23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
,18 EYLÛL 1997 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 15 Sarışın'ın boş zarfı İzmir'de Konak Belediyesi'nin açtığı "Banş Şelçuk Basın Teşvik Ödülleri Yanşması"nda dereceye giriyor gülmece yazan Nurettin iğci... Geçen şubat izmir'e gidip ödül törenine katılıyor ve plaketle birtikte bir zarf veriyoıiar... Otele döndüğünde zarfı açıyor, 20 milyon liralık çek yerine "hava" çıkıyor zarftan... CHP'li Ahmet Sarışın'ın başkanlığındaki belediyenin bir görevlisini arayıp durumu anlatıyor, "Olur böyle şeyier, çözümleriz" yanıtını alıyor... Istanbul'a dönüyor. Arayan soran olmuyor. Belediyedeki görevliye birkaç kez faks çekiyon Başkan Sanşın'a mektup yazıyor; yanıt alamıyor. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a kadar yansrtıyor "boş zarfı. Baykal, Antalya'da vatandaşlarla gözleme yiyip, ayran içerken bir kez daha iletiyor "boş zarf" öyküsünü anlatan mektubunu. Yine yanıt alamıyor. Nurettin İğci, Ahmet Sanşın'dan 20 milyonunu alamasa da yeni bir öykü için sonsuz malzeme sahibi oluyor böylece! Bektronik postae Deniz.Som©raksnetcom Tei: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Tansu Çiller, Susurluk'a sahip çıkmış. "Kimseye verecek bir avuç çetemiz yoktur!" Oyun salonlarındaki karmaşa nasıl sonuçlanacak?er ne kadar oyun salonlarının şubat ayına kadar kapatılmasına ilişkin yasa kabul edil- diyse de karmaşık bir durum söz konusu... Karmaşa, şubat ayına kadar nasıl davranıl- ması gerektiğinden kaynaklanıyor ve karmaşanın kaynağı olarak Turizm Bakanlığı görülüyor... Çünkü, devletin teşvik vererek özendirdiği, yargı- nın karar vererek onayladığı iki oyun salonu için Tu- rizm Bakanlığı ruhsat vermiyor... Öyle ki, bakanlık tarafından salonların denetimi yapılıp işletmeye uygun bulunduğu halde ruhsatlar imzalanmıyor... Ruhsatlar imzalansa bile zaten beş ay sonra ya- sa gereği kapanacak olmalanna rağmen iki oyun sa- lonuna engel çıkarılıyor. Yargı kararlarının işlememesi doğal olarak bakan- lıkta rüşvet mekanizmalarının çalıştığı iddialarını; bölgelerinde yeni salon istemeyen mevcut oyun sa- lonu işletmecilerinin bürokratlar üzerinde etkili oldu- ğu söylentilerini ortaya çıkanyor. Bir yandan da son kararın Turizm Bakanı'nda ol- duğu konuşuluyor. Söylenenlere bakılırsa Turizm Bakanı Ibrahim Gürdal, "Hukuken haklısınız. Ama ruhsatlarınızı si- yaseten imzalamayacağım" diyor ve ruhsat verme- diği oyun salonu işletmecilerine tazminat haklarının doğduğunu anlatıyor. Gürdal, bu söylentileri "gazete bilgisi" olarak ni- teliyor ve "Yaptınm gücü hukuktadır" diyor... Idare Mahkemesi'nden çıkan kararlar için Danıştay'dan görüş istediklerini söylüyor ve bir hafta içinde so- runun çözümleneceğini belirtiyor. Bu noktada, Ibrahim Gürdal şubat ayında kapan- ması gereken oyun salonlarına yeni bir boyut geti- riyor ve konunun hukuki yanı kadar çağdaşlık ve tu- rizm ilişkisiyle de değerlendirilmesi gerektiğini vur- guluyor; Meclis'te dikkate alınmayan, Cumhurbaş- kanı Süleyman Demirel'in yasayı veto gerekçesi- ne gönderme yapıyor... Gürdal, Meclis'te alelacele kapatılması istenen oyun salonlan için "Yeni düzenlemeler için bana za- man vermediler" diyor ve dış kaynaklı kredilerle açı- lan oyun salonlarının kapısına kilit vurulmasıyla ya- rın Türkiye'deki öteki turizm yatırımlanna dış kapı- ların kapanacağına dikkat çekiyor. Danıştay'ın görüşü, oyun salonlarının geleceğine ilişkin yeni düzenlemelerin habercisi olacağa ben- ziyor... SESSÎZSEDASIZf!) tiALMOEtf X\ ( 1* I m f? NURİKURTCEBE 1 B • Milli Eğitim'de şeriatçı etki Onlar, Şişli'deki 19 Mayıs ilköğre- tim Okulu'nun öğretmenleriydi... Ge- çen yıl, okul müdürü iktidardaki Nec- mettin Erbakan a özenmış, aptest alırken ayağına suyu öğrencilere dök- türüyordu. Birgrup öğretmen, öğren- cilerine ibrikçilik yaptınlmasına karşı çıkmıştı... Olay, kamuoyuna yansımış ve mü- dür görevden alınmıştı. Ama Milli Eğitim'deki şeriatçı kad- rolar da intikam almakta gecikmemiş, öğretmenler sürülmüştü... Velilerin çabası ve kamuoyunun baskısıyla öğretmenler bir süre son- ra okullanna dönmüştü... Bu yıl okullar çağdaşlık adına daha bir umutlu açıldı ama 19 Mayıs llköğ- retim Okulu'nun velileri şaşkınlıkiçindeydi... Çünkü, ibrikçi müdüre karşı çıkan öğretmen- ler Mehmet Düzgün Seyrantepe'ye, Mustafa Ergül Gültepe'ye, Rahika Topçu da Kâğıthane'ye atanmıştı. Şeriatçılar yarım kalan intikamları- nı almıştı... Şişli Milli Eğitim Müdüriüğü yetkili- leri ise, öğrencilere özel ders verdik- leri iddiasıyla açılan soruşturma so- nunda öğretmenlerin görev yerlerinin ll Milli Eğitim Müdürlüğü'nce değişti- rildiğini açıkladı. Ne ilginç değil mi? Müdürün ibrik- çiliği açığa çıkınca bir ihbar geliyor, öğretmenler özel ders vermekle suç- lanıyor... Biz de inanıyoruz! PALAS PANDIRAS Mesut Yılmaz, "Halkı kandırmayalım" demiş... Merak etmesinler; halk, kendi kendini yeterince kandınyor zaten! MûfHBozact AYDINLANMA ATEŞt Üetişiırı: Zeynep Eşiyok Faks: 0.212. 513 85 95 Kayabaşı köyünün Ali öğretmeniyalnız değil •„ Köyüne ılköğretim okulu yap- tırabilmek için mücadele eden Kayabaşı tlkokulu öğretmeni Ali Karlıka DeniztrBelediyesi Şehir Tiyatrosu. 'Biz İnsanlar' adlı oyunun gelirini bırakırken, bir 'denizcilik flrması çalışanlan' da 3 milyar lirayla Ali öğretmene destek veriyor. Denizli Belediyesi "Subasman seviyesinde bekle- yen inşaatın devam edebilmesi için bağış kampanyası başlatan Kayabaşı tlkokulu öğretmenine destek vermek amacıyla Denizli Belediyesi Şehir Tiyatrosu'nun 'Biz İnsanlar' adlı oyunu iki kez sahnelenecek. Belediye Şehir Tiyatrosu. Tah- sin Önal'ın yazıp yönettiği oyun 3-4 Ekim saat 21.00'de Çatalçeş- me Oda Tiyatrosu'nda sergilene- • cek. Belediye Başkanı Ali Manm, konuyla ilgili yaptığı açıkJamada; "Ulu önder Atatürk'ün gösterdi- ği çağdaş. laik eğitimin sürdü- rüldûğü her türlii girişime kat- kıda bulunmaya hazınz. Kaya- başı'nda tek başına eğitim mü- cadclesi veren öğretmen Ali Karhk'ın ve Kayabaşı halkının her zaman yanında olacağız. Belediye Şehir Tiyatrosu'nun oyunu ile elde edilecek gelir okul yapımına sembolik de olsa katkı olacak. öncmli olan kültür etkinlikleriyle kültür hayatına sahip çıkılmasıdır.' Oyunun davetiyeleri. Belediye Kültür Müdürlüğü'nden temin edilebilir." Bir denizcilik firması çalışanları \ "Denizli-Kayabaşı köyünde .yaptınlacak olan okul için firma- mız ortaklan ve çalışanlan mad- di ve manevi destekleri ile katkı- da bulunma karan aldi. Amacımız gerçekten çağdaş. aydınlık ve pozitif bilimlere tut- kiın Türkiye insanlan yetıştirmek doğrultusunda bir bayrak olabile- £eği düşüncesine katıldığımız bu .pkula 3 milyar ve bir olasılık, faz- lası için de gücümüzün yettiğtnce katkıda bulunabilmektir. Yıllardırdüşlediğimiz, birgün, bir köy ilkokulu yaptırmak arzu- muzu da bu ginşimimrzle btrpar- ça yerine getirebileceğimizi sanı- yoruz. Bu okuldan çıkacak çağdaş. la- ik. cumhuriyet devrimleri bilınci- ne yatkın ve sorumluluk sahibi öğrencilerin sürdürecekleri öğre- nim aşamalannda burs verebilme- mizin de hedeflerimiz arasında ol- duğunu bilmenızi isteriz. Söz konusu yardımı Kayabaşı Köyü Ilköğretim Okulu Yaptırma Yaşatma ve Koruma Demeği'nin inşaat süresince olacak talepleri üzerine malzeme alımı karşılığı ödeme yaparak yerine getirmek dileğimizdir." Gökçeada ADD Balurköy ADD ve ÇYDD üye- si olan, aynı zamanda da Bakırköy Cumhuriyet okuru Sezer Gün- kut. yaz dınlencesinin bir bölü- münü geçinnek üzere gittiği Gök- çeada'da katıldığı ADD'nin etkin- liklerini anlatıyor: "22 ağustos saat 18.00"de Sa- yın Demirtaş Ceyhun'un söyle- şisine katılmak üzere toplantının yapılacağı Kaleköy Belediye Te- sisleri'ne gittik. Bizler gibi pek çok kimsenin denizi, balkon key- finı ya da bu tür eğlencelerini bı- rakarak salonu doldurmuş olma- lan bizi çok duygulandırdı. Öylesine kalabalıktı ki böyle bir topluluğun oluşabileceği tah- minedilmediğindenazsayıdage- tirilen Demirtaş Ceyhun'un kitap- ları kısa sürede tükendi. 'Ata- türk'ü Her Gün Daha Çok Se- viyorum' konulu söyleşi nefesler tutularak izlendı. Söyleşinın sonunda çoğunluğu öğretmenlerden olmak üzere so- rulan soruların tartışılması ve ge- len yanıtlar çok aydınlatıcı ve ke- yifli idi. Bağımsız bir yeri bile olmayan, THK binasının bir bölümünde ça- lışmalarını sürdüren bir avuç Gökçeadalıyı bu nedenle sevgi ile anmamak olanaksız. Onlan kutlu- yor, çahşmalannda başanlar dili- yorum." HAYVANLAR ISMAÎL GCLGEÇ KİM KİME DÜM DUMA BEHIÇAK ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI MIRMIRLAR UĞURDURAK ANMA Sevgili ENVER TÜRKOĞLU (1943-1985) Yann eşin, oğullann ve dostlann, hepimiz seni, aramızdan aynlışımn 12. yılında, kabrinin başında yürekten anacağız. Nur içinde yat! TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 18 Eylül GITARINt HEM S£V£N HEM DE NEFRET EDEN ROCK ŞARKICIS/f. 1 19?O'7E SOGÜM, ÜMLÛ AMEKİKALI KOCK jiMı H£AJDGfK; ÇOK BAŞAKOJYOf. ENSESİU&E HEAA ÇOK , ETT'âfMt SÖVC-E&İGf B U L M A C A SEDAT YAŞAYA1S SOLDAN SA- ĞA: 1/ Umberto Eco'nun, filme de aktanlan ün- lüromanı.2/In- 3 sanın kendine karşı duyduğu saygı... Hazırbir yiyecek. 3/ Bir g sanat yapıtında ışlenen konu... 7 Şarkı, türkü. 4/ g Bir çeşit ltalyan peyniri. 5/ Müs- 9 tahkem yer... Ölüm ce- zası. 6/ Judo %e karate- deki en üst derecelere verilen ad... Tespihlerin 2 baş tarafına geçirilen 3 uzunca parça. II Eskı Roma'da, genellikle as- kerlerin giydiği bir çeşit palto... Rütbesiz asker. 8/ Radyum elementinin simgesı... Vilayet... Ge- lecek. 9/ 1915te doğ- 9 muş, genç kadın ve er- kek portrelerinde çizdiği yüzlerle Anadolu gerçeğini yan- sıtmış ünlü ressamımız. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Osmanlı devletinde Rumelı'deki büyük toprak sahip- lerine verilen unvan. 2/ Ses... Türk müziğinde birmakam. 3/ Susamurundan elde edilen post... Japon lirik dramı. 4/ Ürenin kanda birikmesi sonucu ortaya çıkan hastalık... Kaynagı mitolojik çağlara dayanan kirişlı bir çalgı. 5/ Kü- çükboylubiratcınsi. 6/Şih'debirçöl. 7/Birnota... Göz- leri görmeyen... "Ak saya giyinmiş gehnler kızlar / — yüze dökülen telleröğünsün" (Karacaoğbn). 8/ Kalori... Oğuz Kağan ile özdeşleştirilen Hun imparatoru. 9/ Tür- kiye'nin plaka işareti... Bir bilim ya da sanat dalında kul- lanılan özel anlamlı sözcük. (jTÖRÜŞ/ÜMİT ZİLELİ Hem Utamyorum, Hem liksiniyorum!.. Ben, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı, 070119 No'lu nüfus cüzdanına kayıtlı, üniversite mezu- nu, yaşadığı 38 yılın 17 yılını kaymakam babası- nın ak süt kadar helal maaşıyla, 21 yılını ise eme- ğiyle, alın teriyle kazanarak geçirmiş, cumhuri- yet yasalarının öngördüğü tüm hak ve ödevlere en az diğer yurttaşlar kadar sahip olan Ümit Zi- leli.. Ben bu ülkede mutlu. başı dik, gurur dolu bir tek gün olsun yaşayamayacak mıyım?!.. Ben, Tanrı'nın bahşedebileceği bu en güzel ve bu en kahredici ülkede bir tek gün olsun, namu- sun, erdemin, onurun, emeğin, adaletin galip gel- diğini göremeyecek miyim?.. Ben, artık tiksinti duyduğum 0 deyişle, "bu cennet vatan"\n her köşesinde, o güzelim "sıra- dan" insanların bir kez olsun içten güldüğüne, bi- razcık mutlu olduğuna şahit olamayacak mı- ? Ben, 21 yıllık gazetecilik yaşamının her döne- minde pisliği, rezilliği, hırsızlığı, namussuzluğu, alçaklığı, satılmışlığı, korkaklığı ve mutsuzluğu gözlemlemek, yazmak, anlatmak zorunda kalmış olan Ümit Zileli, bir tek gün olsun umudu, cesa- reti, güzelliği, seygiyi, bir güzel ülkeyi yazama- yacak mıyım?.. Ânlatamayacak mıyım?.. -Bukadermi?!.. • • • 65 milyonluk bu cennet vatanda hep hırsızlar, hep "şerefli" katiller, hep din adına insanları sö- müren, soyan inanç tüccarları mı egemen ola- cak?.. Yüzde 99'unun Müslüman olmasıyla övünülen bu ülkenin en az yüzde 9O'ı sonsuza dek bir avuç sömürücünün, işbirlikçinin, yobazın, hainin kö- lesi gibi mi yaşayacak?.. Yargının en tepesinde oturan şerefli bir bürok- ratın bile adaletin "adaletli" bir şekilde dağıtıla- madığından yakındığı bu ülkede, alınlarında kur- ban, ellerinde insan kanı, 'şerefli" katiller sonsu- za dek, "Türkiye seninle gurur duyuyor" haykı- rışlarıyla kahraman mı ilan edilecekler?.. Kara para ve rant cenneti bu ülkede iktidara uzanıp ahlaksızca çalanlar, devleti milletin gözünün içi- ne baka baka soyanlar, bırakın utanmayı, saklan- mayı; başı dik, göğsünü gere gere; -Azolmuş, keşkedahafazlagötürebilseydik... Demeyi sonsuza dek sürdürebilecekler mi?.. Hem içeriden hem dışarıdan her türlü akıl al- maz ihanete karşın yıkamadıkları Türkiye Cum- huriyeti'nde ruhunu, benliğini karanlık iktidar sa- hiplerine, çokuluslu şirketlere satmış soysuzlar yerleştirildikleri köşelerde sonsuza dek, "halkı uyutma, kandırma, provoke etme" görevini fütur- suzca ifa edebilecekler mi?.. - Türk halkının kaderi bu mu?L • • • Evet, ne yazık ki bu!.. Bu halk, üzerindekı o iliklerine işlemiş korkak- lıktan kurtulmadıkça, bu korkaklığın yarattığı o şi- zofren unutkanlıktan sıynlmadıkça yukarıda sıra- lanan soruların tümünün yanıtı maalesef sonsu- za dek aynı olacak: - Evet!.. Çok sevdiğim, ama aynı zamanda ürktüğüm bir laf vardır: - Her ulus layık olduğu şekilde yönetilir!.. Ben, Türk ulusunun iyiliğe, güzelliğe, mutlulu- ğa layık olduğuna inanıyorum. Inanmak istiyo- rum. Dünyanın ilk kurtuluş savaşına imza atmış, "Bağımsızlık benim karaktehmdir" şianna yürek- ten katılmış bu ulusun, hırsız ve katil güruhuna, karanlığın uşaklarına köle olacağına hiç inanmı- yorum. Ama şimdi, bugün, şu yaşadıklarımdan; - Tüm benliğimle hem tiksiniyorum, hem uta- nıyorum!.. ••• Önemli not: Tansu Çiller, Sakarya gezisi sı- rasında kendisini Atatürk posteriyle protesto eden gençler için, "Bunlara kalsa ezanı da Türk- çe okutmaya kalkatiar. Buna izin vermeyiz" de- miş. Hemen ardından da "Ezan okunuyor" diye- rek konuşmasını kesmiş. Ama camide o anda okunan ezan değil sela imiş!.. Ne hazin.. Bu ara- da, Çiller'in Susurluk mazlumları (!) için yaptığı "özür dilensin" çağrılarına yürekten katılıyoruz. Başta Çiller ve Erbakan olmak üzere, Mehmet Ağar, Sedat Bucak, Meral Akşener, Ibrahim Şahin, Özel Tim elemanları, onları yazıları ve TV programlarıyla aslanlar gibi savunan gazeteci tayfasından derhal özür dilenmelidir. Yetmez; heykelleri dikilip kahramanlık manzumeleri yazıl- malıdır!.. Elektronik posta:ertac(â superonline.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle