25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 ŞUBAT1996 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Tıirk müteahhitler Avrupa'da yerel yönetim ihalelerine katılabilirlerse işgücünü beraberlerinde götürecekler Serbest dolaşıma ihale formiilü Gümrük birliği anlaşnuiM nda işgücünün serbest dolaşınuna ge- tirilen yasağı Türk müteahhitler deimeye çalışıyor. TAHStN AKÇA Gümrük birliği anlaşmasmda iş- gücünün serbest dolaşımına geti- rilen yasağı Türk müteahhitler dei- meye çalışıyor. 25 mart tarihinde yapılacak Ortaklık Konseyi top- lantısında Türk müteahhitlerin AB ülkeleri yerel yönetimleri tarafın- dan açılan ihalelere katılma izni çıkarsa, müteahhitler kazandıkla- n ihalelerde çalıştıracaklan işgü- cünü Türkiye'den götürebilecek- ler. Halen Avrupa ülkelerinden sa- dece Almanya ile istisna anlaşma- lan çerçevesinde çahşabilen Türk müteahhitleri, diğer ülkelerin de ihalelerine girebildikleri takdirde bu ülkelere Türkiye'den işçi götü- rülebilmesi söz konusu olması ne- deniyle bir anlamda emeğin serbest dolaşımı da fiilen gerçekleşmiş olacak. Türkiye'deki müteahhitle- rin Avrupa ülkelerindeki kamu iha- lelerine girebilmesini sağlayacak görüşmelere başlanabilmesi için özel sektörde araştırma ve ön ha- zırlık çalışmalan yapıhrken ilgili bakanlıklarda sessizlik hâkim. Gümrük birliği sonrasındaki ilk Ortakhk Konseyi toplantısının ya- • Halen Avrupa ülkelerinden sadece Almanya ile istisna anlaşmalan çerçevesinde çahşabilen Türk müteahhitleri, diğer ülkelerin de ihalelerine girebildikleri takdirde bu ülkelere Türkiye'den işçi götürülebilmesi söz konusu olacak ki bu, emeğin serbest dolaşımının fiilen gerçekleştirilmesi anlamına geliyor. pılacağı 25 mart tarihinde konunun ele alınabilmesi için çalışmalann yetiştirilemeyeceği ve büyük bir ihtimalle görüşmeler için tarihin altı ay sonraki toplantıya kalacağı belirtilıyor. Avrupa'daözellikle ye- rel yönetimlerin açtığı ihalelere Türk müteahhitlerin girebilmesi konusunu, tstanbul Ticaret Odası (İTO), 1996yıkçalışmaprogramı- na aldığı ve kurum elemanlartnın araştırma yapmak üzere yurtdışı- na gönderildiğı öğrenıldi. Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile Dış Ticaret Müsteşarlığı ise daha çok küçük ve orta boy işletmeie- rin gümrük birliği kapsamında des- teklenmesi konusuna ağırlık ver- diği için bu konu ıkinci planda kal- dı. Türk müteahhıtlerinın Avrupa- lı meslektaşlan karşısında maliyet avantajına sahip olduğunu söyle- yen ITO Yönetim Kurulu Başka- nı Mehmet Yıldınm. Avrupa'da 3 bin marka çalışan işçinın yenne Türkiye'den bın 500 marka işçi gö- türme olanağı bulunduğunu belir- terek "Avrupa'daki yerel yönetim- lerin projeleri daha çok emek yo- ğun niteliğe sahip işlerden oluş- maktadır. Bu. işgücü avantajına sa- hip Türk müteahhitleri için önem- li bir üstiinlüktür. Başlangıçta Av- rupa'da faalivet gösteren 300'e ya- kın Türk müteahhitle ortaklığa gi- dilerekonlann tecriibelerinden fay- dalanılabflir. Aynca ihaleleregjrme olanağının tanınması halinde Av- rupa\a inşaat malzemesi satışın- da da büyük artış olacaktır" dıye konuştu. Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB) Başkanı Kadir Sever ise Türkiyeli müteahhitlere Avrupa'da bu imkânın sağlanmasının ancak işçi dolaşımı ve malzeme ıhraca- tına da olanak verilmesi halinde anlamlı olabileceğini kaydederek Avrupa ülkelerinde de işsizlik prob- lemi yaşandığını ve inşaat sektö- ründe sıkıntılann olduğunu söyle- di. Almanya'da kendi müteahhit- lerini korumaya yönelik tedbırler aldıklannı belirten Sever. bu neden- le yerel yönetimlerin açtığı ihale- lere gırme olanağı tanımalan ha- linde bıle, özellikle işçi dolaşımı- na izin verecekJerini tahmın etme- diğini ifade etri. TMB üyesi fırmalann özel an- laşmalar çerçevesinde çalışabildık- leri tek Avrupa ülkesi olan Alman- ya'daki müteahhitlik hizmetleri, özellikle 1991 yılında itibaren hız kazanırken 1995 yılında büyük ar- tış gösterdi. 7 firmanın 12 proje gerçekleştirdiği 1995 yılında, 370 milyon dolarlık gelirelde edilırken 1994 yılında 7 proje 75 milyon do- lar, 1993 yılında ise 5 proje 91 mil- yon dolar karşı lığında gerçekleşti- rilmişti. TMB üyesi müteahhitlik firmaJannın 1995 yılında 33 ülke- de gerçekleştirdiği 107 projenin karşılığı ise 23 milyar dolar. PRİM ÜRETİMİ İKİYE KATLANDI Doğal afetler sigortacıya yaradı • Sigorta sektörünün prim üretimi 1995'te bir önceki yıla göre yüzde 100 artarak 63.5 trilyon Hraya ulaştı. 1995'te en yüksek artışı yüzde 242'yle ziraat branşı kaydederken yüzde 213'lük artışla sağlık ikinci sırayı aldı. Ekonomi Servisi - Geçen Sigorta primleri 1995 yıl yaşanan doğal afetler en çok sigorta sektörünün işine yaradı. Felaketlerle geçen 1995 yılında iç borcun 1.4 katrilyonu bulduğu Türkiye'de, sigorta sektörünün prim üretimi 63.5 trilyon lira olarak ıç borcun yirmide birine ulaştı. Sektör 1995 yılmı 1994'e göre prim üretimini ikiye katlayarak büyümeyle kapadı. Sigorta sektörünün pnm üretimi 1995 yılında bir önceki yıla göre yüzde 100 artarak 63.5 trilyon liraya ulaştı. 1995 yılında en yüksek artışı yüzde 242'yle ziraat branşı kaydederken yüzde 213'lük artış oranıyla sağlık ikinci sırayı aldı. Ziraat sigorta pnmi 1995'teki artışla beraber 600 milyara ulaşırken sağlık primi 1995'te 3 trilyon lirayı buldu. yılında 1994'egöre yangın, kaza, nakliyat, mühendislik, ziraat, hayat, sağlık branşlannın hemen tümünde ortalama olarak ikiye katlandı. Geçen yıl duraklama döneminde olan hayat sigortalan 1995'te yüzde 114'Iük artışla 3.9 trilyon liraya ulaştı. Sigorta çevreleri yangın ve kaza primlerindeki yüzde 100'e yaklaşan artışa dikkat çekerek 1995 yılının doğal afetler açısından oldukça yoğun geçtiğini vurguladılar. 1995'te yaşanan Dinar depreminin yanı sıra Istanbul'da, Izmir'de ve güney illerindeki sel felaketlerinin büyük kayıplara neden olduğunu belirten yetkililer, yaşanan ekonomik kayıplara rağmen sigorta kayıplannın aynı oranda artmadığını belirttiler. Sigorta / Kaza [ %49 pastası Nakliyat 1 V&ngın Mühendıslık %4 % • — • — _ _ ^ ^ +*" yat \ / Sağlık %5 Türkiye Turizm Yatınmcılan ûerneği Genel Başkanı Barlas Küntay: Devlet bize ayak uydııraımyor • Halen 340 bin turistik belgeli yatak kapasitesine sahip olan sektörün temsilcileri, son bir yıldır devlet tarafindan ödenmeyen teşviklerin yeniden düzenlenerek AB seviyesine getirilmesini ve yeni şekliyle bir an önce ödenmesi gerektiğini dile getiriyorlar. • TTYD Başkanı Barlas Küntay, "Turizm gelirleri milli hasılanın yüzde 3.3'ünü, ihracat gelirlerinin de yüzde 28'ini oluşturuyor. Dünyada 1985'tenberi yüzde 12 büyüyen tek sektör turizm. Devlet, 1 dolar teşvikle 25 dolar elde ederken aynı gelir ihracat sektöründe 17 dolar seviyesinde" dedi. CANAN SOYSAL Körfez krizi ve terör olaylanyla kaybettiği turisti yeni yeni kazanmaya başlayan tunzmciler, şimdi de devlet tarafindan ödenmeyen teşvikleri istiyorlar. Halen 340 bin turistik belgeli yatak kapasitesine sahip olan sektör temsilcileri, son bir yıldır devlet tarafindan ödenmeyen teşviklerin yeniden düzenlenerek AB seviyesine getirilmesini ve yeni şekliyle bir an önce ödenmesi gerektiğini dile getiriyorlar. Konuyla ilgili olarak Cumhuriyet'in sorulannı yanıtlayan Türkiye Turizm Yatınmcılan Derneği (TTYD) Genel Başkanı Barlas Küntay, dünyanın birçok ülkesinde ve özellikle de Avrupa Birliği üyesi ülkelerde turizme çok büyük oranlarda teşvik uygulanchğını belirtti. Barlas Küntay, Türkiye'de BENCE İZZETTİN ÖNDER Türk turizm yaünmcılannın elindeki imkânlaria yabnmlan sürdürmeye çaiıştığını vurgulayan TTY D Başkanı Barlas Küntay, eldeki imkanlann kısıtiı olması nedeniyle başanya ulaşuamadığuu ifade etti. özellikle 1980 yılından sonra yeterli olmasa da bazı teşvikler verildiğini ifade etti. Yatınma devam 1995 yılının başından itibaren turizm sektörüne verilen teşviklerin kaldınlmış olmasına rağmen Türk turizm yatınmcılannın elindeki imkânlar çerçevesinde yatınmlanna devam etmeye çalıştığını vurgulayan Barlas Küntay, ancak eldeki imkanlann kısıtiı olması nedeniyle başanya ulaşılamadığını ifade etti. Barlas Küntay, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türk turizm sektörü tarafindan elde edilen gelirler milli hasılanın yüzde 3-3'ünü, ihracat gelirlerinin de yüzde 28'ini teşkil ediyor. Dünya çapında 1985 yılından bu yana yüzde 12 büyüme gösteren tek sektör Türk turizm sektörüdür. De> let. turizm sektörüne verdiği bir dolar teşvikin karşılıgında 25 dolar gelir eide ederken aynı gelir ihracat sektöründe 17 dolar seviyesinde kalıyor." Türk turizm sektörünü altın yumurtlayan bir tavuğa benzeten TTYD Başkanı Barlas Küntay, Türk turizminin yıllardır yaptığı yatınmlann karşılığını alamadığını ifade etti. 94 krizi aşüdı 1994 yılında yaşanan krizin izlerinin geçen sene ortadan kalktığinı da vurgulayan Barlas Küntay, rezervasyonlann yüzde 80 oranında dolduğunu belirtti. Teşviklerin bu yıl verilmemesi halinde yaşanan canlılığın ortadan kalkabileceğini kaydeden Barlas Küntay, devietin turizm sektöründe yaşanan haraketliliğe ayak uyduramadığını ifade etti. "Yatınmcılanmn istediği en önemli şey ekonomik ve siyasi devamluıknr" şeklinde konuşan Küntay, Türkiye'de 35 yılda 37 tane turizm bakanı değiştiğine dikkat çekti. Küntay, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Devletin zaman kaybetmeden turizm ve tanıtun politikalannı gözden geçirmesi gerekiyor. Geçmişte verilen teşvikler yeterli degildi. Devlet bundan sonra vermeyi düşündüğü yaünm teşvikkri bir an önce, Avrupa Birliği üyesi ülkelerindeki standartlara getirmek zorundadır. Türkiye'nin 2000 yüında en az 800 bin turistik belgeli yatak kapasitesine ihtiyacı vardu-. Gerekli destek sağlanmadığı takdirde Türkiye, 2000'ü yıllara turizm için gerekli alt ve üst yapı yaünmlaruıı tamamlayamayarak girer. Altm yumurtlayan tavuk kesüiyor." Kriz Nedeninin Algılanamaması Ekonomimizi derin bir açmaza sürükleyen iç ve dış açıklar, borç yönetimini zorlaştırmakta ve ilerıye yö- nelik beklentileri olumsuzluğa çevirmektedir. Açıkla- nn artması ve borcun vade yapısının kısalması dış ve iç basını kriz korkusuna düşürmüş gibi gözükmekte- dir. Söylendiğine göre Türkiye, Meksikatürü bir krizin eşiğinde imiş! Böyle bir beklenti, kuşkusuz ürkütücü gelmektedir. Fakat asıl ürkütücü olan, bu olası krizi bastırma rahat- lığı içinde ekonomiyi ve toplumu patlamaya ıtmektir. Böyle bir korkuyu yaşamak yanlış değildir; zira, ara- da ufak bir süre hariç, son 15 yıl, toplumun bir kesi- mi için tam bir ekonomik baskı dönemine dönüştü- rülmüştür. Bu sürenin ilk yansı ekonomik büyüme ve ihracat, ikinci yarısı ise kriz yönetımı amaçlanna yö- nelik olarak kullanılmıştır. Hiçbir ekonomik tahlile git- meden dahi şu sonuç açıkça ortaya konabilir kı, dev- letın kendisine gölge etmesini istemediği özel kesim, Dünya Bankası ve IMF politika öneri ve denetimleri ile ekonomiye fazla bir şey katmadığı gibı, aynen 1923- 29 ve 1950-58 dönemlerinde olduğu gibi toplumu da derin biruçurumun kenanna itmiş bulunmaktadır. Olu- şan kriz devamlı olarak bazı kesimlerin bastınlması ile geçiştirilmiş ve ertelenmiştir. Sonuçta, gıderek dene- tımden çıkmaya aday bir kriz tablosu ile karşı karşıya kalmış bulunmaktayız. • • • Türkiye'de knz nedenı borç ise borçlann gayrisafı yurtiçi hasılaya oranı açısından, Lüksemburg hariç, Tür- kiye, tüm Avrupa Birliği üyesi ülkelerin gensindedir. Bu oran, Türkiye için yüzde 20 dolayında iken, örnegin Belçika için yüzde 135; Almanya için yüzde 59; ital- ya için yüzde 123; Ingiltere için ise yüzde 54'tür. Bu- na rağmen, Türkiye'de işsizlik oranı da enflasyon ora- nı da faiz oranı da tüm AB uye ülkelennkinın üzerin- dedir. Demek ki başka biçimde açıklanması gereken yapısal bir bozukluk var ortada. Türkiye ekonomisini bu denli sıkıntıya sokan yapı- sal bozukluklar; borç yönetimini güçleştiren sığ finans piyasalan yanında ve ondan da önemli olan yetersiz üretim yapımızdır. Diğer bir ifade ile bozukluk, temel ekonomik üretim yapısındadır. Diğerieri bunu ızleyen ve bundan kaynaklanan ikincil bozukluklardır. Devie- tin borç yönetımıne hâkım olamaması; kamu kesimi- nin yalpa yapması; hatta özel kesımin vergi ve SSK primlerinı ödememesi dahi, bir yönü ile hep ekono- minin reel kesiminin verimsizliği ile ilgilidir. Daha da ile- ri giderek diyebiliriz ki, çoğunlukla şikâyet ettiğimiz si- yasal yozlaşma ve toplumsal yozlaşma da ekonomi- nin verimsiz üretim kapasitesinin ortaya koyduğu ya da hızlandırdığı davranış bozukluklandır. Çok kısaca özetlemek gerekirse, üreterek tüketen bir ekonomik yapıdan, piyasa yapılanndan ya da siyasal güçten ya- rarlanıp kendine kaynak aktararak tüketen bir ekono- mik yapıya geçışin sancılandır bütün bunlar. Böyle bir geçiş sağlıklı olmadığından dolayı, eko- nomi kronik kriz içinden çıkamamaktadır. Bunun da ötesinde böyle bir geçiş esnasında, belirti kesimleri su üstünde tutabilmek için başka kesimlerin bastınlma- sı gerekmektedir. Enflasyon, işsizlik ve sosyal güven- lik sısteminin çökmesi gibi işaretler eşıtsiz maliyet paylaşımının en temel göstergeleridır. Burada önem- li olan, maliyetlenn gelışıgüzel eşitsız dağıtılmasından da öte, maliyetlenn çok büyük bölümünün tüm de- ğerleri yaratanlar uzenne yıkılmasıdır. Diğer birdeyiş- le, sadece basit bir aritmetik eşitsizlik değil, fakat bu- nun yanında bir de hak ediş açısından da tam bir eşit- sizlik söz konusudur. • • • Tüm bu oluşumlar zincirini anlayabilmek için bir ekonominin niçin borçlandığını ve alınan borçlann na- sıl kullanılması gerektiğini sorgulamak gerekmektedir. Eğer kamu kesimı devamlı olarak birinçil açık vermiş ise ve eğer alınan borçlar büyük bölümü itibanyla ka- mu kesimi tarafindan kullanılmış ise sorumlu olan ta- raf kamu kesimidir. Eğer bu iki noktaya çok güçlü ce- vap veremiyorsak, başka bir sorumlu aramalıyız. Kal- dı ki, böylece saptadığımız bu sorumlulara sadece dış kaynaklar akıtılmadı, ıç ekonomideki tüm bastırmala- nn serbest bıraktığı kaynaklar da bu sorumlulara ak- tanldı. Işte kriz bu noktadadır. Ekonomi hâlâ bu elve- rişsiz ray üzerinde ve önüne geleni ezerek ılerlıyor. Lüks vagonlann içindekiler ise dışandakı kargaşaya gözü- nü kapatıyor. Krizin ve tehlikenin asıl boyutu budur. Böyle bir tehlike ne görmezden gelinebilir ne de ka- yıt dışı ekonominin mucızevi çözümüne terk edilebi- lir. • • • Aslında bir gün olan Şeker Bayramı'nı önce üç gü- ne, sonra da dokuz gune çıkarmayı başaran bir ulus, umalım ki bu krizi de atlatabilir! Fakat umalım ki, bu sefer toplumu bastırarak değil de temeldeki soruna uzun dönemli el atıp çözüm üreterek rayına oturabilir. lyi bayramlar! DevremÜI k de 'kabak tad I' verdİ Sanatseverin kaderi arka koltuk D evremülk ve devre tatil pazarlayan şirketler kış günlerini değerlendirip, müşteri potansiyelini arttırmayı hedefliyortar. Ülkemizde 90'h yıllarda adından bahsedilmeye başlayan devremülk ve devre tatiller, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da birçok tüketiciyi zor durumda bırakacağa benzıyor. fanrtım toplantılanna son hız devam eden şirketler, anketlerine Migros gibi geniş kitlelere hitap eden büyük alışveriş merkezleripde devam ediyohar. Gelir düzeyi yüksek kesime hitap ettiklerini ileri süren devremülk ve devre tatil pazarlayan fırmalar, toplantılannda devre mülk sistemi hakkında bilgi sahibi olmayan, orta gelir düzeyindeki kitlelere de yöneliyortar. Sanınm devremülk pazarlayan firmalann, büyülü atmosferde sözleşme imzalayan orta gelırliden elde etmeyi planladıklan tatlı kâr, 'sözleşmenin iptal edilmesi sırasında talep edilecek tazminat' oluyor. Devre tatil ve devremülk sözleşmelerinde hangi dönemde tesislerin kullanılacağının belirtilmemesi, inşaatı bitmemiş olan tatil köylerinin satılığa çıkanlması, ileriki günlerde verilecek olan hizıpetin kalitesi hakkında da birtakım sorulan beraberinde getiriyor. Şu günlerde tanıtım toplantılanna ağırlık veren devre mülk veya devre tatil pazarlayan şirketlerin anketöheri, heryerde sizin karşınıza çıkabilir. • G ecenlerde, anket yapan Bursa İnşaat Turizm Sanayii ve Ticaret (BtTAŞ) yetkileri, kazanmış olduğumuz 500 dolar değerindeki tatili alabilmemiz için toplantrya kablmamız gerektiğini söylediler. Toplantı sonrasında nasıl olduğunu anlayamadan bir devremülk sözleşmesi imzaladık. Yetkililer, bize bir ay icerisinde araştırma yapmamızı, eğer uygun görmezsek sözleşmeyi iptal edebileceğimizi söylediler. Fakat sonradan sözleşmeye baktığımızda iptalin bir hafta sonra olabileceğini, bunun için de 7500 dolarlık satış sözleşmesinin yüzde 20'sini ödememiz gerektiğini bildirdiler. Balıkesir'in Cunda Adası'nda halen inşaat halinde bulunan tesislerin 1996 yılı haziranında brteceğinin söylenmesine karşın, sözleşmede tesislerin 1997 ye kadar süreceği vurgulanryordu. Tüm bu olumsuz şartlar karşısında sözleşmeyi feshetmek istiyorum. Asiye Kök/IZMİR ^ft işli Migros'tan 19 ocak akşamı alışveriş ettim. Çıkışta Clup 3 ^ Flipper adına çahştıklannı söyleyen anketörter, 2 milyonun %M üzerinde alışveriş yapan Migros müşterileriyle anket yaptıklannı bflbirdiler. Anket sırasında maaşımın ne kadar olduğu sorusuna verdiğim cevap, hedef kitleleri arasında yer almadığım gerçeğini ortaya koydu. Bunun üzerine maaşımı ısraria yüksek yazan anketör, telefon numaramı alarak daha sonra Clup Flipper tarafindan aranacağımı söyledi. Benzeri bir olayla daha önce arkadaşım karşılaştığı için devremülk pazarlama sisteminin nasıl işlediğini biliyordum. Clup Flipper tarafindan davet edildiğim toplantrya yalnızca merakımı gidenmek için gittim. Toplantı sonrasında bana devremülk satmak istediklerinde bunu kabul etmedim, aynca vaat edilen hediye tatile de gitmeyeceğimi söyledim. Yalnız Migros gibi büyük bir hipermarket zincirinin, satış noktalannda devremülk pazarlayan bir şirketin anket doldurmasına nazıl izin verdiğini anlayamadım. Gökhan Taşçıoğlu/İSTANBUL S anatseverter görmek istedikleri oyunlan ön sıralardan izleme şansını yakalayamıyorlar. Sabahın erken saatlerinde, gişeler henüz açılmadan beklemeye başlayan sanatsevetier, satın aldıklan biletlerin arka sıradan olduğunu gördüklerinde haklı olarak tepki gösteriyohar. Protokol için aynlan yerterin salonun büyük bir bölümünü teşkil ettiğini düşünen sanatseverler, davetlilerin çoğu zaman gösterilere gelmediklerini vurgulayarak salonun ön kısımlannda birçok koltuğun boş kaldığını, bu durumun gerçek sanatseverlere yapılan bir haksızlık olduğunu ileri sürüyorlar. Son dönemlerde başanlı çıkışı ile dikkati çeken Ankara Devlet Opera ve Balesi'nde göstenme girecek olan Vıvaldi'nin Mevsimler Balesi'nı izlemek isteyen okurumuzda ister istemez çileden çıkan sanatseverler arasında yer alıyor. Biletin satışa çıkanlacağı ilk gün gişe açılmadan sıraya girmesine karşın 'H' sırasından bilet alan okurumuz, bu olayın sık sık tekrarlandığını vurgulayarak, gişe görevlilerinin açıklayıcı bilgi vermekten kaçındıklanm dile getirdi. S özleşmeyi yeterince okumadan imzalayan okurlanmız, daha sonra yapmış oldukları hatanın farkına varmışlar. Ama iş işten geçtikten sonra. Devre tatil sözleşmelerinın tazminat ödemeden iptali için yapılacak bir şey olmadığını, yalnızca tazminat oranının 'haksız oranda talep edildiği' iddiası ile dava açılabileceğini yazmıştık. Okurlarımıza bir kez daha imzalannın ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatıp, iyice okuyup incelemeden hiçbir sözleşmenin altına imza atmamalarını öneriyoruz. BİTAŞ yetkilileri ise okuyucumuz Asiye Kök'ün iddialannın tam tersi bir açıklama yapıyorlar. Toplantı sonrasında müşterilerinin sözleşmeyi dikkatle okumalannı sağladıklannı söyleyen Bitaş yetkilileri, "Müşterilerimize mutlaka Clup Rainbow'u tanıyor musunuz" sorusunu sorduklarını ileri sürdüler. Yetkililer, toplantılar sırasında inşaat halindeki tesislerin 1997 yılında tamamlanacağını söylediklerini iddia ettiler. Yetkililer, okurumuzun devre tatil sözleşmesini iptal ettirmek için söz konusu tazminatı ödemek dışında başka bir şansı bulunmadığını sözlerine eklediler. Okurumuzun şikâyeti üzerine ilk önce Migros Halkla llişkiler Müdürü Ahu Başkut ile görüştük. Migros'un Clup Flipper ile ışbirliği anlaşması bulunduğunu söyleyen Baştürk, kampanyaya katılan müşterilerine Milli Piyango idaresi huzurunda yapılan çekilişlerle tatil ödülü verdiklerini bildirdi. Baştürk, şikâyetin kendi kampanyalanna yönelik olmadığını söyledi. Okurumuzun şikâyetinin Clup Flipper'in yaptığı anketlerle ilgili olduğunu dile getiren Baştürk, bu zamana kadar müşterilerinin yapılan anketlerden rahatsız olduklarına ilişkin bir şikâyet almadıklannı anlattı. Clup Flipper Promosyon ve Pazarlama Müdürü Yavuz Candan Clup Flipper'in güvenilir bir pazarlama sistemi olduğunu söyleyerek Migros müşterilennın kendılerinden rahatsız olmadıklannı yurguladı. Devremülk pazarlaması sistemini Türkiye'ye getiren ilk kuruluş olduklannı belirten Candan, hata affetmeyeceklerini açıkladı. Anketörierin yaptıklan anketlerden komisyon aldıklannı belirten Candan, "Bir anketörün daha çok pnm alacak diye anket yaptığı kişinin gelir düzeyıni yüksek göstermesi doğru değildir" dedi. Devremülk veya devre tatil satışlannda pazarlama sistemi bünyesinde çalışan bütün elemanlara satış yapıldığı andan itibaren komisyonlarının dağıtıldığını söyleyen Candan. bu nedenle sözleşmelerin iptal edilmesi halinde belli oranlarda tazminat talep ettiklerini k^ydetti. • S ihirii Flüfe bilet alabilmek için 13 şubatta Ankara Devlet ve Opera Balesi'nin gişesine gittim. Gişe açılmadan önce gitmeme ve önümde sıra bekleyen iki üç kişi olmasına karşın, bana satılan bilet 'C sırasındandı. 'A' veya 'B'sırasından bilet kalıp kalmadığını sorduğumda, aldığım cevap hayır oldu. Mevsimler operası için bilet almak istediğimi söylediğimde, biletlerin 15 gün öncesinden satıldığını hatırlatan gişe görevlisi yann gelmemi istedi. Bunun üzerine ertesi sabah, saat 09.10'da sıraya girdim. Önümde yakiaşık 10 kişi vardı. Gişe saat 09.30'da açıldı. Benim önümde duran bayan Vıvaldi'nin Mevsimler'i için 10 bilet istedi. Gişe görevlisi prensip olarak 5 biletten fazla satmadıklannı söyledi. Bu duruma razı olmak zorunda kalan bayan, 5 tane bilet satın alarak gişeden aynldı. Bir kişiye satılan bilet sayısına sınırlama getiriliyor olmasına karşın, gişe görevlisinin bana verdiği bilet 'H' sırasındaydı. Ankara Devlet Opera ve Balesi'nde bu tür olaylara sıklıkla rastlıyoruz. Gişeye ne kadar erken gidersek gidelim, hiçbir zaman ön sıralardan bilet alamıyoruz. Bize yer yok diye en arka sıralardan veya balkondan bilet satılmasına karşın, oyun sırasında birçok koltuğun boş olduğunu görüyoruz. Hasan Özsan/ANKARA 0 kurumuzun şikâyeti üzerine aradığımız Ankara Devlet Opera ve Balesi Protokol Müdürü Mehmet Otuzbiroğlu, benzeri şikâyetlerte sık sık karşıladıklarını söyleyerek bu kanşıklığın biletlerin aynı anda farklı gişelerde satışa çıkarılmasından kaynaklandığını vurguladı. Ankara'nın uzak semtlerinde oturan kişilerin bilet almak için Ankara Devlet Opera ve Balesi'ne kadar gelmesini önlemek amacıyla 5 gişe açtıklannı vurgulayan Otuzbiroğlu, farklı gişelerde bilet satışı yapmanın merkez gişede yığılma olmeısını engellediğini ifade etti. Diğer gişelerın de aynı tarihte bilet satışına başladıklarını söyleyen Otuzbiroğlu, oyunun gösteriminden bir gün ewel diğer gişelerdeki biletlerin toplandığını anımsatarak "Bu nedenle bazı biletler satılamıyor ve oyun sırasında salonda ön kısımlarda boş koltuklar olabiliyor" dedi. Toplu bilet talepleri olan kişilere balkondan bilet sattıklannı vurgulayan Otuzbiroğlu, zorunlu kalınması halinde salondan satılan bilet miktarının 50-60 koltuğu geçmediğine dikkat çekti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle