25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 MART1994 ÇARŞAMBA 12 DIZIYAZI r- Türkler boyun eğmiyor Arapı İslam işgalinin yarattığı biri- kimler temeiinde genişleyen direniş- ler, nihayet Türklerin Türgiş Kağanı Su-lu önderliğinde genel ayaklan- masıııa dönüşür. Ayaklanma kısa za- manda tüm Türk yurtlannı kapsar ve Arap egemenliğini önemli oranda sona erdirir. 0 şgale karşı Türk direnişi / gün günden etkili hale gelir. Öyle ki Araplar Türk engelini ortadan kaldırmak için Çin'le an- laşma jollan aramaya kadar vanrlar. 15 yılda biitün Ortadoğuya hakim olan İsla- miyet, 70 yıldır Türk topraklannda ükanıp kalmış gibiciir. Tiirklere bo- yun eğdirebilmek, Türkçeyi köleleşti- rebilmek bir türlü mümkün olama- maktadır.(l) Çin ile. ittifak arayışı Türk ege- menleri açısından da sözkonusudur. Nitekim 717-731 yıllan arasında Çin'e, Soğd 11, Toharistan 5, Buha- ra 2 elçilık kurulu yollar. Bu ege- menler Arab'a karşı Çin'in askeri müdahalesini isterler. Arab'a en yakın görünen ve oğluna Kuteybe ismini vtıen Buhara egemeni Tuğ- şad bile, 718-19'da Çin imparatoru- na özetle şöyle yazar: "... Son zamânlarda her yıl Arap baydutiarınm iştila ve yıkunlarından acı çekiyoruz. Ülkemizde huzur yok. Beni bu gûçlüklerden kurtaımasını İmparatorun lütfuiMİan bekliyorum. ... Aynca Türgiş'e yardımıma geüne- si için emir vermenizi dilerim. At- larunın ve askerlerimin başına geee- oeğim. L'ygun buluşmada Arapları baştan aşağı ezecegjz". Keza yine Karatekin egemeni, Arap vergilerinden kurtulmak için Çin İmparatoruna başvurur: "Arap yıkun yapıyor. Toharistan, Buhara, Taşkent, Fergana hepsi Arab'a bağunlı oldu. Krallığımda hazinelerime, depolanma, halkımm zenginliklerine Arap el koydu. Bun- ları alıp gittiler. Araplara emir verin de krallığundan aldıkları müsadere vergilerinden vazgecsinler." Keza "Semerkant egemeni Gü- rek" de, bölge Türklennce paylaşı- lan bir görüşü dile getirir ve yüzün- cü yıl dolduğunda Arap egemenliği- nin artık son bulacağı önyargısını belirtir: "Size sadakatla bağlıyız. Otuzbeş -Juldır Arap havdutlarına karşı iralıksiz savaşıyonız. Her yıl sefere biiyük atlı ve yaya orduları çıkardık, ama yardımınızı alma mutluiuğuna kavuşamadık. Altı yıl önce Emir Ku- teybe"yi bozguna uğrattık. Ama Arap çok sayıda kuvvetle beni ku- şattı. Asker yollayınız, Araplar top- lam yüz yıl kudretli olacaklardır. Bu yıl yüz yıl doldu. Çin askeri gelirse, ben ve benimkiler, Araplan yeneee- ğiz" der. Sözkonusu bu ifadeler. Türklerin Arap İslam yayılmacılığına karşı gerçek duygulannı yansıtması anlamında büyük önem taşır. Çin askeri yardıma gelmez. Ama Baiı Göktürk boylannı egemenliğinde birleştiren Türgiş (Türkeş) Kağanı Su-lu. 720 yılmda patlak veren Soğd ayaklanmasını asker yol- layarak destekler. "Yerii halkın esasen bağımsızlıklarından vazgeçmemek arzusuyla yürüttüğü direnişe, Türkeş topluluğunun, Su- lu Kağan'ın idaresindc yardıma başlaması, herhangi bir yeni ilerlemeye imkansız hale ge- tiriyordu" (2). Su-lu'nun Kül-çur ünvanlı komutanı ufak bir birlikle Seyhun'u geçip Soğd ülkesine gelir. Bütün ülke Arab'a karşı silahlanmıştır. Yöresel egemenlerin hemen hemen tümü- nün desteklediği Türk birliği Semerkant'a yürür. Yöresel askerlerine güvenemeyen Arap komutanlan seyirci kahrlar. Bir kale- deki ufak bir garnizon dahi güçlükle boşaltı- labilir. Kül-çur Soğd'da direnişsiz ilerler. Protestolar üzerine, 'hanımefendi' adı takı- lan Arap valisi Said b. Haris, Türklerle sava- şa çıkmak zorunda kalır, ama ağır yenilgiye uğrar ve Semerkant yakınlanna çekilir. Türkler şehri kuşatacak güçte değildir. Bir akın yapıp çekilirler. (3) Yezid b. Abdülaziz'in hilafetiyle Hora- san'a vali atanan Said b. Haris (721) bu ba- şansızhk üzerine görevden el çektirilir. Yeri- ne Said b. Haraşi atarur (721). Bu sırada Gü- ney Türkistan'da tam bir ihtilal havası es- mektedir. (4) Haraşi, "asileri itaate cağırır. Ama Arap yönetimlnden hoşnut olmayan çok sayıda tüc- car ve dikhan, Fergana'ya goçe hazırlaıur. Çoğu Hocent'e yerleşir. Bir ktsmı Soğd ülke- sindeki kalelere yerleşir. Fergana egemeninin ikiyûzJuluğünden faydalanan Arap valisi, Ho- cent'de tüccar ve dikhanlan kuşatır, hafıf ko- şullar öne sürerek teslim alır. Ne var ki Vali, sözünde dunnaz, soyluları ve askerleri kılıçtan geçirir. Gizli servetlerini ele geçirmek için 400 tüccan ise öldürmez. Kınmdan kurtu- lanlar Türgiş kağanına sığınır ve yeni göçmen- ierle savıları çoğalarak Araplarla savaşta özeUikle başarı sağlayan bir birtik meydana getirirlcr. Bundan sonra .Arap valisi, Buhara Semerkant yolu üzerindeki kalelere çekilen dikhanlan, çoğu kez hileyle teslim alır ve sö- zflnü tutmayarak onları öldürür. Eski Semer- kant ve daha sonraki Penç-kent egemeni tar- han Divaştic de öldürüİenler arasındadır. Penç-kent halkı ile kaleye çekilen Divaştic, canı bağışlanmak koşuluyla teslim olur. Vali onu önce iyi karşılar, bir müddet yanında gez- dirdikten sonra öldürür. Kafası Irak'a gönde- rüirken. sol kolu da onu teslim alan Arap gö- revliye verilir" (5). Herşey eski tas eski hamam olmuştur. Türkler yer yer yoğunlaşan çabalara rağmen esasen Müslümanlığa kazanılamamıştır. Ve kazanılmalanndan yana da umut kesilmiş /URKLER NASIL MÜSLÜMANLAŞTIRILDI? Â. Erdoğah Aydın A JiA. rap işgaline karşı Türk direnişi günden güne gelişir ve Türgiş Kağanı Su-lu önderliğinde genel ayaklanmaya dönüşür. 15 yılda bütün Ortadoğuya hakim olan İslamiyet, 70 yıldır Türk topraklannda tıkanıp kalmış gibidir. gibidir. Katliamlar ise sürmekte ve Türk direnişi karşısında katmerlenerek yayılmak- tadır. Durum buyken bir de düşen devlet ge- lirlerini arttırmak amacıyla, Müslüman olan veya öyle görünen Türklerden tekrar vergi alınmaya başlanır ki tüm bunlar Türk yurt- lannda yeni bir ayaklanma dalgası yaratır. Bu arada Hişam halife olmuştur. Haraşi'yi görevden alarak yerine Müslim b. Said'i atar (722). Müslim. öncelikle Müslüman ordu- nun içinde çıkan ihtilafı, Yemen'li kuvvetleri zor yoluyla etkisizleştirerek ortadan kaldınr. İlk saldınsında Afşin şehri egemenlerini ha- raç vermeye razı etse de, Müslim"in de bu ba- şansı uzun sürmez. Seyhun'u geçen Müslü- manlar karşılaştıklan herşeye zarar verirler: öyle ki işi ağaçlan kesmeye ekinleri yok et- Ancak Türgiş devletinin iJerleyişinin ne- den olduğu güvenle, Müslüman olmuş görü- nenler de dahil tüm Türkler Müslüman işga- line karşı ayağa kalkmıştır. Türgiş hakanı Su-lu bu geüşmenin neden olduğu sorum- luluğu geri çevirmez (10) ve Türk yurtlan birdenbire bir yangın yerine döner. Yıllardır büyüyen kan denizinin ufkundan kjzıl bir güneş gibi doğan yangını tutuşturan Türgiş- ler, yanan ise işgalci Arap İslam egemenliği- dir. Tüm işgal edilmiş alanlar ayağa kalkmış, işgalciler her yerde ecel terleri dökmektedir- ler. Su-lu, Esed'in üzerine yürür. 726'da Hut- tal'da karşı karşıya gelirler. Esed yenilir ve kaçar. Müslümanlann Güney Türkistan'- daki egemenliği gerçek bir risk altma girmiş- ürk ayaklanmalan sırasmda birçok ibret verici olay yaşandı. Örneğin, Kemerce'de kuşatılan Araplar teslim oldular. O güne kadar her tür Arap vahşetine uğramış Türkler, istedikleri herşeyi yapabilirdi. Ancak onîar böyle bir alçaklığı vicdanlanna sığdıramadılar; aksine teslim olanlan, birinin bile kılına zarar gelmeden Debusia'ya gitmek üzere serbest bıraktılar. meye kadar vardırarak tipik bir kınm ordu- su gibi davranırlar. Bu sırada Türgiş Hakanı Su-lu'nun üzerlerine geldiğini duyan Müs- lim. Fergana kuşatmasını kaldırarak panikle geri çekilir. (6) "Ordusuna acete ricat emri veren Müslim, susuz yollardan cebri \ ürüyüşle 11 gün geri çe- kildi. Taşıyamadığı bütün yükleri yakmaya mecbur kaldıktan başka, suya erişemeden Seyhun yakınlarında, Türgişlerle işbirliği ha- linde bulunan yerii kuvvetler tarafından dur- duruldu."(7) "Arkadan hızla yetişen Hakan ile Müslim kuvvetleri arasında başlayan savaş Araplaruı büyük yenilgisiyle sonuçlamr; öyle ki Arap ta- rihleri bu yenilgiyi '\ evm el Ataş' (ateş günü) diye anarlar." (8) "...nihayet bin müşkülat ile önlerindeki en- geli aşabüen Arap kunetleri ağır telefat ve zayiat pahasına Semerkant'a geri çekilmeye muvaiTak oldular. Seyhun ötesindeki bütün Araplann geri atümasıyla sonuçlanan ve her tarafta Arap nüfuzunun kırılmasına sebep olan bu seferdeki hezimet, Araplan uzunca bir süre müdafaada kalmaya zorlamış ve yalnız Maveraünnehir'de değil, Toharistan ve diğer cenup bölgelerinde idareciler ve halk Türgişle- re kurtancı gözüyle bakmaya başlamışlardı." (9) Müslim de görevden alınır, yerine Efed b. Abdullah atanır (724). Esed görece başanyla Hotel şehrini ele geçirir ve yağmalar. tir. Bunun üzerine Yezid, Esed'i de görevden alarak yerine Eşres b. Abdullah'ı atar (727). Eşres. zulmü arttırarak denetim kurabile- ceğini düşünür ve öyle davranır. Ne ki kay- bedecek hiçbir şeyleri kalmayan Türkler, korkuyu kırmışür ve ne pahasına olursa ol- sun bu kez sömürgecileri topraklanndan atma kararlılığındadırlar. Nitekim Eşres'in bu sırada. Türk direnişi- nin ideolojik dayanaklanru zayıflatmak amacıyla başlattığı İslamlaştırma kampan- yası da "tam bir başartsızlık ve felaketle bi- ter" (11). Türkler kurtuluşa kendilerini bu kadar yakın hissederken, işgalcilerin, direniş temellerini zayıflatmak ve onlan kendi ben- liklerine yabancılaşurararak Araplaştırmak amacım taşıyan bu ideolojik kampanyaya prim vermezler. Tamamen haraçtan kurtul- mak amacına