23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 EYLÜL 1997 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER Menderes'i anmada İncil gerginliği • İstanbul Haber Servisi - Eskı başbakanlardan Adnan Menderes, eskı Dışışleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve eski Maliye Bakanı Hasan Polatkan, ölümlerinin 36. yıldönümûnde anıldılar. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın törendeki konuşması sırasında Salih Kaya isimlı bır kışı, elindeki lncıl'i kaldırarak '"Mesıh Menderes" diye bağırdı. Erdoğan'ın korumalan tarafından olay yerinden uzaklaştınlan Kaya. Hz. Isa ile Menderes'in kadennin aynı olduğunu. ıkisinı de çok sevdığini söyledi. Polisleri şaşkına çeviren kadın hırsızlar • AIVKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Emnıyet Müdürlüğü Hırsızlık Büro Amirligi'ni Etlik'ten arayan bir yurttaşın ihban ûzerine yakalanan iki kadın, emnıyet görevlilenni ve doktorlan şaşkına çevırdi. Şüpheli görülmelen üzenne gözaltına alman Kırat Atik, Irkiye Uçak ve Kıraz Özdemir'in sabıkalı olduğu belirlenirken yapılan üst aramasında altın kolye parçalan bulundu. Daha 'aynntılı' bir arama içın Adlı Tıp Kurumu'na sevkedilen kadınlardan Kirat Atik ve Kiraz Özdemir'in röntgenlerinde, vajınalannda 10 adet burma bilezik. bir ?.!tın zincir. 15 çeyrek altın, 2 çift küpe, 2 künye, 3 kolye, 3 yöttca yaprağı, yüzûk. 2 nazar boncuğu, 5 çatal iğne ve saat etiketi bulundu. Millî Göpüş'e baskın • MÜNİH(AA)- Almanya'nın Münih kentinde polis, lslam Toplumu Milli Görüş'iin (IGMG) merkezine baskın düzenledi. Çok sayıda güvenlik görevlisinin katıldığı baskında, içeride bulunan 45 kışıden 25'i kimlık tespitı ıçin gözaltına alındı. Bunlardan 10'u daha sonra serbest bırakılırken 15'i hakkında soruşturma sürdürülüyor. Yetkililer, gözaltına alınan kişilerden 9'unun sahte pasaport ve ehlıyet düzenlemek suçlanndan mahkemeye sevk edileceklenni belırttiler. Tayyip Erdoğan'a soruşturma • ANKARA (ANKA) - Içışlen Bakanı Murat Başesgioğlu, tstanbul Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında soruşturma başlattı. Başesgioğlu. ANAP İstanbul Mületvekilı Bülent Akarcalı'nın Erdoğan'ın belediyede partızanca kadrolaşma amacıyla görevmin ehli olmayan kişilerin bağlı birimlerde yetkıli makamlara getirildığini bıldırmesi Üzerine açılan soruşturma sonucuna göre yasal gereğin yapılacağını belırttı. Çillep'in İslamcı danışmam • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DYP'de. genel başkan Tansu Çiller'in, islamcı yazar danışmam Şükrü Karaca'dan rahatsızlık başladı. DYP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Ekinci'nin yakın çevresine "Tansu Hanım başkanlık divam üzerindeki şekillenmeye izin vermeyeceğimizi bilir. Böyle olursa istifalar olur, bölünme başlar'" dediği öğrenildi. Çiller, Karaca'yı Başkanlık Di\anı toplantısında kurmaylanna. "Bu arkadaşım bundan sonra basmla ilişkilerden sorumlu olacak ve sizleTe her konuda yardımcı olacak" sözleriyle takdım etmişti. Karaca'nın DYP Genel Sekreteri Nurhan Tekınel'in yardımcılığına da getınlebileceği kaydedildi. DTP'de korrasyon sıkmtısı Grup kurduktan sonra istediği başkanlık ve yardımcılıklan komisyonlara üye vermeyerek hükümeti azınlıkta bırakma AYŞE SAYES ANKARA - TBMM ihtisas komisyonlanndakı başkanlık bölüşümü hükümet ortaklan arasmda sonın oldu. TBMM'de geçen yasama yılında grup kurduktan sonra, 2 başkanlık ve 1 başkan yardımcılığı istemlerine