Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3EYLUL1995PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER
CHP'nin Kadınâ Sözü..l
Halk, karanlığa itiliş nedeniyle CHP'den hesap soruyor, olanlar-
dan CHP'yı sorumlu tutuyor, CHP'yi silkeliyor. Haklıdır da.
Laiküğe. aydınlanma devTİmine, kadının insan haklanna yapılan
saldtnlar kimden sorulsun?
Dr. DEMET IŞIK CHP Parti Meclisi Üyesi
1
2 Eylül darbesiniıv ülkemizin
demokratik gelışmesine, sivil
toplum yapılanmasına verdiği
zarann altından kalkabilmek
ıçın on beşyıldırçabasarfedi-
\oruz. 12 Eylül darbesı ıle sol
siyasette açılan yara özellikle büyüktûr.
Çimkü sosyal demokrasinin temeli olan
özgürîük. eşitlık. adalet. dayanışma. de-
mokrası \e barış ideallenni birlikte ger-
çekleştireceği ve onun doğal kaynakla-
n olan parlamentoyu, siyasal partileri,
sendıkalan, sivil toplum örgütlerini tah-
rip etmiş, dağıtmıştır. Darbenin hedefi,
başında da sonunda da sol ideoloji ve
onun temel hareket noktası emekolmuş:
yasaklar. bu nedenle sosyal demokratla-
nn örgütlenmesini, bırleşmesini, güç-
lenmesinı engellemeye yönelmış, buna
koşut (paralel) olarak da 1982 Anayasa-
sı toplumun dınamik kesımleri olan ka-
dınları. gençleri. emekçıleri, aydınlan
siyasetin dışında birakmıştır. Özellikle
CHP ve DlSK'in kapatılışı bu hedefi
gerçekleştirmiş, siyaset çemberi iyice
daralmıştır.
Bu daralmalardan bölündük. geçişler
yaşadık. kadrolanmız dağıldı. Siyaset
üretiminde, kitlelerle iletişimimizde ge-
riledik, örgütsel yapımız güç kaybetti.
tdeolojimiz bizim dışımızda sag kadro-
larda ve eski solcu desteklerle sorgulan-
dı. Sosyal demokrasinin bağımsızhkçı
ve ulusalcı değerleri. eşitlik. özgürlük ve
dayanışma ilkelerinin 'yeni dünya siya-
seti'ne denk düşüp düşmedığı tartışıldı.
Eşzamanlı olarak da emperyalızme,
sömürüye. sultan-halifeye baş kaldıran
Anadolu halkının ve önderi Mustafa Ke-
mal Atatürk'iin Kurtuluş Savaşı yok sa-
yılmaya çalışıldı. Laik Türkiye Cumhu-
nyeti ve Atatûrk devrimleri her gün sal-
dınya uğradı.
Karşıdevrimcilerin örgüt odağı Milli
Egitim Bakanlığı'nın gerici kadrolan ve
progTamlan ile yetiştirilen ve Suud Ara-
bının parası ile vakıflaştınlan kökten-
dinci güçlerbürokrat oldular. banka kur-
dular, erk ve para sahibi oldular. Ata-
türk'ün laik cumhuriyetini yıkmak için
siyasete soyundular. Söndürülmek iste-
nilen Atatürk'ün aydınlanma devrimi,
karanlığa çekilmek ıstenılen Tûrkiye
halkıydı.
Yoksa Anadolu aydınlanma devrimi-
nin can daman: şairler, yazarlar, düşü-
nürleT, karikatüristler, genç Türkıye'nın
yazısı, soluğu, sesi olan güzelim insan-
lan yakılır mıydı? Dün Suudı Arabis-
tan'da cuma namazı sonrası baş kesen
şeriat kılıcı etrafında tekbir getıren dü-
şünce. 2 Temmuz 1993 Cuma namazı
sonrası yedi saat boyunca Sıvas'ta Ma-
dımak Oteli'nde biz taşlanırken ve ya-
kılırken bız. aynı hınç ve vahşetle tekbir
getirdi.
Din sömürüsü, din baskısı bütün şid-
deti ile geldi kadımmızın başına. canı-
na dikildi. Genç kızlanmızın. genç ka-
dınlanmızın inançlan. ekonomik yok-
sunlukları, eğıtım olanaksızlıkları sö-
mürülerek şeriatin sokak gücü olarak
kullanıldı.
Şeriatçı öğreti uygulanarak karşıdev-
rimin sokak örgütlenmesi, kadına karşı
kadın kullanılarak yapıldı Kadın, kadı-
nı sömürüye. karanlığa. kulluğa. kapan-
maya. yok olmaya çekmek için seferber
edildi.'
Şeriat hükümlerine göre yönetilen
devletlerde yargıç (hâkim), savcı, avu-
kat olmalan söz konusu dahi olmayan
kadınlar, laik ve demokratik Türkiye
Cumhuriyeti koşullannda elde ettikleri
hukukçu olabilme donanımlan ile mah-
kemelerde kışkırtıcı ajan olarak kulla-
nıldılar, baro başkanlan öldürüldü.
Başı açık geziyor diye öğretmen ka-
dınlar büyük şehirlerde sokak ortasında
hırpalandılar ve kara tesettürlüler bu
olaylan izledi.
Kız çocuklanmız imam-hatip lisele-
rinde hiçbir meslek sahibi olamayacak-
lan bilinerek sadece din baskısı altmda
erkek toplumuna ıtaati öğrenmeleri
amacı ile eğitıldiler.
Laik cumhunyeti ve Türkiye devleti-
ni kuran Atatürİc devrim ve ilkelerinin
mirasçısı olan CHP, cumhuriyetin laik
ve demokratik değerleriyle güçlü, sos-
yal demokrasinin evrensel ilkeleri ile
çağdaş bir siyasi harekettir. CHP'nın
halka bağımsızlık. özgürlükçü-çoğulcu
demokrasi, devletin demokratikJeşmesi,
ınsan haklanna, laikliğe, yönetimde ek-
siksiz erdeme bağlılık sözü vardır.
CHP'nin. halkının tamamına, amaön-
celikle ve özellikle kadına; laik devlet,
özgür bırey, yönetıme katılma, fırsat
eşitliği, çağdaş eğitim sözü vardır.
Bunun için de halk, karanlığa itiliş ne-
deniyle CHP'den hesap soruyor, olanlar-
dan CHP'yi sorumlu tutuyor, CHP'yi
silkeliyor. Haklıdır da. Laikliğe, aydın-
lanma devrimine, kadının insan hakla-
nna yapılan saldınlar kimden sorulsun?
Elbette Atatürk'ün partisinden soru-
lacak; "Neden ideoloji kavganı verrni-
yorsun" denecek.
CHP, sosyal demokrasinin toplumsal
dönüşüm projelerini gerçekleştirebil-
mek için: kadını hem amaç hem de mu-
hatap alarak partiye katılmasının gerek-
lerini yerine getirmelidir. Bugün
CHP'de sosyal demokrat birikim ve do-
natımlanyla ciddi görevler alabilecek,
dil bilen, müzakereci kadın gücüne du-
yulan gereksinim ortadadır. Kadına sa-
dece "Buyrun, gefin katılınr
demekle
olmaz. ÖrgütJenme projeleri ile kendi
programlaruıı kendilerinin üretmesi ko-
şullannın yaratılması ile ada> olabilme
ve seçilebilme fırsat eşitiiğinin sağlanma-
sı ile katüım gerçekleşebilir. Kadın ger-
çekçidir, pratiktır. Neye katılacağını, na-
sıl katılacağını, sonucun ne olacağını
görmesi, somuta yaklaşması gerekir.
Havanda su dövmek, doğayı üreten ka-
dın için elbette zaman ve enerji kaybı-
dır. Kadın bunu bilir ve değerlendinr.
CHP, kadınuı, polıtikanın bütün ku-
mmlannda ve parlamentoda yer alması
gerektiği bilinci içinde ciddi kadın prog-
ramlan üreterek, örgütlenme modelleri
geliştirerek. her kademede kota uygula-
yarak kadına ciddi siyasal güven vere-
rek partisinin kapılannı açmalıdır.
CHP, yaratacağı bu koşullarda kendi-
sine katılacak kadın gûcünün devinimi
ile hem örgüt hem kadro hem de ideolo-
ji olarak güçlenecek ve açıhmlara kavu-
şacaktır.
Siyasette CHP'de yerini alması ile
sosyal demokrat hareketin şimdiye ka-
dar dışında bırakılmış güçlü ve eşit oda-
ğı kadın, Türkiye'nin demokratikleşme-
sını, çağdaşlaşmasını ve sosyal demok-
rat hareketin gelişmesini beraberinde
getirecektir.CHP, Atatürk'ün en büyük
devrimi olan kadın haklan devrimini;
kadınlarla beraber onlann varlıklanna,
farkiılıklanna, kararlanna dayanarak
tamamlamak ve gerçekleştirmeİc zorun-
dadır.
JJJJJJ U3
Adam Şenel, Prof. Levvontin, Prof. Dr. Nihat Bozcuk,
Prof. Dr. Işık Bokesoy ve Prof. Dr. Ahmet inam tartışıyor
GEIULER:
MODERN PUT MU?
• Bıyolojik indırgemecilik nedir'' • Genler ve işlevleri.
• İnsanın fizıksel ve zihinsel niteliklennın ne kadarı genetik,
ne kadan çevresel kokenli ? • Insanlann savaşmasının. erkek
egemenliğin, yabancı düşmanlığının, saldırganlığın, suça
yaıkınlığın. bıreycılığın. ozel mülkiyet duşkünluğünün.
eşcınsellığm de genı olduğu ıddıalan ne kadar doğru?
Doğu Perinçek, Turan Dursun'u anlatıyor
• Muazzez llmiye Çığ Hz MuhaTimed'in teyemmüm taşı dedikterı,
Asurtabietı • Dr Şukrij Günbtılut Örn«klerte Ortadoğu mıstısızmi
• Prof. Dr. Metın Hotinli Gökb'lim dınsel dogmaları nası! yıktı?
• Prof. Or. Hikmet Gökalp Bızde edebıyat endüstrısi var mıydt
yok muydu' • Sadık Usta Kızılderılı kathamından zencı köle
ticarettne • Hûseyin Batuhan Bihm eğıtımı üzenne
• Prof. Dr. Ali N«in ve Prof. Dr. $aıak Alp«y Matemtuk Sohbetlen
Abon* ItofuUan: Yurtiv 6 aylık 2S0 000 TL. yıllık 500.000 TL.
Avrupa ve OrtadoŞu yilltk 60 DM, Amerika vc Uzakdoğu 60 S
Abon* b«d«li için: Ender Helvacıoğlu Tûrkiye If 8ankası Istanbul-
KıZ'ttoprak Şubesı Hesap No 1071 343S39 Posta Ceki No. 673654
Vuı;ma Adrcsi: Yol sokak. Polat Ce. Ağa Isham. Kat 5
Mec.dıyek4y/1stanbu ' T.l: (0212)212 1066 F«x: (0212) 288 48 0S
Eylül sayısı bayilerde
ARADABIR
HÎKMET KURNAZ Bankaa, tktisatçı
Uyanık, Her Zaman
Uyanık!
Tartışmasız, ekonomik faaliyetlerin bütün amacı
insanların tüketımlerini karşılayan mal ve hizmetleri
üretebilmektir. Doğal ki her ekonomi tükettiğini üre-
temez. ürertığıni tüketmez. Her ekonomi tükettiğinin
üstünde üretebilmek ıster ki, üretemediği mal ve hiz-
metleri tüketmek için yarattığı üretim fazlasıyla dışar-
dan alabilsin.
Evden geceyle olan randevuma çıkarken; insan-
lar, televızyonlannifi başında manşetten paparazzili,
yıldolu, hırtdolu programlarda geceyi tüketiyoriardı.
Yanıma yalnızca Attilâ İlhan'ın bir şiirinin dizesinden
ödünç aldım' "Bu akşam/Hatıralar bırakmadı yaka-
mı/Seninle hasbihale geldim memleketten." Yap-
mak istedığım daha üniversitenin ılk yıllannda bize
öğretilen Lorenz Eğrısı'ni bu kez çoktandır söylenen
gelir dağılımı eşitsızliği yerine, tüketim dağılımmda
gözlemlemek. Gtnı katsayısı'rv gecenın paparazzi
mekânlarında hesaplamak.
Vaktiyle düşüneh bir Aziz, nüfusun yüzde 60 gibi
bir oranı aptal demişti. Sonrası başına gelmedik iş,
hakkında söylenmedik söz kalmamıştı. Eğer düşü-
nen Aziz biraz iktisat bilseydi, bu "hesapsız yalanı-
nın" ne kadar doğru olduğunu da görebilirdi. Gerçek-
te, edebıyatçı ile iktisatçıyı ayıran da anlatım zengin-
liği değil, ıstatistiksel verilerin nerede, nasıl kullanıla-
cağıdır. Bugün ülkemiz nüfusunun yüzde 80'i milli ge-
lirin yarısının altında bir pay alıyor. Bu, genye kalan
yüzd 20 nüfusa göre nüfusun yüzde 80'inin daha az
tükettiğini. daha az yediğini, daha az beslendiğini
gösterıyor. Genel kuraldır, her canlı organizma sağ-
lıklı büyüyüp gelişmek için yeterli şekilde beslenme-
ye gereksinim duyar. Beslenmek ise gerek ve yeter
birtüketımı öngörür. Insanın fonksiyonel gelişebilme-
si için gerek ve yeter beslenmeyi sağlayacak bir ge-
lir dağılımı ülkemiz gerçeğinde pek görülmüyor. Oy-
le ki, varsılla yoksulu bir paydada gösteren kişi ba-
şına düşen milli gelir büyüklüğü bile ülkemizi yeter-
siz beslenen ülkeler arasından kurtarmıyor. Kaldı ki,
milli gelir hesaplamaları gelirden tüketilmeyen yatı-
nma dönüşen tasarruflan da kapsar. Dolayısıyla, sart
tüketime çıkan milli gelirin dağılımı düşünüldüğünde
hangi nüfusun hane halkı geçim endekslerine bakın-
ca tüketim yetersızliği ile siyasi iktidarlann aptallaş-
tırma politikalarına itildıkleri anlaşılır. Milli gelirin yüz-
de 70'i faiz ve rant gelirlerine ayrılmış olduğu düşü-
nüldüğünde, iktidarlann gelir dağılımı politikalan da
anlaşılır olur. Bugün ülkemiz milli gelirinin yüzde 60'a
yakınını nüfusun yüzde 20'si tüketiyorsa ve milli ge-
lirin yüzde 4'ünü başka bir yüzde 20 nüfus tüketi-
yorsa ortada olan, aptallık değilse nedir?
Şimdi ıstatistiksel verilere gereksinim olmadan
söylenecek başka koca bir yalan da, toplumda her
zaman %4 gıbi uyanık bir kesim olduğudur. Böyle bir
yalan, ancak Aziz bir yalandır. Inanmak isteyen, res-
mi verilerden söylenenin doğruluğunu kolayca gö-
rebilir. Her şeyden önce uyanık olmak için uyuma-
mak gerek. Bugün TV kanallannda izlenme oranlan
baz alındığında, nüfusumuzun yüzde 96 gibi bir bü-
yüklüğü, evlerinde sabun köpüğü türden program-
lar karşısında keçiboynuzu tadında milli geliri tüke-
tirken, nüfusumuzun her zaman uyanık olan yüzde
4'ü harcama yöntemiyle hesaplanacak milli gelirin
yüzde 40'ını tüketmektedir. Söylenenin doğrulanma-
sı için ıktisatçıların gelir dağılım araştırmasında kul-
landıkları Lorenz Eğrisi'nln uyku ile tüketim arasın-
da koordinatlandırılması yeter. Kuramsal olarak uy-
ku özelliği ıle bilinen tarım toplumlannda görülen ge-
lir dağılımı eşitsizlığı. sanayi toplumlarına göre daha
fazladır. Yaratılan mıllı gelir büyüklüğünde de durum
aynıdır. Dolayısıyla, uyku ile milli gelirin büyüklüğü ve
dağılımı arasında ters bir ilişki olduğu kabul edilme-
lidir. Milli gelirin faktör gelirleri arasındaki dağılımın-
da da bu durum somuttur. Tarım sektörünün elde et-
tiği pay uykuya olan yakınlıkta kendine yakın olan
maaş ve ücret gelirleri toplamına koşutluk (paralel-
lik) göstenr. Nüfusumuzun yüzde 50'ye yakını köy nü-
fusudur ve bu nüfus milli gelirin ancak yüzde 16'sını
almaktadır.
Kuşkusuz. geçmişte 20. yy başlanna kadar işgü-
cü saatlerinin uzunluğuna karşın, daha fazla uyunur,
daha az tüketihrdi. Sonralan işgünü saatleri kısaldı-
ğı halde, iş gücünün kendıni yenilemesi için gereken
en az 8 saat hep aynı kaldı. Oysa, nüfusun yüzde 4'ü
hep uyanık. Bu uyanıkhğın temelinde, an'lann kârın
öğeleri olması yatar. Gerçekte artı değer kuramı kâ-
nn öğeleri arasında an'ları da öngörür. An'ları yaka-
lamak her zaman uyanık olmayı gerektirir. Hep uya-
nık olan bu yüzde 4, nüfusumuzun büyük çogunlu-
ğunun an'larını gecenin içinde yenıden rant ekonomi-
sine dönüşecek şekilde tükettiklerinde de uyanık ol-
ma özelliklerini sürdürmektedirler.
Toksik madde kullanımı üzerine...
turucu, uyancı ve delirtici
ol-
Her bağımlının hayatı boyunca sağlam 10 kişiyi aşılayacağı ve yine her
aşılananın sağlam öbür 10 kişiyi aşılayacağı, bu durumun geometrik bir sıra
ile devam edeceği düşünülecek olursa, Vietnam savaşı sırasmda 25.000
Amerikalı gencin toksik maddeye ahştınlmış olmasının Amerika'ya
faturasının korkunçluğu anlaşılabilir.
Dr. KRİTON DİNÇMEN
• anhş olarak uvuştunıcu diyebi- ran basit sosyal, ruhsal ve bedensel faaliyetin
devamı söz konusu olmadığı gibi, bazen, özel-
likle barbıturat ve afyon türü maddelerin kul-
lanımındaçok belirginleşen ve yoksunhıksend-
romu diye tanımlanan korkunç sıkıntı, sırt-bel-
etraf ağnlan, titremeler, sara nöbetlen, denn
terleme, ateş, kalp-damar iflası, elektrolit den-
ge bozukluğu, koma ve bazen de ölümle de nok-
talanan çok ağır bir tablo ortaya çıkar.
