07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 NİSAN1994 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA g HABERLER 8. Tugay'a sancak verildi • TEKİRDAĞ (Cnmhuriyet) -Tekirdağ'daki 8. Mekanize Piyade Tugayı'na Cumhurbaşkaru adına Kara Kuvvetleri Komutanı tsmail Hakkı Karadayı tarafından sancak verildi. 8. Piyade Tugay Kom utanlığı"run eğitim alanında düzenlenen törende Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Karadayı, l. Ordu Komutanı Orgeneral Hikmet Bayar, 2. Kolordu Komutanı Korgenera) Necdet Timur askeri birlikleri selamladılar. Sancak verme törenine Tekirdağ Valisi Şenol Engin, yüksek rütbeli subaylar askeri ve mülki erkan katıldı. Kaçakçriarla çaöşma, bir usteğmen şehit • AKÇAKALE(AA)- Şanlıurfa'nın Akçakale ilçesi yakınlannda Suriye sınınndan Türkiye'ye geçmek isteyen kaçakçılarla güvenlik kuvvetleri arasında çıkan çatışmada bir usteğmen şehit oldu, bireryaralandı. Akçakale Kaymakamlığı'ndan alınan bilgiye göre önceki gece 2. Hudut Taburu'na bağlı Yavuz Jandarma Karakolu yakınlanndan Türkiye'ye geçmek isteyen birgrup kaçakçının. güvenlik kuvvetlerinin "teslim ol" çağnsına ateşle karşılık vermesi üzerine çatışma çıktı. Çatışmada, usteğmen Sarper Alus (30) şehit oldu. Yaralanan er Fazlı Bilgin, Diyarbakır Askeri Hastanesi'nde tedavi alüna alındı. Dev-Sol'dan pankartlıeylem • İstanbul Haber Servisi - İstanbul'unçeşitli ilçelerindeki okul ve üstgeçitlere, üzerlerinde "Devnm şehitleri ölümsüzdür", "Anılan mücadelemizde yaşıyor" yazılı I2pankartasıldı. Dev-Sol imzalı pankartlar, asılışlannın ardından güvenlik güçlerince bulunduklan yerlerden indirildi. Güvenlik gü'çleri pankartların asıldığı Kuştepe, Bahçelievler. Bağcılar, Haznedar. Beşiktaş. Kağıthane, Fındıklı, Saraçhane, Beşiktaş. Kocasinan ve Eyüp semtlerinde eylemcilerin yakalanması için operasyon başlattı. Dün sabah saatlerinde gerçekleşen pankart asma olaylannın ardından gazeteleri arayarak eylemleri DevrimciSol adına üstlenen bır kişi Mahir Çayan ve arkadaşlannın Kızıldere'de ötdürüldüğü 5-17 Nisan tarihlerini ••Şehitleri anma haftası" ilan ettiklerini belirterek, "Anılan mücadelemizde yaşayacak" şeklinde konuştu. Uyuşturucu operasyonları • İstanbul Haber Servisi - İstanbul'da gerçekleştirilen iki ayn operasyonda 13 kilogram esrar ile üç gram kokain ele geçirildiği. olaylarla ilgili olarak toplam 7 kişinin gözalüna alındığı belirtildi. Ümraniye'de yapılan operasyonda 13 kilogram eroin ele geçirildi. olayla ilgili olarak 5 kişi gözaluna alındı. Öte yandan Taksim'de Ferhat Aİcalp adlı kişinin üzerinde yapılan aramada da 3 gram kokain ele geçirildiği. gözaltına alınan sanığın yapılan sorgulaması sonucu olayla ilgili olarak Tevfık Nurullah Ağansoy adlı kişinin de gözatına alındığı bildirildi. Kara Ses davası • İstanbul (AA) -Almanya'da "'Kara Ses" olarak bilinen Cemalettin Kaplan tarafından kurulan yasadışı Anadolu Federe îslam Devleti (AFÎD) şûra üyesi olduklan iddia edilen 4'ütutuklu 13 kişinin yargılanmalanna devam edildi. İstanbul 2 No'lu DGM'de tutuklu sanıklar, Nevzat Sert, İsmet Kıhçarslan. Kadir Danabaşı ve İsmet Demir ile tutuksuz sanıklar Şaban Sert, Sefer Aluç,. Ahmet Bayoğlu. Gürsel Zeyrek ve Arif Toraman'ın katıldığı dünkü dunışmada, savunma tanıklarıdinledi. Sanıklann tahliye istemlerini reddeden mahkeme heyeti, esas hakkmda mütalaa haarlamak üzeredosyanın Cumhuriyet Savalığı'na verilmesini kararlaştırarak, duruşmayı ileri bir tarihe bıraktı. şçi-işveren taraflannın gündeminde toplusözleşme ile çalışma koşullannın iyileştirilmesi, yeni sosyal haklar, ücret artışlan yok. Yeni gündemi, yanm ücretli, ücretsiz izinler, işçi çıkarmalan oluşturuyor. Toplu sözleşmelerde hak geliştirme söz konusu değil. İşçi çıkarmamanın karşılığı kazanılmış haklardan ödün isteniyor. -ı- konomik krizden çıkışta büyük zam paketi, enflasyonla ücretlerin aşağı çekilmesi yeterli görülmedi. Toplamı 1 milyon 200 bin olan sendikal haklardan yararlanabilen işçinin önemli bir bölümünün işten atılması, kalanlannın kazanılmış haklannın geri alınması, ücretlerinin büyük ölçüde aşağı çekilmesi öngörülüyor. ŞÜKRAN KETENCf Önümde Havaş yönetim kurulunun 22 mart tarihli top- lantı tutanağı/'Vapılan möza- kereler sonucunda: Ozeüeştirme kapsamına alınan şirketimizde rasyonel bir çalışma ortamının sağianmasını teminen gerek emekliliğe hak kazanmış, gerek- se hizmetinden yeter seviyede is- tifade ediimeyen personelin taz- minatları ödenmek suretiyle hi/- met akitlerine son verilmesi ko- nusunda genel müdiire yetki *e- rilmesine, o\ birliği ile karar ve- rilnuştir'denilıyor. Dün açıklanan ekonomik paket içinde doğrudan kapan- ması, işçi çıkanlması gündemde olan KIT'ler listesinin dışında kalan kamu kunıluşlannda kimbilir kaç işçiyi kapsayacak benzer kararlar alındı. ya da alı- nmak üzere bilemiyoruz. Yet- kili ağızlann söylediklerinin satır aralanndan çıkan tahmin- lere göre bu rakamın ilk aşama- da 100 bin işçiyi bulması hedef- leniyor. Örneğin şimdilik sade- ce yerüstü işçilerinin çıkanlma- sı gündemde olan Zonguldak için orta dönemde kapanma hedeflenmiş. Kar eden ve özel- leştirme kapsamındaki KİT'- lerin ise önemü ölçüde işçi savı- sının düşürülmesi, satışın on- dan sonra gerçekleştirilmesi is- teniyor. Krizden kurtulmanın yolu varmı? İŞÇİVEİŞVEREN KESİMİTARTIŞIYOR İzin anlaşması Bu arada özel sektörde ne oluyor? Büyük çapta işletmele- rin ilk ücretü, ücretsiz izinleri- nin gündemegeldiği metal işko- lunun örgütlü sendikası Türk Metal'in işyerlerinin durumuna ilişkin birkaç sayfa tutan listesi önümde. Birkaç örnek aktan- yorum: Tofaş'ta 2500 üyemiz 14 şubat. 2600 üyemiz 21 şubat. 3000 üyemiz 28 şubat tarihi iti- banyla izne çıkanlmıştır. Sen- dika daha sonra Tofaş ile 4-11 nisan tanhlen için yıllık izin, 11-17 nisan için iseyanm ücretli izin anlaşması yapıyor. Avrupa'nın 6. büyük şirketi konumunda olan Arçelik'te ilk izinler 1-5 şubat tarihlerinde kullanılıyor. 18-23 nisan arasın- da ikinci grup gündemde. Oyak'ta şubatta 2 gün idari, marta sarkacak biçimde 1 hafta özveride birleşiyorancak endika cephesi 1 milyon 200 bin işçinin haklan sıfırlansa da krizden çıkışta bir anlam taşımadığı kanısında. İktidar ve işveren cephesinin gerek özelleştirme, gerekse işçi çıkarma ve ücretleri aşağı çekme, sendikasızlaştırma operasyonu ile krizi bahane ederek ideolojik bir savaşı başlattığını söylüyor. HAVAALANLARIY&tMZMETLSRİAŞ. a YÖNETİM KURULU 1 TOPLANTIYERİ ISTANHJL TOPLANT1 TAflN 22.03.1994 TOPLANT1 SAYIS1 5 KAAAR NO. | 5/3-16 Yapılan MUzakereler Sonucunda : Özelleştirme kapsw»yuı alınan ŞlrkctİJnlzde raayonel hir c*liflwa ortamının saalanaasını temlnen eerek eaekHHfr» tHfr WVTfT ff •fllTk "*' h < > ffrtİr ?f U ^r ı etec şgvlvede İBtlfade edlleagyen peraonelln tamlnatları Odermek Vekaleten ylfcUtme konusunun ine hukukl açıdan araştırılaaauu teninen b i r sonrakl Copİancıya ertelennesine, Oy Birliği i l e karar verilaiştir. Havaş yönetim kurulunun toplantı tutanağı. temlerin ardı arkasmın gelme- diğini vurguluyorJar.'l Ortada bir toplu pazarlık düzeni kal- madı. Büvük bir işveren dayat- ması ile karşı karşıyayız. İşçi sınıfı ve sendikal hareket bir bû- ttin olarak çözünı üretmek zo- runda'" diyorlar. Ekonominin içinde bulundu- ğu büyük kriz, aşın zamlar, enf- lasyon ile ücretlerin aşağı çekil- mesi yanmda, gerek önlemler paketinden çıkan, gerekse işve- ren cephesinin fiilen uygu- ladığı, uygulayacağı önlemler üzerinde, Türk-İs, DİSK, Hak- İş, TİSK, TÜSIAD, Odalar Birliği başkanlan, yetkilileri ile görüşüyonız. Bugüne kadar yaşanmamış, sonuçlannın uzun süre dalga dalga yayıla- cağı bir büyük krizden söz edili- yor. Ortak özveride birleşiliyor. Ancak nedenleri, çıkılması yol- lan, önceliklerinde, büyük gö- rüş aynlıklan var. İşçi cephesi işverenlerin şim- diden, kriz bahane bütün yükü çalışanlara yüklemede siyasi ik- tidar ile ittifak yaptığı görüşün- de. Dahası krizin serbest pazar ekonomisine geçilmeden önce işletmelerin güçlendirilmesi. iş yerlerinde ücretlerin aşağı çe- kilmesi, işçi sayısının azaltı- lması, sendikasızlaştırma için bir araç olarak kullanıldıgını savunuyor. İşveren cephesi İşveren cephesine göre ise kriz toplumun henüz yaşamına yansımadığı için al^ılanandan çok daha büyük. Işletmelerin küçültülmesi, işçilik maliyetle- rinin aşağı çekilmesi. verimlilik artışı, özelleştirme, zarar edilen KİTTİerin derhal kapatılması gibi radikal önlemler kaçınıl- maz. Toplumun bütün ke- simlennin katılacakları çok yönlü özverilerin üstüne, hükü- metin tavizsiz radikal kararlan gerekiyor. Ancak sermayenin, söz ko- nusu radikal bütün önlemlerin gerçekleşmesi şimdilik hükü- met programmda*"oek-câk*lı,- işveren görüş ve önerilerihde "meli-maİr" takılan ile biten ke- limelerle açıklanıyor. Oysa çalı- şanlara ilişkin önlemler uygula- maya girmiş bulunuyor. Orta- ya bir garip tablo çıkmış bulu- nuyor. Türkiye Cumhuriyeti yıllık izini, 1! 1-17 mart ücretsiz ve 18-22 mart ücretli izinler izliyor. Derken 28 mart-10 nisan üretime ara veriliyor. Ni- sanda aynca bir haftabk yıllık ücretli izinler var. Orta ve küçük ölçekli işletmelere inil- dikçe, listede hem izin süreleri, hem de ücretsiz, yanm ücretli tarihleri ve de işçi çıkarmalan gündeme geliyor. Türk Me- tal'in bir de henüz üstesine girmemiş mayıs. hazıran, temmuz, ağustos ay- lannı da kapsayan işverenlerden gelmiş istemler var. İşverenler özetle önümüz- deki aylan yanm ücretli, ücretsiz izinler- le doldurma karanndalar. Böylece elde- ki stoklar eriülecek. İşçilerin aylık gelir- leri, maüyetleri yan yanya bazen daha fazla düşürülecek. Sendika bunu kabul etmezse, işçi cıkanlacağı bildiriliyor. Türk Metal Sendikası Başkanı Mus- tafa Özbek'le konuşuyoruz. İşçi atılma- ması için örgütlü olduklan iş yerlerinin önemli bir çoğunluğunu kapsayan şu- bat. mart ücretli, nisan ağırlıklı yanm ücretli ve ücretsiz izinleri sineye çekmiş- ler. Protokollerin altına imza atmışlar. Mayıstan sonraki aylar için gelen öne- rilere şimdilik "durun" demişler. "önö- müzdeki aylar için teklif getiren işveren- lere önce bir geu'şmeieri görelim dedik. Hesaplarını, bilançolarını inceleme hakkı istedik. Bizi işyerinin kapanma- ması için, üretime ara verilmesinin zonın- luluk oiduğuna îkna ederlerse durumu iş- çiye götüreceğiz. İşçiye işverenin ya işten çıkarma, ya iş yerinin iflası. \a da kur- tardması önerisini sunacağız. îşci işvere- ne inanır, teklifl kabul eden*, biz de an- laşmavı yapacağız" diyor. Metal ışkolunda tablo böyle de diğer işkollannda farklı mı? Teksif Sendikası Genel Sekreteri Zeki Polat,"Bizdeki kriz çok daha öncesinden başlamıştı'" cümlesi ile yakınmaya başlıyor. İhraç edilen pamuğun nerede ise iki katı fı- yatına ithal edilmek zorunda bırakılan sektörün çok uzun zamandır giderek boyutları büyüyen bir krizin içinde ol- duğunu anımsatıyor. Dayanamayan küçük işletme ve orta ölçekîilerde iflas ve kapatmalann, işçi çıkarmalannın peş peşe geldiğini söylü- yor. Büyüklerde ise aralıksız bir sendi- kasızlaştırma. işçi çıkararak üretimi ta- şerona devretme. ücretleri böylece aşağı çekme olaylannın yaşandığını anlatı- yor. İşletmelerin otunnuş, işçiliğin kalifıye olduğu petrokimya iş kolunda Petrol-İş Sendikası yönetim kurulu üyeleri bü- yük bir geriiim içinde, toplusözleşme masalannda karşılaştıklan kazanılmış haklann geri alınması istemi ile ilgili ör- nekleri veriyorlar. Birçok işletmede üc- ret artışlannın aşağı çekilmesini kabul etmelerinin de bir çözüm olmadığını, is- tarihinin en büyük krizi olarak ifade edilen krizden çıkış için uygulamaya so- kulan önlemler. öncelikle toplamı 1 mil- yon 200 bin oian sendikalı işçinin hak- lannı kapsıyor. Ekonominin trilyonlarla ifade edilen krizi bu 1.2 milyon işçinin yüz binlerinin işini kaybetmesi, kalanlannın ücretleri- nin aşağı çekjlmesi ile mi ortadan kaldınlacak? Krizin boyutlan yanında işçinin 'ödeyeceği ağır bedelin karşılığı sağlanabilecek kaynak çok küçük gözü- küyor. İster istemez akla. kriz bahane Türkiye'de zaten 22 milyon çalışma çağı nüfusu içinde bir avuç kalan sendikal haklardan yararlanan işçinin eritilmesi, çöküşte olan sendikalizmin sona erdiril- mesi mi hedefleniyor sorusu akla geli- yor. YARIN: işçi ve işveren temsikilerinin görüşieri Tlmur Selçuk Adana konserinde sosyal demokratlara seslendi ARAYIS TOKTAMIŞ ATEg Iktidap Olmak 27 Mart yerel seçimlerinde SHP'nin oy oranının % 13'lere düşmesi ve beklenildiğinin aksine, hemen tüm büyük kent- lerde yerel yönetimleri rakiplerine kaptırması, SHP adına büyûk bir başarısızlıktır. Ve elbette bu oranda oy elde ede- bilen bir partinin hükümette kalıp kalamayacağı sorgulana- cak ve rakipleri tarafından (haklı olarak) eleştırılecektır. Ama bu durumu eleştirme hak ve yetkısini kendınde goren- lerin önce, kendi durumlarına bakmaları ve daha sonra SHP'yi eleştirmeleri gerekir. Kendinde ortağı SHP'yi eleştirme hak ve yetkisıni gören koalisyon ortağı DYP; SHP kadar olmasa bile, seçımlerden yenilgi ile çıkmıştır. Oy oranı %25 gerileyen bir partinin, karşısındaki iktidar ortağr partiyi "seçimyenilgisiyle"suç- layarak, koalisyon protokolünde kendi lehine değışıklikler istemesi, "siyasal pişkinlikten" başka bir şey değıldir. Bu- nun gerekçelerini ve mantığını anlayabılmek mümkun de- ğildir. Ana muhalefet partisi konumundaki ANAP'ın da kım- selere "pateca/c"hali yoktur. Topladığı oy oranı, kendi lider kadrosunun sorgulanması gereğini ortayaçıkarmıştır. Bu durumda "konuşma" ve eleştirme hak ve yetkisine sahip iki parti kalmaktadır. Bunlardan birısi (kendi beklenti- lerinin gerisinde olmakla birlikte), büyük bır oy oranı artışı sağlayan RP; öbürü de (özellikle Batı Anadolu'nun kimı yö- relerindeki başarısı nedeniyle) MHP'dır. Zaten başta Erba- kan Hoca olmak üzere, bu partilerin sözcüleri de yerı göğü birbirine katmaktadırlar. Eğer bu yerel secimlerin sonucu bır ölçü olarak alınacak olursa, nasıl bir hükümet oluşturulması gerekir? Sanıyo- rum bu sorunun yanıtı son derece açık ve nettır. Türkiye'nin "saö"mda bir koalisyon oluşması gerekir. Ancak eğer "ölçü" bu secimlerin sonucu ise kimilerinin rüyalarına gi- ren ANAYOL formülü bu konuda yeterli oiamaz. Zıra DYP ve ANAP'ın oyoranlarının toplamı, "mantıklı" bir koalisyon için yeterli olmamaktadır. O halde sağda en az üç partinin katılmasıyla oluşacak bir koalisyon kurulması gerekir. Üçüncü parti MHP ya da daha mantıkhsı RPolabılır. Eğer "ölçü' seçim sonuçları iseyapı- Iması gereken budur. Peki böyle bır oluşumdan, DYP mi daha "zararlt" çıkar, SHP mi? Bu sorunun yanıtı da çok açıktır. Böyle bir oluşum- dan DYP çok daha zararlı çıkar. Zira yıllardan beri, bir "kuzu gibi" davranan SHP yerine gelecek olan partiler, kendi altını oymaya çalışan partilerdır. Ve böyle bir koalis- yonun yapacağı her halanın ve getireceğı her sıkıntının fa- turası doğrudan doğruya DYP'ye çıkar. Hele önümüzdekı günlerın beklenen sıkıntıları bırdüşünülürse, DYP'nin böy- le bir darbenin ardından beltni bir daha doğrultması müm- kün olmaz. Peki bu koalisyonun bozulmasından, SHP'nin zararı ne olur? Doğrusu birkaç bakanının kırmızı plakah arabalarını yitirmeleri dışında, SHP'nin SHP olarak fazla bır zarar gö- receğini sanmıyorum. Elinde SHPnın olanakları ve örgütü- nû bulunduran herhangi bir lider kadrosunun, bundan daha kötü bir sonuç alması çok zordur. (Bu örgüte ve üyele- rine 1980'den sonra yapılan tüm baskı ve zulme rağmen.) Şimdi şu soruyu sormak istiyorum: "Bu koalisyonun bo- zulmasından asıl zarar görecek parti DYP oiduğuna göre, SHP koahsyonda kalmak için neden ısrarlı görünmekt&- dir?" Bu sorunun yanıtını "Lider kadronun iktidardan uzak- laşmamak istemesi" olarak yanıtlarsak; hem haksızlık ve hem de yanlışlık yaparız. Şu andaki SHP yöneticileri, Türki- ye Solu'nun belkı "en seçkin" kadrosu değildir, ama yurt- severlik ve özverilerinden de kuşku duyamayız. Aralarında "sosyal demokrasiyle", "liberalizmi" karıştıran kimi isım- ler olabilir. Gene araJarmda sosyal demokrasiyı "egemen • ekonomik gucün kanatlan altında" arayanlar da olabilir. Ama bunların sayısı bır etm parmaklarını geçmez. Hele Mustafa Kemal'e karşı çıkmayı bir "misyon" görenlerin sayısı iki-üç taneden fazla değildir. Peki o halde iktidarda kalma konusundaki ısrarın gerek- çesi ne olabilir? İnsanların kafalarındaki gerçek düşüncele- ri okuma olanaklarına sahip değılız ama, sanıyorum bunun nedenı Karayalçın'ın da dıle getirdiğı üzere, bir "3. MC'Ve zemin hazırlamamak düşüncesıdır. Ve bu düşünce, bence de haklı bir endışeden kaynaklanmaktadır. Zira bır' cephe- leşme", SHP'ye olmasa bıle, Türkiye'ye inanılmaz zararlar verir. SHP'nin 1991'den beri, birsürü ilkesını ayaklar altına ala- rak bu koalisyonu yürütmeyeçabalamasının bundan başka bır izahı olamaz. Ve bu özveri öylesine bir noktaya gelmiş- tirki, "solmuhalefet"s\ogan\an RP'yekalmışveRPbunları oya dönüştürmeyı başarmıştır. Siyasal partilerın amacı "iktidar olmak'tır. Ama tek başı- na, ama bir koalisyonun ortağı olarak. Fakat işler öyle bir noktaya gelmiştir ki; SHP iktidarda kalmak uğruna, kendi varlık nedeni olan ilkelerı geri plana ıtmek zorunda kalmıştır. Ve DYP sözcüleri, şımdi daha da fazlasını iste- mektedirler. Türkiye'de "cep/)e/e$men/n"getireceği sakıncaların bi- lincinde olmamız gerekir. Ama bunu engellemek ıçın veri- lebılecek ödünlerin, yapılacak özverinin de bir sınırı vardır. Artıkbusınıraşılmaktadır. Karşısındakilerın "sorumsuzluk- larını "ortadan kaldırmak isteyen birsiyasalorgüt, kendi "ta- rihsel sorumluluklannı" da anımsamak durumundadır. NOT: Toktarruş Ateş'ın dunku yazısını teknık bır nedenden otüru bugun yayınlıyoruz. Okurlarımızdan veyazarımızdan ozürdileriz. 'BeidkÖY kuyularda mercKvensiz bmıktın' ADANA (Cumhuriyet Gûney Üleri Bürosu) - Ünlü müzisyen Timur Selçuk güncel poliü'k esprilerle süslediği Adana'daki konserinde "Ayaklar baş, baş- lar ayak oldu" dedi. Adana Tabip Odası'nca dü- zenlenen "Tıp Gfinteri" etkin- likleri kapsamında önceki ak- şam kıa Ha/al Selçuk'la bir konser veren Timur Selçuk programının başmdan sonuna dek çeşitli siyasi kesimlere gön- dermeler yaptı. Timur Selçuk, piyanoda, Turhan Yükseler'in eşlik ettiği konserinde. Yunus Emre'nin "Şol Cennetin Irmak- lan" adlı ilahisini okurken. "din siyasete alet cdildiği için RP'nin iktidara geldiğini" ima ederek son kalelerin yıkılmakta oiduğuna dikkat çekü ve bir daha "insanların otellerde yakılmaması Sazım Hikmet, Turhan Yökseler eşüğinde kızı Hazal'la birlikte konser veren Selçuk şarkılannı politik espriler süsledi. dileğinde bulundu. Selçuk, demokratlara sitem etti. "Karantinalı Des- izleyicilerin coşkuyla dinlediği konserini şu U Münir Nurettin Selçuît ve pina", "İspanyol Meyhanes", "Kalamış" sözlerle bitirdi: "196Tlenfc en büyük Mesut Cemil'in ortak calışması birfilmiçin ve "Dostiarn Arasında" gibi şarklannı ses- 1935'te bestelenen bir şarkıyla sürdürdüğü lendiren Selçuk. RP'nin yerel seçimlerdckı konserinde "Beni Kör Kuyularda Merdi- başansına gönderme yaparken "Ayaklar vensiz Bıraktuı" şarkısını söylerken sos> al baş, başlar ayak oldu" dedi. Timur Selçuk. amacun Türk şairlerinin şiirlerini bestele- mekti. Bu konuda çok çaba harcadm. Ama, bugünlere geleceğimi/i bilseydim başka şey- ler besteler mivdim bilment." Ödül töreninde şairin şiire bakışı ve yapıtlan tartışıldı Kaıısuyaşadığıgibiyazdı, yazdığıgibiyaşadı Ceyhun Atuf Kansu ŞiirÖdüliTnü 'İmzası Gül' adlı yapıtıyla kazanan Budak ,ödülünü Kansu'nun eşi Muzaffer Kansu'dan aldı ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü'nü "İmzası Gûl" adlı ya- pıtıvla kazanan şair Abdülkadir Budak. Yeni Sahne'de düzenle- nen törenle ödülünü aldı. Çok sayıda şiirseverle birlikte Ana- yasa Mahkemesi Başkanı Yek- ta Güngör Özden ın de katıldığı törenden sonra düzenlenen "Ceyhun Atuf Kansu'dan Günü- mfize Türk Şiiri" konulu panel- de, cumhuriyet dönemi Türk şi- irinin gelişimi tartışıldı. Ödülünü, Ceyhun Atuf Kan- su'nun eşi Muzaffer Kansu'dan alan Budak, teşckkür konuş- masında, ünlü şairin kimlik ve kişiliğini önceden belirlemiş bir Cevhun Atuf Kansu ozan olduğunu söyledi. Halkın değerlerine sahip çıkmanın "Kansu şiiri"nin ana ekseni olduğunu belirten Budak. ödülle ilgili duygulannı, "Beton yığınları arasında çiğdem bulmuş bir çocuğun mutluluğunu yaşıjorum" sözlerıv le dile getirdi. Ödül törenindcn sonra. Ankara Üniversitesi İjetişim Fakültesi öğretim göreviilerinden Emin Özdemir'in yönettiği "Ceyhun Atuf Kansu'dan Günümüze Türk Şiiri" konulu panele, Dil Der- neği Başkanı Prof. Dr. Şerafettin Turan, Hüse- yin Atabaş, Şükrü Erbaş \e Abdülkadir Budak katıldılar. Ceyhun Atuf Kansu'nun. "yazdığı gibi yaşayan ve yaşadığı gibi yazan bir şair" oldu- ğunu söyleyen Emın Özdcmir. "Kansu, yurdumuzun coğraf- yasmı, bütün Türkhe'yi >üre- ğinde taşıvan \e dünj adaki oiay- lara da ilgisiz kalmaj an bir ozandı" dedi. Cumhurivet dö- nemi Türk şiirinin gelişimini ve bu akış içinde Ce>hun Atuf Kansu'nun yerini değerlendi- ren konuşmacılar. haîk. doğa ve insan sevgisinin. Kansu şiiri- nin temel özelliği olduğunu kaydettiler. Halkı yüceltti Dil Derneği Başkanı Prof. Dr. Şerafettin Turan. "Mayası halk ve insan sevgisiyle yoğnıl- muş" olarak nitelediği Ceyhun Atuf Kansu'nun halktan bin olarak. halkı yücelten bir şair oldu- ğunu söyledi. Laiklik ve Atatürk devriminin di- ğer yönlerine saldınlann yoğunlaştığı günümüz- de; Kansu'nun. Atatürkçülüğün ruhunu ve ek- senini sezebilmiş bir kişi olduğunu vurgulayan Prof. Turan, "halkçılık" anlayışının. Ceyhun Atuf Kansu"da demokrasiyeyönelmenin ön ko- şulu olduğunu belirtti. Hûseyin Atabaş da Kan- su'nun kaynağının halk şiiri olduğunu. ancak bunu modern bir anlayışla yoğurduğunu vurgu- layarak, "Nazım Hikmet'ten sonra, şiirimizi halklaştıran Ceyhun Atuf Kansu'dur" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle