27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 MART 1997 PAZARTESİ HABERLER Cünümüzde benzerlerinin yaşandığı 31 Mart olayı-3 Şeriatçıyaordu yumruğu BİZBİZE BAR1Ş DOSTER Ayaklanmanın önderlerinden Derviş Vahdeti, isyanın İttihadı Muhammedi Cemiyeti'nce düzenlendiğini değil, fakat olayın fıkir babalığmı kabul ediyor ve ortaya çıkacağını umduğu iyi sonuçlan sahiplenmek istiyordu. Bu arada isyanda Abdülnamit'in de parmağı bulunduğunu sanarak ona yanaşmaya çahşıyordu. Prens Sabahattin'ın manevi önderliğini yaptığı Ahrar'ın yayın organı Osmanlı eazetesinde ise Süleyman Nazif, Ittihat ve Terakki'ye karşı başlatılmış bir hareket karşısında sevinmediğinı belirterek. isyanı yeriyordu. 16 Nisan"da Hereket Ordusu'nun 2 taburunun Çatalca'ya vardığı duyuldu. Başta Kapalıçarşı ve Beyoğlu olmak üzere çarşı yine tenha. dükkânlar yine kapalıydı. Hareket Ordusu'nun gelişi ûzerine Çatalca önlerine mebuslardan oluşan bir heyet yollandı ve pazarlık yapılmasi istendi. Ahrarise gelişmelerden dolayi kendisini korumak istiyor ve sorumluluğu kendi parçası olan İttihadı Muhammedi Cemiyeti'ne atmak ve Derviş Vahdeti'yi harcamayı düşünüyordu. Beşinci Gün, 17 Nisan 1909 Cumartesi, 4 Nisan 1325 lstanbul yönetimi artık Çatalca'ya gelmiş olan Hareket Ordusu birliklerinden etkilenmiş ve isyanın ne denli tehlikeli olduğunu kendi kendine itiraf etmeye başlamışti. Meclıs. giderek isyancılann etkisinden çıkıyordu. tsyanm destekçilerinden İkdam gazetesi ise Harbiyeli subaylara karşı politikasını yumuşatmaya başlamıştı. Bu sırada hükümet de. Çatalca'ya gelcn Hareket Ordusu'nun orada kalmasını sağlamak için Hurşit Paşa'yı elçi yolladı. Yine hükümetin isteğiyle Mebusan da, 30 üyeden oluşan bir mebus heyetini askere öğüt vermesi için özel bir trenle Çatalca'ya yolladı. Hurşit Paşa'dan gelen telgrafta Selanik'ten gelen askerin "şimdilik" îstanbul'a girişini ertelediği yazılıydı. Hükümet bir yandan da halkı ilanlar vererek yatıştırmaya ve isyancılann Hareket Ordusu'na karşı bir eylem yapmasını önkmeye çalışıyordu. Hareket Ordusu ise îstanbul'a girmeye kararlıydı. Isyancılan cezalandırmak istediğini vurguluyor, karşı taraftan mukavemet gelmezse kan dökmemeye özen göstereceğini bildiriyordu. Beşinci güuün.bir.diger önemii gelişmesi de. Heyet-ı Müttefika-i Osmaniye adlı bir cephenin kurulmasıydı. Cephe için hazırlanan bildiriye başta İttihat ve Terakki ve Ahrar olmak üzere pek çok fırka ve cemiyet imza atmışlardı. Bildiriye göre fırkalar, meşrutıyeti tehdit eden durumlara karşı. aralanndaki tartışma ve çekişmeleri unutup meşrutiyet için işbirliği yapacaklardı. Cephenin asıl amacı, 31 Mart isyanını gerçekleştiren askerlerin Abdülhamit yandaşı bir eğilim göstermeleri karşısında, meşrutiyetçi ve istibdat karşıtı bir tavır koymaktı. Heyet-i Müttefika-i Osmaniye bu bildiriyle, kendisine meşrutiyeti ve vatanı koruma yönünde Meclis'in ve hükümetin üzerinde bir yetkı tanıyordu. Böylelikle heyete katılan Rum ve Ermeni örgütleri. Osmanlılığın çevresinde de birleşmiş oluyorlardı. Heyetli ilgili bir diğer önemii nokta ise şeriatçı cephenin iki önemii kuruluşu olan Ittihad-ı Muhammedi Cemiyeti ile Cemiyet-i tlmiye'nin heyete alınmamasıydı. Bu da Ahrar ile ulema arasına belirgin bir soğukluk gırdiğinin kanıtıydı. Alüncı Gün, 18 Nisan 1909 Pazar, 5 Nisan 1325 Meclis-i Mebusan Çatalca'daki Hareket Ordusu'nu ziyaretten dönen vekillenni dinledi. Vekillerde Istanbul'daki karmaşa sürdükçe Hareket Ordusu'nun lstanbul önlerinden aynlmayacağını, fakat Meclis'in buyruğu olmadıkça da hareket etmeyeceğini belirtiyor. Hareket Ordusu'nun Istanbul'daki kışlalardaki askerlere öğüt verilmesini olumlu karşıladığını belirtiyorlardı. Fakat bu görüşmeler sonucu. Hareket Ordusu'nun lstanbul önlerinden aynlmayacağı ve er geç şehre gireceği anlaşılmıştı. Yani. Hareket Ordusu'nun • îstanbul yönetimi artık Çatalca'ya gelmiş olan Hareket Ordusu birliklerinden etkilenmiş ve isyanın ne denli tehlikeli olduğunu kendi kendine itiraf etmeye başlamıştı. Meclis, giderek isyancılann etkisinden çıkıyordu. tsyanın destekçilerinden İkdam gazetesi ise Harbiyeli subaylara karşı politikasını yumuşatmaya başlamıştı. Bu sırada hükümet de, Çatalca'ya gelen Hareket Ordusu'nun orada kalmasını sağlamak için Hurşit Paşa'yı elçi yolladı. en azmdan tstanbul'a girmesini önlemek için giden heyetler amaçlanna ulaşamamış, belki ordunun girişini biraz geciktirmişlerdi. Babıali ise büyük bir aymazlık içinde Hareket Ordusu'ndan düzeni sağlamak konusunda faydalanmayı düşünüyordu. Buna göre Hareket Ordusu Nazım Paşa'nın emrine girmesi şartıyla lstanbul askerince selamlanacak ve gereksinimleri giderilecekti. Yedinci Gün, 19 Nisan 1909 Pazartesi, 6 Nisan 1325 İsyanın 7. gününde Hareket Ordusu'nun Îstanbul'a gırmesinin sonra îngiliz bandıralı Tevfikiye gemisine sığındı. Mahmut Şevket Paşa, Sadrazam'a yolladığı bir telgrafla Hareket Ordusu'nun amaçlannı açıkladı ve isteklerini bildirdi. Paşa aynca, istekleri 24 saat içinde kabul edilip uygulanmazsa. sorumluluğun buna sebep olanlarda olacağını belirtti. Meclis'te ise çoğunluk sağlanamadığından toplantı yapılamıyordu. İttihat,\e Terakki Cemiyeti de gelişmeler karşısında. Hareket Ordusu v« diğer ftrkalarla ilişkilerini aydınlatma gereği duydu. Cemiyet, ordunun Ahrar fırkasma karşı kullanılmasının söz konusu olmadığını ve daha önceki isteklerini yineliyordu. Meclis-i Mebusan ve Mecîis-i Ayan ise Meclis-i L'mumi-i Milli adı altında Ayastafanos'ta toplamyor ve bir bildiri hazırlıyordu. Bu bildiri baş gösteren istibdadın kökünden kazınması. meşrutiyet ve asayişin sağlanması ve isyana sebep olanlann şeriat ve • kânunlar çerçevesinde cezalandınlması için Hareket Ordusu'nun yayimladığı bildiriyı destekliyordu. Böylece Hareket Ordusu'nun yaptıklan ve yapacaklan meşruiyet kazanmış oluyordu. Gazeteler Hareket Ordusu'nun karargâhını Kalfaköy'e taşıdığinı Osmanlı Meclisi (Heyet-i Mebusan) 31 Mart ayaklanmasının başlannda normal toplantılanna devam etti. Hareket Or- dusu'nun İstanbul önlerinde yığınak yaptığı haberi geldikten sonra bölünmeler başladı. Heyet-i Mebusan ve Heyet-i Ayan üyelerinin bir bölümii Hareket Ordusu destcğinde Yeşilköy'deki bu konakta Sadrazam Küçük Sait Paşa'nın da kaüldığı "Mecüs-i Umumi-i Milli" adı ahında yaprjklan ortak toplannlarda Istanbul'u kurtarma planlannı görüştüler. heyetler yoluyla önlenemeyeceği anlaşıldı ve büyük devletlerin temsilcilerinin işe kanşması gerektiği konuşülmaya başlârid'ı. lstanbul'un direnemeyeceği, dahası askenn askefle karşı karşıya gelmemesi gerektiği belirtildi. Bu arada Osmanlı Devleti uzun süredirgörüşmelerin sürdüğü Bulgaristan'm bağımsızlığını birtakam mali tavizler karşılığında tanıyordu. Böylelikle Bulgarlann, 31 Mart tehlikesinden faydalanarak Osmanlı'ya savaş açma olasılığı ortadan kalkıyordu. lstanbul hâlâ kararsızlığmı yaşarken, Hareket Ordusu da Ayastafanos ve Bakırköy'ü işgal etmişti. Hareket Ordusu Kumandanı Hüseyin Hüsnü Paşa İstanbul halkına yazdığı beyannamede ordunun amacmın meşrutiyeti güçlendirmek olduğunu ve hainlere katı bir ders vereceklerini belirtiyordu. Buna göre halk ve isyana kanşmamış kimseler Hareket Ordusu'ndan korkmamalıydı. Hareket Ordusu'nun bu kararlı ve sert tavn Ittihatçı olmayan çevrelerde paniğe yol açıyor. ayaklanmaya katılmış ya da en azından desteklemiş kişileri korkutuyordu. Sekirinci Gün, 20 Nisan 1909 Sah, 7 Nisan 1325 İkdam gazetesı Hareket Ordusu'nun Îstanbul'a nasıl gireceğini anlatırken, \blkan gazetesinin son sayısı çıkıyordu. Çünkü gazetenin sahibi Derviş Vahdeti savcıhktan ve Zaptiye Nezareti'nden iki davet almıştı. Bu durum Volkancılan güç duruma sokmakla birlikte. hâlâ 31 Mart'ı desteklemelerine engel olmuyordu. Derv iş. Vahdeti önce Sait Paşa'yı sonra da Şehzade Vahdettin'i ziyaret etti. Bu durum bu kişilerin Ittihat ve Terakki düşmanlığı ile tngilız yandaşlığında nasıl buluştuklannı gösteriyordu. İsyanın bir diğer önemii ismi İsmail Kemal de Hareket Ordusu'nun tutuklanmasını isteyen telgrafından bildirerek, ülke içinde bırliğin sağlanmasını bütünüyle orduya bıraktı ve diğer frrkalarla ilişki kurmaya yanaşmafİT." ' ' " ** Dokıızuncu Gün, 21 Nisan 1909 Çarsamba, 8 Nisan 1325 Rami ve Davutpaşa kışlalannın da katılmasıyla kalabalıklaşan Hareket Ordusu giderek yaklaşıyordu. Bu hem İstanbul'daki söylentileri hem de heyecanı arttırdı. Bu nedenle içinde gerçek olmayan bir sürü iddianın bulunduğu resmi bir bildiri, sırf havayı yumuşatmak için yayımlandı. Mahmut Şevket Paşa ise Hareket Ordusu'nun başına geçmek için Selanik'ten yola çıkmıştı. Onuncu Gün, 22 Nisan 1909 Perşembe, Nisan 1325 Her gün giderek kalabalıklaşan Hareket Ordusu, Şişli ve Beşiktaş'ta konaklayacağı yerleri belirlemiş. ordunun bazı kollan Ortakey'e yürümeye hazırlanıyorlardı. 3ir subaya göre ordu 25 bin muvazzaf, i 5 bin de gönüllüden oluşuyordu. Asker arasına 31 Martçılann kanşmasını önlemek isteyen komutanlar, sürekli olarak subaylan casus ve kışkırtıcılara karşı uyanyorlardı. Bu arada Mahmut Şevket Paşa, Niyazi ve Enver Beylerin de aralannda bulunduğu komutanlar Ayastafanos'ta toplanmışlardı. lstanbul'da ise hava önemii ölçüde Padışah Abdülhamit'in aleyhine dönmüştü. Panikte olan Abdülhamit'in saltanatına dokunulmaması için 10 milyon lira teklif ettiği iddia ediliyordu. Babıâli ise Hareket Ordusu'nun Istanbul'a girişini çaresiz kabullenmiş. fakat bu girişin yumuşak ve kansız olmasını istiyordu. Fakat Hareket Ordusu'na çektiği telgrafta da Hareket Ordusu'nun kararlan Babıâli'yle birlikte ittifakla alması isteniyordu. Ama Mahmut Şevket Paşa Babıali'nin bu tavnnı hiç önemsemiyor yazdılar. Padişahla ilgili ise farklı yorumlar yapılmaktaydı. Bir bölümü Abdülhamif-nı sinir krizi geçirmekte dlduğunu. trirbrjrûmü Tapkâjîf Sarayr nın hızla onanldığırfı ve Mehmet Reşat'ın birkaç gündür Yıldız'da "•misafir" olarak tutulduğunu yazıyorlardı. 31 Martçı askerlerin ise Hareket Ordusu'na karşı boyun eğeceği söylenmekteydi. Bu arada muhalefet de dört elle sanldığı Heyet-i Müttefika-yı Osmaniye'nin çalıştınlmasını istiyor ve Ittihat ve Terakki'yi çalışmalann içine çekmeye çalışıyordu. Ittihat ve Terakki ise dolaylı olarak. daha önce kendisini bu kuruluşta temsil etm'ek iddiasında olanlan reddetmiş ve her türlü girişimi orduya bıraktığını açıklamıştı. O gün heyetin encümen toplantısı yapıldı ve Ittihat ve Terakki'nin temsil edilmemesi. gerekli kişilere haber verilmemiş olmasınabağlandı. Heyet de bazı kararlar alıp bunlan Meclis'e ve hükümete sunmaya karar verdi. Onbirinci günün gecesi Hareket Ordusu öncüleri Maslak ve Kâğıthane yönlerinden İstanbul'a girdiler. Bunun üzerine telaşa kapılan isyancılar, Hareket Ordusu askerinin barışmak için geldiği ve karşı konulmaması yönünde kendilerine yapılan öğütleri unutarak cephane depolamaya başladılar. Onikinci Gün, 24 Nisan 1909 Cumartesi, 11 Nisan 1325 İsyanın onikinci gününde Hareket Ordusu Istanbul'u işgal etti. Davut Paşa Kışlası işgal edilmesine karşın, Fatih Zaptiye dairesinde ve özellikle Babıâli, Taksim ve Taşkışla'da asker Hareket Ordusu'na direndı. Buralar ancak yoğun top ateşi sonucu teslim alındı. Akşam olduğunda Selimiye Kışlası hariç işgal tamamlanmıştı. Çarpışmalann sabahın erken saatlerinde başlaması, halktan çok az kayıp verilmesini sağlamıştı. Yıldız'da asker çok kolay teslim olurken, Harbiyeliler de Hareket Ordusu ile birleşerek elçiliklerin korunması ve Taksim kışlasının işgaline yardım etmişlerdi. Hareket Ordusu'nun asayişe büyük önem verdiği kolayca anlaşılıyordu. Sonuçta 31 Martçılann büyük bir bölümünün teslim olduğu, çok az bir kısmının direndiği görülüyordu. Bu direnme de çaresizlik ve korku dolu bir direnmeydi. Onüçüncü Gün, 25 Nisan 1909 Pazar, 12 Nisan 1325 Halk, Hareket Ordusu'nun Îstanbul'a girişini Istanbulu'un ikinci fethi olarak algıladı. Mahmut Şevket Paşa sıkıyönetim ilan ederek hain ve canilerin cezalandınlacağını. fesatlık ve nifakçılığa meydan verilmeyeceğini hatırlattı. Aynca, Hareket Ordusu'nun İttihat ve Terakki'nin bir organı olmadığını da belirtti. Ama Harbiyeli öğrencilerin İttihat ve Terakki'yi kurduklan ve omurgasmı oluşturduklan düşünülürse, bu bölüm havada kalıyordu. Bu bildiriyle subaylara kendilerini biraz olsun frenlemeleri tavsiye ediliyordu. Onüçüncü günün en önemii olayı Vahdeti'nin yakalanmasıydı. Vahdeti'nin dışında pekçok isyancı da yakalanmıştı. Ortadaki en garip durum ise adeta iki hükümetin olmasıydı. Birincisi resmi, fakat hiçbir yürütme gücü olmayan hükümet. ikincisi ise yürütme gücünü elinde toplayan Hareket Ordusu idi. Bu arada toplanan Meclis, süresız olarak kabul edilen sıkıyönetimin kaldınlması, sınırlandınlması ve uzatılması yetkilerinin kendinde olduğunu hatırlatıyordu. Ondördüncü Gün, 26 Nisan 1909 Pazartesi, 13 Nisan 1325 Mahmut Şevket Paşa'nın dün yayımlanan bildirisindeki geniş yorum nedeniyle bazı muhalifier ortalık " durulana dek imparatorluk dışına çıktılar. Buna karşın 31 Mart sanıklannı yargılamak için kurulan harp divanı işe koyulmuş ve başta Prens Sabahattin olmak üzere isyana kanşanlar tutuklanmaya başlanmıştı. Fakat kısa bir süre sonra Prens Sabahattin serbest bırakıldı. Prensin serbest b\rak\lmasında İngilizlerin rolünün olabileceğı belirtilir. Hükümet. tüm yetkisizliğine karşın bir süre daha görevını sürdüreceginipadışaha bildirdi. 'T^Z "''.".' ' Onbeşinci Gün, 27 Nisan 1909 Sah, 14 Nisan 1325 tsyanın onbeşinci günü toplanan Meclis-i Mebusan Abdülhamit'i tahttan indirerek. yerine V. Mehmet Reşat'ı getirdi. Gazi Ahmet Vluhtar Paşa'nın veliahdın Meclis'e getirilerek kendisine biat edilmesini öneımesi alkışlarla kabul edildı. Ardından, Osmanlı Devleti islam devleti olduğu ve taşra halkına da tam güven gelmesi gerektiği için fetva alınması istendi. Şeyhülislam Ziyaettin Efendi ve Fetva Emini Hacı Nuri Efendi Meclis'e geldiler. Hacı Nuri Efendi görevinden 2 aydır istifa etmiş olduğunu belirterek bu yüzden fetva verme işinin şeyhülislama ait olduğunu savundu. Sonunda ise Abdülhamit'in tahttan indirilmesi yerine ona istifa önerilmesi şartıyla bu görevi kabul etti ve şeyhülislamı da ikna etti. Saat 13.30'da Sait Paşa önce tahttan indirmeyi ve ardından da Mehmet Reşat'ın tahta çıkışını oylamaya sundu. Üyeler oybirliğiyle kabul ettiler. Reşat, Harbiye Nezareti'ne gelerek Ayan ve Mebusan başkanlannm, ikinci başkanlann, kabinenin ve bazı kumandanlann huzurunda ant içti ve kendisine biat edildi. Ardından Sadrazam Tevfik Paşa'yı sadrazamlıkta tutacağı anlaşılınca İttihat ve Terakki bu oldubittiye karşı harekete geçti. Çünkü lttihatçılar Tevfık Paşa'ya karşıydılar ve sonunda Tevfik Paşa istifa etti. Tevfik Paşa yerine Hüseyin Hilmi Paşa'nın sadrazam olması İttihat ve Terakki'nin 31 Mart öncesi günlerindeki gücüne yeniden kavuşması şeklinde yorumlandı. •BİTTİ- Almanya'dan eğitim uzmanı getirtecek ANKARA(ANKA)-RP, 8 yıl kesintisiz temel eği- tim konusunda ortaği DYP ile askerlerin kararlılığını görünce bu kez 4+6+3 mo- delini uygulayan Alman- va'dan eğitim uzmanlan getirerek konunun tartış- maya açılması ve zamana yayılması planıyla hareket etmeyi kararlaştırdı. DYP'nin kesin tavn RP'yi yeni planlar devreye sokmaya itti. RP'de eğitım- ciler grubu tarafından ha- zırlanan dünyadaki eğitim modellerine ilişkin rapor çerçevesinde yapılan de- ğerlendirmede konunun. uzmanların tartışmasına açılması benirnsendi. SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr GİRNE / KIBRIS - imam- hatip liselerinin orta kısımlan- nın kapatılmasının gündeme gelmesiyle birlikte, Islamcı cephenin demokrasi ve özgür irade itirazlan da buna bağlı olarak artmaya başladı. Siyasi Islamcılara göre zorunlu eğiti- min 8 yıla çıkarılması, halkın i- mam-hatip liselerine yönelişi- ni kınmak amacını taşıyor. AJi Kırca yönetimindeki "Si- yaset Meydanı" programında bir üniversiteli gencin söyledi- ği sözler bütün sorunun özünü dile getiriyordu. Gencin özetle ifade etmek istediği fıkir şuydu: 8 yıllık eğitimi destekliyoruz. Bu 8 yıllık zorunlu eğitimden sonra kendi yönelişimizi. ken- dimiz daha iyi belirleyebiliriz. Genç arkadaşımız, 5 yıllık eğitimden sonra meslek okul- larına gitmeyi kendi özgür ira- delerine bir müdahale olarak Gençlerin Özgür îradeleri kabul ettiklerini belirtti. Çünkü 5 yıllık zorunlu eğitimin sonun- da çocuk ancak 11-12 yaşın- da oluyor. Bu durumda anne ve babanın tercihleri çocuğun bütün geleceğini belirliyor. Yani bir çocuğun imam-ha- tip lisesine gitmesine anne ve özellikle baba karar veriyor. Imam-hatip liseleri çocukların değil, velilerin tercihi olarak şe- killeniyor. Daha sonra ise ço- cuğun bu tercihi değiştirmesi imkânsız hale geltyor. Gençlerin bu noktadaki hak- lı tepkisi şu: Biz kendi okulu- muzu kendimiz seçelim, ken- di geleceğimizi kendimiz belir- leyelim. Bu nedenle zorunlu 8 yıllık eğitimi destekliyoruz. Böyle bir önlem, bizim kendi mesleğimizi kendimizin belir- lemesi açısından önemii birtu- tamak olabilir. Gençler bunu söylerken, ço- cuğunu imam-hatip lisesine yollamış bir veli şöyle bir tepki gösterdi: "Biz çocuklanmız için iyi şeyler isteriz, bunu niye reddediyorsunuz?" Ti- pik bir veli tepkisi. Ama haksız bir tepki. Hiçbirimizin gençle- rin geleceğine ipotek koyma- ya hakkımız yok. lyilik istiyoruz sözcüğü, yalnızca kendi kav- raytşımız doğrultusunda bir iyi- liktir. Imam-hatip liseleri ve zorun- lu 5 yıllık eğitimin en kritik nok- tasını gençler yakaladılar. Ne olmak istediklerine kendileri karar vermekistiyortardı. Imam da olacaksa, tapu kadastro memuru da olacaksa, mühen- dis de olacaksa buna ailesi de- ğil kendisi karar vermek isti- yordu. Sırf bu gerekçe 8 yıllık eğitimin ne kadar doğru oldu- ğunu kanıtlamaya yeter, onla- rı bu tavırları ve kavrayışlan ne- deniyle kutluyor ve destekliyo- rum. ••• Pakistan-Bangladeş gezisi- nin hemen ardından bir grup Mülkiyeli (SBF) gazeteci arka- daşla Kıbrıs'a geldik. Lefko- şa'daki Yakındoğu Üniversite- si'nin davetiyle geldiğimiz ge- zinin ilk gününde okul arkada- şımız Türkiye'nin Kıbns Büyü- kelçisi Ertuğrul Apakan'la öğ- le yemeğinde Kıbrıs sorununu tartıştık. Yemekte Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Dışişleri ve Savunma Bakanı Taner Etkin de vardı. Yakındoğu Üniversitesi Rek- törü Dr. Suat Günsel'in konu- ğu olarak Girne sahillerinde güzel bir tekne gezisi yaptık. "Teal" isimli tekne üniversite- ye aitti. Aynı zamanda uygula- malı denizcilik eğitimi için kul- lanılıyordu. Kıbns, uzaktan görüldüğün- den farklı sorunlara sahip. 4-5 günlük gezimiz sırasında bu sorunları daha iyi öğrenmeye çalışacağız. Öğrendiklerimizi size de aktarınm. Pakistan ve Bangladeş'ten sonra Kıbrıs çok farklı bir ikli- mi ve çok farklı sorunları içeri- yor. Nereden nereye? Girne'ye bahar gelmiş, pa- patyalar her yani sarmış. Türkiye 8 yıllık eğitime kilit- lenmiş. Hükümetin kaderi uzaktan da pek farklı görün- müyor. ERDAL ATABEK Takıyye Düştü, Çil Gorundu... Ülkenin içine düşürüldüğü durumu görmeyen kal- dı mı, bilmiyorum. Sekiz aylık REFAHYOL iktidan, Türkiye'yi iç savaşın eşiğine getirmiştir. Sekiz yıllık ilköğretim karan, artık bir eğitim konusu olmaktan çıkmış, bir rejim sorununa dönüşmüştür. Refah Par- tisi, imam-hatip okullarının kendileri için rfade ettiği anlamı, bir "yeşilbayraklı kıyam" gerginliğiyle orta- ya çıkarmıştır. Başbakan Erbakan, sözcüklerin ara- sına gizlemek istediği "şehitliği bilen Müslüman" tanımıyta açıkça bölücülük ve kışkırtıcılık yapmak- tadır. Oğuzhan Asittürk, MGK kararlannın "prose- dürü tamamlamak için imzalandığını", aslında ka- rarlara katılmayanlar olduğunu söylemektedir. Refah Partisi, cihat ilan etmektedir. Bu cihat, kimlere karşı ilan edilmektedir? "Dini için şehit olmayı göze almak", kimleri tanım- lamaktadır? Açıkça görülmelidir ki ülke "İslam dini ve şeriat dü- zeni" ekseninde bölünmektedir. Cihat ilan edenler, "İslam dinine ve şeriat düzeni- ne inananlardır". Cihat ilanında düşman tarafı sayılan, bu nedenle de "katli vacip" olacaklar ise "laik cumhuriyetçiler, Atatürkçüler" olmaktadır. 1950'lerden başlayan Demokrat Parti dönemin- de sağın efsane Başbakanı Adnan Menderes'in parti grubundaki tartışmalar sırasında "Siz isterse- niz hilafeti bile getirebilirsiniz" sözleriyle başlayan çizgi, bugün buraya kadar gelmiş bulunuyor. 27 Mayıs ihtilaliyle 12 Mart ve 12 Eylül darbeleri- nin farkı da böylece ortaya çıkmış bulunuyor. Kuran kurslanyla, imam-hatip okullarıyla adım adım kitlesini oluşturan "İslam dini ve şeriat düzeni egemenliği" ptanlayıcılan, artık kendi dışındakilere meydan okuyacak, cihat ilan edecek noktaya gel- diklerini düşünüyortar. Milli Güvenlik Kurulu kararları bir bahanedir. Bu kararlann Atatürk'ün gösterdiği yolun, çağdaş uygarlığa giden yolun kararları olduğunda kimsenin kuşkusu yoktur. Bu kararlara -şehitliği göze alan Müslümanlar ta- nımıyla- silahlı çatışmayı göze alacak kadar karşı çıkmanın arkasında yatan stratejik karar, artık Tür- kiye Cumhurıyeti'nin temel ilkesi olan "laik cumhu- riyet" ekseninin "şeriat düzeni" ekseniyle değiştiril- mesini amaçlayan karardır. Bu noktada demokrasinin kullanılması, MGK kim- liğinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin devre dışında bı- rakılması amacıyla yapılmaktadır. Yıllar boyunca as- kerlerin politik müdahalelerine karşı olan, ama aynı zamanda şeriat düzenine de bütünüyle karşı olan demokratik güçlerin etkisiz kılınması amaçlanmak- tadır. Şeriat düzeni planlayıcılan, sağ partilerin oy kay- gısıyla "din adına" yapılacaklara karşı çıkamaya- caklannı hesaplamaktadırlar. Sol partilerin ise gerilemiş olduğunu, olaylara doğ- ru tanı koyan Bülent Ecevit'in ise örgütlerin birleş- mesine karşı olan saplantılı tutumunu hesaplarına koymaktadırlar. 12 Eylül dönemi, sendikalara, meslek kuruluşla- nna indirdiği ağır darbelerle bu demokratik güçteri zayıflatmış. gündemi belirieme alanının dışına çıkar- mıştır. Böylece, sivıl toplumun 'laik cumhunyetçi' kesi- minin kendini koruyamayacağı hesaplanmaktadır. Parlamentonun bu gidişi durduracak gücü yok- tur. Hükümet, MGK vartasını da atlatırsa önünde du- racak hiçbir güç kalmayacaktır. Şeriat düzeni planlayıcılarının hesabı budur. Ve bu hesap yanlıştır. Bu yanlışı aralannda gören kişi Aydın Mende- res'tir. Onu dinlemeye de Refah Partisi kurmaylannın ta- hammülü yoktur. • • • Takıyye düşmüş, çil görünmüştür. Refah Partisi, 'İslam dinine ve şeriat düzenine da- yalı bir rejim' yandaşıdır ve bunun için çalışmakta- dır. Tansu Çiller sadece kendisini kurtarmaya çalış- makta ve Doğru Yol Partisi de onun peşine takılmış, Refah Partisi'ne destek olmaktadır. Bu hükümet derhal işbaşından uzaklaştınlmalıdır. Laik cumhuriyetten yana, Atatürk'ün çizdiği çağ- daş uygarlıktan yana herkes, aralanndaki her türlü aynlığı bir yana bırakarak iş ve güçbiriiği yapmalıdır. Bu, Türkiye'nin mutlak çoğunluğudur. İç savaş bir felakettir. Hayatlannda vuruşmamış, ölüler ve yaralılar görmemiş, kardeşin kardeşe silah çektiği acılan yaşamamış kişilerin kışkırtıcılığı mut- lak olarak engellenmelidir Bunun için toplumun bütün kurumsal ve kişisel güçlerini kullanmak, artık bir görevdir. 8 ydlık eğitim ANAP'ı böldü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MGK kararlan- nın ardından alevlenen ve REFAHYOL hükümetini sarsan 8 yıllık eğitim tartış- ması, ANAP'ı da böldü. ANAP, 8 yıllık kesintisiz eğitime. Kuramkerim ve Arapça'mn seçmeli ders olarak okutulması koşuluy- la destek verirken. Adana Milletvekili İmren Aykut "Seçmeli ders formülü ke- sintisiz eğitimi sulandır- maknr1 " dedi. 8 yıllık eğitim tartışmala- nnm başlaması üzerine. ANAP Genel Başkanı Me- sut Yümaz, "Din eğitimin- den vazgeçemejiz" diyerek. imam-hatip liselerinin orta bölümlerinin kapatılması görüşlerine karşı ara bir for- mül geliştirdi ve "İmam- hatip liselerine devam ede- ceklere de Arapça ve Kura- rukerim'in seçmeli ders ola- rak okutulması'' görüşünü savundu. ANAP grubu da. olağanüstü toplantı yapa- rak, 8 yıllık eğitimi kendi içinde tartıştı. Yapılan gö- rüşmelerde, farklı görüşler dile genrildı. Başta. tstan- bul Milletvekili AliCoşkun, olmak üzere muhafazakâr kanadın temsilcileri. imam- hatip liselerinin orta bölüm- lerinin kapatılmasına karşı çıkarken, bazı milletvekil- leri de 8 yıllık temel eğiti- min son üç yılında seçmeli ders okutulmasından yana tavır koydu. Görüşmelerde, Arapça ve Kuranıkerim'in seçmeli ders olarak okutul- ması görüşü ağırlık kazan- dı. Nevşehir'de dün çeşitli incelemelerde ve ziyaret- lerde bulunan ANAP Genel Başkan Yardımcısı Abdül- kadir Baş burada yaptığı açıklamada, 8 yıllık eğiti- me karşı olmadıklannı, an- cak dini eğitim ve öğretime zarar gelmeyecek şekilde düzenleme yapılması ge- rektiğini söyledi. Adana Milletvekili İm- ren Aykut ise Cumhuriyet'e yaptığı değerlendirmede, ANAP grubunda ağıriık ka- zanan Arapça ve Kuranıke- rim'in seçmeli ders olarak okutulması formülünün ke- sintisiz eğitimi sulandır- mak anlamına geleceğini sövledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle