Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYBT 5ŞUBAT1995 PAZAR
10 PAZAR YAZILARI
Uydularla kuşattık
dünyayı baştan başa
Solda birlik rezaletinin
ekranlara yansıdığı gün. olup
biteni yurtdışmdaki Türkler de
aynı ekranlardan esefle
iziiyordu. O gün Madrid'de,
Moskova'da, Kuveyt'te
konuştuğumuz
meslekdaşlanmız da
izlemişlerdi. Avrupa'mn
ortasındaki arkadaşlanmız da.
Olup biten sadece Türkiye'de
kalmadı. Zaten kalmıyor da.
Eğer öyle düşünen varsa
unutsun. Globalleşme-
kûreselleşme, soyut bir kavram
değil. Gayet somut bir olgu.
Türkiye'nin uydusunun
Avrupa'dan izİenemeyeceği
korkusu yürekleri dağlamıştı
bir ara. Buna neden,
yetkililerin, halkla ilişkiler
denilen şeyden habersiz
olmalanydı. Kimse neyin nasıl
olacağını anlatamadığı için kaç
milyon Türk kaygı ıçinde
kalmışti. Sonuçta Türkiye'nin
uydusu Avrupa'dan izlenir oldu
da bu uyduyu kullananan bazı
özel televizyonlardan yoksun
kalmadı gurbetçiler.
Ve bazı radyolardan da... Uydu
kanallanndan yayın yapan özel
radyolar da var çünkü.
LONDRA
EDİP
EMİL
ÖYMEN
Televizyondan dınlenilmek
üzere. Ekrandaki görüntü
başka, çıkan ses başka. Olsun.
Değer. Çünkü bazı radyolar,
Türkiye'deki toplumsal
çalkantıyı, zihniyet değişimini
ve yön arayışını çok başanyla
yansıtıyor. Bütün bunlann evin
içine girebilmesi için de çanak
anten gerek. Almanya'da
Türkler büyük bir pazar
oluşturduğu için kablolu yayın
mümkün. Ama diğer ülkelerde
talep az. Bu yüzden de çanak
anten sanayiı gelişti. Kimisi,
'yaptım- kaçtım" türünden
uydurma, kimisi de hakkını
vererek takıyor antenleri.
Ama her yere de takılamıyor
çanak. Ne de olsa burası
Avrupa. K.uralı-muralı var.
Türkiye'de balkonlardan
damlardan taşan muazzam
çanaklan düşününce insana
tuhafgelebilir. Evet. örneğin
lngiltere'de belediyeler,
binalann ön yüzlennin
görünümünü bozar diye 60
santimlik küçük bir çanağa bile
izin vermeyebilir.
Sorun sadece belediye de değil.
Binanın yönü de önemli.
Çanağın Türksat için doğuya.
Avrupa uydulan için de
güneydoğuya bakması gerek.
Binanın yönü uygun değilse
anten işe yaramaz. Bina
çukurdaysa. çevresi ağaçlıksa.
harta yöresinde çok camlı
başka binalar varsa o zaman
da.
Televizyonlar nereden nereye
gideceklerine karar verirken,
çanak antenciler de o damdan
bu bacaya şu balkona atlayıp
duruyorlar. Star, ATV ve
TGRT şimdilik Avrupa
uydulannda. TRT-JNT, HBB,
Kanal-D ve Show ise
Türksat'da. Avrupa'nın
kenannda kalan Türkler,
TRT'nin ana kanallan ve
radyolarının da Türksat'a
geçmesini bekliyor. Kanal
değiştirmeler sürdükçe
antenciler de para kazanmaya
devam edecek.
Savaşa alışmak, en
büyük insanlık suçudur
lnsanoglu yaşamm bütün
dayatmalanna alışabiliyor.
Hatta ölüme bile. Savaşa
alışabiliyor insanoğlu şaşılacak
kadar kısa süre ıçinde.
Çatışmaya, teröre, baskma,
kana alışabiliyor. Felaket
haberlerine irkilmiyor bile. Işte
kısa bir heyecandan sonra
sıradan yaşamımıza döndük
Moskova'da. Çeçen savaşından
bıkhk. Medya da bıktı. Artık
ancak kısa haberler arasına
girebiliyor savaş.
Daha önce de böyle olmamış
mıydı? Bosnadan gelen
haberlere de böyle alışmamış
mıydık? Karabağ'da kol gezen
ölüm de böyle sinsice
yerleşmemiş miydi olağan
günlerimizin bir köşesine?
Afganistan'daki, Lübnan'daki,
Vietnam'daki savaşlardan da
aynı şekilde usanmamış
mıydık? Her seferinde iş-güç,
yemek, spor, sanat. aşk ve
televizyon gibi bir yığın 'daha
önemli' uğraşımız olduğu için
savaş haberlerine giderek daha
az ilgi duymamış mıydık0
Bize dokunmayan yıîanlan
sessizce kutsamak en iyi
becerdiğimiz işlerdendir. Bir
ucu bize uzanmayan felaketleri
kovboy filmlerine benzeterek
algılamayı pek severiz. Ve
dürüstlüğümüzden bir şey
yitirmediğimizden emin bır
ifadeyle. saf ve kararlı bakarak
MOSKOVA
sorabiliriz gerekirse: "Ben ne
yapabilirim ki?"
Burnumuzdan kıl
aldırmadığımız zamanlarla,
kendimizi dev çarkın zavallı bir
dişlisi olarak gösterdiğimiz
zamanlan ayırmadaki
olağanüstü yeteneğımizi.
neredeyse ana sürüyle birlikte
kazanmışızdır. Ne mi
yapılabilir?
Çok şey! tnsanın, düşman
saldınsına uğrayan yurdunu
korumak için ayağa kalkması
ne derece doğalsa, sorunlan
birilerine silah çekerek ve
gençleri savaş cephelerine
sürerek çözmeye çalışan
yöneticilerine karşı
ayaklanması da o derece doğal
olmalı. Çok istiyorlarsa
kendileri çıksınlar savaş
alanlarına: ya da kendi
çocuklannı göndersinler önce!
Anayasalara, bütün hukuk
sistemlennin ve toplumsal
geleneklerin ruhuna şu
kazınmalıdır: Savaş kararını
alabilecek olanlar. cepheye
firlattıklan ınsanlann
yaşamından önce, kendi
canlarını ve özgürlüklerini
tehlikeye attıklannı düşünecek
kadar korkmalıdırlar bu işten.
Okullarda derslerin arasında,
televizyon ve gazetelerin bir
köşesınde, parti, dernek ve
sendika tüzüklerinde mutlaka
yaşam hakkının en temel değer
oldugu, savaş çıkararak
bununla oynamaya kalkanlara
karşı mücadele edılmesi
gerektiği belirtilmelidir. Politik
görüşmelerle halledilebilecek
sorunlan savaş yoluyla
çözmeyi deneyen yöneticiler
derhal yargılanmalıdır
Şimdi Rusya aydınlanna
bakınca şunu görüyorum
acıyla: Bazı aydınlar. masa başı
gevezeliklerinde, ideolojik,
politik. ekonomik, ulusal vs.
amaçlan gerekçe ederek savaşa
çanak tutabiliyorlar. Sanki toto
oynar ya da bir sanat ekolünü
tartışır gibi. insanlann ölüme
gönderilmesini haklı
bulabiliyorlar. Sonra da
gevezeiikten bitkin. sıcak
yataklanna kıvnlıyorlar; o
sıralarda salvo ateşi altındakı
gencecik insanlann ölüm
korkulannı akıllanna bile
getirmeyerek! Kitaplann,
tartışmalann, maddi ve manevi
keyiflerin arasında şu en
önemli gerçeği unutuverdiler
tnsan yaşamından daha önemli
hiçbir şey yoktur!
GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI T.C. SAMSUN SULH
HUKUK MAHKEMELERİ İZALEİ ŞÜYU SATIŞ IVIEMURLUĞU'NDAN
1994/37
Satılmasına karar verilen gayrimenkulün cinsi. kıymeti. adedi. evsafı: Samsun Kılıçdede Mahal-
lesi. ada: 726. parsel: 10'da kayıtlı 200 m2 arsa ve üzerınde bulunan 85 m2 brüt alana sahip 3 katlı
yığma bına ile birlikte 1.214.200.000- TL. muhammen bedelle satılacaktır.
Taşınmaz üzennde bulunan binanın yıpranma payı yüzde 30'dur. Taşınmaz. 56'lar adı ile tanınan
bölge ıçerisınde bulunmaktadır, altyapı sorunu yoktur. tÜTi belediye hizmetlerinden yararianmakta-
dır. kamu kurum ve kuruluşlan ile okul, çarşı. pazar yerlenne vakındır.
Saoşşarnan: I- Satış 10.03.1995 günü, saat 14.30'dan 14.40'a kadar memurluğumuzda açık art-
tırma suretiyle yapılacaktır. Bu arttırmada tahmın edılen kıymetin yüzde 75'inı ve rüçhanlı alacak-
lılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflannı geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedel-
le alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla 20.03.1995 günü aynı yer ve aynı
saatte ikinci arttırmaya çıkanlacaktır. Bu arttırmada da bu mıktar elde edilememişse gayrimenkul en
çok arttıranın taahhüdü saklı kalmak üzere arttırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok art-
tırana ihale edilecektir. Şu kadar ki. arrtırma bedelinın malın tahmin edilen kıymetinin yüzde 40'ını
bulması ve satış isteyenin alacagına rüçhanı olan alacaklann toplamından fazla olması ve bundan
başka. paraya çevirme ve paylaştırma masraflannı geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çık-
mazsa satış talebi düşecektir.
2- Arttırmaya iştirak edeceklerin. tahmin edilen kıymetin yüzde 20'si nispetinde pey akçesi veya
bu miktar kadar mıllı bır bankanın teminat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir. alı-
cı ıstedigınde 20 günü geçmemek üzere mehıl venlebılır. Tellâliye resmı, ihale pulu. tapu masrafla-
n alıcıya aittir. Birikmış vergiler satış bedelınden ödenır. Tapu harcı bınde 48 oranında alıcı ve satı-
cıya aittir.
3- lpotek sahibı alacaklılarla diğer ılgılılenn (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını hususiyle fa-
iz ve masrafa daır olan ıddialannı dayanağı belgeler ile on beş gün içinde daıremize bildırmelen la-
zımdır. Aksı takdirde haklan tapu sıcıli ile sabit olmadıkça payîaşmadan hariç bırakılacaklardır.
4- Ihaleye katılıp daha sonra ihale bedelını yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm
alıcılar ve kefilleri, teklıf ettiklen bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan
ve aynca temerrüt faizinden müteselsilen rrlesul olacaklardır. thale farkı ve temerriit faızi aynca hük-
me hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark. varsa öncelikle teminat bedelınden alına-
caktır.
5- Şartname. ilan tarihinden ıtıbaren herkesin görebilmesı için dairede açık olup masrafı verildiği
takdirde isteyen alıcıya bir ömegi gönderilebilir.
6- Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmış sayılacaklan, başka-
ca bilgi almak isteyenlerin 1994'37 satış sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan
olunur. 20.01.1995
(*) llgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir.
Basın: 4654
ÇJVRİL ASLİYE HLTOJK MAHKEMESİ
1994 199
Davacı PTT Genel Müdürliiğü vekilı Av. Levent Ünal tarafından davalılar Bayram Özmen ve Vuna
Kimya Sanayi ve Ticaret Lımıted Şırketı. Denizli. aleyhine açılan tazminat davasının yapılan açık yar-
gılaması sırasında: Davalılardan Vuna Kımya Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti'ne dava dilekçesi tebligedile-
memiş ve yaptınlan zabıta araştırmasında da açık adresi tespit edilemedigınden: davalı Vuna Kimya
Sanayi Ltd. Şti.'nin duruşmanın atılı bulunduğu 22.3.1995 günü saat 09.00'da mahkememizde hazır
bulunması veya kendisinı bir vekille temsıl ettırmesi, aksı takdirde yargılamaya yokluğunda devam edi-
leceği ve karar verileceği (HUMK.'nin 509-510. maddelerı geregince) ilanen teblig olunur. Basın: 5129
ERDEMLİ ASLtYE HUKUK HÂKİMLtĞİ'NDEN
Dosya No: 1993 405
Davacı Nihat Gündoğdu tarafından davalı Meral Gündoğdu aleyhine açılan işbu tapu iptali ve tescıl
davasında yapılan yargılama sonunda: Erdemlı Tömük Kale mevkiinde kaın, 5 pafta. 16 ada. 41 no.lu
parsel üzerinde inşa edilen B Blok 36 no lu mesken ile C Blok 89 ve 90 no.lu dükkânlann tapusunun ip-
tali ile davaya konu B Blok'taki 12^11 600 arsa paylı 36 no.lu mesken ile C Blok'taki 2 11600 arsa pa>lı
89 ve 90 no.lu dükknlann davacı Yusufoğlu, 1956 D lu Nihat Gündoğdu'ya tapudatescılme karar veril-
miştir. Iş bu ilan yayımlandığı tarihten itibaren 15 gün ıçinde Meral Gündoğdu tarafından temyiz edilme-
diği takdirde kararın kesinleşeceği teblıgat yerıne kaım olmak üzere ilan olunur. 23.1.1995 Basın: 5073
Uluslar ve simgeler üzerineDoğu ve Batı Berlin
birleştikten sonra şehrın gece
hayatına pek çok yeni
atraksiyon katıldı. Doğu
Almanlar geceleri Batı'daki
kulüplere. tiyatro ve operalara
koşarken Batıhlar da duvann
öte yakasını keşfediyor. Doğu
Berlin'deki Devlet Operası,
tarihi binası ve mükemmel
kadrosuyla Berlin'in bır
numaralı operası haline geldi.
Brecht'in tiyatrosu. Berliner
Ensemble de Batı'dan en çok
seyirci çeken tiyatrolardan biri.
Nihayet Doğu Berlin'de bir
kabare var ki, ülke çapında üne
kavuştu. 'Distel' (Deve Dikeni)
Kabaresı. duvar yıkılmadan
önce satır aralanna gızlediği
rejim eleştirisiyle Doğuluların
gözdesiymiş. Bugün
kabareciler sahneledikleri her
oyunla gişe rekorlan kınyor ve
özellikle bu tür zeki hıcve
alışkın olmayan Batılı seyirciyi
kendinden geçiriyor. 'DisteTin
son oyunu, sosyalizm
yıkıldıktan sonra tek başına
kalan kapitalizmi Doğulunun
bakış açısından ele alıyor.
Birleşmeden sonra azan
milliyetçi duygularla, aşın
sağla ırkçılıkla da dalgasını
geçiyor. Kabareciler sahnede
"Alman nedir' sorusuna
uzunca bir süre cevap anyor,
ama tatmin edici bir sonuca
varamıyorlar. Elias Canetti de
*KWe ve Ikridar" adlı eserinde
"Ulus nedir' sorusuna cevap
aramıştı. Canetti, uluslann
kendilerini tanımlamakta
yetersiz kaldıklannı. dil birliği.
toprak bütünlüğü, ortak tarih
ve kültür gibi nedenlerin ne
tek başına ne de birlikte 'tıltıs*
adı verilen kitleyi tanımlamaya
yetmediğıni yazmıştı. Örneğin
insanlar Alman. Fransız, Japon
ya da lngiliz olarak savaşlar
yapıyordu. Ne için savaştıklan
üzerine çok şey
söylenebıliyordu, ama ne
olarak savaştıklan sorusu
belirsizdi. tnsan savaşırken.
kendini ötekinden ayıran şeyi
nasıl tanımıyordu? Canetti'ye
göre ulusu anlamak için onun
kitle özelliğini öne çıkartmak
gerekiyor. Ve her ulusun. kitle
olarak bir 'kitle simgesi' var.
İnsanlar 'biz' derken hep o
simgeyi paylaştıklanna. onu
ıçlerinde taşıdıklanna
inanıyorlar. Ulus. çoğu zaman
bir tür dine dönüşüyor.
Canetti'ye göre İngilizlerin
BERLİN
DİLEK
ZAPTÇIOĞLU
'kitk'simgesi' deniz. Ingilizleri
çepeçevre saran deniz türlü
tehlikelerle dolu. ıstikrarsız.
degişken.lngilızler,
gemileriyle denize açılıp onu
dize getirmeye çalışırken
karada tersine süreklilik,
güvenlik ve ıstikrar üzerine
kurulu bir dünya yaratıyorlar.
Muhafazakarlık ayn bir önem
kazanıyor. Hollandalılar da
denizci bır ulus, denizaşırı
imparatorluklar kurmakta
tngilizlerle benzeşiyorlar. Ama
aralannda büyük bır fark var.
Ingilizlerdenizi gemilerinin
kaptanı olarak dize getirip
adalarına çekilirken
Hollandalılar yaşadıklan
topraklan denizin kucağından
önce savaşarak koparmak
zorunda kalmış. Denizden
hayli alçak olan Hollanda'da
insanlar için barajlar ve setler,
hayatın can daman. Ingilizler
için deniz, kendilerini
düşmandan koruyan bir dost
gibıyken. Hollandalılar için
daima bir düşman olarak
kalmış -bugünlerde yaşanan
sel felaketleri düşünülünce ne
kadar güncel bir saptama!
Fransızlann "kitle
simgesi"tabii ki devrim.
Kitleye karşı gelen kendini
giyotinın altında bulmuş. Her
yıl 14 temmuzda kutlanan
devrimin anısı Fransızlan her
yeni savaşta ve olayda
birbirine kenetlemeye yetıyor.
Değışik uluslardan oluşur
görünen, ama çok güçlü bir
ulusal duyguya sahip olan
Isviçrelilerin ortak simgesi de
daglar. tki dünya savaşında da
savunma planlan yapan
îsviçreliler, ülkelerine saldın
halinde bütün ovalardan ve
vadilerden çekilip dağlara
sığınarak orada savaşma
karanndaymış. Alp dağlan.
Isviçreliler için hem sığınak,
hem iktidar. hem de övünç
kaynagı. Canetti, en zor
kavranılabilen ulusun
Museviler olduğunu söylüyor.
Dünyaya yayılmış değişik
diller konuşan ve çeşitli
kültürler taşıyan Musevıleri de
birleştiren bir kitlesel simge
var. Kendisi de Musevi olan
Canetti'ye göre: Mısır'dan göç.
Bütün bir ulus kırk yıl süreyle
çölü geçiyor, kitle olarak.
Dağılabiliyor, ama hep aynı
kaderi paylaşan tek bir kitle
olarak görüyorlar kendilerini.
Ve nihayet Almanlar: Onlann
simgesi orman. Almanlar için
orman, adeta marş eden bir
ordu. Dik ve yüksek ağaçlann
sıra sıra dizilmiş hali,
yogunluğu ve düzeni Almanlar
üzerinde olağanüstü bir
çekicılığe sahip. Alman
ormanlan. örneğin Amazonlar
gibi kaos çağnştırmıyor. Orada
her şeyin bir düzeni var.
Ağaçlar, dallan birbirine
dolanmış amorf kütleler değil,
dümdüz göğe yükseliyorlar.
Ağaçlann ayaklan yere çok
sağlam basıyor. başlan dimdik,
birer asker gibi. Orman,
Alman romantizmınde,
şarkılarda ve şiırlerde hep
merkezde. Bugün de ormanda
dolaşmak. Almanlar için bır
numaralı hafta sonu meşgalesi.
Canetti, Türklerin kitle
simgesi üzerine kafa
yormamış nedense. Ne
olabilirdi acaba?
Uçamadıktan sonra kanat niye?
Pandora adlı Sibirva kızak köpegi
kanatlannı açmış, uçmava hazırianıyor.
ABD'nin VV'isconsin eyaletindeki Racine
kasabasinın göz bebeği olan Pandora.
kulübesinin tepesine çıkıp errafı kolaçan
ederken arkadaki tahta perdenin üzerindeki
dekoratif kartalın kanatlan sanki kendi
kanatiammış gibi bir göriinüm varatmış.
PANEL ve KÜLTÜR GECESİ
(TlP'in 34. Kuruluş Yıldönümü)
P A N E L
Türkiye İşçi Partisi'nin,
Türkiye'nin Siyasal Yaşamına ve Kültürüne Katkıları
(Gelecek tçin Düşünceler)
TİP Genel Başkanlannın Açış Konuşmaları
Panel Yöneticisi : Sönmez Targan
Konuşmacılar
• Nihat Sargm • Mehmet Atay • Tank Ziya Ekinci
• Yalçın Cerit • Hamza Tığlay • Yücel Gürsel
• Ertuğrul Kürkçü • Şehabettin Bakırsan
• Artun Ünsal • Kazım Maksutoglu
Yer: Mecidiyeköy Kültür Merkezi I Katlı Otopark Üstü
Tarih : 11 Şubat 1995 Cumartesi Saat: 11.00
K Ü L T Ü G E C E S İ
Açış Konuşması: Aziz Nesin
Sunucular : Nevzat Şenol • Gülsen Tuncer
Sanatçılar
Genco Erkal • Bulutsuzluk Özlemi
Sadık Gürbüz • Azmi Toğuzata • Koma Amed
Yer : İTÜ Sosyal Tesisleri G An/isi / MAÇKA
Tarih : 12 Şubat 1995 Pazar Saat: 18.00
Biletler : Alkazar Sineması (Beyoglu), Selçuk Kitabevi (Moda Sineması Pasajı)
ve girişte temin edilebilir.
SAMSUN 3. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN İLANEN TEBLİGAT
1994 647
Aldcak Cengı/ Karlıkova. vekilı Av. Selahattin Karslıoglu. Samsun Borçlıı: Avnı Kurtoglu. Denızevlen
Mah si Buğra Sokak No. K. Kat. 3 Samsun. Borç. 6.442 000 TL.'sı \c ma.sratları Borvlunun zabıtaca adresi
lcspıl edılemcmı^lır Borcluya ilanen teblıgat yapılmasına karar verilmıstır. lı>bu cxlomc cmrının ıcblıüındckı 7
gunluk siireyc 25 gün cklenmck surotıyle 32 gün ıçinde. borçlunun borcunu ödcmosi. lakıbc karşı ilıra/ı varsa
itirazını lcra Tetkik Mercıi Mah'si'nc yapması. I.I.K.nin 74. mad. geregince mal beyanında bulunma». akM
halde cebri ıcraya devam olunacağı leblığ olunur. 2ü. I.I9V5 Basın: 5086
Artık kralda
kemer sıkacakIsveç'te geçen haftanın en çok
tartışılan konulan arasında,
kamu kuruluşu olan
Nordbanken adlı bankanın
satılıp satılmayacağıydı.
Bundan önce hükümet
sırasında yolsuzluklar,
karşılıksız krediler ve
beceriksiz yöneticilerle birçok
kez patlayan skandallardan.
diğer bankalar gibi
Nordbanken de payını almıştı.
Sosyal demokrat hükümet,
bankanın bu yıl da büyük zarar
etmesinden çekindiği için
bankayı satışa çıkarttı. Maliye
Bakanı Göran Persson
perşembe günü bankanın
parça parça satdacağını'
açıkladı ve hemen ekledi:
"Banka pazan daha çekki hale
getincem" Bakan. bankanın yok
pahasına satılmayacağım,
çünkü gerçek sahıplennın,
vergi ödeyen halk olduğunu da
vurguladı. Kemerleri
sıkacaklar arasında Kral da
var: daha doğrusu Saray ve
saray personeli. Bugüne dek
Saray'ın bütçesi 71 milyon
krondu; bu da yaklaşık 500
milyar lira ediyor. Bu para çok
gözükse de diğer ülkelerin
saraylanyla karşılaştınlınca -
bir gazetede atılan başlık gibi-
"Saray, gerçekte wksuMar evi".
Bunun nedeni, isveç
Kraliyeti'nin ticari 'sponsor'
kabul etmemesi, tüm gelirinin
kendi mallanndan ve devletin
bütçesinden olması. 71 milyon
kronun 30 milyonu, personel
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
ve uçak giderlenne; yakJaşık
bir o kadan Saray'ın ve ek
tesislerin bakım giderlenne ve
kalanı taşınabilen mallann
bakımına ait. Her üç bölüm de
ayn yerden yönetiliyordu. Yeni
hükümet bütçesinde. üç
bölümün de aynı ekonomi
dairesince yönetileceği ve ilki
dışındaki bölümlerde büyük
kesinti yapılacağı yer alıyor.
Isveç'in Salen kentinde "Halk
ve Savunma" derneğinin yılık
seminenne katılan Rusya
başkan adaylanndan
ekonomist Gregori A Javiinski
Batı'nın Rusya konusunda
daha açık sözlü olmasını
istedi. Batı tarafından
Rusya"da demokrasi için tek
umut olarak görüldügü
belirtilen Javiinski
önümüzdeki yıl yapılacak olan
başkanlık seçiminde adaylığını
koyacağını da belirtti. Aynı
toplantıda konuşan Isveç'in dış
yardım bakanı Pierre Schori,
Çeçenya'nın *b«riç
anlaşmazhk' olarak
gösterilmesınin yanlış
olduğunu söyledi ve savaşın
Rusya demokrasisini ve
ekonomisini sarstıgını belirtti.
Şimdi Filistinlileri
kim doyuracak?Netanya'nın Beit Lid
bölgesinde 22 ocak sabahı,
yaşlan 18 ile 21 arasında
değişen yirmi bir israıl askeri
otobüs durağında bekledikleri
sırada iki teröristin bombah
eylemı sonucu hayatlannı
kaybermişlerdi. Olayın
sorumluluğunu Islami Cihad'ın
üstlenmesınin ardından tzak
Rabin hükümett. Filistin
bölgelerinde yerleşik
vatandaşlann tsrail topraklanna
giriş çıkışmı belirsiz bir süreye
kadar yasakladı. Sınırlann
kapanmasından sonra bugüne
kadar özel bir kimlikle Kudüs'e
giriş çıkış yapan Filistinli
ögrehnenlenn artık Kudüs'e
girememesi ile birlikte
Kudüs"teki düzinelerce Arap
okulu kapanmak zorunda kaldı.
Filistin Oğretmenler Sendikası
Orient House'da (Filistin
Kurtuluş Örgütü'nün
Kudüs'teki merkezi)
gerçekleştirdigi protesto
mitinginde yirmi beş bin
öğrencinin öğrenimlerine
devam edemedığini ve eğitim
sisteminin etkisiz hale geldiğini
açıkladı. Sendika sözcüsü "Beit
LRfde olanlar için üzgünüz"
diyerek bu yüzden tüm
Filistinliler'in
cezalandınlmamasını diledi.
Filistinli gazeteciler de basını
da kapsayan kapama karanna
karşı Kudüs A. Ram askeri
noktasında yollan kapatarak
gösteri yaptılar. Çoğu yabancı
medya adına çalışan otuz
gazeteci görev lerini yapmak
için Israil'e girebilme izni
konusunda medyaya istisna
uygulanması gerektiğini
savundular. Ancak Israil
Hükümet Basın Ofisi medya
için bile istisna
yapılamayacagını bildirdi.
"Kapama sorunu elli
gazetecinin değil asıl elli bin
TEL AVİV
NEŞE
ONEN
banş yanlısı ve masum
Filistinli'nin proMemidfr"
şeklınde îsraıl Radyosu'na
demeç veren hükümet basın
sözcüsü, bu arada çok ciddi bir
açmazı dile getırdi. Gerçekten
şu anda kırk altı bin Filistinli
işçi özerklik sonrası Israil
sınırlan içinde kalan işlerine
sınırlann kapalı tutulması
nedeniyle gidemiyor. Üstelik
Filistin işgücüne olan
ekonomik bağımlılığının
zincirlerini kırmakta kararlı
görünen Israil hükümeti. bu
işçilerin yerine ikame edilmek
üzere yirmi beş bin civannda
yabancı işçi getirtmeyi
planlıyor.
Bu plan gerçekleşir ve Filistinli
işçiler şimdiki işlerini
kaybederlerse. istihdam
kapasitesi zirai üretimle sınırlı
olan Filistin'n bu kadar işçiyi
kendi topraklannda
doyuramayacagı gün gibi
aşikar. Ne yazık kı lsrail'in
topraklannı Filistin
vatandaşlanna kapama karan
terörist saldınlar devam ettiği
ve banş görüşmelen güven
vermediği sürece daha uzun
zaman devam edebilir. Bu da
kırk altı bin işçiyle beraber
bakmakla yükümlü olduklan
aile fertlerini kelimenin tam
anlamıyla gerçek bir ramazan
orucuna zorlayabilir. Nitekim
lsrail'in son olarak aldığı
"sınırlannı Filistin'e kapalı
rurmayi" bir hafta daha uzatma
karanndan sonra bu olasılık hiç
uzak görünmüyor.