dönük uzlaşmaa yaklaşımlar da kimi yerel önderlerin oyunlanyla etkisiz- leştirilir. Örneğin Semerkant önderi Guzek (Oğuz Beg). Eşres'e yazdığı mektubunda. herkesin Müslüman olması nedeniyle haracın tama- men kesildiğini söyleyerek Müslüman Arap egemenliğinin bam teline basmıştır. "Haddi zatında Guzekin gösterdiği şiddetli tepki yerginin kesilmesinden ziyade, yerii halkın İslamlaştınlması ve bunun kendi açısı- ndan doğuracağı bûvük tehlikeye karşı idi." (12) Nitekim Z. KJtapçı'nın da paylaşarak ak- tardığı gibi Gibb, bu durumu ger- çekte Guzek'in yurtsever duyula- nnın gelişkinliğine verir: "Guzek'in asıl gayesi, Arap valileri ile iyi geçin- mek değil, isfiklalini geri almak idi. Ahali Araplaşacak olursa bütün mu- vaffakiyet umutlan kaybolacaktı. Gerçekte bu gayet tehlikeli bir oyun- du ve Guzck bu oyunu ustalıkla ka- zanmasını bilmiştir" (13). Keza benzer bir çıkışı da Buhara Dikhanlan yapar ve Eşres'e; "siz daha kimden haraç alacaksınız? Çünkü halkın hepsi artık Arap oldu" derler. (14) Burada önemli bir parantez açmadan geçmeyelim: Dikkat edi- lirse "ArapJaştırma" ye "İslam- laştınlma", "Arap" ve "İslam", Gu- zek ve Türk dikhanlardan Eşres'e, Gibb'den Kitapçı'ya kadar herke- sin gözünde aynı şeydir. Esasen sos- yolojik bir gerçek olarak da, birinin kavme diğerinin kavmin dinsel kül- türiine ait olması anlamında ayni- yet, zaten tartışma konusu olmak- tan uzaktır; ancak sözkonusu bu ifadeler, gerçeği, onu görmek iste- meyen veya gözlerden saklamaya çahşanlann inadına somut olarak göstermek anlamında vurgu- layıcıdır. Sonuç olarak Eşres, Türklerin "sa- dece haraçtan kurtulmak için Müslü- man olduklan" gerçeğinin bilincine vanr \e İslam devlet kurumlaşması- nın haraca olan yaşamsal gereksinimi çerçevesinde; haraçtan bağışlanacak Türklerin, sünnet olmak ve Kur'an'- dan sure okumak da dahil diğer ge- rekleri yapmalan anlamında İslam dinine gerçekten sanlıp sanlmadıkla- nna ilişkin denetim dayatmasında bulunur ve bu fasıl da böylece sona erer. Türkler, işgalciler gibi onlann ideolojisini de şiddetle reddederler. Buna karşılık Eşres haraç işini disip- lin altına alır. İslamın Heredot'u Ta- beri'nin de belirttiği gibi: "Eşres yeniden vergi toplamak için Süleyman b. Ebus-Sırri'yi, Hani b. Hani'ye yardımcı olarak tayin etti. Hani ve diğer amiller haraç almak için aşırı davrandılar. Türk büyükle- rine hakaret ettiler. L'meyre b. Sad ise Müslüman dikhanlann başına bela oldu. Onlara ağır cezalar verdi- ler, elbiseleri yırtılıp yakıldı, kemer- leri boyun ve boğazlanna bağlanıp süriiklendiler. Böylece Müslüman ol- muş pekçok biçare ve fakir kimseler- den bile cizye aldılar. Neticede Soğd'lu (Semerkant'lı) ve Buhara'lı Müslümanlar isjan ettiler ve Türk- lerden (Türgişlerden) yardım istedj- Genişleyen Türk isyanı koşul- lannda Arap idaresi, kısa zamanda Semerkant. Dabusiya şehirleri ile bir iki küçük kalevle sınırlı hale ge- lir. Bu panik ortamında "yerü halka birçok müsaadeler bahş etmesine rağmen halktan ümid etriği ilgiyi gö- remeyen yeni vali Eşres b. Abdullah, Baykent yakınlarında Hakan tarafı- ndan sıkıştınlarak ikinci bir susuzluk