Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 EYLÜL1995 PAZAR • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 17
HAFTAY4BAKIŞ
Saym UvaneU CHP'li mi?
• Baştarafi 3. Sayfada
Solculuk, milliyetçilik bayrağını MHP'ye, dindar-
lan RP'ye, sol görünüm altında sağ vurma hakkını
da "numaracı cumhuriyetçi"\ere bırakmak mıdır?
Kemalizmin emeği "en yüce değer" sayan, her
türtü toplumsal ayncalığa karşı çıkan Halkçılık ilke-
si midir solculuğa ters düşen? Yoksa bu topraklar
üzerinde yaşayan herkesi, din ve ırk aynmı gözet-
meksizin, aynı ulusun bireyleri sayan Ulusçuluk il-
kesi midir "Nazizm" olarak nitelendirilmesi gereken?
Ve son bir soru:
Sayın üvaneli'nin solculuk anlayışına göre, aca-
ba Soysal mı solcudur yoksa Boyner mi?
•••
CHP doğduğu günden beri, hep "ulusal ve ulu-
salcı so/"u temsil etti.
Çoğulcu bir demokraside, elbette ki "Kemalist
so/'a karşı olanlara da yer vardır. Ama karşı olanla-
nn, o hareketin yarattığı bir partinin genel başkanlı-
ğına aday otmaya haklan yokturi
Elbette, eğer o harekete inananlara biraz saygıla-
n varsa...
Ve elbette, eğer kenditerine birazcık olsun saygı-
lan varsa...
Büleııt Ecevit'in gözii
• Baştarafi 1. Sayfada
Dr. Toktamı? Ateş, köşe ya-
zarlan ile parti ûyesi
700'den fazla genç katıldı.
DSP'li gençler, "Ecevit
gençiik eJ ete", "Deneyimli
Hdernnizle dinamik gençJe-
rimizle ülke > önetimine tafr-
biz", "Genciz, güçlüyüz,
Atatürkçüyüz" yazılı pan-
kartlann asıldığı salonda sık
sık "Ecevit, gençiik el ele",
"Türkiye'de tekyol, demok-
ratik sol", -Başbakan Ece-
vit'' diye slogan attı. Genç-
lerin, Atatürk'ûn Gençliğe
Hitabesi'ni yûksek sesle
okumasıyla başlayan kurul-
tayda konuşan Bülent Ece-
vit, parti için örgütlenme
modelinin önemli olduğu-
nu, katılımcı, demokratık
bir örgütlenme için tabana
yayılmak gerektiğıni söyle-
di. 1961 yılı öncesinde var
olan "ocak" ve "bucak" ör-
gütlenme modellerinin
önemli bir gereksinimi kar-
şıladığını öne sûren Ecevit,
"OcaklarvebocaklardaüJ-
ke sorunlan tarbşıiınİL Ka-
patJtbktan sonra parti baş-
kaıdan tembeffiğe ahjö* de-
di.
Konuşmasmda DSP'nin
örgütlenme modelını de an-
latan Bülent Ecevit, her ma-
halleden temsilci olarak iki
genç seçikfiğini, bu kışilerin
daha sonra ilçe ve il kurui-
lannda yer aldığını belirtti.
Bu örgütlenme modeli ile
oluşan il ve ilçe gençiik ku-
rullannın parti tüzüğü içeri-
sinde kendi kendini yönetti-
ğini vurgulayan Ecevit, söz-
lerini şöyle sürdürdü:
"Biz kadınlar ve gençleri
kollara hapsetmek istemiyo-
ruz. Daha geniş bir örgüt-
lünme modeli düşünüyonız.
DSP bugün iktidara aday
bir parti haline gelmişse bu
titiz ve ödünsüz örgütlenme
modefi sayesindedir. DSP'ye
oy vermeyen insanlar bile
partimizegüven duymakta-
dırlar. Ajnacımız önümüz-
deki genel seçbnlere kadar
topiumun en uç noktasına
kadar örgütlenebilmektir.
Çünkü böyle bir örgütlen-
me modeli yapılmadan ne
demokratlık taslanabiür. ne
desotcu olunabilir. Bu model
sayesinde çöplerden çıkacak
ovbann oranı da azalacak-
tû?
Konuşmasında anayasada
yapılan son değişıkJikleri de
anımsatan Bülent Ecevit,
birçok maddenin gençlerin
siyasete katılmasını engel-
ledığini ya da sınırlandırdı-
ğını savundu. ANAP, DYP
ve diğer partileri bu madde-
lerin değiştirilmesi için ye-
terli çabayı göstermemekle
suçlayan Ecevit, "Her biri
topu birbirine atO. Türki-
ye'deyetiştrînpolitikacılarui
çoğu gençlerle aynı kuJvarda
yanşmayı göze alamıyor"
diye konuştu.
DSP'nin anayasada var
olan ve gençlerin siyasete
katılmasını sınırlandıran
maddelerin değiştirilmesi
için bir kampanya başlata-
cağını söyleyen Bülent Ece-
vit. bazı kesimlerin bu deği-
şikliklerin RP ve MHP'nin
işine yarayacağı yolundaki
ıddialannı da yalanladı.
Türk gençliğinin önemli
iki sorunu olduğunu savu-
nan Bülent Ecevit, şunlan
söyledi:
"Bunlardan birisi eghim
konusudur. Eğitim ne yazık
Id gittikçe yozlaşıyor. Diğeri
de Güneydoğu Anadolu
BöJgesi'nde bulunan gençle-
rin durumu. Bu gençler eğt-
tüemiyor. hatta çoğu Türk-
çeyi öğrenetneden büvüyor.
Bu gençler terör örgütfine
katılabiliyor. Bölgeye yatılı
bölge okullan yaptlsaydı bu
sonınun önüne geçOirdi."
Kurultayda daha sonra
DSP'li gençler tarafından
hazırlanan "Eğitim, kültür
ve Gençiik, Çahşan Gençli-
ğin Sorunlan, Gençiik ve
Siyaset" konulu raporlar iz-
leyicilere sunuldu..
Peşmergeye kış desteği
• Baştarafi 1. Sayfada
lecek.
Cnmhurivet'e bilgi vereıı
kaynaklar, önceki gün Silo-
pi'de Türk askeri ve Dışişle-
ri Bakanlığı yetkilileriyle
bulikte Mesud Barzani li-
derliğindeki KDP yetkilile-
ri arasında geçen perşembe
günü yapılan görüşmelerde,
PKK saldınlanna karşı acil
önlemler konusunu ele aldı-
lar. Diplomatik kaynaklar,
şu aşamada KDP'nin duru-
ma egemen olduğunu ve or-
tak hareketi gerektirecek bir
durum olmadığını belirtti-
ler. PKK, Kuzey Irak'ta ilk
kezrakipKürt gruplarından
birine karşı geniş çaplı bir
saldınyı geçen hafta sonun-
da başlatmıştı.
• Türkiye ve KDP arasında
Süopi'de yapılan temaslar-
da. PKJC'nin KDP'ye yöne-
lik saldınlanyla ilgili iki ko-
nu üzerinde uzlaşmaya va-
nldı. Bunlardan ilki, Barza-
ni güçleri bölgeyi terörist-
lerden temizleyecek, bu
amaçla KDP önceki gün
PKK'ye karşı "tarama"
operasyonlan başlattı. tkin-
ci uzlaşma noktası da, uzun
vadede PKK teröristlerinin
bu bölgeden uzak tutulma-
sına yönelik olarak belirlen-
di. Bu uygulama için strate-
jik noktalarda peşmergeler
yaklaşan kış koşullanna da
uygun biçimde konuşlandı-
nlacaklar.
Türkiye, son anda taraf-
lardan birinden bir talep gel-
memesi durumunda 6-7 ey-
lül tarihleri arasında Iran'ın
Isfahan kentinde tran ve Su-
riye dışişleri bakanlan ile I-
rak'ın toprak bütünlüğünün
teyit edileceği bir toplantıda
bir araya gelecek. Ankara,
bu toplantjda Kuzey Irak'ta
sayılan 2 bini aşan PKK te-
röristlerine başta Suriye ile
Iran'ın destek verdiği yo-
lunda alınan duyumlan da
iki ülke dışişleri bakanlanna
aktaracak.
Harç zaııuıııııa protesto
lZMtR(Cumhuriyet Ege Bürosu)- Eğitim-Sen Izmir şu-
belen, eğitimde katkı payını ve yükseköğrenim harçlanna
yapılan zamlan protesto etmek amacıyla imza kampanya-
sı başlattı. Kampanyanın Izmir'de 6 bölgede üç gün süre-
cegi açıklandı. Silahlanma ve savaşa aynlan bütçenin eği-
time ve sağlığa aynlması gerektiğini belirten Demokrasi
^larfcrmu dönem sözcüsü Caner Caalı. uygulamayı özel-
leşmenin biradımı olarak değerlendirdi. Canlı, "Kampan-
yaaııı amaa eğitimde özeUeştirmeye karşı çıkmakür. Çün-
kükadapaylan özeUeştirmenin bir adımıdır" dedi. Eğitim-
Sec Izmır şubeleri adına bir açıklama yapan Caner Canlı,
kaiı payının 50 bin lira ile sınırlı kalmayacağını, bu mik-
tarnı artunlması için baa okullarda öğretmenler kurulun-
dagörûşmelere başlandığını vurguladı.
Gamze Tezer
Üe
Olcay Karamehmedoğlu
evlendiler.
2 Eylül 1995 / Avşa
G U N D E M MUSTAFA BALBAY
H Baştarafi 1. Sayfada
li'ye bir arkadaşımızı sokamadık.
Bundan 56 yıl önce 1 Eylül günü Ikin-
ci Dünya Savaşı başlamıştı. 40 milyonu
aşkın insanın ölümüne neden olan sa-
vaşın ardından 1 Eylül, "Dünya Banş
Günü" olarak kutlanmaya başlandı.
56. yilda her şey var. Bir şey eksik:
-Banş...
Dünya Banş Günü'nün kutlandığı şu
günlerde, televizyon haberleri, gazete
manşetleri kan dolu.
31 ağustos sabahı, gazetelerin mah-
şetlerine göz attım.
Birinde kocaman harflerle, "Oh bee...
Nihayet..."
Aklıma ilk şu geldi:
Herfıalde Çiller'in beyaz haberlerin-
den birini manşet yaptılar. Ekonomi ra-
yına girdi, düzlüğe çıkıyoruz falan...
Diğer iki büyük gazetede, "Elinize
sağlık..."
Bunun da çok başarılı bir ameliyat
gerçekleştiren ve "ilk kez bir Türkün"
yaptığı bilimsel çalışma olabileceğini
düşündüm.
Değilmiş. NATO uçaklannın, Sırp he-
deflerini bombalamasını duyuruyoriar.
Bir gece önce televizyondan bütün ay-
nntılanyla izlediğimiz gelişmeler gazete
manşetlerinde.
önce şu sorunun yanıtını vermemiz
gerekiyor:
Boşnaklann alçakça saldırılara uğra-
masına, kadın çocuk demeden siville-
Yurtta Yuh, Cihanda Yuh...
rin pazaryerinde, cadde ortasında öldü-
rülmesine niçin karşı çıkıyoruz?
insan oldukları için mi Müslüman ol-
duklan için mı?
Türkiye'deki tepkilerde ikinci şık ön
plana çıkıyor. Tam bir intikamcılık çığırt-
kanlığı hâkim.
O zaman biz Balkanlar'da banş iste-
miyoruz. Boşnaklarin lyi durumda ol-
masını ve Sırplara unutamayacaklan bir
ders verilmesini istiyoruz.
Burada bir diğer durum daha var. Sa-
raybosna'da vahşet 2 Nisan 1992 gü-
nü başladı ve üç yılı aşkın süredir de-
vam ediyor. Sırp nişancılar, tüm insan-
lık değerlerini hiçe sayarak Saraybos-
na tepelerinden kente doğru kime nişan
alırlarsa öldürüyorlar.
Dünya soruyor:
- Körfez savaşındakiler nerede,
NATO, BM nerede?
Bu kuruluşlann karar organlannda et-
kin olan ülkeler, üç yıldır şu gerekçeyi
öne sürüyon
- Balkainlar, Körfez gibi değil. Her şey
iç içe girmiş durumda. Hava müdaha-
lesi olanaksc
NATO perşembe günü hava harekâ-
tı düzenledi ve Sırplar çekilmeye baş-
ladı. O zaman sormaziar mı:
- Peki, bunu üç yıldır niye yapmıyor-
dunuz? Bugün gerçekleştirdiğinize gö-
re ısteseydiniz bu katliamların ilk gün-
lerinde de yapabilirdiniz.
Bugün dünyamızdaki çelişkileryuma-
ğının biri şu:
Gelişmiş ülkelerde, bu ülkelerin bu-
lunduğu kıtalarda ilericiliğin, yeni dün-
ya düzeninin adı, sınırian ortadan kal-
dırmak, olabildiğince ortak değerlerya-
ratmak. Azgelişmiş ya da gelişmemiş
ülkelerde ise ilericiliğin, yeni dünya dü-
zeninin adı, olabildiğince çok sınır ya-
ratmak.
Hangisi doğru?
Dünyanın yönetimini elinde bulundu-
ran egemenler, nerede ne çıkariarına
gelirse onu savunuyoriar.
Bu anlayışın dünyaya banş getirme-
diği, binlerce yıldır yaşanan savaşlarta
ortada. Ne var ki insanlann belleği, ya-
şadığı yıllann dışına çıkamıyor.
Hatta değil tarihten ders almak, tanık
olduğumuz çağı bile anlamaktan uza-
Bir ülkeler topluluğu düşünün ki ken-
di aralanndaki sınırlan kaldınp, ortak pa-
ra ve kimlik kullanmaya kadar varan
adımlar atabiliyorlar. Aynı ülkeler dış po-
litikalarında, olabildiğince bölünmüş
devletleri savunabiliyorlar. Bu çelişkiyi
bile anlamakta güçlük çekiyorsak, baş-
ka ne diyebiliriz?
Atatürk'ûn o ünlü sözünden yola çı-
karsak bugünkü dünyayı şöyle tanım-
layabiliriz:
"Yurtta yuh, cihanda yuh..."
özlediğimiz yeryüzü banşı, insan ol-
mayı her şeyin ama her şeyin önüne ko-
yabildiğimiz gün gelecek. Bir haksızlı-
ğa, bir zulme karşı çıkarken, önce hak-
sızlığa uğrayanın dinini, ırkını sorduğu-
muz sürece, "Banştan yanayım" de-
mek, ikiyüzlülükten başka bir şey değil.
Ülkelere. dinlere, ırklara değil, savaş-
lara düşman olmalıyız.
Savaş deyince ilk aklıma gelenlerin
başında Homeros'un llyada 'sındaki öl-
me-öldürme tanımlamaları olur. Home-
ros, Akhalarta Troyalılann savaşında sır-
tından okla vurulan ve kanı toprağa ka-
nşan bir askeri şöyle tanımlryor:
- Şu anda gül yüzlü kansına akbaba-
lardan daha uzak...
Ana Britannica ansiklopedisinde ak-
babalaria ilgili özetle şu bilgiler yer alı-
yor:
"Leş yiyen yırtıcı kuşlann ortak adı. İki
familyaya aynlır; eskidünya veyenidün-
ya akbabalan. Eskidünyanın 21, yeni-
dünyanın 7 türü vardır. Içlerinden biri
can çekişen canlı bulursa diğeheri ki-
lometrelerce uzaktan gelir. Besinipay-
laşırken, gövdesi büyük gagası güçlü
olana öncelik tanıyan bir topluluk dü-
zeni vardır. Ama kendilehni alt edebile-
cek başka yırtıcı hayvan avlanna göz
dikerse, en güçlüleri bile geri çekilir. En
pariak renkli olanına 'kral akbaba' de-
nir."
Akbabasız bir dünya dileğiyle...
Türk-îş'ten CHP'ye mektup:
Eıııek düşmanlığuıa ortak ohııayuı
ANKARA (Cıımhuriyet Büro-
su)-CHP il ve ilçe yönetimleri ile
partili delegelere mektup gönde-
ren Türk-Iş, 9 eylülde yapılacak
kurultay sonrasında, CHP'nin hü-
kümetten aynlmasını isteyerek
"CH P, demokrasiye ve emeğe kar-
şı işlenen suçlarda ortaklığı bırak-
mabdır" görüşünü savundu. Türk-
lş mektubu. 9 eylülde yapılacak
CHP kurultayında da salonda da-
ğıülacak.
Türk-Iş Genel Başkanı Bayram
Meral ve Genel Sekreter Şemsi
Denizer imzasıyla CHP'li delege-
ler ile il ve ilçe yönetimlerine gön-
derilen mektupta, SHP ve
CHP'nin 1991 yılıKasımayından
bu yana iktidarda olduğu anımsa-
tılarak CHP kurultayında iktidar
ortaklıgının yeniden değerlendi-
rilmesi gerektiği savunuldu. SHP
ve CHP'ye damgasını \-uran birin-
ci özelliğin, emperyalizme karşı
ilk başanlı ulusal kurtuluş savaşı-
na önderlik etmek ve Türkiye
Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını
her şeyin üstünde tutmak olduğu
vurgulanan Türk-lş mektubunda,
bu partilere damgasını vuran ikin-
ci ve üçüncü özelliğin de demok-
rasiye bağlılık ve emek ağırlıklı
olmalan gösterildi.
SHP ve CHP'nin dört yıllık ik-
tidar ortaklıgının, kendi temel an-
layışı ve ilkeleri açısından tam bir
başansızlık örneği olduğunun ile-
ri sürüldüğü Türk-lş mektubunda.
şöyle denildi:
"SHP ve CHP, diğer konulann
yanı sıra. öncellikk ve özeflikle ba-
ğunazhk, demokrasi ve emeğe say-
gı konularuıda, D\'P ile imzalanan
koalisyon protokolleri ve eklerine,
hükümet programlanna, demok-
ratikleşme ve yeniden yapılanma
uygulama planına uyulmasını sağ-
layamamışdr. SHP "ve CHP, parti
programlannda ve yetkili organ-
lannda yer alan temel ilkelere ay-
kın bir çizgi içindedir. Bu tavır
CHP'yi yiprattığı gibi, muhakfet
gfîçlerini zayıflatmakta, demokra-
si mücadelesine zarar \ermekte.
çalışanlann daha da ezflmesine ne-
den olmaktadır. Halkımıza, çalı-
şanlara ve CHP'nin geçmiş Ukele-
rine karşı suç işleıunektedir. CHP,
bağunsızlığa, demokrasiye ve eme-
ğe karşı işlenen suçlarda ortaknğı
bvakmahdır."
"Türkiye Cumhuriyeti'nin ba-
ğunsızlığuiın. demokrasinin ve
emeğin savunucu olması gereken
CHP, IMF'ye \erilen sözleri yeri-
ne getirmekten başka sonımlültık
tanıma>an bir hükümette daha
fazla kalmamaİHÜr" görüşü savu-
nulan Türk-lş mektubunda, vaat
edilmesine karşın, hükümetin 12
Eylül 'de çıkanlan çalışma yaşamı-
na ilişkin yasalan değiştirmediği
belirtildi. DYP-CHP hükümeti dö-
neminde enflasyonun cumhuriyet
döneminin rekor düzeyine çıktığı
kaydedılen mektupta, şu görüşle-
re de yer verildi:
"Türkiye Cumhuriyeti tarihin-
de ilk kez, kamu kesiminde imza-
lannuş toplusözieşmeierin dördün-
cü dilim zamlan iptal edilmek is-
tendi. Hükümet, 680 bin kamu ke-
simi işçisinin toplusözleşme görüş-
melerinde, IMF'nin isteklerine uy-
du. Enflasyonun yüzde 150'lere nr-
mandığı bir dönemde, bir yıl için
yüzde 5.4 oramnda zam önerdi.
'Işçiyi ve memuru enflasyona ez-
dinmeyeceğiz' diyen hükümet; iş-
çiyi, memuru, emeküyi dar gelir-
liyi ve işsi/i enflasvon canavaruun
eline teslim etti. Kamu çauşanlan-
na grevli toplu pazariık ve siyasi fa-
aliyette bulunma haklan tanınma-
dı. Onurlu CHP'liler; koalisyon
hükümetleri döneminde bağımsız-
lık, demokrasi ve emek adına yapı-
fauılar CHP'ye yaraşmaz. Hükü-
metten aynlın, suça ve ayıba ortak
olmaym."
Türk-Iş Başkanı Bayram Meral,
dün Yol-lş Sendikası Ankara 3
No'lu Şube Genel Kurulu'nda
yaptığı konuşmada da, ülkedc ça-
lışan kesimin gösterdiği iyi niyete
ve gayrete karşın, sorunlann azal-
madığmı, yaptıklan fedakârlıkla-
nn yenni oulmadığını öne sürdü.
Başta işçiler olmak üzere tüm ça-
lışanlann ülke çıkan için yeteri ka-
dar fedakârhkta bulunduğunu be-
lirterek "Işçinin, arük yapacak fe-
dakârlığıyok'' dedi. Ülkede bir sı-
kıntı söz konusu olması halinde.
hükümetin öncelikle çalışanlann
gelirini kısmaya çalıştığım savu-
nan Türk-lş Genel Başkanı Meral,
5 Nisan Kararlan ile birlikte çalı-
şanlann 100 lirasının 28 liraya in-
diğini belirtti.
Hükümetin, vaatlerinin tersini
yaptığını anlatan Türk-lş Genel
Başkanı Meral, hükümetin çeşitli
uygulamalan ile işçinın elini ve
kolunu bağlamaya çalıştığım öne
sürdü. Meral şunlan söyledi:
"Tıkanma aşamasında bulunan
680 bin kamu işçisinin toplu iş söz-
leşme görüşmelerinde, kamuoyu-
na yanhş bilgi veriliyor. 'Kamuda
çahşan işçiler fazla ücret alıyor'
diye bir hava yaradlmak isteniyor.
Böyielikle işçiyi memura, dul ve ye-
time kanı düşman etmeye çahşı-
yortor."
OLAYLARIN
ARDINDAKÎ
GERÇEK
• Baştarafi 1. Sayfada
sistem, Türkiye'deki eği-
tim kurumlarının başarılı
öğrencilerine "Derslerine
girme, ama işte sana ki-
taplık, bilgisayar merkezj,
spor salonu... Zamanını
buralarda değehendir" di-
yecek altyapıya sahip ol-
maması yüzünden çök-
müştür.
Çünkü, yukandaki ola-
nakları bulamayan ve
derslere girme zorunlulu-
ğu kalmayan gençleri,
okul dışında zaman geçi-
recekleri yerlerde bekle-
yen terilikelerin büyüklüğü
ve bunun toplum açısın-
dan ne denli acı sonuçlar
vereceğı, yaşanılarak ka-
nıtlanmıştır.
Altyapı yetersizliği ve
yokluğunun giderilebilme-
si amacıyla getirildiği ileri
sürülen "eğitime katkı pa-
yı ödemeleri" ise çocuk
okutan aileler açısından
tam anlamıyla bir umut-
suzluk kaynağı olmaya
başlamıştır.
Katkı payının, açıklandı-
ğı gibi 50 bin lirayla sınırlı
kalmayacağı ve ek pay
ödemeleri için okullann
şimdiden yol aramaya
başladıklan, Eğitim-Sen'in
Izmir şubeleri tarafından
dile getirilmekte ve bunun
önlenmesi için imza kam-
panyası açılmaktadır.
Üniversite harçlannın
yüzde 300'e varan oran-
larda arttırılması ise eğiti-
min özelleştirilmesi yolun-
da atılmış bir başka adım
olarak değerlendirilmek-
tedir.
Bütün bunlara bakıldı-
ğında, Türkiye'nin gelece-
ğini aydınlatacak gençle-
rimizin, bunun için gerekli
eğitimi alabileceklerinden
kaygı duymamak
ğildir.
Erozyonla savaş
kutsaldır.
T.E.MA.
Türkiye Erozyonla
Mücadele, Ağaçlandırma
ve Doğal Varlıklan
Konıma Vakfi
Tel.: (6212) 281 10 27
268 09 85
Bakü, Moskova tezine
H Baştarafi 1. Sayfada
Süleyman Demirel ile te-
maslan sırasında ülkesinin
bu yöndeki eğilimini Türk
tarafına hissettirdiği kayde-
dildi. Azerilerin, kasım
ayında yapılacak cumhur-
başkanlığı oylaması ve ilk
demokratik seçimlerde
Ruslann olumsuz etkisini
kırmak için erken üretim
konusunda Moskova'ya göz
kırptığı yorumlan yapıldı.
Aralannda Türkiye Pet-
rolleri Anonim Ortaklı-
ğı'nın da (TPAO) bulundu-
ğu Hazar havzası petrolleri-
ni işletecek olan yabancı şir-
ketler topluluğu (YŞT), ger-
çekleştirilecek ana petrol
üretimi öncesinde yapılacak
erken üretim konusunda
Türkiye'nin destek verdiği
Gürcistan'ın Supsa Limanı
güzergâhı ile Rusya'nın No-
vorossisk Limanı tezleri ko-
nulanndaki çalışma rapor-
lannı kısa süre önce tamam-
ladı. Erken üretim hattının
seçimi konusunda YŞT'nin
ve Azerbaycan'm birer oy
hakkı bulunduğuna dikkat
çekildi. Supsa ve Novo-
rossisk hatlannın ekonomik
ve siyasi açıdan değerlen-
dirmesini değişik açılardan
sürdüren YŞT'nin, güzer-
gâh seçiminde Azerbay-
can'm tercihini göz önünde
bulunduracağı kaydedildi.
Teklifler yanşıyor
Türkiye'nin, 20001i yıl-
lann önemli bir stratejik
kaynağı olarak nitelendiri-
len Hazar petrolleri konu-
sunda sergilediği "politika-
sızuğuun", Novorossisk te-
zinin güçlenmesinde, Rus-
ya'nın bölgedeki ağırlığınm
yanı sıra önemli rol oynadı-
ğı belirtildi. Türkiye'nin, er-
ken üretim için destek ver-
diği Gürcistan'ın Supsa Li-
manı seçeneği için yapıla-
cak hattın 200 milyon dolar
harcama gerektirdiği öğre-
nildi. Türkiye. tezini
YŞT'ye çekici kılmak için
finans desteği de verdi. Tür-
kiye'nin finansman desteği
vermesi sonucu Gürcis-
tan'ın topraklanndan geçe-
cek petrol için Tiflis'in ala-
cağı tarife, varil başına 50
sente kadar düştü. Gürcis-
tan'ın varil başına 1.5 dolar
talep etmesınin, Supsa seçe-
neğinde Türkiye'nin Novo-
rossisk'e karşı rekabet şan-
sını azalttığı da bıldirildi.
Yılda 5 milyon tonu bul-
ması beklenen erken üretim
petrolü için Rusya'nın 40 ile
50 milyon dolar dolayında
bir harcama yapacağı bıldi-
rildi. Ancak Rus sisteminin
eski olmasının, petrolde
meydana getireceği kayıp-
lar sonucu petrolün varilı-
nin 2.5 dolara kadar çıkabi-
leceği kaydedildi. Rus-
ya'nın yapacağı yaklaşık 50
milyon dolarlık harcama-
nın. mevcut boru hattı siste-
minin Azerbaycan bölü-
mündeki pompalama siste-
minin tersine çevrilmesi için
gerektiği ifade edildi.
Boğazlar endişesi
Diplomatik kaynaklar,
Rusya'nın Karadeniz'deki
Novorossisk hattındaki 32
milyon tonluk kapasitenin
şu anda dolu olduğunu
anımsattılar. Rusya, büyük
bölümü Kazak petrolleri ol-
mak üzere yılda yaklaşık 30
milyon ton petrolünü Bo-
ğazlar'dan geçiriyor. Türki-
ye, geçen yıl yayımladığı
Boğazlar Tüzüğü'nde, Bo-
ğazlar'dan geçişe önemli öl-
çüde sınırlama getirdi. Kay-
naklar, erken üretim petro-
lünün Rusya'ya verilmesi
halinde, Novorossisk hattın-
daki kapasitenin dolu olma-
sı nedeniyle, petrolün bü-
yük olasılıkla Boğazlar'dan
geçirilmeyeceğini belirtti-
ler. Rusya'nın Bakü üzerin-
den alacağı erken üretim
petrolünü iç tüketim için
kullanacağı, böylece Novo-
rossisk'e ek petrol gönderil-
meyeceği de dile getirilen
olasıhklar arasında yer aldı.
YŞT'nin stratejisi
Petrol kaynaklan, YŞT'-
nin erken üretim petrolünü
daha ucuza taşıttırmak için
müşteri kızıştırma taktiği
uyguladığına da dikkat çe-
kerek şu görüşleri dile getir-
dıler: "Finnalar ana petrol
üretimine geçene kadar er-
ken petrol üretimi yoluyla
dünyadaki petrol taleplerin-
de meydana gelen arz ve ta-
lebi gözlemiş olacaklar. Bu
çerçevede, piyasadaki talep-
lerin düşük olması halinde
2000'li yıüarda geçilmesi
beklenen ana üretimi düşük
seviyede de tutabilecekler-
dir. Böylece Türkiye'nin Ba-
kü-Ceyhan tezinin uygula-
maya konması çok uzun bir
zaman alabitecek."
TEMEL DERS KİTAPLARI
İNGİLİZCE DERS KİTAPLARI
MÜKEMMELE DLAŞMANIN GDRDRD
(DefjerCi İngüizce Öjfretmenkri!
$imdi artıl^etinizde, siziyabancı basım fqtap(ara
imrendirmeyecelç eğitim te/çniğiyk, resimkriyk,
bas(qsıy(a, ciCdiyk daha üstün, daha nitefi/çü, daha fçaûteti \
bir dizi var. ttem de, temeCders (çitabı, aCısürma kitabı ve \
öğretmen fçitabıyla efçşifçsiz... Tümü, TaCim ve Terbiye
IÇuruCu (çaramita iyL%$ %İc
rA(
Bî otarai^kabutediimiş.
A MODERN ENGLISH COURSE FOR TÜRKS
ELEMENTARY I (Orta I)
ELEMENTARY 2 (Orta 2)
INTERMEDIATE I (Orta 3)
DERS KİTAPLARI, ALIŞTIRMA KİTAPLARI VE ÖĞRETMEN KİTAPLARI
*/ (Bu dizi size müİçemmel bir eğitim tefqıiği sunuyor.
JÇçnuCan sanatsal bir zevfçk çaâfifmıs resimkrk
işkyereiç^adetayaşataraf^öğretiyor.
%/ ISaştan sona renkti resimkrk, birinci fıamur kağıda dört
renft ofset tefaiğiyk, en mü/çemmef şekitde basıfıp
ciftkîîere/^efinize uCastırıCıyor.
• OKDLLARA ÜCRETSİZ NUMUNE 6ÖNDERİLİR.
ALIŞTIRMA KİTAPLARI
ÖĞRETMEN KİTAPLARI
MİLLİ EĞİTİMDE 4 5 YILLIK DENEYİM
DERS KİTAPLARI ANONİM ŞİRKETİ
Babıâli Cad. No: 39 Cağaloğlu - İstanbul Tel: (0212) 522 73 15 - 527 76 49 Fax : 513 70 21