Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 ŞUBAT1996 ÇARŞAMBA
HABERLER
sergl
• Haber Merkezi -
Romanya Kültür Bakanı
Viore Marginean ile Prof.
Dr. Ruşen Dara, 'Türk-
Romen Geleneksel Evleri'
sergisini açtı. Romanya'nın
Braila (Ibrail) kentinde
Mana Filotti Dramatik
Tiyatrosu Sergı Salonu'nda
açılan Prof. Dara'nın 87.
kişisel sergisi suluboya
resimlerden oluşuyor.
DYP H Başkanı
tutuklandı
• IĞDIR (AA) - DYP Iğdır
Mılletvekili Şamil Aynm ile
DYP tl Başkanı Timur
Selçuk'un önceki gün
saldınya uğramalan
sırasında açılan ateşte bir
kişinin yaralanması olayıyla
ilgili olarak hakkmda
şikâyet bulunan l! Başkanı
Selçuk, nöbetçı mahkemece
tutukladı. Yetkilıler. olayla
ilgili soruşturmanın çok
yönlü olarak
sürdürüldüğünü bildirdiler.
Bu arada, olayda yaralanan
ve Atatürk Üniversitesi Tıp
Fakültesi Araştırma
Hastanesi'nde tedavi altına
alınan Yaşar Kısa'nın sağlık
durumunun iyi olduğu
belirtildi.
Oturma eylemi
sona erdi
• ANKARA (C umhuriyet
Bürosu) - Personel fazlası
olduğu gerekçesıyle ış
akitlen feshedilen ve CHP
Genel Merkezi'nde oturma
eylemi yapan eski
çahşanlar. eylemlenne dün
son verdi. Parti Genel
Merkezi'nde altı gün süren
eylemlerini bitiren eski
çahşanlar, binadan
aynlırken yaptıklan
açıklamada şöyle dediler:
"Eylemlerimizi farklı
piatformlarda, daha üst
boyutta sürdürmek karanyla
ve yann yapılacak partiler
arası bayramlaşmalarda
partimizin zarar görmesini
önlemek amacıyla
ideolojimize sahip çıkıyor,
Genel Merkez binamızı terk
ediyoruz.'
İdarenin
sorumluluğu
• ANKARA (AA)-
Danıştay. terör olaylanna
taraf olmayan üçüncü
şahtslann uğradığı zarann
'sosyal risk' ılkesı
gereğince idarece tazmin
edilmesi gerektiğini
kararlaştırdı. Danıştay 10.
Dairesı, son günlerde terör
olaylanndan doğan
zararlann tazmini ıstemiyle
yerel mahkemelerde açılan
davalann temyiz istemlerini
incelerken, "sosyal risk"
kavramı gereğı idarenin
sornmlulugunu genişletti.
10. Daire, şimdi tüm ülke
genelinde meydana gelen
terör olaylannda "sosyal
risk" ilkesinin
uygulanmasını ve bu
olaylara taraf olmayan
üçüncü kişılerin zararlannın
da idarece tazmin edilmesi
gerektiği yönünde görüş
oluşturdu.
Gureş'ın goruşu
• ADANA (Cumhuriyet
Bürosu)-DYP Kilis
Mılletvekili ve eski
Genelkurmay Başkanı
Doğan Güreş, kurulmak
istenen ANAP-RP
koalisyon hükümerinin
istikrarsız olacağını
savundu. Güreş, Ramazan
Bayramı'nı geçirmek üzere
geldiği Kilis'te esnafla
bayramlaştıktan sonra
Belediye Meclis Salonu'nda
esnafın sorunlannı dinledi.
Güreş, Türk halkının "adil
düzen safsatasının nasıl bir
aldatmaca olduğunu" çok
kısa sürede göreceğmi öne
sürerek "Mesut Yılmaz,
RP'yi iktidara taşımanın
bedelini çok ağır öder.
Bunca ıç ve dış sorun
varken, ülkeyi karanlığa
taşımanın bedeli Yılmaz'a
ait olacaktır" diye konuştu.
Ateş'in af isteği
• GAZİANTEP (AA) -
Devlet Bakanı Abdülkadir
Ateş, Türkıye'de yıllardan
beri affın gündeme
gelmediğini belirterek
"Ancak, günderne gelmesini
arzu ediyoruz. Bazı suçlara
ilişkin olarak devletin,
hükümetin bir af çıkarması
gerektiğine gönülden
inanıyorum" dedi.
Yapılan başvurulann tamamına yakını güvenlik güçlerinin eylemlerinden kaynaklanıyor
üılallerhı sorumlusu polis• Insan
Haklanndan
sorumlu Devlet
Bakanlığı'na
bugüne kadar
yapılan
başvurulann
yüzde 9O'ı,
güvenlik
güçlerinin iş ve
eylemieri
nedeniyle
gerçekleşti.
• Başvurulann
gerekçelerinde,
işkence iddialan,
gözaltında ölüm
olaylan, faili
meçhul cinayetler,
köy yakma,
boşaltma iddialan,
iltica ve
vatandaşlığa
alınma istekleri,
hukuki yardım
talepleri önemli
yer tutu. Evrensel gazetesi muhabiri Metin Goktept'nin gözaltında polislerce öldiirülmesi bugüne kadar göriilmemiş bir med-
ya ve kamuoyu baskısı sonucu netieştirildL Göktepe'nin katil zanlılannın görevli memuriar olduğu ortaya çıkanldı.
1STANBUL (ANKA) - Evrensel gazete-
si muhabiri Metin Göktepe'nin gözaltında
dövülerek öldüriilmesınden sonra dikkat-
leri üzerine çeken güvenlik güçlerinin, in-
san haklan ihlallerinde en çok şikâyet ko-
nusu olduklan belirlendi.
tnsan Haklanrrdan Sorumlu Devlet Ba-
kanlığı'na kurulduğundan bugüne yapılan
başvurulann yüzde 90'una yakınının poli-
sin ve güvenlik güçlerinin iş ve eylemle-
rinden kaynaklandığı bildirildi. Başvuru-
lar arasında, işkence iddialan. gözaltında
ölüm olaylan, faili meçhul cinayetler, köy
yakma, boşaltma iddialan, iltica ve vatan-
daşlağı alınma istekleri, hukuki yardım ta-
lepleri yer aldı.
Insan Haklanndan Sorumlu Devlet Ba-
lerde yoğunlaştı.
Bu yöndeki başvurular toplam başvuru-
lann yüzde 90'ına yakın bir orana ulaştı.
Bakanlığa yapılan başvurulann konulan
itiban ile dağılımı ise şöyle:
"İşkence iddialan, Güneydoğu olaylan ile
ilgili iddialan Terörie Mücadele Kanunu
hakkında yakınmalar, Sıkıyönetim Kanu-
nu hakkında \akinmalar, >argı gecikmele-
rinden yakınmalar. başka bir ülke>e iltica
istekleri \atandaşlığa alınma ile ilgili baş-
vurular, gözaltında ölüm olaylan hakkın-
da başvurular, eski hükümlüierin sorunla-
n ileilgili başMjrular, ce^ae\lerindeki sorun-
laria ilgili başvurular. göçmenlerin sorun-
lan hakkındaki başvurular. güvenlik so-
ruşturması ile ilgili başvurular, sendikal so-
kanlığı'na kurulduğundan bu yana yapılan nınlaria ilgili başvurular, üniversiteöğren-
başvurular, polisin ve güvenlik güçlerinin cilerinin öğrenim özgürlüğüne ilişkin baş-
iş ve eylemlerinden kaynaklanan şikâyet- vurular, hukuki yardım talepleri, çevre so-
runlan.emeklilerin sorunlan, re'sen emek-
BBk sorunu, kamu görrv lileri hakkında baş-
vurular,yurtdışındaki vatandaşlann sorun-
lan ile ilgili baş\ urular. süper emeklilikle il-
gili baş>urular. faili meçhullere ilişkin baş-
vurular, kö> yakma \e boşaltma kkülan, eği-
tim hakkına ilişkin bas> urular, sağlık hak-
kına ilişkin başv urular."
Insan haklan eğitimi
Insan Haklanndan Sonımlu Devlet Ba-
kanı Adnan Ekmen, vaptığı açıklamada, ın-
san haklan ihlallen konusunda çok sayı-
da başvuru olduğuna dikkat çekerek. Tür-
kiye'de demokrasinin tam olarak yerleşti-
nlemedığıni, bu konuda daha çok adımlar
atılması gerektiğini belirtti. Ekmen, gü-
venlik güçleri ile ilgili başvurulann yo-
ğunluğu ile ilgili olarak da şu değerlendir-
meyi yaptı:
US News & World Report dergisi, dinci tehdide karşı askerin müdahale edebileceğini söyledi:
Laikliğin güvencesi orduWÂSHINGTON(AA)-US News
& VVorld Report dergisi, "RP'nin,
Atatürk'ün getirdiği laikliği tehdit
etmesi durumunda, ordunun mü-
dahale edeceğinden çok az kişinin
kuşku duyduğunu" yazdı.
Derginin, Türkiye'deki 24 Ara-
lık genel seçimlerinin ardından or-
taya çıkan siyasi durum ile ilgili
yazısında, Istanbul Büyükşehir Be-
lediyesi 'nin, daha önceki yönetim-
lere göre, sunduğuhizmetleraçısın-
dan "iyi puanlar" aldığı belirtildi.
Seçim sonuçlanylabirlikte RP'nin,
şimdi de ülke yönerimine aday ol-
duğu ifade edilen yazıda, "Bazua-
n, Türkiye'nin de Iran gibi olacagı
görüşûnü savunuyoriar" denildi.
Yazıda, bir Batılı diplomatın
"RP'ninki hafıf köktendindlik"
şeklindeki sözlerine yer verildi; an-
cak buna rağmen, RP'nin iktidar-
da olması halinde, ABD'nin bölge-
deki çıkarlannın olumsuz etkile-
neceği kaydedildi.
Türkiye'nin, onlarca yıldır Batı
yanlısı bir NATO müttefıki olduğu
hatırlatılan yazıda, RP Genel Baş-
kanı Necmettin Erbakan'ın, Ba-
tı'nın yerleşik kurumlanna ilişkin
bazı konuşmalanndan örnekler ve-
rildi. Yazıda, "Ancak Erbakan, da-
ha sonra bu sözterinin bazılannı de-
ğjştirdT denildi.
RP'nin ıktıdar ortağı olması du-
rumunda, en azından, Irak'a karşı
her dinin inananlan için ayn bir
hukuk sistemi oluşlurulabileceğini
söylediğı ifade edildi.
Yazıda. bu milletvekilinin, "Her-
kes, otomobil seçer gibi kendi hu-
kuksal sistemini seçebilir" yolun-
dakı sözlerine yer verildi.
Dergideki yazı şöyle devam edi-
yor:
Iran benzetmesi **&** £*
a l a n
değerıendırme
yazısında, RP'nin şimdi de ülke
yönetimine aday olduğu ifade edilerek
"Bazılan, Türkiye'nin de îran gibi olacağı
görüşünü savunuyor" denildi.
uygulanan ambargo ve Çekiç
Güç'ün devamı konulannda, Batı
için sorunlann ortaya çıkabileceğı-
ne dikkat çekilen yazıda, şeriann uy-
gulanması konusuna değinilirken,
bir RP milletvekilinin, Türkiye'de
"Böyle rüyalara dayalı düşünce-
ler, otoriter bir vapıva vol açsa bile,
fazla ileri gidemez. Atatürk'ün la-
ik ve Batı yanlısı düşünccleri baş-
ta özellikle orduda olınak üzere,
Türkiye'de kökleşmiştir. Böyle bir
durumda ordunun müdahale ede-
ceğinden çok az kişi kuşku duy-
maktadır. Daha önce de bunun ör-
nekleri görülmüştür."
Yazıda, Tann adına yönettiğini id-
dia eden rejimlerin. demokrasi ve
tslamın bir arada yaşayabileceği
konusunda güven vermediklerinin
altı çızildi; ancak, popüler hareket-
lerin bastınlmasının da Cezayir ve
Mısır'da yaşanan olaylan beraberin-
de getirdiğine dikkat çekildi.
RP'nin, koalisyon ortağı olması
halinde sorumluluk üstlenerek eko-
nomik durumu iyileştirmek için ge-
rekli olan "güç" politikalara ortak
olmak zorunda kalacağı kaydedi-
len yazıda, RP'nin, iktidar ortağı ol-
maması halinde ise kenarda bekle-
yerek iktidan eleştinneyi sürdüre-
cegi ve gelecek seçimlerde ise da-
ha büyük bir oy oranı elde etmesi-
nin mümkün olabileceği görüşüne
yer verildi.
Yazıda. "Bu durumda da hafif
köktendincilik. dahayoğun bir kök-
tendincilik haünegelebtür" denildi.
"Bu tabloyu güvenlik güç-
lerinin eğitimsi/Jiğine bağtrvo-
rum. tnsan haklan konusun-
da, demokrasi konusunda eği-
tilmelerigerekir. Ülkenin bü-
yük bir bölümünde çatışma-
lar var. İç banşı sağlamadan
insan haklan konusunda is-
tediğimr/ nokta\a ulaşamaviz.
Milli gelirin düşük olmasının
da asayişk' ilişkisi \ an geüşmiş
ülkelerde asayiş sorunu daha
az olu\or. YliÛi gelirin düşük-
lüğü nedeniyle özellikle adi
suçlarda insan haklan ihlal-
leri arüyor."
Ekmen, İnsan Haklanndan
Sorumlu Devlet Bakanlığı'na
yapılan her müracaatı takip
ettiklerini. rapor hazırlaya-
rak Başbakanlığa, bakanlık-
lara, valilere gönderdiklerini,
somut delıller olduğunda ise
Metin Göktepe olayı gibi ka-
muoyuna açıkladıklannı ak-
tardı.
Eğitimin sonu yok
Başbakanlık İnsan Hakla-
n Başdanışmanı Hıar Ekşi de
ınsan haklan ihlallen konu-
larında vatandaşlann şikâ-
yetlerinin güvenlik ve düşün-
ce alanlannda yoğunlaştığı-
na işaret ederek "Sıkuıü ne-
redeortaya çıkarsa o alanda-
ki yakınmalar daha çok ola-
caktır" dedı. Ekşi, güvenlik
güçlerine insan haklan eğitiminin belli bir
süredir verildığine değınerek şunlan söy-
ledi:
"Güvenlik güçlerimizin bu alanda daha
çok eğitime ihtiyaçlan >ar. Eğitimin sonu
yok. Bu ihtiyacın belirtilmesinden kimse
gocunmamalıdır. Eğitim her yaşta, her za-
man sürekli olursa daha \erimli sonuçlar
ahnır, bugün ortaya çıkan bir sonucun egi-
timsizlikten, yanhşeğhiminden >a da tek yan-
lı koşullandınlnuşhktan kaynaklandığmı
görmekteyiz. Sürekti >e bilimsel olarak >a-
pdacak. İnsan haklan belge, ilke \e kavram-
İannı öne çıkaracak bir eğitim başarüı ot-
mamız için şarttır. İnsan haklan ihlalleri-
nin azalması, insan haklannın korunması
vegeliştirilmesi için ise daha çok önemlidir,
şarttir.''
Hızır Ekşi, Türkiye'nin uluslararası ku-
ruluşlan tarafından insan
haklan konusunda suçlan-
dığının bir gerçek olduğunu
ifade ederek, bu suçlamala-
nn hepsinin geçerli olduğu-
nu kabul etmenın olanaklı
olmadığını icaydetti. Ekşi,
şöyle devam etti:
"Ama Türidye'nin yap-
ması gereken şey çokckkti gi-
rişimlerde buhınmak, bötün
bilgileri kullanarak insan
haklan konusunda ülkemiz-
de rvileştirmeler >apmakür.
Uluslararası kuniluşlann id-
dialanna verilecek en iyi ya-
mtgerçekleri olduğu gfl)i sap-
tayabilmektir. Körü körüne
reddiyeci olarak Türidye'nin
görüntüsünün düzelmesine
yardımcı olunmaz, görüntû-
mûzü düzeltmek için bir kay-
gı içerisinde de olmamabyız,
önemli olan durumumuzu
düzettmektir.
Dunımumuzudüzdtirsek,
var olan eksiklerimizi gide-
rirsek görûntümuz de dü-
zetmiş olur."
Hızır Ekşi, İnsan Hakla-
n'ndan Sorumlu Devlet Ba-
kanhgı'nın başvurularla il-
gili olarak raporlar yazdığmı,
ilgili kuruluşlan uyardığını
ve kamuoyunu aydınlattığıru
da sözlerine ekledi
GLOBALPOLİTIKÜLTÜR
ERGIN YıLDıZOĞLU
BombalapdakiParmak İderi
Geçen 10 gün içinde Londra'da patlayan Irlanda
Cumhuriyetçi Ordusu (IRA) kaynaklı bomba, 18 ay-
dır süren ateşkesi sona erdirdi. Böylece bir zaman-
dır zaten çıkmaza girmiş olan banş süreci, ölümcül
bir yara aldı. Şimdi, başlayan ve hiç kuşkusuz çoğu
işçi, emekçi, birçok masum insanın yaşamına mal ola-
cak yeni sürecin tüm faturasını IRA'ya keserken çok
dikkatli olmak gerekir. Çünkü patlayan bombalann üze-
rinde sadece IRA'nın parmak izleri yok!
Ateşkes neden sona erdi? IRA, neden tekrar şid-
dete geri döndü? Bu sorulara sağlıklı cevaplar vere-
bilmek için Ingıliz ve Irlanda hükümetlerinin Aralık
1993'teki Birleşik Deklarasyon'lanndan ve Ağustos
1994'te IRA'nın ateşkes ilan etmesinden sonrayaşa-
nanlara kısaca bir bakmak gerekir.
Birteşik Deklarasyon'dan ve IRA'nın ateşkes ilan et-
mesinden sonra Cumhuriyetçiler John Major hükü-
metinin, Unionist'ler, (Kuzey Irianda'nın Ingiltere'nin
parçası olarak kalmasını isteyen ve bunun için şid-
dete de başvuran Protestan siyasi hareket) üzerinde
baskı yaparak banş için uygun bir zemin hazırlaya-
cağını umuyorlardı. Ancak pariamentodaki çoğunlu-
ğu Unionist milletvekillerine dayanacak kadar azal-
mış olduğu için bu yola gitmeyi kendi siyasi gelece-
ği için tehlikeli gören John Major, IRA ve onun siyasi
kanadı olan Sinn Fein üzerinde baskıları arttırmayı ter-
cih etti. Banş sürecinin ilerlemesı için önce IRA, de-
mokrasiden yana olduğunu kanıtlamalıydı!
Major hükümeti önce IRA'yı ateşkesin kalıcı oldu-
ğunu açıklamayazorladı. Ancak başlangıçta ateşke-
si, banş sürecinin koşulu ile kabul etmiş olan IRA, bu
konuda tavız vermedi. Ikinci olarak Major hükümeti
IRA'nın silahlannı bırakmasını istedi. IRA'nın bunu ka-
bul etmeyeceğı ayan beyan belli olduğu için Major
bir tarafsız kışıye ABD Senatörü MrtcheH'e bir rapor
hazıriattı. Ancak raporun banş konuşmalan için silah
bırakma isteğının gerçekçi olmadığı sonucuna ulaş-
ması üzerine, Major hükümeti, raporu elinin tersi ile
bir kenara itti ve bu sefer de Kuzey Irlanda'da seçim
isteği ile yeni birtaktik uygulamaya başladı. Major hü-
kümetine göre seçimler, banş sürecine katılan taraf-
lara meşruiyet getirecekti. Ancak 1918'de tüm Irlan-
da'da yapılan son genel seçimlerde ezici çoğunluğun
Ingiltere'den ayrılmak için oy vermesine aldırmadan
adayı bölen ve Protestan azınlığı çoğunluk haline ge-
tirerek Kuzey Irlanda sorununu yaratan ingiliz hükü-
metinin şimdi seçimler aracılığı ile ne yapmak istedi-
ğini görmemek mümkün değildi. İngiliz hükümeti sa-
vaşta yenemediği IRA'yı banş süreci yolu ile yenme-
yi amaçlıyordu. Seçimlere gelince muhafazakâr İngi-
liz gazetesi Sunday Telegraph'ın bile kabul etmek
zorunda kaldığı gibi "Kuzey Irlanda sınırian içinde
yapılacak seçimler sadece statükoyu tasdik edecek,
dolayısıyla herkesı kapsayan bir banşa giden yolda
hiçbir şekilde bir atlama taşı olamayacaktı." Böyle-
ce banş süreci bızzat John Major hükümetinin mec-
listeki çoğunluğunu korumak için Unionist'lere boyun
eğmesi ve barış sürecinı IRA'ya karşı kullanmaya
kalkması ile çıkmaza girıyordu. Artık Muhafazakâr
Parti Milletvekili Peter Temple Morris'in sözleriyle
"Bir kere Mitchell raporunun dışında ve Irlanda hü-
kümetinin onayını alamadan hareket etmeye karar ver-
dikten sonra şiddetin tekrarbaşJamasının koşullan oluş-
muştu.
w
Basındakı gürültüye rağmen anlaşılan o ki,
şimdi birçok Muhafazakâr Parti milletvekili, John Ma-
jor'ın "banş sürecinden kendi iradesi ile çıktığını "dü-
şünerek ateş püskürüyor.
Diğertaraftan, ateşkesi ilan ederek topu İngiliz hü-
kümetine atıp böylece John Major'ı banşa zorlayan,
ama aynı anda da mecliste zor bir durumda bırakan
IRA'nın bu taktiğini tam olarak kavrayamayan Kato-
lik cemaat içinde bir süredir bir güvensizlik gelişme-
ye başlamıştı: "IRA savaştanyoruldu", "Zaten ıngil-
tere 20-25 seneye kadar Kuzey Ihanda'yı terk ede-
cek... " gibi fikirler yayılıyordu. Banş sürecinin çıkma-
za girmesi ve artan basınç, IRA'nın hayal kınklığına
vezaman kaybettiğinı düşünmesineyol açtı. Eğer İş-
çi Partisi bir ümit verseydi belki IRA gelecek seçim-
lere kadar bekleyebilirdi. Ancak İşçi Partisi de banş
sürecinde hemen her konuda Major hükümetini des-
tekledi. Böylece IRA'ya kendi mantığı içinde savaşa
geri dönmekten başka bir seçenek kalmıyordu.
Diğer taraftan, basına yansıyan haberler, başlan-
gıçta IRA'nın ateşkesi kabul ediş nedenlerini pek kav-
rayamayan Katolıklerin büyük çoğunluğunun, şimdi
tüm hoşnutsuzluklanna, moral bozukluğuna ve şid-
deti kınamalanna rağmen, neden IRA'nın tekrar şid-
dete geri döndüğünü anladığını gösteriyor. Bomba-
lann üzerinde sadece IRA'nın parmak izlerinin olma-
dığını, İngiliz hükümetinin de şiddetin geri dönmesin-
de büyük bir sorumluluk payı olduğunu görenlerin sayısı
da gittikçe artıyor.
^îşkencede ne AK'mîz kaldı ne Alevîliğinıiz
• Sultan Hanım'ın kocası muhtara seslenerek yanımıza
çağmyor. Köyde sadece 6 ev kalmış. Bütün erkekler
etrafımıza toplanıyor. Muhtar Mehmet Kambur,
olanlardan sonra muhtarlıktan istifa dilekçesini
kaymakama sunarak köyden aynlmak istediğini söylüyor,
ancak dilekçesi reddediliyor.
MtYASE İLKNUR
Divnği'ye bağlı Avşarcık mezrasmdaki
köylüler, jandannada gördükleri işkence
sonrasında Cumhuriyet Savcılığı'na suç
duyurusunda bulunmuşlar. Heyet, aksam
Divriği Kaymakamı M. Celalettin Lekesiz'i
ziyaret ederek köylülerden dinledikleri
sorunlan aktardı ve gereksiz baskılann
kaldınlmasını istedi. Kaymakam Lekesiz.
özel time yönelik yakınmalar karşısında
şunlan söyledi:
"Özel timin bizim kırsal alanda özel bir
faaliyeti yok. İki a\dır bir operasyon da
yapıimadı. Şehire bile zorunlu alışveriş
dışında inmiyoriar. Kırsal alandaki faaliyeti
askerier yapıyor. Savcıhktan akhğunız bilgiye
göre geçen yıl sadece 35-40 civannda
tutuklama olmuş."
Geceyi Divriği DemirÇelik Tesisleri'nde
geçiren inceleme heyeti, ertesi sabah Çalh
Vadisi'nde kalan köylere ulaşmak amacıyla
yola çıkıyor. O ana kadar gezdiğimiz köyler,
asfalta yakın ve en az baskıya manız kalan
köyler. Oysa asıl yakınmalar, Zara-Divriği-
îmranlı üçgeninde kalan ve 'Karabel' adı
verilen bölge ile dağlann arasında sıkışıp
kalmış 'Çaltı Suyu vadisi'ndeki köylerden
gelıyordu.
Demiryolunun geçtiği vadinin üst tarafında
bulunan Güvenkaya yol aynmına
geldiğimizde yolun bataklık oluşu
nedeniyle otobüsten inip minibüsle
devam ediyoruz. Ancak minibüs
çamura saplanıp kalıyor. Kış gelince
yol yüzünden köyün dünyayla
bağlantısı kesiliyor. Yaklaşık 5
kilometrelik yolu çamurlara bata çıka
tükettikten sonra Çaltı Çayı
üzerindeki asma tahta köprüden
geçerek köye ulaşıyoruz Sabah
güneşini evinin önünde çorap örerek
değerlendiren Sultan Doğaner,
çamurlara belenmiş 10 kadar insanı
karşısında görünce şaşınyor. Divriği
Kültür Derneği Başkanı Müslüm
Doğan. kim olduğumuzu ve niye
geldiğimizi belirttikten sonra anlarma
sırası 55-60 yaşlanndaki Suitan
Doğaner'e geliyor:
"Geçen ay bir gece askerier köyii bastı
ve aralannda benim kocaraın da
bulunduğu 8 kisiyi alıp götürdüler.
Zaten köyde o kadar erkek vardı.
Erierimizi alıp götürünce biz kaduılar
bir başımıza kakhk. Kocam ameliyatiı
olduğu için ertesi sabah onu
bıraktılar. Diğerieri 2 gece Divriği'de,'
7 gece de Srvas'ta jandarmada kaldılar.
'Erlerimizi alıp götürdüler'GüvenkayaKö-
yü'nden Sul^n Doğaner, "Güya biz PKK'lileri saklamı-
şık. Tövbe! Askerierden başka kimse köye gelip gitmiyor.
Bu yüzden erierimizi alıp görürdüier. Biz kadınlar bir ba-
şımıza kakhk. Geldiklerinde her yanlan simsiyaho" diyor.
askerden başka kimse\i görmedik. Arada bir gözlerimiz bağlıvdı. Betonun üzerinde,
Hepsini fena dövmüşler. Geldiklerinde her askerie özel tim gelip alıa şu aşağıdaki okulda askerlerin silah temizlediği bir bezin
yanlan simsiyahtı. Güya PKK'liler bizim birkaç gün kalır sklerdi. \e bizim onlara, ne üzerinde yatıp kalkük. Arkadışunız Hasan
köyde kalmış. Tövbe! Biz bugüne kadar onlann bize bir zaran var idi. Biz terörist Erdoğan'a ne yapmışlarsa şok geçirdi.
falan görmedik. Köyde gencimfa de
kalmadı ki bizden gizli onlar sakladı
diyek."
Sultan Hanım'ın kocası muhtara
seslenerek yanımıza çağınyor. Köyde
sadece 6 ev kalmış. Bütün erkekler
etrafımıza toplanıyor Muhtar Mehmet
Kambur, olanlardan sonra muhtarlıktan
istifa dilekçesini kaymakama sunarak
köyden aynlmak istediğini söylüyor,
ancak dilekçesi reddediliyor. Muhtar
olayı ve yaşadıklannı anlatırken öfkeli:
"Divriği, Kangal ve Sincan'dan gelen
askerier bizi götürdüler. Komutanlannı
tanryorum. Aramız çok iyiydi. Bölük
komutanı bizi istemiş. Önce doktora
muayene ettirip sağlam raporu aldılar
her birimizden. Di\riği'de jandarmada
iki gün vemfkhanede kaidık. Sonra
gözlerimiz bağlanarak Srvas'a
götürüldük. Gözaltına ahndığumzda
günlerden cumartcsiydL Srvas'a
götürüklüğümüz pazartesi bize bir şey
yapmadılar. Ancak salı günü akşam bizi
dövmeye başladılar. Geri getirip betona
anyor, bir müddet sonra tekrar götürüp
dövüyoriardı. İçimizde genç yok,
hepimiz yaşhyız. Bu yaştan sonra dayak
yemek ağınmı/a gidiyor. FMatlanmız
>aşındakiler bizi bir yandan dövüyor,
diğer yandan küfrediyoriar. Ne anamız
kaldı, ne avTadımız, ne Ali'miz ne
Ak'viliğimiz. Beni copla dchdüler. Bazı
arkadaşlan kum torbasıyla dövmüşler.
Bazısına da parmak uçlanndan cereyan
\ermişler. Kaklığımız süre içinde sürekli
Sürekli 'Beni yakacaklar, kurtann'diye
sabahlara kadar bagınp durdu. Murtaza
Doöan'ı iki kez işkenceye aldılar. Ayak
tabanlan patlayuıca onu bir gün hücreye
kapattılar. Bir hafta sonra gözlerimiz
bağuyken bize bir kağıda imza attırdılar.
Neye imza atfjğımızı bilmiyoruz. Bize
durmadan PKK'lilerin köye gekliklerini ve
bizim onlan köyde banndırdıgımtn
söylememizi istiyoıianh. Oysa köye hiç bir
terörist gnıp ya da kişi gelmedi. Sadece
askerier gelip gidiyordu arada bir. Askerier
üç kez gelip okulda birkaç gün kalıp gittiler.
Hepsi bu. Ama işkencede dayagı yivince
yalan yok, dini imanı bırakıp 'Evet PKK'liler
geldi' diye söylemek zorunda kaldun."
Güvenkaya köylüleri serbest bırakılırken de
doktora muayene ettirilerek sağlam raporu
ahnıyor. Köylüler, "Heryanımızçürük
içindeydi ama doktor yine de sağlam rapor
verdi" dediler. işkencede sürekli suratına ve
kann boşluğuna yumruk ve tekmelerle
vurulduğunu belirten 65 yaşındaki Rıza
Ateş, "Alevi olup ounadığımı sordular. AJevi
olduğumu söyleyince bu kez 'Niye oruç
tutmuyorsun lan o... çocuğu' diye hakaret
ettiler"diyor. Köyden sağır ve konuşma
güçlüğü çeken Hüseyin Polat da dövülüyor. ,
Hüseyin Polat konuşamıyor, sadece eşinin
yardımıyla çenesini ve sırtını göstererek
yumruk ve sopa ile dövüldüğünü anlatmaya
çahşıyor. Güvenkaya Köyü'nden gözaltına
alınanlardan Hasan Erdoğan, Güzel Polat ve
Murtaza Doğan köyü terk ederek Ankara'ya
yerleşiyorlar. Muhtar da "İstifa dilekçemi
kabul etsinler, hemen bugün aynlacağun"
diyor.
Yarın. Zara'da mezarlılclar
ayrılmış