Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 ŞUBAT 1995 PAZAft
8 PAZAR KONUKLARI
Salih ZeldPeMn'egöre Türkiye'de *yapıpolisliği'kurtnakzo
- İmaryetkilerinin belediyelerdeya da
yerel yönetimlerde olması demokrasi
için gereklidir, diyoruz. Attcak
Türkiye'nin durumu da ortada.
Yetkinin hem yerelyönetimlerde
olması hem de bilimsel ve toplum
yararına kullandması nasıl
gerçekleşririlebilir?
PEKİN - Evet, planlann yerel
yönetimlerde olması gerekir. Atna
Türkiye'de kurumlar yerli yerine
oturmamıştır. Yerlerıne oturmayan bu
kurumlardaki kaymalardan ötûrü,
bütün bu plansızlıklar yaşanıyor. Bir
planlı kent gelişmesini unuttuk. Bu iş
maalesef Türkiye'de siyasetçilenn
eline kaldı.
- Yani kentlerdeki arazUerin
yağmalanmastna cevaz veren kişiler
siyasiler mi sizce?
PEKİN - Çok net bir şekilde, evet.
Hem uygulamada aldıklan kararlarla
hem de var olan bazı kanun ve
yönetmehklere zaman zaman
yaptıklan müdahalelerle...
- Peki sizce bunu neden yapıyoriar?
PEKtN - Her toplumda olduğu gıbi
imar, büyük bir rant oluşumunun
meydana geldiği alan. Yerel
yönetimleri hem bir yandan
savunuyoruz hem de bunlann da
kendilenne siyasi çıkar sağlama çabası
ıçinde olduklannı görüyoruz.
Büyükşehir Belediye Yasası da buna
yardımcı olmuş, tam bir imparatorluk
kurdurmuştur. Beledıyenın
meclısınden geçmiş bir planı ya da bir
plan tadilatını yeniden tadıl etme
yetkisi veriyor. Türkiye'de pek çok
SALİH ZEKt PEKİN - Izmir, 1945 doğumlu.
uzun süre mimarlık yaptı. Türkiye'ye dönünce
Orta öğrenimini Izmir'de tamamladı. Daha sonra Fransa'ya gitti. Bu ülkede
de mesleğini sürdürdü. Geçen yıl Türkiye Mimarlar Odası Başkanı seçildi.
SUNUŞ: Türkiye de yıllardır arazi yağması,
inşaatlarda başıbozukluk, imar planlarının
kişisel çıkarlar uğruna her türiü tahrifatı
yaşanıyor. Yerelyönetimler son 30yıldır
kentlerde bozuk planlama,
gecekondulaşmaya göz yummak, kent
alanlannda inanümaz ranûar yaratmak ve
yarattırmakla suçlanıyorlar. Son olarak da
hükümet başta htanbul olmak üzere, yerel
yönetimlerin, yetki alanlarındaki imar
yetkilerini kendi denetimi altına almak için
kolları sıvadı. Türk insanının beyninde bu
bağlamda çeşitli sorular oluşmuştu. Yetkiler,
demokrasinin temel taşları kabul edilen verel
yönetimlerde kahrken hem de bilimsel ve
toplum yararına nasıl kullanılabilirdi?
Mimarların ve Mimarlar Odası 'nın
inşaatlarda neden yetki ve sorumluluklan
yoktu? Planlara neden müdahale
edemiyorlardı? Yerelyönetimler Mimarlar
Odası 'nınproje denetimleri yapmasına
nedenyanaşmıyorlardı? Üstüne üstlükde
hükümet, inşaatları denetleyecek bir "yapı
polisi "oluşturulmasıfıkrini ortaya atmıştı.
Bunun işlevi ne olacaktı? Bütün bu sorulann
yanıtlannı Türkiye Mimarlar Odası Başkanı
Salih Zeki Pekin 'le konuşmamızda bulmaya
çalıştık
Türkiye'de kentbilinciyok'kent büyükşehir belediyesi oldu.
Bunlann bazılannın alt beledıyeleri de
yok. Tek başına büyük kent belediyesi
oldular. Daha pek çok kent de
büyükşehir belediyesi olmak istiyor.
Çünkü devlet bütçesinden ahnacak
yüzde 5 ödenekten yararlanmayı
amaçlıyorlar. Işın çarpıklığının önemli
bir ned'enı kaynak eksıkliği. Batı. yerel
yönetımlerdeki kaynak eksıkliğini çok
eşki dönemlerde çözmüş. Hatta Batı
bile değıl... Türkiye Mimarlar Odası,
Akdenız Mimarlar Bırlığı'nın kurucu
üyesidir. Bu çerçevede bir
grup mimar, Cezayir'e
gitmişıik. Orada Rabat
kentine hayran kaldık.
Rabat, bu sorunu çoktan
aşmış. Orada da KDV
Yasası var. Rabat'ta doğan
artı değerin yüzde 6O'ı o
kentte kalıyor. Ama
Türkiye'de ancak yüzde
15'ı kalmaktadır. Bızde
toplumsaJ yararlan
gözeterek hareket etmek
için beledıyeler, yeterli
kaynağı
bulamamaktadırlar. Bu
durumda kaynak yaratma
zorunluluğu doğunca da
imar planlanna müdahale
ederek bu hareket ıçinde
doğan ranttan bir pay
alarak o kaynağı yaratma
yoluna gıdiyorlar. Bunun
sonucunda da toplum
yaranna hareket etmesi
gerekırken kişi çıkarlan
doğrultusunda hareket
ederek imar planındakı
değişikliklen bazı kişilenn
çıkanna sunmaktadır.
Olmaması gereken bir kat
yüksekiiği vererek bir
arsayı çok değerli hale
getirip bu arsayla ilgilenen
şahsa, şirkete ya da
kuruluşa satabilmektedir.
- Bu, sanıyorum
tstanbul'da çok açık
bîçimde görülüyor. Bazı
semtlerdeyoğun olarak
binalann çatılarının
kapanmadığı ve ileride kat
çıkabilme amacıyla
betonarme demirlerinin
açıkta bulunduğu
görükbiliyor...
PEKtN - Bız bunlara
"ümitfilizleri"diyoruz.Bu
ümit filizlerini artık Taksim'deki
apartmanlann çatılannda bile
görüyoruz.
- Peki, bu aşamada mimarlık yetkileri
ve Türkiye Mimarlar Odası 'nın
misyonu devreye girmiyor mu?
PEKİN - Daha önce de söylediğim gibı
Türkiye'de yerine oturmamış kurumlar
ortaya çıkmıştır. Meslek odalan,
Türkiye'de tam yerine oturmamış
kurumlar yapısına sahiptir. Bir yandan
kamu yaranna hareket edeceksiniz, bir
yandan da üyenin çıkannı
koruyacaksınız. Tam birbiine zıt iki
kavram. Mimarlar Odası gibi bır
kurum, bir yandan toplum çıkanna
çahşırken bır yandan da üyesine, yani
mimarlara dıyecektir ki: "Yapüğın iş
topluma yararta olsun. tnsanlar senin
yaptığın işten zarar görmesinler.''Ama
bir > andan da miman arkasına alıp
onun çıkanna koruyacaktır. Böyle bir
kurum yapısı çelışkılıdır. Ben her
zaman söylüyorum. Türkiye'de
mimarlar ve mühendisler mesleklerini
ne kadar zor koşullarda icra etseler de
cennette yaşıyorlar.
- Neden?
PEKİN - Türkiye'de mimarlar ve
mühendisler, meslek yasası olmadığı
için yaptıklan işten sorumlu
değillerdir. Sadece imar yasasının bır
maddesinin getirdiği zorunluluk
nedeniyle bazı sorumluluklan vardır.
'Banker Kastelli' adıyla tanınan Cevher
Özden'i televizyonda izledim. Sahibi
olduğu Ipar Köşkü'nün bahçesine
yaptırdığı yapılarla ilgili kendi
savunmasmı gördüm. Orada kişinin bir
yağmaya katılmakla suçlanması
durumunda sığındığı şeyin "yasa"
olduğunu görüyorsunuz. "Benim yaptığım
yasal" diyor. Yani yasalan bir punduna
getirmiş, uydurmuş.
verdiği önergeyle çıkıveriyor. Belki
umudu buna bağlamak lazım. Ama
uzun tartışmalar sonucu bu yasa
çıkanlmaya çalışılırsa herhalde bu
Meclis'te kuşa döndürülür. Gidişat
kötü. Türkiye'de imar planlan
istikamet planlan gibi anlaşılmıştır.
Bence burada Bayındırlık
Bakanlığı'nın suçu çok büyüktür.
Planda on metrelik yolun iki tarafında
ancak şu kadara kadar kat çıkıhr,
denmiştir. Sokak ölçeğine gelene kadar
daha yapılması gereken çok şey vardır.
Bütün bunlann
denetlenmesi lazım.
- Burada sormak istediğim
şey, son zamanlarda ortaya
atüan "yapı polisi" anlayışı.
Bu, sizce ne kadar etkili
olabilir yapılann
denetlenmesinde?
PEKİN - Denetim, ancak
toplumun bütün
katmanlannın katılmasıyla
olabilir. Plan süreklidir.
"Bir plan \aptik. Bu 20
yıDıkbr. Bu süre sona erince
bir daha yapanz" anlayışı
olmaz. Toplum nasıl sürekli
gelişiyorsa plan da sürekli
gelişecektir. Türkiye'de
başka garip bir şey daha
var. Planı yapan ve
uygulama yetkisine sahip
olan erk tek, aynı... Yerel
yönetimlere geçti diyoruz,
ama orada da çok temel bir
kurgu hatası var. Planın
yapımı belediyenin
planlama bürosunda;
uygulama da onda... Bugün
daha fazla yetkıye sahip
olan belediye başkanlan
artık bu planlan elleriyle
çiziyorlar. Kuşadası'nda bu
oldu. Oysa oranın belediye
başkanı da mimar. Bu
kadar keyfı bir şey olamaz.
Plan, teknik bir olaydır.
Burada mimarlann yanında
pek çok disiphnlerin
katılması gerekir.
Sosyologlar, psikologlar,
yapar, gözüyle bakıyor. Dolayısıyla
sahip çıkmak da zor. Bir de her şey
kapalı kapılar arkasında cereyan
ediyor. Yönetmelik değişikliklen,
planlan askıva almak... Planlann bir ay
askıda kalması da önemli değil. Sade
vatandaş bu planı anlamadıktan
sonra... Hiç bir şey şeffaf değil. Hiç
kimse de kalkıp topluma, bak burası
yeşıl alan, burası spor tesisi, demiyor.
Dolayısıyla planlanmız hiç bir
şeffaflığı olmayan, kapalı kapılar
arkasında her an manipüle edilebilecek
belgeler haline geliyor.
Fas'a gittiğimizde Rabat
kenti çok hoşumuza gitti.
Gerçekten şehircilik
anlayışı mükemmeldi.
Bunun nedenini araştırdık
ve anladık. Bir kere daha
önce de söylediğim gibi o
kentteki KDV'nin yüzde
6O'ı kentte kalıyordu. Sonra
savunma ve dışişleri
dışında, içişleri, sağlık,
güvenlik, ıtîfaiye bütün
hizmetler belediyenin
elindeydi. Yani bir anlamda
orada belediye başkanının
yetkileri valininkinden
üstün. Ama bu Fransa'da da
Almanya'da da Ingıltere'de
de böyle. Sistemlerde biraz
farklüık gösterse de olay
bu... Bir de şehircilik
enstitüsü kuimuşlar. Bütün
planlar bu enstitüde
yapılıyor. Aynca orada
şehircilik müfettişi kurumu
Trafik polislerini ele alalun. Belli
zamanlarda denetim yapıyoriar, cezalar
kesiyorlar. Ama bir karayolunda bir
facia oluyor. Kimse de gidip yerinde
denetlemıyor. Öte yandan o çevirmeler
yapılıyor, cezalar kesiliyor; ondan
sonra üç ay boyunca her şey
unutuluyor. Ben, polis yaklaşımıyla bir
çözüm olamayacağı kamsındayım.
'Banker Kastelli' adıyla tanınan
Cevher Özden'i televizyonda izledim.
Sahibi olduğu Ipar Köşkü'nün
bahçesine yaptırdığı yapılarla ilgili
var.
O da bir işçi inşaattan düşüp öldüğü
takdirde yakasına yapışılacak adam
olması gereğidir. Türkiye'de bakış açısı
budur. Mimar, bır yetkıye de sahip
değildir. Yetkıye sahip olmaymca
verdiği talımat doğrultusunda bınalar
yapılmamaktadır. Istanbul'un yüzde
65'i kaçak yapılarla doludur. Yani iki
kat izni verılmesıne karşın dokuz kat
yapılan yasak yapılar vardır.
Meslekler, o olguya yasal olarak da
sahip değillerdir.
- Öğrendiğime göre odanız bir meslek
yasası çıkarma hazırlığı ıçinde... Bu
yasa neyi amaçhyor?
PEKİN - Evet. Ama bunun
yasalaşacağından pek de umutlu
değıliz. Sabırlıyız, bekleyeceğız.
Türkiye'de kanunlann çıkış şekli de
çok ilginç. Hiç ummadığınız bır kanun
bir geceyansı iki milletvekilınin
görev almalıdırlar.
- Belediyeler neden
Türkiye Mimarlar
Odası 'nın ya da şubelerin
proje denetimini
istemiyorlar? Bunun içyüzünü biraz
anlatır mısınız?
PEKİN - Bizi kanştırmak istemiyorlar.
Başka bir izah tarzı yok. Yani
belediyeler, kimse kendisine
kanşmadan at oynatmak istiyorlar.
Sonuç ona dayanıyor.
- Burada, Istanbul'un Nazım Planı
neden hâlâ yürürlüğe sokulamtyor
diye sormak da boş olacak
sanıyorum...
PEKİN - tstanbul'da nazım plan olması
tabii ki talana bir parça sekte
vuracaktır.Ama Istanbul'da nazım plan
yürürlüğe konsa, biz planı onaylasak
da bunun ne kadar uygulanacağı
konusunda şüphelerimiz var.
Insanlanmız garip. Kentte bir toprak
parçasının onun yaranna aynldığının
bilincinde değil. Bilincinde olmadığı
için, nasılsa birisi gelip oraya bir şey
- Bunun görevi nedir?
PEKtS - Meğer orada da
bizdeki gıbi olaylar olmuş.
Bu tür olgulan önlemek için
bu kurumu kurmuşlar.
Bizde "yapı polisi"
kavramını ortaya attılar. Bu
acaba neyi denetleyecek,
neyin polisliğini yapacak?
Yine Fas'tan ömek vereyim.
Fas, yedı eyalete bölünmüş.
Her bir eyalet için de bir
yapı müfettişi var. Herhangi
bır imar karan, bır inşaat
ruhsaö karan onlar
görmeden alınamıyor.
- Peki bu kişiler
deformasyona
uğramışlarsa, bir takım
kaçak, yasa dışı
yapüaşmaya göz
yumarlarsa ne olacak?
PEKİN - Bu müfettişler, özellikle çok
tanmmış mimarlardan, şehircilerden
seçilmiş. Her türlü yetkiyle
donatılmışlar. Ama küçük bir
defonnasyonu dunımunda o kişiye
hayat boyu mesleğini o toplumda
uygulayamama cezası veriyorlar.
- Ama tabii Türkiye'de bir büyükşehir
belediye başkanı kalkıp da "Ben tabii
ki kaçak yapıda oturuyorum. Düzen
bu" dediğinde bu belediye baskamm
denetlemek için de müfettişlerya da
yapı polisi mi görevlendirmek
gerekiyor?
PEKİN - Bence yapı polisliği hem
Türkiye'nin genelde içinde bulunduğu
koşullardan ötürü hem de yasal
düzenlemeler ve kültür açısından zor.
Türkiye'de öncelikle kent bilincinin
oluşması lazım. Biz toplum olarak kent
kültüründen yoksunuz. Hatta biz endüstri
devrimini geçirmedik. Kapitalizm, bireyin
kendi çıkanna yarar sağlayan bir
felsefedir. Ama Batı'da kapitalist kendi
çıkannı daha da arttıran bir düzen
oluşturmuş. O yüzden kent planlaması
koşulunu koymuş. Biz o endüstri
devrimini geçirmeden oradan aldığımız
bir ana fikri düşe kalka uygulamaya
çalışıyoruz.
kendi savunmasmı gördüm. Orada
kişinin bir yağmaya katılmakla
suçlanması durumunda sığındığı şeyın
"yasa* olduğunu görüyorsunuz.
"Benim yapüğım yasal" diyor. Yani
yasalan bır punduna getirmiş,
uydurmuş. Size burada Kıyı
Yasası'ndan örnek vermek istiyorum.
Kıyı Yasası çıktı, "lyi bir şey çıkü"
dedik. Ama arkasından bir yönetmelik
çıkanldı, kanunun topluma getirdiği
avantajlar yok edildi. O yönetmelik
sayesinde herkes istediğıni yapabilecek
duruma geldi; yapıyoriar da... Turizmi
Teşvik Kanunu var. Bu kanun
yüzünden bir gecede imar durumu
değiştiriliyor; o yerde üç yerine beş kat
çıkılabihyor.
- Hükümetin son karan var. Yerel
yönetimlerin imar ve plan çalışmalan
merkezi hükümetin denetimine
veriliyor...
PEKİN - Yerel yönetim ve merkezi
hükümet arasında iyiniyetli bir diyalog
varsa olumlu. Çünkü merkezden ülke
planını yapamazsınız Bu erk olarak da
teknik olarak da mümkün değil. Şimdi
Çanakkale'ye bır köprü yapılması söz
konusu. Bunu lütfen ulaşım
plancılanna sorun. Hiçbir rantabilitesi
olmayan bır olay. Hiçbir planı yok. Siz
Edirne'den gelecek trafiği
doğuya götürmek ve
Istanbul Boğazı'nı
rahatlatmak ıstemiş
olabilirsiniz. Ama bunun
başlangıç noktası sadece
Çanakkale Boğazı'na
köprü yapmak değildir. Bu
köprü yüzde üç kapasiteyle
kullanılacak diye böyle bir
yatınm yapmanın anlamı
yok. Ama Türkiye bunun
büyük bir ekonomik aks
üzennde olmasını sağlarsa
tabii ki rantabl olur. Ama
buraya köprü en son
yapılacak şeydir.
Şimdi bu konuda büyük bir
yaygara kopanlıyor. Bunun
amacı da bırtakım
bakanlann, bırtakım
mılletvekıllennm.
seçmenlenne sempatik
görünmeleri...
- Peki, bu köprü
olgusunda Çanakkale
çevresindeki StT alanlan
arsa spekülatörleri
tarafmdan yağma
edilebilir mi?
PEKİN - Hemen
arkasından başladı. Köprü
ve organize sanayi
bölgesi...
Şimdi de "Havaalanun
büyüteceğiz,'' dendi. İki
yılda bolgedeki arsalann
fiyatlan yırmi katına çıktı.
- Sizce çıkış yolu nedir?
PEKİN - Türkiye'de
öncelikle kent bilincinin
oluşması lazım. Biz
toplum olarak kent
kültüründen yoksunuz.
Hatta biz endüstri
devrimını geçirmedik.
Kapitalizm, bireyin kendi
çıkanna yarar sağlayan bir
felsefedir. Ama Batı'da
kapitalist kendi çıkannı daha da
arttıran bir düzen oluşturmuş. O
yüzden kent planlaması koşulunu
koymuş. Biz o endüstri devrimini
geçirmeden oradan aldığımız bır ana
fikri düşe kalka uygulamaya
çalışıyoruz.
Ama bizde o bilinç eksik Yerel
yöneticilerin yapması gereken kent
suçunun ne büyük bir suç olduğunu,
nelere mal olması gerektiğini
göstermek. Burada yapı polisıyle ilgili
bir şey daha söylemek istiyorum.
Yapının başında yapı polisiyle
denetlemek değil, eğiterek ve
sorumluluk paylaştırarak sorunu
çözmek gerekir. Sorumluluk bence
sonuçta yetkiyi de getirecektir.
T.C. MUĞLA İCRA DAİRESt İLAMSIZ TAKİPLERDE ÖDEME EMRİNİNİLANEN TEBLİĞ1
DosyaNo- 1994,147
1 - Alacaklı ve varsa vekilinın adı, soyadı ve ıkametgâhı Akbank T A Ş
Vek. Av. Nevzat Sançoban, Muğla
2- Borçlunun ve varsa kanuni temsılcısinın adı, soyadı \e ıkematgâhı
Mustafa Delıbaş, Inönü Cad. No: 5/A, Garaj karsısı. Ford Bayıı. Yatağan.
3- Alacağm Turk parasıyla tutan, faız mıktan ve ışlemeye basladığı
tanh: Alacak 9 131 074.-TL. faiz 1.318.932.- TL, toplam 10 450.000.-
TL. alacağın takıp mas. takip ücr ve yüzde 130 kredı faizıyle bırlıkte
tahsılı.
4- Senet ve tanhı ve senet yoksa borcun sebebı: 13 111990 tarihlı kre-
dı sözleşmesı
5- Birterekeye karşı yapılan takıplerde mırasçılann adı, soyadı, söhret
ve ıkametgâhlan lşbu ödeme emnnın ılan tanhınden ıtıbaren borcu ve
takıp masraflannı yırmı ıkı gün ıçmde ödemeniz (temınatı vermeniz),
borcun tamamına veya bır kısmına veya alacaklının takıbat ıcrası hakkına
daır bır ıtırazınız varsa. senet altındaki ımza sıze aıt değilse yine bu yir-
mı ıkı gün içinde aynca ve açıkça bildırmenız, aksi halde ıcıa takibinde
bu senedm sizden sadır olmuş sayılacağı, ımzayı reddettiğiniz takdirde
de meTciı önünde yapılacak duruşmada hazır bulunmanız, buna uy-
mazsanız vaki ıtırazınızın muvakkaten kaldınlacağı senet veya borca ıtı-
razınızı yazılı veya sözlü olarak ıcra daıresıne yırmı ıkı gün ıçinde
bıldırmedığınız takdirde aynı müddet ıçinde 74. raadde gereğınce mal
beyanında bulunmanız, aksi takdirde hapisle tazyik olunacağınız, hiç mal
beyanında bulunmaz veya aykın beyanda bulunursanız hapisle ceza-
landınlacağınız, borç ödenmez veya mraz edılmezse cebn ıcraya devam
edı leceğı, tebliğ yerine kaim olmak üzere ilanen ıhtar olunur. 17.1.1995
Basın: 5135
T.C.
KADIKÖY 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ
1994/743
Kadıköy, Caferağa Mahallesı, Arayıcı Başı Sok. 3/5 adresınde
ıkamet eden Ahılya ıle Kıryakiçe'den olma, 1315 doğumlu, mev-
cut rahatsızlığı nedeni ile vesayet altına almarak kendisine aynı
yerde ikamet eden ve lstanbul-Bakırkoy nüfusuna kayıtlı 1335
doğumlu Naciye Nermin Yürek vası tayın edılmıştir.
fian olunur. 31.1.1995
Basın: 5095