05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyef Imtiyaz Sahibi: Bcrin Nadi Genel Yayın Yönetmem. Orhan Erinç • Genel Yayın Koordınatörü. Hikmet Çetinkaya # Yazıişleri Mûdürlerı. Jbrahim Yıldız (SonımJu), DJnç Tayanç # Haber Merkezı Mtidürü. Hakan Kara # Görsel Yönetmen: Fikret Eser Dış Haberler: Ergun Balcı # Istıhbarat- Cene Yıldırım • h g Yıldırım • Fkonomı. Bülent Kt # Kültür: Handan Şenkökcn 0 Spor: Abdûlkadir Yücelman • Makaielcr Sami Karaören # Düzeltme. Abdullah Yazıcı • Fotoğraf Erdoğan Köseoğlıı • Bilgı-Belge: Edib« Buğra • Yurt Haberlen Mehmet Faraç Yayın Kurulu. İJtuuıStlçııkiBaşkan), Orfun Erinç, Ûkray Kurtböke. Hikmet ÇetinkMŞa,Şükmn Sooer, Ergun Bald,DinçTav»ııç, Ibrahim Yıldız, Orhan Bıırsalı, Mujtafa Bairıa), Hakan Kara. Ankara TemsıJcısı: Mustafa BaJbay • Haber Müdünı: Doğan Akın Atatürtc Bulvan No: 125, Kat.4, Bakaniıklar- Ankara Tel 4195020 (7 hat), Faks 4195027 • lzmır Temsıkısı. Serdar Kıak, H. Zıya Blv. 1352 S. 2 3 Tel 4411220. Faks:4419117• AdanaTemaJaa Çetm Ygenogu, tnönü Cd 119 S. No. 1 Kat: I, Tel: 3522550, Faks. 3522570 MüesseseMüdürü:ErolErkut« MEDYAC:» Yönetırn MEDYA G Koordaasör AhmeJ Korutean • Kunılu Ba$kanı-Genel Yönetım K. Muhasebe BtUeDzYeoerfldare* Mûdür GDJIIBI Erduran Başkanı - C HüstytoGürw#lşletme:Önder • Koordınalor Reb* Müdür C ÇeOk • Bılgı-tşlem Nail İn*l • Ifrtmın• Genel Mûdûr Akmen • Mım Bı!gısayarSısteiT):MöriivetÇîler YantaıcısıMiııeAlubg üye BoraGöa Yayımij) an ve B*MD: Yeru Gün Haber Ajansj. Basm ve Yayıncıhk A $ Tilıvae.rM 3Y 41 C agalojlu 34334 lst PK 246 ktanbul Tel (0 212) 512 05 05 (20 hal) Faks (0212)513 85 95 18ŞUBAT1996 îmsak: 5.24 Güneş: 6.49 Öğle: 12.25 Ikindi: 15.18 Akşam 17.47 Yatsı: 19.07 M E D Y A C Tel 514 07 53-513 95 80-513 84 60-61. Faks 511! Eupovisfofi'a 'Beşinci Mevsim' gidecek • ANKARA (AA)- Eurovision Şarkı Yanşması Türkiye Finali'nde Levent Çoker'in bestesini yaptığı, sözlerini Selma Çuhaçı 'nın yazdığı ve Şebnem Paker'in seslendirdiği "Beşinci Mevsim" adlı eser birinci oldu. Norveç'in Oslo kentınde 18 mayısta yapılacak 41. Eurovision Şarkı Yanşması'nda Türkiye'yi temsil edecek eser. dün gece yapılan Türkiye finali ile belirlendi TRT-1 'de canlı olarak yayımlanan yanşmaya, daha önce seçilen 10 finalist eser katıldı. Eser, 20-21 martta ilk kez uygulanacak uluslararası ön efemeye katılacak. Tünelden18 • TOKYO(AA)- Japonya'nın kuzeyindeki Hokkaido adasında, geçen hafta 50 bin ton ağırlığındaki kayanın düşmesiyle çöken tünelin ıçinde kalan 20 kjşiden 18'inin cesedi çıkanldı. 700 kişinın katıldığı ve bir hafta süren arama çalışmalan sonucu önceki gün ilk kez, tamamen ezilen arabasının içinden genç bir adamın cesedi çıkanlmjştı. Atatürk Vaktfndan uyarı • İSTANBUL (AA) - Laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti 'ni, teokratik devlete döniiştürmek isteyenlere teslim etmeyi göze alanlann, bu devleti kuran kuşaklara en büyük ihaneti yapmış olacaklan bildirildi. Atatürk Vakfi Yönetim Kurulu Başkanı Osman Şentûrk yaptığı açıklamada, söz konusu ıhanetin bu ülkede çağdaş, uygar ve saygın bir yaşam sûrmesi istenilen gelecek kuşaklara da yapıldığıru belirtti. Dm öğretmeııleri dayak şampiyoııu• Öğretmen Dünyası dergisince gerçekleştirilen "okullarda şiddet uygulamalan" konulu araştırma, öğretmenlerin büyük çoğunluğunun öğrencileri dövdüğünü ortaya koydu. Şiddet kullanmayan öğretmenlerin oranı yüzde 24'te kahrken her gün şiddet uygulayan ö|retmenlerin oraıu binde 4.4 olarak saptandı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Oğretmen Dünyası dergisince "okuüar- da şiddetuygulamalarf" konusunda ya- pılan araştırma, öğretmenlerin öğren- cilere yaygın olarak şiddet uyguladık- lannı ortaya koydu. Öğretmenlerin yüz- de 24'ü şiddet kullanmadıklannı belir- tirken her gün şiddet uygulayan öğret- menlerin oranı binde 4.4 olarak sap- tandı. Öğretmenlerin yüzde 80'inin okul yaşamında ögretmenJerinden dayak ye- dikleri belirlenirken öğrenciler üzerin- de yapılan araştırmada da en çok dayak atan ögretmeıılerin ortaokullarda haf- tada 2, liselerde 1 saat derse giren "din kûttürfi ve ahlak bilgisi" dersi öğret- menleri olduğu ortaya çıktı. Rehberoğretmen FatmaOnaJan Ak- firaf ın, Oğretmen Dünyası dergisi tem- sikilerince 22 ilde, 453 ilkokul, orta- okul ve lisede yapılan anket çahşması sonuçlannı değerlendirerek hazırladı- ğı raporda, öğretmenlerinyalnızca yüz- de 4 gibi küçük bir kesiminin, dayağın eğitimi olumlu etkilediğıne ınandığı, yüzde 7'sinin ise oJumlu ya da olum- suz bir etkisi olmadığını düşündüğü bildırildi. Öğretmenlerin yüzde 80'inin eğitünleri sırastnda dayak yemiş olduk- lan kaydedilen raporda, öğretmenlerin yüzde 24'ünün öğrenciierinehiç dayak atmadıklannı, yüzde 24'ünün de mes- leğinin ilk yıllannda dayak attıklannı, ancak sonra bu yola başvurmadıklan- nı söyledikleri belirtildi. Raporda, öğretmenlerin yüzde4'ünün kuUandıkian şiddet nedeniyle mahke- melik olduklan, yüzde 2'sinin öğrencı velilerinden uyan aldıklan kaydedildi. Öğretmenlerin şiddet kullanmalanna, sınıflann kalabalıklığı, öğretmenlerin bu konuda eğitilmemiş oluşu ve derse hâ- kimiyetlerinin zayıflığı ile öğrencife- rin iyi davranıştan anlamamasmı ge- rekçe gösterdikleri bıldınldi. Öğret- menlerin binde 4'ü her gün şiddete baş- vururken yüzde 13.69'unun haftada, 21.63 'ünün ayda birkaç kez şiddet kul- landıklannı söyledikleri belirtildi. Derginin 5 bin 290 öğrenci üzerin- de yaptığı anket çahşmasında da "Siz- ce hangi branş ögretmenleri daha da- yakçı?"sorusuna, öğrencilerin yüzde 16.05'le en yüksek oranda "diıı kültü- rü ve ahlakbilgisi" dersine giren öğret- menleri gösterdikleri belirtildi. Rapor- da, din kültürü ve ahlak bilgisi branşı da olan öğretmenlerin ortaokullarda liselerde haftada ) saat derse girdikl rine dikkat çekildi. Alınan sonuçla göre, ortaokullarda haftada 6 saat de se girmelenne karşın, yüzde 4.36 on nıyla Türkçe-edebiyat derslerine gire öğretmenlerin en az dayak atan öğre menJer olduklan bildirildi. Ögrencik rin yarıdan fazlası, dayak yedikleri za man ne gibi duygulara kapıldıklanna ili^ kin soruya "Çok üzülüyorum", yüzdı 5.12 si de "Dayak yediğim dersi daiu çokseviyoruın'' karşılığmı verdi. Yekta Kara: Opera seçkinler için değil, herkes içindir. Önemli olan ulaşmak 'Önceönjmgdarkuılnuıh'ŞÜKRANSONER Yekta Kara'yı, yaşamı boyunca opera ve bale- ye hiç gıtmemiş insanlartelevizyon programlann- dan, gazetelerde oldukça sık çıkan haberlerden ta- nıyorlar. Opera ve baledalında yönetmenlik ödü- lü de alan sanatçı, ünlü bir solist, opera ve tiyat- ro sanatcısı, opera rejisi, yönetmen olarak alışıl- mışın dışında bir portre çiziyor. îstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdürü ve Genel Sanat Yönet- meni olarak bazen açılmayan perdenin gösteriyi engellememesi için tonlarla ağırhğı, ipi çekerek kaldımnaya çalışan işçilerin yanznda, bazen en an- laşılır yalın sözcüklerle televizyonda, müzik-sa- nat-sevgi-yaşama sevinci-opera ve bale sanatı ara- sında köprü kurmaya çalışırken onu her zaman ve her yerde görmek olası. Yekta Kara, öncelikleopera ve baleye ilişkin ön- yargılann değişmesi gerektiğine inanıyor. Opera ve balenın kesinlikle seçkinci olmaması gerekti- ğini, yanlış alışkanlıklardan vazgecilerek fildişi ku- lelerin dışına çıkanlması gerektiğini savunuyor. Opera ve balenin seçkinler için yapılan bir sanat niteliğinin 15. yüzyılda kalmış olduğunu belirten Kara, insanlık tarihinin en değerü kültür mirasla- nndan, insanlara yaşama coşkusu veren opera ve bale sanatlanndan herkesin kendine düşen payı ala- bilmesı için çaba göstenlmesi gerektiğine inanı- yor. Yekta Kara'ya göre insanın fîziki yaşamın de- vam etmesi için değil, ancak ruh sağlığı, birbirle- ri ileolan ilişkilerinin sağlıkJı kurulabilmesi, içdün- yasını keşfedebilmesi için bütün sanat dallanna olduğu gibi opera ve baleye de gereksinimi var. Böyle olunca da söz konusu sanatlann halktan kopuk yapılması çok yanlış bir önyargı ve önem- li eksikJik. Türkiye'ye cumhuriyetlegehniş, Batı'dan 350 yıl sonra ülkemize girmiş klasik müzik sanatla- nnda aslında onlan yakalamış bir düzeye ulaştı- ğımıza inanan Yekta Kara, bu kadar kısa sürede bunu başarmış bir başka ülke olmadığını, bir mu- cizenin gerçekleştirildiğini düşünüyor. 'Risksiz sanat olmaz' Yekta Karakendisini birazinatçı, kafasına koy- duğunu yapan, beklemesini bilen biri olarak ta- nımlıyor. Yapmak istediğı şeyler için hep uzun va- deli programlar yapmış. Ancak risksiz sanat ola- mayacağına da inanıyor. Yekta Kara, her çocuğun bir biçimde sanatla iç içe yetiştirilmesi gerektiğine inanıyor. Özel yete- nek ve tutkusu olanlann sonradan sanatı seçebil- mesi için değil, hoşgörüden, sevgiden yoksun in- sanlar olmamak için... Sanatın herhangi bir dalı ile ilişki kurabilmiş olmanın her insan için çok bü- yük önem taşıdığına işaret eden Kara, ailelerin bu işi ciddiye almalannı istiyor. Insani değerlerin, sevginin egemen olduğu bir toplum için, aileler- den çocukJan ile ilgilenmelerini, ellerinden tu- tup sanat etkinliklerine katmalannı, sinemaya, tiyatroya, konsere götürmelerini, televizyonlar- daki sanat içerikli programlan çocuklann izleme- sini sağiamaJannı öneriyor. Yekta Kara, yaşamda tutkulanna göre seçimi- ni yapmış ve bunlann gerektirdiği bedeli seve se- ve ödemiş, ödemeye hazır bir insan olarak kendi- si ile banşık. Tiyatro ve müziğin içinde, Istan- bul'da olabılmenin bedeli olarak kendınj yaptık- larına ve yapmak ıstediklerine adamış, büyük bir sorumlulukalnndagörüyor. Çalışmalannınherasa- masında ve şımdi de îstanbul Devlet Opera ve Balesi 'nde sorumlu kişi olarak kendi yağı ile kav- rulmanın kabul edilemeyeceğine inanıyor. Evrensel düzeye ulaşmak Yekta Kara'ya göre Türk operasmın dünyada- ki yerini alması, uluslararası piyasada, evrensel bir sanat yapmanın koşullanna uyulması gerekiyor. O nedenle de evrensel ölçütleriçinde kaliteden as- la ödün vermeden, yenilikçi, çağdaş çalışma- lann sergilenmesi kaçınılmaz. Türk ope- ra ve balesinin çaba gösterilirse bunu başaracak altyapısının da var oldu- - ğu kanısında. Aynca geçen iki yıl- da yurtdışına ilk. açılmalan gerçek- leştirdiklerini, beğeni kazandıkla- nnı ve bu yıl da şimdiden "Salo- me" ile davet edildiklerini, başa- ndan emin olduğunu vurguluyor. Kara, var olan ile yetinmemek, sınırlan hep zorlamak gerektiğı inancmda. Günümüzdegörselliğin büyük önem kazandığına işaret eden Kara'ya göre opera ve balenin gelişmesi, kıtlelere ulaşması için, çağdaş tekniklerden yarar- lanmak zorunlu. Bütün bunlara dikkat edildiğindeoperanın Tür- kiye'deki geleceğini çok parlak gördüğünü, halkımızın küJtü- rüne uymadığı ve kitleler tara- findan sevilmeyeceği yolunda- ki önvargılardan kurtulmak ge- rektiğini söylüyor. Tanımadıklan için bu sa- nattan ürken insanlann kazanıl- masının sanıldığı kadar güçol- madığını savunuyor: "Opera seçkinler için değil, herkes için- dir. Hangi >aşta, hangi sosyaJ sı- nıftan olursa olsun, openı herkes içindir. Yeter ki herkese ulaşabil- menin yohı bulunsun" diyor Kara'ya göre ödün verilme- mesi gereken tek şey kalite. Mü- ziğin, sanatın kalitesi ko- runarak çağın geçerli tüm araçlarından yararlanmak zorunluluğu var. Yekta Kara opera ve baleyi gündelik yaşama sokmak ge- reğine inanıyor. Herkesin mutlaka operaya gıdip biroyunu ızleyemeyeceğini, ancak herkesin bir bi- çimde bu sanatlan tanımasının, sevmesinin çok önemli olduğunu savunuyor. Televizyonlarda, ga- zetelerde operayı, baleyi anımsatacak bırhabenn yer almasını önemli görüyor. Örneğin olimpiyat- larda 3 ünlü tenorun, araya popüler müzik de ka- tarak kitlelerin daha kolay tanıyıp sevebileceği parçalarla verdikleri konserin, dünya çapındaope- rayı sevdirmede önemli bir işlevi yerine getir- diğini düşünüyor. SEYAHATNAME YAVUZGÖR Azteklen ülkesinde Kara, opera ve bale sanaünda bir yandan dünvaya açılmak, en rvUerie vanşabilecek düzeyi yakala- mak, diğeryandan bu sanatiardan herkesin kendi pavina düşeni alabilmesi için savaşun veriyor. Y epyeni bir âlemde gidiyor bızim Chevrolet.. OrtaAnadolu sanki.. kaktüs ağaçlan dışında manza- ra yabancı değil. ilk gece kaldığımız Monterreykentin- dekı otelin resepsiyon memuru, "Bu otel çok eskidir. Pancho Vılla, sık sık buraya uğrar, atlannı hole bağlar, kafa- ytçeker, fakirierepara dağıtır, toprak ağa- lannın (Hacindadores)) defterini dürer- miş" diyor... Pazar kurulmuş dışarda... Bibberter, guavalar, kiwiler, sombrerolar, blucinler, boyalı şekerden yapılmış aziz heykel- ciklen yan yana... Her köşede, büyük şapkalı müzis- yenler. Aşağı sarkmış bıyıktan, mahzun bakışlan, bembeyaz dışteri... Bütün bu dekor ve sesler içerisinde, köylüter, Meksika köyleri. Dünyanın, belki deen çok rftiraya uğramış, mazlum halkı... Hollyvvood filmlerinin bize daima, te- quilaiçipkadınla- ra, turistlere saJ- dıran haydutlar (Bandidos) diye tanıttıklan bu halk... Bijama'y andıran beyaz giysileri, sandal- laniçindedevınen bu halk, uzun yüz- yıllar süren Avru- pasömürgeciliği- nin boyunduru- ğundan kurtul- muşamma, netefverenek kendisinden... "Size uygartık ve Hıristıyanlıkgetirdık" diye erkekleri altın madenlennde, ekmek ve su vermeden, kırbaç attında otene ka- darçalıştınp, ölünce uçurumlardan aşa- ğı atan "Conquistador"\ar. Uçsuz, bu- caksız toprak parçaiannın üstüne otu- rup, halkı en koyu ve acımasız feoda- lizmin mengenesi içinde sömüren, Is- panyol veya melez toprak ağalan... Sonralan, III. Napoteon'un marrfeti ile oluşturulan bir "Meksika Imparatorfu- ğu" dramı, bir gün (1867) Oueretaro'da, Juarez'in adamlan tarafından kurşuna dizilen bir kötü talihli Avusturyalı Prens Maxmillian'la son buluyor. Ondan sonraki süreçte, kuzey kom- şulannın saldınsı, savaşırken karşı ta- raftan rüşvet alıp ordusunu perişan bı- rakıp kaçan Santa Anna gibi general- ler, devleti soyup soğana çeviren cum- hurbaşkanları... Toprağı köylüye kazandırmak için ayaklanan halkın başına geçip sava- şan, gerçek bir "halk kahramanı" Ge- neral Emiliano Zapata... Bütün bu kanlı serüvenler artık geri- de kalmış.. Geçmişin acı deneylerini yansıtan önemli bir madde var Meksika Anaya- sası'nda: 123. madde: "Suffrago uni- versalyno re-eleccion.." Kısacası her- kese oy hakkı. Bir kez cumhurbaşkanı olan, bir daha olamayacak.." diyor bu madde... Chevrolet, yoğun yağmuraltında, Si- erra Madre Onental dağlanna doğaı yürüyedursun... Koca şapkalı adamlar, çamur kulübelerinin önünde uyuyordur. Çıplak ayaklı kadınfar, çıplak ayaklı ço- cuklannı kucaklanna almış, uyutmaya uğraşıyor. San Lue Potosi, rüyamızda görüûğü- müz Mexico City ufukta belirdi. ••• 1930'lu yıllarda Meksika'da görev yapmış bir hariciye memuru, -biraz da ozamanki "Güneş Dil 7eons/"ne de uy- gun düştüğü için olacak-, kuzeyde (ABD) oteun, Meksika'da olsun "ye^/°terin Or- ta AsyakökenJi ol- duğunu söylüyor biryapıtında... Orneğin, ünlü "Comanchi" ka- „ . . , . bilesinin çok iyi kamalar yapan "Kamacı"sözcü- ğünden, keza fnf "/\pacA)/"lerin pek güzel (Aba) yap- masını bilen "Abacı" sözcü- ğünden geldiğini ifade ediyor. Başkentte büyük sarayın bulunduğu "Chapultepec 1 ' semtinin adı da, "Ça- pulTepe"... Yüz hatlan açısmdan "Mongoloid" olan yerti halkın dokuduğu kilimlerin motifleri, bayraklanndaki ağzında yılan tutan kartal sembolü, Aztek takviminin, Hitrt amblemine olan benzerfiği, bütün bunlar Anadolu'da da var... Orada tanıştığım bir Ingiliz tarihçisJ- ne sordum... "Tarihte böyle benzertikler vardır.. ft is only coincidence." "Sadece birraslantı bunlar"^dedi. h- giliz.. ••• Nereden, nasıl gelmiş olduklan bir yana, Meksika halkının sevecenliği he- men sarar insanı. Ozerierine iğreti bir şal gibi örtülmüş Hıristiyanlık... Çoğunun bilmediği is- panyolca. Fakirlik. Batıl inanışlar.. Üc- ra köşelerde piton yılanına tapanlar. Meskâl ve marijuana. Yarın: Mexico CKy'de bir yıl SAK USTÜNDE MÜJDATGEZEN Gençler Size sesleniyorum gençler... Tryatro ve sanat eğitimi konusunda sizden çok mektup aldım son on yıl içinde. Bana sormak istediklerinizi sorun, yanıtlamaya çalışacağım bu köşede: Ziverbey Ourağı No: 48 Kadıköy-istanbul Türkiye (Belki yurtdışından da soruyorlar?) Parasız eğitim A nayasamızda açıkça, eğitimin ve sağlık hizmetterinin parasız ol- duğu yazıyor. Gelgelelim ben bundan beş yıl önce parasız okul aç- mak suçundan iki yılhapis istemiyle yar- gılandım ve kötü bir şey yapmadığım yargıç tarafından söylenince beraat et- tim. Okulum hâlâ parasızdır. Ama tabii ben devlet değilim. Devlet olsam tamam. Nasıl olsa devletim, milletin anasını ağ- latınm. Devletten büyüğü var mı? Mil- let devtet için. Herkes devlete çalışacak. Millet mun- tazaman okul harcını, vergisini verecek; devlet de bu paraları milletvekillerine, devietin çok önemli işlerine harcaya- cak? Her şey devlet için. Ama Eflatun öyle demiyor (Platon). Işine gelince "güçlü devlet", gelmeyince "devie- tin elinden bu kadar geliyor". Tam bir çifte standart. Televizyon eleştirmenleri Y ıllardırmerakederdururum. Bun- lar hangi okulu brtirip de eleştir- men olurlar diye?.. Aslında yanı- tını biliyorum ama, burayayazmaya uta- nınm... Gazetelerin TV kanallan ve bu kanallann özel eleştirmenleri var. Örne- ğin birfilm kendi kanallannda oynuyor- Bugünün anlamlı lafi: "Bağınp çağıran adamdan korkma derier ama, o adam bu atasözünü bilmiyor olabilir." Geçen haftaki flk yazım üzerine! Beni arayarak teessüflerini bildiren okurlanma teşekkür ederim. (Şaka bir yana beni yüreklendirdiniz, sağ olun.) sa üç yıldız, aynı film karşı kanalda oy- nuyorsa bir yıldız verecek kadar kiralık yaratıklar... Elli yılda bir yetişecek genç yetenek, Yasemin Yafçtn. Gazetenin birinde ay- nen şöyle yazıyor "Kakılmış bitmek üzere, Başbayan artk tutmaz, Ham- siye zaten tükendi. Kala kala bir Sü- rahi Hanım kaldı.. o da bakalım ne ka- dar gider?.." Bunu bir gazetenin bir eleştirmeni ya- zjyor. Ayıptır. Bu kadar enderyetişen bir sanatçıyı bu biçim- de aşağı/amaya ça- lışmak, onun tavan- daoJan izlenme ora- nını daha da yuka- n çeker. Çünkü sizi okuyan sağduyu sahibi biri, bu yazı- nın amacını hemen anlar: "Parayı kar- şı taraftan alan bir adam böyte yazar* derolurbiter. Bu ka- dar büyük bir yete- neği böyle abuk sa- buk eleştirilerle yıp- ratmaya çalışıp pat- ronlannızın k yalamaya devam etti- ğiniz sürece, halk size çok gülecek. Ama Yasem/n'egüldüğü gibideğil. "Ka- lemini sat, ama kırma" işte sizin an- layışınız. Hadi güle güle... Okuyun: Kuzu Postunda Kurt/Hikmet Çetinkaya. fzleyin: Aslolan Hayattır. Sevin: Nasrettin Hoca. Ekran gaf lan. Geçen hafta Reha Muhtar, şarkıcı Emel Müftüoğlu ile bir röportaj yaptı. Gaflan ayıklamak istedim, fakat beceremedim. Programın tamamını geçen haftanın 'gaf ı olarak arzederim. Dikkat Beni güldürenler! iki arkadaşım var: Biri Savaş Dinçel, biri Ergin Telci. Ergin, konuşurken biraz tekler. Hatta eni konu tekler. Bu nedenle fazla konuşmaz. Savaş ise teklemez. Çok konuşur. Sinemaseverter Derneği'nde oturuyorfar. Savaş demiş ki: "Ergin sana bir kartvizrt bastıracağım, aynen şöyle: Ergin TELCİ KKM Ergin de Savaş'a yanıt vermiş: "Ta ta ta mam canım, be be ben de sana bii bi bi bir kart bastınyorum, aynen şöşöööö şö şö şöyle: Savaş DİNÇEL GVZ N ecmettin Erbakan konuşurken hiç te- levizyonunuzun se- sini kısıp öyle izlemeyi de- nediniz mi? Hemen dene- yin. Kurtulamayacaksınız. AJışkanlık yapacak. Erbakan'ı hep öyle izle- mek isteyeceksintz. Bir ke- re deneyin. Çok gülecek- siniz... Diyebilirsiniz ki: "Biz onu sesli dinlerken de gülüyoruz." Olabilir.. ama siz benim sözüme kulak verin, bir deneyin. 'Pazar'lık ve duvarfık sözler: Namuslu Politikacı adlı kitabı anyorum, var mı acaba kitaplığınızda? "Tabii var efendim, şurada, masal kitaplan arasında..." Medyatik: Güzellik kraliçeleri • • U lkemizde iki yüz elli kadar güzellik yanşması yapılıyor. Hepsinin birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşincileri seçiliyor ve bunlann çoğu televizyonlarda sunuculuk. spikertik falan gibi şeyler yapıyorlar. Son olarak Defne Samyeli bir şaka programının sunuculuğunu üstlenmiş. Aralarda da skeçler oynuyor; oyunculuk yapıyor yani. Defne kendi mesleğini ciddiye almayabilir. Ama benim mesteğimi, yani oyunculuğunu ciddiye almasını tavsiye ederim. Çünkü oyunculuk ciddi bir iştir. Karşıdaki aktör nasıl dinlenir? Kaç çeşit dinleme vardır? Kamera karşısında nasıl durulur? Ve buna benzer, dört yıllık konservatuvar ve bir ömür boyu sahne eğitimi sonunda elde editen şeyler. Böyle bir programa hazırlanırken ,, işi ne kadar ciddiye ajırsanız, sizi de o kadar ciddiye alıriar. Güzellik yanşması gayri ciddi bir iş olabilir, ama televizyonculuk ciddi iş. Bu haftalık da bu kadar.. gelecek pazara kadar iyi bir hafta dileğiyle.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle