Paul Sartre gibı
yazarlann yapıtlannı
okumuş. Farrow-Allen
çiftinin onu e\latlık
ohnak üzere toplam 11
çocuğu bulunuyor.
Farrovv'un aynca dört öz
çocuğu daha var.
• Ashley Judd Jım
Shendan'ın yöneteceği
'The Notebook' ("Defter)
ısımh bır fihnde rol
alacak. Nıcholas
Sparks'ın çok satan
romanuıdan uyarlanan
yeni fümde. huzurevınde
kalan yaşlı bir kadını
düzenli olarak zıyaret
eden bır adam. her
ziyareunde kadına aynı
aşk öyküsünü anlatıyor.
Sonunda, öyküdekı
kadının aslmda
bakımevindeki kaduı
olduğu ortaya çıkıyor.
• Julla Roberts.
'33 Lıberry Street" adlı
bir komedi fıhnınde
başrolü oynaması için
Warner'dan teklıf aldı.
Filmi 'Lolita'nın
yönetmeni Adrian Lyne
yönetecek.
• Altın Küre
ödİİIIerlıçınyaklaşık
200 film, 11 televızyon
dizisı. 96 televızyon
fümı, 40 yabancı füm
baş\
r
urdu. 23 Ocak'ta
57.'sı düzenlenecek olan
ödül törenıne Steeve
Guttenberg, Saüna
Hayek, Vıctoria Principal
ve Marhn Sheen
katılacak.
• Blair Cadısı
filminın yönetmenlen
Daniel Myrick ve
Eduardo Sanchez ikınci
fıhnleri 'Heart of
Love'uı (Aşkın Kalbı)
komedi fıhni olacağım
açıkladılar. Myrick ve
Sanchez aynca, Blair
Cadısı'nın devamı
nıteliğindekı bir fitmin
çekimlenne başlandığuıı
ama bu filmi
kendilennın
yönetmediğini
söyledıler.
• Martln Scorsese
\e geçen yıl New York'ta
evlendiği son eşi
Helen'in Francesca
ismini verdikleri bir kızı
oldu. Çocuk sahıbi
olmaya hazırlanan
ünlüler kervanuıa
John Travolta ve Keüy
Preston da katılıyor. Çift,
martta doğacak
kızlaruun aduıın Ella
Blue olacağım
açıkladılar.
Keanu Reeves ve kız
arkadaşı Jennıfer da,
ocak ayında çocuk sahibi
olacak.
• Judy Carland m
1939senesınde'Oz
Büyücüsü' filminde
gıydiği kareli elbise,
New York'takı Chnstie's
müzayede evinde
gerçekleştinlen açık
arttuTnada tahmın
edılenden on kat
fazlasına satıldı.
Elbıseyi, Garland'uı
hayranı olan New
York'lu arşiv memuru
Mıcheal Benson tam 324
bın dolara satın aldı.
• Barbara
Strelsand 1994
yıhndan bu yana ilk keE,
sahneye çdayor. • "• sv
Menajerlen Las
Vegas'taki bu gösteruun
sanatçuıın ABD'dekı son
göstensı olabıleceğini
söylüyorlar
• Papa 11. John
Paill, duvar resımleri
restore edılen Vatıkan
Sıstine Kılısesı'ni törenle
açü. Yinnı yıllık bır
restorasyon süreci
geçiren dörtyüz yıllık
duvar resimlennın ıçinde
Michelangelo ve
Boticelh'ye aıt olanlar da
var. Dört yıldır ziyarete
açık olmayan.
Mıchelangelo'nun ünlü
'MahşerGünü' adh
yapıtının restorasyonu
ise henüz
tamamlanamadı.
• Cabriele
Salvatores
başrollerinı Sergio
Rubini ve Paolo
Villagio'nun yer aldığı,
'Dişler" adlı filmin
çekimlerini Napoli'de
tamamladı. Film
Domenico Starnone'nin
aynı adlı kıtabından
uyarlanmış.
• Johnny Depp
(Sanço Panço) ve Jean
Rochefort (Don Kişot)
Terry Gilliam'ın
Cervantes'in ünlü
kitabmdan sınemaya
uyarladığı filmi içm bir
araya geldıler.
• John carpenter
2200 yıllannda Mars'ta
geçen bır hikâye
üzerinde çalışıyor.
Hikâyede ise gezegeni
işgal eden insanlardan öç
almak isteyen bır Marslı
konu ediliyor.
BEKSAV
TİYATRO ATÖLYESİ
"ÇOK UZAKLARDAN GELİYORUZ"
oyun 2 bölüm
Reji-Koreografi-Dekor Tasanm
Ayşe Emel Mescı
TertYazım-ŞiirMontaj
AliBerktay
Müzik
Jean-Yaggues Lernetre
Tahsin incirci Yenigün Müzik Toptuluğu
MUAMMER KARACA TlYATROSU
12 Araiık Pazar Saat: 20.00
KADIKÖY BARIŞ MANÇO K.M.
16 Araiık Perşembe Saat: 20.00
23. Araiık Perşembe Saat: 20.00
Bilgi İçin Tel: (0216) 349 91 55-56
Adres: Osmanağa Mah. Kırtasiyeci Sok.
No: 21 KADIKÖY