"Bağımhlık" genel adıyla belirtilen ve o on-
on be!} günlük kısa balayı dönemini izleyip ço-
ğu kez ömür boyu süregelen bu dönemde. kişı-
de. ruhsal alanda genel bir yıkım gözlenir: Ka-
rakter ve genel ahlaksal değerlerde yıkım, ze-
kâ yıkımı. kişinin eski sosyokültürel çevresin-
den kopması ve bu tür maddeleri kullanan bir
alt kühür grubu'na sığmması ile kendısını gös-
teren sosyal izolasyon toksik madde bağunksı-
nın psikıyatrik klinik tablosunu oluşturur.
Ortaya çıkmasında çok kanşık biyokimyasal,
psikodinamik ve sosyal etkenlenn ortaklaşa rol
oynadığı ve yukanda çok kısa olarak klinik gö-
rünümünü çizmeye çalıştığımız toksik madde
bağımltitgı'nın sağaltılması da (tedavisi) o ka-
dar ciddi, çok cepheli, uzun süreli ve sabır iste-
yen bir süreçtir.
Görülüyor ki, bağımblık yapan keyif verici
madde kullanımı sadece kullanan kişiyi değil,
fakat tüm toplumu ve hatta tüm insanlık'i teh-
dit eden ağır bir hastalıktır.
Önemle vurgulanması gerekiyor ki, bu çok
ağır ve merkezi sınir sisteminde tahribat yapa-
rak sürekli bir akıl hastalığının yerleşmesine de
yol açabilen bu bağımlılık durumımun yayılma-
sı da çok kolaydır. tşte bu nedenledir ki, üstte-
ki paragrafta. hastalığın tüm toplumu, hatta in-
sanlığı tehdıt ettiğini ışaret etmiş bulunuyoruz.
Her toksik madde bağımlısı kişinin hayatı sü-
resince 10 sağlam kişiye de bu durumu aşıladı-
ğını -ve dolayısıyla, her yeni aşılamanın da baş-
ka 10 sağlam kişiyi aşılayacağım ve bu duru-
nlan bağunünk yapan keyif ve-
rici toksik maddeler sıkıntı duygusunu geçici
olarak ortadan kaldırmakta. bu durum da kişi-
ye huzur. kendine güven, genel ve cinsel güç
duygusunu verdirmeleri nedeniyle tarihin ilk
yıllanndan beri kullanılagelmektedirler.
Sıkıntı duygusunu kaldırması ve onun yeri-
ne kişide huzur, kendine güven. genel ve cinsel
güç duygusunun gelmesi ve de bazen. algılama-
nın yüzeyden ince aynntılara inip zenginleşme-
. si ile aynntılann coşkulu ve renkli bir dünyaya
dönüşmesi; bunlara görsel, işitsel ve başka çe-
şit varsanılann eklenmesi gibi çekici bir hayal
dünyasının oluşması, insanlann bu tür madde-
lere karşı sürekli bir ılgi duymalannın nedeni-
dir... Ve de. tarihin derinliklerinden kök alan bu
tür doğal maddelerin yanında, bu son yüzyıl
içinde. kımya biliminin ilerlemesiyle yan sen-
tetik ve sentetik maddeler üretilmiş olup liste,
gün geçtikçe önlenemez bir şekilde artmakta-
dır.
Ne var ki, yukandaki paragrafta çizmiş oldu-
ğumuz bu çekici tablo, yalanci olduğu kadar,
çok kısa sürelidir de... tşte bu nedenle de. bu hoş
durumun süregeldiği on-on beş günlük çok kı-
sa döneme toksik maddenin balayı dönemi de-
nilmektedir. Bu dönemden sonra maddenin bu
hoş (!) etkısi süratle geriler ve kişi ilk günler-
deki etkiyi elde edebilmesi için almakta oldu-
ğu maddenin miktannı sürekli olarak arttırmak
zorunda kalır. Bunun da ötesinde, bir süre son-
ra. bu süratle artan miktar, herhangi hoş (!) bir
etkiyi yaratması için değil, kişinın en basit gün-
lük yaşamını sürdürebilmesi için alınmaktadır.
Çünkü, artık. sözü edilen madde, vücuda sürek-
li olarak alınmadığında. günlük yaşamı oluştu-
mun da aynı şekilde devam edeceğini- düşüne-
cek olursak, bu bağımhlığın tarihteki herhangi
bir bulaşıcı hastalıktan ço1c daha vahim olduğu-
nu anlamış oluruz.
Vietnam savaşına katılmış Amerikalı bir akıl
hekiminin çok ilginç savaş gözlemlerini taşıyan
'365 Gün' adlı yapıtında bu durum açıkça be-
lirtilmektedir. Kitabın bir bölümünde, Viet-
konglulann Güney Vietnam'daki eğlence yer-
leri ve barlarda görevlendirmiş olduklan kadın-
lar aracılığıyla savaşa katılmış olan genç Ame-
rikalı askerleri çok ucuz fiyatla piyasaya sürmüş
olduklan bu maddelerle tanıştırma ve onlan bu
maddelere bağımlı kılma projesini yürüttukle-
rinden söz edilir.
Unutulmaması gerekir ki, eroin gibi özellik-
le afyon türevlerinde bağımlılığın oluşması için
kişinin maddeyi bir-ikı kez kullanmış olması
yetmektedir.
Beş yıl sürmüş olan bu savaşta, rotasyon şek-
linde, her yıl 50.000 yeni asker yollanmış. Ya-
ni, savaş boyunca toplam 250.000 Amerikalı
genç Vietnam'da bulunmuş. Kitaptaki bilgiye
göre, ortalama, askerlerin yüzdelO'unun, yani
25.000 kişinin toksik maddeye ahştınlmış ol-
duğu düşünülmektedir.
Dolayısıyla, savaş sonunda 25.000 toksik
madde bağımlısı Amerika'nın içine dağılmış
bulunmaktadır. Ve her bağımlının hayatı bo-
>xınca sağlam 10 kişiyi aşılayacağı ve yine her
aşılananın sağlam öbür 10 kişiyi aşılayacağı,
bu durumun geometrik bir sıra ile devam ede-
ceği düşünülecek olursa, Vietnam savaşı sıra-
sında 25.000 Amerikalı gencin toksik madde-
ye ahştınlmış olmasının Amerika'ya faturası-
nın korkunçluğu anlaşılabilir.
Bir gazete yazısının sınırlılığı içinde açıkla-
maya çalıştığımız keyif verici toksik madde ba-
ğunhuğL,bugün için, dünyanın karşı karşıyabu-
lunmakta olduğu en büyük tehlikedir. Ve bu
tehlikenin yaygınlaştınlmasına vesile olmak,
bunu bir kazanç ve ticaret aracı yapmak da in-
sanhk'ın toplu yok olmasına yol açan bir suç-
tur.
Bu öyle bir suçtur ki, herhangi bir nedenle iş-
lenmiş herhangi bir öldürme (katl) suçundan da
çok daha ağırdır. Durum böyle iken, bu konuda
bilgisizlik ifadesi olan herhangi pragmatist bir
spekülasyonun \apılmasının da çok tehlikeli
sonuçlara yol acacağına işaret etroek isteriz.
DOK-SAN
ELEMANLAR
AR1YOR
Ihracata dayalı üretimini sürdüren firma-
mrzda yetiştirilmek üzere;
ingilizce veya Almanca
konuşup yazabilen
• Fen Bilimleri mezunlan,
• Mühendislik mezunlan,
alınacaktır.
llgilenenlerin özgeçmişlerini içeren baş-
vuaılarını Personel rumuzuyla aşağıdaki
adresimize göndermeleri veya fakslamalan
ricaplunur.
DOK-SAN A.Ş.
Organize Sanayi Bölgesi- 20065
Denizli
Tel. : (258) 269 10 32
Faks:(258)26910 33
ASSOS
HOTEL NAZLIHAN
Cuma-Pazar (2 Gece):Standart odada 2.150.00(1 TL.
Balkonsuz ön odada 2J 50.000 TL.
Balkonlu ön odada 2.750.000 TL
Pazar-Cuma (5Gece): Standart odada 5.4)00.000 TL.
tki kişilik odayı paylaşan
1 kişi yarım pansiyon
Otel Disco'suna giriş ve
birinci yerli içki ücretsiz
İSTANBL'L İRTİBAT BİROSL:
TeL: 0 212 250 94 45 - 250 71 09
OTEL TU:0 2S6 721^64
ÇAĞDAŞ YAŞAMI
DESTEKLEME DERNEĞt'nde
sizi, özlediğinız sorumluluklar beklıyor
. TeL: 275 50 82
Ataturk Kültur Merkezi
16/17 Eylül 1995
Saat: 20:00
Biletler Ataturk Kultur Merkezi ıle
Esbank Bakırköy, Etiler ve Suadıye
şubelerinden 1 Eylül'den itıbaren
satın alınabilır.
Esbank Express 24, Gençkart,
Esbank Vısa ve Esbank MasterCard
sahiplerine ve oğrencılere
%25 ındırım uygulanmaktadır.
Kirov Balesi
ilk kez İstanbul'da!
Esbank, 68. Kuruluş Yıldönûmü kutlamalan
çerçevesinde, dünyanın en büyük bale
topluluklanndan 253 yıllık
Sankt Petersburg Academic Mariinsky Theatre
Kirov Balesi'ni lstanbul'da ağırlıyor.
Kirov Balesi, Ankara Devlet Opera ve Balesi
Orkestrası eşliğinde, tam ikiyüz yıkhr dûn^
sahnelerinde sergilenen "Şımank Kız" balesini,
çağımiEin ünlü koreograflanndan
Oleg V'inogradov'un özgün yorumuyla, orijinal
dekor ve kostümleriyle sunuyor™
Tüm sanatseverleri 16 ve 17 Eylül'de
Ataturk Kükür Merkezi'nde seıçilenecek olan
"Şımank Kız" balesini izlemeye bekliyoruz.
ÇAYASLİYE
HUKUK
HÂKtMLİĞt'NDEN
Davacı Hidayet Gök-
men vekili Av. Burhan
Hayran taraftndan davalı
Münevver Gökmen aley-
hine mahkememize açı-
lan boşanma davasında
davalı adına çıkanlan teb-
ligatın bila tebliğ iade
edildiği, adres araştırma-
sında. davalmın adresinin
tespit edilemediğinden
ilanen tebligat yapılması-
na karar verilmekle; Da-
vacı vekili, dava dilekçe-
sinde taraflann 1988 yı-
lında evlendiklerini, da-
valı eşin saygısızca dav-
ranışlan ve bilhassa çok
ağır ve edep dışı küfurleri
olağan hitap haline getir-
mesine dayanan bir ge-
cimsizlik zuhur ettiğini,
davalmın hakaretlerinin
üçüncü şahıslann yanın-
da da devam ettiğini, bu-
na rağmen davacının evi-
nin bütün ihtiyaçlarını
gördüğünü ancak davalı-
nın önceki eşinden olma
kızının düğün günlerinde
müşterek haneyi terk etti-
ğini ancak adresini gizle-
diğini nafaka almak pe-
şinde olduğunu fiilen so-
na ermiş evliliğin huku-
ken de bitirilerek tarafla-
nn boşanmalanna karar
verilmesini talep etmiş
olmakla, işbu ilan davalı
Kadir ve Zeliha kızı,
1950 döğumlu Münevver
Gökmen'e duruşma günü
yerine kaim olmak üzere
tebliğ olunur.
Dunışması: 26.9.1995
DosyaNo: 1995/212
Basın: 39722