Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5ŞUBAT1995PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER
Cumhurbaşkanı'na açık mektup
Prof. Dr. MUSTAFA ALTEVTAŞ
S
ayın Cumhurbaşkanım, l
Şubat 1995 günlü Cumhu-
riyet gazetesinde. llhan Sel-
çuk'un Pencere'sinde size
yazılan bır mektup yayim-
İandı. Yüksel Erdoğan adlı
bir yurttaş tarafından yazılmış olan bu
mektubu, dilerim okumuşsunuzdur. Sa-
yın Selçuk'un Pencere'sini ve bu pen-
cere içinde yer alan mektubu, Hindis-
tan gezisinde bulunduğunuzdan ötiirii
belki de okumak olanağı bulamamış
olabilirsiniz.
Sayın Cumhurbaşkanım, Sayın Er-
doğan'ın makamınıza yönelık olarak
yazdığı mektubu okudugumda kanım
dondu, yüzüm kızardı, utandım. Birin-
san olarak utandım öncelikle, bir yurt-
taş olarak utandım sonra. Bir insana,
bir yurttaşa, başında bulunduğunuz
devletin, devlet organlannın yaptıklan-
nı, ak kâğıt üzenne diişen kara satırlar-
dan öğrenince. bu >r
urttaşın düşürüldü-
ğü umarsızlıktan, İcendi payıma düşeni
aldım ve ben de, aynı duygu ve dûşün-
celere kaptırdım kendimi. Ülkesini ve
ulusunu çok sevmesine karşın, Türki-
ye Cumhuriyeti yurttaşlığından çıkıp.
Afrika'da bir ülke yurttaşlığına geçme-
yi düşünme durumunda bırakılan Sayın
Erdogan'ın, daha doğrusu nice Erdo-
ğanlar"ın durumlanndan sizin de çok
üzüldüğünüzü. Cumhurbaşkanı olarak,
böyle duruma düşürülen yurttaşlara
başkanlık etmenin ne ölçüde yaralayı-
cı olduğunu duyumsamış olduğunuz
düşüncesine kaptırdım kendimi.
Sayın Cumhurbaşkanım. bircumhur-
başkanına böyle bir mektubun yazıldı-
ğı bir ülkede yaşayan biri olarak, bir an
için kendimi sizin yerinize koydum ve
yapılması gerekenleri düşledim. Izniniz
olursa bunlan sizinle paylaşmak iste-
rim.
Cumhurbaşkanı olarak, Türk ulusu-
nun birliğini temsil ederbiryerdesiniz.
Anayasanın uygulanmasını, devlet or-
ganlannın düzenli ve uyumlu çalışma-
lannı gözetmeniz, görevlerinizin başın-
da gelmektedir.
Gerekli görürseniz Bakanlar Kuru-
lu'na başkanlık eder Bakanlar Kuru-
lu'nu başkanlığınız altinda toplantıya
çağınrsınız. Devletin ulusal güvenlik
siyasetinin belirlenmesi, saptanması ve
uygulanması ile ilgili kararlan alan.
devletin varlığı ve bağımsızlığı, ülkenin
bütünlüğü ve bölünmezliği, toplumun
huzur ve güvenliğinin korunması konu-
larında karar odağı olan "Milli Güven-
lik Kunılu"nun Başkanısınız. ldarenin
hukuka uygunluğunun, düzenli ve ve-
rimli biçimde yürütülmesinin ve geliş-
tirilmesinin sağlanması amacı ile ku-
rulmuş bulunan Devlet Denetleme Ku-
rulu eli ile tüm kamu kurum ve kuru-
luşlannda ve sermayesinin yansından
fazlasına bu kurum ve kuruluşlann ka-
tıldığı hertürlü kuruluşta, kamu kuru-
mu niteliğinde olan meslek kuruluşla-
nnda, her düzeydeki işçi ve işveren
meslek kuruluşlannda, kamuya yarar-
lı derneklerle vakıflarda. hertürlü ince-
leme, araştırma ve denetlemeleri yap-
tırma gücüne sahipsiniz.
Göreve başlarken, ulus ve tarih huzu-
runda namusunuz ve şerefiniz üzerine
içtiğiniz and ile de devletin varlığı ve
bağımsızlığını. vatanın ve milletin bö-
lünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız
ve şartsız egemenliğıni korumayı: ana-
yasaya, hukukun üstünlüğüne, demok-
rasiye, Atatürk ilke ve inkılaplanna ve
laik cumhuriyet ilkesinebağlı kalmayı,
milletin huzur ve refahı, milli dayanış-
ma ve adalet anlayışı içinde herkesin in-
san haklanndan ve temel hürnyetlerin-
den yararlanması ülküsünden aynlma-
mayı, Türkiye Cumhurıyeti'nin şan ve
şerefini korumak, yüceltmek ve üzeri-
nize aldığınız görevi tarafsızlıkla yeri-
ne getirmek için bütün gücünüzle çalış-
mayı; üstlenmiş bulunmaktasınız.
Ulus ve tarih önünde ettiği yeminle
üstlendiği görevlen omuzlayan bıri ola-
rak sizin, Sayın Erdogan'ın mektubu
üzerine yaptıklarınızı öğrenmek ve
bundan mutluluk VĞ güven duymak, bır
yarttaş olarak benim de hakkım oldu-
ğu düşüncesindeyim. Düşlüyorum ve
gerçekolmasını diliyorum ki, Sayın Er-
dogan'ın mektubu üzerine, devleti ha-
rekete geçirmiş, o'nu demokrat olma-
nın bedelini ödemekten kurtaracak ve
Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak
onurlu ve güvenli yaşam şartlannın
sağlanması için umanm v e beklenm ki,
hükümeti. Milli Güvenlik Kurulu'nu,
Denetleme kurulu'nu harekete geçire-
rek, şu sorulann yanıtlanmasını onlar-
dan istemişsinizdir.
1- Sayın Erdogan'ın üç çocuğu ile
kendisine ve Kayalıpınar köylüsüne
karşı işlendıği ileri sürülen huİcuk dışı
işlemlerin gerçek nedenleri nelerdır?
2- Iki numaralı oğlunun, "Buradan
soku mezun olamaz" diyerek ilişkisini
kesen üniversite ve fakülte hangisidir?
28.9.1994 tarihinde tstanbul Beşik-
taş'ta Arzum Kafe'de iki arkadaşı ile
bırlikte öldürülmesinin gerçek nedeni
nedir? Olaysız geçen cenaze töreninde
doksan insan neden gözaltına alınmış-
tır?
Kayalıpınar köyü ikı kez neden ba-
sılmıştır? Gece baskınında silahlar atı-
larak. köylülerın boğazlan neden sıkıl-
mıştır? Insanlara Çerkez, Türk, Kürt
müsün diye etnik kökenleri, Alevi, Sün-
ni misin diye dinsel inançlan neden ve
kimler tarafından sorulmuştur? Başsağ-
lığına gelen \e Sayın Erdoğanlar'la ko-
nuşanlara kim, neden suçlu işlemi yap-
mıştır?
3- Devleti haksız tutuklama cezası
ödemeye mahkûm eden, Sayın Erdo-
gan'ın kızını kimler. niçin gözaltına al-
mışlardır? Damadına benzer işlemler
neden ve kimler tarafından yapılmış-
tır?
4- Bazan emniyette, bazan savcılık-
ta ve bazan da mahkemede aklanan
kimselere, aile boyu yöneltilen baskıla-
nn. terörün nedeni ve sorumlulan kim-
lerdir11
5- Sayın Erdoğan'ı çok sevdiği ülke-
si ve ulusundan kopancı. o'nu Türkiye
Cumhuriyeti yurttaşlığından çıkmaya
zorlayan ermenleri yaratanlar kimler-
dir?
Sayın Cumhurbaşkanım, benim usu-
ma takılan sorulann, sizin de usunuza
takıldığını ve bu sorulann yanıtını bu-
labilmek için devleti harekete geçırdi-
ğınizı, and'ınızın gereğini yerine getir-
mek için çırpınma içine girdiğinizi um-
mak istiyorum, düşlemek istiyorum.
Çünkü siz. Cumhurbaşkanı görevine
başlarken, anayasaya, hukukun üstün-
lüğüne, demokrasiye bağlı kalacağını-
za, herkesin ınsan haklanndan ve temel
özgürlüklerden yararlanması ülküsün-
den aynlmayacağınıza söz venmiş, and
içmiştiniz.
Nice Erdoğanlar için de sürdürme-
nizi beklediğim bu davranışınızm, yal-
nızca Erdoğanlar'a karşı işlenen ve iş-
lenmekte olan suçlann önünü kesmek-
le kalmayıp, Türkiye Cumhuriyeti dev-
letinin şan ve onuruna da katkıda bulu-
nacağına inanıyorum. Başlatacağınız
bir soruşturma, yalnızca yurttaşlara
karşı işlenmekte olan suçlann sona er-
mesini sağlamayacak, eğer Sayın Er-
dogan'ın dile getirdikleri gerçek değil-
se, devletin suçlanmasını önleyecek ve
aynı zamanda bız Türkiye Cumhuriye-
ti yurttaşlannda da devletine karşı gü-
ven duygusunu güçlendırecektır. Eğer
bunlaryapılmayıp, "Bana millivetçUer
ve sağcılar suç işliyor dedirtemezsiniz",
"Srvas'ta yurttaşlar üe devietin güven-
lik güçleri karşı karşıya gelmemiştir,
yurttaşın burnu kanamannştır", "Be-
nim ismim Yahya değil!", "Verdimse
verdim, kime ne?" benzeri yaklaşımlar
sürdürülür ise, olanlar ülkemize, olan-
lar insanımıza. olanlar insan olarak bi-
ze olacaktır.
Kaygılanmın sona erdirileceği, Tür-
kiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak, alnı-
mıza vurulmak ıstenilen "insan hakla-
nnave temel özgürlüklere" savgısızbir
devletin yurttaşı olarak nıtelenmemi-
zın önünün kesileceği inancı ile saygı-
lanmı sunanm.
ARADABIR
OSMANANCIN EmekliGeneml
"Imam-Hatipli" ve
"Harbiyeli" Yakıştırması
Kimilerinin ileri sürerek savunduğu üzere, imam (namaz
kıldıran) - hatip (hutbe okuyan)'liye üniforma, hiç kuşkusuz ki
yakışacaktır. Ancak bu üniforma, Silahlı Kuvvetlerimizin res-
mi giysisidir; din adamının resmi dinsel giysisi ise sank ve cûp-
pe'dir.
Nasıl ki subay olmak için yetiştirilen bir askeri liseli, mes-
lek olarak tamamen uhrevı âlemle ilgili olan imam-hatiplik ya-
pamazsa, bir imam-hatipli de, meslek olarak tamamen dün-
yevi âlemle ilgili olan askerlik mesleğini seçip subay olamaz.
Her ikisinin uğraş alanları, ögreti, öğretim ve eğitim kurum
ve kurallan birbirinden ayndır.
Din adamının dinsel üniforması da, toplumumuzda onur ve-
rici ve saygı çekicidir, itibarlıdır ve imam-hatipliye daha yakı-
şır.
Unutulmamalıdır ki, asker, öğretmen ve din adamı üçlüsü,
toplumumuzda ilgi, itibar ve saygı görür. Toplum katında ay-
rı yerleri vardır. Ama bu üçlü, birbirlerinin görevlerini üstlenip
kendi meslekleri gibi yürütemezler. Öyle yapıldığı takdirde,
saygınlıklarından ve inandırıcıhklarından çok şey yitirirler.
Aynca kışlaya (askere/güvenliğe), okula (öğretime) ve ca-
miye (dine) nasıl ki siyaset giremez ve girmemeliyse; cami-
nin işlevini okul ve kışla; kışla ve okulun işlevini de cami üst-
lenmemelidir. Dünyevı âlemle uhrevi âlemin ilgi ve uğraş alan-
ları birbirlerine kanştınlmamalıdır.
Bunlar siyasetin içine çekilip siyasete bulaştınlarak siyasal
partilerin ve ıç politikanın oy kazanma aleti ve aracı durumu-
na getirilmemelidırler.
Bu vesileyle Mahmut Muhtar Paşa'nın bundan 81 yıl ön-
ce (1913 yılında) yazıp yayımladığı anı, izlenim, gözlem ve de-
neyimlerini dile getirdiği eserinden konuyla ilgili şu alıntıyı
yapmakta yarar görüyorum:
"Derin bir inancın ve Tann 'ya içten bağlanmanın morali ne
derece arttınp kuvvetlendirdiğini açıklamaya gerekyoktur.
Bununla biriikte askeri duyguları ve ulusal onuru uyanma-
mış ve sağlam bir eğitimle elindeki silaha güveni doğmamış
bir askeri, yalnız dinsel duygular ateşe sevk edemez.
Nice dindar adam tanırız ki, uzun bir ömürden sonra ya-
taklannda rahatça ölmeyi; şehitlik rütbesine daha çok yeğ-
lerler. Böyle olmasa, hocalanndan başlayarak tüm medre-
selerdeki öğrencılerin ve sanklıların her birinin birer kahra-
man olması gerekirdi. Oysa muharebe hatlannda sanklı gö-
nüllülere rast gelindiğini anımsamıyorum: Hattataburimam-
ları bile görülmemiştir.
Allah korkusu, kurşun korkusunu gideremiyor."
Yüce Atatürk'ün oğrenim görüp feyiz aldığı şanlı Harbi-
ye'ye; imam-hatiplilerin alınması, Harbiye'nın 160 yıllık kim-
lik ve gelenegine ters düşer.
Harbiyeyi, laık ve dinsel öğretiyle yetişmiş iki farklı ve ayn
görüşün çatıştığı bir arena haline getirir.
Buna asla izin verilmemelidir.
TARTIŞMA
5 Şubat 1937 ve 24. madde
L
aiklik ilkesi,
Türkiye
Cumhuriyeti
anayasalannda 5
Şubat 1937'den
bu yana hep yer
almaktadır. Bu yer alış,
anayasanın ilk maddesi olan:
"Türkiye devleti bir
cumhuriyettir'' saptamasının
bir bakıma devamıdır, sözü
edilen cumhuriyetin niteminin
belirtilmesidir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin bir
Islam cumhuriyeti, yani dinsel
nitelikli, dinsel temele dayalı
bir cumhuriyet olmadığının
vurgulanmasıdır.
Ancak laik bir cumhuriyet
düzeninde insanlar, yasalar
önünde cinsiyet aynmı
gözetilmeksizin eşittirler.
Ancak böyle bir düzende insan
onuruyla bağdaşmayan ceza
verilemez, ancak laik bir
yönetimde insanlar köle veya
kul değildirler, ancak laik bir
devlerte egemenlik kaynağı
halktır; ancak laik bir ülkede
çağdaş demokrasi yaşayabilir.
ancak laik bir düzende tam
anlamıyla inanç özgürlüğü
vardır. ancak laik bir
yönetimde din, her türlü
sömürü aracı olmaktan uzak
tutulur, ancak laik bir devlerte
evrensel insan haklan ve temel
özgürlükler geçerlidir.
Çağdaş bir yaşamın yapısını
oluşturan bu ilkeler, ülkemizde
de ancak laik bir cumhuriyetle
sürdürülebilir. Bu bakımdan
cumhuriyetimizin özünü
belirleyen: "Kimse, devletin,
sosyaL ekonomik, sivasi ve>a
hukuki temel düzenini kısmen
de olsa, din kurallanna
da»'aadırma >e> a styasi Idşisel
çıkar >ahut nüfuz sağlama
amaayla her ne suretie olursa
olsun, dini ve>B din duygulanm
yahut dince kutsal sa\ilan
şeyleri istismar edemez ve
kötüye kullanaınaz"
biçımindeki kesin açıklama ve
yaptınmın yer aldığı
anayasamızın 24. maddesi
üzerinde oynanan oyunlar, laik
cumhuriyetimızi temelinden
çökertmeye yöneliktir.
Çünkü bugünkü
anayasamızda, biri
başlangıcında, altı tanesı de
türlü maddelerinde olmak
üzere yer alan laik sözcüğünün
içeriği anlamı, 24. maddedeki
bu açıklamada yatar. Bu
açıklamanın, bu vurgulamanın
orası burası kemirilirse, anlamı
saptınlırsa, anayasanın değil
yedi yerinde. 77 maddesinde
laik sözü geçse bir değeri
olamaz.
Laiklik ka> ramının ici boş
kalıplara döndûrülmesi; gerek
"devletin sivasi temelinin"
gerekse "hukuk düzeninin".
din kurallanna dayandırma
yolunu açacağı apaçık
ortadadır.
Ne yazık ki laikliğin
anayasamızda yer aldığı, 5
Şubat 1937'den 58 yıl sonra
bugün ülkemizde.
laik düzeni ortadan kaldırma
girişimlerinin TBMM
gündemine getirilmesi, 1923
Anadolu Devrimine karşı
başlatılan saldınnın en geniş
kapsamlısıdır.
Içlerinde ülkemize çağ
atlattıklannı ve çağdaş
olduklannı belirten kimi siyasi
partilerin de bu doğrultuda
tavır almalan, sıkışınca da
Atatürk ilkelerine sanlmalan
utanılacak bir ikiyüzliUüğün
sergilenınesidir.
Türk halkı bu gelişime
sürekli bir biçimde karşı
çıkmalı, laik
cumhuriyetimizi savunmalı,
bunun için gerekenJüm yollara
başvurmalıdır.
Çağdaş Yaşaını
Destekleme Derneği
Merkez Yönetim Kurulu
Unutulmayacaksın Enver Atılgan
# • lümün adı
O
boşuna kalleşe
çıkmamış; bir
dost daha çekip
gitti. 25 Ocak
1995 tarihi
yüreğimizde bir yara daha açtı.
Bu yaralar unutulacak gibi
değil. Bu yaralar dost yarası...
Şiiryarası... Devrimci yarası...
Sosyalist yarası... Canlar. bu
yaralar dünyanın yannının
inşasına soyunan o güzel
işçilerin yarası...
Sevgili ağabey, mektubumu
postaya veremeden, sana
yazdığım şiiri ulaştıramadan
ölüm duyurun Cumhuriyet'te
karşıladı beni. Kurudum
kaldım... Telefon
konuşmalanmız canlandı;
kızıyordun hastalığına... 'Beni
yatağa mıhladı bu namussuz'
diyordun... 'Görüşelim...
Beklenm...' sözcükleri
sıcaklık. dostluk taşıyordu
dudaklanndan döküldükçe...
Ve ben bir devTİmciyı yatağa
mıhlayan hastalığa
küfrediyordum ağız dolusu...
Ergani'nin yiğit evladı... Işçi
sınıfının eğitmeni... Sevgili
öğretmenimiz, kavgan
devralınmıştır arkadaşlannca...
Şiirin eli hep sende olacaktır
can dost.. Yaşam demişiz
adına hep gülümseyecek şiir
okurlanna...
Yiğit ağabey, ölüm
görüşmelere. merhabalara
engel olabilir. oldu. Ölüm.
biriikte türkü söylemelere.
"kahrolsun empervalizm"
söylemlerine engel olabilir.
oldu. Ama... Ama salt Enver
Atılgan'ın fiziğinde
kotarabildi o tek yeteneğini...
Oysa bayrağı devralanlar o
denlı çok ki, öylesine görkemli
söyleniyor ki... Kahrolsun
emperyalizm.. Kahrolsun
gericilik... Bağımsız
Türkıyemız söylemleri,..
Ölüm, korkunun
titremelerinde ölüm. her
devrimcinin ölümünde ölüyor:
tükeniyor güzel dünya istemi
karşısında.
Sevgili şairim, bir hafta sonra
görüşecektik. TYS'nin genel
kurulunda kucaklaşıp özlem
giderecektik. Sözünde
durdurmadı o namussuz ölüm.
Adaşın Enver Gökçe boşuna
haykırmamış
"Olüm, adın kalleş olsun"
diye.
Bir de biz haykıracağız!
Ölümün kara yüzü / zindan
karanlıgı eskinin ' haberiniz
olsun ' her devrimcinin ölümü
/ ışığıdır yannın işte bir ışık
daha / Enver Atılgan, mumu /
yakmaya başladı bir köşeden
o kara geri yüzünüzü / ışıyor
siz yandıkça / dünyamızın şıir
yüzü / Nazım yüzü / Enver
yüzü / dost yüzü ışıyor ' ışıyor
/ ışıyor insan yüzü.
Anın ve anılannız önünde
saygıyla eğiliyorum ülkemin
ve dünyanın güzel insanlan..
Hasan Hüseyin Yalvaç
PENCERE
Hoşgoru, Ozgurluğun
Hısımıdır...
Hoşgörü ile özgürlük çoğu kez birbirine karıştınlır; ikisi
arasında akrabalıktan söz açılabilir; ama, özgürtükten ön-
ce hoşgörü vardı... Bir sultan ya da kral hoşgörülü olabi-
lir; cömert olduğu gibi!.. Ancak özgürlük hukuk güvence-
sine dayanıp; bütçe icat edildikten sonra da devlet hazi-
nesi sultan ya da kralın malı olmaktan çıkmış, buyurga-
nın eli açık mı yoksa sıkı mı, bir önemi kalmamıştır.
Anadolu'da cami ile kilise iç içeydi, Hıristiyan ile Müs-
lüman da kapı komşu!.. Osmanlı'da özgürlük yoktu; hoş-
görü ister istemez insanların yaşam biçimine dönüşüyor-
du; buna karşın her iki dinde sofular eksik değildi.
Okurum Feridun Görgülü yazıyor:
"Çocukluğumda, rahmetli annemin anlattığına göre,
dayılanndan biri Bektaşidir ve saz çalmaktadır. Rahmet-
li babam ise imam. Yaşlı dayı ölünce babam 'O hiç ca-
miye gelmedi' diye cenaze namazını bizzat kıldırmak is-
tememiş. Bu olay Izmir'in Yunanlılar tarafından işgalin-
den önce geçiyor. Dayısının insancıl davranışından, hoş-
görüsünden bahsederken rahmetli anacığımın gözleri
yaşanrdı."
' • ' •
Hoşgörü ile özgürlük kavramlan gibi şeriat ile Müslü-
manlık da birbirinden zamanlaaynlmıştır; bu ikisi kimi du-
rumlarda iç içe geçer; amatemelde şeriat hukuktur; Müs-
lümanlık ise inanç...
Şeriat, Osmanlı'da tümüyle hiçbirzaman uygulanama-
dı; Tanzimat'tan sonra hukukta ikili bir yapı oluştu; Cum-
huriyet devrimiyle çağdaş hukuka geçildi. Şeriat hayata
karşıdır, çağdaş dünya ile bağdaşması olanaksızdır; bu-
gün Islam devletlerinde bile yarım yamalak geçerlidir;
"bid'at'\n bini bir paradır.
Alevi, Müslümandır...
Ama şeriata karşıdır.
Bektaşi ise şeriata büsbütün boşvermiştir; Baba Eren-
ler'in evrene bakışındaki hoşgörüsü sınırsızdır.
•
Alevilik mezheptir, Bektaşilik tarikat. Bektaşi, Alevinin
şehirlisi sayılır, mizah kültürüyle beslenir; Alevilik, Hazre-
ti Ali'yi sevenlerin inancıdır; Kerbela'da tuzağa düşürü-
lüp öldürülen Hazreti Hüseyin'i unutamazlar; okurum
Feridun Görgülü'nün anımsattığı Bektaşi öyküsü de Hü-
seyin üzerine...
Bir gün Baba Erenler, kafasını kurcalayan bir soruya ya-
nıt alabilmek için mahallenin imamına gidip sorar:
- İmam efendi, Hazreti Hüseyin kimdi?
imam:
- Hazreti Hüseyin, Allah'ın 'sevgili kulu' olan Peygam-
ber Efendimiz'in torunuydu.
Bektaşi hınzırlaşır:
- Öyle idiydi de 'sevgili kulu'nun torununu Kerbela'da
Yezid ordusunun kılıcından neden kurtarmadı?..
İmam zora düştüğünden sakalını sıvazlar, Bektaşi'ye
bakarak:
- Bu soruda birgâvurluk var, sen git bunu kilisenin pa-
pazına sor!. der.
Camiyle kilise yan yana!.. İmam gibi kilisenin papazı da
Bektaşinin dostudur. Baba Erenler, Papaz Efendi'nin ya-
nına vanp imama sorduğu soruyu yineler.
Papaz Efendi öfkelenir: •
- HıhhhL. 'Sevgili kulu Muhammet'in torununu kurta-
racakmış!..' 'Sevgili oğlu Isa'y/ çarmıha gererierken kılını
kıpırdatmayan, sşygili kulunun torvnu için zahmete girer
mi?..
Parlez-Vous Francais?Fransızca konusur musunuz?
FRANSIZCA DİL KURSLARI
Kurs başlangıç tarihi:
6 Şubat 1995
Kayıtlar ve Test:
4-6-7-8 Şubat 1995
Saat: 9.00 - 18.00 Arası
İFKM IEFIİSTANBUL FRANS1Z KÜLTÜR MERKEZt
msrnvT DTTUDES FRANÇMSES DISTANBUL
Istlklal Cad. N<K8
Taksim T»l: 252 02 62
Ücrefsîz monte edeceğirniz Beko bulaşık makineniz şimdi
Beko bulaşık ıflSHf^lzi sat»n aidığıruzda, size en yawn Beko yetkıu servısini arayın. Böyiece makinenizin,
herhangi bir ücret fidemecien -tesisat döşemesi de dahil- kompie olarak monte ediimesini sağlaym
r M M
ÜRÜN-MODEL
MILAŞİK MAKİNEURİI
BKY-3403 ûea
BKY-3405 Prenses
BKY-3415C
BKY-3407
BKY-3417C
21.900 000
26.900.000
31.100000
31.700 000
35.700 000
PEŞİN FİYATINA
TAKŞİT SEÇENEĞİ
TOnA
&iM ; 4TAKSİT rtYAT
4.380000 4.380.000 21900.000
5J80.000 5.380.000 26.900.000
6İ2O.O0O 6.220.000 3I.İ0O.OOO
6.340.000 6.340000 31.700.000
2. StÇENEK
PLSİNAT 8TAKSİT
TOTIAM
riYAT
2 730 000 2.730.000 24 570 000
3 360 000 3.360 000 30 240 000
3 880 000 3.880.000 34.920.000
3 960 000 3 960 000 35.640 000
4450000 4450000 40050000
3. SEÇENEK
TOflAM
KŞİNAT 11 TAKSİT FTtAT
2.270000 2 270.000 27.240.000
2.790000 2 790 000 33.480.000
3230000 3230000 38760.000
3 290.000 3 290.000 39 480.000
3700000 3 700.000 44 400 000
4. SEÇENEK
TOTLAM
KjİNAT UTAKSft FTTAT
2.080 000 2.080 000 31 200.000
2 550000 2.550000 38 250.000
2 950000 2 950 000 44 250.000
3010.000 3.010 000 45 150 000
3 380000 3380000 50 700000
hOMMerinc u«pjı ctottky
fir • Bu kmnpaty* Stmgi w n
• ffya&um KDVdaMfc* verşl
GCNa. DAĞmCI: BEKO TİCARET A.Ş. istıkhl Cad.349 80520 Beyoğlu-İskmbul
ÜCRETSİZ TÛKETİCİ DANIŞMA HATTI 0800261 85 15 • 0800261 85 16 Bir dünya markası
T.C.
BAŞBAKAMJK
GÜMRÜK
MÜSTEŞARLIĞI
HALKALIGtRİŞ
GÜMRÜK
MÜDÜRLÜĞÜ
Istanbul Cad. Niyazibey
Sok. 11 1 Bakırköy'lstanbul
adresinde mukim ŞahinGıda
Sanayi Ticaret ve Turizm Ltd.
Şti. firması adına Gümrük
Giriş Beyannamelerinden
doğan ve karşılannda miktar-
lan gösterilen kamu alacakla-
nnın tahsılı için çıkartılan
tebligatlar firmasının adre-
sinde bulunamaması sebe-
biyle iade edilmiştir.
7201 sayılı tebligat kanu-
nunun 28 ve 31 'inci madde-
leri gereğince tebligat yerine
kaim olmak üzere ilanen teb-
liğine karar verilmiştir.
Yukarıda belırtilen neden-
ler ile anılan adreste faaliyet
gösteren şirketin belirtılen
borcunun 15 gün içinde
Gümrüğümüz Savmanlığı"na
ödenmesi. aksı halde 6183
sayılı AATUH Kanun'un55-
60 ve 114"üncü maddeleri
gereğince işlem yapılacağı-
nın bilinmesi ilanen tebliğ
olunur.
DosyaNo: 21173/178
Beyanname No/Tarihi:
41507,12.05 1992
Amme Alacagı Miktan:
14.7%.000-TL
Basın:5343