Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 3 EYLÜL 1995 PAZAR
KULTUR
^merikan
lüşüncesi,
Wrupa
leştirisini
loğuruyor
kültür Servisi- "Amerikalılan şimdiye ka-
kültürsüz olduklan için eleştiriyorduk.
at şimdi'Forrest GumpYDumb And
nber' gibi filmler sayesüıde, kültürsüz de-
be>insiz olduklanıu anladık" diyor Avru-
lar Avrupa'yı en çok eğlendiren şeyler-
binsı, Amenkahlann boş kafalan. K.Uİ-
lmayan, boş kafalann ürettıği şeyler Av-
a'da alaycı gülümsemelerle karşılaşıyor
'HoUyvvood yapuncılan Amerikan toplu-
nu tam anlarrm la \ ansıüyor" türünden y o
ılara yol açıyor.
lu görüşlerin oluşmasında, Amerika'da
ısenin okumadığinı. entelektüel bır hare-
liliğin olmadığını söyleyen Amerikalı ay-
lann da payı var Fakat v ine de Avrupa'nın
lantılarda ve yemeklerde tartıştıklan tez-
Amerika'dan ithal ediliyor. Fukuvama
ırihinsonugeldrdedıği zaman, Iıberal de-
krasi ve komünızm ile ilgıli düşünce sa-
lannı başlatıvermışti. Birçok düşünce akı-
tartışma, sıyası sözlüğümüzü oluşturan
ımler Amerika'dan kaynaklanıyor. ama
yıne de entelektüel bir hareketlılık oldu-
anlamınagelirmi?
lollywood filmlennde göremiyoruz. ama,
nda Amenka'da bırtakım dergi ve gaze-
•rde sürdürülen entelektüel bır yaşam var
ta bu dergiler Avrupa'dakı benzerlennden
nk ve derinlik açısından oldukça da zen-
ler. tyi de.nasıl oluyordaetkıliyorbu kü-
dergiler toplumu'' Fukuyama'mn "Tan-
Sonu" makalesı Bush'un doktrinının te-
lını oluşturdu. "Tikkun" adlı bır Yahudı
gisı Marksizmle mıstısızmı bırleştırdığı
yazıdan sonra Clinton'dan "Düşünceteri-
ı netieşmesine yardımcı olduğunuz için te-
kür ederim" sözlenm ıçeren bir mektup
ı. Ingılız lşçi Partısı lıden bazı konularda
ışmak içın Ingıliz değıl Amerikan aydın-
nı tercıh etti.
•anınz bu etkıntn sebebı. Amerikalılann
ılist bir şekilde Amenka'da olan her şeyin
lyayı değiştıreceğine olan ciddi inançlan.
ünyanıiı «.konuiiiik vc politü: olduöu ka-
düşünsei olarak da kaderi bizim elimiz-
1
diyorlar ve buna ınanıyorlar.
iu düşünsel çabada kafalannın kanşık ol-
sının da etkısı var Bütün yenı fikırler on-
içın çok etkileyicı ve her şey hakkında
n uzun düşünüyorlar. Tabii bu kafa kan-
ığı, her konuda çözümler üreten ve iyı pa-
.azandıran rehberlenn de ortaya çıkması-
ağhyor. Ne de olsa her şey satılabilir. Şım-
z kadar bu tür bir çok kıtap. en çok satan-
listesıne girmeyi başarmış. Ve böylece.
ta akıl fikir dağıtan. halk tipi aydınlar
smuş. Her kültürel grubun ve her azınlı-
kendi pıri, kendı entellektüeli var.
lu durum, belkı de, ünıversitelere kapa-
, akademisyen Avrupa aydırundan daha
ımli birortam yaratıyor. Avrupa'da kapa-
apılar ardında ve dar çevrelerde yapılan
ünce üretimi. Amenka'da bunun tam ter-
ılarak halka açık ve popüler ortamlarda
çekleşıyor. Fakat. Amenka'daki ortamın
•upa kadar demokratik oldugu söylene-
ı. Avrupa "da insanlar başkalannın düşün-
;rine saygı duymayı öğrendiler. Ameri-
la ise herkes kendi fıknnin doğru ve di-
lennın yanlış olduğundan emındir. Aslın-
belkı de, ikisı birbinnı tamamlayan şey-
Amerika'nın tezcanlılıkla her yeni dü-
ceye atılma huyu olmasa. düşünce yaşa-
bu kadar canlı olmazdı. Ve Avrupa'nın
kuyla yaklaşma alışkanlığı da eleştiriyi
îelişmeyı sağhyor.
'3GANIZASYON
HHler ve Statin Bertin'de
tekrar buhiştu
Kültür Servisi- Nazi dönemine ait re-
sımler. "Berlin-Moskova, Moskova-
Berlin"sergisı kapsamında Berlin'de
sergileniyor. 1945 yılından beri Ame-
rika'da bulunan ve görülmesi sakınca-
lı olan resımlerbırkaç yıl önce Alman-
va'ya getirilmiş, fakat sergilenmesi ya-
saklanmıştı Almantarihinınbuönem-
lı ve acı dönemine aıt resimler belki iyi
niyetle, belkı de kötü olduklan içın
şimdiye kadar halkın önüne çıkanlma-
mıştı. Şımdi insanlar, "İyi ya da kötü
oMuğuna karar verebümemiz için ön-
ce görmemiz gerekiyor
r
' diyorlar.
Berlınlilenn ilk defa göreceği, ikı
kent arasındakı sanatsal ilişkileri konu
edinen. "Berlin-Moskova, Moskova-
Berlin / 1900-1950" ısimli sergi eylül
başında açılıyor. Sergilenen 2 bin 200
resim arasında. Nazı dönemine ait
olanlar çok az bir yer tutmasına rağ-
men. büyük ilgi çekmesi bekleniyor.
Bu resimler potansiyel saldırganlardan
korunmak için ayn birbölümde sergi-
lenecek. Sergiyı düzenleyen Jörn Mer-
kert, yüzyılın tanhınin en önemli kıs-
mını oluşturan totalitenzm olmadan
serginin eksik kalacağını belirtiyor.
Moskova'daki Puşkın Müzesi'yleor-
taklaşa gerçekteştinlen sergi için Ame-
rikalı sanatçı Daniel Libeskind. karan-
lığı anlatan siyah ve kanı anlatan kır-
mızıdan oluşan, iki totaliter ıdeolojiyı
sımgeleyen bir sergileme yen düzenle-
di. Burada, Hitter ve Stalin tarafından
sürgüne gönderilen sanatçılann eser-
leri yer alıyor.
Sergi, 1988 yılında, henüz Berlin
Duvan yılalmarruşken, Berlin'dekı Rus
varhğını anlatmak içın planlandı. Sov-
yet Devrimi'ni izleyen yıllarda yanm
milyona yakın Rus. Berlin'e kaçmıştı.
Aralannda Marc Chagail ve V ladimir
Nabokov gibi ünlülenn de bulunduğu
bu insanlar, Berlin'de bir Rus sanat ha-
reketi yaratmıştı. Aradan geçen zaman
karşıhkh etkıleşimler doğurmuş, bes-
tecıler Schoenberg\ e Scriabin ya da ti-
yatrocular Reinhardt ve Stanislavski
arasında oldugu gibi paralellikler yarat-
mıştı. 1922 yılında açılan ilk*Ber-
li'nde Rus Sanaü" sergisiyle başlayan
sanatsal ilişkıler Stalin'in baskısıyla
karşılaşmış ve Hitler'in ıktidara gel-
mesinin ardından, Almanya'da-
ki sanatçılann yurtdışına kaç-
masıyla bitme noktasma gelmiş-
ti. Berlın'de kalan birkaç Rus sa-
natçı ıse stillerinde birtakım de-
ğişiklikler yaparak çalışmalan-
nı sürdürmüştü.
Merkert, bu dönemde yapılan
resımlenn çok gûzel olduğunu
ve kötü sanat oldugu gerekçe-
siyle yasaklanmalannın saçma-
lık olduğunu söylüyor. Merkert,
bu dönemı ve eserlerin reddet-
menin bunu sahiplenmek kadar
tehlıkeli olduğuna dikkat çeke-
rek. doğru değerlendırebilmek
için tartışmaya açık olmak ge-
rektiğını belirtiyor. İkı totaliter
rejimi karşılaştırmayı amaçladı-
ğını ve ikisini hıçbir anlamda bir tutma-
mak gerektiğinı anlatan Merkert, Hıt-
ler'i etrafında askerlerle gösteren "Hit-
ler Cephede", "StaKn Yağmur Sonrası
Kremlin'dekken" gıbı resımkrin ken-
dısıni ılginç bir şekilde etkilediğini de
sözlenne ekliyor. Merkert'ın Sovyet
ressamlanna eleştinsi ise propaganda
hakkında: "^Sosyalist realizmin propa-
ganda sanaü olmadığını öğreıunelâer.
Bu gerçeğe bakmanın ve onu yansıtma-
nın farklı bir >olu."Merkert yine de
Moskovalılann bu resimleri gördükle-
ri zaman, eskı güzel günleri anımsaya-
caklannı söylüyor. "Çiinkü, bu onla-
Erim Gözen
Ödülleri verildi
Erim Gören ile Uğur Derman adına iki grupta toplanan ödüller verildL
Kültür Servisi- Geçen yıl 4
Eylül'de feci bir trafik kazasında
Prof. Dr. Uğur Derman ve eşi Gül
Derman'la birlikte kaybettiğimiz
çizgi fılm ustası Erim Gözen
adına iki grupta toplanan ödüller,
ögretim üyesi oldugu Eskişehir
Anadolu Universitesi'nde yapılan
bır törenle sahiplerine verildi.
Tan OraU Mine Gözen, Meral
Erez, Fethi Kaba M' Kaan
Kayımoğlu'ndan oluşan seçici
kurul, üniversitede yapılan bir
törenle, "tlk Çizgi Film Ödülü"nü
Erhan Gezer'in "Çorba" adlı
filmine ve "Erim Gözen Mesieğe
tlk Adım Ödülü
r>
nü de, Günay
Ercan'ın "Maske" filmine verdi.
Erim Gözen'in eşi MineOzen
tarafından her yıl verilecek olan
ödüller. bu yıl 15 milyon ve
"BronzPim"dı.
Törende anılan Erim Gözen'in
kişilıgi ve sanatı üzerine Anadolu
Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesı Dekanı Prof. Dr. Engin
Ataç ve Tan Oral birer konuşma
yaptılar.
Esma Sultan')
da4
Güz Müza
Kültür Servisi - Artium Sungur Sanatevi, sezonun
ilk müzayedesinı Esma Sultan Yalısı'nda. 5 eylül
salı akşamı saat 21.00'de gerçekleştirecek.
Rüşrü Sungur'un yöneteceği "Güz
Müzayedesi"nde. açılış fiyatlan 2,5 milyon ile 350
milyon arasında değışen yaklaşık 106 sanatçıdan
178 yapıt yer alacak. Müzayedede, 20. yüzyıl Türk
resminin klasık ve çağdaş örnekleri ile Azeri, Rus
ve Ermeni sanatçılann yapıtlan satışa sunulacak.
Güz Müzayedesi'nde yağlıboya, suluboya ve
özgün baskılar sunulacak. Sanatseverler,
cumhunyet dönemi sanatçılanndan Nazmi Ziya,
Hikmet Onat Ali Rıza Hoca, Sami Yetik, HalU
Paşa: cumhunyet sonrası dönemden Hamit
Görele, İbrahim Safı. Naci Kalmukoglu, Cevat
Dereli. Ali Çelebi, Fikret Mualla, Necdet Kalay,
Zeki Faik İzer, Fahr-el Nissa Zeid, Alhe Berger,
Bedri Rahmi Eyüboğiu ve aynca çağdaş
sanatçılardan Burhan l'ygur. Orhan Peker. Adnan
Vannca, Nedim Günsur, Abidin Dino, Ömer Uluç,
Komet, Gülsün Karamustafa, Erol Akv^vaş, Utku
Varlık. Cuma Ocakü, Sefa, Faruk Cim'ok. Hüseyin
Cahit Derman ve daha birçok sanatçının
yapıtlanyla karşılaşma fırsatı bulacaklar.
HalilPaşa nın
a
MKir'dan
r
adlı tablosu, 350
milyon TL ile müzayedenin en yüksek açılış
fıyatına sahipparçası. Müzayedenin ilgi çekici
parçalan olarak ise şu yapıtlan sıralamak
mümkün:Çeşitlı devlet kuruluşlan için çızdiği
afişlerle tanınan ve Türkiye'de ilk afiş sergisini
açan thap Hulusi'nın, başta Almanya'da
gerçekleştirdiği bır tütün reklamının afiş resmi
olmak üzere, dönemının atmosferinı yansıtan
"Burgazada'da Kadın" adlı çalışması ve aynca
çeşitlı desenleri, fotoğraf ustası AraGüler'in
imzalı bir fotoğraf çalışması, Ermeni ressam
Garabet Yazmacıyan'ın eski Türkçe imzalı
"Küçüksu" adlı çalışması. Givanian'ın "Gece"
adlı tablosu ile Rus ekolünden çeşitlı sanatçılann
resimleri.
Halil Paşanın Mısır'dan" adlı tablosu
GENÇ PAMUKBANK 40. YILINDA
DAHA DA COŞKULU!
BALLET TEATRO ESPANOL de RAFAEL AGUILAR
carmenL A M N • C O
Daha fazla coşku... Daha fazla tutku.
Ballet Teatro Espanol,
Pamukbank'ın 40. yıl etkinlikleri çerçevesinde Eylül'de Istanbul'da. Carmen Flamenco dans gösterisi,
1820'lerin Ispanyası'nda geçen tutkulu bir aşk ve ölüm hikayesinin farkh ve çarpıcı yorumu.
Merimee'nin romanından esinlenerek Bizet'nin ünlü müziğiyle sahneye konan
bu ölümsüz eserin koreografı, 1991'de Londra'da "Yılın Koreografı" seçilen Rafael Aguilar.
Gösterinin başarısı, çağdaş bale, flamenco ve klasik ispanyol dansfigürlerinin
mükemmel bileşiminden kaynaklanıyor...
Italya, Fransa, Almanya ve Japonya başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında
büyük beğeni kazanan Ballet Teatro Espanol, istanbul Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'na
45 kişilik geniş kadrosu ve Ispanya'nın eşsiz ortamını yansıtan orijinal dekorlarıyla geliyor.
PAMUKBANK
\M a
BİLETLER TÜKENMİŞTİR
GINI
KOŞEBENT
ENİS BATUR
Kimiz
Selim lleri'nin "Neden Eski Kültürürnüz" başlık-
lı yazısında üzerinde durduğu "yapay aydın" kimli-
ğinin etrafında, kendi deyişiyle "nerelere uzanabi-
leceği şimdilik bellisız bir tartışma"nın gelişeceği
kesin. Yeni bır tartışma konusu değil bu oysa: Odak,
"Doğu-Batı" eksenınde durduğuna göre yaklaşık
150 yıllık bir geçmişi var. "Felatun Bey ile Rakım
Efendi"der\ Peyami Safa'ya, Ataç'a, Tanpınar ve
Cemil Meriç'e, hümanistlere. Kemal Tahir'e, At-
tilâ llhan a. Niyazi Berkes'e upuzun bir liste çıka-
rılabilir. Denilebilir ki 150 yıllık geçmişimizin kilit tar-
tışması Doğu-Batı karşıtlığında bıçimlenmiştir. Bu-
günden yanna, geleceğimize bakarken de kopama-
yacağımız bir nokta olarak karşımıza çıkıyortartış-
manın beslendiği sorular: Kimiz bız, nereye ait sa-
yıyoruz kendimizi, hangi uygarlığın parçasıyız, na-
sıl yaşamak istiyoruz, seçtiğimiz degerler hangile-
ri?
Aydının "yapay"lığı konusunda Melih Cevdet
Anday a katılıyorum: Aydın kendisıni yapan, yap-
ma yolunda olan insandır. Sanıyorum, has ay-
dın/düzmece aydın türü bir ayrımdan hareket edi-
yor Selim ilen. Kendi payıma, böyle bir aynm ben
de yapıyorum öteden beri: Toplumun değişken de-
ğerlerine göre ikidebır yer, yön ve degerler sistemi
değiştiren; gününün "n/mef"lerinden pay almayı
ana ılkesi sayan; düşüncelerıyle egemen gidişatın
karşısında yer alıp yapayalnız kalmayı göze almak-
tansa, bukalemun benzerlerıyte "durum"a uygun
yeni biçimler seçen kişiler aydın olabilirter mi? On-
lann "düşünsei görünüşleri bütünüyle iktidar ayar-
lıdır. işte yurdumuzda konuk profesör olarak bulu-
nan Şerif Mardin, Nilüfer Göle ve benzeri isimler:
"Birieşttricı zekanın istısnaî yeri", "muhafazakârtı-
ğın manalandırdığı modern" olarak tanımladıklan
Fethullah Gülen'i 1995 Türkıyesi'nin Rasputin'i
haline sokan bu perspektifi borçlu olduğumuz in-
sanlann çift pasaportlu olmaları düpedüz raslantı
mıdır acaba?
Buraya kadar belki de yollanmız aynlmıyor Selim
lleri'yle. "Yapay aydın"'ı tanımlıyor oysa, hem de
olanca açıklığıyla: "Batılı ve daha önemlisi, Batıcı,
mutlak Batı yanlısı", "doğu kültürünün Türk toplu-
mu üzerındeki çok derin, yüzyıllara dayalı etkisini
küçümseyen" bir aydın portresinı çizerken, mutlak
Batı karşıtı, Doğu kültürünün Türk toplumu üzerin-
deki etkisini yücelten bir konuma oturmuyor mu?
Batı'yı ne sandığımız, saydığımız çok önemli gö-
rünüyor bana, Vandal kapıtalizmin beşiği, emper-
yalizmin yüreği, muhafazakâr burjuvadüşüncesinin
ve geleneklennın güçlü bekçisi bir kültürel cograf-
ya mı? Yoksa; özgür bilimsel düşüncenin köktenci
muhalefeti aracılığıyla, devrimci yaratma gücünün
direnişi ve gelişmesiyle insanın evrensel düzeyinin
yükselmesini sağlayan başka bir kültürel coğrafya
mı? Batı'yı anlamdırarak seçmek, ayıklamak, ona
öyle yaklaşmak gerekir. Bu yapılmadığı an bir
"blok"\a karşılaşır, "değerleri kanştırmaya başla-
nz: İki bacağının üzerinde durmaya yeni başlamış
bir sık kıllının cep telefonuyla konuşması, Mercedes
kullanması, buzlu viski içmesi, teybinden tıs-tat mü-
zik dinlemesiyle kadın-erkek eşitliği, günde sekiz
saat güvenceli çalışma koşulları, düşünme, inanma
ve ifade özgürlüklennın gerçekten hayata geçirilme-
si türünden ölçüleri benimsemek nasıl karşılaştın-
labilir, kanştınlabılir?
Doğu'yu ne sandığımız, saydığımız da bir o ka-
dar önemli görünüyor bana. Türkiye'de, dinsel
inançlannın ya da ırksal aidıyet duygulannın belir-
leyıcilığı ölçüsünde kendilerini Doğulu, Asyalı, Or-
ta-Doğulu sayaniarın Karaçi'de, Tahran'da, Şam'da
nasıl yaşanıyorsa öyle yaşamak istemelerini anlıyo-
rum, bunda garipsenecek biryan görmüyorum. Do-
ğu-Batı ıkilemini öne süren aydınlanmıza katılamı-
yorum, buna karşılık. Türk aydını genelde Doğu
dünyasını hiç tanımıyor. Doğu'yu, Türkiye'ye yan-
sıdığı oranda benimsemek istiyor. Yok öyle şey: Do-
ğu, apayn bır paradigmadır. Niyazi Berkes'in "As-
ya Mektuplan'run bugün yeniden yayımlanmasını,
okunmasını dilerdim.
Selim İleri, "eski küttürümüz" diyor. Eski kültürü-
müz dediği, islam kültürü, Müslümanca yaşama
kültürüdür. Türkiye'de eski kültürün yeniden ege-
men olmasını gönülden isteyenler, "İslam devleti"
kurmak ıstiyorlar. Haklılar. Öyle yaşamak isteyenler
böyle yapmalıdırlar. Bunun başka yolu yoktur. Ben,
insanlann ve toplumlann yaşama düzenlerini inanış-
lanna göre değil, düşünüşlerine göre düzenleme-
leri gerektiği kanısını taşıyorum. Inancın evrimi yok-
tur, düşüncenin evrimi vardır. Kültürier değişebilir,
köklü değişikliklerden geçebilirier, bu onlanfakirleş-
tirmez, farklı boyutlar kazanmasını sağlar.
Selim ileri bu konuda bilmem ne düşünüyor?
Hamiş: Yolunuz Priene'ye düşerse, boşuna reh-
ber kitap aramayın, sormayın: "Priene Kılavuzu"nu
ola ki Istanbul'da bir sahafta bulabilirsiniz, bulabi-
lirseniz. Rüstem Duyuran'm kitabını 1948'de Milli
Eğitim Bakanlığı basmış.
Seramik sergisi
TOKYO / ANKARA (ANKA) - Osmanlt
Imparatorluğu döneminde Japonya"dan ithal edilen
"ariti seramikleri", sergılenmek üzere Japonya'ya
gidecek. Topkapı Sarayı Koleksiyonu'nda yeralan
Japon seramıklerinden derlenen ve 107 seramiğin yer
alacağı. "Topkapı Sarayı'ndan Hazineter: Sultanlann
Sevdiği Seramikler "sergisi 3 ay süreyle Japonya'da
sergilenecek. Sergi 8 eylül - 24 aralık günleri arasında
Japonya'nın Kyushu, Shigaraki ve Tokyo kentlerinde
düzenlenecek. Yetkililer sergide yer alan seramiklerin,
16. ve 17. yüzyılda, Osmanlı Imparatorluğu
döneminde, ariti seramikJerinin üretim merkezi olan
Kyushu'dan ithal edildiğini belirttiler.
Edebiyat dergisi
ANKARA (,-VA) - Ankara Üniv ersitesi TÖMER Dil •
Merkezi'nin, Türk topluluklannın dil ve kültür
bağlannı araşrırmak amacıyla hazırladığı Türk
Lehçeleri ve Edebiyatı Dergisi yayımlandı.
TÖMER'den yapılan açıklamaya göre üç sayısı art
arda çıkan derginin ikı de özel sayısı yayımlandı.
Kazak Türklen'nin dil ve edebiyat ustası Abay'ın
doğumunun 100. yılı dolayısıyla çıkanlan Abay ve
Manas özel sayılannın bu konudaki boşluğu
doldurması bekleniyor.
Fotoğraf Sergisi
ZONGULDAK(AA) - Zonguldak Gazeteciler
Cemıyetı, insanlık dramı yaşanan Bosna-Hersek ile
ilgili fotoğraf sergisi açtı. Tekel Devlet Güzel Sanatlar
Galerisi'nde düzenlenen serginin açılışında konuşan
Zonguldak Beledıye Başkanı Zekı Çakan, Avrupa'nın
ortasında insanlık dramı yaşanan Bosna-Hersek'te
Sırp zulmünün sona p""»-^™ istedi.