Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyel7 0 . YILSAYI24997 S A N A T K Ü L T Ü R M A G A Z İ N T E L E V İ Z Y O N 18MAHT1994ÇARŞAMBA
Alkol,
bağımlılann
çocuğunuda
etkiliyor
ADANA(AA)-Alkol
bağımlılannın yakın
akrabalannın yüzde 50-60'mm
alkol bağımbsı olduğu ve bu
kişilerin ailelerinde depresyona
daha sık raştJandığı bildirildi.
Çukurova Üniversitesi Tıp
Faküitesi Psikiyatri Anabiiim
Dalı Başkanı Prof. Mehmet Ünal,
alkol alışkanlığı olanlann
babalannın yüzde 3O-5O'sinin
alkol kullandığının tespit
edildiğini ifade ederek "Madde
bağımlılannın, özellikle alkol
tutkunlannın ailelerinde kalıtsal
bir yatkınlık var" dedi.
Aşın alkol alanlann
akrabalannda görülen alkol
tutkunluğu oranının. alkolik
olmayanlara göre 5 kat fazla
olduğunu belirten Prof. Ünal
şunlan söyledi:
Alkolik çocuklar
"Araştırmalar, alkol
bağıınlılarının erkek kardeşlerinin
yüzde 30'unun, anne ve kız
kardeşlerinin yüzde I0-15'inin, tek
yumurta ikizlerinin ise yüzde
70-80'inin alkolik olduğunu ortaya
koyuyor.
Anne ve babası alkolik olan
çocuklarda ise anne-babası alkolik
olmayanlara kıyasla bağunlılık
oranı daha yüksek. Ayrıca
alkoliklerin > akın akrabalannda
depresyon oranının daha fazla
olduğu, araştırma sonuçları
arasuıda yer alıyor."
Yapılan çeşitli araştırmalarda
alkol bağımlılannın çocuklannda
gelişme geriliği ve öğrenme
güçlüğü görüldüğünü kaydeden
Prof. Unal. bu çocuklarda değişik
ruhsal bozukluklann da yüksek
oranda gözlendiğini söyledi.
Gebelikte alkol
kullananlar
Gebelikte ince alkol ve sigara
kullanan anne adaylannın
çocuklannda doğum anomalileri
ile fıziksel ve zihinsel gelişme
bozukluklanna daha sık
rastlandığını bildiren Prof. Ünal,
eroin ve morfin gibi uyuşturucu
kullanan anne adaylannın
çocuklannın bağımlı olarak
doğduklanna dikkati çekti.
Alkol alışkanhğının aileler
üzerinde psikososyal bir stres
oluşturduğunu vurgulayan Prof.
Ünalşöylekonuştu:
"Alkol ve madde bağımlılığı kişiye,
aileye ve toplumn zarar veren
önemli bir halk sağlığı sorunudur.
Alkol ve madde bağımlılığı,
kişilerde meydana getirdiği ağır
ruhsal ve bedensel hastalıklar
yanında kişilerarası ilişkilerin
bo/ulmasında. aile içi çatışma ve
gergjnüklerin artmasında.
boşanmalarda, çocukların olumsuz
yönde etkilenmesinde, trafik ve iş
kazalarında, ölüm ve öldürmelerde
en başta gelen etkendir."
Trabzon'a
uluslararası
sınav
TRABZON - Trabzon 21 -22
nisanda Karadeniz Ekonomik
İşbirliği Parlamenterler
Asamblesi. 25-26 mayısta da
Avrupa Konseyi loplantısına
hazırlanıyor.
Sovyetler Biriiğfnin
yıkıİmasından sonra uluslararası
alanda meydana gelen
değişikliklerle bir anda y ıldıa
parlayan ve tarihsel misy onuna
yeniden kavuşma olanağı bulan
Trabzon, ticari ve sosyal alanda
yaşadığı hızJı değişikliklere
diplomasiyi de katıyor. Nisan ve
mayıs ayında ülkemiz açısından
da çok önemli iki toplantıya ev
sahıpliği yapacak olan Trabzon,
bu toplantılann başanlı
sonuçlanması halinde gelişme
yolunda önündeki bütün engelleri
aşmaya başlayacak.
Trabzon ve ülkemiz açısından
çok önemli bu iki toplantının ilki.
21 -22 nisanda Karadeniz
Ekonomik İşbirliği
Parlamenterler Asamblesi
(KEİPA) Ticaret ve Sanayi
Grubu toplantısı. KEİ üyesi
ülkelerden 60'ın üzerinde
parlamenterin katılmasının
beklendiği toplantı. üye ülkeler
arasında ticaret v e sanayi
alanında ortak hareket etme
konusunda yaşamsal önem
taşıyor.
tkinci toplantı ise daha da önemli.
Mayıs ayı içinde İstanbul'da
gerçekleşecek olan Avrupa
Konseyı toplantısının ardından
Avrupah parlamenterler
Trabzon'a hareket edecekler.
Toplantılann 2 günü İstanbul'da.
2günü ise Trabzon'da
gerçekleştirilecek. Bu toplanülara
da 100'ün üzerinde parlamenterin
katılması bekleniyor.
Pakistan'ın kuzeyinde yer alan bölgede toprağını satana, çocuğunu satmış gözüyle bakılıyor
Dünyanın çatısındabiryer: Hunza
NATIONAL
GEOGRAPHIC
JOHN McCARRY
Pakistan'ın kuzeyinde Karaku-
rum Dağlan'nda tek başına bir yer-
leşim olan Pissan'da bir toprak kay-
ması jipimizi durdurdu. Gilgit'ten
Hunza'ya gitmek için kiraiadığım
bu eski arabayı Javed adında bir şo-
för kullanıyordu. Javed, Karaku-
rum Otoyolu olarak bilinen yolu
kaplayan taş ve kara parçalanna
bakarak içini çekti ve 'şalo' dedi. Bu
kelimenin Urduca 'haydi gidelim"
anlamına geldiğini biliyordum da
nereye gidecektik? Şoförümün us-
talığını gözardı ettiğimi sonra an-
ladım. Büyük taşlann etrafından
dolaşıp, küçüklerin üzerlerinden
aşarak, hoplaya aplaya da olsa kısa
sürede aşıverdik bu yolu.
Dağa tırmanırken geriye dönüp
yola ve Hunza Nehri'ne baktım.
Yol. nehir ve hatta gök aynı renkte,
griydiler buradan bakıünca. Nehre
paralel uzanan telefon direkleri tele-
fon kablolannı taşıyorlardı. Tele-
fon. yol ve nehir bu üç yaşam çizgisi
birbirlerine koşut uzanıp duruyor-
lardı vadide.
Çok uzun bir zaman dış dünyaya
sadece patikalarla bağlı. buzullarla
çevnli yüksek bir platoda yer alan
35 bin nüfuslu Hunza'ya sadece bir-
kaç kamyon. o da yılda bir iki kez
ulaşabilirdi.
1960'larda ise o zamanlar iktidar-
da olan Mir. Pakistan hükümetini
ikna ederek otoyolun Hunza'ya ka-
dar uzatılmasını sağladı. Yapımı 10
yıldan fazla süren, 476 işçinin yaşa-
mına ve milyonlarca dolara mal
olan yolun yapımı sürerken Mir dü-
şürüldü ve Hunza. Pakistan'ın doğ-
rudan kontrolü altına girdi. Yolun
yapımı ise 1978'de tamamlanabildi.
Işte 10 yıla sıkışan bu olaylar Hun-
za'nın çehresini ve kaderini değiştir-
di.
Yemyeşil vadi
Jipimiz bu arada geniş bir virajı
aştı ve önümüzde duvar gibi uzanan
dağ silsilesi içinden yemyeşil bir va-
diye girerek eski başkent Kerima-
bad'a doğru yöneldik. Arkamızda
bıraktığımız ay görüntüsü kadar şa-
şırtıa olan bu yeşilliğin, eriyen bu-
zullann sağladığı bir bereket oldu-
ğunu sonradan öğrenecektim. Bir-
kaç gün sonra. Baltit köyünün yakı-
nlanndaki teras tarlalann içinde
genç bir çiftçiyle. Didar Ali Şah'la
yürüyorum. Hunzahlargerçek birer
çiftçi ve bu yörede en az bin yıldır
sadece bu iş yapıhyor. Her Hunzalı-
nın küçük de olsa bir toprağı var ve
buradan elde edilen ürün sadece ai-
lelerin karnını doyurmaya yanyor.
Didar Ali, Hunza'nın baskın et-
nik grubu olan Burusholann Buro-
ong klanına mensup. Baltit'te yerle-
şik üç klan daha var: Diramiting,
Barataling ve Khurukut klanlan.
Adlannı kurucu atalanndan alan
bu kabilelerde dünyanın başka hiç-
bir yerindeki hiçbir lisanla alakası
olmadığı söylenen Burushaski ko-
nuşuluyor. Burusholar. Hunza nü-
fusunun %70'ini oluşturuyor ve ku-
zeydeki VVakhilerle. aşağı Hunza'da
yaşayan Shinler ve Burusho yakı-
nlannda dağınık olarak yaşayan
Domlardan kız alıp vermiyorlar.
Didar Ali'nin babası Baltit'in en
geniş topraklannın sahibi. Tam 47
kanal (yaklaşık üç hektar) toprakla-
n var. Hayretimi gizleyememiş ola-
cağım ki Didar Ali. açıklama yapma
gereğini duyuyor ve "Bu topraklann
sadece 10 kanalı ekilebilir durumda.
Zaten burada hiçbir şey kendi başına
yefişmez. Gördüğünüz bütün bu
ağaçlar, hatta bu otlar bile insanlar
tarafmdan dikilmiştir" diyor ve aile-
sinin mütevazı fakat çiçeklerle do-
nanrruş kayısı ağaçlannı gösteriyor.
Hunzalılar ağaçlanna ve tarlalan-
na çok önem veriyorlar. Hiçbir
Hunzalı toprağını satnuyor. Didar
Ali'nin söylediğine göre, toprak mi-
ras yoluyla elde ediliyor ve çocukla-
ra devredilmesi gerekiyor. Toprağı-
nı satana çocuğunu satmış gibi
bakılıyor. Hunza halkı sağhklı bir
halk. Zaten 19. vüzyıhn sonunda
buraya gelmiş olan Ingilizler, yöre
halkı içinde çok sayıda kişinin 120
yaşın üstünde olduğunu örenip çok
şaşırmışlardı. Artık Hunzalılar,
uzun yaşadıklan efsanesiyle yaban-
cılan şaşırtmaya pek uğraşmıyorlar.
Çünkü kendileri de beslenmelerinin
îngilizlerin getirdiği 5 maddeyle -şe-
ker, tütün, baharat, çay ve bitkisel
yağ- birlikte saflığını kaybettiğini bi-
liyorlar. Yine de benim başıma gel-
diğj gibi, arada sırada bir ihtiyann
çıkıp da 119 yaşında olduğunu iddia
ettiğini duyabiliyorsunuz.
Yabancılara İcarşı çekingen olan
Hunzalılar, kendi aralannda çok şa-
kacılar. Aslında yaşadıklan bölge
dünyanın en sert iklimlerinden biri-
ne sahip ve herhalde mizah unsuru-
nu bu sertliği hafıfletmek için kulla-
nıyorlar. Hunza, Pakistan'ın deneti-
mine girinceye kadar Mirlerin ikti-
dan altında yaşadı. Çoğu despot
adamlar olan bu Mirlerin bazılan
Hunza'nın dış dünyayla olan bağ-
lantılannı sağlamak gibi görevler
yüklenmişti. Ağa Han Sağlık Hiz-
metleri'nin Genel Müdürü olan
Stephen Rasmussen'in belirttiğine
göre, Karakurum Otoyolu'nu Hun-
za'ya geü'rten Mir de uzak görüşlü
bir kişiydi.
Saltanat hâlâ sûrseydi...
Eğer Mirlerin saltanatı hala sürü-
yor olsaydı, bugün Hunza'nın Mir'i
Gazanfer Ali Han olacaktı. Gazan-
fer Ali hala unvanını koruyor, fakat
yönetimde etkisi danışmanlıktan
öteye gitmiyor. Yolu buraya getiren
Mir onun babası Mir Muhammed
Cemal Han'dı. Bu sayede ve Pakis-
tan hükümetinin de yardımlanyla
artık Hunza'da hemen her evin
elektriği ve suyu var.
Hunzalılara göre ise Mir Mu-
hammed Cemal Han Hunza'ya hem
iyiliği. hem de kötülüğü dokunmuş
bir kişi. Onun döneminde hemen
her şey için, örneğin Gilgit'e gitmek
için Mir'e vergi vermek gerekirmiş.
Hunza Nehri üzerindeki köprii. Hunzalılar, iki yaka arasında yidip gelirken bu köpriiden v ararlamyoriar.
Sonuçta Hunzalılar dayanamaz ol-
muş ve "Hunza-Nagir Özgürlük
Cephesi'ni kurmuşlar. Yönetimin
Pakistan'a geçmesi ise büyük se-
vinçle karşılanmış.
Hunzalılar, Karakurum Oto-
yolu'nun üzerindeki diğer topluluk-
lardan daha başınlı olmalannı al-
dıklan iyi eğitime bağlıyorlar.
Bugün Hunza'da çocuklann
%90'ı okula gidiyor ve bunlann bü-
yük bir çoğunluğu liseye de devam
ediyor. Yakın zamana kadar, Pakis-
tan hükümeti bölgeye ortaokullan
ve Iiseleri getirmeden önce ilkokul-
dan sonra okumak isteyenler Gil-
git'e ve hatta Ravvalpindi ya da Ka-
raçi'ye gitmek zorunda kalıyorlardı.
Hunza'da eğitime büyük saygı
duyuluyor. Bir gün Didar Ali'yle
dolaşırken aniden bir grup köylü
kadın etrafımızı çeviriyor ve Ali'nin
elini öpmeye başlıyorlar. Bu hareke-
ti, Didar Ali büyük bir toprak sahibi
olduğu için yaptıklannı sanıyorum.
Bizimle birlikte olan bir öğrenci ise
Didar Ali'nin okulda ders verdiği
için böyle saygı gördüğünü açıklı-
yor. İslamiyet. Hunza'ya ticaret
yollanndan gelmiş \e 1800'lere ge-
lindiğjnde hemen hemen bütün top-
lum Müslüman olmuş. Bugün Hun-
zalılann çoğu İsmailiye mezhebin-
den. Ruhani fıdcrlen ise Ağa Han.
Hazreti Ali'nin sülalesınden gelen ve
dolayisıyla Hazreti Muhammet'in
akrabası olan Ağa Han soyu Hun-
za'ya büyük ıyılikler yapmış.
Ağa Han'ın sövledikleri Hunza'-
da kanun kabul ediliyor. Örneğin
Ağa Han. "Eğer bir oğlunuz ve bir
kızınız ve sadece bunlardan birini
okutacak paranız >arsa kızınızı oku-
run. Oğlan hayatını kazanacak bir
yol nasıl olsa bulacaktır" demiş.
Hunzalılardabuna uyuyorvekızla-
nnıokutuyorlar
Sağlık merkezleri
Hunza'da Ağa Han'ın kurduğu
175 okulun yanı sıra tüberkülozu ve
dizanteriyi önlemede büyük hizmet-
ler \eren sağlık merkezleri de var.
Ağa Han'ın 1980'deaçıkladığı 'Ağa
Han Kırsal Alanlar Destek Progra-
mı' çerçevesınde de çiftçilere hay\ an
bakımı. bahçecilik, pazarlama ve
muhasebe gibi konularda bilgi veri-
lıyor. Otoyolun Hunza'ya bir diğer
katkısı ise paranın kullanılmaya
başlanması. Karakurum îpek Yolu'-
nun üzennde olan Hunzalılar yüz-
yıllardır Çın'le ticaret yapıyor \e bu
büyük komşuva yak y ününden yap-
tıklan sağlam ıpler, İcuru mey^e ve
kayısı çekirdeği satıp karşılığında
ıpek halı. gümüş \e porselen kap-
kacak ahyorlardı. Bugün yine oto-
yol sayesinde Hunza'ya gelen turist-
lerin de katkılanyla nakit para kul-
lanılmaya başlanmış.
Her yerde olduğu gibi değişimin
kötü etkileri de \ar. Eskıden Hun-
za'da suç işlenmez. en fazla ka\galar
olur \e bin birini yaralarsa cezasını
Mir'ın onayladığı bir yaşlılar heyeti
olan Trangfa' \enrdi. Şimdi riem
suçlar fazlalaşmış. hem de eskiden
beş dakıkada \enlen kararlann alı-
nması için mahkeme koridorlannda
5 ay gecinliyor.
Acaba Hunzalılar \olun açılma-
sından pişmanlar mı? Aliabad'daki
tarlasında patates toplarken rastla-
dığım 80 yaşlanndaki Şubedar Mir
Hazar'ın şu sözlerı bana en iyi yanıtı
venyor: "Pişmanolmak mı?Şakamı
vapıvorsunuz? Bu vol başımıza gelen
enivişevdir."
Tasanmda özerkliğinönemibüyük
Teşvikiy (• Topağacı semtinde, yeni sokak lambalan.
Haber Merkezi- Türkiye'nin cn
büyük mobilya üreticilerinden olan
bir kuruluşun genel müdürü. üreti-
me girecek yeni koltuk serisinin ilk
örneklerini odasına taşıyıp yurtdışı-
nda bir fuarda gördüğü koltuk bi-
çimlerine benzetmek için çahşırsa ne
olur?
Birincisi, bu o kuruluşta tıpkı di-
ğer önemli konular gibi bizzat genel
müdürün tasanmla ilgilendiğini ve
tasanma önem verdiğini gösterir.
Ikincisi, bu o kuruluşun bünye-
sindeki bilgi üretiminin koşullannm
küçük bir kuruluştan büyük bir sa-
nayi işletmesine geçerken bir dönü-
şüme uğramamış olduğunu göste-
rir.
Genel müdürün başanlı bir ta-
sanmı gerçekleştirmesi veya secmesi
gercekte oldukça tesadüfi bir du-
rumdur. Çoğu zaman kuruluş hiye-
rarşileri için tasanm faaliyetleri
özerkleşmiyor ve yöneticiler uzman
olmadıklan konularda fikir yürüt-
meye zorlanıyorlar. Üstelik ta-
sanmcılann en alt kademede yer al-
ması nedeniyle ürünler bazen muha-
sebe müdürlerinden personel mü-
dürlerine kadar tüm yöneticilerin
"katkısına" açık halegelebiliyor.
Geçen haftalarda Istanbul Sanat
Tanıtım ve Araştırma Vakfı (İS-
TAV) tarafmdan "tasanm toplantı-
lan" düzenlendi. Bu toplantılara
dünyaca ünlü ban İtalyan tasanm-
alan konuk konuşmacı olarak ka-
tıldılar. "Tasanm toplantılan" dizi-
sinin ilk konuğu Domus Academy
talyan
tasanmının
başansının özerklik
sayesinde
sağlandığına
dikkat çekildi.
öğretim üyelerinden Marco Susani
oldu. Özellikle İtalyan tasanmın ba-
şansının özerklik sayesinde sağlan-
dığına dikkati çeken ünlü tasanmcı.
ürün geliştirme faaliyetlerinin üre-
tim ortamlanrun dışında yer alması
gerektiğini \urguladı. Çeşitli ulusla-
rarası kuruluşlar için gerçekleştirdi-
ği tasanmlardan örnekler veren İtal-
yan tasanmcı özellikle yöneticilerde
bir "tasanm duyarlılığı" olması ge-
rektiğini. tasanmın yalnızca pahalı
ürünler için geçerli olmadığını; en sı-
radan ürünlerin bile kaliteli olabile-
ceğini sözlerineekledi.
Tasanmın bazen teknikçi bir gö-
rüntü, bir imaj yaratma sorunu gibi
algılandığını, oysa temelde gelenek-
sel toplumlardaki eşya kalitesinın
tasanm yoluyla sürdürülmesinin
mümkün olduğunu belirten ta-
sanma, bu konuda geleneksel Ja-
pon mutfağı ile hap şekline getiril-
miş uzay yıyeccklerı karşılaştı-
rmasını yaptı ve tasanmın insanı
boyutunu vurguladı.
Marco Susani. Italya şehırlcnn-
den örnekler vererek sürdürdüğti
konuşmasmda özellikle kentsel
tasanm açısından kuralsızlık \c
kamu yönetımlerinin duyarsızlığı ile
giderek bazı şehirlerin bozulduğu-
nu: ancak örneğin bir Torino Be-
lcdiyesi'nin bu konuda çok daha il-
keli davranarak kentsel tasanm ka-
litesini geliştirdiğini belirtti. İstan-
bul'da bu toplantılann önemli bir
dönemeç olabileceğine işaret eden
Susani. uygulanmasa bile tasanm
üzerine kafa yonnanın yararlı oldu-
ğunu. ortaya çıkan projeleri sivil
toplum örgütlerinin savunarak ye-
rel yönetimler karşısmda etkili ola-
bileceklerini söyledi.
"Tasanm toplantılan" dizisinin
ikinci konuğu olan Aldo Cibic ise
dünyaca ünlü Memphis tasanmcı-
lar grubundan ve Paris'te düzenlen-
diğindebüyük yankılaryaratan "Ta-
sanm: Yüzyılın Aynası" sergisinin
katılımcılanndan.
İstanbul'a özel olarak ilgi duydu-
ğunu belirten ve sık sık İstanbul'a
gelen bu ünlü îtalyan tasanma ko-
nuşmasında tasanmın sıradan gün-
lük eşyalara yaygınlaşması gerekti-
ğini, onlann insanlann estetik ya-
şantısına katılması gerektiğini sa-
vundu ve otomobi! aksesuvar, ütü
masası. şehir mobilyalan gibi ger-
çekleştirdiği çeşitli tasanmlardan
ömekler verdi.
İnsan vücudu
için
yapay deri
ANKARA(A\'KA)-Bilim
adumlannın ıns.ın \ ücuduna
yönclık ıirjşiınıı.ılan her gün
y enı ürünler \eny or. Son
olarak. gcli^ttnlcn bıryap.ıy
! dennin ınsan \ucudunda
kronık hastalıklar. yanık \c
derin yaralar sonucu mcydanu
gelen rahatsr/hklarda başanyla
kullanıldığı bıldırıldı
Organogcncsisadlı bir
bioteknoloji firması tanıfından
geliştinlcnyapay dcrıyc
"Graftskin" adı \erıldıği
belirtildı. Yapay derinin
imalınde kullanılan maddelerin
ınsan vücudu tarafmdan
reddedilmediğı. dcri
tabakalannı yenilediğı
kaydedildi. Söz konusu yapay
dokunun. dermis ve epıdermis
hücreleny le. ınek ten elde edilen
kollojerun (den dokusunun lif
ıskeletini oluşturan protein)
bileşimıni içerdiği bildirildi.
Yapılan klinik deneylerde
yapay dokunun. kronik
hastalıklann, y anık ve derin
yaralann tedavisinde
kullanıldığı belırtılirken, alınan
sonuçlarda y aralann çabuk
kapandığı. hızlı ıyileştiği.
enfeksiyon ve yara izı
oluşumunda düşüş meydana
geldiği kaydedildi.