Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 ŞUBAT 1995PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Uluslararası Rotterdam Film Festivali'nde Onat Kutlar anıldı
Sinema ve demokrasiMEHMETBASUTÇU
ROTTERDAM -1 şubat çar-
şamba akşamı, Uluslararası Rot-
terdam Film Festivalı etkinlikle-
n kapsamında Onat Kutlar adı-
na düzenlenen saygı gösterisi,
orada bulunan bir avuç Türk'ü
ve onlann dostlannı hem duygu-
landırdı hem de sevındirdi. Türk
düşün ve kûltûr dünyasinın göz-
de adlanndan Onat'ı, Rotter-
dam 'da bu koşullarda anmak
kuijkusuz çok actydı, ama karşı-
laştığımız ince duyarlık yürek-
lerimize biraz su serpmışti. Onat
Kutlar adına seviniyor, Türkiye
adına ise üzûlüyorduk. Koskoca
bir ülkenin bombalardan koru-
yamadığı aydın insanlara, küçük
bir Kuzey Avrupa ülkesınin ay-
dınlan, içtenlikle, doğallıkla sa-
hip çıkıveriyorlardı. Onat Kut-
lar, yağmurlu bir şubat gecesi,
bu iç karartıcı lıman kentinde
saygı ve sevgiyle anılırken, gû-
zel bir umut ışığı olabiliyordu.
Ne mutlu Hollandalılara!
Böylesine duyariı, sanata ve ya-
ratıcılığa ve demokrasıye böyle-
sine saygılı bir toplumda yaşa-
dıklan ıçın.. diye düşündüm.
Çünkü, o akşam Rotterdam'da
küçük bırdemokrası dersi de al-
dık. Öyle ya. bağnazlıklara, ben-
cilliklere ve içgüdülere karşı sü-
reklı olarak savunulması gereken
bir yaşam biçımi değil midir de-
mokrasi? Bu nedenledir ki, de-
mokrasi kolay kolay yerleşmez
bir topluma. Kendimızden fark-
li düşünenlerin görüşlenne, dav-
ranışlanna saygı ve hoşgörü için-
de yaklaşmak, genelde ınsanın
içinden gelen "doğaT bir davra-
nış olmadığı için. demokrasi bır
eğitım ve bir dısiplin meselesidir
de; ha deyince gerçekleşmez; bır
birikım, bır süreklilik gerektirir;
bitmek tükenmek bılmeyen bır
çabagerektinr. Haksızlıklarave
Onat Kutlar'ın senaryosu'nu yazdığı, Erden Kıral'ın yönettiği 'Hakkari'de Bir Mevsim' Polterdam'da gösterildi.
baskılara karşı tepki göstermek,
demokrasiye sahip çıkanlann bir
tür ikinci doğası olmuştur. Onlar,
demokrasinin verilmediğını, ka-
zanıldığını çok iyi bilırler.
Uluslararası Rotterdam Film
Festivalı yöneticılen. ışte bu an-
lamda ınce bir demokrası dersi
verdiler bize. Demokrasiye kar-
şı olan her tür davranışa tepki
göstermek, bu toplumun insanla-
nnın paylaştığı temel bir erdem-
di. Erden Kıral'ın yönettiği
"Hakkari'de Bir MevsinTın.
Onat Kutlar'ı anmak amacı>la
gösterilmesinden önce kısa bir
konuşma yapan festıval yönetici-
si EmiUe Fallaıu'nun söylediği
gibi. "tster Müslüman olsun is-
ter Hıristiyan, insan vaşamına
saygı göstermeyen köktendinci-
lere, her tür terör eylemine ve
baskıya karşı tepki göstermek ge-
rekmekteydi"... Daha sonra, fes-
tivali izlemek için Rotterdam'da
bulunan sinema yazan dostumuz
Atüla Dorsav salonda bulunanla-
ra Onat Kutlar'ın çok yönlü sa-
natçı ve aydın kışılıgını kısaca
tanıttıktan ve Türk sinema dün-
yasına getırdığı katkılardan söz
ettikten sonra. festıval yönticıle-
rine gösterdıklen duyariı tepki-
den dolayı teşekkür ediyor ve
"Eminim ki, Onat bir yerkrden
bizi izlivor ve bu anı paylaşıyor-
dur" sözleriyle heyecanmı ve
duygulannı dıle getınyordu.
Daha o günün sabahı. Onat
Kutlar, kaldığımız otellenn her
bınne uğrayıvermışti. Festivalin
broşürlennın ve günlük haber
bültenlerinın dizildiği masalann
üzerinde bulunan bir tomar be-
yaz kâğıt, akşam yapılacak olan
saygı göstensinı duyuruyordu
Giriş serbesttı. Konuşmalardan
sonra, Onat Kutlar'ın senaryosu-
nu yazdığı "Hakkari'de Bir
Mevsim*'göstenlecektı
Rotterdam Festivalı, önemli.
büvük bır film festıvali olması-
na karşın, Türk sinema dünya-
sıyla ilişkileri sınırlı kaldrğı için
filmlerimize genellikle yer ver-
miyordu. Dünyanın dört yanın-
dan ellennde senaryolanyla ge-
len genç yönetmenlerle, çantala-
nndakı projelere uluslararası or-
tak yapım olanaklan arayan ya-
pımcılann karşılaştığı; değişik
vakıflann ödüller ya da yardım-
lardağıttığı;erotik Japon filmle-
rinden Çek yönetmen Karel
Kachyna'nın 12 filminden olu-
şan bır pakete dek çok farklı si-
nema türlerinden örneklerin
programlandığı; yaklaşık 50 fil-
min ilk kez dünya ya da Avrupa
ızleyicisi önüne geldıği; on gün
içinde tıklım tıklım dolan salon-
lanna 250 bin izleyicıyi topla-
mayı başaran Rotterdam Film
Festivali'nde Türk sinemasının
sesini duyuramamasının bir ek-
siklik olduğunu kabul eden Emi-
le Falloux, bueksikliği gıdermek
için, nisan ayında fstanbul Film
Festıvali'ni izlemeye geleceğını
söylüyordu.
Böylece, eksik bir halka, iliş-
kiler zıncirine eklenecektı. Rot-
terdam 'dayaşayan Türkler, sine-
mamızın yeni ömeklennı gele-
cek yıldan itibaren izleme olana-
gına kavuşurken, Türk sinema
dünyasına yepyenı olanaklann
kapılan aralanacaktı.
Hollanda'da Türkçe yayınlar
yapan bır radyoda çalışan ve
Onat Kutlar'ı anma törenı önce-
sınde ve sonrasında yapılan bu
konuşmalara tanık olan Güneş
Uz, şöyle bir soru yöneltiverdı
hepimize: "Bu güzel gelişmeyi
göz önüne alınca. Onat Kutlar'ın
bir anlamda ölümüv le bile Türk
sinemasına \ardım etmeyi sür-
dürdüğünü söylevemez miyiz?"
Haklıydı. ' Önat Kutlar,
ölümünden sonra bile Türk sine-
masına katkılarda bulunmayı
sürdürüyordu.
İsveç'in ıııüzik Nobel'i Polar ödülü
Elton Johıı'uıı
GÜRHAN UÇKAIS
tsveç'in müzik dalında verdığı ve binçoklan ta-
rafindan "müziğin Nobeti" olarak adlandınlan ulus-
lararası ödüllenn bu >ılki sahıplen Elton John ile
viyolonsel ustası Mstislav Rostropoviç. 1 'er mıl-
yon kron (6 milyar lira) tutanndaki Polar Ödülle-
ri, lsveç Kralı tarafından sahiplerine verilecek.
Para miktan bakımından dünyanın en büyük mü-
zik ödülü olan Polar Music Prize, bugüne dek hep
çok başanlı ve tanmmış sanatçılara verilmişti. Bu
yıl da bırçoklan Elton John'un ve vıyolonselci \e
orkestra yönetmeni Mstislav Rostropoviç'in adını
anmaktaydı. Rostropoviç, sanatçılığı yanında cesa-
retıyle de dikkat çekmişti. 1960'ta Nobel sahibı
Boris Pasternak'ın mezannın başında konser yö-
netmişti. Çekoslovakya'nın işgalı sırasında da
Londra'da, Çek besteci Dvorak'ın viyolonsel için
yaptığı bestelerden oluşan bır konser yönetmış ve
sahneyi ağlayarak terk etmışti. Soljenitsin, Rus Ya-
zarlar Birlıği'nden atılmış ve beş parasız kalmış-
ken onu evıne alan, yıne Rostropoviç olmuştu...
Daha sonra bir yıl yurtdışına çıkması yasaklan-
mış, viyolonsel düşkünleri için yokluğu büyük ol-
muştu. Daha sonra Rusya dışına yerleşen sanatçı,
bir süre önce çıkartıldığı Rus vatandaşlığına geri
alındı. 68 yaşındakı sanatçı halen, Rus besteci
Schedrin'in Stockholm'de sahnelenen operası "Lo-
Bta"nın yöneticıliğını yapıyor. Elton John ise bu-
Mstislav Rostropoviç
gün pop dünyasmm en ünlüleri arasında. "Your
Song", "Song for a guy" \ e "Don't let The sun go
down"gibı yapıtlan şimdıden klasıkleşmıştir Sa-
natçının son büyük başansı da, Disney filmı "Ars-
lan KraT filminin giriş parçasıdır.
Polar Musıc Prize'in başkanı Helene Adams, 4
yıldır verilmekte olan ödülün adaylannın. dünya-
Elton John
nın heryanındakı plak şirketlerince, bestelerin hak
sahıplennce ve branştakı kişilercc gösterildiğini
açıkladı Jün, Isveç'ın pop müzıği ve klasık müzik
dünyasının en ünlü adlanndan oluşuyor. Ödül tö-
renı, lsveç Televızyonu'nun ünlü konser salonu
Benvalldhallen'de yapılacak ve TV 1 'den canlı
olarak yayımlanacak.
Yıldızlar Vietnam'da banş konserindeKültür Servisi - Eski bir lngiliz sa-
vaş fotografçısı, Vıetnam savaşmın
sona erişini kutlamak amacıyla. Bob
Dytan, Sting ve Bruce Springsteen gi-
bı yıldızlann katılacağı bir konser
planlıyor.
Anlaşmazlık süresince, Vietnam'da
fotoğrafçı olarak çalışan Tim Page,
aynı zamanda Sinead O'Connor ve
Neil Young'ın da sahneye çıkacağı bır
banş konsen düzenlemek için Hue
kentine döndü.
Kültür Bakanlığı tarafından da
onaylanan konser teklıfıne, davet edi-
len yıldızlann bırçogunun olumlu
yaklaştığı belırtılıyor
Bob Dylan, ABD'de savaşa karşı
başlatılan hareketın banşçı kahrama-
nı olarak 1960'larda ün kazanmış ve
şimdi klasik sayılan pek çok şarkı bes-
telemişti.
Dylan, aynı zamanda, Hindiçini'de
20 yıl önce sona eren savaşa ABD'nin
kanşmasına da karşı çıkmıştı
Page, dünya televizyonlannda ya-
yımlanmasını ıstediğı konser için
"Festivalin amacı, 30 Nisan 1975'te,
güçlükie elde ediien banşı kutlamak"
diyor. "Kılıçtan Daha Keskin" adını
taşıyan konserin, 25-26 hazıran tarih-
lerinde. imparatorlugun eski başken-
ti Hue'da. müzik. şarkı, dans ve şiiri
içeren bır takım yerel etkinliklerle bır-
lıkte gerçekleşmesi bekleniyor.
Page, aynı zamanda, savaş sırasın-
da ünlenmiş ABD'lı ve Vietnamlı sa-
natçılan ele alan I saatlik bır televiz-
yon belgeselı de çekmek istiyor. Ekim
aymda hazırolması planlanan filmın
malıyeti, Nikon,CocaCola,.Microsoft,
Kodakgibi şırketler tarafından karşı-
lanacak.
Page'in, gelirlerini "Indochina Me-
dia MemoriaJ Foundatk>n"na bıraka-
cağını söylediği konsere, UNESCO
da destek venyor.
Vietnam. soul müziğin babası sayı-
lan James Brovm, Janet Jackson, Ro-
xette ve Richard Marx gıbı uluslara-
rası pop yıldızlannı bu yıl konuk et-
meyi tasarlıyor.
Brovvn'ın nısan, Janet Jackson'ın
da temmuz aylannda konser vermesı
planlanıyor.
Yıne de ülkedeki en büyük konser
organizatörü Vlnaconcert konserler
hakkında kesin bilgı veremiyor
Vıetnam. eski popyıldızlan içınbır
cennet halıne dönüşüyor. Geçen yıl.
yumuşak ve duygusai şarkılardan hoş-
lanan Vietnamlı müzıkseverler. John
Denver ve Leo Sayer'ın konserlenni
ızlemişlerdı.
Kitap-hk, yeni kknliğiyle satışa sunuldu
Kültür Servisi - "Kitap-luTdergı-
si 13.sayısıylabirlikteyenı birkımlı-
ğe büründü. Önceleri, Yapı Kredi Ya-
yınlan'nın ücretsiz dağıttığı derginın
boyutu küçüldü ve 20 bin liradan sa-
tışasunulmayabaşlandı. Derginın Ge-
nel Yayın Yönetmeni Enis Barur. su-
nuş yazısında hedeflennı şu sözlerle
belirlemiş: "Kitap-ukbirtanıtınider-
gisi öncettkk. Ama gizliden gizhye ya
da açık açık, bir yazın - kültür yayını
da. Şüriyle, denemesiyle, eleştirisiyle,
incelemesivle, haberiyle. soruşturma-
sıvla. fotoğraflarn la kendi çizgisini
arayBcak, bulacak. Biryandan da gün-
ceüiği, bilgi iletişimini, ke\if unsurunu
hesaba katmayı umursayacak, umur-
samayı sürdürecek" diyor.
Derginın yeni kimligiyle satışa su-
nulan 13. sayısında Mehmet H. Do-
ğan'ın "Şimdi l'zaklardasm". Jorge
Luis Borges'ın "Kitap Kültü Üstüne",
Eugenio Montale'nın "EntelektüeP,
Cem Akaş'ın "Sahne Sanatlarından
Bin Olarak Şiir". Doğan Hızlan'ın
" Yahya Kemal ve İstanbul". Sevin Ok-
yay m "O Asluıda Alice!", Hülya Tu-
fan'ın "Edebi - Rap", Enis Batur'un
"Şiir \e Konvertibiüte", Doğan Ku-
ban'ın "Ankara» Ankara", Turhan
Ilgaz'ın "Başka Türlü Düşünmenin
Filozofu ya da Şeytan Aynntıda Gizli-
dir" başlıklı yazılan yer alıyor. Edip
Cansever, Mehmet Doğan'a yazdığı
bir mekrupta "-Elmas Yüklü bir gemi
gibi geçmeli dünyadan-" diyor.
Dergıde aynca İsmail Aksoy 'un çe-
vırdığı SamuelBeckett'ın şiirlen, Lüt-
fü Özkök'ün fotoğraflanyla bırlıkte
sunuluyor. Mehmet Rifat'ın "Balzac
Kitabr, Oğuz Demiralp ın "Kutup
N'oktası"adlı.yayınevının kıtaplan ıle
"Komşunun Tavuğu" bölümünde dı-
ğeryayınevlennın yeni kıtaplan tanı-
tılıyor.
Özlem Solok'un "Zanıan İçinde
Müzik" adlı kıtabı üzenne Evin İrya-
soğlu ıle Jean - François Dortier'nın
James Miller ıle Odile Quirot'nun
Nathalie Sarraute ıle yaptığı soyleşi-
ler de derginın son sayısında okunabi-
lır Derginın "Work In Progress" bö-
lümünde Murathan Mungan 1995 yı-
lında gerçekleştirmek ıstedıgi
tasanlannı aanlatıyor.
Cemal Reşit Rey yann anılıyorÇoksesli müzığımızın öncüsii besteci, eğıtımcı, pıya-
no pedagogu. pıyanıst. orkestra yöneticısı ve istanbul
Şehir Orkestrasf nın kurucusu Cemal Reşit Rey'ı ölü-
münün 10. yılında anmak amacıyla yann 19.30'da Ce-
mal Reşit Rey Konser Salonu'nda bir program düzenle-
niyor. Sanatçının yaşamı. eserlen ve çeşıtli dönemlerde
kendısıyle yapılan söyleşilen içeren tanıtım fılmı \e dıa
gösterisıyle başlayacak olan geceye HaMun Dormen,
Evin tlyasoglu, Faruk Yenerve Hikmet Şimşek konuşma-
cı olarak katılacaklar. Dia gostensının ardından venle-
cek konserde, kemancı Şafak Mula ve Ülkü Koper, vi-
volonıst TubaÖzkan, vivolonselıst Suzan Altıner. pıya-
nıst Seher Tannyar ve soprano Ece tdil sanatçının Sex-
tuor (Altılı) adlı yapıtını ilk kez seslendirecekler. Nik-
sar'ın Fidanlan. Süpürgesi Yoncadan ve Halay adındakı
üç halk türkusü, San Zeybek Dansı ve Emprovizasyon
ise piyanıst Aydın Kaıiıbel tarafından yorumlanacak. İs-
tanbul Dev let Senfonı OrkestraM ise şef Erol Erdinç yö-
netımınde sanatçının TürkSahneleri ve lO.VıiMarşıad-
lı yapıtlannı seslendırecek
'Siyasi
terör'ün• • "I 1 •• •• ••
guldurusu
Kültür Servisi - Mask-Kara Sanat
Atölyesi bünyesinde çahşmalannı
sürdüren Mask-Kara Tiyatrosu geçen
aralıkta Muammer Karaca Tiyatrosu'nda
Dario Fo'nun "Bir Anarşistin Kaza
Sonucu ÖKimü" adlı oyunuyla perdelerini
açtı. Alışılagelen tiyatro anlayışına farklı
bır boyut kazandırmaya çalışan, herşeyin
belli kalıplarda kabul edildiğini, söylem
biçimiyle uygulamanın farklı olduğunu ve
düşünme mantığının yetersiz kaldığını
belirten Mask-Kara Tıyatrosu oyunculan,
kendilerine özgü bir reji anlayışı ve
oyunculuk biçimiyle sergiliyorlar
oyunlannı. Mask-Kara Tiyatrosu, toplumu
deşarj etme mantığı içerisınde "gühnece''
tanımının basite indirgendiği, seyircının
düşünme yetısınin hıçe sayıldığı
mm^m^^mmm^mmm depolitize
• Mask-Kara
Tiyatrosu
tarafından
sahnelenen,
Dario Fo'nun
"Bir Anarşistin
Kaza Sonucu
Ölümü" adlı
oyunu siyasal
terör ve resmi
işkenceyi
grotesk halk
güldürüsü
biçiminde
seyirciye
yansıtıyor.
tiyatro
anlayışını
"ölümcül
tiyatro"
parantezine
alıyor. Dario
Fo'nun 1970
yılında kaleme
aldığı "Bir
Anarsistin Kaza
Sonucu Ölümü"
adlı oyun içenk
olarak butjuva-
kapıtalist
düzenin toplum
üzerindeki
baskısmı.
skandallann
gerçek yüzünü,
siyasal terör ve
resmı işkenceyi
grotesk halk
^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ güldürüsü
^ ^ ^ ^ " ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ™ biçiminde
seyirciye yansıtıyor. Oyun, bir "filozof
deti"nın dolandıncılık suçlamasıyla göz
altına alındığı bır polis merkezinde
başlıyor. Daha sonra, bir anarşistin "kaza
sonucu" ölümüyle ilgilı kovuşturma
dosyalannı eline geçiren filozof deli. önce
yargıç. sonra Parmak lzi Şubesı Müdürü
ve Pıskopos kimliğine bürünerek. hem
kimhğine büründüğü bu kişilenn toplum
ıçindeki konumunu hem de anarşistin
ölümünün perde arkasını, yer yer kara
güldürü. yer yer de söylem bıçimı> le
sorguluyor. Yönetmenliğini Cökhan
Bulut'un yaptığı oyunda Tugay Erverdi,
Cökhan Bulut, Kemal Kahraman. Emrah
Elçiboğa, Nazif l'slu, Gülşah Kıra> Bulut
ve Özcan Alma rol alıyor.
Oyunun dekor, kostüm ve sahne tasanmı
ise Mask-Kara Sanat Atölyesi Genel
Sanat Yönetmeni Cengiz Çalucı
tarafından
gerçekleştirildi. Mask-Kara
Tiyatrosu Fo'nun Italya gerçeğınden
yola çıkarak yazdığı bu oyunda yer alan
devlet ve kurumlannın sergiledıği
komplolann, entrikalann sadece Italya'ya
özgü değil, evrensel birgerçeklık
oldugundan hareketle bütün bu anti-
demokratik uygulamalan protesto etmek
ıçın tiyatro alanında kendilerine özgü bır
eylcmi dc harrekete geçinyor.
PENALTI
MEMET BAYDUR
Gecenin Fesleğeni
Melih Cevdet Anday, Cumhurıyet yazılarından birinde,
her zamanki gibi olağanüstü irtcelikleri, soruları, yanıtlan
içeren "Gün ve Gece" başlıklı yazısında, düşünceleri in-
sanı iyımserliğe de ıtebilecek bır suzgeçten geçirdikten
sonra, enfes bir saptamayla noktalıyor yazısını. "Bir türlü
devrimcı olamayan, çağın gerisınde kalmış burjuvazimi-
zin yapamadığt işi, gericiliğı yenme ışini, biravuç aydın da
olsak, başarmak zonındayız."
Gerçekten. Türkiye'nın başmdakı bınbır beladan biri de,
belki en önemlilerinden birı de, burjuvazimizin bir türlü
'devrimci' olamayışıdır. Bence bunun temel nedeni bizim
burjuvazinin bir türlü 'burjuva' olmayı becerememesidir.
Ideolojileri hep dekorun bır parçası olarak düşünmeye alış-
mış kişilerden mürekkep bir toplumda belirli giyim tarzla-
n, bıyık bıçimleri, bir iki jest, kimi sözcüklerin olur olmaz
yerdesıksıkkullanılması, bırşapka, bırkaşkol, vesaire, in-
sanı devrimci, burjuva, gericı, ılerici, aydın, yobaz etiketiy-
le süslü bir dosyaya hapsedebılır kolaylıkla.
"Burjuvazimiz burjuvalığı yüzüne gözüne bulaştırır dur-
madan. Birçok devrimcimız de devrimciliğı yüzüne gözü-
ne bulaştırmıştır yakın zamana kadar. Bir örnek: Haftalık
bir derginın edıtörü, dergısının iki ay önce yayımlanan sa-
yısına yazdığı önsözde korkutucu bir anısını aktarıyor okur-
lanna. Satırına dokunmadan alıyorum yazının o bölümü-
nü: "1979yılındaydık, o zamanlarmensubu olduğum sos-
yalist partinin başkanıyla günlerce süren tartışmalanmızj
hatırtıyorum: Konu, iktidar olduğumuzda Adalet Ağaoğ-
lu'nun romanlannın yayımlanmasına izin verilip verilme-
yeceğiydi. (Ağaoğlu'nun nasıl bir 'halt' edip de bizim baş-
kanın hışmını çektiğini şimdi hatırlamıyorum. Belki de
'Adalet Ağaoğlu gibi küçük burjuvaların kitaplanydı' tar-
ttşmanın konusu.) Neyse, sonunda başkan, 'proletaryayı
bu nevi zehirterden korumak gerektığinı' söyledı ve kesti-
rip attı." Editörden alıntımız bu kadar sevgıli okur!
" Başkan da başkanmış hanı' Bızım ülkemizdekı baş-
kanlar ayn bır âlemdır zaten Partı başkanı olsun, beledi-
ye başkanı olsun, kulup başkanı olsun, çakmaklara ben-
zin ve gaz doldurma birlığı başkanı olsun, bizim ülkenin
başkanları bır başkadır doğrusu! Ama bız konumuza dö-
nelım. Melih Cevdet Anday'ın o enfes Gün ve Gece ya-
zısına.
Sayın Anday, yıllarca önce yazdığı bır şiırinden bir dize-
yı kaldıracağını bildirmişti. Yann kı mutlu insanın dizesi.
lyimser bir dize. Aydınlık bır dıze. Sayın şair kötümser bir
kişi olduğunu söylüyor. Küplere binmış bazı aydınlanmız
o zamanlar. Böyle iyimser bir dize kalkmasın diye. Sayın
Anday'ı karamsarlığından öturu ağır bıçimde eleştirmişler.
(Ne haklan vardı?) Zaman, Anday'ı her zamanki gibi hak-
lı çıkardı. Gelecek, mutlu ınsanın mı bılemıyoruz. Tam bu
noktada şairimız gelecekten çok, mutlu ınsanı koruyan bir
şey yapıyor. Şimdi, buyurun efendıler. o dızeyi gerı koyu-
yorum kendi emeğim olan şıire diyor Sayın Anday. Ama
dizenin anlamı, anlamı önemseyen ınsanlar ıçın tümüyle
değişmiştir artık. Yann mutlu bır ınsanındır ama, bunu mut-
suz, kötümser bir büyük şaır söyler. O şıir, tek bir dizenin
alınıp gerı koyulmasıyla, yeni bir şiır olmuştur.
"Uzatmış ay aydın karanlığıma
Nerden uzatmışsa tenha boynunu." Cemal Süreya'nın
iki dizesi. "Buram buram tüter gecenin fesleğeni." Saba-
hattin Kudret Aksal'ın bır dizesi.
"Ne geceden günü, ne günden geceyı çıkarabildim."
Melih Cevdet Anday'ın bir dizesi.
"Onu sabahlan ormana satanz, .-..
Tavşan gibi seke seke bûyûsün..." Metin Eloğfu'nun iki
dizesi
Şimdi bu dızelerin hangisı iyimser, hangisi kötümser siz-
ce? Hangılen gune, hangilerı geceye ait? Böyle bir soru
İzel RozentaNn karikatiirii VVitty
VVorld yıllığında
H Kültür Servisi - Dünyanın
önde gelen kankarur dergılen
arasında bulunan ve
Amenka'da yayımlanan Witty
V\'orld'ün, tüm dünya
kankatürcülennın o yıl
yayımlanmış sıvasal
kankatürlennden seçılmış
çalışmalardan oluşan 1994
yıllığında. Izel Rozental'in
Somalı konulu kankatürü yer
aldı. Wıtty World 1992'de'n
beri. "The Fınest lnternatıonal
Polıtıcel Cartoons of Our
Tıme" başlıgı altmda yıllıklar
yayımlıyor. 1992'de
yayımlanan yıllıkta,
Türkıye'den Tan Oral, Turhan
Selçuk ve Alper Susuzlu'nun,
1993 yıllığında ise Tan Oral'ın
karikatürleri yeralmıştı.
Haftalık Şalom gazetesınde
"Tünelin Ucu" başlığı altında siyasal karikarürler çizen İzel
Rozental. bugüne dek, "1991" \e "Herşeve Rağmen" adlannı
taşıyan ıkı karikatür albümü yayımladı.
PBVin açrtdaması
•Kültür Servisi - PEN Yazarlar Derneği Başkanı Şükran
Kurdakul ve Gennel Sekreter Alpay Kabacalı. yaptıklan ortak
açıklamada, 24 yazann yazılanndan oluşan "Düşünce
Özgürlügü ve Türkiye" adlı kitabın toplatılmasını kınadılar
Bunu, 'Ulkemızi küçük düşüren olaylar zıncirinin yeni bir
halkası olarak görûyoruz' diyen Kurdakul \e Kabacalı,
'DGM'nin hukuk mantığının. yargı. parlamento ve öteki
anayasal kuruluşlann ıtıbannı zedeledığını' belirttiler. Bu
demokrası ayıbından kurtulmanın tek yolunun. Terörle
Mücadele Yasası'nı düşünce suçlanndan anndırmak olduğunu
belirten Kurdakul ve Kabacalı, PEN Yazarlar Demeğı olarak
TBMM'dekı parri yönetıcılerini ve millervekıllerini bir kez
daha uyardıklannı sövledıler.
"Evren ve Doğa Takılan"
• Kültür Servisi - Olcay Sezen'ın "Evren ve Doğa Takılan"
adını verdiğı sergısı. yann Ayşe Takı Galerisi'nde açılıyor.
Olcay Sezen. takılannın tasanmlannı ve bütün ışlemlerini
kendısı yapıyor. Sanatçı, özellıkle, tasarlama ve uygulama
surecindekı mutluluğunu hıçbirşeyedeğışmeyeceginı söylüyor.
"Evren ve Doga Takılan" adını verdığı yapıtlannda gökyüzü.
yıldızlar. aylar. bulutlar. göktaşlan. kar tanelerı. kutlar. balıklar
ve bocekler stılıze edılmış. Sezen'ın sergı.sı IS şubata kadar
gezılebılır.