Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 ŞUBAT1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Tıirk müteahhitler Avrupa'da yerel yönetim ihalelerine katılabilirlerse işgücünü beraberlerinde götürecekler
Serbest dolaşıma ihale formiilü
Gümrük birliği anlaşnuiM nda işgücünün serbest dolaşınuna ge-
tirilen yasağı Türk müteahhitler deimeye çalışıyor.
TAHStN AKÇA
Gümrük birliği anlaşmasmda iş-
gücünün serbest dolaşımına geti-
rilen yasağı Türk müteahhitler dei-
meye çalışıyor. 25 mart tarihinde
yapılacak Ortaklık Konseyi top-
lantısında Türk müteahhitlerin AB
ülkeleri yerel yönetimleri tarafın-
dan açılan ihalelere katılma izni
çıkarsa, müteahhitler kazandıkla-
n ihalelerde çalıştıracaklan işgü-
cünü Türkiye'den götürebilecek-
ler.
Halen Avrupa ülkelerinden sa-
dece Almanya ile istisna anlaşma-
lan çerçevesinde çahşabilen Türk
müteahhitleri, diğer ülkelerin de
ihalelerine girebildikleri takdirde
bu ülkelere Türkiye'den işçi götü-
rülebilmesi söz konusu olması ne-
deniyle bir anlamda emeğin serbest
dolaşımı da fiilen gerçekleşmiş
olacak. Türkiye'deki müteahhitle-
rin Avrupa ülkelerindeki kamu iha-
lelerine girebilmesini sağlayacak
görüşmelere başlanabilmesi için
özel sektörde araştırma ve ön ha-
zırlık çalışmalan yapıhrken ilgili
bakanlıklarda sessizlik hâkim.
Gümrük birliği sonrasındaki ilk
Ortakhk Konseyi toplantısının ya-
• Halen Avrupa ülkelerinden sadece Almanya ile
istisna anlaşmalan çerçevesinde çahşabilen Türk
müteahhitleri, diğer ülkelerin de ihalelerine
girebildikleri takdirde bu ülkelere Türkiye'den işçi
götürülebilmesi söz konusu olacak ki bu, emeğin
serbest dolaşımının fiilen gerçekleştirilmesi
anlamına geliyor.
pılacağı 25 mart tarihinde konunun
ele alınabilmesi için çalışmalann
yetiştirilemeyeceği ve büyük bir
ihtimalle görüşmeler için tarihin
altı ay sonraki toplantıya kalacağı
belirtilıyor. Avrupa'daözellikle ye-
rel yönetimlerin açtığı ihalelere
Türk müteahhitlerin girebilmesi
konusunu, tstanbul Ticaret Odası
(İTO), 1996yıkçalışmaprogramı-
na aldığı ve kurum elemanlartnın
araştırma yapmak üzere yurtdışı-
na gönderildiğı öğrenıldi.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile
Dış Ticaret Müsteşarlığı ise daha
çok küçük ve orta boy işletmeie-
rin gümrük birliği kapsamında des-
teklenmesi konusuna ağırlık ver-
diği için bu konu ıkinci planda kal-
dı.
Türk müteahhıtlerinın Avrupa-
lı meslektaşlan karşısında maliyet
avantajına sahip olduğunu söyle-
yen ITO Yönetim Kurulu Başka-
nı Mehmet Yıldınm. Avrupa'da 3
bin marka çalışan işçinın yenne
Türkiye'den bın 500 marka işçi gö-
türme olanağı bulunduğunu belir-
terek "Avrupa'daki yerel yönetim-
lerin projeleri daha çok emek yo-
ğun niteliğe sahip işlerden oluş-
maktadır. Bu. işgücü avantajına sa-
hip Türk müteahhitleri için önem-
li bir üstiinlüktür. Başlangıçta Av-
rupa'da faalivet gösteren 300'e ya-
kın Türk müteahhitle ortaklığa gi-
dilerekonlann tecriibelerinden fay-
dalanılabflir. Aynca ihaleleregjrme
olanağının tanınması halinde Av-
rupa\a inşaat malzemesi satışın-
da da büyük artış olacaktır" dıye
konuştu.
Türkiye Müteahhitler Birliği
(TMB) Başkanı Kadir Sever ise
Türkiyeli müteahhitlere Avrupa'da
bu imkânın sağlanmasının ancak
işçi dolaşımı ve malzeme ıhraca-
tına da olanak verilmesi halinde
anlamlı olabileceğini kaydederek
Avrupa ülkelerinde de işsizlik prob-
lemi yaşandığını ve inşaat sektö-
ründe sıkıntılann olduğunu söyle-
di. Almanya'da kendi müteahhit-
lerini korumaya yönelik tedbırler
aldıklannı belirten Sever. bu neden-
le yerel yönetimlerin açtığı ihale-
lere gırme olanağı tanımalan ha-
linde bıle, özellikle işçi dolaşımı-
na izin verecekJerini tahmın etme-
diğini ifade etri.
TMB üyesi fırmalann özel an-
laşmalar çerçevesinde çalışabildık-
leri tek Avrupa ülkesi olan Alman-
ya'daki müteahhitlik hizmetleri,
özellikle 1991 yılında itibaren hız
kazanırken 1995 yılında büyük ar-
tış gösterdi. 7 firmanın 12 proje
gerçekleştirdiği 1995 yılında, 370
milyon dolarlık gelirelde edilırken
1994 yılında 7 proje 75 milyon do-
lar, 1993 yılında ise 5 proje 91 mil-
yon dolar karşı lığında gerçekleşti-
rilmişti. TMB üyesi müteahhitlik
firmaJannın 1995 yılında 33 ülke-
de gerçekleştirdiği 107 projenin
karşılığı ise 23 milyar dolar.
PRİM ÜRETİMİ İKİYE KATLANDI
Doğal afetler
sigortacıya yaradı
• Sigorta sektörünün prim üretimi 1995'te
bir önceki yıla göre yüzde 100 artarak 63.5
trilyon Hraya ulaştı. 1995'te en yüksek artışı
yüzde 242'yle ziraat branşı kaydederken
yüzde 213'lük artışla sağlık ikinci sırayı aldı.
Ekonomi Servisi - Geçen Sigorta primleri 1995
yıl yaşanan doğal afetler en
çok sigorta sektörünün
işine yaradı. Felaketlerle
geçen 1995 yılında iç
borcun 1.4 katrilyonu
bulduğu Türkiye'de,
sigorta sektörünün prim
üretimi 63.5 trilyon lira
olarak ıç borcun yirmide
birine ulaştı. Sektör 1995
yılmı 1994'e göre prim
üretimini ikiye katlayarak
büyümeyle kapadı.
Sigorta sektörünün pnm
üretimi 1995 yılında bir
önceki yıla göre yüzde 100
artarak 63.5 trilyon liraya
ulaştı. 1995 yılında en
yüksek artışı yüzde
242'yle ziraat branşı
kaydederken yüzde
213'lük artış oranıyla
sağlık ikinci sırayı aldı.
Ziraat sigorta pnmi
1995'teki artışla beraber
600 milyara ulaşırken
sağlık primi 1995'te 3
trilyon lirayı buldu.
yılında 1994'egöre
yangın, kaza, nakliyat,
mühendislik, ziraat, hayat,
sağlık branşlannın hemen
tümünde ortalama olarak
ikiye katlandı. Geçen yıl
duraklama döneminde olan
hayat sigortalan 1995'te
yüzde 114'Iük artışla 3.9
trilyon liraya ulaştı. Sigorta
çevreleri yangın ve kaza
primlerindeki yüzde 100'e
yaklaşan artışa dikkat
çekerek 1995 yılının doğal
afetler açısından oldukça
yoğun geçtiğini
vurguladılar. 1995'te
yaşanan Dinar depreminin
yanı sıra Istanbul'da,
Izmir'de ve güney
illerindeki sel
felaketlerinin büyük
kayıplara neden olduğunu
belirten yetkililer, yaşanan
ekonomik kayıplara
rağmen sigorta
kayıplannın aynı oranda
artmadığını belirttiler.
Sigorta
/ Kaza
[ %49
pastası
Nakliyat
1 V&ngın
Mühendıslık
%4
%
• — • — _ _
^ ^
+*"
yat \
/
Sağlık
%5
Türkiye Turizm Yatınmcılan ûerneği Genel Başkanı Barlas Küntay:
Devlet bize ayak uydııraımyor
• Halen 340 bin turistik
belgeli yatak kapasitesine
sahip olan sektörün
temsilcileri, son bir yıldır
devlet tarafindan ödenmeyen
teşviklerin yeniden
düzenlenerek AB seviyesine
getirilmesini ve yeni şekliyle
bir an önce ödenmesi
gerektiğini dile getiriyorlar.
• TTYD Başkanı Barlas
Küntay, "Turizm gelirleri
milli hasılanın yüzde 3.3'ünü,
ihracat gelirlerinin de yüzde
28'ini oluşturuyor. Dünyada
1985'tenberi yüzde 12
büyüyen tek sektör turizm.
Devlet, 1 dolar teşvikle 25
dolar elde ederken aynı gelir
ihracat sektöründe 17 dolar
seviyesinde" dedi.
CANAN SOYSAL
Körfez krizi ve terör olaylanyla
kaybettiği turisti yeni yeni
kazanmaya başlayan tunzmciler,
şimdi de devlet tarafindan
ödenmeyen teşvikleri istiyorlar.
Halen 340 bin turistik belgeli
yatak kapasitesine sahip olan
sektör temsilcileri, son bir yıldır
devlet tarafindan ödenmeyen
teşviklerin yeniden düzenlenerek
AB seviyesine getirilmesini ve
yeni şekliyle bir an önce
ödenmesi gerektiğini dile
getiriyorlar.
Konuyla ilgili olarak
Cumhuriyet'in sorulannı
yanıtlayan Türkiye Turizm
Yatınmcılan Derneği (TTYD)
Genel Başkanı Barlas Küntay,
dünyanın birçok ülkesinde ve
özellikle de Avrupa Birliği üyesi
ülkelerde turizme çok büyük
oranlarda teşvik uygulanchğını
belirtti. Barlas Küntay, Türkiye'de
BENCE
İZZETTİN ÖNDER
Türk turizm yaünmcılannın elindeki imkânlaria yabnmlan sürdürmeye çaiıştığını vurgulayan TTY D
Başkanı Barlas Küntay, eldeki imkanlann kısıtiı olması nedeniyle başanya ulaşuamadığuu ifade etti.
özellikle 1980 yılından sonra
yeterli olmasa da bazı teşvikler
verildiğini ifade etti.
Yatınma devam
1995 yılının başından itibaren
turizm sektörüne verilen
teşviklerin kaldınlmış olmasına
rağmen Türk turizm
yatınmcılannın elindeki imkânlar
çerçevesinde yatınmlanna devam
etmeye çalıştığını vurgulayan
Barlas Küntay, ancak eldeki
imkanlann kısıtiı olması
nedeniyle başanya
ulaşılamadığını ifade etti.
Barlas Küntay, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Türk turizm sektörü tarafindan
elde edilen gelirler milli hasılanın
yüzde 3-3'ünü, ihracat gelirlerinin
de yüzde 28'ini teşkil ediyor.
Dünya çapında 1985 yılından bu
yana yüzde 12 büyüme gösteren
tek sektör Türk turizm
sektörüdür. De> let. turizm
sektörüne verdiği bir dolar
teşvikin karşılıgında 25 dolar gelir
eide ederken aynı gelir ihracat
sektöründe 17 dolar seviyesinde
kalıyor."
Türk turizm sektörünü altın
yumurtlayan bir tavuğa benzeten
TTYD Başkanı Barlas Küntay,
Türk turizminin yıllardır yaptığı
yatınmlann karşılığını
alamadığını ifade etti.
94 krizi aşüdı
1994 yılında yaşanan krizin
izlerinin geçen sene ortadan
kalktığinı da vurgulayan Barlas
Küntay, rezervasyonlann yüzde
80 oranında dolduğunu belirtti.
Teşviklerin bu yıl verilmemesi
halinde yaşanan canlılığın ortadan
kalkabileceğini kaydeden Barlas
Küntay, devietin turizm
sektöründe yaşanan haraketliliğe
ayak uyduramadığını ifade etti.
"Yatınmcılanmn istediği en
önemli şey ekonomik ve siyasi
devamluıknr" şeklinde konuşan
Küntay, Türkiye'de 35 yılda 37
tane turizm bakanı değiştiğine
dikkat çekti. Küntay, konuşmasını
şöyle sürdürdü:
"Devletin zaman kaybetmeden
turizm ve tanıtun politikalannı
gözden geçirmesi gerekiyor.
Geçmişte verilen teşvikler yeterli
degildi. Devlet bundan sonra
vermeyi düşündüğü yaünm
teşvikkri bir an önce, Avrupa
Birliği üyesi ülkelerindeki
standartlara getirmek zorundadır.
Türkiye'nin 2000 yüında en az 800
bin turistik belgeli yatak
kapasitesine ihtiyacı vardu-.
Gerekli destek sağlanmadığı
takdirde Türkiye, 2000'ü yıllara
turizm için gerekli alt ve üst yapı
yaünmlaruıı tamamlayamayarak
girer. Altm yumurtlayan tavuk
kesüiyor."
Kriz Nedeninin
Algılanamaması
Ekonomimizi derin bir açmaza sürükleyen iç ve dış
açıklar, borç yönetimini zorlaştırmakta ve ilerıye yö-
nelik beklentileri olumsuzluğa çevirmektedir. Açıkla-
nn artması ve borcun vade yapısının kısalması dış ve
iç basını kriz korkusuna düşürmüş gibi gözükmekte-
dir. Söylendiğine göre Türkiye, Meksikatürü bir krizin
eşiğinde imiş!
Böyle bir beklenti, kuşkusuz ürkütücü gelmektedir.
Fakat asıl ürkütücü olan, bu olası krizi bastırma rahat-
lığı içinde ekonomiyi ve toplumu patlamaya ıtmektir.
Böyle bir korkuyu yaşamak yanlış değildir; zira, ara-
da ufak bir süre hariç, son 15 yıl, toplumun bir kesi-
mi için tam bir ekonomik baskı dönemine dönüştü-
rülmüştür. Bu sürenin ilk yansı ekonomik büyüme ve
ihracat, ikinci yarısı ise kriz yönetımı amaçlanna yö-
nelik olarak kullanılmıştır. Hiçbir ekonomik tahlile git-
meden dahi şu sonuç açıkça ortaya konabilir kı, dev-
letın kendisine gölge etmesini istemediği özel kesim,
Dünya Bankası ve IMF politika öneri ve denetimleri
ile ekonomiye fazla bir şey katmadığı gibı, aynen 1923-
29 ve 1950-58 dönemlerinde olduğu gibi toplumu da
derin biruçurumun kenanna itmiş bulunmaktadır. Olu-
şan kriz devamlı olarak bazı kesimlerin bastınlması ile
geçiştirilmiş ve ertelenmiştir. Sonuçta, gıderek dene-
tımden çıkmaya aday bir kriz tablosu ile karşı karşıya
kalmış bulunmaktayız.
• • •
Türkiye'de knz nedenı borç ise borçlann gayrisafı
yurtiçi hasılaya oranı açısından, Lüksemburg hariç, Tür-
kiye, tüm Avrupa Birliği üyesi ülkelerin gensindedir. Bu
oran, Türkiye için yüzde 20 dolayında iken, örnegin
Belçika için yüzde 135; Almanya için yüzde 59; ital-
ya için yüzde 123; Ingiltere için ise yüzde 54'tür. Bu-
na rağmen, Türkiye'de işsizlik oranı da enflasyon ora-
nı da faiz oranı da tüm AB uye ülkelennkinın üzerin-
dedir. Demek ki başka biçimde açıklanması gereken
yapısal bir bozukluk var ortada.
Türkiye ekonomisini bu denli sıkıntıya sokan yapı-
sal bozukluklar; borç yönetimini güçleştiren sığ finans
piyasalan yanında ve ondan da önemli olan yetersiz
üretim yapımızdır. Diğer bir ifade ile bozukluk, temel
ekonomik üretim yapısındadır. Diğerieri bunu ızleyen
ve bundan kaynaklanan ikincil bozukluklardır. Devie-
tin borç yönetımıne hâkım olamaması; kamu kesimi-
nin yalpa yapması; hatta özel kesımin vergi ve SSK
primlerinı ödememesi dahi, bir yönü ile hep ekono-
minin reel kesiminin verimsizliği ile ilgilidir. Daha da ile-
ri giderek diyebiliriz ki, çoğunlukla şikâyet ettiğimiz si-
yasal yozlaşma ve toplumsal yozlaşma da ekonomi-
nin verimsiz üretim kapasitesinin ortaya koyduğu ya
da hızlandırdığı davranış bozukluklandır. Çok kısaca
özetlemek gerekirse, üreterek tüketen bir ekonomik
yapıdan, piyasa yapılanndan ya da siyasal güçten ya-
rarlanıp kendine kaynak aktararak tüketen bir ekono-
mik yapıya geçışin sancılandır bütün bunlar.
Böyle bir geçiş sağlıklı olmadığından dolayı, eko-
nomi kronik kriz içinden çıkamamaktadır. Bunun da
ötesinde böyle bir geçiş esnasında, belirti kesimleri su
üstünde tutabilmek için başka kesimlerin bastınlma-
sı gerekmektedir. Enflasyon, işsizlik ve sosyal güven-
lik sısteminin çökmesi gibi işaretler eşıtsiz maliyet
paylaşımının en temel göstergeleridır. Burada önem-
li olan, maliyetlenn gelışıgüzel eşitsız dağıtılmasından
da öte, maliyetlenn çok büyük bölümünün tüm de-
ğerleri yaratanlar uzenne yıkılmasıdır. Diğer birdeyiş-
le, sadece basit bir aritmetik eşitsizlik değil, fakat bu-
nun yanında bir de hak ediş açısından da tam bir eşit-
sizlik söz konusudur.
• • •
Tüm bu oluşumlar zincirini anlayabilmek için bir
ekonominin niçin borçlandığını ve alınan borçlann na-
sıl kullanılması gerektiğini sorgulamak gerekmektedir.
Eğer kamu kesimı devamlı olarak birinçil açık vermiş
ise ve eğer alınan borçlar büyük bölümü itibanyla ka-
mu kesimi tarafindan kullanılmış ise sorumlu olan ta-
raf kamu kesimidir. Eğer bu iki noktaya çok güçlü ce-
vap veremiyorsak, başka bir sorumlu aramalıyız. Kal-
dı ki, böylece saptadığımız bu sorumlulara sadece dış
kaynaklar akıtılmadı, ıç ekonomideki tüm bastırmala-
nn serbest bıraktığı kaynaklar da bu sorumlulara ak-
tanldı. Işte kriz bu noktadadır. Ekonomi hâlâ bu elve-
rişsiz ray üzerinde ve önüne geleni ezerek ılerlıyor. Lüks
vagonlann içindekiler ise dışandakı kargaşaya gözü-
nü kapatıyor. Krizin ve tehlikenin asıl boyutu budur.
Böyle bir tehlike ne görmezden gelinebilir ne de ka-
yıt dışı ekonominin mucızevi çözümüne terk edilebi-
lir.
• • •
Aslında bir gün olan Şeker Bayramı'nı önce üç gü-
ne, sonra da dokuz gune çıkarmayı başaran bir ulus,
umalım ki bu krizi de atlatabilir! Fakat umalım ki, bu
sefer toplumu bastırarak değil de temeldeki soruna
uzun dönemli el atıp çözüm üreterek rayına oturabilir.
lyi bayramlar!
DevremÜI k de 'kabak tad I' verdİ Sanatseverin kaderi arka koltuk
D
evremülk ve devre tatil pazarlayan şirketler kış günlerini
değerlendirip, müşteri potansiyelini arttırmayı hedefliyortar.
Ülkemizde 90'h yıllarda adından bahsedilmeye başlayan
devremülk ve devre tatiller, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da birçok
tüketiciyi zor durumda bırakacağa benzıyor. fanrtım toplantılanna
son hız devam eden şirketler, anketlerine Migros gibi geniş kitlelere
hitap eden büyük alışveriş merkezleripde devam ediyohar. Gelir
düzeyi yüksek kesime hitap ettiklerini ileri süren devremülk ve
devre tatil pazarlayan fırmalar, toplantılannda devre mülk sistemi
hakkında bilgi sahibi olmayan, orta gelir düzeyindeki kitlelere de
yöneliyortar. Sanınm devremülk pazarlayan firmalann, büyülü
atmosferde sözleşme imzalayan orta gelırliden elde etmeyi
planladıklan tatlı kâr, 'sözleşmenin iptal edilmesi sırasında talep
edilecek tazminat' oluyor. Devre tatil ve devremülk sözleşmelerinde
hangi dönemde tesislerin kullanılacağının belirtilmemesi, inşaatı
bitmemiş olan tatil köylerinin satılığa çıkanlması, ileriki günlerde
verilecek olan hizıpetin kalitesi hakkında da birtakım sorulan
beraberinde getiriyor. Şu günlerde tanıtım toplantılanna ağırlık
veren devre mülk veya devre tatil pazarlayan şirketlerin anketöheri,
heryerde sizin karşınıza çıkabilir. •
G
ecenlerde, anket yapan Bursa İnşaat Turizm Sanayii
ve Ticaret (BtTAŞ) yetkileri, kazanmış olduğumuz 500
dolar değerindeki tatili alabilmemiz için toplantrya
kablmamız gerektiğini söylediler. Toplantı sonrasında
nasıl olduğunu anlayamadan bir devremülk sözleşmesi
imzaladık. Yetkililer, bize bir ay icerisinde araştırma
yapmamızı, eğer uygun görmezsek sözleşmeyi iptal
edebileceğimizi söylediler. Fakat sonradan sözleşmeye
baktığımızda iptalin bir hafta sonra olabileceğini, bunun
için de 7500 dolarlık satış sözleşmesinin yüzde 20'sini
ödememiz gerektiğini bildirdiler. Balıkesir'in Cunda
Adası'nda halen inşaat halinde bulunan tesislerin 1996
yılı haziranında brteceğinin söylenmesine karşın,
sözleşmede tesislerin 1997 ye kadar süreceği
vurgulanryordu. Tüm bu olumsuz şartlar karşısında
sözleşmeyi feshetmek istiyorum. Asiye Kök/IZMİR
^ft işli Migros'tan 19 ocak akşamı alışveriş ettim. Çıkışta Clup
3 ^ Flipper adına çahştıklannı söyleyen anketörter, 2 milyonun
%M üzerinde alışveriş yapan Migros müşterileriyle anket yaptıklannı
bflbirdiler. Anket sırasında maaşımın ne kadar olduğu sorusuna
verdiğim cevap, hedef kitleleri arasında yer almadığım gerçeğini
ortaya koydu. Bunun üzerine maaşımı ısraria yüksek yazan anketör,
telefon numaramı alarak daha sonra Clup Flipper tarafindan
aranacağımı söyledi. Benzeri bir olayla daha önce arkadaşım
karşılaştığı için devremülk pazarlama sisteminin nasıl işlediğini
biliyordum. Clup Flipper tarafindan davet edildiğim toplantrya
yalnızca merakımı gidenmek için gittim. Toplantı sonrasında bana
devremülk satmak istediklerinde bunu kabul etmedim, aynca vaat
edilen hediye tatile de gitmeyeceğimi söyledim. Yalnız Migros gibi
büyük bir hipermarket zincirinin, satış noktalannda devremülk
pazarlayan bir şirketin anket doldurmasına nazıl izin verdiğini
anlayamadım. Gökhan Taşçıoğlu/İSTANBUL
S
anatseverter görmek istedikleri oyunlan ön sıralardan izleme şansını
yakalayamıyorlar. Sabahın erken saatlerinde, gişeler henüz açılmadan
beklemeye başlayan sanatsevetier, satın aldıklan biletlerin arka sıradan
olduğunu gördüklerinde haklı olarak tepki gösteriyohar. Protokol için aynlan
yerterin salonun büyük bir bölümünü teşkil ettiğini düşünen sanatseverler,
davetlilerin çoğu zaman gösterilere gelmediklerini vurgulayarak salonun ön
kısımlannda birçok koltuğun boş kaldığını, bu durumun gerçek
sanatseverlere yapılan bir haksızlık olduğunu ileri sürüyorlar. Son
dönemlerde başanlı çıkışı ile dikkati çeken Ankara Devlet Opera ve
Balesi'nde göstenme girecek olan Vıvaldi'nin Mevsimler Balesi'nı izlemek
isteyen okurumuzda ister istemez çileden çıkan sanatseverler arasında yer
alıyor. Biletin satışa çıkanlacağı ilk gün gişe açılmadan sıraya girmesine
karşın 'H' sırasından bilet alan okurumuz, bu olayın sık sık tekrarlandığını
vurgulayarak, gişe görevlilerinin açıklayıcı bilgi vermekten kaçındıklanm dile
getirdi.
S
özleşmeyi yeterince okumadan
imzalayan okurlanmız, daha sonra
yapmış oldukları hatanın farkına
varmışlar. Ama iş işten geçtikten sonra.
Devre tatil sözleşmelerinın tazminat
ödemeden iptali için yapılacak bir şey
olmadığını, yalnızca tazminat oranının
'haksız oranda talep edildiği' iddiası ile dava
açılabileceğini yazmıştık. Okurlarımıza bir
kez daha imzalannın ne kadar kıymetli
olduğunu hatırlatıp, iyice okuyup
incelemeden hiçbir sözleşmenin altına imza
atmamalarını öneriyoruz. BİTAŞ yetkilileri ise
okuyucumuz Asiye Kök'ün iddialannın tam
tersi bir açıklama yapıyorlar. Toplantı
sonrasında müşterilerinin sözleşmeyi
dikkatle okumalannı sağladıklannı söyleyen
Bitaş yetkilileri, "Müşterilerimize mutlaka
Clup Rainbow'u tanıyor musunuz"
sorusunu sorduklarını ileri sürdüler. Yetkililer,
toplantılar sırasında inşaat halindeki
tesislerin 1997 yılında tamamlanacağını
söylediklerini iddia ettiler. Yetkililer,
okurumuzun devre tatil sözleşmesini iptal
ettirmek için söz konusu tazminatı ödemek
dışında başka bir şansı bulunmadığını
sözlerine eklediler. Okurumuzun şikâyeti
üzerine ilk önce Migros Halkla llişkiler
Müdürü Ahu Başkut ile görüştük.
Migros'un Clup Flipper ile ışbirliği anlaşması
bulunduğunu söyleyen Baştürk,
kampanyaya katılan müşterilerine Milli
Piyango idaresi huzurunda yapılan
çekilişlerle tatil ödülü verdiklerini bildirdi.
Baştürk, şikâyetin kendi kampanyalanna
yönelik olmadığını söyledi. Okurumuzun
şikâyetinin Clup Flipper'in yaptığı anketlerle
ilgili olduğunu dile getiren Baştürk, bu
zamana kadar müşterilerinin yapılan
anketlerden rahatsız olduklarına ilişkin bir
şikâyet almadıklannı anlattı. Clup Flipper
Promosyon ve Pazarlama Müdürü Yavuz
Candan Clup Flipper'in güvenilir bir
pazarlama sistemi olduğunu söyleyerek
Migros müşterilennın kendılerinden rahatsız
olmadıklannı yurguladı. Devremülk
pazarlaması sistemini Türkiye'ye getiren ilk
kuruluş olduklannı belirten Candan, hata
affetmeyeceklerini açıkladı. Anketörierin
yaptıklan anketlerden komisyon aldıklannı
belirten Candan, "Bir anketörün daha çok
pnm alacak diye anket yaptığı kişinin gelir
düzeyıni yüksek göstermesi doğru değildir"
dedi. Devremülk veya devre tatil satışlannda
pazarlama sistemi bünyesinde çalışan
bütün elemanlara satış yapıldığı andan
itibaren komisyonlarının dağıtıldığını
söyleyen Candan. bu nedenle sözleşmelerin
iptal edilmesi halinde belli oranlarda
tazminat talep ettiklerini k^ydetti. •
S
ihirii Flüfe bilet alabilmek için 13
şubatta Ankara Devlet ve Opera
Balesi'nin gişesine gittim. Gişe
açılmadan önce gitmeme ve önümde sıra
bekleyen iki üç kişi olmasına karşın, bana
satılan bilet 'C sırasındandı. 'A' veya
'B'sırasından bilet kalıp kalmadığını
sorduğumda, aldığım cevap hayır oldu.
Mevsimler operası için bilet almak
istediğimi söylediğimde, biletlerin 15 gün
öncesinden satıldığını hatırlatan gişe
görevlisi yann gelmemi istedi. Bunun
üzerine ertesi sabah, saat 09.10'da sıraya
girdim. Önümde yakiaşık 10 kişi vardı. Gişe
saat 09.30'da açıldı. Benim önümde duran
bayan Vıvaldi'nin Mevsimler'i için 10 bilet
istedi. Gişe görevlisi prensip olarak 5
biletten fazla satmadıklannı söyledi. Bu
duruma razı olmak zorunda kalan bayan, 5
tane bilet satın alarak gişeden aynldı. Bir
kişiye satılan bilet sayısına sınırlama
getiriliyor olmasına karşın, gişe görevlisinin
bana verdiği bilet 'H' sırasındaydı. Ankara
Devlet Opera ve Balesi'nde bu tür olaylara
sıklıkla rastlıyoruz. Gişeye ne kadar erken
gidersek gidelim, hiçbir zaman ön
sıralardan bilet alamıyoruz. Bize yer yok
diye en arka sıralardan veya balkondan
bilet satılmasına karşın, oyun sırasında
birçok koltuğun boş olduğunu görüyoruz.
Hasan Özsan/ANKARA
0
kurumuzun
şikâyeti üzerine
aradığımız
Ankara Devlet Opera
ve Balesi Protokol
Müdürü Mehmet
Otuzbiroğlu, benzeri
şikâyetlerte sık sık
karşıladıklarını
söyleyerek bu
kanşıklığın biletlerin
aynı anda farklı
gişelerde satışa
çıkarılmasından
kaynaklandığını
vurguladı. Ankara'nın
uzak semtlerinde
oturan kişilerin bilet
almak için Ankara
Devlet Opera ve
Balesi'ne kadar gelmesini önlemek amacıyla 5 gişe açtıklannı
vurgulayan Otuzbiroğlu, farklı gişelerde bilet satışı yapmanın
merkez gişede yığılma olmeısını engellediğini ifade etti. Diğer
gişelerın de aynı tarihte bilet satışına başladıklarını söyleyen
Otuzbiroğlu, oyunun gösteriminden bir gün ewel diğer
gişelerdeki biletlerin toplandığını anımsatarak "Bu nedenle bazı
biletler satılamıyor ve oyun sırasında salonda ön kısımlarda boş
koltuklar olabiliyor" dedi. Toplu bilet talepleri olan kişilere
balkondan bilet sattıklannı vurgulayan Otuzbiroğlu, zorunlu
kalınması halinde salondan satılan bilet miktarının 50-60
koltuğu geçmediğine dikkat çekti.