23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 ŞUBAT 1996 PAZAR 10 PAZAR YAZILARI 'Liderlikhastalığı' tehlikelidirM0SK0VA HAKAN AKSAY Iktidar nıye bu kadar önemli? Liderlik kavgası neden bu denli heyecanlı ve acımasız? Bunca yıldan ve bunca kandan sonra, Boris Yeftsin'ın hâlâ iktidarda kalmak istemesi niye? Neden Türkiye'de iki ay boyunca en fazla tartışıian konu, başbakanlık koltuğuna kimin vücudunun uygun yerinin yerleşeceği? Devletlerde,"ordulaıida, partilerde, işyerlerinde, okullarda ve evlerde kimin "bir nıımara" olacağı niçin böylesine yaJcıcı bir soru?.. Liderliğin tadınj gerçek anlamda tatmayanlar, insanlan yönetmenin ûstünlükJerini duyumsamayanlar, iktidann keyfini bilmeyenler için bu sorular fazla anlam taşımayabilir. O rolü tanımıyorsanız, o tutkuyu da kolay kolay anlayamazsınız. Ah, o ne tutkudur!.. Eğer lider sizseniz, olduğunuzdan daha güçlü, daha güzel, daha iyi ve daha akıllı sayabilirsıniz kendinizi. Çevrenizdekileri, birer sirk hayvanı gibi eğitme firsatına sahipsiniz demektir. Bu iyi eğirilmiş yaratiklar, siz çıplak dolaşırken ne güzel giyindiginizi anlatabilecek kadar yetenekJidirler. Sizin bulunduğunuz ortamlarda, dudaklannızdan çıkacak sözcügü soluğunu tutarak bekJeyenler, elinizin bir işaretiyle harekete geçenler, bir bakışınızla duruşuna ve oturuşuna çeki düzen verenler bulunur. Yalnızca sizin söyleyebileceğiniz sözler, yalnızca sizin yapabileceğiniz şakalar, yalnızca sizin koyabileceğiniz tavırlar vardır. Başka herhangi birinin ağzında hiçbir anlam taşımayacak bir cümle, sizin dudaklannızdan döküldüğünde "tarihi" önem kazanabilir. Aptalca sözleriniz bile dilden di)e dolaşabilir. Birtekjesrinizle ününüze ün katmanız ve başkalanna örnek olmanız mümkündür. Sizin saç biçiminiz ve giysileriniz, yeni modalar yaratabilir. Sizin gecmiş yıllarda yazdığınız bir şiir, yaptiğımz bir resim, beğendiğiniz bir şarkı, gazete sayfalanna ve televizyon ekranlanna günlerce konu olabilir. Sizin sevdiğiniz yemeği ve tuttuğunuz takımı bir başka merakla sorarlar. Sizin anneniz, eşiniz ve çocuğunuz, öteki annelerin, eşlerin ve çocuklann yanında "uzayh" gibi bambaşkadır. Sizin öksürüşünüzün, parmağınızdaki yüzüğün ve ayağınızdaki nasırtn bile "ulusal çapta" tartışılma olasılığı vardır. Evet, bu kadar ilgi sizi bunaltır; özel yaşamınızı gizlerken yorufursunuz; istediğiniz zaman yalnız kalamazsınız. Ama bu tür sıkıntılan yaşadığınızda, aklınıza "Ya ilerde bir gûn halk ve basın bana hiç ilgi göstermezse" sorusunu getirirseniz, yakınmaktan vazgeçersiniz. Çünkü siz artık eski siz değilsiniz. Başkalannın ilgi merkezinde bulunmadan mutlu olamazsınız. Tanımadığınız insanlann size yönelik saygı ve korku duygulannı duyumsamadan rahat edemezsiniz. "Otorite" olmanın keyfinden uzak yaşayamazsınız. Işleriniz olağanüstü yoğundur elbette. Sıradan insanlar bunu anlayacak kadar akıllı değıldir. Zaten sıradan insanlann yazgısı, sizin altına imza attığınız kâğıtlara çizilir. Oniara zaman zaman kızarsınız, adam olmayacaklannı söylersiniz. Cezalandırdığınız, hapislere attığınız, savaşlara sürüp öldürdüğünüz olur. Bazen de acırsınız, iyilik etmeye çalışırsınız. Ödüllendirirsiniz onlan; "aferin" diyerek, ya da yanınızda bir yerlere oturtarak. Bütûn bu haklar yalnızca size airtir. Karşı cinse duyduğunuz açlığı gidermeniz kolay değildir; hele bunca göz ve kulak arasında. Ama karşi cins, iktidara egemen olanı ele geçirmek için yanar tutuşur. Bunu bildiğiniz için, her rürlü eksiklerinize ve biçimsizlikJerinize karşın kendinize güvenirsiniz. Kimi özlemlerle içten içe lavransanız bile, aynada bir "yeryüzü tannsı"gördüğünüz için. insan yanınızı bastınrsınız. Işinız zordur. Çünkü "lideriik hastahğın nın virüsleri aklınızı ve ruhunuzu teslim almıştır. Fransızlann küçük tasarruflan PARIS MİŞEL PERLMAN Ille tüketim! Bunu isteyen kim? Komşusundaki eşyalan kıskanan, aradaki mesafeyi azaltıp, "Şimdi bende de var, hem de en âlâa" diye düşûnen ev hanımlannı parmakla göstermeğe calışıyorsunuz galiba. Ama, işler öyle değil. Hiç mı hiç değil... Bu durumun altından çapanoglu çıkar mı? Derhal şunu söyleyelim kı, eğer bu soruya "evet" yanıtım veımeye hazırlanıyorsanız, yûzde bin hakhsınız. Bunun nedeni ıse olası bir kaprise kesinlikle bağh degil. Çünkü, tüketimi dört gözie bekleyen, Başbakan Alain Juppe'den başkası değil... Şimdı, şöyle başımızı çevirip geriye bir bakalım. Ve de Juppe'yı az da olsa anlamak istiyorsak, karmaşık bir ekonomik ve parasal durumda yaşamakta olan Fransa'nın karşı karşıya kaldığı şu istihdam sorunuyla cebelleştiğıni vurgulamaktan geri kalmayahm. Buyurun size en son durum: Gariban işsizlenn sayısı yıne 3 mılyonu aşıp başını altnış gıdiyor. Aralarında en kalabalık olanlar da gençler hâlâ! Gel de, öfkelenme. Peki, bütün bunlar bir yana, Başbakan Alain Juppe niye bekler tüketim artışını? Bu sorunun karşılığını buimak hiç de zor değil Tükeümin artışı halinde, tasarruflan kaynakJanan para, kredi faızi düşürüldüğü takdirde "uyanacak", alışveriş canlanacak, ekonomik kuruluşlar ferahlayıp ardından çalışma imkânlan sağlayacak manen bitkin işsizlere. Diyeceksiniz ki, böylesine kısa ve ayrıntısız bilgi yeterli değil ki... Burada, şimdi, gelişmeleri mikroskopla incelesek ne yazar ki! Alan memnun, veren memnun ha?! Söylemesi kolay. Yoksa, güvenini yitirmiş, yannından kaygılı vatandaş, bankadaki birkaç frankını sürmez derhai piyasaya. Üstü başı kan ter içinde biriktirdiği paralan harcamadan önce, kim bilir kaç kez, santimine kadar hesaplar yapmıştır emekçıler. Ve de diğerleri. Küçük halk tasarruflanna Fransa'da "yün çorap" lakabı takılalı bir hayli oldu. Aynca, bu boyuttaki mütevazı tasarruflann simgesidir "lasamıf Sandtğı". Bununla oynamak, hele hele verdiği faızin oranına olumsuz bir davranışla müdahale etmek büyük tepkiier doğurur. Jşte, Başbakan AJain Juppe ile danışmanlan düşündü durdu sandığın verdiği faizi nasıl düşürüruz diye. Ve olan oldu. Geçenlerde, 1995 Mayısf ndan şimdiye dek 6 ekonomik program ortaya sürnıüş hükümet başkanı, nihayet karannı venü: "A" kitapçığının bugüne dek yüzde 4.5 olan tüketim faizi bir puan gerileyerek, yüzde 3.5'e indirildi. Sağ iktidar, bu hesap sahiplerinin artık daha kolay para harcayacağı görüşünde Tabii, bu durumda, daha önce "Tasamıf SandtğTnın sağladığı faizi "haksz" gören bankalar da şimdi, uyguladıklan faız oranını azaltmak zorunda kalacak. Juppe'nin son planmda, elbette ki, daha başka önlemler de yer almakta. Şu durum karşısmda emekçiler, emekliler, gözleri kapalı, kendilerini düşük tüketim faizlerinın kollanna mı atacak? Yoksa sürdürecekJer mi hesap ameliyelerini. Parasal spekülasyon oyunlanndan fazla bir şey anlamayan bu mütevazı kışıler, adeta "zoraki tüketim"e kaptınrlar mı kendilerini dersiniz... Bunun kesin yanıtım zaman verecek! İrlanda banş istiyor Dış Haberler Servisi - İrlanda'da binlerce insan önceki gün IRA'ya (trlanda Cumhuriyetçi Ordusu) 'şiddete son ver'demek için yollara döküldu. Kuzey trlanda ile Ingiltere yönetimi arasında başlatılan banş sürecine en azından bir şans daha verilmesini isteyen bu savaş yorgunu insanlar, irlanda adasının dört bir >_ jonş mıtingleri düzenlediler. Halka dağıttığı beyaz kurdelelerle bir banş kampanyası başlatan İrlanda Cumhuriyeîi Başbakan Yardımcısı Dick Spring, Dublin'deki mitingde yaptığı konuşmada "trlanda'yı önemseyen herkes için geçen hafta yaşamlarınm en kötü dönemi oldu" diye konuştu. Bay Microsoft ile göz göze STUTTCART AHMET ARPAD Stuttgart'ın ünlü otellerinden birinin banndayız. Masalar tek-tük dolu. Daha erken sayılır. Sohbet ediyoruz. Dostlardan bıri bu otelın ön büro müdürü. Onun davetlısiyız. tşlerden söz ediyor. Otelin şu sıralar pek dolu olmadığını, yerh-yabancı işadamlannın gıttıkçe daha az geldığini, kentteki dünyaca ünlü sanayi kuruluşlannın bile bir markın hesabını yaptığmı anlatıyor. Simgesi yıldız olan otomobıl fabrikası da on binlerce işçıyi kapının önüne koyduktan sonra Stuttgart'ın, özellikle sanayiciler, isadamlan, polıtikacılar ve sanatçılan mısafır eden beş yıldizlı üç otelinde toplam yatak sayısı 2000. Yıllık doluluk ortalamajan ise %50'nin altında. Ön büro müdürü dost susuyor. Bann kapısına bakıyor. Yeni gelenler var. Hemen bannen Mer'e el edip yanına çağnyor. "Vip" diye fisıldıyor. Peter hızla müştenlerin yanına gıdiyor. Gelenler Amerikalı. Işadamı olduklan belli. Neşeleri yennde. O gün işler iyi gitmış olmalı. Barmen, karşımızdakı büyük masada yer gösteriyor. Rahat koltuklara Amerikanvan, uzanır gibi oturuyorlar. Dost dönüp, "Taıudın mı?" diyor. "Kimi?" "Şu gözlükJüsünü..." Sözünü ettiği, 40 yaşlannda, tipik Amerikalı banker görünümünde biri. "Gözüiğii yüzüne göre büyük*\ diye bır an düşünüyorum. Ceketi de bol ve ütüsüz. "Tanıyamadım" dıyorum. Diğerlen de adamı tanımıyor. Dost gülümsüyor. Ağzından tek bır kelıme çıkıyor: "Mfcrosoftî" "Bill Gates!" Ağzınuz acık, karşımızda oturan sempatık görünüşlü Amerikalıya bakjyoruz. Buluşlan ile son yıllarda bılgısayar dünyasını birbinne katan demek bu adam. Amerikanın en zenginı. Genç yaşında 15 milyar dolann sahibi. Rockefeller'dan bile zengin. İyi bir terzinin elinden çıkmadığı belli olan takım elbise yenne blucin-kazak giyse, stnavlara gire çıka diplomasını bir türlü alamayan yaşı geçmiş üniversitelı sanırsınız. Hızlı hızh konuşuyorlar. lşleri söz ettikleri belli. Davos, Varşova, Frankfurt sözleri kulaga geliyor. Bill Gates, masada oturanlardan bıri ile senli-benli. "Avrupa meneceri'', diyor otelin ön büro müdürü dostumuz. "Bugün Daimler-Benz'de işleri vardı_" Bıldiğim kadanyla Stuttgartlı dev şırketin yan kuruluşu Debis, bılgısayar pazannda söz sahibi olmak çabasında. Microsoft ile ortaklaşa mı çalışacaklar yoksa?..Bıll Gates ılk başanya eriştiğınde 20 yaşında bir kolej öğrencısi idi. Microsoft firmasım o yıllarda kuruyor. Bir kaç yıl içinde de geleceğini sağlam temellere orurtmasıru beceriyor. Dev bilgisyar kuruluşu IBM'e "Dise Operation System" DOS'u satıyor. Ardından Windows, geçen yılın güzünde de Windows '95 ile bılgısayar pazannı altüst ediyor. Şu anda dünyada 20 mılyon PersonaJ Computer, BiJl Gates'in programı ile çalışıyor. Ve bu başannın sonu gelmeyecek gibi. Her gün bir kaç bin yeni müşteri Microsoft satın alıyor. Bill'in kuruluşu rekordan rekora koşuyor. 1995 yılı cırosu 6 milyar dolardı. Emrinde 18 bin eleman çalıştıran bır işveren Gates. Elınde vıskı bardağı, koltuğuna ıvice gömülmüş, ikide bir gözlüğunü düzelten bu adam hiç de kendıne güvenen, çok başanlı insan görünümünde değil. Tam tersıne, buuz çekıngen, biraz temkınlı, yeni yatınmlardan kaçınan biri gibi. llgınç bır kişiliği olduğu mutlak. Bir yerde okumuştum. Windows '95 programını piyasaya sürerken 500 milyon dolarlık yatınmı gözden çıkardığını, yemeklerden en çok soğuk pizza ile hazır Spagettryı sevdığini, eşini arada sırada McDonald's lokantalannda yemeğe davet ettigini. Anlayacağıruz, Amerika'nm bu en zengin adamı tipik bır Amerikalı... Terörle yaşamanın dayanılmaz 'hafifliği'Yıllar önce Istanbul'a gelen yabancı tunstlerin dikkatini en çok çeken şeylerden bıri, polisın ve askerin, sokaklarda ne kadar çok dolaştığı, üstelık nasıl olup da silahlannı uluorta sergileyerekdolâştığıydı. 12 Eylül sonrasında özellikle askerlerin tüfeklerinın ucımda süngü takılı olarak halkın içinde devnye gezmelerini, Amerikalı bır arkadaşım, "üpkı fDmkrdeki gibi" diye nitelemişti. Amenkalının sözünü ettiği filmler, hiç kuşkusuz bızımkı gıbı "sılö*'yönetilen ülkelerde geçen fılmlerdi. Ama daha sonralan, hem Türkiye alıştı bu fılmlere, hem de yabancılar şiddet eylemlerini kendi ülkelerinde daha çok yaşamaya başladıklannda. sokaklarda namlunun da süngünün de bombanın da bır gün olağan bır manzara haline gelebilecefini, herkes görüverdi Londra'da önceki gün, en işlek caddelerden birinde yol kesip kimlik soran, elindeki makineli tüfeği halkın üzenne dogrultan Ingilız polislerinı görünce, hemen o Amerikalı arkadaşımı ve lstanbul'daki pohslere "uzayü varaüklar" gibi bakan, dığer yabancılan. Ingilizlen ve Fransızları hatırladım. IRA'nın ateşkesi bozması ile, "banş uykusu"ndan çabuk uyanan tngiltere, yeniden bomba, mermi, silah, suikast, alarm, kapanan yollar, barikatlar, kimlik kontrolleri ile tanıştığı günlere dönüverdi. Çevreye şöyle bir baktım: Metro ve trenler çalışmaymca, "Allah betalaruu versin bu teröristleriıı_" diyen John ya da LONDRA ZAFER ARAPKİRLİ Davıd'ın. "Üç tauesini saOandjracaksuı bu bölücülerin. bak bir daha bir tanesinin paçası sıkar mı bu halü yemeye—" şeklınde ahkam kesen Ahmet ya da Mehmet'ten farkı var mıydı? Londra'nın süslü salonlannda haybeye lafazanlık edip "Meselenin antrifıksivonu, löjümfiye edümezse, bu frimvatöjiriyeJeri, komifarjömpf haline getinnek zor, azmm-" muhabbetı yapan Mr. Martin ile, "Ashnda beıı hep soylcmişimdir. Bu btn lamsal dfirtüleri, tilibeciınsd verikrle boyuüandırnıaktır, bu sorunsalm asd betimknmesi gereken yani-" dıyen (!) sevgili entel kardeşim Münevver, ne kadar da yakın akrabadırlar. Londra'nın ıslak caddelerinde trafiği saatlerce durdurarak, ya da masum insanlan bir gece vakti işinden dönerken havaya uçurarak "bagunsızhk mücadctesi" verdiğini sanan Belfastlı Seamus ile, köy basıp çarşı bombalayarak, çocuk öldürerek "vatan kurtaran" Şeyhmus'un kan kardeşi olduğundan hiç kuşku duyar mı insan? İnsanlan. dünyamn neresinde olursa olsun, silah, acı, gözyaşı, zincir, işkence ile tanıştıran bu kardeşler arasında, yüksek yûksek tepelerde ve koltuklarda oturup da "bir kanş topraie bir çakıl taşı büe-." edebiyatı yapan ve çözüm yerine oy peşinde koşan, hem silaha ve şiddete davetıye çıkanp, kendisi de bunlardan vazgeçmeyip, "kafalannı ezeriz" safsatasıyla gezinen, lacivert elbiselı (ya da tayyörlü) ağabeylerimizi ve ablalanmızı da anmadan gecmeyelim. Onlar ki, Londra'nın orta yerinde, nonnalde değil makineli tüfek, çakı bile taşımayan Ingilız polisınin o komik görüntüsünü hazırlayan, tstanbul'da ya da Siırt'te, Istıklal Marşı eşlıginde yargısız infaz yapüran, sonra da "nasıl çözeceğiz?'' diye kara kara düşünen biçarelerdir. Her yerde, onlann maceralan vardır... Toronto'nun iki milyarlık hazinesi TORONTO İLDENÎZ KUKTULAN Bir pazar gününün düşündürdükleri..Stockholm'ün Arlanda Havaalanı'nı severim. Kent merkezinden otobüsle 40 dakika tutar. Bizden gelenler ve bıze gidenler olduğu zaman, her yer vatandaş dolar. Bunu nihayet anlayan üst kattaki kafeteryanın yöneticileri, masalara koyduklan küçük bayraklar arasına bızimkiru de koymuşlar, üsteük tavana kocaman birkaç Türk bayrağı da asmışlar. Bizirrde rekabet eden tek ülke, Japonya. llginçtir, hiç Yunan bayrağı görmedim. Hani alışmışız yıllardır yurtdışında yaşarken, "önce onlar. sonra bizler" diye düsünmeye. Gec«n pazar, sevgili Oral'ı (Çalışlar) uğurlarnak için Arlanda'daydım. Bir hafta burada kimlerin peşinde koşturduğunu. yakında öğreneceksiniz. Bir yolcuyu uğurladığım zaman, uçağın kalkmasını beklemek gibi bir huyum vardır. Buna o arada iki bira içmek ıçın bahane olarak bakanlar da olabilir. Oral'ın THY'sinin kalkışını STOCKHOLM beklerken, çeşitli gazetelere bır göz attım. Bir kadın meslektaşlannın cinsel ve başka biçimlerde taciz edilmesinden ötürü işten elçektirilen 60 polis, gazetelerin birinci sayfasındaki konuydu. Ya suçlular ortaya çıkjp itirafta bulunacaklardı ya da 60 kişi birden suçlu yerine konulacakb. Kadın amirin eldivenlerine cam kınklan dolduran, onun adına pornografik araç gereçler ve yayınlar sipariş eden, otomobiline hasar veren ve hatta köpeğiyle bile uğraşan adamlar günışığına çıkartılacaktı. Pohs müdürü, "Adi suçhılara bizim meslekte yer yok" diyordu çok kararlı olarak. "halkın polise olan güvenini konımak zorundayız." GÜRHAN UÇKAN Bır başka haber, eğitim süresinin daha az olmamasına karşın, erkek bir mühendisten daha az ücret alan bir ebenın durumuydu. lş Mahkemesi, aradaki ücret farkının cinsiyetten ötürü olup olmadığını inceliyordu. Bu konuda alınacak karar, benzen diğer anlaşmazlıklarda yol _ _ _ _ _ ^ ^ _ gösterici olacağı için, özel bır önem taşıyordu. Aynı zamanda, ekonomik bunalımın -büyük şirketlerin değil, sıradan vatandaşlaruı içinde bulunduğu bunalımın- faturasının, en çok yalnız yaşayan çocuklu annelere kesildiği açıİdanıyordu. Işsizlik sigortasındaki son kesintiler, belirli tip işgücünden başkasına hayat hakkı tanımayan yeni dünyanın pazarlannda şansı olmayan orta yaşlı kişilere ve özellikle kadınlara büyük darbe indiriyordu. Oral'ın ucağı kalkıp Istanbul'a doğru uzaklaşınca, her yolcu uğurlamadan sonra yaşadığım burukluk ıçimi sardı. Pazar öğleden sonrasıydı. yetişmesi gereken yazüar vardı; ev sorumlulukJan bitmiyordu. Oysa içimden, ilk elime aldığımda 40 şayfasını büyük bır zevkle okuduğum Demir Ödü'nün "Tatlı Bir Eylül" adlı son romanma, birkaç kadeh kırmızı şarap eşliğinde kapanmak geçiyordu. Otobüs Stocholm'e yaklaştıkça, ben uzaklaşıyordum. Bu kentte, çok uzun süredir görülmemiş bir kış yaşanıyordu; deniz bile donmuştu. Arlanda'da beklerken başlayan düşünce zinciri, otobüs kent mericezine varana dek sürdü. Sonra, hiçbir şey olmadı. Tıpış üpış eve gidip, yazmam gereken yazılan yazıp faksladım. Demir'in kitap da kaldı, kırmızı şarap da. Bu arada, Oral da evine vardı... Sarsılan ekonomide, tüm işletmeleri çalkalanırken, kımi zarar eden holdingleri, dükkân kapılanna kılıt asarken, Toronto'da sanat ve kültür etkinlıklerinin bir "sektör" olarak, yılda iki milyar dolar ülke ekonomisine katkıda bulunması, herkesi şaşkına çevirdi. "Toronto Sanat Şurası"nın yayımladığı yıllık raporda; Şûra Başkanı Anne Collins, bu beklenmedik sevindirici durum karşısında, "tfcaret erbabı"na seslenerek "şoping senter" yerine yatırımlannızı bizim sektöre yaparsanız, hiç sıkmtı çekmeden, riske girmeden, çarçabuk u köşeyi dönersmiz" anlamına gelen şu ifadeyi kullanıyor raporda: "Sanat ve küJtür üretim carkına giren her dolar, başka sektörlere girmesinden çok daha fazla dolarlar getirecek ve sonuçta,ülke ekonomtsini canlandırabilecek ve yeniden yapılandırabilecektirf Haksız değil tabii, kimi zaranna çalışan sanatçı grupların yılda 20 milyon dolarlık bir yük • getirmelerine karşın, sanat sektörünün kazancı, bölgenin tunst celbeden Rocky Dağlan ve Niagara Şelalesı'nin kazancını şimdiden ikiye katladı. Toronto Sanat Şûrası raporu, bu kazancın sanatçılara olan yansımasıru şöyle açıklar: "150 fjyatro grubu. 150 dans topluluğu, 100 müzik organizas>onu ve aynca 500 kadar bireysel çahşan sanatçıya, 4.7 milyon dolar prim ödendL" Rapor, devletin. bu sektör elemanlanna yeni konan ağu" vergi yükü karşısında ezılmesine mani olmasını öngörürken, sanatçıyı önemsememenin devletin para kaybı olacağını anımsatıyor. Verimli bir endüstri kişiliği kazanan Toronto sanatsal etkinliklerinin, bu kentin geleceğinin yeniden biçimlenmesinde söz sahibi olacağı anlaşılmaktadır. Kolavlıklar dileriz. KEMALÎST ABDURRAHİM HOCA'NIN OĞLU CAHİT GÜÇLÜ ÖLDÜ CAHÎT GÜÇLÜ BIR YURTSEVERDİ. AÎLESİ Başka Türkiye Yok. Haydi Fidan Dikelim. ORMAN BAKANLIĞI AĞAÇLANDIRMA VE EROZYON KONTRQLU GENEL MÜDÜRLÜĞU "TEKERLEKLt SANDALYE KAMPANYASINA KATKIDA BULUNMAK BtR INSANLIK GÖREVÎDÎR" Ziraat Bankası Sirkeci Şb. 304420/718-5 Bedensel Eng. Dayanışma Der. Tel: (0216) 370 81 66 - 44108 34 BEYOĞLU19. NOTERLİĞİ'NDEN tHTARNAME Tarih: 12.2.1996 / Y.No: 6085 Keşideci: fktisat Finansal Kiralama Anonim Şirketi'ne vekaleten Av. Halil Aldırmaz, Büyükdere Cad. No: 165 ESENTEPE-İSTANBUL Muhataplar: Polen Pazarlama Ithalat Ihracat A.Ş. Yalova Yolu Burselkur Sitesi P.K. 572 16200 BURSA. Yassıören Cad. No: 14, HADIMKÖY-ÇA- TALCA-İSTANBUL Burselkur Makına Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, Yeniyalova Yolu Orman Fidanlığı Karşm - BURSA Açıklamalar: 1) Şirketi- miz ile muhataplar arasında 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu çerçevesinde T.C. Bursa 9. Noterlifi'nde 14.05.1993 tarih, 29764 yevmiye sayılı, 93- 239 sözleşme numarah, 18.06.1993 tarih, 37954 yevmiye sayılı, 93-318 sözleşme numaralı düzenleme şeklınde finansal kiralama sözleşmeleri akdedil- miştir. 2) Muhataplar finansal kiralama sözleşmelerinden doğan 2.462.027.569.- TL. kira ve 16.244.261.- TL. sigona borcunu bugüne kadar ödememiş- lerdir. 3) Muhataplara 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu'nun 23. maddelen ile fmansal kiralama sözleşmeleri gereğince, 2. maddede yazılı toplam 2.462.027.569.- TL. kıra ve toplam 16.244.261.- TL. sigorta borcunu, ihtarnamemizın tebliği tarihinden itıbaren 60gün içinde ödemelerini ihtar ederiz. 4) Muhataplann tayin ettiğimiz bu müddet içinde 3. maddede yazılı borçlannı ödemedikleri takdirde sözleşmeleri ışbu ihtarname ile feshedilmiş ol- duğundan; a- Muhataplann 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu'nun 25. ve sözleşmelerin ilgili maddeleri gereğince finansal kıralamaya konu, AC 91/E model döner bıçak sistemli N.16 iğneli Chenille marka iplik dokuma makinesı ve 4 adet Thema 11 E Tıp Soıuet marka mekiksiz dokuma tezgâhı işbu ihtarnamenin tebliğini müteakip 60 günlük yasal sürenin sonundan itibaren 5 gün içinde şirketimizin kanuni ilrametgâhı olan Büyükdere Cad. No: 165/1 ESENTEPE - tSTANBUL adresinde hazır bulundurulmalanru teslim etmelerini, b- Keza ademi tedıye sebebı ilç muhataplann Finansal Kiralama Kanunu'nun 25. maddesi, sözleşmelerin ilgili maddeleri gereğince bütün finansal kıra borçlan muaccel hale gelece£inden 2.462.027.569.- TL. kira bor- cu ile birlikte ileriye dönük 217.296.- DM. toplam kira borcu ve 16.244.261.- TL. sigorta borcu (işleyecek faızelen ve d'^er alacakJanmızı talep hakkı- mız saklı kalmak kaydı ile) 4-a maddesindeki süre içinde şirketimize ödemelerini ihtar ederiz. 5) Aksi halde; a- Ademi tediye tarihinden itibaren sözleşmelerin ilgili maddesi gereğince %200 faız tahakkuk ettirleceğini, b- Temmatlann nakde tah- vil edileceğini, c- Kiralananlann kanuni yollara başvurularak geri alınacağım, d- Alacağımızın tahsili için muhataplar hakkında hukuki takıbat yapıla- cağını, e- Emniyeti suiistimal suçu nedeni ile cezai kovuşturma isteneceğini, f- Diğer hukuki ve cezai yollara başvifulacağmı ıhbar ve ıhtar ederiz. Saygılanmızla... Keşideci: tktisat Finansal Kiralama Anonim Şirketi'ne vekaleten Av. Halil Aldırmaz. tlgilinin şahıs ve hüviyeti dairece marufumdur. Müstenit: Dairemizden tanzim ve tasdikli 17.4.1995 tarih ve 13672 sayılı vekâletname ile yetkıli olduğu görüldi. 29.8.1995 tarih ve 29546 yevmiye no ile muhataplann ticari ikametgâhlanna gönderilen tebligâtlar gösterilen adreslerin boş olması nedeniyle tebliğ edilemeden geri dönmüş olup, ilgili- lerin başkaca adresleri olmadıgından bu ihtarnamenin ilan yoluyla tebliğine karar verilmiş olmakla işbu ihtamame -nuhataplara tebliğ olunur. Beyoglu 19. Noteri I. ŞENER YUNUSOĞLU Basın: 71594
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle