29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 EYLÜL 1997 PERŞEMBE HABERLER • •• BM Işkenceyi Onleme Komitesi'nin 'gizli raporu'na göre insan haklan ihlalcisi devletiz • Türkiye'de sistemli işkence var' SUNUŞ] ' Türlaye mn tarafı bulunduğu uluslaramsı ınsan haklan belgelennden bırisi de BM Işkencemn Önlenmesi Sözleşmesi dır. Bu sözleşme, 26.6. 1987tarihindeyürürlüğegirmişür. Türkiye, BM Sözleşmesi ne 25.1. 1988'deımza koymuş ve onay belgesım 2.8.1988 de depo etmıştir. Behrnlen bu son tarihten başlayarak. anılan sözleşme, Türkiye bakımından da yürürlük kazanmıştır. Bu sözleşme ile BM Işkencemn Önlenmesi Komıtesi kurulmuştur. Komitenin yetkileri şunlardır: Tarafdevletlenn sundukları Başlangıç ve Perıyodık Raporları incelemek; Genel Yorum yapmak, sistemli işkence pratiklerini incelemek. Komite ayrıca, kendısıne ulaşan hem "bireysd", hem de "devteüemrast" şikâyet başvurularmı incelemek ve karara bağlamakyetkisine de sahıptır. Şıkâyet baş\iırusunun işleyebılmesi için ilgili tarafdevletin bu usulü lanıma beyanı yapması gerekir Türkiye, şikdyet başvurusu usulünü tammıştır. Komite sistemli işkence pratiklerme ılişkın sağlam temelli duvumlar aldığında, verıler ehnde toplandığında, üyelennden bır heyetı soruşturma yapmakla görevlendırır. Bu üyeler. ılgılı ülkeyi zıyaret de edebilirler. Toplanan bulgular bır rapor olarak. ilgili devlete gönderilir. Bu rapor, gizhlik kuralına tabıdır. Bununla birlikte, hakkında soruşturma yürütülen devlet, komite ile ciddi ve verimli işbirliğı vapmaz. komıteyi yanıltmaya çalışır; komitenin yönelttıği önen ve uyarıları dikkate almamakta dırenır ıse ya da bulgulanan verıler, o ülkede sistemli işkence yapılmakta olduğunu ortaya çıkarmış ve bu durumun alenileştirılmesı komite tarafindan uygun görülmüş ıse, komite. yıllık raporunda, dığer hususların yam sıra, yaptığı o özel soruşturmaya ılışhn sonuçlarm özet kısmını yayımlayarak alenileştırebılır. Bu. gızlı soruşturma raporunun "ÖzetBulgular"kısmıdır. "ÖzetBulgular"ın yayımlanması. sözleşme sisteminin öngördüğü en ağır vapnrımdır ve ilgili tarafdevletin, sistemli işkence yaptığmı, uluslararası düzlemde tespıt ve tescil etmek anlamına gelmektedır. Komite, bu yaptırımı. kurulduğundan bu yana. bir kez uygulamıştır. Bu yaptınmın muhatabı devlet, Türtaye'dir Komite, 9.11.1993 tarihinde. Altmcı Yıllık Raporu na eklı olarak Türkiye soruşturması "ÖzetBulgulan'nınyayımlanmasına karar vermiştir Türkiye, maruz kaldığı bu yaptırım üzenne tepki göstermıştir. Bu tepkilerden bırısı de Türkiye nin BM Cenevre Ofısi nezdındekı Daimi Temsilcisi Büyükelçı Sayın Gündüz Aktan tarafindan 24.11.1993 günü. sözleşme tarafı devleûer dördüncü toplantısında yapılan konuşmadır. Aradan yaklaşık dörtyıl gibı uzun bir süre geçmiş olmasına karşın, bu konuşma metni de Tükiye mn komiteye yönelttıği dığer tepkilerin metınleri de ulusal kamuoyunun bügısıne bır türlü ulaşmamıştır. Ulusal basın da parlamento ve ilgili diğer çevreler de bu oluşumlarm büyük ölçüdeyabancısı olmuştur. Oysa, gerek komitenin Türhye ye yönelık eleştirilerini içeren "Özet Bulgular" raporu. gerekse Türkiye 'mn yönelttıği karşı eleştiri ve tezlerı, Türkiye de kanamava devam eden bıryara olan işkence ve kötü muamele yapılması şekhndekı ınsan haklan ihlali patolojısı bağlamında, bugün bır kez daha ele alınmasım gerektiren önemli unsurlar ıçermektedır. BM Komitesı 'nin 9.11.1993 tarihinde yayımlanmasına karar verdiği ve 18.2.1994 tarihli olarak (VN.. Report ofthe Committee Against Torture, GeneralAssembh: Official Records, Forty-eight session. Supplement No. 44A (A'48/44/Add.lJ yayımlanan "Türkiye Prof. Dr. MEHMET SEMİH GEMALMAZ (tÜHF öğretim üyesi, İC Insan Haklan Hukuku Araştırma ve L'ygulama \1erkezı Müdür Yardımcısı" Istanbul Barosu Insan Haklan Merkezı Başkanı/ K omitenin Türkiye Soruşturması Raporu'nu alenıleştirmesi karan alınması sürecinde ve hemen sonrasında, Türk hüküneti, BM New York merkez ile Cenevre ofısinde görev- li Daimi Temsılcıleri olan diplomatlarara- cıhğı ile tepkilerinı ortaya koymuşrur. Türkiye'nin anılan rapora resmı tepkıle- rinin ırdelenmesi, bır yanda raporun ha- zırlanma sürecine (kı. sözleşme gereğin- ce bunlar "gidilik kaydTna tabı tutulmak- taydı), öte yanda ıse Türkiye'nin ulusla- rarası ölçekte "Mnsan haklan ihlalcisi dev- let iddialan" karşısında nasıl bır sıyasa izledığıne ve hangı argümanlan ürettiği- ne ışık tutroası bakımından son derece önem taşımaktadır. / - BM İşkencenin Önlenmesi Sözleş- mesi TarafDevletler Dördüncü Toplan- üsı'nda 24 Kasım 1993'te Sunulan Ko- nuşma Metni Anılan toplantıda. 24.11.1993 günü. Türkiye'nin BM Cenevre ofısi nezdinde- ki Daimi Temsilcisi Büyükelçı Gündüz Aktan (1 )tarafından yapılan konuşma ile Türkiye. komitenin raporuna verdiği tep- kileri alenileştirmeye başlamıştır. Bu ko- nuşmanın metni, daha sonra yayımlan- mlştır, (2). - Türkiye temsilcisinin konuşması sıra- sında ılen sürdüğü ve burada aynen alın- tılanan argümanlar arasında şunlar göze çarpmaktadır: - "Gizli Rapor'un "özet bulgular' kıs- mının dagıülmasu bir TarafDevlete karşı en ağır/ciddi >apünmdır. Bu, komitenin yapabileceği en ağır suçlamayı. adıvla ad- b sistemli işkencenin varolduğu suçlama- sını içermektedir": - "Bu konuşmamda, "Özet bulgu- lar'dan çok, komitenin iki üvesi tarafindan hanrlanan Gizli Raporu elealacağun. Bu- nun nedeni açıkür. 'Özet bulgular'. Gizli Raporu olduğu gibi yansıtmamaktadır. Özet Bulgular, Gizli Raporda yer verilmiş bulunan rüm yaniışian örtmüştür. Ne var Id, bu yanhşlar, önemsiz nitelikte değildir. Tersine, bunlar son derece önemlidir, hat- ta söz konusu usulün sonuçlanmasını be- Brlemedeyaşamsal bir rol oynamıştır. Her ne kadar, özet bulgular, söz konusu >anlış- lan a>ıklamışsa da, gizli rapordaki sonuç- lan sakb tutmaktadır. Bu durum ise man- bken tutarsızdır"; "BM'nin Türkiye'yi soruşturma raporunda iki üye, Türkiye'nin Güneydoğu bölgesini 'Kürdistan' olarak adlandırmakta- dır, bu bölgedeki durum, bu aynı iki üye tarafindan 'Türk güvenlik güçleri ile Kürt nüfusu/(Kurdish population) arasında' bir çatışma şeklinde tanımlanmıştır'Kürdistan'da güvenlik güçleri ile savaşanlar, bu iki üye tarafindan, 'Kürt nüfusu' adı- na savaşan PKK (Kürt İşçi Partisi) 'gerülalar'. •savaşçılar'/ 'silahlı muhalif gruplar' ya da 'eylemciler' olarak nitelendirilmiş, isimlendirilmiştir. Bu raporun hiçbir yerinde, terör, terörist va da terorizm şeklinde tek bir sözcük bulunmamaktadır, güven- lik güçleri Kürt halkına ve kendi deyimleriyle 'PKK'li savaşçılara' işkence yapmakla suçlanmaktadır." (1)- Büyükelçı Gündüz Aktan, Büyü- kelçi Onur Öymen ın Bakanlık Müsteşar- lıgı 'na getirilmesinin (DYP-CHP koalıs- yonhükümeti, 1995)ardmdan. bakanlık- ta üst düzeyde bir göreve atandı ve ba- kanlıkbürokrasisi tarafindan üretilen dış sivasanm önde gelen isimleri arasında yer aldığı basında yer aldı. (2) "Statement of 24 November 1993 on behalf of the Republic of Turkey by Ambassador Gündüz Ahart'Response to the Summary Account on Turkey ofthe Committee Against Torture " HRLJ, 31 December 1993. VO1.14, No. 11-12. sf: 430-432 "Gizli rapordayer alan yanlışlardan ba- zılan şunlardır: ** tki üye, parag. 19'da, 'Güneydoğu bölgesınde, 12 milyon olduğu tahmin edi- len Kürt nüfusun bulunduğunu' iddia et- mektedir; ** tki üye, Türkiye'nin Güneydoğu böl- gesini 'Kürdistan' olarak adlandırmakta- dır, parag. 20,47,87 ve 184; ** Parag. 20'nin >anı sıra Ek l'in, 97. 99., 103. ve 214. paragraflannda. bu böl- gedeki durum bu iki üve tarafindan 'Türk güvenlik güçleri ile Kürt nüfusu (Kurdish population) arasında' bir çatışma şeklin- de tanımlanmışür; ** Kürdıstan'da güvenlik güçleri ile savaşanlar, bu iki üye tarafindan, 'Kürt nüfusu' adına savaşan PKK (Kürt İşçi Partisi)'genllalar'. 'savaşçılar' comba- tants, 'silahlı muhaiıf gruplar'ya da 'ey- lemciler' olarak nitelendirilmiş / isimlen- dirilmiştir. Bu raporun hiçbir yerinde, te- rör, teröristya daterorizmşeklinde tek bir sözcük bulunmamaktadır; ** Bu iki üye. parag. 132,184ve 187'de, 'Kürdistan'daki bu savaşta / mücadelede /struggle işlenen suçlan, "eylemcıler" ta- rafindan işlenen siyasal nitelikli eylemler olarak göstermektedir"; - "Özet olarak. bu iki üyeye göre. onla- nn 'Kürdistan' olarak adlandırdığı Tür- kiye'nin Güneydoğu bölgesinde, '12 mil- yon olduğu sanılan' 'Kürt nüfusu'ile Türk güvenlik güçleri çabşma / fighting halin- dedir. Bu mücadelede. onlar tarafin- dan' Kürt nüfus' olarak künlenen'PKK li savaşçılar' ve 'eylemciler', Türkiye tara- findan siyasal suçlar nedeniyle hapsedil- mektedir"; - ''Bir kez, işkence pratikleri bu bağla- ma yerieştirilip açıklandığında. soruştur- manm sonucu önceden beh'rlenmiş olmak- tadır. Türk güvenlik güçleri >av gın baskı- cı uygulamalanmn bir parçası olarak. Soruşturması Özet BulgularRaporu "nda, Türkiye 'nin işkenceyi önlemeye yönelık olarak gerçekleştirdiği olumlu yasal değişiklikler (örneğın, 18 11.1992 tarih ve 3842 sayılı yasa gıbi) ile hükümetin sunduğu gözahına alman, tutukîanan, avukatyardımından vararlanan ve salıvenlenlenn sayıları ve aynca işkence ve kötü muamele suçu isnad edilen zanlılara ilışkin olarak açılan koMişturmaların sayıları gibi istatıstiki verilereyer venlmiştir Ancak komite. behrttiği olumlu verilere karşın, gerek soruşturma öncesinde kendisıne ulaşan, gerekse de Türkiye yi ziyaret sırasında elde edilen verilerden çıkardığı sonuca göre, Türkiye'deözellikle polısın. gözahına aldığı ve tuttuğu kişılere yönelık olarak işkence ve kötü muamelede bulunduğu sonucuna varmıştır. Komite, polis merkezlerınde olan ve zanlıların tutulduğu 60 'a 80 cm boyutlanndaki "tabuüuk"olarakadlandırılan hücrelerın kullamlmasına derhalson venlmesı uyansını getırmıştır. Komite. gözü bağlı sorgu yöntemıne son venlmesı; zanhlann avukatıyla görüşmesınin kolaylaştmlması gerektığım hatırlatmıştır. Komite, amırlerin, astlann kötü muamelesine karşı daha etkin tavır alması gerektiğıni ve denetim ve cezalarm ciddı nitelikte olmasının sağlanmasım vurgulamıştır. Silahlı gruplann terör eyiemlerını telin eden komite, hiçbir istisnai koşulun ya da oluşumun. işkence ve kötü muameleyi meşrulaştıramayacağı yolundakı sözleşme madde 2 yi de ayrıca hatırlatmıştır. Komite, hapishanelerdeki aşm kalabahklık; hava, su, yiyecekyetersizliği gibi sorunlara işarel ettiği gibi, mahpuslan tecrit ederek ahkoymada kullanılan hücrelerin de ortadan kaldınlması gereğini vurgulamıştır. Işte komitenin aşağıda değerlendinlen ve Türkiye 'nin resmi tephsıne konu olan bulgular, eleştiriler ve öneriler özetle bunlardan ibarettir nsında banş ve huzur içinde yaşamakta- dır. Örneğin, Türkiye'nin güneydoğusu- nun bütünündc >aşavanlardan daha faz- la sayıda Kürt İstanbul'da >aşamaktadır; ** Tarihsel olarak, bizun 'Kürdistan' şeklinde adlandınlmış bir bölgemiz hiç- bir zaman olmamıştır. B.M'de, Evlül 197Tde Atina'da yapılan Çoğrafi Adla- nn Standartlaştınlması Üçüncü BM Konferansı'nda kabul edilen bir karar uyannca (Konferans Raporu. Bolüm III), ü>edev1eder tarafindan benimsenmeven coğrafı Lsimlerin kullanılması kabul eidil- mezdir. Komitenin üyeleri. bazısorumsuz hükümet dışı örgütlerin gevşek termino- lojLsine kendüerini kapormaktan dikkat- le sakuımalıdırlar; ** PKK vahşi kampamasını, çoğu ka- dın ve çocuk ve tümü de Kürt olan 54 si- vili Pınarcık Köyü'nde 15 Ağustos 1984'te kadederek başlatü. O tarihten bu yana, PKK, hemen tümü Kürt olan, 2000'i aşkm masum sivili öldürmüştür. Türk güvenlik güçleri. bazı komşulan- mızda ve Avrupa'da eğitim gören ya da düşüncetelkin edikn sınıriı savıdaki PKK teröristleri ve onlann destekçileri tara- findan masum Kürüer'in öldürülmesini durdurmaya çahşmaktadır; ** Masum Kürt mağduıiann sayısı dikkate alındığında, Güneydoğu'da, mensuplan terörist eylemler, yöntemler ve uygulamalargerçekleştiren bir terörist örgütün bulunduğunu haklı olarak söy- leyebfliriz. Bunlan, terörist nitelemcsin- den başka bir şekildc adlandırniak, BM'in bir yasal organına uvgun düşme- ven şekilde. onlan bir meşrulaşnrma gi- rişimidir: ** Bu iki üyenin sanılannm tersine, bi- zim mevzuatunızda, siyasal suçlariçin bir ceza ve Türkiye'de herhangi bir siyasal suçlu yahut siyasal suçlular için herhan- 0 bir hapishane yoktur"; - "Bu şartlar çerçevesinde, Güneydo- ğu bölgesindeki çaüşmayi / conflict. Türk güvenlik güçleri ile Kürt nüfusu arasın- da bir çatışma olarak almak, safdil / pu- re ve basit bir vanılsamadır. Bu olgulan beürtmekle, işkenceyi hakhlaştırmaya ça- hşmıyorum.-"; - "Sizin dikkatinizi, bu iki üyenin, ken- dilerine ulaşan iddiaian Türk yetkilileri ile doğrulamak üzere hiçbir zaman çaba göstermediklerine çekmek istiyorum. BM insan haklan sistemi içinde başvuru- lann kabul edilebiliriiği için temel ölçüt, bunlann'açıkdelıl' (cleare%idence)üe dcsteklenmesidir. Bu iddialann hiçbirisi- nin, Id çoğunluğu Af Örgütü tarafindan ilerî sürülmektedir, 'açık delıl'ledestek- lenmediğini rahatlıkla tahmin edebili- riz"; - "Türk hükümeti, 5 Mart 1992 tarih- li bir mektupla Af Örgütü'ne şu sorulan sormuştur: Soru 1- Mağdurlar için, ulu- sal olanın yam sıra uluslararası yargısal yollarda olanakh/mümkün bulunduğun- da, örgütünüz. iddiaian nasıl hakhlaştır- maktadır?... Gerçekten de. Sözleşme Madde 22 çerçe\ esinde, Türkiye'nin >ar- gı yeddsine tabi herhangi bir kişi tarafin- dan ya da namına komiteye yapılmış hiç- bir başvuru hiçbir zaman/şekilde olma- nuştır. Dahası. Türkiye Avnıpa Konseyi üyeleri arasında, işkence konulu en düşük sayıda basvurunun yapıküğı ülkelerden birisidir. 'Kürt nüfusu'ya da 'PKK'li savaşçılara' sistemli şeküde işkence yapıyorolarak su- nulmuşrur"; - "Şündi bu değerlendirmenin öğeleri- ni ek alarak. Gizli Rapor'da açıklanan/ ta- nımlanan bağlamın gerçege karşılık gelip gelmediğini görelim: ** Güneydoğu bölgesinin bütününde- ki nüfus 12 milvon değil ve fakat 2.9 mil- yondur ve bunlann hepsinin Kürt olma- dığj da açıknr. Dahası, en fazla şiddet öğe- si yüklü olaylar, bu bölgenin belli yerterin- de vuku bulmaktadır: ** Kürt nüfiısa ilişkin verilerin kesin dökümü bulunmamaktadır. Kürtler / They. on milyon civannda olmahdır / (must be around ten million). Cç milyon- dan fazlasu Id bunlar bir arada farklı di- yalektk / ağızla konuşmaktadıriar. kendi- lerini Kürt olarak telakki etmemektedir- ler. KüıUerin çoğunluğu, Türkiye'nin ba- Sürecek &FIRNOKTASI/ORAL ÇALIŞLAR Metin Göktepe nin öldürülmesi davasmda tahhye edilen dört polisin MHP'liler tarafindan törenle karşılan- ması, hiç kimseye garip gelmedi. Ci- nayet iddiasıyla yargı önüne çıkan kimselere bir partinin sahip çıkması ve onlara kucak açması aslında çok vahim değil mi? MHP'liler neden böyle yapıyorlar? Biz nasıl bu davranışlarını normal karşılıyoruz? MHP'liler, Metin Gökte- pe davasından yargılanan polislerin bu olaya katılmadıklanna inandıkla- rı için mi tahliyeyi tekbir ve bandoy- la kutluyorlar? Yoksa Metin Gökte- pe'nin öldürülmesi onlan memnun mu etti? Bir başka ihtimal ise MHP'li- ler dosyayı dikkatle ıncelediler de bu polislerin suçsuz olduklanna mı inan- dılar? Sizce hangi olasılık daha fazla? Metin Göktepe'nin solcu birgazete- ci olması, ona öfkeyle cop sallayan polislerle MHP arasında bir gönül bağına işaret ediyor. Yani onlar, Me- Göktepe ile MHP'nin İlgisi... tin Göktepe'nin öldürülmesinden memnun bir tavır alıyorlar. Bir parti- nin fikir ayrılığı nedeniyle bir gazete- cinin öldürülmesini sevinçle karşıla- ması nasıl normal karşılanır ki? Gazetelerdeki fotoğraflara yeni- den bakıyorum. Davulcu, zurnacı ve klarnetçinin ortasında keyifle sırıtan cinayet sa- nığı polis, arkasında ise sevinçle onu karşılayan MHP'liler. Bu ne biçim particılik anlayışı, bu ne biçim bir ül- ke? Afyon'daki tahliye törenini MHP Afyon Merkez llçe Başkanı Sefa De- ğirmenorganizeetmiş. MHP'liler de bu tahlıyeye o kadar çok sevinmiş- ler ki büyük bir karşılama yapmak ih- tiyacını duymuşlar. Bir sıyasi partinin cinayet sanıkla- rına bu kadar içten sahip çıkması, bunu gelenek haline dönüştürmesi, Türkiye'nin içinde bulunduğu duru- mu gözler önüne seriyor. Devletin güvenlik güçleri, son dönemde çok sayıda solcunun öldürülmesiyle yar- gılanıyorlar. Gazi Mahallesi'nde, Istanbul'daki yargısız infazlarda yargı önüne çıkan çok sayıda polis var. Bu polisleri MHP'li veya MHP'ye yakınlığıyla bi- linen avukatlar savunuyor. Bu sanık- lara destek için gelen kişiler MHP yanlısı sloganlar atıyorlar. Duruşmaları izlemeye gelen MHP yanlılannın altlannda son model Mer- cedes'ler ve BMW ler göze çarpıyor. Abdi ipekçi'nin öldürülmesinden yargılanan Oral Çelik'in duruşmala- ra gelişinde de aynı tabloyla karşıla- şıyoruz. Daha düne kadar aranan, yeni tah- liye edilen ülkücü bır militan, birkaç ay içinde son mode! Mercedes'ler- le, çok sayıda korumalarla çevrede dolaşmaya başlıyor. Bu manzara si- ze normal geliyor mu? Bu kadar pa- ra ve gösteriş nereden geliyor diye düşündüğünüz oluyor mu? "Vatan- severiik" edebiyatı bu kadar çok pa- ra getiriyor mu? Gülerek baktığınızı fark ediyorum. Aynı şey Ibrahim Çrftçi için de ge- çerli diyebilirsiniz? Çiftçi de uzun tu- tukluluk yıllarının ardından, birden büyük birzengin haline dönüverme- di mi? Çiftçi, her şey ortaya çıktıktan son- ra, delil yetersizliği öne sürülerek savcı Doğan Öz'ü öldürmekten be- raat ettirilmişti. Ardından Merce- des'lerle dolaşmaya başladı ve MHP Genel Başkanlığı'na aday oldu. Bütün bunlar normal mi? Biz nor- mal bir ülkede mi yaşıyoruz? Yüzler- cefaili meçhul cinayet, yargısız infa- zı başka ülkelerden gelen birileri mı gerçekleştirdi? Öldürmenin kutlan- dığı koşullarda yaşıyonjz. Bu bir fe- laket manzarası değil mi? Bunca acı, bunca gözyaşı üzerine siyaset yapılır mı? Yapılırsa, o siya- setten hayır gelir mi? Oral Çelik'e, Metin Göktepe'nin öldürülmesi da- vasından yargılanan polislere, Gazi katliamı sanıklarına, ibrahim Şa- hin'lere destek ne anlama geliyoı^ Türkjye bu noktaya nasıl sürüklendi? Devleti yönetenler, haktan hukuk- tan söz edenler, bu ülkede yüzlerce, binlerce Fadime Göktepe'nin ahı üzerine politika yapıyorlar. Herkes Türkiye'nin büyük birçürüme içinde bulunduğunu, insanlann vahşileşti- ğini, yaşamanın pamuk ipliğine bağ- landığını söylüyor. Bütün bunlar te- sadüf mü? Katillerin katil, mazlumların maz- lum olduğu bir Türkiye'yi nasıl yara- tacağız? Afyon Cezaevi'nin kapısın- daki manzara, buraya nasıl gel- diğimizin cevabını da içinde taşıyor. PERŞEMBE ORHAN BLRSALI KöppüSadece Boğaza mı Gerekli? Ya da yazının baslığını "Elifi görüp merteği görmemek" koymak daha anlamlı olabilirdi: Bo- ğaz'a üçüncü köprüyü, hem de kentin en çok ca- nını acıtacak bölgede inşa etmeyi planlayan Yük- sek Burjuvazi(') ve Özel Burjuvazi ile diğer üçüncü köprü savunucuları. Istanbul'un ulaşım sorununu gözdeki elif olarak görüyor (ve elifi bir sorun sanı- yoıi). Halbuki ulaşımsızlık, Istanbul'un gözünde gide- rek büyüyen bir mertek ve bu merteğin de köprü ile ilişkisi ise en fazla yüzde 10. Yani, sorunun yüzde 90'ı, köprüyle ilişkisi olma- yan, kent içindekı ulaşımsızlıktan kaynaklanıyor. Trafik sıkışıkhğı deyince, akla niçin sadece Asya- Avrupa geçişlerinde yoğun saatlerdeki sıkışıklık geliyor da, bütün kentte yaşanan keşmekeş gel- miyor, anlamak mümkün değil! Örneğin akşam 6-8 arası, Cağaloğlu'ndan Be- şiktaş'a yolculuk en az 45 dakika sürüyor. Bu hattakı sıkışıklık köprüdekinden daha feci, çünkü, köpruyü en çok 20 dakikada geçiyorsunuz. Aynı sıkışıklık, köprüyle hiçbir bağlantısı olmayan bü- tün ana arterlerde, sahıl yollarında, Büyükdere Caddesi'nde, Etiler çevresinde, Topkapı - Avcılar gibi birinci köprü çevre yollarının bir çok bölü- münde yaşanıyor. Bu noktalan, normal trafik akı- şında 10 dakikada aşacaksınız, sıkışıklıkta ise ya- nm saatten 1 saate kadar fazladan zaman, para, enerji kaybediyor. çevreyi kirletiyor, psikolojik ola- rak yıpranıyorsunuz. Şimdi sorun her sıkışıklığa köprü çözümü sun- maksa, kent içindeki bu sıkışık bölgeleri de üst, att ve yan yollar, viyadükler, asma köprüler vb ile niçin aşmayalım? Örneğin Cağaloğlu-Beşiktaş arasındakı yolu. iki misli genışletelim, ya bir sıra binaları yıkarak ya da üst yol yaparak! Otomobiller, köprülerı geçtikten sonra kent tra- fiğinın içine düşmüyorlar mı? Ömeğin, Zinciriiku- yu'dan Beşiktaş'a yanm saatte inilmıyor mu? • • • İTÜ Ulaştırma Anabılim Dalında yapılan bir ça- lışma var. Prof. Dr. Haluk Gerçek, yaptıkları bir araştırma hakkında şu bilgilen venyor: "Her iki Boğazıçi köprüsünden yoğun saatter- de (7-9 arası) 1 saatte toplam 13 bin 500 özel oto+taksi geçiyor. 9 bını birinci, 3 bın 500'ü ıkinci köprüden. Bu araçlann taşıdığı insan sayısı saatte toplam 26 bin kişi. Binnci köprüden geçen araç- ların yüzde 87'si. ikıncı köprüden ise yüzde 60'ı özel otomobil. Aynı sure içinde toplu taşım araç- ları ise 29 bin kişı taşıyoriar. • • • Şımdı başka bazı rakamlar daha: İstanbul'da 1 milyon 200 bın kayıtlı araba var. Bunlann 1 mil- yonunun günlük dolaşımda olduğu varsayılmakta. Bu arabalann yüzde 11 'i iki yaka arasında seyre- diyor. Yüzde 6O'ı sadece Avrupa yakasında, yüz- de 29'u ise sadece Asya yakasında dolaşıyor. • • • Bütün bunlar şunu gösteriyor: Istanbul'da.^(ş7 ^im sorunu, köprü üzertennden 90 knr];hızla geçe: memek değildir. Toplam 1 ?6 'fjîh arabanın köprü üzerlerinde en fazla 20 dakika daha fazla zaman kaybetmesi değildir. 1 milyon araba öte safta du- rurken, 30 bın araba hızlı geçsin diye köprü yapılır mı? Esas sorun, kent içi ulaşımda ana arterlerdeki tıkanıklıklardır. insanlann bir yerden bir yere özel arabayla gitmek zorunda bırakılmasıdır. Bu sıkı- şıklık nedeniyle sadece otomobil değil, otobüs gi- bi toplu taşım araçlannda da yaşanan felaket du- rum, zaman kaybı vb.dir. Allahaşkına, önerilen üçüncü köprü, bütün kentteki sıkışıklığı nasıl, nasıl çözecektir? Bir bilen lütfen anlatabilir mi? 0 Bu deyimi Attilâ llhan'dan ödünç alıyonım Dört aylık rapor îşkence mağduru 27 kadm hukuk, arayışmda f İstanbul Haber Servisi - "Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuki Yardun" projesını başlatan dört kadın avukat. dört ay- dır 27 kadının gözaltında işkence ve tecavüze uğra- dıklan gerekçesıyle kendi- lerine başvurduğunu be- lirtti. Avukat Eren Keskin. kadınlann gözaltında\ken gördükleri işkence ya da tecavüzü anlarmaktan korktuğunu ya da utandığı- nı söyledı. "Gözalnnda Cinsel Ta- ciz ve Tecavüze Karşı Hu- kuki Yardım" projesinı başlatan Keskin, Mercan Polat.Nurcan Okçuoğlu \e Jutta Hermans, dört a\lık raporlanrü açıkladı. Türkj- ye'de cinsellığin tabu oldu- ğunu söyleyen Mercan Po- lat, buna bağlı olarak ka- dmlann, yaşadıklan cinsel taciz ve tecavüzü açıkla- makta zorlandığını \nrgu- ladı. Dört aydır yaptıklan çalışmada. kendilerine gö- zaltında işkence ya da teca- vüz gördüğünü bıldiren 27 kadının baş.vurduğunu be- lirten Polat. hukuki başvu- rularda bulunduklannı söyledı. Kadınlann 0 212 52731 84 yadaO212527 29 74 No'Iu telefonlardan yardım isteyebileceği bil- dirildi. A\ukatlar tarafindan ha- zırlanan raporda anlatılan bazı kadınlann ö>küsü şöyle: U X, 1995 yıhnın Ağustos ayında gözalnna alınır. İstanbul Terörle Mü- cadele Şubesi'nde 15 gün gözatbnda tutulur.Gözara- na alındığı andan itibaren çok korkunç işkencegörür. Polis arabasına bindirSdiği andan itibaren X"i soyar- lar. Cinsel organından kıl koparmaya başlaıiar. Şu- beye getirfldikten sonra ön- ce düz askıya alınır. Elekt- rik verilin parmak uçian ve göğüs uçlanndan. Daha sonra ters askıya alınır. Bir- çok kez ters askıvi uvgular- İar. Sürekli çınlçıplakür. Sözle ve eUe sürekli cinsel tarizde buhınurlar." " lemizlikçihk yapao X, kendi deyimiyle bir temiz- lik işçisL Hırsızlık şüphesi ile 24 Mayıs 1997 tarihinde Büyükçekmece'de üç poüs tarafindan gözalüna alınır ve Mimar Sinan Karako- lu'na getiriür. Gözleri veel- leri bağlı halde başka bir yere götürülür. Odada bu- İunan 5-6kişitarafindan çı- nlçıplak soyularak dövü- lür. Ola\ tarihinde >eni do- ğum yaptığı için kanaması vardır. Ancak buna rağ- men vücudunun belli yer- lerinden elektrik verilir. Bütün bunlardan sonragö- ğüsleri skılır. cinsel organı copla taciz edilir. Kendisini döven poüsler. üzerine işer- ler. Cç ayiık bebegiyle bir- likte hâlâ Bakırköv Kadın ve Çocuk Tutukevi'nde vatmaktadır." :
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle