Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 MART 1996 PAZAR
HABERLER
Manisa Vali Yardımcısı, işkence iddiaları için CHP'ii Ergül hakkında suç duyurusunda bulundu
kkenceyi örtbas etme çabasıNECATİ AYGIN
İZMİR - Manisa Emniyet Müdürlüğü'ndeki iş-
kence sa% lanndan kaynaklanan tartışmalar sürüyov.
Bir yandan işkenceyc uğrayanlar. diğer yandan da
işkence yaptığı savlananlardünarkaarkayayaptık-
lan açıklamalarla birbirlerini suçladılar. İşkence gö-
renlerin ailelerini, yaşadıkları köylerde ziyaret eden
çeşitli partı \e kuruluşlann üyeİeri, baskılara dik-
kat çektiler. CHP İzmir İl Başkanı Osman Ozgüven.
" Baskılar yüzünden vatandaş,devlete karşı diişman
dunıma getiriliyor" dedı.
Aralannda lise öğrencilerinin de bulunduğu genç-
lere işkence yapılrpası. tartışmalan büyüttü. CHP
Izmir İl Başİcanı Özgüvcn, yetkililerin işkenceyi
"örtbasetmeye" çalıştıklannı belirtti. Manisa Em-
niyet Müdürü Kemal İskender de CHP İzmir Mil-
lervekili Sabri Ergürü ~Medyayaatetolmak'"la suç-
ladı. Bu arada siyasi partılerle. demokratık kitle ör-
gütlerinden oluşan bir grup . işkence sa\ lannın yo-
ğunlaştığı köylerde incelemelerde bulundu.
Köyleri ziyaret
İşkence görenlerin ailelerinin y aşadığı ve polisın
gözefim altında tuttuğu köylerde gerginlik sürüyor.
Dün İzmirden, Bergama'nın Narlıca ile Kınık'ın Tas-
tepe köylerine giden bir grup CHP, ÖDP. HADEP.
İHD, ÇHD, K.amu Emekçileri Sendikalan Konfe-
derasyoniaşma Kurulu (KESK) üye ve yöneticile-
ri. incelemelerde bulundular. Heyeti karşılayanTaş-
pınar Köyü Muhtan Abidin Nura>. köylerine yö-
nelik baskı olmadığını savlayarak inceleme yapıl-
masina gerek olmadığını söyledi. Ancak işkence
CHP'den valİIİğe prOteStO CHP İzmir İl Başkanı Osman Ozgüven. Manisa
Vali Yardımcısı Nurdoğan Kaya'nın görevini yapmak yenne. işkenceyi örtbas
etme çabasmda olduğunu savunarak "Manisa Emniyet Müdürlüğü'nde 15-16
yaşındaki gençlere yapılan çağdışı, insanlık suçu işkenceleri belgeleriyle
kanıtlayan Sayın Sabri Ergül hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunan
Manisa Vali Yardımcısf nı şiddetle kınıyoruz" dedi.
gördüğü savlanan ve Buca Cezaevi'nde tutuklu 14
yaşındaki M.G. ile LeventGöktaş'ın babası Muhar-
rem Göktaş gerçeklerin saklanamayacağını söylc-
di. Göktaş şunlan anlattı:
"Arareıada evimizde hiçbir şey huiunmadı. Ama
oğlumu ve beni gözaltına aldılar. Vlanisa'ya gider-
ken Soma'da kömiir ocaklannda çalışan diğer oğ-
lum Levent Göktaş'ı da gözaltına aldılar. Manisa Em-
niyeti'nde gözlerimin önündc çocuklarıma işkence
yaptılar. Bana da işkence yapıkiı."
Heyet BucaC'ezaevi'ndegeçcn eylül ayındakıjan-
darma operasyonunda ölen Turan Kılıç'ın eşi Me-
nekşeKıuç'ladagörüşmek ıstedi. Kocasının meza-
nnı bile ziyaret etmekten korktuğunu bclirten Me-
nekşe Kılıç, "Neden korkuyorsun" sorusuna :>u ya-
nıtı verdi: "Baskı var. halkın baskısı var, bunun için
konuşmuyorum. Kocam \e çocuğum dev rimci. ben
değUim. Vlezara gitmek yasak degiL ama döndüğüm-
de baskıyla karşılacağımı bildiğimden gitmiyorum.
Beni de gözaltına almışlardı.Ozam-an terörist olma-
dığımu Alevi olduğum için gözaltına aldıklarını söy -
lediler. Bana başka bir şey sormayın, cevaplamam."
Polis takibi altında daha sonra Bergama'nın Nar-
lıca Köyü'ne giden heyet. Manisa daki operasyon
sırasmda bir sürc gözaltına alınan Metin Andaşı zi-
yaret cttı. Aııdaş. heycte »unlan anlattı.
-13 şubatta 100-150 polis vejandarma tarafından
e\im kuşatıldı. Evimin içiııde çocuklanma ve bana
işkence yaptılar. Daha sonra beni Bergama'ya gö-
türdüler. Bergama'da ÖDP'nin toplantı yaptığı sa-
lona götürüp, katılanlan tanıyıp tanımadığımı sor-
dular. Tanınıadığımı söyledikçe de katama keser
saplarıyla vurdular. I5'ine kadar işkence gördiim.
Sonra serbest bıraktılar"
Zıyaretlerden sonra bir açıklama yapan CHP İl
Başkanı Osman Özgüvcn şunlan söylcdı:
" Bu incelenıemizden Alev i köy lerine bir baskı ol-
duğu anlaşılıyor. Güneydoğu ve Doğu Anadolu köy-
lerindeki boşaltma buralarda da uygulannıaya so-
kuluvor. Bu. sindirmc ve baskıdır. Hcr iki köydeki
y urttaşlardan dinlcdiğimi/ kadanyla devlet terörii
yaşanıyor. Vatandaş. dev leie karşı döşınan duruma
getiriliyor. İnsanlara. dev lete karşı jjeldiği için işken-
ce yapılıyor. Bu olayları kamuoy una duy uranlar da
suçlu olarak gösteriliyor. Bu davranışlaronursuzca
davranıştır. Bu lııtumu sergileyenler ortaya çıkanl-
nıalıdır. Devk't hu ayıptan kurtulmalıdır." İHD İz-
mir Şube Başkanı Ercan IK-nıir de köy lülcrc işken-
yapıldığını. ancak baskı yüzünden olayların ay-
dınlatılamadığını belirtti.
Ozgüven konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklama-
da Manisa Vali Yardımcısı Nurdoğan Kaya'nın,
Sabri Ergül'eyöneliksuçlamalannayanıt verdı. İş-
kenccnin örtbas edilmeye çalışıldıgını belirten Öz-
güven. "Manisa Emniyet Müdürlüğü"ndel5-16yaş-
lanndaki gençlere yapılan çağdışı. insanlık suçu iş-
kenceleri belgeleriyle kanıtlayan Sayın Sabri Ergül
hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunan Ma-
nisa Vali Yardımcıstnı şiddetle kınıyoruz. Görevi, iş-
kencecileri bulup ortaya çıkarmak olan Manisa Va-
li Yardımcısı'nın işkenceleri örtbas etme çabaiannı,
işkencecilerie olan suç ortaklığının telaşı olarak esef-
lc Kİemckteyiz. Millctvckilimi/ Ergül'ün, bu olay da-
ki duyariılığını destekliyoruz" diye konuştu.
Bu arada Manisa Emniyet Müdürü Kemal İsken-
derdün konuyla ilgili yaptığı açıklamada. Ergül'ün
"medyayaalet olduğunu" savunarak şunlan söyle-
di:
"İşkence iddiaları. bu kişilerin İzmir'de, cezaevi-
ne girmelerinden sonra ortaya ahlmıştır. Cezaevin-
den planlanan olay lardır. Say ın Ergül ve medya ko-
nuya alet edilmiştir. İşkence yapılmamıştır. Rapor-
lann hepsi dosyadadır. Ben görcvimi yapıyorum.
Manisa'da PKK ve DHKP-C'nin belini'kırdık.Oy-
sa bcn gelmeden önce onlar. y utmak için Manisa'ya
kı/armış et gibi bakıyorlardı. Şimdi bu feryatlar bu
yü/den. \rtık bu olay lardan sonraterörörgütleri bir
ko/ yakalamıştir. Bu ko/u. medya ve Sayın ErgüPle
birlikte kullanmaya çalışıyoıiar. Bundan sonra kim-
senin üstüne gidemeA elimiz kolumuz bağlı kalırsa
Emnivet'in hali ne olur?"
Öğretim Birliği Yasası'nın 72. yılı
Laikliği
zedeleyen
yasalara dava
Haber Merkeâ -Atatürk-
çü Düşünce Derneği İzmir
Şubesi. Öğretim Birliği Ya-
sası'nın kabul edilişinin 72.
yıldönümünde. Türkiye'de
îaikiik ilkesini ve ÖgTetim
Birliği Yasası'nı zedeleyen
yasal düzenlemelerin İcal-
dınlması için dava açma ka-
ran aldı. 'Tevhidi Tedrisat
Kanunu'nun (Öğretım Bir-
liği Yasası) kabul edılme-
sinin yanı sıra. hilafete son
verilmesinin. Şenye ve Ev-
kaf Vekâleti'nin kaldınldı-
nlnıasının yıldönümü do-
layısıyla Almanya Atatürk-
çü Düşünce Derneği tarafın-
dan yapılan açıklamada da
3 Mart 1924'ün ulusal tari-
himize damgasını vuran
'Cumhuriyet Aydınlanma-
sı'nın en bü\ ük hamlelenn-
den birinin gerçekleştinldi-
ği gün olduğunu belırtildi.
Almanya Atatürkçü Dü-
şünce Derneği Genel Baş-
kanı Dursun Atılgan.hugü-
nün tarihimizdekı önemini
belirten bir açıklama yaptı.
Atılgan'ın açıklaması özet-
le şöyle:
"Cumhuriyet tarihinde 3
Mart 1924'ün çok önemli
bir yeri vardır. Bu tarihte
ulusumuzun bilimde ve uy-
gariıkta. çağdaşlıkta layık
olduğu yüksek düzeye ta-
şınmasına engel oluşturan
kurumlar kaldınlmış ve ye-
ni ya.salarla yeni kurumlar
gerçekleştirilmiştir. Öğre-
tim buiiğinin kabul edibne-
siyleTürkulusu bir taraftan
da cumhuriyctin güçlendi-
rilmesi ve yükseltilmesi için
gerekli olan yeni dinamik
kuşaklann yetiştirilmesini
gerçekleştirecek kurumla-
rın temelini atmıştır. Hilafe-
tin kaldırılmasıy la dini ide-
oloji yerine ulusal laik ide-
otoji ihdas edilmiş, onun hu-
kuk sistemiolan şeriata son
verilmiş ve çağdaş hukuk
sistemine geçilmiştir. \Ied-
rese y erine laik eğitim siste-
mi kabul edilmiştir."
ADD'den dîîekçe
Atatürkçü Düşünce Der-
neği İzmir Şubesi. imam-
hatipokullannın asıl işlev-
lerine dönüştürülmesi yö-
nünde bir dilekçeyle Milli
Eğitinî Bakanlığı'na baş-
vurdu. ADD izmir Şubesi,
yasal süre içinde yanıt ala-
mazsa hakkını Idare Mah-
kemcsi'ndearayacak. ADD
İzmir Şubesi Yönetim Ku-
rulu Başkanı İskender Öz-
turanlı. "Laikligin sarsılma-
sı durumunda. cumhuriye-
tin bütün kurumlan yara
aür"dedi.
ADD İzmir Şubesi, Mil-
li Eğitim Bakanlığı'nayap-
tıklan başvuruyu bilgilendir-
me amacıyla Cumhurbaş-
kanlığı ve Başbakanlığa
gönderdi. ADD yönetimi,
yasal süre olan 60 gün için-
de dilekçeye yanıt verilmez-
se ve TBMM'ye getirilmez-
se İdare Mahkemesi'nde da-
va açacak.
1973 yılında yürürlüğe
giren Milli Eğitim Temel
Yasası 'yla imam-hatiplerin
lıse düzeyine çıkanldığını
belirten Ozturanlı. 1983'te
de imam-hatip çıkışlılara,
üniversitelerin tüm fakülte-
lerine başvurma hakkının
getirildiğine dikkat çekti.
\1uğla Barosu da imam-ha-
tip çıkışlılann imam-hatip-
lik dışında bir meslek yap-
mamaları için kampanya
başlattı. Muğla Baro Başka-
nı Birdal Ertuğrul. demok-
ratik kitle örgütlerince Tev-
hid-i Tedrisat Yasası'na ters
düşen gidişe dur denilmesi
gerektiğini belirtti.
M
Galatasaray Lisesi önünde yakınlan gö/ültında kaybolan ailelerin katildığı ve bugüne kadar düzenli bir şekilde siirdürük-neylemde,
kendilcrinden haber alınamayan Van'ın Aydemir Köyü'nden Beşir Sayın. llavdar V ılmaz, M.Emin Yılma/ ve Vusuf Aktaş tanıtıldı.
Kayıp yakınlannın aksatmadan sürdürdüğü oturma eylemi 42. haftasına girdi
'Devletten oğlıımıı sağ istiyorum'
Istanbul Haber Servisi - (Jocukları nerededir
bilinmiyor. ancak anneleri yine üalatasaray
Lisesi önündeydi. Polis tarafından gözaltına
alındıktan sonra kaybedildiklcri ileri
sürülenlerin yakınlan. 42 haftadır cumartcsi
günleri sürdürdükleri otuıma eylemini dün
de gerçekleştirdiler. Güvenlık önlcmi alan
polis sayısının önceki haftalara göre daha
fazla olması dikkat çekü. Oturma eyleminde.
4.5 aydır kendilerinden haber alınamayan
Van'ın Aydemir K.ö>ü"nden Beşir Sayın (33).
Havdar Yümaz (45)", M. Emin V ılmaz (78)
ve Vusuf Aktaş(70) tanıtıldı. K.ayıp aileleri
tarafından yapılan açıklamada. bu kişilerın.
kaybolan 2 çobanı ve koyunlannı aramak
üzerc Aydemir Jandarma KLarakolu'ndan
aldıkları izin belgesıyle atlarıvla birlikte
Feraşin Yayla.sfna çıktıkkırı bclirtildı.
•\ciklamada. Sayın. Akta* \c N ılmaz
ailelerine yetkililenn "Bizdeyok" yanıtını
vermelenne karşın atlarının llakkâri'nin
Geçitli Karakolu önündc görüldüğü anlatıldı.
Yetkililerin "PKK'ye katıldıklan" ıddıalarına
karşilık. kavbolanlar araMiıda 70-78
vaşlarındj ıtisanlar olduğuna dıkkaı çckıldi.
Ocak'ın babası BabaOcak ı>c "Başkalannın
çocuklan da kaybolmasın diyı- burada
oturuyorum. l'manm gözaltında ölen son
çocuk benim çocugum olur" şekhnde
konuştu. Oğlunun mezartaşının bıle
•gözaltına' alındığını belirten Ocak. şunları
söyledr "Ben, 49 gün oğlumun cesedini
aradım. Şimdi de 45 »ündür mezartası
anyorum. Ama mermerciyle konuştum.
Oğlumun başına mezartaşını mutlaka
koyacağım." 5 aydır kayıp olan Duzgün
Tekinın annesi ElifTekin de devletten
oğlunu sağ istediğini belirtcrek "Devlet
oğlumu mahkemeyc çıkarsın, yargılasın. ama
kaybetmesin" dedi. Basının yoğun ilgi
gösterdığı eylenıi. Alman ARD telev izyonu
da izledi.
MIKRO
DINÇ TAYANÇ
İnsanlık Hakkı
Yaşamımın ılk anından bu yana "haklarımı" kulla-
nıp kulianamadığım; dahası, kullandırılmayan hakla-
nmı elde edebilmek için neler yaptığım sorusu kur-
calıyor kafamı son günlerde.
Örneğin ilk hakkım olan "doğum"u ben mi kullan-
mışım, yoksa yaşama "inaf've de "neş'e"mi önce-
den kestiremeyen doktorum bendenızi sezaryanla
doğurtup bu hakkımı elimden mi almış pek ernin de-
ğilim doğrusu.
Ama gene de "doktordur, haklıdır" demeden ede-
mezmişim gibi gelıyor...
Yıllarca "beslenme" ve "büyüme" haklarımı kulla-
nıp kullanamadığımdan daemin değilim! Örneğin, önü-
me konan aşa "yemem", öğlen uykusuna "yatmam",
hastalanınca "iğneyaptırtmam" deme haklarımın tü-
münün ana-babam tarafından ve de en "anti-de-
mokratik" uygulamalarla gasp edildiğine inanıyo-
rum... Ama gene de "Ana-babamdır, elbette bilip
haklı oldukları bir şeyler olmalı" dıye geçirıyorum
içimden...
iş okumaya geldiğinde en azgın arkadaşlarımla de-
ğil de semtın "muhallebi çocuklan "yla aynı sınıfa yol-
lanmamın da "yaramaz7/k"hakkıma vurulmuş bir neş-
ter olduğu görüşündeyim. (Aynı neşteri orta ve lise-
de de yediğimden ve de bu "haksızlığı" içime sindi-
remedığimden kolumu kırmaktan, yüksekten atlayıp
bağırsaklanmı düğümlemeye. "hak" aramanın tüm yol-.
larını denediğim kişisel tarihimde yazılıdır!)
Ama gene de "Okuyup adam olmam için böyle yap-
tıklanna göre haklı olmalılar" diyebiliyorum...
Tüm öğrencılik yaşantım boyunca "tembellik"' hak-
kımdan da yoksun bırakıldığımı anımsadıkça geçmi-
şime yanmadan edemiyorum. Bir yandan "çalışa-
cak, okuyup büyük adam olacaksın" baskısı, beri
yandan "parasızlığın" çift dikişe izin vermediği aile büt-
çesınin haksızlıklarına uğraya uğraya (ve de "kopya
çekme" hakkımı fazlasıyla kullanarak) ilk, orta, lise der-
ken kendımi üniversitede buluveriyorum... Ama ge-
ne de "Çevre baskısı parasızlığın kamçısıdır. Tembel-
liğıme izin vermeyenler de haklı o/ma///ar"demeden
edemiyorum...
Üniversiteyle birlikte de hak aramanın o güne dek
uygulamayüreği bulamadığtm yolunu denemeye ko-
yuluyorum: Başkaldırı hakkımı kullanmakü! Koyulu-
yorum da "demokratik eğitim.. yönetime katılım.. "la
başlayan "68'lılik"haklarımın polis, "demokratik Tür-
kiye... bağımsız Türkiye"y\e tırmanan "yurtsever-
lik"haklarımın sermaye emrindeki politikacılar, "kah-
rolsun emperyalızm.. yaşasın işcçi sınıfı "y\a doruğa
çıkan "solculuk" haklarımın faşist cuntalar tarafın-
dan katledılmesıne hiç mi hiç hak veremiyorum, ve-
remeyeceğim...
•••
Öğrencılikle birlikte ve sonrasından bugüne yaşa-
mımı gazetecilik belirliyor... Insanlann, toplumlann, ulus-
ların ve dünyanın haklarını yazıyorum. O hakları ya-
zıyorum da, kendi emeğımin hakkını ne kadar kuila-
nabiliyorum? Önceleri "emekçilik" hakkımı sendika-
laşarak savunmaya kalkıyorum... Karşımdakiler "iş-
sizlendirme" haklarını kullanıveriyorlar!.. Ardmdan,
"doğru habercılık" hakkımı savunuyorum... Karşım-
dakiler "ekmek teknesı" gazeteciliği (!) hakkına sığı-
nıyorlar!..
Çoğalıyoruz. 'ga2efec/7;7<"hakkımızı, "gazete ol-
ma"hakkımızı korumaya savaşıyoruz... Karşımızda-
kiler "medyacılık" ve de "kuponculuk" haklarına sa-
rılıyor... Hak savaşımı böylece sürüp süredursun; bu
toplumda, hâlâöğrenciler "eşitöğrenim, parasızöğ-
renim, demokratik öğrenim" hakkı için gözaltlarında
işkence görüyorlar: hâlâ aydınlar birer birer vurulu-
yor ya da toplu olarak yakılıyor; hâlâ birbirlerinin sö-
vülmedik yanlarını komamış politikacılar el ele verip
umut kesiliyor; hâlâ kara yobaz çetelerınin şeriatçı tır-
manışına kimse "dur" demeye yanaşmıyor... Ve iş-
kencede, ve demokrasi çerçevesinde (!) ve hukuk
devletinde insan hakları çiğneniyorü!
Çeyrek yüzyılı aşan gazetecilik ve de yanm yüzyı-
la merdıven dayamış insanlık yaşamımda belki hiç-
bir hakkımı doğru dürüst kullanamadım, ama bu kez
elimde kalan en köklü hakkı kullanmaya kararlıyım;
kendi adıma, insanlarım adına ve de toplumum adı-
na UTANMA HAKKIMI!!!
Ana fikir Hak verilmez, alınır!
Ana fikrin ana fîkri: Hak ettiği haklarını almak için
bile tepki göstermeye yüreği olmayan toplumlar do-
ğanın kendisine verdiği hakların da haksızlar tarafın-
dan gasp edilmesini hak ediyor demektirü!
OTLAR / ORAL ÇALIŞLAR
m "jrruguay ın ünlü Tupamaro
M I gerillalarının sanatçı ön-
m J derlerinden MauricioRo-
M J sencofbir söyleşimiz sıra-
^ > n-^ sında. şunlan söylemişti:
u
Devrimcidediğin deligibi âşık olandır."
Aşk. sosyalistler için herzaman tartış-
ma gündemindeki yerini korumuştur. Ya-
şadıklan ülkenin kültürüne uygun bir aşk
anlayışı genellikle devrimcilere yol gös-
termiştir. 1970"li yıllardaTürkiyede kır
ve aaha çok kasaba kültürünün sevgi ve
aşk anlayışı solcular içinde egemendi.
Çünkü o dönemde solculann başına kır
\e kasaba kökenli gençler geçmişti.
Kasabanın ahlak ve sevgi anlayışı. ya-
sakçı bir anlayıştı, sevgiyi de saf ahlak-
tan bir sapma olarak değerlendiriyordu.
1970'liyıllarıngençliği, 1968gençliğin-
den farklı olarak el ele tutuşup gezmeyi.
öpüşmeyi ayıp ve solculuğa aykın dav-
ranışlar olarak kabul ediyordu. O zaman,
gençlik içinde seks, öpüşme gibi açıktan
sevgiyi ve aşkı ifade eden hareketler ne-
redeyse yasak denecek düzeydeydi.
Ardından 12 Eylül yönetimi geldi. Sol-
culann. devrimci ahlak sandıklan birçok
uygulama, daha katı bir şekilde askeri
cunta tarafından sürdürüldü. Öğrenci
yurtlanna atanan emekli albaylann, di-
siplin ve denetım görevi olarak en çok dik-
kat cttikleri konunun başında kızlann oğ-
lanlarla ilişkisi geliyordu.
Akşam güneş battıktan sonra, kız öğ-
renciler yurtlara kapatılıyor ve bir "ah-
Devrimci dediğin âşık olmalıdır...
laksızhğa" meydan vermemek için yur-
da gıren çıkanlar ciddi şekilde gözleni-
yordu. Erkek öğrencilerle fazla s:kı fıkı
olan kızlar takibe alınıyor ve fazla ileri
gittiğini hıssettikleri an yurttan kov uyor-
lardı.
Diğer ülkelerin devrimcilerinin de aşk
ve ahlak konusunda da^a ileri olduğunu
söylemek pek gerçekçi sayılmaz. Örne-
ğin Çin'de Mao"nun ölümünden sonra
kansı aleyhinde kampanyalar yürütül-
müştü. Mao'nun eşi ÇiangÇing. siyasi
rakipleri tarafından alt edilince. ona yö-
nelik en ciddi suçlamalar cinsellikle il-
gili olanlardı. Çin yöneticileri. Ciang
Çing'in çok sayıda se\ gilisi olduğunu. aşk-
laryaşadığını söyleyerek prestijini sars-
maya çalışıyorlardı.
Özgürlük ve Dayanışma Partisi'nin
(ÖDP) aşk ve devrim partisi olarak ka-
muoyuna sunulması, aşk ve devrim söz-
cükleri arasındaki ilişkiyi yeniden gün-
deme getirdi.
Devrimciler, uzun süren yasakçı ve
bastıncı birdönemi aşmanın sınınnagel-
diklerini ifade etmek istiyoriardı. Aşkı ya-
saklamakla. devrimi bir baskı ve dikta-
törlük rejimi olarak algılamak. şimdiye
kadar birlikte yürüdü. Sosyalizmin ilk-
çağı diyebileceğimiz ilk denemeler sıra-
sında Hıristiyan ahlakçıhğı bu ülkelerin
uygulamalanna egemen oldu. Cekoslo-
vakya'dan Cin'e kadar sosyalist ülkclcr-
de insan özgürlüğünün önemli bıradımı
olan sosyalizm. kadın erkek ilişkılerin-
deneyazık ki ciddi bir ılerlemcsağlaya-
madı. Çünkü bu ülkelerin geleneksel kül-
türüne egemen olan Hıristiyanlann pü-
riten. yani saf ahlakçıhğı. sosyalistlcrin
-temiz ahlak" diye ele aldıkları vc cin-
sellıği bastıran bir özellık olarak önpla-
naçıktı.
Sosyalizmde kadın
Ancak v ine de şu gerçeği kabul etmck
v c sosy al ist ülkelerin her şeye rağmen bu
alanda ciddi adımlar attığını da görmek
gerekir. Örneğin. sosyalist ülkclerde ka-
dınlann çalışma yaşamına daha fazla ka-
tılması. kadınlara tanınan haklar. kadın-
lan daha kişiliklı hale getirdi. Sovyet-
lerde. Küba'da kadınlar vc erkekler. di-
ğer ülkelere göre daha ileri aşklar yaşa-
yacak bir ilerleme sağladılar. Ülkedckı ge-
leneksel kültürlerin de etkisı olmakla bir-
likte. sosyalist ülkelerde her şeye rağ-
men bazı adtmlar atıldığını inkâr etme-
mek gerek. Aynı şey Türkiye'deki dev-
rimci harekct için de söylenebılir. Köv-
den. kasabadan geleıı devrimci gençler.
bir yandan kendi kültürlerinı devrimei-
lere taşırken kendılcn dc özgürleşmişler
ve geleneksel anlayışlardan koparak da-
ha özgür bir yaşama adımlannıatmışlar-
dı. ÖDP'nin aşk vedevrimpartisi olarak
sunulması. kımı çevrelenntepkisiııe ne-
dcn oldu vc bir yozlaşma olarak değer-
lendirildi. Biraçıkoturumda DSP'li Uluç
GUrkanfki odaeski bir sosyalist) ÖDP
Genel Başkan Yardımcısı Atilla Ayte-
mur'u şıkıştmyordu "Nedemekaşkve
dev rinı. siz bununla ne demek istiyorsu-
nuz?" Atilla, utangaç bir yüzle kitle önün-
de sıkıştırılmanın endişesini yaşıyor ve
kendisine yönelik eleştiri dolu saldınyı
şöyle sav uîjturuyor:" Biz devrimi aşklasa-
vunduğumu/ için böyle bir slogana baş-
vurduk."
L luç Gürkan. ÖDP'yi üstü kapalı ola-
rak ahlaken yoz bir slogana başvurmak-
la suçluyordu. Atilla Aytemur dabu eleş-
tiri karşısındasloganlannı savunmaktan
çekiniyordu.
Dev riınle aşkın bir ilişkisi gerçekten var
mıydı? A^kın ve devrimin partisi olabi-
lırmiydı?Olma.sı gerekiyordu. Sosyaliz-
min temel hedeflerinden birisi, insanın
ekonomik olarak özgürleştirilmesi, bütün
duyguları üzerindeki baskılann kaldırıl-
ması anlamına geliyordu. Yani sosyalist
anlayiş insanın özgürce düşünmesini ve
ö/gürce duy uıılarını av'iklayabileceği bir
ortanı sağlamayı hcdetliyordu.
Halbuki bugünkü sıstemde, iki cins
arasındaki aşk ve sevgi. ekonominin ve
geleneksel düşüncelerin cenderesinde sı-
kışıyor. İnsanlaraşkı doya doya ve bağım-
sız duygularla y aşayamıyor. Dev letin te-
meli olarak görülen aile kurumu erkek ege-
men ve kadının her koşul altında erkeğe
bağlı olduğu bir vapı yaratıyor.
Ekonomi ve aşk
İnsanın. özgürleşmesinin en önemli
hedeflerinden birisi aşk alanında olacak-
tır. İstediğini, istediği gibi sevebilen ve
aşkı doya doya yaşayan insan, geleceğin
insanıdır. Sosyalizm. insanın üzerindeki
baskılan kaldınrken aşkın önündeki en-
gel leri aşmayı da hedeflemektedir. Dev-
nm. aşk\n önündeki engelleri de kaldı-
racaktır.
Bugünün insanı. uygarlaştıkça ve üze-
rindeki ekonomik baskı hafifledikçe aş-
kı da daha doya doya yaşıyor. Aşkın öz-
gürleşmesi. kadının kimlik kazanmasıy-
la ve üzerindeki erkek egemen baskının
kalkmasıyla paralel yürüyor. Aşk iki cins
arasında eşit bir ilişki anlamına da geli-
yor. Bu cşit ilişkinin gerçekleşmesi için
kadının da, erkeğın de özgürce davrana-
bıleceğı birbilince ulaşmalan anlamına
geliyor. Devrim. aşkın önünü açacaktır.
Ben olsam Uluç Gürkan'a şöyle söy-
lerdim: Evct bu parti aşkın ve devrimin
partisi. Çünkü özgürluğü ve eşitliği he-
detliyor. Devrim. güzel aşkların dünya-
sına ilk adım olacaktır.
Mehmet N. Yılmaz dikkat cekti
Diyanet'ten
siyasetçiye uyarı
ANK.\Jt4 (Cumhuriyet
Bürosu)-Diyanet işleri Baş-
kanı Mehmet Nuri Yılmaz.
"Diyanet İşleri Başkanlığı.
hükümetin değil, dev letin
bir müessesesidir" diyerek
hükümetin kurujması süre-
cınde Diyanet İşleri Baş-
kanlığı'nın paylaşılması için
pazarlık yapan siyasetçile-
ri uyardı.
Başkanlığın "Bütün si-
yasi görüş ve düşüncelerin;
mezhep, meşrep ve tarikat-
lann dışında kalarak mil-
letçedayanışmavebutünleş-
meyiamaçedinerek" toplu-
mu din konusunda aydın-
latma ve ibadet yerlerini yö-
netme görevlerini yerine ge-
tirdiğini vurgulayan Yıl-
maz, "Diyanet İşleri Baş-
kanlıği'nın varlıği üzerinde
yapılacakolumsuz tasarruf-
lann. ne ülkemize ne de mil-
letimize herhangi bir fayda-
sı olmayacaktır. Aksine. bu
konuda atılacak yanlış bir
adım. ülkcmizdetahmin edi-
lemeyecek derecede kaos ve'
karmaşanın doğmasına se-
bep olabilecektir" dedi.
Yılmaz, dün yaptığı ya-
zılı açıklamada. herkesi bu
konuda dikkatli olmaya da-
vet ederek *İslam tarihi bo-
yunca kurulan bütün dev-
letlerde şu veya bu adla oluş-
turulan dini müesseseler,
hep devlet çarkı içinde yer
almıştır. CumhuriyetimLfln
kurucusu Gazi Mustafa Ke-
mal Atatürk ve arkadaşlan
da bu realiteyi göz önünde
bulundurarak3 Mart 1924
tarihinde, devlet mekaniz-
ması içinde kalmak üzere
Diyanet İşleri BaşkanuğTnı
kurmuşiardır" görüşünü di-
le getirdi. Yılmaz. başkan-
lığın, anayasanın 136.mad-
desinde ifade edildiği üze-
re, "Türkiye Cumhuriyeti
dev letinin genel kJaresi için-
de" yeraldığını ve din hiz-
metleri alanında yetkili ve
önde gelen bir kuruluş ol-
duğunu kaydetti.
\