ANAP'tan olumlu yanıt alamayınca komisyonlara üye vermeyen DTP, koalisyonun komisyonlarda azınlığa düşeceği kozunu kullanıyor. TBMM'nin yeni yasama yıhnın başlamasından sonra içtüzük gereği ilk iki yılhk çalışma sürelerini doldurduklan için TBMM Başkanlığı ve dığer organlann yanı sıra ihtisas komisyonlan da yenilenecek. Hûkümette 5 bakanla temsil edilen DTP, ihtisas komisyonlannda da mılletvekili sayısına göre başkanlık istemindeki ısrannı sûrdürûyor. Hükûmetin DSP kanadı bu tartışmadan uzak kalmaya özen gösterirken, DTP Grup Başkanı Mehmet Köstepen, ANAP'ın tutumundan rahatsız oldukJannı söyledi. ANAP'ın istedikleri 2 başkanlık ve 1 başkan yardımcılığını vermeye yanaşmadığını savunan Köstepen, "Maalesef ANAP yönetimi, anlayamadığımız bir şekilde, bu konuyu bırakın gündeme getirmeyi, bizi dinlemeye bik yanaşmıyor. Bir türlü bu konuyu konuşamadık" dedi. Köstepen, ANAP'ın bu tavnnı sûrdürmesi durumunda, komisyonlara üye vermeyecekJerini vurguladı. Parlamentoda 21 sandalyesi bulunan DTP, Sanayi ve Ticaret Bakanı Yalım Erez'in yanı sıra DYP'den aynlan Izmir Mılletvekili Hasan Denizkurdu ile geçmişte DYP liden Tansu Çiller'in A takımında yer alan îstanbul Milletvekili Sedat Aloğhı'nu da saflanna katmaya hazırlanıyor. TBMM'nin yeni yasama yılına transferlerle girme planı yapan DTP'nin Grup Başkanı Köstepen, "Meclis açıldıktan sonra büyük bir harekrtlilik yaşanacak ve bu bizûn lehimize olacak" görüşünü dile getirdi. ANAP kadrolaşması Özellikle kamu kunıluşlanndaki ANAP kadrolaşmasından rahatsız olan DTP'nin yeni transferlerle hûkümette daha da ağırlığını koyacağı bildirildi. DTP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk'un da özellikle vali ve emniyet müdürü atamalannda ANAP'ın ağırlık koyması durumunda, alamayan DTP kozunu kullanıyor hükümetten çekilmeyi yetkili kurullanna götüreceği kulislerde dile getirildi. DTP'nin tepkisi üzerine ANAP, DSP ve DTP'den birer bakanın katılımıyla oluşturulan 3 komisyonda yer alan DTP'li Devlet Bakanı Rıfat Serdaroğlu. atamalara yeni bir düzen getireceklerini söyledi. Serdaroğlu, vali ve emniyet genel müdürleri kararnamesinin gelecek hattadan itibaren hazırlanmaya başlanacağını belirterek "Bu atamalarla ilgili yeni bir uygulama başlatacağız. Artık vali ve emniyet müdürleri atamalannda siyasi partilere kontenjan tanınmavacak. Bunu kaldınyoruz. Şu partinin, bu partinin değil. devletin emniyet müdürü, devletin vaüsi olacak" görüşünü dile getirdi. RTUK ve Basın Yasası değişecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, Radyo ve Televizyon Kuruluş ve Yayınlan Hakkında Yasa ile Basın Meslek Yasası'nda yapılacak değişıklikleri görüşmek üzere, basın meslek kuruluşlanyla bir araya gelecek. Toplantıya Devlet Bakanlan Cavit Kavak, Hikmet Sami Türk ve Rıfat Serdaroğhı'nun yanı sıra Türkiye Gazeteciler Sendikası, Çağdaş Gazeteciler Derneği, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Gazeteciler Cemiyeti, Izmir Gazeteciler Cemiyeti, ulusal yayın yapan 16 televizyonun temsilcileri, Türk Basın Birliği, Basın Konseyi, Cumhurbaşkanhğı ve Parlamento Muhabirleri Derneği katilacak. Ankara'da Hâkimevi'nde bugün yapılacak toplantıda 3984 sayılı Radyo ve Televizyonlann Kuruluş ve Yayınlan Hakkında Yasa ile ilgili değişikler ve 5680 sayılı Basın Yasası konusunda görüşler belirlenecek. Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı İsmet Demirdöğen, RTÜK yasası çıkanlırken bağımsız bir üst kunım önerdiklerini, ancak verdikleri taslağın dikkate alınmadığım anımsatarak "Bizi dekoratifolarak kullanmasınlar. Kendi yasalannı geçirmek için bizi oraya çağırdılarsa bu yakışmaz. Figüran olarak çağırmasınlar" dedi. RTUK'ün radyo- televizyon kunıluşlanm "terbiye etmek"le değil. düzenleme ve yönlendirmeyle görevli olması gerektiğıni belirten Demirdöğen, "Bugünkü RTÜK sansür kurulu niteüğinde. Bu organ ceza vermekten uzaklaşıp özendirmeci olmalT diye konuştu. Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nazmi Bilgin de, 3984 sayılı yasayı ve .'"RTÜK'ün oluşumunu onaylamadıklannı belirterek şunlan söyledi: "RTÜK'ün siyasetin emrinde olmasına karşryız. Türldye'de bir tstildal Mahkemeleri üyeleri bir de RTÜK uyeleri Meclis tarafindan seçildi." ÇtZMEDEN YUKARI MUSAKART Diyarbakır Cezaevi'nde 10 tutuklunun ölümüyle suçlamyorlar 65 görevliye 1560 yıl hapis istendi DÎYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nde geçen yıl çıkan olaylarda 10 tutuklunun ölümü ve 23 tutuklunun da yaralanmasına neden olmakla suçlanan ve haklannda "taammüden adam öldürmek" suçundan dava açılan 65 güvenlik görevlisinin yargılanmasına devam edildi. Savcılık, tutuksuz yargılanan 29 jandanna ile 36 polis hakkında toplam 1560 yıl hapis cezası istiyor. Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün yapılan duruşmaya yalmzca tutuksuz 5 güvenlik görevlisi ile olaylar sırasında yaralanan PKK davasmdan rutuklu Ahmet Sever katıldı. îddianameyi okuyan Ağır Ceza Mahkemesi Savcısı, sanıklann, geçen yıl eylül aymda Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nde çıkan olaylar sırasında 10 tutuklunun ölümü ve 23 tutuklunun da yaralanmasına sebebiyet verdiklerinden dolayı 'taammüden adam ötdürmek" suçlanndan yargılanmalannı talep etti. Savcırun bu mütalaasından sonra olaylar sırasında yaralanan ve PKK davasmdan yargılanan Ahmet Sever dinlendi. Ifade vereceğini, ancak can güvenliğinin sağlanması isteyen Sever, şunlan anlattı: "Beyanda bulunacağım. Ancak beni cezaevine götürüp getiren kişiler bu davadan adam öldürmek suçundan sanık dunımundadırlar. Dayak endişem var, ama yine de ifade vereceğim. Görüş bitmiş, koğuşlanmıza dönmek üzereydik. Her zaman yapüğunız gibi diğer koğuşlardan, dışandan geten eşyalanmız için leğen istedik. Ancak izin verilmcdL Adının Ahmet Fetih olduğunu tahmin cttiğim başgardiyan buna engel oldu ve arkadaşlanmıza hakaret etmeye başladı. Tartışma büyüdü, daha sonra cezaevi müdürü geldi ve 'Size ne yapacağımı biliyorum' diyerek gitti. Bu arada bir subay geldi. Kendisine olayın cezaevi savcısının da gelerek çözümlenebileceğini söyledik, ancak övle ounadL," 3 saat boyunca koridorlarda 32 kişiyle bekletildiklerini, daha sonra da saidınya uğradıklannı anlatan Ahmet Sever şöyle devam etti: "Ana kapıdan polisler, yemekhane kapısından da askerler "Allah, Allah' sesleriyle ellerindeki demir çubuk ve kalaslarla üzerimize saldırmaya başladılar. Çoğu arkadaşunız feci şekilde yaralanmıştı. Vücutlan paramparça olan arkadaşlanmız vardı. Uzun süren bir sakhndan sonra bırakıp gittiler. 15 daldka sonra yine geri geldiler. Bu kez yüzierimiz yere yaoJı bir şekilde saldırdılar." Duruşma, tanıklann dirüenmesi için ileriki bir tarihe ertelendi. Mezarcı'dan çete suçlaması AHMET ŞEFİK -i 1 TRABZON-Türkiye Cumhuriyeti'nin manevi şahsiyetine hakareti içeren TCY'nin 160. maddesine muhalefetten Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Hasan Mezara, JİTEM ve özel timin Süleyman Demirel, Tansu Çiller, Doğan Güreş ve Mehmet Ağar dönemınde "kana bulaştınldığuu ve amacı dışında kullandınldığını" öne sürdü. Özel Harp Dairesi'nin kendisini öldürtmek istediğini, iki albayı da uyan amacıyla RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan'a gönderdiğini iddia eden Hasan Mezarcı, bu davadan tahliye edildi. Hasan Merzarcı başka bir davadan tutuklu olması nedeniyle cezaevine gönderildi. IRMIKI AYDIN ENGİN Yeni haber dalgası sizi ne şa- şırtsın, ne heyecanlandırsın. Bi- linenler bir kez daha su yüzüne çıkıyor. Medyada, pes etmeyen habercilerin çabalanyla parça- lan sabıria bir araya getirilen kanlı ve karanlık "Susuriuk fo- toğrafı" bir kez daha önümüze seriliyor, o kadar. Sabnnız varsa fotoğrafı bir kez daha sergileyelirn (mi?): 12 Eylül'ün daha kırkı bile dol- madan, daha doğduğunda "memleketi kurtarmak misyo- nu" omuzlanna binen General Evren. devletçe aranan ülkücü- katıl Abdullah Çatlı ve çetesini ASALA'ya karşı göreviendirdi. Terörü ancak terörîe önleyebile- ceğine, yasadışı örgütü ancak yasadışı yöntemlerle çökertebi- leceğine ve bunun bir "devlet yönetme yöntemi" olabileceği- ne kendi kendilerine karar veren Evren ve takımı, böylece Türki- ye Cumhuriyeti tarihinde yeni bir dönem başlattılar. O güne dek Seferberiik Tetkik Dairesi, özel Harp Dairesi filan gibi görece resmi bir şemsiye altında etkinlik gösteren Türk İş Gene Başa Düşüyor Gladiosu, ülkücü tetikçiler, on- ların üstünden uyuşturucu ve çek-senet mafyasının babalan filanla dolaysız ilişkiye girdi ve operasyonlara başladı. ASALA çökertildi. ASALA'nın çökertilmesinin hukuk devleti- nin de çökmesine yol açacak bir süreci başlattığını o günler- de kimse kendine dert edinme- di. Bunu anlamakmümkün. Hu- kuk devletini, ancak hukuk ve adalet duygusuyla donanmışlar kendine dert edebilir. PKK'nin şiddet kullanımına dayalı etkin- likleri, sıradan polis - jandarma güçleri ile önlenemez boyutlara erişince, ASALA deneyimi, bu kez daha ileri bir boyut ve yo- ğunlukta devreye sokuldu. (Bu son cümleyi, Hukuk devletini daha ileri bir boyut ve yoğun- lukta tahrip edecek bir süreç başladı" diye de söyleyebiliriz.) Kamyon, Susurluk'taki Mer- cedes'i haşat edene kadar her şey yolunda gitti. Arada koru- culuk sistemi kurulmuştu. Aşiret reislerine kurdurulan korucu or- dularına itirafçılardan oluşturu- lan infaz timleri eklemlenmişti. Polis örgütü bünyesinde Özel Harekât Dairesi kuruldu ve kad- roları -pek de gizlemeye gerek duyulmaksızın- Ülkü Ocakla- n'nda stajlannı tamamlamış te- tikçilerle tıklım tıklım doldurul- du. Özel Harekât Dairesi özel- likle önemliydi. Sarkık bıyıklan, görgüsüz şövalye yüzüklerine işlenmiş kurt başları, tabanca kabzalarına kazınmış üç hilalle- ri ile kısaca "özel tim" diye anı- lan bu savaş aygıtı ne polis, ne ordu; hem polis, hem ordu işle- viyle PKK ile savaşın belkemiği- ne yerleştırildi. Devletin dizginlerini elindetu- tan güçler, Kürt sorununu şiddet kullanarak çözmek tercihinde karar kılmıştı. Bunun doğal sc- nuçları var. Banşçıl bir çözüme giden bütün yollar artık daha baştan ve sistematik olarak ka- patldı. Itiraz edenler karalandı, tasfiye edildi, hatta yok edildi. Güneydoğu'da baştan sona savaş hukuku ("savaş hukuk- suzluğu" daha doğru bir deytm galiba) egemen oldu. JlTEM'ci- ler, özel harpçiler, başına buyruk polis şeflerinden oluşan "res- mi" güçlere korucu çeteleri, iti- rafçı infaz timleri, üç hilallı ve üç hilalci özel tim rambolanndan oluşan "yan resmi" güçler ek- lendi. Ülkü Ocaklan'ndan yetiş- miş cankınmı sanığı katiller, mafya babalan, uyuşturucu ta- cirleri, rant vurgunculan ve si- yasal çıkariannı savaş üstüne oturtmuş politika esnafı ile de fotoğraf tamamlandı. Bu öngörülmüş, planlanmış ve yeğlenmiş kargaşada resmi bir silahın nasıl olup da Abdul- lah Çatlı'nın üstünde kayıtlı ola- bildiği; devletin niye silah sustu- rucusu ithal ettiği; bir polis şefi, bir aşiret reisi ve DYP milletve- kili, bir ülkücü katilin Susuriuk Mercedesi'nde nasıl olup da bir araya gelebildikleri; ardında kan izJeri bırakarak dört dönen Ye- şil'in bir bireysel katil mi, bir "özel harpçi" mi, JlTEM'ci mi, korucu mu, itîrafçı mı olduğu; Haspro'nun zrfiri karanlık ilişki- lerle yoğrulduğu anlaşılan pat- ronu ErtaçTinar'ın ne demeye devlete280 bin dolarlık silah hi- be ettiği; bu silahlann polislerin değil ordunun kullanacağı silah- lar olmasına rağmen ne diye po- lis örgütünce satin alındığı, bun- lann kayıp olanlannın kimlerin eline verildiği ve ne amaçla kul- lanıldığı sorulannın... ...evet bu sorulann artık hiç- bir önemi ve anlamı yok. Bildiklerimizi durmadan birbi- rimize yineleyerek zaman yrtir- menin anlamı da yok. İş bir kez daha başa düşüyor. Bir kez da- ha kollan sıvamaktan öte çare yok. Pes etmenin onursuzluğu- nu içine sindiremeyen herkes davranmak zorunda. Çünkü öteki seçenek, onursuzluğa kat- lanmak ve çetelere boyun eğ- mek. POLTltKA GUNLUGU HİKMET ÇETİNKAYA Ay Tutulması... Lacivertin orta yerıne düşmüş, kuşatılmış bir ge- ce... Insan bakışlarından uzakta, bir dizi bulutun gi- derek ağırlaştırdığı bir ortam... Sessizlik insana korku veriyor... Haberlerde Başbakan Mesut Yılmaz'ın konuş- ması bitmiş, TV kanallarındaki futbol heyecanı bit- miş... Trabzonspor'un kendi evinde 2-1 galıbiyeti, Fe- nerbahçe'nin Bükreş'teki beraberliği konuşuluyor olmalı evlerde... Ara sıra siren sesleri, köpek havlamalan duyul- masa, bir dağ başında sanacak insan kendisini... Denizden geceler, şairin dizelerinde saklı... Yaşamın dibinde hüzünler ve sevinçler çoğalı- yor ansızın. Yüreklerdeki o derin sızılar bir ırmağa dönüşüyor... Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Kanire'de gazetecilere "Susuriuk örtbas edilemez" diyor. Demirel, hükûmetin Susuriuk konusunda görevi- ni yapmasını istiyor... Gecenin içindekı o karanlık beni boğuyor... Bir televizyon kanalı, ay tutulmasını canlı yayın- da veriyor... DYP lideri Tansu Çiller yine kükremiş... Diyor ki: "Susuriuk olayını ve Bülent Orakoğlu 'nu sahip- leniyoruz. Çünkü, güvenlik güçlerinin ve devletin çete ilan edilmesi, Türkiye'nin savunma refleksi- ni zayıflatıyor, milletin bütünlüğünü tehdit edi- yor..." Bir ülkede 3 yıl başbakanlık yapmış bir kadın si- yasetçi, nasıl böyle konuşabilir? Yoksa Türkiye Cumhuriyeti demokratik hukuk devleti değil midir? ••• Karanlık üstüme üstüme geliyor... 15-16 yaşındaki çocuklanmızı işkenceden ge- çiren, sonra yargılayıp tutuklayanlann demokrasi- den, insan haklarından söz etmeye haklan var mı- dır? Bu soruları yüksek sesle soruyorum... Canım bir hayli sıkkın, başım dönüyor... Metin Göktepe davasında salıverilen dört po- lis, cezaevi kapısında uyduruk bandoyla ve tekbir sesleriyle karşılanıyor... Bando şu türküyü çalıyor: "Yürü de yavrum yürü, saçlannı sürü..." Devlet memuru polisler son model Mercedes ve BMW otomobilletie alınıp götürülüyor... Sizler hiç şöyle düşündünüz mü bilmem, ama ben düşündüm: "Ibrahim ŞahinV, Göktepe davasında salıveri- len polisleri Mercedes ve BMVV'lerle alıp götüren, 'Türkiye sizinle gurur duyuyor' diyenler kimlerdir, bunlar ne iş yaparlar?" • • • Yoksul bir güz kapımızdayd;... Hakkâri'de, Diyarbakır'da, Van'daçocuklar, ka- dınlar çöplüklerde ekmek ve yemek artıklan top- luyorlardı... Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit'in Siirt'te- ki konuşmasını gazetelerin taşra kalıplarında oku- muştum... ,,,, •_,• «r:!;:ç<ıw:-xnolıA Ecevit şöyle diyordu: < : - • "Istihdama yönelik işletme açacak yatınmcıla 1 - ra parasız arazi verilecek..." Güneydoğu insanı bu sözleri yıllarca dinlemiyor muydu? Toprak reformu kandırmacası, ışsizliği önleyen projeler yıllardır ısıtılıp ısrtılıp Güneydoğu'nun önü- ne sürülüyordu... Ya kan gölünden çıkar sağlayanlar, o örgütlü çe- teler, eroın kaçakçılığının devletin içine dek sızan uzantıları?.. Devlet. Güneydoğu'da yıllar önce tütün ekimini desteklemişti... O üretilen tütünden vurgunu ağalar, şeyhler, şıh- larvuruyordu... Ucuz ekonomik önlemlerdi bunlar. Üretilen tü- tünün dış pazarı yoktu, devlet Hazine'den oraya trilyonlar aktanyordu... Bugün hiç kimse ayağa kalkıp sormuyor: "Siz neden Güneydoğu tütününü üretip, sonra satın alıp dış pazan olmadığı için de yakıyorsu- nuz?" Yıldızsız bir gecede içim sıkılarak aydınlığı bek- liyordum... Bir ara gözlerimi kapadım ve Batman sokakla- nnda dolaştım, onlarca faili meçhul cinayeti dü- şündüm, devletten ihale alan Hizbullah yandaşı müteahhitleri anımsadım... İki yıl sonra Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi, Ga- zi olaylannda suçlu oldukları anlaşılan 8 polis hak- kında tutuklama karan vermişti... Bir kadın siyasetçi ise Susuriuk çetesine destek veriyordu... O bir bilim insanı değil miydi? 1997 Türkiyesi'nde ilkelliğin, çağdışılığın fotoğ- rafı hepaynıydı... Yeniden lacivertin orta yerinde kuşatılmış gök- yüzüne baktım. Ay tutulmuştu!.. Yıldızları aradım, bulamadım. Aydınlık bizden çok uzaklardaydı... E. Posta: Hikmet.Cetinkayac; raksnet.com Faks numaramız: 0212/513 90 98 Erbakan'ın hac uçağma soruşturma ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan'ın başbakan olduğu dönemde Başbakanlık adına kiralanan uçakla hacca gitmesiyle ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nayaptıgı suç duyurusundan sonuç alamayan Gülay Baytaş. TBMM Başkanlığı "na soruşturma açılması için baş\Tirdu. Bayiaş adlı yurttaş, Cumhuriyet'in "Saltanat ucağı devletten" başlığıyla duyurduğu haberi üzenne 10 Hazıran 1997 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılıgf na suç duyurusunda bulundu. Baytaş, Başbakanlık adına kiralanan THY'ye ait Boeing 737^-00'tipi Anadolu adlı uçakla Erbakan'ın, eşi, kızı, torunlan, korumalan. hizmetlıleri, dönemın devlet bakanlan Teoman Rıza Güneri, Ne\-zat Ercan ile 6 RP milletvekili ve lstanbul'daki hac uçağına yetışemeyen 33 hacı adayıyla 25. kez hacca gittiği haberlenni ızlediğıni belırtti. Baytaş, Erbakan'ın Türk Ceza Yasası'nın 240. maddesındekı "görevi kötüye kuHanmak" suçunu işleyip işlemediğinin soruşturulması yönündeki isteminin "j'etkinin TBMM'de olduğu" gerekçesiyle reddedilmesi üzerine itirazda bulundu. Kınkkale Ağır Ceza Mahkemesi'nin itirazı kabul etmememesi üzerine Baytaş TBMM Başkanlıgı'na başvıırdu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle