Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 NİSAN1994 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA g
HABERLER
8. Tugay'a
sancak verildi
• TEKİRDAĞ (Cnmhuriyet)
-Tekirdağ'daki 8. Mekanize
Piyade Tugayı'na
Cumhurbaşkaru adına Kara
Kuvvetleri Komutanı tsmail
Hakkı Karadayı tarafından
sancak verildi. 8. Piyade
Tugay Kom utanlığı"run
eğitim alanında düzenlenen
törende Kara Kuvvetleri
Komutanı Orgeneral
Karadayı, l. Ordu Komutanı
Orgeneral Hikmet Bayar, 2.
Kolordu Komutanı
Korgenera) Necdet Timur
askeri birlikleri selamladılar.
Sancak verme törenine
Tekirdağ Valisi Şenol Engin,
yüksek rütbeli subaylar askeri
ve mülki erkan katıldı.
Kaçakçriarla
çaöşma, bir
usteğmen şehit
• AKÇAKALE(AA)-
Şanlıurfa'nın Akçakale ilçesi
yakınlannda Suriye
sınınndan Türkiye'ye geçmek
isteyen kaçakçılarla güvenlik
kuvvetleri arasında çıkan
çatışmada bir usteğmen şehit
oldu, bireryaralandı.
Akçakale
Kaymakamlığı'ndan alınan
bilgiye göre önceki gece 2.
Hudut Taburu'na bağlı
Yavuz Jandarma Karakolu
yakınlanndan Türkiye'ye
geçmek isteyen birgrup
kaçakçının. güvenlik
kuvvetlerinin "teslim ol"
çağnsına ateşle karşılık
vermesi üzerine çatışma çıktı.
Çatışmada, usteğmen Sarper
Alus (30) şehit oldu.
Yaralanan er Fazlı Bilgin,
Diyarbakır Askeri
Hastanesi'nde tedavi alüna
alındı.
Dev-Sol'dan
pankartlıeylem
• İstanbul Haber Servisi -
İstanbul'unçeşitli
ilçelerindeki okul ve
üstgeçitlere, üzerlerinde
"Devnm şehitleri
ölümsüzdür", "Anılan
mücadelemizde yaşıyor"
yazılı I2pankartasıldı.
Dev-Sol imzalı pankartlar,
asılışlannın ardından
güvenlik güçlerince
bulunduklan yerlerden
indirildi. Güvenlik gü'çleri
pankartların asıldığı
Kuştepe, Bahçelievler.
Bağcılar, Haznedar.
Beşiktaş. Kağıthane,
Fındıklı, Saraçhane,
Beşiktaş. Kocasinan ve Eyüp
semtlerinde eylemcilerin
yakalanması için operasyon
başlattı. Dün sabah
saatlerinde gerçekleşen
pankart asma olaylannın
ardından gazeteleri arayarak
eylemleri DevrimciSol adına
üstlenen bır kişi Mahir
Çayan ve arkadaşlannın
Kızıldere'de ötdürüldüğü
5-17 Nisan tarihlerini
••Şehitleri anma haftası" ilan
ettiklerini belirterek, "Anılan
mücadelemizde yaşayacak"
şeklinde konuştu.
Uyuşturucu
operasyonları
• İstanbul Haber Servisi -
İstanbul'da gerçekleştirilen
iki ayn operasyonda 13
kilogram esrar ile üç gram
kokain ele geçirildiği.
olaylarla ilgili olarak toplam
7 kişinin gözalüna alındığı
belirtildi. Ümraniye'de
yapılan operasyonda 13
kilogram eroin ele geçirildi.
olayla ilgili olarak 5 kişi
gözaluna alındı. Öte yandan
Taksim'de Ferhat Aİcalp adlı
kişinin üzerinde yapılan
aramada da 3 gram kokain
ele geçirildiği. gözaltına
alınan sanığın yapılan
sorgulaması sonucu olayla
ilgili olarak Tevfık Nurullah
Ağansoy adlı kişinin de
gözatına alındığı bildirildi.
Kara Ses
davası
• İstanbul (AA)
-Almanya'da "'Kara Ses"
olarak bilinen Cemalettin
Kaplan tarafından kurulan
yasadışı Anadolu Federe
îslam Devleti (AFÎD) şûra
üyesi olduklan iddia edilen
4'ütutuklu 13 kişinin
yargılanmalanna devam
edildi. İstanbul 2 No'lu
DGM'de tutuklu sanıklar,
Nevzat Sert, İsmet
Kıhçarslan. Kadir Danabaşı
ve İsmet Demir ile tutuksuz
sanıklar Şaban Sert, Sefer
Aluç,. Ahmet Bayoğlu.
Gürsel Zeyrek ve Arif
Toraman'ın katıldığı dünkü
dunışmada, savunma
tanıklarıdinledi. Sanıklann
tahliye istemlerini reddeden
mahkeme heyeti, esas
hakkmda mütalaa
haarlamak üzeredosyanın
Cumhuriyet Savalığı'na
verilmesini kararlaştırarak,
duruşmayı ileri bir tarihe
bıraktı.
şçi-işveren taraflannın gündeminde
toplusözleşme ile çalışma koşullannın
iyileştirilmesi, yeni sosyal haklar, ücret
artışlan yok. Yeni gündemi, yanm
ücretli, ücretsiz izinler, işçi çıkarmalan
oluşturuyor. Toplu sözleşmelerde hak geliştirme
söz konusu değil. İşçi çıkarmamanın karşılığı
kazanılmış haklardan ödün isteniyor.
-ı-
konomik krizden çıkışta büyük zam
paketi, enflasyonla ücretlerin aşağı
çekilmesi yeterli görülmedi. Toplamı
1 milyon 200 bin olan sendikal
haklardan yararlanabilen işçinin önemli bir
bölümünün işten atılması, kalanlannın
kazanılmış haklannın geri alınması, ücretlerinin
büyük ölçüde aşağı çekilmesi öngörülüyor.
ŞÜKRAN KETENCf
Önümde Havaş yönetim
kurulunun 22 mart tarihli top-
lantı tutanağı/'Vapılan möza-
kereler sonucunda: Ozeüeştirme
kapsamına alınan şirketimizde
rasyonel bir çalışma ortamının
sağianmasını teminen gerek
emekliliğe hak kazanmış, gerek-
se hizmetinden yeter seviyede is-
tifade ediimeyen personelin taz-
minatları ödenmek suretiyle hi/-
met akitlerine son verilmesi ko-
nusunda genel müdiire yetki *e-
rilmesine, o\ birliği ile karar ve-
rilnuştir'denilıyor.
Dün açıklanan ekonomik
paket içinde doğrudan kapan-
ması, işçi çıkanlması gündemde
olan KIT'ler listesinin dışında
kalan kamu kunıluşlannda
kimbilir kaç işçiyi kapsayacak
benzer kararlar alındı. ya da alı-
nmak üzere bilemiyoruz. Yet-
kili ağızlann söylediklerinin
satır aralanndan çıkan tahmin-
lere göre bu rakamın ilk aşama-
da 100 bin işçiyi bulması hedef-
leniyor. Örneğin şimdilik sade-
ce yerüstü işçilerinin çıkanlma-
sı gündemde olan Zonguldak
için orta dönemde kapanma
hedeflenmiş. Kar eden ve özel-
leştirme kapsamındaki KİT'-
lerin ise önemü ölçüde işçi savı-
sının düşürülmesi, satışın on-
dan sonra gerçekleştirilmesi is-
teniyor.
Krizden kurtulmanın yolu varmı?
İŞÇİVEİŞVEREN
KESİMİTARTIŞIYOR
İzin anlaşması
Bu arada özel sektörde ne
oluyor? Büyük çapta işletmele-
rin ilk ücretü, ücretsiz izinleri-
nin gündemegeldiği metal işko-
lunun örgütlü sendikası Türk
Metal'in işyerlerinin durumuna
ilişkin birkaç sayfa tutan listesi
önümde. Birkaç örnek aktan-
yorum: Tofaş'ta 2500 üyemiz
14 şubat. 2600 üyemiz 21 şubat.
3000 üyemiz 28 şubat tarihi iti-
banyla izne çıkanlmıştır. Sen-
dika daha sonra Tofaş ile 4-11
nisan tanhlen için yıllık izin,
11-17 nisan için iseyanm ücretli
izin anlaşması yapıyor.
Avrupa'nın 6. büyük şirketi
konumunda olan Arçelik'te ilk
izinler 1-5 şubat tarihlerinde
kullanılıyor. 18-23 nisan arasın-
da ikinci grup gündemde.
Oyak'ta şubatta 2 gün idari,
marta sarkacak biçimde 1 hafta
özveride
birleşiyorancak
endika cephesi 1 milyon 200 bin işçinin
haklan sıfırlansa da krizden çıkışta bir
anlam taşımadığı kanısında. İktidar ve
işveren cephesinin gerek özelleştirme,
gerekse işçi çıkarma ve ücretleri aşağı çekme,
sendikasızlaştırma operasyonu ile krizi bahane ederek
ideolojik bir savaşı başlattığını söylüyor.
HAVAALANLARIY&tMZMETLSRİAŞ.
a YÖNETİM KURULU
1 TOPLANTIYERİ
ISTANHJL
TOPLANT1 TAflN
22.03.1994
TOPLANT1 SAYIS1
5
KAAAR NO. |
5/3-16
Yapılan MUzakereler Sonucunda :
Özelleştirme kapsw»yuı alınan ŞlrkctİJnlzde raayonel hir c*liflwa ortamının
saalanaasını temlnen eerek eaekHHfr» tHfr WVTfT
ff •fllTk
"*' h < >
ffrtİr
?f U
^r ı
etec şgvlvede İBtlfade edlleagyen peraonelln tamlnatları Odermek
Vekaleten ylfcUtme konusunun ine hukukl açıdan araştırılaaauu teninen b i r
sonrakl Copİancıya ertelennesine,
Oy Birliği i l e karar verilaiştir.
Havaş yönetim kurulunun toplantı tutanağı.
temlerin ardı arkasmın gelme-
diğini vurguluyorJar.'l
Ortada
bir toplu pazarlık düzeni kal-
madı. Büvük bir işveren dayat-
ması ile karşı karşıyayız. İşçi
sınıfı ve sendikal hareket bir bû-
ttin olarak çözünı üretmek zo-
runda'" diyorlar.
Ekonominin içinde bulundu-
ğu büyük kriz, aşın zamlar, enf-
lasyon ile ücretlerin aşağı çekil-
mesi yanmda, gerek önlemler
paketinden çıkan, gerekse işve-
ren cephesinin fiilen uygu-
ladığı, uygulayacağı önlemler
üzerinde, Türk-İs, DİSK, Hak-
İş, TİSK, TÜSIAD, Odalar
Birliği başkanlan, yetkilileri ile
görüşüyonız. Bugüne kadar
yaşanmamış, sonuçlannın
uzun süre dalga dalga yayıla-
cağı bir büyük krizden söz edili-
yor. Ortak özveride birleşiliyor.
Ancak nedenleri, çıkılması yol-
lan, önceliklerinde, büyük gö-
rüş aynlıklan var.
İşçi cephesi işverenlerin şim-
diden, kriz bahane bütün yükü
çalışanlara yüklemede siyasi ik-
tidar ile ittifak yaptığı görüşün-
de. Dahası krizin serbest pazar
ekonomisine geçilmeden önce
işletmelerin güçlendirilmesi. iş
yerlerinde ücretlerin aşağı çe-
kilmesi, işçi sayısının azaltı-
lması, sendikasızlaştırma için
bir araç olarak kullanıldıgını
savunuyor.
İşveren cephesi
İşveren cephesine göre ise
kriz toplumun henüz yaşamına
yansımadığı için al^ılanandan
çok daha büyük. Işletmelerin
küçültülmesi, işçilik maliyetle-
rinin aşağı çekilmesi. verimlilik
artışı, özelleştirme, zarar edilen
KİTTİerin derhal kapatılması
gibi radikal önlemler kaçınıl-
maz. Toplumun bütün ke-
simlennin katılacakları çok
yönlü özverilerin üstüne, hükü-
metin tavizsiz radikal kararlan
gerekiyor.
Ancak sermayenin, söz ko-
nusu radikal bütün önlemlerin
gerçekleşmesi şimdilik hükü-
met programmda*"oek-câk*lı,-
işveren görüş ve önerilerihde
"meli-maİr" takılan ile biten ke-
limelerle açıklanıyor. Oysa çalı-
şanlara ilişkin önlemler uygula-
maya girmiş bulunuyor. Orta-
ya bir garip tablo çıkmış bulu-
nuyor. Türkiye Cumhuriyeti
yıllık izini, 1! 1-17 mart ücretsiz ve 18-22
mart ücretli izinler izliyor. Derken 28
mart-10 nisan üretime ara veriliyor. Ni-
sanda aynca bir haftabk yıllık ücretli
izinler var.
Orta ve küçük ölçekli işletmelere inil-
dikçe, listede hem izin süreleri, hem de
ücretsiz, yanm ücretli tarihleri ve de işçi
çıkarmalan gündeme geliyor. Türk Me-
tal'in bir de henüz üstesine girmemiş
mayıs. hazıran, temmuz, ağustos ay-
lannı da kapsayan işverenlerden gelmiş
istemler var. İşverenler özetle önümüz-
deki aylan yanm ücretli, ücretsiz izinler-
le doldurma karanndalar. Böylece elde-
ki stoklar eriülecek. İşçilerin aylık gelir-
leri, maüyetleri yan yanya bazen daha
fazla düşürülecek. Sendika bunu kabul
etmezse, işçi cıkanlacağı bildiriliyor.
Türk Metal Sendikası Başkanı Mus-
tafa Özbek'le konuşuyoruz. İşçi atılma-
ması için örgütlü olduklan iş yerlerinin
önemli bir çoğunluğunu kapsayan şu-
bat. mart ücretli, nisan ağırlıklı yanm
ücretli ve ücretsiz izinleri sineye çekmiş-
ler. Protokollerin altına imza atmışlar.
Mayıstan sonraki aylar için gelen öne-
rilere şimdilik "durun" demişler. "önö-
müzdeki aylar için teklif getiren işveren-
lere önce bir geu'şmeieri görelim dedik.
Hesaplarını, bilançolarını inceleme
hakkı istedik. Bizi işyerinin kapanma-
ması için, üretime ara verilmesinin zonın-
luluk oiduğuna îkna ederlerse durumu iş-
çiye götüreceğiz. İşçiye işverenin ya işten
çıkarma, ya iş yerinin iflası. \a da kur-
tardması önerisini sunacağız. îşci işvere-
ne inanır, teklifl kabul eden*, biz de an-
laşmavı yapacağız" diyor.
Metal ışkolunda tablo böyle de diğer
işkollannda farklı mı? Teksif Sendikası
Genel Sekreteri Zeki Polat,"Bizdeki
kriz çok daha öncesinden başlamıştı'"
cümlesi ile yakınmaya başlıyor. İhraç
edilen pamuğun nerede ise iki katı fı-
yatına ithal edilmek zorunda bırakılan
sektörün çok uzun zamandır giderek
boyutları büyüyen bir krizin içinde ol-
duğunu anımsatıyor.
Dayanamayan küçük işletme ve orta
ölçekîilerde iflas ve kapatmalann, işçi
çıkarmalannın peş peşe geldiğini söylü-
yor. Büyüklerde ise aralıksız bir sendi-
kasızlaştırma. işçi çıkararak üretimi ta-
şerona devretme. ücretleri böylece aşağı
çekme olaylannın yaşandığını anlatı-
yor.
İşletmelerin otunnuş, işçiliğin kalifıye
olduğu petrokimya iş kolunda Petrol-İş
Sendikası yönetim kurulu üyeleri bü-
yük bir geriiim içinde, toplusözleşme
masalannda karşılaştıklan kazanılmış
haklann geri alınması istemi ile ilgili ör-
nekleri veriyorlar. Birçok işletmede üc-
ret artışlannın aşağı çekilmesini kabul
etmelerinin de bir çözüm olmadığını, is-
tarihinin en büyük krizi olarak ifade
edilen krizden çıkış için uygulamaya so-
kulan önlemler. öncelikle toplamı 1 mil-
yon 200 bin oian sendikalı işçinin hak-
lannı kapsıyor.
Ekonominin trilyonlarla ifade edilen
krizi bu 1.2 milyon işçinin yüz binlerinin
işini kaybetmesi, kalanlannın ücretleri-
nin aşağı çekjlmesi ile mi ortadan
kaldınlacak? Krizin boyutlan yanında
işçinin 'ödeyeceği ağır bedelin karşılığı
sağlanabilecek kaynak çok küçük gözü-
küyor. İster istemez akla. kriz bahane
Türkiye'de zaten 22 milyon çalışma çağı
nüfusu içinde bir avuç kalan sendikal
haklardan yararlanan işçinin eritilmesi,
çöküşte olan sendikalizmin sona erdiril-
mesi mi hedefleniyor sorusu akla geli-
yor.
YARIN: işçi ve işveren
temsikilerinin görüşieri
Tlmur Selçuk Adana konserinde sosyal demokratlara seslendi
ARAYIS
TOKTAMIŞ ATEg
Iktidap Olmak
27 Mart yerel seçimlerinde SHP'nin oy oranının % 13'lere
düşmesi ve beklenildiğinin aksine, hemen tüm büyük kent-
lerde yerel yönetimleri rakiplerine kaptırması, SHP adına
büyûk bir başarısızlıktır. Ve elbette bu oranda oy elde ede-
bilen bir partinin hükümette kalıp kalamayacağı sorgulana-
cak ve rakipleri tarafından (haklı olarak) eleştırılecektır.
Ama bu durumu eleştirme hak ve yetkısini kendınde goren-
lerin önce, kendi durumlarına bakmaları ve daha sonra
SHP'yi eleştirmeleri gerekir.
Kendinde ortağı SHP'yi eleştirme hak ve yetkisıni gören
koalisyon ortağı DYP; SHP kadar olmasa bile, seçımlerden
yenilgi ile çıkmıştır. Oy oranı %25 gerileyen bir partinin,
karşısındaki iktidar ortağr partiyi "seçimyenilgisiyle"suç-
layarak, koalisyon protokolünde kendi lehine değışıklikler
istemesi, "siyasal pişkinlikten" başka bir şey değıldir. Bu-
nun gerekçelerini ve mantığını anlayabılmek mümkun de-
ğildir. Ana muhalefet partisi konumundaki ANAP'ın da kım-
selere "pateca/c"hali yoktur. Topladığı oy oranı, kendi lider
kadrosunun sorgulanması gereğini ortayaçıkarmıştır.
Bu durumda "konuşma" ve eleştirme hak ve yetkisine
sahip iki parti kalmaktadır. Bunlardan birısi (kendi beklenti-
lerinin gerisinde olmakla birlikte), büyük bır oy oranı artışı
sağlayan RP; öbürü de (özellikle Batı Anadolu'nun kimı yö-
relerindeki başarısı nedeniyle) MHP'dır. Zaten başta Erba-
kan Hoca olmak üzere, bu partilerin sözcüleri de yerı göğü
birbirine katmaktadırlar.
Eğer bu yerel secimlerin sonucu bır ölçü olarak alınacak
olursa, nasıl bir hükümet oluşturulması gerekir? Sanıyo-
rum bu sorunun yanıtı son derece açık ve nettır. Türkiye'nin
"saö"mda bir koalisyon oluşması gerekir. Ancak eğer
"ölçü" bu secimlerin sonucu ise kimilerinin rüyalarına gi-
ren ANAYOL formülü bu konuda yeterli oiamaz. Zıra DYP
ve ANAP'ın oyoranlarının toplamı, "mantıklı" bir koalisyon
için yeterli olmamaktadır.
O halde sağda en az üç partinin katılmasıyla oluşacak bir
koalisyon kurulması gerekir. Üçüncü parti MHP ya da daha
mantıkhsı RPolabılır. Eğer "ölçü' seçim sonuçları iseyapı-
Iması gereken budur.
Peki böyle bır oluşumdan, DYP mi daha "zararlt" çıkar,
SHP mi? Bu sorunun yanıtı da çok açıktır. Böyle bir oluşum-
dan DYP çok daha zararlı çıkar. Zira yıllardan beri, bir
"kuzu gibi" davranan SHP yerine gelecek olan partiler,
kendi altını oymaya çalışan partilerdır. Ve böyle bir koalis-
yonun yapacağı her halanın ve getireceğı her sıkıntının fa-
turası doğrudan doğruya DYP'ye çıkar. Hele önümüzdekı
günlerın beklenen sıkıntıları bırdüşünülürse, DYP'nin böy-
le bir darbenin ardından beltni bir daha doğrultması müm-
kün olmaz.
Peki bu koalisyonun bozulmasından, SHP'nin zararı ne
olur? Doğrusu birkaç bakanının kırmızı plakah arabalarını
yitirmeleri dışında, SHP'nin SHP olarak fazla bır zarar gö-
receğini sanmıyorum. Elinde SHPnın olanakları ve örgütü-
nû bulunduran herhangi bir lider kadrosunun, bundan
daha kötü bir sonuç alması çok zordur. (Bu örgüte ve üyele-
rine 1980'den sonra yapılan tüm baskı ve zulme rağmen.)
Şimdi şu soruyu sormak istiyorum: "Bu koalisyonun bo-
zulmasından asıl zarar görecek parti DYP oiduğuna göre,
SHP koahsyonda kalmak için neden ısrarlı görünmekt&-
dir?" Bu sorunun yanıtını "Lider kadronun iktidardan uzak-
laşmamak istemesi" olarak yanıtlarsak; hem haksızlık ve
hem de yanlışlık yaparız. Şu andaki SHP yöneticileri, Türki-
ye Solu'nun belkı "en seçkin" kadrosu değildir, ama yurt-
severlik ve özverilerinden de kuşku duyamayız. Aralarında
"sosyal demokrasiyle", "liberalizmi" karıştıran kimi isım-
ler olabilir. Gene araJarmda sosyal demokrasiyı "egemen
• ekonomik gucün kanatlan altında" arayanlar da olabilir.
Ama bunların sayısı bır etm parmaklarını geçmez. Hele
Mustafa Kemal'e karşı çıkmayı bir "misyon" görenlerin
sayısı iki-üç taneden fazla değildir.
Peki o halde iktidarda kalma konusundaki ısrarın gerek-
çesi ne olabilir? İnsanların kafalarındaki gerçek düşüncele-
ri okuma olanaklarına sahip değılız ama, sanıyorum bunun
nedenı Karayalçın'ın da dıle getirdiğı üzere, bir "3. MC'Ve
zemin hazırlamamak düşüncesıdır. Ve bu düşünce, bence
de haklı bir endışeden kaynaklanmaktadır. Zira bır' cephe-
leşme", SHP'ye olmasa bıle, Türkiye'ye inanılmaz zararlar
verir.
SHP'nin 1991'den beri, birsürü ilkesını ayaklar altına ala-
rak bu koalisyonu yürütmeyeçabalamasının bundan başka
bır izahı olamaz. Ve bu özveri öylesine bir noktaya gelmiş-
tirki, "solmuhalefet"s\ogan\an RP'yekalmışveRPbunları
oya dönüştürmeyı başarmıştır.
Siyasal partilerın amacı "iktidar olmak'tır. Ama tek başı-
na, ama bir koalisyonun ortağı olarak. Fakat işler öyle bir
noktaya gelmiştir ki; SHP iktidarda kalmak uğruna, kendi
varlık nedeni olan ilkelerı geri plana ıtmek zorunda
kalmıştır. Ve DYP sözcüleri, şımdi daha da fazlasını iste-
mektedirler.
Türkiye'de "cep/)e/e$men/n"getireceği sakıncaların bi-
lincinde olmamız gerekir. Ama bunu engellemek ıçın veri-
lebılecek ödünlerin, yapılacak özverinin de bir sınırı vardır.
Artıkbusınıraşılmaktadır. Karşısındakilerın "sorumsuzluk-
larını "ortadan kaldırmak isteyen birsiyasalorgüt, kendi "ta-
rihsel sorumluluklannı" da anımsamak durumundadır.
NOT: Toktarruş Ateş'ın dunku yazısını teknık bır nedenden otüru
bugun yayınlıyoruz. Okurlarımızdan veyazarımızdan ozürdileriz.
'BeidkÖY
kuyularda
mercKvensiz
bmıktın'
ADANA (Cumhuriyet Gûney
Üleri Bürosu) - Ünlü müzisyen
Timur Selçuk güncel poliü'k
esprilerle süslediği Adana'daki
konserinde "Ayaklar baş, baş-
lar ayak oldu" dedi.
Adana Tabip Odası'nca dü-
zenlenen "Tıp Gfinteri" etkin-
likleri kapsamında önceki ak-
şam kıa Ha/al Selçuk'la bir
konser veren Timur Selçuk
programının başmdan sonuna
dek çeşitli siyasi kesimlere gön-
dermeler yaptı. Timur Selçuk,
piyanoda, Turhan Yükseler'in
eşlik ettiği konserinde. Yunus
Emre'nin "Şol Cennetin Irmak-
lan" adlı ilahisini okurken.
"din siyasete alet cdildiği için
RP'nin iktidara geldiğini" ima
ederek son kalelerin yıkılmakta
oiduğuna dikkat çekü ve bir
daha "insanların otellerde
yakılmaması
Sazım Hikmet,
Turhan Yökseler eşüğinde kızı Hazal'la birlikte konser veren Selçuk şarkılannı politik espriler süsledi.
dileğinde bulundu. Selçuk, demokratlara sitem etti. "Karantinalı Des- izleyicilerin coşkuyla dinlediği konserini şu
U Münir Nurettin Selçuît ve pina", "İspanyol Meyhanes", "Kalamış" sözlerle bitirdi: "196Tlenfc en büyük
Mesut Cemil'in ortak calışması birfilmiçin ve "Dostiarn Arasında" gibi şarklannı ses-
1935'te bestelenen bir şarkıyla sürdürdüğü lendiren Selçuk. RP'nin yerel seçimlerdckı
konserinde "Beni Kör Kuyularda Merdi- başansına gönderme yaparken "Ayaklar
vensiz Bıraktuı" şarkısını söylerken sos> al baş, başlar ayak oldu" dedi. Timur Selçuk.
amacun Türk şairlerinin şiirlerini bestele-
mekti. Bu konuda çok çaba harcadm. Ama,
bugünlere geleceğimi/i bilseydim başka şey-
ler besteler mivdim bilment."
Ödül töreninde şairin şiire bakışı ve yapıtlan tartışıldı
Kaıısuyaşadığıgibiyazdı,
yazdığıgibiyaşadı
Ceyhun Atuf Kansu ŞiirÖdüliTnü 'İmzası Gül' adlı yapıtıyla
kazanan Budak ,ödülünü Kansu'nun eşi Muzaffer Kansu'dan aldı
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Ceyhun Atuf Kansu Şiir
Ödülü'nü "İmzası Gûl" adlı ya-
pıtıvla kazanan şair Abdülkadir
Budak. Yeni Sahne'de düzenle-
nen törenle ödülünü aldı. Çok
sayıda şiirseverle birlikte Ana-
yasa Mahkemesi Başkanı Yek-
ta Güngör Özden ın de katıldığı
törenden sonra düzenlenen
"Ceyhun Atuf Kansu'dan Günü-
mfize Türk Şiiri" konulu panel-
de, cumhuriyet dönemi Türk şi-
irinin gelişimi tartışıldı.
Ödülünü, Ceyhun Atuf Kan-
su'nun eşi Muzaffer Kansu'dan
alan Budak, teşckkür konuş-
masında, ünlü şairin kimlik ve
kişiliğini önceden belirlemiş bir Cevhun Atuf Kansu
ozan olduğunu söyledi. Halkın değerlerine sahip
çıkmanın "Kansu şiiri"nin ana ekseni olduğunu
belirten Budak. ödülle ilgili duygulannı, "Beton
yığınları arasında çiğdem bulmuş bir çocuğun
mutluluğunu yaşıjorum" sözlerıv le dile getirdi.
Ödül törenindcn sonra. Ankara Üniversitesi
İjetişim Fakültesi öğretim göreviilerinden Emin
Özdemir'in yönettiği "Ceyhun Atuf Kansu'dan
Günümüze Türk Şiiri" konulu panele, Dil Der-
neği Başkanı Prof. Dr. Şerafettin Turan, Hüse-
yin Atabaş, Şükrü Erbaş \e Abdülkadir Budak
katıldılar. Ceyhun Atuf Kansu'nun. "yazdığı
gibi yaşayan ve yaşadığı gibi yazan bir şair" oldu-
ğunu söyleyen Emın Özdcmir.
"Kansu, yurdumuzun coğraf-
yasmı, bütün Türkhe'yi >üre-
ğinde taşıvan \e dünj adaki oiay-
lara da ilgisiz kalmaj an bir
ozandı" dedi. Cumhurivet dö-
nemi Türk şiirinin gelişimini ve
bu akış içinde Ce>hun Atuf
Kansu'nun yerini değerlendi-
ren konuşmacılar. haîk. doğa
ve insan sevgisinin. Kansu şiiri-
nin temel özelliği olduğunu
kaydettiler.
Halkı yüceltti
Dil Derneği Başkanı Prof.
Dr. Şerafettin Turan. "Mayası
halk ve insan sevgisiyle yoğnıl-
muş" olarak nitelediği Ceyhun Atuf Kansu'nun
halktan bin olarak. halkı yücelten bir şair oldu-
ğunu söyledi. Laiklik ve Atatürk devriminin di-
ğer yönlerine saldınlann yoğunlaştığı günümüz-
de; Kansu'nun. Atatürkçülüğün ruhunu ve ek-
senini sezebilmiş bir kişi olduğunu vurgulayan
Prof. Turan, "halkçılık" anlayışının. Ceyhun
Atuf Kansu"da demokrasiyeyönelmenin ön ko-
şulu olduğunu belirtti. Hûseyin Atabaş da Kan-
su'nun kaynağının halk şiiri olduğunu. ancak
bunu modern bir anlayışla yoğurduğunu vurgu-
layarak, "Nazım Hikmet'ten sonra, şiirimizi
halklaştıran Ceyhun Atuf Kansu'dur" dedi.