Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 HAZİRAN 1996 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOM
Yüksek faiz, düşük kur politikası dış ticaret açığmı 9 yılda 5 katına çıkardı
Ihracat devalüasyonsuz artmıyor
Kur politikası ile dış ticaret açığı
o
nioo.
CM ^ " ^ *
8/°O --M CM
Reel kur endeksi
(0.75S+0.25DM)
1 1 I 1 •
1987
^ ^
157
D
D*
o
CD
Ö
1987
1988 1989 1990
. _- -, ^.. -- ^ _—^ ^
s hhalat (milyon
*
1991
S)
• İhracat (milyon S)
335
5.792
D22.302
^ — ~ CD
S § o?
«? <*? c\i
1988 1989 1990
CM
D
CO
1991
114.5
1992
•22.871
1992
113.4
1993
428
•
CO
lO
T —
1993
1994
O
CM
S'
n
r~â
1
CO
"~
1994
CM
S
r
1995
35.709
D
CO
CO
cg
1995
• Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Rüşdü
Saracoğlu'nun. "İhracatı devalüasyonla arttırmak mali kriz
yaratır" iddiasma karşın, yaklaşık son 9 yılın ithalat ve
ihracat verileri, kurlann entlasyonun altında kaldığı
dönemlerde, dış ticaret açığının tırmandığını ortaya koyuyor.
Avrupa Birliği ile gümrük birlı-
ği'nin yüriirlüğe girmesinden son-
raki dış ticaret rakamlan henüz açık-
lanmadı. Ancak Devlet Planlama
Teşkilatrnın hazırladığı ve Türk Li-
rasrnın döv iz karşısındaki değeri-
ni gösteren ""reel kur endeksine"
göre. dolar v e marktan oluşan sepet
1995 sonu itibanyla yüzde 1.25 ora-
nında değer kaybetmiş durumda.
İhracatçılar ve akademisyenler. bu
durumu dış ticaret açığının bu y ıl da
oldukça > üksek çıkacağının haber-
cisi olarak degerlendiriyorlar.
Devlet Planlama Teşkilatı hera>
Türk Lirası'nın enflasyondan arın-
dırılmış gerçek değerini gösteren
"reel kurendekslerini" hesaplıyor.
Döviz sepetleri. yüzde 75 dolar -
yüzde 25 mark ve yüzde 40 dolar -
yüzde 60 marktan oluşuyor. Bu ra-
kamlarla Devlet Istatistik Enstitü-
sü"nün (DİE) yayımladığı dış tica-
BARIŞ KARCIOĞLL'
Sıcak para politikası. dış ticaret
dengesinin sağlanmasını olanaksız
kılıyor. Ekonomiden sorumlu Dev-
let Bakanı Rüşdü Saracoğlu'nun.
"İhracatı devalüasyonla arttır-
mak mali kriz yaratır" iddiasına
karşın, yaklaşık son 9 yılın ithalat
ve ihracat verileri. kurlann enflas-
yonun altında kaldığı dönemlerde.
dış ticaret açığının tırmandığını or-
taya koyuyor. Bir başka deyişle. ma-
li kriz korkusuyla devalüasyondan
kaçınmak. dış ticaret yoluyla cari
dengeleri olumsuz etkileyerek dö-
viz açığını büyütüyor.
Döviz kurundaki artışın enflas-
yonla paralel oldugu dönemlerde
ise dış ticaretin tekrar dengeye yö-
neldiği gözleniyor. Böylece ülke-
den döv iz çıkışı yavaşlarken döviz
girişi artıyor.
ret rakamlan karşılaştınldığındadö-
vizdeki artışın suni olarak engel-
lendiği dönemlerde dış ticaret açı-
ğının çığ gibi büyüdüğü gözleni-
yor. Düşük kur-yüksek faiz politi-
kasına geçildikten sonraki 9 yıllık
dönemde dış ticaret açığı tutan 5 kat
arttı.
I987'de 100 olarak kabul edilen
reel kur endeksi. 89'da 105'e 1990"da
ise 16puandahaartarak 12l'eyük-
seldi. Bu dumm. dış ticaret denge-
sinin bir vıl ıçindedolarbazında iki
katmdan daha fazla açık vermesi-
ne neden oldu. I989'da 4 milyar
167 milyon dolar olan dış ticaret
açığı. bir yıl içinde 9 milyar 342
milyon dolara yükseldı.
I994'te ise. TL'nin döviz karşı-
sındakı değerinin düşürülmesi üze-
rine dış ticaret açığı biryıl içindeya-
rısından daha küçük bir tutara ka-
dardüştü. Reelkurendeksi I993'te
l I3.4düzeyindeydi. Burakam I994
yılında 9|.3'e indi. Dış ticaret açı-
ğı da 14 milyar 83 milyon dolardan
5 mılyar 164 mılyon dolara düştü.
1995 yılında ise, yine TL'nin de-
ğerli kılınması nedeniyle dış ticaret
açığı fırladı. Kurartışı engellenin-
ce reel kur endeksi 91,3'ten 105.2"ye
yükseldi. Aynı dönemde dış ticaret
açığı da 14 milyar 73 milyon dola-
ra çıktı.
1996 yılına ait dış ticaret rakam-
lan henüz bilinmezken TL'nin su-
ni olarak değerli tutulma politika-
sından ANAYOL hükümetınin de
vazgeçmediği. hatta bu politikay a hız
kazandırdığı görülüyor. Yüzde 75
dolar. yüzde 25 marktan oluşan kur
sepeti nisan ayında 1995 sonunda-
kı deöerinden 1.5 puan yükbelerek
106.71 "e çıktı. Yüzde 40 dolar .
yüzde 60 marktan oluşan kur sepe-
ti ise 1995 yılı sonundakı W.4 dü-
zeyinden nısan sonu itibanyla 3.2
puan yükselerek 101.63'e çıktı.
Görüşlerineba^vurduğumuz Bil-
kent Cniversitesi Iktisat Fakültesi
Öğretim Cyesi Doç. Dr. Erinç Yel-
dan. |989y ılından itibaren ftıizse-
\iyesi ve döviz kurunun yurtdışın-
dan yönlendırildiğıni beîirttı. Sel-
dan. bu nedenle hükümerlerın ya
ihracatçıyı ya da ithalatçıyı cezalan-
dırmak zorunda kaldıgını. bunun
karşısında yer alacak olan her ha-
reketin büyük bir finansal kriz do-
ğuracağını söyledi.
Eski ihracatçılar artık ithalatçı
Kur politikası ve bürokratik engeller dış ticaretle uğraşanlan yurtdışına kaçınyor
Ekonomi Servisi - fhra-
catçılar devlet eliyle ithalat-
çı yapılıyor. Düşük kur poli-
tikasının yanı sıra bürokratik
zorluklar nedeniyle Türki-
ye'den kaçan ihracatçılar. üre-
tiınlerini başka ülkelerdesür-
dürüp Türkiye'ye ihracat ya-
pıyorlar. Türkiye İthalatçı ve
Ihracatçılar Derneği Genel
Başkanı Fcrmani Altun ıhra-
catçılar arasında yurtdışına
yerle^ip, o ülkelerden Türki-
ye'ye ihracat yapmaya çok
büyük bir yönelim olduğunu
bu nedenle dış ticaret denge-
sinin önümüzdeki yıifarda çok
daha hızlı büyüyeceğini sa-
vundu.
Türkiye'nin ihracat potan-
siyelinin devlet eliyle hızla
eritildiğini söyleyen Fetmani
Altun, ihracatçının KDV pri-
mıni alamadıgına ve kambi-
yo sistemindeki aksaklıkla-
nn sürdüğüne dikkat çekti.
Dünyamn heryennde ihra-
catçılann el üstünde tutuldu-
ğunu ifade eden Altun, Tür-
kiye deki olumsuz koşullaria
ihracatçılann hızla yurtdışına
kaçtıgını kaydediyor.
Altun'un yurtdışına çıkan
ihracatçılara ömek olarak gös-
terdiği isimlerden biri şu an-
da Avustralya'nın Sydney
kentinde ticari faaliyetlerine
devam eden AliOygun. Bun-
dan bir kaç yıl önce Zeytin-
burnu'ndaki çanta fabrikasın-
da yılda 3-4 milyon liralık ih-
racat yapan Ali Öygun. bürok-
ratik engellerin y anı sıra. özel
bankalann yarattıöı engelle-
rin de kendısınin yurtdışına
kaçıran etkenlerden olduğu-
nu vurguluvor.
Şu anda Sydney kentinde
başanlı bir işadamı olan Oy-
gun ham deri ihracatı ile ilgı-
lenıvor. Cretimi Hindistan'da
yapan Oygun. ihracat yaptı-
ğı ülkelerin arasında Türki-
ye'nin de yer aldığını. üzüle-
rek ıfadeediyor.
Almanva'da Pedd\ GMBH
adlı bir kuruluşu bulunan Er-
sin Dirim'in öyküsü de Ali
Oygun'unkine benziyor. Es-
kıden Türkiye'de 5-6 adet ku-
ruluşu bulunan ve yıllık 30-
40 milyon dolar ihracat kapa-
sitesi bulunan Dirım bunlan
kapatarak Almanya'ya gitti.
Türkiye ile ticaretini tama-
men kesen Dirim. artık uçak
alım satımı ile uğraşıyor. Fran-
.ı'dadabirulaşımşirketi var.
Fermani Altun. Fransa'da
bulunan ve iş ilişkileri Uzak-
doğu ya kadar uzanan Cu-
mali Barak'ın Sımex ve Bul-
garistan'ın \arna kentinde bir
demirçelik merkezi bulunan
Bayram Çalışkan'ı örnek-
lerine eklıyor.
Çalışkan. bundan birkaç yıl
önce Türkiye'ye yıllık 3-4
milyon dolarlık döv iz gırdisin-
de bulunuvordu
İSO Başkanı Hüsamettin Kavi
'İthalat açıklansm'
Ekonomi Sen isi- Sa-
nayıciler. ithalat rakam-
larının açıklanmaması-
nın dış ticaret açığını bü-
yümesini önleyecek olan
önlemlerin alınmasını
geciktirdiğıni savundu-
lar.
Gerçekçi kurpolitika-
sının uygulanabilmesi
için en önemli enstrnü-
manın dış ticaret ra-
kamlan olduğuna
dikkat çeken İstan-
bul Sanayi Odası
Başkanı Hüsamettin
Kavi, şu anda özel sek-
törün hakimiyetinde ol-
duğu ıçin. ihracat rakam-
lannın izlenebıldığinı be-
lırterek. "İthalatrakam-
lannı "ümrük birliği dü-
zenlemeleri nedeniyle 5
aydır öğrenemiyoruz. Do-
lay ısıv la dış ticaret açığı-
nın büyüklüğüne göre
döviz kurunun ihracat
lehine belirlenebilnıesi,
yukanya ya da aşağıya
çekilmesi mümkün ola-
mı\or"dedi.
fSO'nun Kastomo-
nu'va yaptığı gezide ko-
nuşan Kav i. siyasi çekiş-
melere değinerek. 550
milletvekılinin seçimler
sırasında sıya>eteya-
tırım yaptıklarıni
belirtti. Bu neden-
le mılletvekılleri-
nin kolay kolay se-
çime y anaşmay acak-
lannı söyleyen Kavi.
mev cut duruma day ana-
bilecekleri kadar daya-
nacaklarını. sonunda
DYPve ANAP'tanolu-
ı>an merkez sağ partiler
ile bir sol partininın des-
teğiyle güçlü bir hükümet
formülünde anla^ılaca-
eını ifade ettı.
Siyasi istikrarsızlık ortamının etkisiyle dış borç kapılarınm kapandığı hükümetçe de onaylandı
Söylemez: IMF fle anlaşma yapamayızANK.ARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Devlet Bakanı LfiıkSö>lemez.
uluslararası kredi kuruluşlannın siyasi
istikrarsızlık olan bir ülkeye borç
vermeyeceklerini vurguladı.
Söy lemez. "Hükümetin bu haliyle
l luslararası Para Fonu (IMF) ile bir
stand-by anlaşması yapması mümkün
değil" dedi. Türkiye Esnaf ve Sanatkâ
rları Konfederasyonu'nun (TESK) dün
yapılan Başkanlar Kurulu
Toplantısı'nda. basın mensuplannın.
IMF heyetinin Türkiye ziyaretiyle
ilgili sorularını yamtİayan Devlet
Bakanı Ufuk Söylemez. heyetin
Türkiye'den aynldığını bildirdi.
IMF heyetinin Türkiye'deki teknik
göriişmelerini tamamladığını belirten
Söylemez. heyetin. haziran sonu
raporunu tamamlayacagını. temmuz
ayı ortalannda tekrar Türkiye'ye
gelecegini kaydetti.
IMF heyetinin temmuz ayındaki
ziyaretine kadar. Türkiye ıie anti
enflasyonist politikalar. yapısal
reformlar uygulayabilecek yeni bir
çoğunluk hükümetinin parlamentodan
çıkacagını umduklannı ifade eden
Söylemez. IMF'nin. Türkiye ile bir
stand-by anlaşması yapılıp
yapılmayacağı konusunda da. o
dönemdeki hükümet ile tekrar
görüşmelerde bulunacağını kaydetti.
Söylemez. şöyle konuştu:
"Biz eğer uluslararası kuruluşlardan
kredi alacaksak, I ürkiye'nin kısa
vadeli iç borçlan yerine uzun \adcli
kaynaklara kavuşmasını
sağlayacaksak, uluslararası
kunıluşlara da belirii bir istikrarlı
yapıyı göstermemiz lazım. Kendi içinde
kararalamayan, yapısal reformlan
yapamayan. enflasyona karşı mücadele
edenıeytn hükünıetlerin. yurtdışından
kredi alabilmesi kolay değildir. İcraat
yapacak. çoğunluğa day ali, dosya
sa>aşıyla kav «a etmek yerine.
Türkiye'nin ekonomik sorunlannı
çözecek, yeni bir hükümet konusunun.
haziran ayı içinde çözüleceğini
umuyorum." Söylpmez. böyle bir
siyasi istikrarsızlık döneminde
IMF'yle yeni bir anlaşma yapılmasının
doğru olmadığını da belirtirken.
"Hükümetin bu haliyle IMF ile bir
stand-by anlaşması yapması mümkün
değir dedi. Söylemez, uluslararası
kredi kuruluşlannın da böyle bir siyasi
istikrarsızlık ortamında dış kredi
vermelerinin zor olduğuna dikkat
çekti. Söylemez. görüşmelerde
Türkiye'nin teknik bilanço rakamlan.
bütçe rakamlan üzerinde durulduğunu
belirtirken. heyetin Maliye. Hazine
Müste^arlığı, Devlet Planlama
Teşkilatı. Ozelleştirme ldaresi
Başkanlığı ve ilgili teknik birimlerin
yanı sıra. çeşitli sivil toplum örgütleri.
siyasi partiler ve sendikalarla da
görüştüğünü kaydetti.
IŞÇININ EVRENINDEN
ŞUKRAN SONER
Arada Kaynatabilirler mi?Televizyon haber programında genç gazeteci, Şevket Ka-
zan'a soru yöneltiyor:
- DYP ile anlaşıp 5 yıldan geriye dönük hesap sorulmama-
s; üzerine anlaşmaya vardığınız söyleniyor.
Sabahtan akşama Allah'tan. Hak'tan söz eden bir partinin
en saygm isimlerinden biri olarak tanınan Kazan'ın. böyle bir
soruda olsun. zorlanacağını ummak istiyordum ki son derece
rahat, pişkın, savunmaya geçiyor; "Meclis'ın geriye dönük
sorgulamalara hakkı olmadığı, kaldı ki suçlamaları Meclis cıd-
diye alsa da yargı açısından zamanaşımı işleyeceğinden bo-
şuna kürek çekileceğı" anlamına gelen bir şeyler söylüyor.
inanılır gıbı degıl. Erbakan ve Çiller'in malvarlıklarının he-
sabının sorulmaması. Mercümek. TOFAŞ, TEDAŞ dosyalan-
nın Meclis gündemine gelmemesi, örtülü ödenegin altındaki
pisliğın örtülmesi ıçin galiba denemeyecekleri yol, yapmaya-
cakları ış kalmayacak?
Sızi bilmiyorum ama kendi adıma, onlar kaçtıkça, akla gel-
meyecek çarelere sarıldıkça, işlerin bizim sandığımızdan, dü-
şünebildığımızden çok daha büyük boyutları oldugu şüphesi-
ne kapılıyorum.
• • •
Sayın Kazan'ın da söyledıği gibi, Meclis suçlamaları ciddi-
ye alsa da yargıda zamanaşımı devreye gireceğine göre Erba-
kan ve Çıller ve de kaderlehni onlara bağlamış parlamenterler
ve partı yönetıcileri neden bu kadar korkuyorlar?
Kaldı ki Erbakan ve Çiller. hesap vermemek ugruna, ufukta
görünen imam nıkâhını kıysalar, Refah-DYP koalısyonu ile
Meclis'te hesap sorulmasını engelleseler. kamu vicdanında, Mec-
lis'ten, yargıdan daha agır bir zan altında, cezalandırılmış ol-
mayacaklar mı?
Bir diğerını Meclis gündemine sokmuş, dosyaları açmış iki
lider ve partı. kendilehnden hesap sorulmasından kurtulmak
üzere. butun tükürdüklerini yalayıp, olmazları olur yapıp. hep
birlikte seyrettiğimız akıl almaz bir çirkin oyun sahneliyorlar.
Üstüne üstük, Baykal'la CHP'yı, Ecevit'le DSP'yi de oyun-
larına ortak edebıleceklerini, bize de bütün bunları yutturabi-
leceklerıni hesaplıyorlar.
Bu saatten sonra gerçekten olabilir mi? Yeni hükümet, se-
çimler falan deyip arada kaynatabilirler mi? Hesap vermekten
kurtulup, büyük(!) liderler olarak yüzümüze bakabılirler mi?
Çok daha önemlisı. biz seyredebilir miyiz?
Meydanları doldurup. söylediklerini dinleyip, yaptıklarını
onaylayıp alkışlayabılir mıyiz?
Partilerının başında kalmayı başarabilir, partilerı de onlara rağ-
men seçmenden oy alabilmeyı sürdurürse, hiç kuşkusuz ki "e^ef".
Sonunda çok kötü gıdecekleri kesin olsa bile, uzun bir sure
için daha "evet".
Nedenı ise onaylanıyor olmaları değil. Bu kadar rezaletten
sonra aslında onlar, kamu vicdanında ve hatta onları alkışla-
yanların, onlara oy verenlerin, hatta onların yönetim kadrola-
rında militanca görev alıp onların parlamenteri olanlann kafa-
sında bile. ne kadar ret edilirse edilsin "suçlular".
Hesap vermekten böylesine çirkin yollarla kaçmış olmakla.
başkaları için kolayca ve sık sık uyguladıkları yargısız infazın,
kendilerı için uygulanmasını da sağlamış oldular.
Ama görülen o kı ne Erbakan. ne Çıller ne de göbekleriyle,
kaderleriyle onlara bağlı olanlar ya da onlar sayesınde çıkar-
larını yürütmeyı düşünenler için böyle bir tablonun hiçbir an-
lamı yok.
Onur, erdem, etik değerler... Onlar ne ki?
• • •
Günümüzde iktidar, para. güç, onlan elinde tutmak önemli.
Elinde tuttugun sürece, her istediğıni yapar, dilediğin gibi ya-
şar. ellerin bal tutar, başkalarına da tutturursun.
Bu güçler elinden kaçtı mı, başına geleceklerden kork.
Erbakan da Çiller de bunun bilincine fazlası ile varmışlar. Ne
pahasına olursa olsun iktidarda oimak, hesap vermekten kur-
tulmak savaşmı verıyorlar.
Meclis'te hesap sorulup sorulmamasının. gerçekte hesap ver-
me anlamında fazlaca bir anlamı yok. İktidar güçlerini yitirme
anlamında çok büyük bir anlamı var.
Onu yitirdiklerinde başlarına kimbilir bizim bilmediğimız. on-
ların bildiğı neler neler gelebilir?
Özal ve hanedanı örneğinde, bir ufak hesaplaşmaya maf-
yanın bulaşması. Edes adına Civan'a tetik çekilmesi. bilme-
diğimız nelerı öğrenmemize neden oldu.
Bence Çiller ve Erbakan asıl iktidarı, ipin ucunu kaçırdıkla-
rında ortaya çıkabileceklerden, başlarına gelebileceklerden,
yandaşlarıyla birlikte yuvarlanıp gitmekten öylesıne çok kor-
kuyorlar kı ipin ucunu kaptırmamak için, en olmazı yapmaya,
bizi her gün yeniden şaşırtmaya devam edecekler.
Arada kaynatabilirler mi?
Daha dogrusu bız bu kadarına izin verecek, seyredecek
miyiz?
Verirsek, başımıza gelen her bir şeyi fazlası ile hak etmiyor
muyuz?..
Çağdaş otomobil Türkiye'ye 'lüks'
Çağdaş bir otomobilde bulunması
gereken nitelikler çeşitlidir. Güvenlik
bakımından otomobilin gövdesi olası
Dır çarpışmada planlanmış bir şekilde
katlanarak hem çarpışma enerjisini
yavaşlatmalı hem de yolcu kabininin
fazla hasar görmesini önlemelidir.
Direksiyon mili önden çarpışmalarda
sürücüye doğru ilerlememeli ve
direksiyon simidi de yumuşak
maddelerle kaplı
olmalıdır. Hem
sürücü hem de
yolcu için hava
yastığı artık
vazgeçilmez
öğelerdir. Öndeki
emniyet
kemerlerinde ise
bir kaza anında
kemeri otomatik
olarak geren gergi
sistemi
bulunmalıdır.
Kapılar ve ortadaki
direk yandan
gelecek darbelere karşı geliştirilmiş
olmalıdır (yeni yan hava yastıkları da
çıktı). ABS fren her türlü koşulda fren
yapabilmek ve direksiyon hâkimiyetini
koruyabilmek açısından son derece
gereklidir. Çevrecilik açısından, bir
otomobilde en başta katalitik
dönüştürücülü bir egzoz sistemi
bulunmalıdır. Aracın az yakıt tüketmesi
de doğayı daha az kirletmesi demektir.
Otomobildeki parçalar yeniden
kullanılabilir ya da yeniden kullanılmış
olmalı, aracın boyasında çözücü olarak
sentetik çözücüler yerine su
kullanılmalıdır. Ses kirliliğini önlemek için
aracın gürültüsü belli degerleri
aşmamalıdır. Bu genel güvenlik ve
çevrecilik niteliklerine ek olarak her
aracın farklı bir
sürüş özelliği,
konforu vb. bulunur.
Bunlar kişiden kişiye
değişen, ama yine
de önemli
özelliklerdir ve
otomobil satın
alırken göz önünde
buiundurulmalıdır
Yukarıda saydığımız
niteliklere sahip bir
otomobil bugün
Türkiye'de 1.5
milyar liradan
başlıyor. Bunlar
aslında her otomobilde bulunması
gereken olmazsa olmaz niteliklerdir, ama
Türkiye'de ne yazık ki 'lüks' tanımı içine
girmektedir. Insanların Batı'dakinden
daha az para kazandığı, ama
otomobillerin Batı'dakinden daha pahalı
oldugu bir ülke Türkiye. Bunun için pek
çok kişiye şükran borçluyuz! •
VİTRİN
Nissan Micra Türkiye'de
KISA KISA... KISA KISA... KISA KISA... KISA KISA...
• OTOMOBİL PAZARI canlanıyor. Mart ayına göre yüzde 13.7 artış gösteren
otomobil satışlan nisanda toplam 20.124 adede ulaştı. Yerli otomobil satışları geçen
yılın nisan ayına göre yüzde 5.3 artarken geçen yılın ilk dört ayına göre yüzde 11.6
azaldı. ithal otomobil satışları mart ayına göre yüzde 2 artarak 3.869'a ulaşırken
geçen yılın mart ayına göre yüzde 242 arttı. Geçen yıl durgunluk nedeniyle ilk dört
ayda 3.614 otomobil satılırken bu rakam, bu yılın aynı döneminde üç katına çıkarak
11.076 adede ulaştı. Satış rakamlarını incelerken önemli iki nokta Opel ile ilgiliydi.
Birincisi. 'yerli' üreticilerden biri olan Opel'in en çok ithal edilen otomobil olması,
diğeri ise Türkiye'de üretilen Astra modelinin ilk 4 ayda sadece 12 adet satılması.
• VOLVO kamyonlarının Türkiye temsilcisi
Ulusoy Holding AŞ'nin yeni yönetim binası ve
tesislerinin açılışı için Türkiye'ye gelen Volvo
Truck Corporation Yönetim Kurulu Başkanı
Kaıi-Eıiing Trogen, Ulusoy Holding AŞ
Yönetim Kurulu Başkanı Saffet Ulusoy ile
birlikte düzenlediği toplantıda, Volvo ile
Ulusoy'un Türkiye'de başanlı bir işbirliği için
olduğunu belirtti.
• ALFA ROMEO Türkiye'deki müşterilerine
'A/fa yolyardımı' adıyla bir yardım hizmeti sunuyor. Bu. Alfacıları ve Alfa Romeocuları
istenmeyen ve beklenmeyen her olaya karşı güvence altına alan bir yardım paketi.
• Kavvasaki 100 yaşında. Ulaşım, ağır sanayi, havacılık, endüstriyel donanım
alanlarında faaliyet gösteren ve dünyanın en hızlı motosikletlerini üreten Kavvasaki, bu
yıl 100'üncü kuruluş yıldönümünü kutluyor.
Nissan'ın mini otomobili Micra, Türkiye'de satışa
sunuldu. 1993 yılında gazetecilerin oluşturduğu bir
jüri tarafından Avrupa'da 'Yılın Otcmobilı' seçilen
Nissan Micra sevımli bir dış görünüşe ve göz alıcı
renklere sahip. 1.3
litrelik motoru 810
kg. ağırlığındaki
otomobili 12
saniyede sıfırdan
yüz kilometre hıza
ulaştırıyor. Son hızı
170 km olan Micra,
90 km/s sabit hızda
sadece 4.9 htre
benzin tüketıyor.
Şehir içindeki tüketimi ise 6.6 litre. Hıdrolik dıreksıyonu
ve dar dönüş çapı da şehir içi kullanımda kolaylık
sağlıyor. Mıni Nissan'ın güvenlik ve çevreyi koruma
özellikleri de son teknolojiyi yansıtıyor. Fiyatı ise 1-1
milyar 180 milyon lira arasında. •
Volksvvagen'den Polo Classic
• ••••Polo'nun bagajlı versiyonu yeni Polo Classic
I I U U tanıtıldı. Polo'nun özelliklerine ek olarak
• • • arkada Sedan tıpi bagaja sahip Polo Classic,
455 litrelik bagaj hacmıne sahip (Şahin'in bagajı 400
litre). Toyota Corolla, Ford Escort ve Opel Astra'nın
Sedan modellerine
rakip olan Polo
Classic'in uzunluğu
4.16 m vegenişliği
de 1.64 m. VW Polo
Classic'te 1.6 litrelik
100 beygırlik motor
var. Canlı bir
performans
sağlayan bu motorla
Polo Classic 10.7 saniyede sıfırdan 100 km/s hıza
ulaşıyor. 90 km/s'deki yakıt tüketimi ise 5.8 litre.
Ayarlanabilır hıdrolik direksiyon, sis farları, ısıtmalı
silecekler, merkezi kılit ve elektronik şıfrelı kontak
anahtarının standart olarak bulunduğu en ucuz Polo
Classic'in fiyatı 1 milyar 295 milyon TL ABS, klima ve
çift hava yastığı da 225 milyona mal oluyor. •
ÇİFTÇİ DOSTU /SADI LLAH usı M!
Tanma Yalım Erez darbesi...İZMİR - Tansu Çiller ve kadrosu-
nun, devletı yönetmek yerine dağıt-
mak ıçin ış başına geldığı anlaşılıyor
Geçen dönem devlet bakanlığı koltu-
ğuna oturduğu anda devleti tahrip et-
meye başladı. Başbakanlığa geldik-
ten sonra vurgunlar, soygunlar ola-
ğan hale geldi. Ardından da cumhu-
riyet kurulduğundan bu yana görme-
diğimiz, işitmediğimiz "çirkin siyaset"
oyunları ğeliştı!..
Kendisi gitmiş gibi görünüyorama,
kadrosu halâ iş başında. Devletin ve
önemli kuruluşların tahribatı hâlâ de-
vam ediyor. Tansu Çiller'in yıldızının
parlaması ile birlikte Türkiye'nin siya-
set gündeminde önemli bir yer alan
Yalım Erez, Sanayi ve Ticaret Bakan-
lığı'nda akıl almaz bir kıyıma gınşti. Yıl-
lardan beri, ihtilallerin, çıkar çevrele-
rınin yıkamadığı Tarış, Çukobırlik,
Antbirlik, Trakyabirlik, Fiskobirlik,
Karadenızbirlik. Kozabirlik gibi Ta-
rım Satış Kooperatifleri Birlıkleri'ni
yok etmeye çalışıyor!..
12 Eylül darbecilen, Turgut Özal,
Tansu Çıller bu birliklerı etkısız ha-
le getırmek için ellerinden gelen her
şeyı yaptılar. Hele, Tansu Çiller bir-
likleri yok etmek için çırpındı. Ba-
şaramayınca da batırmaya çalıştı.
Hatta bir ara "ozelleştirme" kap-
samına alacağını açıklayarak gülünç
duruma düştü. Zira, bırlikler yüz bin-
lerce çiftçinin malıydı ve zaten özel-
di...1980 yılına kadar iktidarlarını güç-
lendirmeye çalıştıkları bu bırlikleri, 12
Eylül darbesinin ardından gelen yöne-
timlerin yıkmaya çahşmasının elbet-
te önemli bir nedeni vardı. Örneğın,
Tariş 1934 yılında Atatürk'ün emri ile
kurulmuştu. Arkasından da diğer bir-
likler gelmişti. Bu bırliklerın kuruluş
amacı, milyonlarca Türk çiftçisini özel
sektörün sömürüsüne karşı korumak-
tı. Atatürk ve daha sonra gelen lıder-
lerin hepsi bırlikleri güçlendirmeye ça-
lıştılar. İnönü, Bayar, Menderes, De-
mirel ve Ecevit'in bırlıklerin güçlen-
mesinde önemli katkılan oldu. Hele İnö-
nü, Ecevit ve Demirel bu bırlikleri açık
açıksavundu!..
Birlikler büyüdü
Tarım Satış Kooperatifleri Birliklerı
kısa bir süre içinde dev kuruluşlar ha-
line geldi. Sanayilerini kurdularvege-
liştirdıler. Batılı ülkelerdeki benzerleri
gibi bütün ülkeyi ve tarım ürünlerı pa-
zarlarını denetimleri altına aldılar. Ko-
operatif olarak çıftçiyi, sanayıcı olarak
da tüketiciyi korumaya başladılar...
Böylece pamukta, zeytinde, zey-
tınyağında. ıncırde. üzümde, ayçıçe-
ğinde, fındıkta ve diğer ürünlerde özel
sektörün çiftçıyi sömürmesi büyük öl-
çüde önlendı.
Tabıi birlıklerın gelişmesi ve büyü-
mesı. üretıcınin ve tüketıcının hakkı-
nı yıyerek büyük paralar kazanmaya
alışan özel sektörü sıkıntıya soktu.
Daha 1980 yılından önce. birliklerı yıp-
ratmak için kampanya başlattılar. Çe-
şitlı dedıkodular yaygınlaştırıldı. Ama
hiçbirı sökmedı. Çünkü milyonlarca
çiftçı birlıklerin kendilerinı nasıl koru-
duğunu yaşayarak görmüşler ve sa-
hip çıkmışlardı. Bu nedenle siyaset-
çiler de bu birlıklerin aleyhinde tavır
koymaktan kaçınır hale gelmışlerdi.
Ne yazık kı Türkiye'de oluşan ah-
laki, siyasi ve ticari alışkanlıklan al-
tüst eden 12 Eylül darbecilen. ış ba-
şına geldiklerı ilk yıllarda birliklerı ve
tarımsal KlT'leri etkisiz hale getirebıl-
mek için yasa ve yönetmeliklerde de-
ğişiklikler yaptılar... Bu arada özel sek-
törte bütünleşen 12 Eylül darbecıleri
satıp kurtulabilmek ıçin birliklerı "ka-
radelık" olarak ilan ettıler. Gerek dar-
becıler. gerekse onlardan sonra ge-
len hükümetler. birliklerı batırabilmek
ıçin borç batağına surukledıler.
Battı batacak derken ortaklardan
oluşan yönetıciler ve atanan genel
müdürler birlıklere sahip çıktılar. He-
men hepsı, kendılerıne hazırlanan tu-
zakları aşarak bırlikleri düzlüğe çıkar-
dılar. Bir kısmı kurtarıldı... Bir kısmı da
işlerini yoluna koymak üzere...
Tam 16 yıl itilip kakılmasına rağmen
birliklerin geldiğı bu nokta buyük ba-
şanydı. Başan ortakları bütünleştırıyor,
bütunleşme de birliklerı güçlendiri-
yordu... Bu başarıda halkımızın da,
ortakların da, yönetimlerin de büyük
katkısı vardı...
Ancak bu başarıya tek sevınmeyen
çıkar çevrelen ılebazı bakanlaroldu...
Orneğin. Sanayi Bakanı Yalım Erez,
böylesine bir başarıyı sağlayan birlik-
lerı kutlayacağına cezalandırdı. Tariş
Genel MüdürCihan Altınöz, Trakya-
birlik Genel Müdürü Fuat Erçetin,
Antbirlik Genel Müdürü Malik Ünal,
Karadenizbırlik Genel Müdürü Yusuf
Ergün ve Kozabirlik Genel Müdürü
Mesut Gül sudan gerekçelerle gö-
revlerinden uzaklaştırıldı...
Mesut Yılmaz karamameleri im-
zalamadığı için Yalım Erez'in görev-
den alamadığı genel müdürler Anka-
ra'da adeta zorunlu ikamete mecbur
edıldı... Tanm kesimınde ışlerın tam yo-
ğunlaştığı bir sırada birlikler kasten
başsız bırakıldı. Yerlerıne bakmak için
yetkisız ve hatta tecrübesiz kişiler gö-
revlendırıldi. Ayrıca bazı uzman yöne-
ticıler evlerine gönderildı... Böylece
tam huzura kavuştuğu sırada milyon-
larca çiftçinin umudunu ve geleceği-
ni bağladığı dev kuruluşlar yeniden
•<argaşa ortamına itildi...
Başbakana da danışılmadan yapıl-
dığı anlaşılan "Yalım Erez darbesi"
milyonlarca üreticinin daha çok sömü-
rulmesine ve bu arada bazı özel sek-
tör kuruluşlarının da trilyonlarca lira da-
ha fazla para kazanmasına yol aça-
caktır... Ayrıca 1996 Yalım Erez dar-
besi Türk tarımında da onarılması ım-
kânsız yaralaraçacaktır... Zira bu gö-
revden a\malar "biriiklenn tasfiyes/" ıçin
atılan ilkadımdır... Eğeryönetimlerde
başlatılan hareket başarıya ulaşırsa,
arkasından daha ağır uygulamalar ge-
lecektir...
Aslında Yalım Erez'in mısyonu bu-
dur. Kişılerin sözlerıne bakarak aldan-
mamak gerekir. Zira Erez. Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı'nı. tarım kesimini
koruyan kuruluşları yıkmak ve özel
sektörünün daha çok para kazanma-
sını sağlamak ıçin istemıştır... Kendi-
sıne de bu görev aynı amaçla verilmiş-
tır... Hele Yalım Erez'in gıderayak böy-
lesine önemli bir darbe girişimınde
bulunmayı göze alması çok düşündü-
rücudur...
Yılmaz da "Ben yapmadım" dıye bu
sorumluluktan kendıni kurtaramaz...
Zira başbakan olarak bu darbe
hareketinı durduracak güçtedir... •