vakasma (Yavm al-Atş) düçar edildi. Nihayet Arap ordusu, Semerkant'a doğru çekilirken yetişen Hakan ve KüJ-çor idaresin- deki Türgiş kuvvetleri tarafından 729'da Ke- merce kalesinde 58 gün müddetle kuşatüdı. Artık Havarizem'de bile Araplara karşı kımı- Idamalar göriilmordu. Su-lu'nun amacı, Se- merkant'taki Arap merkez ordugahını dü- şürüp, Araplan Maveraünnehr'den tamamen atmaktı" (16) Kemerce kuşatması, önceki Arap kuşat- malannı andınr bir şekilde uzar ve nihayet bu kez Araplann açlıktan aman dilemesiyle sonuna gelir. Buraya kadan bildik hikaye. Ancak bundan sonrası Araplann aman dile- miş Türk kalelerini ele geçirmelen sonrası yaptıklanndan nitelik avnmına sahiptir. Üs- tclik Türkler bu noktada Müslümanlann yaptıklannı yinelemiş olsalardı tarih karşısı- nda pek de sorumlu olmazlardı. Çünkü birin- cisi, yapanlara yaptıklannı >apmış olurlardı ve bu anlamda meşru olurlardı. İkincisi işgal- ciye vapmış olurlardı ve bu anlamda da meş- ru olurlardı. Cçüncüsü de Araplar gibi tann- sal ve zamanlarüstü bir ideoloji kılıfına bü- rünmemişlerdi. dolayısıyla yapmış olsalardı bile o zamanki insanlık kültürü içinde görece mazur görülebi1irlerdi. Ne ki onlar böyle bir alçaklığı vicdanlanna sığdıramadılar: aksine Kemerce'de teslim olanlann, birinin kılına zarar gelmeden De- busia'ya gitmek üzere serbest bıraktılar. Türklerin Arap işgalcilerine karşı bu min- val üzre genişleyen ayaklanması. 739'daki yenilgiye kadar etkisini sürdürür. 751'de Çinlilerle gerçekleşen Talas Savaşmdan da Araplann galip çıkmasıyla Güney Türkis- tan'da Arap hakimiyeti perçinleşir. Arap ha- kimiyeti perçinleşir ancak Türklerin bu ege- menliğı benimsemeleri \e Müslümanlaşma- lan yine de gerçekleşmez. Bunun için daha 200 yıldan çok uzun ve daha pekçok acıyla örülmüş bir süreç gerekecektir. (1) İslam Ansiklobedisi, Türkler Md., s.185 (2) K. Güriin, Türkler ve Türk Devletleri Ta- rihi, c.l, s.181 (3) D. Avcıoğlu, Türklerin Ta- rihi, c.3, s. 1150-52 (4) İslam Ansiklobedisi. Türkler Md., s.185 (5) D. Avcıoğlu, Türklerin Tarihi, c.3, s.1152 (6) D. Avcıoğlu, Türklerin Tarihi, c.3, s.1153 (7) İslam Ansiklobedisi, Türkler Md., s.185 (8) K. Güriin, Türkler ve Türk Devletleri Tarihi, c.l, s.181 (9) İslam Ansiklobedisi, Türkler Md., s.185 (10) B. Üçok, İslam Tarihi, s.57 (11) Z. Kitapçı, Tür- kistanda İslamiyet ve Türkler, s.228 (12) Z. Kitapçı, Türkistanda İslamiyet ve Türkler, s. 234 (13) Z. Kitapçı, Türkistanda İslamiyet ve Türkler. s.234-5 (14) Z. Kitapçı, Türkistanda İslamiyet ve Türkler, s.236) (15) İslamiyet ve Türkler.s.236) (15) Akt, Z. Kitapçı, Türkis- tanda İslamiyet ve Türkler, s.241 (16) İslam Ansik/opedisi. Türkler Md. s.185. Yarın: Türkleri islamiyete yönelten faktörler ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Yankıbr, Tepkilep... Yerel seçımlerle ılgılı olarak, sosyal demokratların, sos- yal demokratlar dışındaki solun, sandıkta olsun birleşmele- ri konusundayazdıklarımın olumlu olumsuz yankıları oldu. Yazılarda, Bülent Ecevit'i de, Deniz Baykal'ı da -kimi za- man kaynak göstererek, kimi zaman da kendi sözlerini ak- tararak- sergılemeye, kamuoyunu bilgilendirmeye çalış- mıştım. Bunları yazdıktan sonra, gelecek yanıtlara da açık olmalıydım. Tepkıler daha çok, Deniz Bey'in CHP'lilerinden geliyordu. Okuyabildiğım kadarıyla Handan Kızılaslan, Ya- şar özaslan, Hüseyin Bal ile adları açık okunmayan iki kı- şinin daha imzalarıyla gelen faks mektupta, "... Siz, Cum- huriyet gazetesinde Erdal İnöoü ve SHP'nin dedikodu şubesi olmaya devam ediniz. Size bu tavır çok yakışıyor..." denıyordu. "CHP'li Atatürkçü gençler" imzasıyla gelen Ke- mal Avcı'nın adını açık okuyabildiğim faksta da "Kimin oto- büsüne binsen onun davulunu çalıyorsun... Yahu gazeteci- sin, gazeteci derneği başkanısm. SHP görüşünü yazıyor- sun. Hani CHP görüşü? Bu mu gazetecilik? Al da hayrını gör SHP'nin.. ."deniyordu. Eski CHP'nin yayın organı "Ulus"un Müessese Müdürü O. Remzi Erkürem, dınlenceye gittiği Altınoluk'tan yolladı- ğı 10 mart günlü faks mektubunda özetle şöyle diyordu: "Muhterem Kardeşim, 8.3. günlü Cumhuriyet'te çıkan yazını iki gündür tekrar tekrar okudum. Uzun zamandır hep düşüdüğüm ve acaba ben yanılgı içinde miyım?' dediğim bir özelliğe açıklık gel- mişti. 1960 öncesi yıllarda Kızılay 'daki parti binasında, Avctoğ- lu (Doğan), Aksal (İsmail Rüştü), Feyzioğlu (Turtıan), Satır (Kemal) gıbı onde gelenlerın bir çalışma grubu vardı. Ece- vit de bu grubun çalışmalarına katılırdı sanıyordum. Bu nedenle yıllarca önce, birlikte çalışan Avcıoğlu'nun sözlerine güvenmelıyiz. 1966 yılmda genel sekreterliğe Dr. Lebit Yurdoğlu'nun anahtar listesi yardımı ile seçildikten sonra, parti içinde bir hareketlilikle birlikte, bölücülüğün başladığını anımsarsınız. Önce Feyzioğlu grubu ayrılmıştı. Aksal a yapılanlar, Asım Eren ve diğerleri... Işte bu olaylar olduğu bir gün rahmetli Satır: - Acaba, genel sekreter olmasına yardımcı olmakla hata mı ettik? diyerek endişesini meydana vurmuştu. Vebusöz- leri defalarca sık sık söylemiştir? Bildiğin gibi arkasından Satır, Erim gibi değerler de kopmuştu. Şimdi soranm, 12 Eylül'de CHP'nin kapatılmasında kim kabahatli? Eğer kuvveth bir lider olsa ve 12 Eylül'e giden olayların iyi değerlendirmesi yapılsa, CHP kapatılabilir miydi? Atatürk'ün partisinikapatma, vasiyetnamesinipar- çalama cesaretini kim gösterebilirdi? Şimdi Erbakan'a saldırmanın bir günah çıkarma olduğu- nu dikkatine sunarım. Bugün eğer ülke bu hale gelmis, sa- nklılar yollarda nara atıyorlarsa, Erbakan alanlarda 'İslam birliği' diye toplu yeminler ettirme yürekliliğinigösterebili- yorsa bunda Ecevit'in hiç mi kabahati yok? ... Kusura bakma içimi dökmeme senin yazın neden ol- du. Saygılarımla." (O. Remzi Erkürem, CHP'nin kapatılmasında, Deniz Bay- kal'ın da sorumluluğu olduğunu. mektubunu yayımlamak istediğimde söyledi.) Yazılara bir tepki de, Ceyhan Mumcu'dan geldi. O da, 8 mart günü çıkan "Dost Acı Söyler..." başlıklı yazıdan alın- mış. özetle şöyle diyor açıklamasında: "... Yahu Mustafa, solda birleşmenın bizzat Karayalçın tarafından reddedildiğini bilmez misin? Ama, benim yemek davetimi önce kabul edip sonra Prof. Altıntaş ve Prof Kepenek'ın ısrarları üzerine reddetmenin ardından böyle bir çıkışı, doğruyu söylemek gerekırse bek- lıyordum. Mustafa Kemal Atatürk'i//? partisine girmek, buradan aday olmak sana göre suç mu yani? Önce 'özelleştirme proje basında bir etkinlik denemesi- dir' diye DİSK 'lilere ders veren Karayalçın, Tabut yapımını bile özelleştireceğim' diyen Livaneli sence solculuk muya- pıyor? Özelleştirmenin taşeronlaştırmayı, oradan da iş ve ücret güvenliğini yok ettiğini her gün Şükran Ketenci'cfen oku- muyor muyuz? Hemen gazetenizin arkasında, Kocatepe Camıı'nin ora- da, Danıştay'ın iptal kararına rağmen okulyenne belediye bütçesinden cami ve otopark yapanlar böylece laikliği kc- rumuş mu oluyorlar?.. Yazında, adaylığıma karşı aile içinde tepki aldığımdan bahsedersin. Bunu nereden öğrendin? Cumhuriyet Izleme Kurulu üyesi, aile büyüğümüz, ablam avukat Beyhan Gür- son'a bir zahmet edip sorsan, gerçekleri öğrenirdin. Evet, bütün bunları bizzat ben sana açıklamak istedim, fırsat tanımadın 'iktıdarda olan daima haklıdır' diye mi dü- şündün acaba? SHP seçim bürosunda görev almış, Uğur'/a ve benimle kan ve ideoloji bağı bulunmayan bir zavallı devlet memuru- nun, bir yerlere yaranmak için uydurduğu ve aday olduğum günden bu yana karşıma çıkartılan kişinin hezeyanlanna alet olacağına, madem dostumsun, gerçekleri bir de ben- den dinleyemez miydin?..." Daha var, Ceyhan Mumcu öfkesini faksa dökmüş. Cok da haksızlıklaretmiş. En son haksızlığı, açıklamanın sonunda- ki, -kimse? Tanıyorum- Uğur'la ve kendisiyle "kan ve ideo- loji bağı bulunmayan "yakınına etmiş. iyi etmemiş... BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA: 1/ Güneydoğu Anadolu ^ ile Irak türk bölgesinde ezgiyle söylenen mani... 2 İtalya'nın en uzun ırma- o ğı. 2/ Öğütücü dişlerin ortak adı... Mavi renkte 4 değerli bir süs taşı. 3/ "Levazım" sözcüğünün kısa yazılışı... Dili tutul- muş. konuşamaz hale gelmiş. 4/ Kimi balıklann iste kurutularak yapılan pasürması. 5/ Ocak, soba gibi ısınma aracı... Uzak- lık işaretı. 6/ Kalsiyumun simge- si... Saz şairi. 7/ Kuzeybatı Kaf- kasya'da yaşayan bir halk... Tenis- te topu rakibin arkasına düşürme- y\ amaçlayan vuruş. 8/ Bütün çizgileri belirgin olan... Bir bağ- laç... Bir gösterme sıfatı. 9/ Taşıya- na mutluluk getirdiğine inanılan tapınma eşyası; fetiş. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Köksaplan baharat olarak kul- lanılan ıtırlı bir bitki. 2/ Kimyada basit şekerlere verilen ad... Güzel rastlantı. 3/ Başıboş bırakıl-. mış at ya da eşek... Soyundan gelinen kimse. 4/ Kolyos. uskum-; ru, sardalya gibi balıklann ufağı. 5/ İskambilde bir İcağıt... İri ve uzun taneli bir üzüm cinsi. 6/ Dört tekerlekli ve üstü kapalı bir' at arabası... Küçük magara. 7/ Sanat kaygısı olmaksızın bir' film ya da müzik yıldızının tutkunu olan kimse... Hollanda'nıni plaka işareti. 8/ Deneme niteliğinde olan... Bölmeli göçebeçadı-. n. 9/ Müstahkem yer... Basra Körfezi'nde ve Kızıldeniz'de kul-' lanılan yelkenli bir tekne. SAVAŞ YILLARENDA BİR SURGUN Kemal Sülker 50.000(KDV içinde) Çağctaş Yaymlar, T<>l->cağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-İstanbul
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle