Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 EYLÜL 1997 PERŞEMBE
12 KULTUR
•• •
Unlü Italyan yazar okurlanyla buluşacak, 'Sinema ve Edebiyat' konulu sohbete katılacak
Antonio Tabucchi Türldye'de• Istanbul
îtalyan
Kültür
Merkezi
ve Afa
Yayınlan'n
ın davetlisi
olan
Tabucchhi
cumartesi
günü
okurlanyla
buluşacak.
•Aynı adlı
romanında
n Roberto
Faenza'nın
sinemaya
uyarladığı
'Pereira
İddıa
Ediyor'
filminin
galasına
katılacak.
Antonio
Tabucchi
edebiyatın
işlevi
konusunda
'şüphe'
kavranıı
üzerinde
duran bir
yazar. Soru
soran bir
edebiyatı
yeğlhor.
Kültür Servisi - Dünyanın ya-
şayan en sevilen Italyan yazarla-
nndan biri olan Antonio Tabucc-
hi, 20 - 24 eylül tarihleri arasın-
dalstanbul'daolacak. Tabucchi.
Istanbul'dakı ılk günü olan 20
eylül Cumartesi günü saat
17.0O"de İstıklal Caddesfndekı
AFA Kitabevi"nde okurlarıyla
buluşacak.
Tabucchi, 22 Eylül Pazartesi
günü saat 18.00'de Tepeba-
şı'ndaki Italyan Kültür Merke-
zi 'nde gerçekleştirilecek olan ba-
suMoplanüsından sonra yine ay-
nı yerde düzenlenen bir kokteyl-
le de saat 19.00"da Türk yazarla-
nyla tanışacak. 23 eylül günü ise
Tabucchi. 1995 yılında Jean
Monnet ödülünü alan avnı adlı
TABUCCHrNIN ROMANINDAN UYARLANA1N FlLMtN GALASI YAPILACAK
Yazar beğendi, eleştirmenler sırt çevirdi
CUMHUR CANBAZOĞLU
Antonio Tabucri'nin Sostiene Pe-
reira (Pereira tddıa Edıyor) adlı ro-
mamnın, Italya içın önemli bir ra-
kam sayılan 80 bin tirajma vurdu-
ğu günlerde Italyan yönetmen Ro-
berto Faenza hasta yatağında roma-
nı bir solukta okumuştu. lyileşir iyi-
leşmez Tabucchi'yle görüşmüş,
film ıçin onayını aldıktan sonra üç
ayda Fransızlar ve Portekizlilerden
para bulmuş, oyunculan ikna etmiş
ve yedinci fılmi olacak Sostiene Pe-
reira'nın çekimlerine Portekiz'de
başlamıştı.
Işin içinde Marceflo Mastroian-
ni'nin bulunması, o günlerde Ital-
ya'nın kuzeyinde aynlıkçı politika-
İann yeniden gündeme gelmesi, fa-
şizmi işleyen fılme ılgiyı arttırmış,
Lizbon ve Cascans'ın 40 ayn yerin-
de kurulan sete gazeteci ve TV ka-
merasının girmediği gün olmamış-
tı. Filmdeki performansıyla daha
sonra Italyan Oscan sayılan David
di DonateDo ödülünü kazanacak
Mastroıanni'nin o günlerde Visao
dergisiyle yaptığı söyleşide söyle-
dikleri, ölümünden sonra çok kul-
lanılmıştı: "100 yaşuıa kadar yaşa-
yacağım ve 50 film daha yapaca-
ğun."
Yine aynı dönemde Tabucchi se-
ti ziyaret etmiş, Itarya'da dağıtılan
iki önemli edebiyat ödülü Vlareggk)
ve Super CampieDo'yu kazanan
Pereira İddia Ediyor yapıtının.
daha önce beyazperdeye aktanl-
mış diğer romanlan Mu-
amma (yön:
MassimoGugUermi), Hindjstan'da
Gece Müaği (Alain Corneau) ve U-
fiık Çizgisi (Hemando Lopez) kadar
başanlı uyarlanacagına inandığını
belirtmişti.
Her şey Tabucchi'nin söylediği
gibi gelişmış, yönetmen Faeanza,
romanın sonunda ümit verdiği ka-
reira'ya
politik bir
film sey-
rettirdiği
sahne dı-
şında ya-
zara sa-
dık ka-
larakişi
kotar-
rruştı.
Görün-
tü yö-
netmeni
Blasco Giurato ise turistik bir Liz-
bon sunmak yerine acı çeken ken-
tin panoramasını çarpıcı karelerle
yakalayarak görevini yapmıştı. An-
cak, filmin senaryosunu da yazan
Faenzo'nm Tabucchi'ye aşın sada-
kat göstermesi sinema eleştirmen-
lerini bir hayli rahatsız etmişti...
Eleştirmenlerin görüşlerini aktar-
madan, beğenihneyen filmin konu-
suna göz atalım: Lizbon, 1938 ya-
zı; Saiazar'ın baskıcı yönetimi ül-
kenin boğazını sıkarken yaşlı ve
yorgun gazeteci Pereira (Mastro-
ianni) Lisboa gazetesinin kültür
sayfasını çıkarmakla meşgul. Her
akşam yemek yediği bardaki tartış-
malaryardımıyla ülkede nelerolup
bittiğini, uzaktan izleyebiliyor. Bir
gün iş icabı tanıştığı genç komünist
Monteiro Rossi (Stefano Dionisi),
onun kız arkadaşı Manha (Nicolet-
taBraschi) ve demokrat doktor Car-
doso'yla (Daniel Auteııil) gelişen
dostluğu sonucu yaşlı Pereira, kö-
şesine çekilmek yerine yaşama so-
nuna adek asılmaya karar veriyor...
Batı basınında "•Yineiyikitap,ha-
yai kınklığı yaratan film" gıbı baş-
lıklarla şekillenen eleştiriler, Faen-
za'nın birbest-seller için fazla kor-
kak davrandığında, iyilerle kötüle-
ri ayn köşelere ayırdıktan sonra çar-
pıştırarak kolay yolu seçtiğinde,
yaşlı bir adamı yaşama döndürmek-
le uğraşırken kitabm politik yönü-
nü unuttuğunda birleşiyordu.
Filmi beğenen az sayıdaki eleş-
tirmen ise TV haberciliği anlatımı-
nın egemen olmaya başladığı Avru-
pa sinemasında, Faenza'nın eski di-
le bağlı kalmasını alkışlıyor, bu an-
lamsız karalamanın ardında filmin,
sayfalannda tatlısu gazeteciliği ya-
panlann gerçek yüzünü göster-
mesinin yattığmı iddia ediyorlardı.
romanından yönetmen Roberto
Faenza tarafından sinemaya
uyarlanan "Pereira tddia Edi-
yor" filminin Beyoğlu Alkazar
Sıneması'ndaki 21.45 gösterimi
öncesinde saat 20.00'de Kafe Ke-
>ıf'teki kokteyle ve Rekin Tek-
soy'un yöneteceği "Sinema ve
Edebiyat" başlıklı sohbete katı-
lacak." 24 Eylül 1943 tarihinde
Pısa'da doğan Antonio Tabucchi,
1962 yılında Portekizli yazar
FernandoPessoa'nın kitaplan ile
tanıştığmda yazar olmaya karar
verdi.
Pisa Üniversıtesi'nın Portekiz
Dıli bölümünü bitirdikten sonra
Portekizli eşi ile birlikte Pes-
soa'nın tüm eserlerini Italyan-
ca'va kazandırdı. Halen Sienna
Üniversitesi'nde Portekiz edebı-
yatı dersleri vermekte olan Ta-
bucchi. "Avrupa dışı ülkelerde
Avrupa kökcnli kitaphklar" pro-
jesi için Güney Amerika ve Hin-
distan'da birçok arşiv araştırma-
sı yaptı. Italyan ve yabancı der-
gilerde birçok eleştiri yazısı ve
denemesi yeyımlanan Tabucchi,
yaşamını Floransa ve Lizbon
arasmda geçirmeyi sürdürüyor.
Tabucchi. edebiyatın işlevi ko-
nusunda "şüphe" kavramı üze-
rinde duran bir yazar. Cevap ve-
ren değil, sonı soran bir edebiya-
tı yeğlediğini ve bir matematık-
çi değil, bir sanatçı olduğunu be-
lirtiyor: "Bugün gerçeğin dilini
konuşmaya meyleden pek çok
söylem var" diyor Tabucchi,
"Dünyamızı istila eden politika-
da olduğu gibi medyada da bu
böyle işte. Bana göre yanıhıa ve
ezici olan bu gerçeklere karşı ede-
biyatın koruması gereken alan.
insanlarm kafasında şüphe uyan-
dıran alandır. Onlara, gerceğin
sadece kameranm gösterdiği ol-
madığuu, ölü açüann var oldu-
ğunu, karanlık köşelerin bulun-
duğunuu oralara, kameranm gö-
remediği yere bakmak gerektiği-
ni söylemek için. Evet, ben bugün
edebiyatın görevinin bu okluğu-
na inanıyorum: Kösenin arkast-
na gecmek ve arkada ne olduğu-
nu görmek."
ıtalyan sağının yeni soluğu
olarak ortaya çıkan medya patro-
nu SUvk» Berlusconi iktıdara gel-
diğinde gazetelere sert demeçler
veren Tabucchi, bunu yaparken
bir yazar olduğunu unutmadığı-
nı belirtiyor: "Müdahale etmeyi
>a da ce\
>
ap vermeyi kendimeya-
saklamadim; ama bunu da bir
bakış açısı ve bir yazann keüme-
leri ile, bir yazar olarak yapıyo-
rum. Bu önemli; çünkfi edebiyat
yolun karşı kıyisına geçmelL
Medyayla yanşa girilmez. bunu
da yapmamalı. Onlann dilini ve
metodannı kulanmamah. Edebi-
yatın dünyayta başka bir iüşkisi
var, metafor gereknnyor.".
1975 Inedito, 1982Luigi Rus-
so ve 1985 Comisso ödüllerinin
de sahibi olan Tabucchi'nin
Türkçe'ye çevrilmiş olup AFA
yayınlanndan piyasaya çıkan
eserlerinin isimleri şunlar: Ufuk
Çizgisi, Hint Gece Müziği, Re-
quiem, Femando Pessoa'nm Son
Uç Günü, Pereira İddia Ediyor
ve Önemli Olmayan Kiiçük Yan-
lış Anlamalar (hazırlanıyor).
Hint Gece Müziği isimli k-
itabı Alain Corneau, Ufuk Çiz-
gisi isimli kitabı Fernando
Lopes. Önemli Olmayan Küçük
Yanlış Anlamalar'daki Bilmece
isimli öyküsü de Massimo Gug-
lielmi tarafından sinemaya uyar-
lanan Tabucchi'nin yine aynı ad-
lı romanından Roberto Faen-
za'nın beyazperdeye aktardiğı
"Pereira İddia Ediyor" filminin
24-25 eylül tarihleri arasında Be-
yoğlu Alkazar Sineması'nda hal-
ka açık gösterimi yapılacak.
Y A P I K R E D 1 S A N A T F E S T 1 V A L 1' 9 7
Keman virtüözü Nigel Kennedy açıkhavada
Kültür Servisi - Yapı ICredi Sa-
nat Festivali '97 kapsamında bu-
gün saat 21 00'de İngıltere'nin en
büyük keman vırtüözlennden bı-
ri olarak adlandınlan Nigel Ken-
nedy'nin konseri yer alıyor. Nigel
Kennedy'ye. gitanyla John Ethe-
ridge, kontrbasıyla ise Rory
McFariane eşlik edecek.
Julliard Müzik Okulu'na git-
meden önce, Ingiltere'de Yehudi
Menuhin'ın okulunda eğitim gö-
ren Kennedy, Elgar'ın Keman
Konçertosu'nu seslendirdiği ilk
konserinı, Menuhin yönetiminde
Royal Albert Hall'da verdi.
Diskografisinde yer alan Elgar.
Brahms, ÇaykovskL Mendels-
sohn, Bruch, Sibelius konçertola-
nyla aldığı çok sayıda ödülün ya-
nı sıra, VTvaldi'nin 'DörtMevsim'i
ve kendi kompozisyonlannı içe-
ren Kafkakayıtlan, bütün zaman-
lann en çok satan klasik albümü
unvanını kazandı. Dört mevsim
yonımu ile müzik dünyasmda ye-
ni bir çığır açan Kennedy, ulaştı-
ğı satış rakamıyla Guinness Re-
korlar Kitabı'na girmeyi de başar-
dı.
Beş yıllık uzun bir aradan son-
ra, Nisan 1997'de Londra'da tek-
rar konser vermeye başlayan Ni-
gel Kenndy'nin, 1980 yılı ortala-
nnda Veraon Handley yönetimin-
deki Londra Flarmoni Orkestrası
ile çaldığı, Elgar'm Keman Kon-
çertosu'nun konser kaydı, tüm
dünyada 250 bin satarak rekor kır-
dı ve 1985'te Gramophone Maga-
zine 'Yıhn Albümü', BRIT Ödül-
leri'nde 'Yıhn Klasik Albümü'
ödüllerini kazandı.
Kennedy, 1997 yaz tumesinde
Elgar'ın Keman Konçertosu'nu,
trlanda, Yeni Zelanda, Polonya,
Danimarka'da ve Sir Neville Mar-
riner yönetimindeki Academy of
St Martin in the Fiekls ile birlik-
te Hong-Kong'da, Sir Simon Ratt-
leyönetimindeki CBSO ile birlik-
te Birmingham'daki EMI konser-
lerinde ve ekim 1997'de Royal
Festival Hall'da çalacak.
Bartok, Bach ve Hendrix reper-
tuvarlanyla Istanbul'un yanı sıra
lngiltere, Fransa ve Ispanya'da
konser verecek olan Nigel Ken-
nedy, Almanya konserinde ,
Hendm'in Suit Formunda Kon-
çerto'su ve Vivaldi'nin Dört Mev-
simı'nı, ABD'de Beethoven'ın
Keman Konçertosu'nu , Kasım
1997'de ki lngiltere tumesinde ise
Ingiliz Oda Orkestrası'yla Bach
ve Beethoven konçertolannı yo-
rumlayacak.
Nigel Kenndy, müziğin kesin-
likle sessiz bir ortamda gerçekleş-
tirilmesi gerektiğine inananlar-
dan. Müziğe piyanoyla başlayan
sanatçı başlangıçta sadece zevk
almak için uğraştığı bu alanda ka-
lıcı bir yer edinmek için en önem-
li koşulun tutku ve hırs' olduğu-
nu söylüyor.
"M uzik geniş bir özgürlük veri-
yor kişiye. Bu alanın içinde hayal
edemediğiniz kadarçokşeye sahip
oluyorsunuz. Kendimi koşulsuz
olarak bu ise verebilirün; çünkü
pek çok ilişkinin aksine, keman ve
benim aradaki bağın her zaman
taze kalacağını biUyorum."
Nigel Kennedy için hergün bir-
kaç saat keman çalmak, ayaklan-
nı toprağa daha sağlam basmak
demek.
"Eskiden beri kendimi güven-
cede hissetmediğim anlar vardır.
Yehudi Menuhin"in okuluna girdi-
ğün günden beri müzisyenliğimi
ve insanlığımı karşüaşünp duru-
rum. Çok hassaslaştığım zaman-
larda duyduğum derin hisleri ke-
mammdan değil de sanld benden
daha büyük,yüce bir güçten ahyo-
rum. Sonra müziği duyuyorum.
Farkh bir dünyavı daha önce hiç
bakılmanuş bir gözlegörüyorum."
ÎDOB, Türk balesinin 50. yılını çeşitli etkinliklerle Carousel'de kutluyor
Alışveriş merkezinde her yaşa, her kesime baleKültür Servisi-Türk balesinin
doğuşunun 50. yılı ve Carousel
Alışveriş \e Yaşam Merkezi'mn
2. yaşı nedeni ile düzenlenen et-
kinlikler. İstanbul Devlet Opera
ve Balesi Müdürü ve Genel Sanat
Yönetmeni Yekta Kara ile Caro-
usel Genel Müdürü Aydın Bil-
gin'in katıldığı bir toplantıyla ta-
nıtıldı. tstanbul Devlet Opera ve
Balesi v e Carousel işbirliğiyle dü-
zenlenen etkınlikler. 22 eylül - 27
eylül tarihleri arasmda Caro-
usefde özel olarak kurulan bir
sahnede gerçekleştirilecek.
Toplantıda yaptığı kısa konuş-
mada Bilgin. bir ahşvenş. merke-
zınin. tıcan ışlevıni yerine getir-
rnenın yanı sıra bulunduğu yöre-
nin kültür ve sanat yaşamına çe-
şitli etkinliklerle katkıda bulun-
ması gerektiğini. Carousel'ın de
bu yönde bir çaba içersinde oldu-
ğunu belirtti.
Kara ise Türk balesinin kısa
geçmişinde gösterdiği büyük iler-
lemenın mutluluk verici olduğu-
nu vurgularken, balemizın 50. ya-
şınm böyle bir organizasyonla
kutlanıyor olmasının önemini
şöyle özetledr "İlkemizdeükkez
Carousel gibi büyük bir alışveriş
• 22-27 Eylül tarihleri
arasında çeşitli baleler
sunulurken, kostüm ve
fotoğraf sergisi de
sergüenecek.
merkezinde bu denli kapsamh bir
sanat olayı gerçekleştiriliyor. Bura-
da bir hafta boyunca devam ede-
cek olan temsillerie balenin,
AKM'nin dört duvannın arasın-
dan çıkıp geniş Idtleiere ulaşması,
farkh bir izleyici kesimi ile buhış-
ması sağlanacak. Bizim balemiz,
şu anda da sanatseverlerin yoğun
Ugisiyle karşı karşıyu, temsüleri-
miz AKM'de kapalı gişe oynuyor;
ama biz yine de her yaştan ve her
kesimden insanın baleyi sevmesi-
ni Ktiyoruz.".
Kendilenne bu firsatı tanıyip
Türk balesine sahip çıktıklan için
Bılgin'e teşekkürlerini belirten ve
birlikte gerçekleştirdikJeri bu ça-
11şmanın gelecek için de bir ömek
oluşturmasım dileyen Kara, Ca-
rousel'in hareketli ortamı içersin-
de sahnelenecek olan temsillerin
ne denli verimli olabileceğı konu-
sundaki endışelere şöyle yanıt
verdi: "Baleo denligüzdolacak ki,
herkesinilgisisahnedeyoğunlaşa-
cakveburadakioahşılmışugultu-
dan eser kahnayacak. Tabii bu-
nunla birlikte müzikde çokyoğun
olacakve sanatçı arkadaşlanmızın
profesyonelliği her şeyin yohında
ghmesim sağlayacak."
Etkinlikler, 22 eylül günü saat
18.00'de, tngiltere'den gelen bale
öğretmeni ve koreograf DameNi-
nette de Valois'nın bundan tam 50
yıl önce Türk balesinin temelleri-
ni attığı Yeşilköy Pansiyonlu tl-
kokulu'na Kültür Bakanhğı müs-
teşannın da katılımıyla bir plaket
takılmasıylabaşlayacak. Etkinlik-
ler kapsamında "Kuğu Gölü" ve
"Spartacus" gibi klasik bale eseT-
lerinden ömeklemelerin yanı sıra
koreografısini yine Valois'nın ha-
zırladığı, önde gelen Türk beste-
cilerinden Ferit Tüzün'ün "Çeş-
mebaşı" adlı yapıtının tamamı
sahnelenecek. Türk koreografla-
nn "Beyaz", "Gel Beni Bul",
"Bayram Sabahı" ve "Taşjkardi"
gibi modern bale çalışmalan ve
Yıldız Alpar Bale Okulu'nun iki
çocuk balesi yer alacak. Aynca
Türk balesinin ardında bıraktığı
50 yılı özetleyen kostüm ve fotoğ-
raflar sergilenecek.
Türk balesinin doğuşunun 5O.yıh ve Carousel Ahsveriş ve Yaşam Merkezi'nin 2.yaşı nedeniyle yapıla-
cak etkinlikJeri Yekta Kara ve Aydın Bügin tanıtü. (Fotoğraf: UĞUR DEMİR)
IŞILDAK VE YELPAZE
ATİLLA BİRKİYE
Günümüzün Efsaneleri
Dağ, taş çiçekti; Buckingham Sarayı'nın kapısı,
Harrods mağazalannın önü, çeşitli simgesel anla-
mı olan yerlerde; binlerce, milyonlarca çiçek var-
dı.
Hele Prenses Diana'nın sarayı olan Kensington
Sarayı'nın kapısı ve çevresi, anlatılması oldukça
güç bir çiçek dağıyla kaplıydı. Sarayın kapısında-
ki çiçekler ve çeşitli büyüklükteki yazılar, "görme-
sem inanmam"denilen sosyal bir durumdu.
Bilmiyorum buna sosyal bir durum mu demek
gerekir. Kuşkusuz ki bu çiçeklerin, birçok nedeni
var; ancak görüntü, anlam olarak tüm bu neden-
leri aşmış, kendi anlamına ulaşmıştı. Ne var ki bu
anlamı çözmek de oldukça güç; tapınma, protes-
to, sevgi, hüzün, acı. kıtle psikolojisi, medyatik bir
durum, vb. vb.
Sonuçta kıta Avrupası'nın gerçek bir efsanesi
oluyordu. Tabii ki kıta Avrupası'nın "çağdaş efsa-
neleri" arasında, John Lennon'u da anmak gere-
kir.
Ne var ki Prenses Diana, bırakın Lennon'un mi-
tik boyutunu, ABD patentli, James Dean, Elvis
Presley, Marityn Monroe gibi efsaneleri aşıyordu.
Bırakalım olayın trajik biçimini, prensenin önce-
ki yaşamını, dedikoduları, medyanın gayretkeşliği-
ni, Israil'den beş mılyon poundluk çiçek ithal edil-
diğini, çiçeklerin toplandıktan sonra hayır kurum-
lanna bağışlanacağını ya da Diana adlı bir koku-
nun yapımında kullanılıp gelırinin çeşitli kurumlara.
bağışlanacağını; insanlann olaya duyduklan ilgi ve
üzüntünün bir göstergesi olan, ki demin de dedi-
ğim gibi, bu başka bir anlamı ifade etmektedir ar-
tık, çiçek dağının "anlamı"etrafında dolanalım.
•••
Belki de insanoğlunun, tapınma gereksinimi hiç
bitmiyor. Binlerce yıldır sürüyor ve sürmesi "gere-
kiyor. "Genlerinden, variığından gelen bir özellik
belki de.
Dolayısıyla, tapınma, tabulan doğuruyor. Çiçek-
ler, bu tapınmanın, çağdaş anlamdaki bu tapınma-
nın göstergesiydi. Ne var kı durumun yalnızca ken-
disi yok. Öncesi de var. Üstelik 1981 yılına uzanan
öncesi. Diana'nın kraliyetailesinegirişine uzanan...
Bir başka açıdan bakarsak, masallarda yer alan
prenseslerin, gerçek yaşamda kodlanması (masal
kahramanının mitleşmesi) ve insanlann bir masal
kahramanı olarak özlemlerinin hep süregelmesi.
Dolasıyla da bu durumla özleşilmesi.
Kuşkusuz ki medyanın inkâredilemezgücü. Ne
var ki medyanın bile boyutlannı aştığını bir kez da-
ha yinelemeliyim.
Kensington Sarayı'nın önündeki çiçeklerin son
günü (ertesi gün kaldırılıyordu), bölge adeta ziya-
ret edilen kutsal bir yere dönüşmüştü. İngıltere'nin
her yerinden akın akın gelen "ye/ii turistlerin" ya-
nı sıra; hahamından Cezayirlisine, Fransızından
Türküne kadar yetmiş yedi milletten ziyaretçi var-
dı.
Çoğunun ellerinde çiçek; sessiz birayinin susan
üyeleri gibi, bir bakıma tavaf edercesine sarayın et-
rafında gözlerini çiçeklerden ve yazılardan alama-
yarak dolaşıyorlardı. Film çekenlerin, fotoğraf çe-
kenlerin, bir şeyler yazıp bırakanlann sayısı da ol-
dukça fazlaydı.
öte yandan bir başka bakış açısı da bunun çağ-
daş, ama gerçek anlamda çağdaş bir protesto bi-
çimi oluşu. Kraliyet ailesine, kuruma, yapıya karşı
bir başkaldın. Uygar bir başkaldın.
Belki de günümüzün protesto ve başkaldın bi-
çimleri açısından da bu ilkti. Bu anlamda, Prenses
Diana'nın çiçeklerini örnek almak gerekir birçok
"eylem" için.
Simgesel anlamının yanı sıra "yaşayan" bir kral-
lık olarak belki de miladını tamamlıyordu, Kraliyet
ailesi. Klasik anlamdaki "soyluluk" böylece 1997
yılının Eylül ayında son oyununu sahneliyordu.
Yani. perde bir daha hiç açılmamak üzere kapa-
nıyordu, belki de...
• • •
Kuşkusuz ki tüm bunlann ekseninde "aşk"m ol-
duğu kesindi şu veya bu şekilde. Aşk temasıydı
hangi açıdan bakarsız bakın, gerek tabunun, ge-
rek masal mitinin, gerekse de protestonun arka
planında olan.
Nitekim, yazılanlardan da bu ifadesini buluyor-
du. "Yüreklerimizin Prensesi", "Gönüllerimizin
Prensesi."
"Doğdun Prenses oldun, öldün efsane oldun!"
Böylece insanlık, kolay kolay başka hiçbir kim-
seye vermediği bir "mertebeyi" veriyor, şimdiye ka-
dar görülmedik bir "ey/em"i gerçekleştiriyor ve
dünya tarihine, yeni bir "mit" ekleniyordu:
Galler Prensesi Diana...
Douglas, irons ve Moreau, San
Sebastian Rlm Festivairnde
• Kültür Servisi - Michael Douglas, Jeremy Irons
ve Jeanne Moreau, San Sebastian Film Festivali'nin
açılış konuğu. Bugün başlayacak festivalde 15 film
yanşacak. David Fincher'ın yönettiği ve Michael
Douglas'ın rol aldığı "The Game" isimli film, ,
festivalin kapanış filmi olarak gösterilecek.
Douglas, aynca "Wall Street" ve "Basic Instinc" •
isimli fîlmlerde gösterdiği başanlanndan dolayı
"Avrupa Prix Donostia" ödülünü alacak. Irons da
ilk kez Avrupa Prix Donostia Ödülü'nü alacak.
Stanley Kubrick'in "Lolita" fılmi ise yanşma dışı
kategoride gösterilecek. Moreau da sinema
dünyasındaki başanlı çalışmalanndan dolayı "Prix
Donostia" özel ödülünü alacak. Alan Rudolph'un
yönettiği "Afterglovv", Alman yönetmen Marleen
Gorris'in "Mrs. Dallovvay", Amerikalı bağımız
yönetmen John Sayles'in ilk Ispanyolca filmi
^'Hombres Armados" ve Claude Chabrol'un
yönettiği "Rien ne va plus" isimli filmler ise
festivalde yanşma bölümünde yer alacak.
Michelle Pfeiffep'm yeni filmi
Kümır Servisi - Michelle Pfieffer "A Thousand of
Acres" isimli yeni bir filmde rol alıyor. Jason
Robards, Jessica Lange ve Jennifer Jason Legih'in
de rol aldığı filmin prömiyeri geçtiğimiz akşam
Beverly Hills'de gerçekleştirildi. Film yanndan
itibaren Amerika"da gösterime giriyor.
Keyin Kline ve Bon Jovi, Gottıam
Ödülleri galasında
Kültür Servisi - Oyouıcu Kevin Kline ve sinema
oyuncusu ve şarkıcı Jon Bon Jovi, NevvYork'da
Manhattan Centre'da düzenlenen "Independent
Feature Project Gotham Awards"da biraraya geldi.
Kline "The lce Storm" isimli filmde rol alırken
Bon Jovi de "The Leading man" isimli filmde rol
alıyor.