28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYBT 5ŞUBAT1995 PAZAR 10 PAZAR YAZILARI Uydularla kuşattık dünyayı baştan başa Solda birlik rezaletinin ekranlara yansıdığı gün. olup biteni yurtdışmdaki Türkler de aynı ekranlardan esefle iziiyordu. O gün Madrid'de, Moskova'da, Kuveyt'te konuştuğumuz meslekdaşlanmız da izlemişlerdi. Avrupa'mn ortasındaki arkadaşlanmız da. Olup biten sadece Türkiye'de kalmadı. Zaten kalmıyor da. Eğer öyle düşünen varsa unutsun. Globalleşme- kûreselleşme, soyut bir kavram değil. Gayet somut bir olgu. Türkiye'nin uydusunun Avrupa'dan izİenemeyeceği korkusu yürekleri dağlamıştı bir ara. Buna neden, yetkililerin, halkla ilişkiler denilen şeyden habersiz olmalanydı. Kimse neyin nasıl olacağını anlatamadığı için kaç milyon Türk kaygı ıçinde kalmışti. Sonuçta Türkiye'nin uydusu Avrupa'dan izlenir oldu da bu uyduyu kullananan bazı özel televizyonlardan yoksun kalmadı gurbetçiler. Ve bazı radyolardan da... Uydu kanallanndan yayın yapan özel radyolar da var çünkü. LONDRA EDİP EMİL ÖYMEN Televizyondan dınlenilmek üzere. Ekrandaki görüntü başka, çıkan ses başka. Olsun. Değer. Çünkü bazı radyolar, Türkiye'deki toplumsal çalkantıyı, zihniyet değişimini ve yön arayışını çok başanyla yansıtıyor. Bütün bunlann evin içine girebilmesi için de çanak anten gerek. Almanya'da Türkler büyük bir pazar oluşturduğu için kablolu yayın mümkün. Ama diğer ülkelerde talep az. Bu yüzden de çanak anten sanayiı gelişti. Kimisi, 'yaptım- kaçtım" türünden uydurma, kimisi de hakkını vererek takıyor antenleri. Ama her yere de takılamıyor çanak. Ne de olsa burası Avrupa. K.uralı-muralı var. Türkiye'de balkonlardan damlardan taşan muazzam çanaklan düşününce insana tuhafgelebilir. Evet. örneğin lngiltere'de belediyeler, binalann ön yüzlennin görünümünü bozar diye 60 santimlik küçük bir çanağa bile izin vermeyebilir. Sorun sadece belediye de değil. Binanın yönü de önemli. Çanağın Türksat için doğuya. Avrupa uydulan için de güneydoğuya bakması gerek. Binanın yönü uygun değilse anten işe yaramaz. Bina çukurdaysa. çevresi ağaçlıksa. harta yöresinde çok camlı başka binalar varsa o zaman da. Televizyonlar nereden nereye gideceklerine karar verirken, çanak antenciler de o damdan bu bacaya şu balkona atlayıp duruyorlar. Star, ATV ve TGRT şimdilik Avrupa uydulannda. TRT-JNT, HBB, Kanal-D ve Show ise Türksat'da. Avrupa'nın kenannda kalan Türkler, TRT'nin ana kanallan ve radyolarının da Türksat'a geçmesini bekliyor. Kanal değiştirmeler sürdükçe antenciler de para kazanmaya devam edecek. Savaşa alışmak, en büyük insanlık suçudur lnsanoglu yaşamm bütün dayatmalanna alışabiliyor. Hatta ölüme bile. Savaşa alışabiliyor insanoğlu şaşılacak kadar kısa süre ıçinde. Çatışmaya, teröre, baskma, kana alışabiliyor. Felaket haberlerine irkilmiyor bile. Işte kısa bir heyecandan sonra sıradan yaşamımıza döndük Moskova'da. Çeçen savaşından bıkhk. Medya da bıktı. Artık ancak kısa haberler arasına girebiliyor savaş. Daha önce de böyle olmamış mıydı? Bosnadan gelen haberlere de böyle alışmamış mıydık? Karabağ'da kol gezen ölüm de böyle sinsice yerleşmemiş miydi olağan günlerimizin bir köşesine? Afganistan'daki, Lübnan'daki, Vietnam'daki savaşlardan da aynı şekilde usanmamış mıydık? Her seferinde iş-güç, yemek, spor, sanat. aşk ve televizyon gibi bir yığın 'daha önemli' uğraşımız olduğu için savaş haberlerine giderek daha az ilgi duymamış mıydık0 Bize dokunmayan yıîanlan sessizce kutsamak en iyi becerdiğimiz işlerdendir. Bir ucu bize uzanmayan felaketleri kovboy filmlerine benzeterek algılamayı pek severiz. Ve dürüstlüğümüzden bir şey yitirmediğimizden emin bır ifadeyle. saf ve kararlı bakarak MOSKOVA sorabiliriz gerekirse: "Ben ne yapabilirim ki?" Burnumuzdan kıl aldırmadığımız zamanlarla, kendimizi dev çarkın zavallı bir dişlisi olarak gösterdiğimiz zamanlan ayırmadaki olağanüstü yeteneğımizi. neredeyse ana sürüyle birlikte kazanmışızdır. Ne mi yapılabilir? Çok şey! tnsanın, düşman saldınsına uğrayan yurdunu korumak için ayağa kalkması ne derece doğalsa, sorunlan birilerine silah çekerek ve gençleri savaş cephelerine sürerek çözmeye çalışan yöneticilerine karşı ayaklanması da o derece doğal olmalı. Çok istiyorlarsa kendileri çıksınlar savaş alanlarına: ya da kendi çocuklannı göndersinler önce! Anayasalara, bütün hukuk sistemlennin ve toplumsal geleneklerin ruhuna şu kazınmalıdır: Savaş kararını alabilecek olanlar. cepheye firlattıklan ınsanlann yaşamından önce, kendi canlarını ve özgürlüklerini tehlikeye attıklannı düşünecek kadar korkmalıdırlar bu işten. Okullarda derslerin arasında, televizyon ve gazetelerin bir köşesınde, parti, dernek ve sendika tüzüklerinde mutlaka yaşam hakkının en temel değer oldugu, savaş çıkararak bununla oynamaya kalkanlara karşı mücadele edılmesi gerektiği belirtilmelidir. Politik görüşmelerle halledilebilecek sorunlan savaş yoluyla çözmeyi deneyen yöneticiler derhal yargılanmalıdır Şimdi Rusya aydınlanna bakınca şunu görüyorum acıyla: Bazı aydınlar. masa başı gevezeliklerinde, ideolojik, politik. ekonomik, ulusal vs. amaçlan gerekçe ederek savaşa çanak tutabiliyorlar. Sanki toto oynar ya da bir sanat ekolünü tartışır gibi. insanlann ölüme gönderilmesini haklı bulabiliyorlar. Sonra da gevezeiikten bitkin. sıcak yataklanna kıvnlıyorlar; o sıralarda salvo ateşi altındakı gencecik insanlann ölüm korkulannı akıllanna bile getirmeyerek! Kitaplann, tartışmalann, maddi ve manevi keyiflerin arasında şu en önemli gerçeği unutuverdiler tnsan yaşamından daha önemli hiçbir şey yoktur! GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI T.C. SAMSUN SULH HUKUK MAHKEMELERİ İZALEİ ŞÜYU SATIŞ IVIEMURLUĞU'NDAN 1994/37 Satılmasına karar verilen gayrimenkulün cinsi. kıymeti. adedi. evsafı: Samsun Kılıçdede Mahal- lesi. ada: 726. parsel: 10'da kayıtlı 200 m2 arsa ve üzerınde bulunan 85 m2 brüt alana sahip 3 katlı yığma bına ile birlikte 1.214.200.000- TL. muhammen bedelle satılacaktır. Taşınmaz üzennde bulunan binanın yıpranma payı yüzde 30'dur. Taşınmaz. 56'lar adı ile tanınan bölge ıçerisınde bulunmaktadır, altyapı sorunu yoktur. tÜTi belediye hizmetlerinden yararianmakta- dır. kamu kurum ve kuruluşlan ile okul, çarşı. pazar yerlenne vakındır. Saoşşarnan: I- Satış 10.03.1995 günü, saat 14.30'dan 14.40'a kadar memurluğumuzda açık art- tırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmın edılen kıymetin yüzde 75'inı ve rüçhanlı alacak- lılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflannı geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedel- le alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla 20.03.1995 günü aynı yer ve aynı saatte ikinci arttırmaya çıkanlacaktır. Bu arttırmada da bu mıktar elde edilememişse gayrimenkul en çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok art- tırana ihale edilecektir. Şu kadar ki. arrtırma bedelinın malın tahmin edilen kıymetinin yüzde 40'ını bulması ve satış isteyenin alacagına rüçhanı olan alacaklann toplamından fazla olması ve bundan başka. paraya çevirme ve paylaştırma masraflannı geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çık- mazsa satış talebi düşecektir. 2- Arttırmaya iştirak edeceklerin. tahmin edilen kıymetin yüzde 20'si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar mıllı bır bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir. alı- cı ıstedigınde 20 günü geçmemek üzere mehıl venlebılır. Tellâliye resmı, ihale pulu. tapu masrafla- n alıcıya aittir. Birikmış vergiler satış bedelınden ödenır. Tapu harcı bınde 48 oranında alıcı ve satı- cıya aittir. 3- lpotek sahibı alacaklılarla diğer ılgılılenn (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını hususiyle fa- iz ve masrafa daır olan ıddialannı dayanağı belgeler ile on beş gün içinde daıremize bildırmelen la- zımdır. Aksı takdirde haklan tapu sıcıli ile sabit olmadıkça payîaşmadan hariç bırakılacaklardır. 4- Ihaleye katılıp daha sonra ihale bedelını yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri, teklıf ettiklen bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve aynca temerrüt faizinden müteselsilen rrlesul olacaklardır. thale farkı ve temerriit faızi aynca hük- me hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark. varsa öncelikle teminat bedelınden alına- caktır. 5- Şartname. ilan tarihinden ıtıbaren herkesin görebilmesı için dairede açık olup masrafı verildiği takdirde isteyen alıcıya bir ömegi gönderilebilir. 6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmış sayılacaklan, başka- ca bilgi almak isteyenlerin 1994'37 satış sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 20.01.1995 (*) llgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. Basın: 4654 ÇJVRİL ASLİYE HLTOJK MAHKEMESİ 1994 199 Davacı PTT Genel Müdürliiğü vekilı Av. Levent Ünal tarafından davalılar Bayram Özmen ve Vuna Kimya Sanayi ve Ticaret Lımıted Şırketı. Denizli. aleyhine açılan tazminat davasının yapılan açık yar- gılaması sırasında: Davalılardan Vuna Kımya Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti'ne dava dilekçesi tebligedile- memiş ve yaptınlan zabıta araştırmasında da açık adresi tespit edilemedigınden: davalı Vuna Kimya Sanayi Ltd. Şti.'nin duruşmanın atılı bulunduğu 22.3.1995 günü saat 09.00'da mahkememizde hazır bulunması veya kendisinı bir vekille temsıl ettırmesi, aksı takdirde yargılamaya yokluğunda devam edi- leceği ve karar verileceği (HUMK.'nin 509-510. maddelerı geregince) ilanen teblig olunur. Basın: 5129 ERDEMLİ ASLtYE HUKUK HÂKİMLtĞİ'NDEN Dosya No: 1993 405 Davacı Nihat Gündoğdu tarafından davalı Meral Gündoğdu aleyhine açılan işbu tapu iptali ve tescıl davasında yapılan yargılama sonunda: Erdemlı Tömük Kale mevkiinde kaın, 5 pafta. 16 ada. 41 no.lu parsel üzerinde inşa edilen B Blok 36 no lu mesken ile C Blok 89 ve 90 no.lu dükkânlann tapusunun ip- tali ile davaya konu B Blok'taki 12^11 600 arsa paylı 36 no.lu mesken ile C Blok'taki 2 11600 arsa pa>lı 89 ve 90 no.lu dükknlann davacı Yusufoğlu, 1956 D lu Nihat Gündoğdu'ya tapudatescılme karar veril- miştir. Iş bu ilan yayımlandığı tarihten itibaren 15 gün ıçinde Meral Gündoğdu tarafından temyiz edilme- diği takdirde kararın kesinleşeceği teblıgat yerıne kaım olmak üzere ilan olunur. 23.1.1995 Basın: 5073 Uluslar ve simgeler üzerineDoğu ve Batı Berlin birleştikten sonra şehrın gece hayatına pek çok yeni atraksiyon katıldı. Doğu Almanlar geceleri Batı'daki kulüplere. tiyatro ve operalara koşarken Batıhlar da duvann öte yakasını keşfediyor. Doğu Berlin'deki Devlet Operası, tarihi binası ve mükemmel kadrosuyla Berlin'in bır numaralı operası haline geldi. Brecht'in tiyatrosu. Berliner Ensemble de Batı'dan en çok seyirci çeken tiyatrolardan biri. Nihayet Doğu Berlin'de bir kabare var ki, ülke çapında üne kavuştu. 'Distel' (Deve Dikeni) Kabaresı. duvar yıkılmadan önce satır aralanna gızlediği rejim eleştirisiyle Doğuluların gözdesiymiş. Bugün kabareciler sahneledikleri her oyunla gişe rekorlan kınyor ve özellikle bu tür zeki hıcve alışkın olmayan Batılı seyirciyi kendinden geçiriyor. 'DisteTin son oyunu, sosyalizm yıkıldıktan sonra tek başına kalan kapitalizmi Doğulunun bakış açısından ele alıyor. Birleşmeden sonra azan milliyetçi duygularla, aşın sağla ırkçılıkla da dalgasını geçiyor. Kabareciler sahnede "Alman nedir' sorusuna uzunca bir süre cevap anyor, ama tatmin edici bir sonuca varamıyorlar. Elias Canetti de *KWe ve Ikridar" adlı eserinde "Ulus nedir' sorusuna cevap aramıştı. Canetti, uluslann kendilerini tanımlamakta yetersiz kaldıklannı. dil birliği. toprak bütünlüğü, ortak tarih ve kültür gibi nedenlerin ne tek başına ne de birlikte 'tıltıs* adı verilen kitleyi tanımlamaya yetmediğıni yazmıştı. Örneğin insanlar Alman. Fransız, Japon ya da lngiliz olarak savaşlar yapıyordu. Ne için savaştıklan üzerine çok şey söylenebıliyordu, ama ne olarak savaştıklan sorusu belirsizdi. tnsan savaşırken. kendini ötekinden ayıran şeyi nasıl tanımıyordu? Canetti'ye göre ulusu anlamak için onun kitle özelliğini öne çıkartmak gerekiyor. Ve her ulusun. kitle olarak bir 'kitle simgesi' var. İnsanlar 'biz' derken hep o simgeyi paylaştıklanna. onu ıçlerinde taşıdıklanna inanıyorlar. Ulus. çoğu zaman bir tür dine dönüşüyor. Canetti'ye göre İngilizlerin BERLİN DİLEK ZAPTÇIOĞLU 'kitk'simgesi' deniz. Ingilizleri çepeçevre saran deniz türlü tehlikelerle dolu. ıstikrarsız. degişken.lngilızler, gemileriyle denize açılıp onu dize getirmeye çalışırken karada tersine süreklilik, güvenlik ve ıstikrar üzerine kurulu bir dünya yaratıyorlar. Muhafazakarlık ayn bir önem kazanıyor. Hollandalılar da denizci bır ulus, denizaşırı imparatorluklar kurmakta tngilizlerle benzeşiyorlar. Ama aralannda büyük bır fark var. Ingilizlerdenizi gemilerinin kaptanı olarak dize getirip adalarına çekilirken Hollandalılar yaşadıklan topraklan denizin kucağından önce savaşarak koparmak zorunda kalmış. Denizden hayli alçak olan Hollanda'da insanlar için barajlar ve setler, hayatın can daman. Ingilizler için deniz, kendilerini düşmandan koruyan bir dost gibıyken. Hollandalılar için daima bir düşman olarak kalmış -bugünlerde yaşanan sel felaketleri düşünülünce ne kadar güncel bir saptama! Fransızlann "kitle simgesi"tabii ki devrim. Kitleye karşı gelen kendini giyotinın altında bulmuş. Her yıl 14 temmuzda kutlanan devrimin anısı Fransızlan her yeni savaşta ve olayda birbirine kenetlemeye yetıyor. Değışik uluslardan oluşur görünen, ama çok güçlü bir ulusal duyguya sahip olan Isviçrelilerin ortak simgesi de daglar. tki dünya savaşında da savunma planlan yapan îsviçreliler, ülkelerine saldın halinde bütün ovalardan ve vadilerden çekilip dağlara sığınarak orada savaşma karanndaymış. Alp dağlan. Isviçreliler için hem sığınak, hem iktidar. hem de övünç kaynagı. Canetti, en zor kavranılabilen ulusun Museviler olduğunu söylüyor. Dünyaya yayılmış değişik diller konuşan ve çeşitli kültürler taşıyan Musevıleri de birleştiren bir kitlesel simge var. Kendisi de Musevi olan Canetti'ye göre: Mısır'dan göç. Bütün bir ulus kırk yıl süreyle çölü geçiyor, kitle olarak. Dağılabiliyor, ama hep aynı kaderi paylaşan tek bir kitle olarak görüyorlar kendilerini. Ve nihayet Almanlar: Onlann simgesi orman. Almanlar için orman, adeta marş eden bir ordu. Dik ve yüksek ağaçlann sıra sıra dizilmiş hali, yogunluğu ve düzeni Almanlar üzerinde olağanüstü bir çekicılığe sahip. Alman ormanlan. örneğin Amazonlar gibi kaos çağnştırmıyor. Orada her şeyin bir düzeni var. Ağaçlar, dallan birbirine dolanmış amorf kütleler değil, dümdüz göğe yükseliyorlar. Ağaçlann ayaklan yere çok sağlam basıyor. başlan dimdik, birer asker gibi. Orman, Alman romantizmınde, şarkılarda ve şiırlerde hep merkezde. Bugün de ormanda dolaşmak. Almanlar için bır numaralı hafta sonu meşgalesi. Canetti, Türklerin kitle simgesi üzerine kafa yormamış nedense. Ne olabilirdi acaba? Uçamadıktan sonra kanat niye? Pandora adlı Sibirva kızak köpegi kanatlannı açmış, uçmava hazırianıyor. ABD'nin VV'isconsin eyaletindeki Racine kasabasinın göz bebeği olan Pandora. kulübesinin tepesine çıkıp errafı kolaçan ederken arkadaki tahta perdenin üzerindeki dekoratif kartalın kanatlan sanki kendi kanatiammış gibi bir göriinüm varatmış. PANEL ve KÜLTÜR GECESİ (TlP'in 34. Kuruluş Yıldönümü) P A N E L Türkiye İşçi Partisi'nin, Türkiye'nin Siyasal Yaşamına ve Kültürüne Katkıları (Gelecek tçin Düşünceler) TİP Genel Başkanlannın Açış Konuşmaları Panel Yöneticisi : Sönmez Targan Konuşmacılar • Nihat Sargm • Mehmet Atay • Tank Ziya Ekinci • Yalçın Cerit • Hamza Tığlay • Yücel Gürsel • Ertuğrul Kürkçü • Şehabettin Bakırsan • Artun Ünsal • Kazım Maksutoglu Yer: Mecidiyeköy Kültür Merkezi I Katlı Otopark Üstü Tarih : 11 Şubat 1995 Cumartesi Saat: 11.00 K Ü L T Ü G E C E S İ Açış Konuşması: Aziz Nesin Sunucular : Nevzat Şenol • Gülsen Tuncer Sanatçılar Genco Erkal • Bulutsuzluk Özlemi Sadık Gürbüz • Azmi Toğuzata • Koma Amed Yer : İTÜ Sosyal Tesisleri G An/isi / MAÇKA Tarih : 12 Şubat 1995 Pazar Saat: 18.00 Biletler : Alkazar Sineması (Beyoglu), Selçuk Kitabevi (Moda Sineması Pasajı) ve girişte temin edilebilir. SAMSUN 3. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN İLANEN TEBLİGAT 1994 647 Aldcak Cengı/ Karlıkova. vekilı Av. Selahattin Karslıoglu. Samsun Borçlıı: Avnı Kurtoglu. Denızevlen Mah si Buğra Sokak No. K. Kat. 3 Samsun. Borç. 6.442 000 TL.'sı \c ma.sratları Borvlunun zabıtaca adresi lcspıl edılemcmı^lır Borcluya ilanen teblıgat yapılmasına karar verilmıstır. lı>bu cxlomc cmrının ıcblıüındckı 7 gunluk siireyc 25 gün cklenmck surotıyle 32 gün ıçinde. borçlunun borcunu ödcmosi. lakıbc karşı ilıra/ı varsa itirazını lcra Tetkik Mercıi Mah'si'nc yapması. I.I.K.nin 74. mad. geregince mal beyanında bulunma». akM halde cebri ıcraya devam olunacağı leblığ olunur. 2ü. I.I9V5 Basın: 5086 Artık kralda kemer sıkacakIsveç'te geçen haftanın en çok tartışılan konulan arasında, kamu kuruluşu olan Nordbanken adlı bankanın satılıp satılmayacağıydı. Bundan önce hükümet sırasında yolsuzluklar, karşılıksız krediler ve beceriksiz yöneticilerle birçok kez patlayan skandallardan. diğer bankalar gibi Nordbanken de payını almıştı. Sosyal demokrat hükümet, bankanın bu yıl da büyük zarar etmesinden çekindiği için bankayı satışa çıkarttı. Maliye Bakanı Göran Persson perşembe günü bankanın parça parça satdacağını' açıkladı ve hemen ekledi: "Banka pazan daha çekki hale getincem" Bakan. bankanın yok pahasına satılmayacağım, çünkü gerçek sahıplennın, vergi ödeyen halk olduğunu da vurguladı. Kemerleri sıkacaklar arasında Kral da var: daha doğrusu Saray ve saray personeli. Bugüne dek Saray'ın bütçesi 71 milyon krondu; bu da yaklaşık 500 milyar lira ediyor. Bu para çok gözükse de diğer ülkelerin saraylanyla karşılaştınlınca - bir gazetede atılan başlık gibi- "Saray, gerçekte wksuMar evi". Bunun nedeni, isveç Kraliyeti'nin ticari 'sponsor' kabul etmemesi, tüm gelirinin kendi mallanndan ve devletin bütçesinden olması. 71 milyon kronun 30 milyonu, personel STOCKHOLM GÜRHAN UÇKAN ve uçak giderlenne; yakJaşık bir o kadan Saray'ın ve ek tesislerin bakım giderlenne ve kalanı taşınabilen mallann bakımına ait. Her üç bölüm de ayn yerden yönetiliyordu. Yeni hükümet bütçesinde. üç bölümün de aynı ekonomi dairesince yönetileceği ve ilki dışındaki bölümlerde büyük kesinti yapılacağı yer alıyor. Isveç'in Salen kentinde "Halk ve Savunma" derneğinin yılık seminenne katılan Rusya başkan adaylanndan ekonomist Gregori A Javiinski Batı'nın Rusya konusunda daha açık sözlü olmasını istedi. Batı tarafından Rusya"da demokrasi için tek umut olarak görüldügü belirtilen Javiinski önümüzdeki yıl yapılacak olan başkanlık seçiminde adaylığını koyacağını da belirtti. Aynı toplantıda konuşan Isveç'in dış yardım bakanı Pierre Schori, Çeçenya'nın *b«riç anlaşmazhk' olarak gösterilmesınin yanlış olduğunu söyledi ve savaşın Rusya demokrasisini ve ekonomisini sarstıgını belirtti. Şimdi Filistinlileri kim doyuracak?Netanya'nın Beit Lid bölgesinde 22 ocak sabahı, yaşlan 18 ile 21 arasında değişen yirmi bir israıl askeri otobüs durağında bekledikleri sırada iki teröristin bombah eylemı sonucu hayatlannı kaybermişlerdi. Olayın sorumluluğunu Islami Cihad'ın üstlenmesınin ardından tzak Rabin hükümett. Filistin bölgelerinde yerleşik vatandaşlann tsrail topraklanna giriş çıkışmı belirsiz bir süreye kadar yasakladı. Sınırlann kapanmasından sonra bugüne kadar özel bir kimlikle Kudüs'e giriş çıkış yapan Filistinli ögrehnenlenn artık Kudüs'e girememesi ile birlikte Kudüs"teki düzinelerce Arap okulu kapanmak zorunda kaldı. Filistin Oğretmenler Sendikası Orient House'da (Filistin Kurtuluş Örgütü'nün Kudüs'teki merkezi) gerçekleştirdigi protesto mitinginde yirmi beş bin öğrencinin öğrenimlerine devam edemedığini ve eğitim sisteminin etkisiz hale geldiğini açıkladı. Sendika sözcüsü "Beit LRfde olanlar için üzgünüz" diyerek bu yüzden tüm Filistinliler'in cezalandınlmamasını diledi. Filistinli gazeteciler de basını da kapsayan kapama karanna karşı Kudüs A. Ram askeri noktasında yollan kapatarak gösteri yaptılar. Çoğu yabancı medya adına çalışan otuz gazeteci görev lerini yapmak için Israil'e girebilme izni konusunda medyaya istisna uygulanması gerektiğini savundular. Ancak Israil Hükümet Basın Ofisi medya için bile istisna yapılamayacagını bildirdi. "Kapama sorunu elli gazetecinin değil asıl elli bin TEL AVİV NEŞE ONEN banş yanlısı ve masum Filistinli'nin proMemidfr" şeklınde îsraıl Radyosu'na demeç veren hükümet basın sözcüsü, bu arada çok ciddi bir açmazı dile getırdi. Gerçekten şu anda kırk altı bin Filistinli işçi özerklik sonrası Israil sınırlan içinde kalan işlerine sınırlann kapalı tutulması nedeniyle gidemiyor. Üstelik Filistin işgücüne olan ekonomik bağımlılığının zincirlerini kırmakta kararlı görünen Israil hükümeti. bu işçilerin yerine ikame edilmek üzere yirmi beş bin civannda yabancı işçi getirtmeyi planlıyor. Bu plan gerçekleşir ve Filistinli işçiler şimdiki işlerini kaybederlerse. istihdam kapasitesi zirai üretimle sınırlı olan Filistin'n bu kadar işçiyi kendi topraklannda doyuramayacagı gün gibi aşikar. Ne yazık kı lsrail'in topraklannı Filistin vatandaşlanna kapama karan terörist saldınlar devam ettiği ve banş görüşmelen güven vermediği sürece daha uzun zaman devam edebilir. Bu da kırk altı bin işçiyle beraber bakmakla yükümlü olduklan aile fertlerini kelimenin tam anlamıyla gerçek bir ramazan orucuna zorlayabilir. Nitekim lsrail'in son olarak aldığı "sınırlannı Filistin'e kapalı rurmayi" bir hafta daha uzatma karanndan sonra bu olasılık hiç uzak görünmüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle