Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 ŞUBAT1994 PERŞEMBE
12 DUNYADAN
Nerde çokluk, ordakıyamet
I AAAACiyi-A GOÜMMI^A y
1?
1/ •
Uzmanlar, ekolojik dengenin korunabilmesi için nüfus artışının mutlaka denetim
altına alınması gerektiğini, böyle giderse gelecek yüzyılda fosil yakıtlann
tükeneceğini, içme suyunun ve öteki doğal kaynakların yetmeyeceğini söylüyor
G
eçtiğimiz günlerde Amerikan Bilim
Geliştirme Kurumu, bugünden
başlayarak nüfus artışına ilişkin acil
önlem ahnmaması durumunda, dünya nü-
fusunda büyük patlamanın yaşanacağını,
dolayısıyla gelecek yüzyılda küresel felake-
tin kaçınılmaz olduğunu açıkladı.
Raporda, dünyamızın ekolojik dengesi-
ni koruyabilmesi için ideal nüfusun 2 mil-
yar dolaylannda seyretmesi gerektigi, an-
cak bugün nüfusun 5.6 milyan bulduğu be-
lirtiliyor. Dolayısıyla 4 milyar bir fazlahk
söz konusu.
IDünyamız toplumsal
felaketlere sürüldeniyor
Ürünlerin yetişmesi için gerekli olan ve-
rimli topraklar, içme suyu, enerji kaynak-
lan ve bitki örtüsü son derece büyük bir
hızla tüketüdiğinden, gelecek yüzyılın so-
nuna doğru dünyamızda toplumsal, siya-
sal ve doğal felaketlerin yaşanacağına ke-
sin gözüyle bakılıyor.
New York'ta bulunan Cornell Üniversitesi
Çevrebilim dalı profesörlerinden David Pi-
mentel bir yıl süren araştırmasının sonuç-
lanru geçtiğimiz gün açıkladı.
I İdeal nüfus 2 milyar
I civannda olmalı
Dünyamızın kaldırabileceği nüfusu sap-
tamaya çalışan Profesör Pimentel, bu ra-
kamın 2 milyar civannda seyretmesi gerek-
tiğini ileri süriiyor.
Oysa, 2100 yılında dünya nüfusunun 12
ile 15 milyar civannda olacağı tahmin edili-
yor.
Bu durumda nüfusu 2 milyar düzeyine
indirmenin çok zor olacağını söyleyen pro-
fesör, nüfusun ne pahasına olursa olsun
düşürülmesi gerektiğini vurguluyor. Cor-
nell çalışması olarak anılan araştırmanm
belli başlı sonuçlan şöyle sıralanıyor:
• Toprak erozyonu giderek artıyor. Yo-
ğun tanmın yol açtığı erozyon sonucu kay-
bedilen toprak, ancak 20 ile 40 yıl içinde
yeniden oluşabiliyor.
• 25 yıl sonra dünya yiyecek üretiminin
yüzde 20 orarunda azalacağı öngörülüyor.
• İnsannüfusundakihızlıartışnedeniyle
içme suyu kaynaklan bilinçsizce tüketildi-
ğinden, çok lusa zamanda talebi karşılaya-
mayacak duruma gelecek.
• Gelecek yüzyılda fosil yakıtlann ta-
mamen tükeneceği öngörülüyor. Dünya-
daki her insan, tipik bir Amerikan vatan-
daşının enerji tüketim hızına ulaştığı tak-
dirde, fosil yakıtlar ancak 20 yıl dayana-
cak.
• Yeryüzünden her gün 150 bitki ve hay-
van türü yok oluyor. Şu anda varolan 500
bin tür ise tehlikede.
Çevrebilimciler, bugünden başlayarak
nüfusun sıkı bir denetim altına alınmasını
şart koşuyor. Aksi takdirde, gelecek ku-
şaklann yoksuiluk, açlık, hastahk ve top-
lumsal kargaşa içinde yaşayacaklan öne
sürülüyor.
Steve Connor
The Independent
Şeriatçılık
veba gibi
yayılıyor
B
undan 5 yıl önce Hu-
meyni tarafından yayı-
mlanan fetvanın bugün
de geçerli olacağmı tahmin et-
mek zordu.
Bu tehdidin varlığı demokra-
tik ülkelerin, her yıl cinayetleri-
ni artüran cihat örgütleri karşı-
sında ne kadar güçsüz olduğu-
nu gösteriyor. Kimden çekine-
ceklermiş ki? Daha geçenlerde.
Fransa, cinayetten şüpheli 2
lranlıyı örgütüne teslım etmedi
mi? Terörist bir devletin istekle-
rine boyun eğmek, bir bakıma
kendi egemenliğimizi teslim et-
mek ve de yöntemlerini onayla-
mak anlamına gelmez mi?
Son 5 yıldır, Tahran tarafın-
dan yönetilen şeriat, çoğunluğu
Müslüman olan ülkelerde iyice
yayıldı. Bu bağnazlar. Sudan'-
da olduğugibi diğer dinleri yok
etmek isteğiyle kalmayıp aynı
zamanda laikliğj ve demokrasi-
yi savunan kişileri ortadan kal-
dırmaya çalışıyorlar. Mısır ve
Cezayir'de şeriat kurallannm
dışında yaşamayı ve düşünmeyi
isteyen kadın erkek aydmlann
katüamı, gelişme yolunda atı-
lan her adımı kana buluyor.
Bu bulaşıcı hastalığın yayıl-
masmda Batı'nın Rüştü olayı
karşısındaki tutumunun elbet
büyük payı var. Tahran'a fet-
vanın kaldınlması yolunda hiç-
bir baskıda bulunmaksızın, sa-
dece fiziki koruma altına al-
mak. dincilerin bir adım daha
atmasına sebep oldu. Şimdi
kendilerini. Müslüman olma-
yan ülkelerde bile kendi kanun-
ıannı geçirebilecek bir güç ola-
rak görüyorlar. Olayın kor-
kunç olan tarafı, Müslümanla-
nn günah saydıklan düşünce ya
da eserden dolayı rahatsız ol-
malan değil; anlaşmazlıklanna
karşılanndaki insanın boynunu
keserek çözüm getirmeleridir.
Islamın diğer dınlere korkunç
gözükmesinin sebeplerinden
biri de bu. HıristiyanJıkla da iş-
te burada aynlıyorlar: Bildiğirn
kadanyla 1988'degösterimegi-
ren "The Last Temtation of
Christ" için Papabk Hıristiyan
camiasına; yönetmeni, aktörle-
ri, teknisyenleri, dağıtıalan,
eleştirmenleri öldürmesi için
çağnda bulunmadı.
Rüştü ile Saraybosna arasm-
daki yol çok kısa. Barbarbğa
boyun eğiş biçimi aynı. Böyle
dururnlar karşısında karamsar
birinin söyleyebileceği söz şu
olurdu: "Tarüiin bize vereceği
tek ders, oodan hiçbir şey ögre-
nemeyeceğimizdir."
Jean-Francois Ravel
LePoint
Filistinli kadınlar bir de kocalarına karşı savaşıyor E X ^ ^
runlann kurbanı oluyor. Filistinli kadınlar, kocalarından dayak yiyen kadınlar için, Ortadoğu'nun bclki de ilk sığınmaevini açarak. toplumdaki erkek
egemtnliğine baskaldırmavı amaçladılar. Artık şiddete katlanmak istemeyen kadınlar. bu sığınma evine gidebili\or. Sığınma evinin doktorları. kadı-
nlann kocalarından dayak yediklerini söylemek istemediklerini belirtiyor. Merkeze gelen kadınlaruı çoğu yoksul. Vani kendilerine >e çocuklarına ba-
kacak parayı kazanmalan hiç kolay değil. Ve ne yazık ki, yarıya yakını, aradan bir süre geçince, kocalanna geri dönüyor.
Hintlifemnist luıydııtartık özgüv
H
aydutlar Kraliçesi, İntikam Me-
leğî ve Vadilerden gelen Asi ola-
rak ünlenen Phoolan Devi, bu-
gün Hindistan'ın en çok tanınan kadını.
Hakkında yaraülan efsane pek çok ki-
taba, fılme ve makaleye konu oldu. Del-
hi'nin güneyinde yaşayan aşağı kasttan
bir balıkçının kızı olarak dünyaya gelen
Devi, yaşamını erkek baskısına ve alt
kasttan olmanın umutsuzluğuna karşı
savaşmaya adadı.
11 yıllık mahkumiyetin ardından geç-
tiğimiz haftasonu serbest bırakılan De-
vi'nin efsanesi, silahlı gasp, fıdye için
adam kaçırma ve cinayetle dolu geçen
yıllan içeriyor. Alt kasttan politik parti-
ler, okuma yazma bilmeyen Devi'yi
partilerinin gelecekteki adayı olarak ya
da en azından partinin simgesi olarak
aralanna katmak için kandırmaya uğ-
raşıyorlar.
Phoolan Devi hakkında açılan dava-
lar düşmüş durumda. Kendisine yönel-
tilen suçlamalara göre Devi ve adamla-
n. Behmai bölgesindeki topraklann bü-
yük kısmına sahip olan üst kasttan Ta-
kurlar'm yaşadığı bir köyü basmışü.
.endisme
tecavüzedip
sevgüisini öldüren
üstkasî üyelerinden
öcalmakiçinçete
kuran ve işlediği
cinayetler yûzünden
llyılhapisyaîan
Devi, Hindistan'da
aşağı kastlann ve
kadınlann
koruvucusu olarak
Baskın 22 kişinin ölümüyle sonuçlan-
mıştı. Polislerin yorumuna göre ise olay,
toplumsal nedenlere dayalı olmaktan
çok intikam amaçhydı. Polise göre De-
vi, onu üç hafta esir tutarak tecavüz
eden ve sevgüisini öldüren Takurlar*-
dan intikam almak için bu baskını dü-
zenlemişti.
Takurlar'ın elinden kaçmayı başaran
Devi, bunun üzerine kendi çetesini ku-
rar ve köye geri döner. Köylülerin an-
latüğına göre, sevgüisini öldüren iki ki-
şiyi bulamayan Devi, bunun üzerine 50
adamı öldürmek için ırmak kenanna
götürür. 22 kişinin öldürülmesiyle so-
nuçlanan bu olaydan kurtulanlar ise
ağır yaralı durumdadır.
Katliam, tüm Hindistan'ı öylesine şo-
ke eder ki dönemin başbakanı İndira
Gandhi Devi'yi yakalatmak için iki yıl
sürecek bir polis operasyonu başlatır.
Polisin tüm gayretlerine karşın. Devi'yi
ele geçirmek ancak Behmai'de yaşanan
Sevgililer Günü JCatliamı'nın ikinci yıl-
dönümünde, 14 Şubat 1983'te. o da De-
vi'nin teslim olmasıyla mümkün ola-
caktır.
Kot pantalon. dolu bir tüfek ve göğ-
sünün üzerinde asılı bir kurşun şeritiyîe
teslim olmaya gelen Devi'nin, halkın il-
gisini çekmek amacıyla, teslim oluşunu
bir çeşit gösteriye çevirdiği belirtüiyor.
Teslim olurken yetküilerle yaptığı pa-
zarlığın koşullanna göre. kendisi ve
adamlan sekiz yıidan daha uzun süre
tutuklu kalmayacaklardı. Bu koşul, li-
derleriyle teslim olan çete elemanlan
için yerine getirildi ancak Devi, Hindis-
tan Yüksek Mahkemesi geçtiğimiz cu-
ma günü onu serbest bırakmaya karar
verene kadar hapiste tutuldu.
John F. Bums
Haiti'de özelradyolann ayaktakalmasavaşı
Demokrasi yanlısı harekete büyük katkılan olan ve okur yazar nüfusun azınlıkta bulunduğu ülkede tek
bağımsız haber kaynağı sayılan özel radyolar, BM ambargosu yûzünden kapanma tehlikesiyle karşı karşıya
Haiti'nin dört bir yandan kuşatılmış radyo
muhabirleri, tutuklanma, dövülme hat-
ta öldürülme endişelerinin yanı sıra artık
yayın yapıp yapamayacaklan konusunda da en-
dişelenmeye başladılar. Haiti'deki ordu yetkili-
lerine karşı üç aydır sürdürülmekte olan petrol
ve silah ambargosu, özel radyo istasyonlannın
günlük yayın sürelerini sıruriayan enerji kısıtla-
malanna neden oluyor.
Port-au-Prince'deki Radyo Metropol'ün yö-
neticisi Richard \\ idmaier. günlük yayın sürele-
rini dokuz saate indirmiş bulunan dokuz önemli
radyo istasyonunun, kendilerine reklam veren
işadamlannın, uygulanan yasaklar yûzünden if-
lasa süriiklenmeleri nedeniyle önümüzdeki haf-
talar içinde tamamen kapanmak zorunda kala-
cağını belirtiyor. Radyo Metropol'ün 35 kişiden
oluşan personeb', işlerini yitirmektense genel bir
ücret kesintisinin uygulanmasını tercih etmişler-
di. VVidmaier. "Mümkün oldu-
ğunca dayannıaya çalışıyoruz.
Ancak öıide gelen radyo istas-
yonları kapanmak zorunda ka-
İabilir" diyor. İnsan haklan savunuculan. rad-
yolarla ilgili ortaya çıkan sorunun bu ambargo-
nun BM'nin uyguladığı ambargonun önceden
planlanmamış yan etkilerinden biri olduğunu
belirtiyorlar.
Merkezi Nevv York'ta bulunan Gazetecileri
Koruma Komisyonu'ndan Kim Brice. "Eğer bu
durum devam ederse uygulanmakta olan baskuun
yanı sıra enerji kısıtlaması da radyolann kapan-
masma neden olacak. Bu, gerçekten de korkutucu
bir şey" dedi.
Radyo istasyonlan. Jean-Bertrand Aristide'in
seçilmesiyle sonuçlanan aralık 1990 seçimlerine
yol açan demokrasi yanlısı hareketteçok önemJi
bir rol oynamışlardı. Aristide'in eylül 1991'deki
Sljf Ştto ^ork Stme
darbeyle görevinden alı-
nmasından bu yana rad-
yolar, Haiti'nin büyük ço-
ğunluğu okur yazar olma-
yan nüfusunun tek bağımsız yerel haber kaynağı
oldu. ABD elçiliğinin sözcüsü Stanley Schrager,
"ABD. ülkedeki medyanın durumundan dolayı
kaygılanıyor. Radyolann ülkede çok değeıii bir
rol üstlendiğini düşünüyoruz. Çok zor koşullar al-
tında çauşmalaruıı sürdürdüler ve biz de devam
etmeleri için onlara yardoncı olmak istiyoruz"
dedi. Batı elçiliklerinden gelen yardım teklifleri-
ne karşın radyolann yöneticileri, ordunun gö-
zünde düşmanla işbirliği yapıyor durumuna
düşmekten korktuklan için olumlu cevap vere-
mjyorlar.
1987 yılında siyasi bir suikastten kılpayı kur-
tulan Widmaier, "Akşamlan eve döndüğümüzde
bizün güvenüğimizi kim sağlayacak? Bu, ordu ta-
rafından ambargoyu desteklemek olarak algılanı-
lır" diyor. VVidmaier aynı zamanda geçen ay
Kanada ile Aristide arasında imzalanan bir ant-
laşmaya tepkisini dile getiriyor. Anlaşmada "as-
keri rejim tarafından zorla kabul ettirilen yanuş
bilgileri ve sessizuği kıracak" yeni bir radyo istas-
>onunun kurulması da yer alıyor. Widmaier,
"Bununla yaptığımız her şey, ordu tarafından
yönlendirilmekteymiş gibi gösterih'yor. Bu hak-
sızlık. İnsanlara haber ulaştırabilmek için iki yıl-
dır kendjmizi tehlikeye atıyonız" diyor.
Görevlerini yaşamlan pahasına sürdürdükle-
ri doğru. Gazetecileri Koruma Komisyonu'nun
bildirdiğine göre, askeri darbeden bu yana dört
gazeteci öldürühnüş, biri ise kayıp. En azından
23 gazeteci saldınya uğramış, 30'u ülkeden kaç-
mış. 10 radyo istasyonu orduya bağlı olmayan
askeri birlikler tarafmdan saldınya uğrarruş.
Bunlardan 5'i hala kapalı.
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇt
Altındağ'da Bir Gövde Gösterisi: (2)
Ölü Toprağı Kalkıyor...Altındağ'da yürüyüşten önce, SHP ilçesinde, llçe Başka-
nı Hüseyin Kaya ile oturuyorduk; odada iklmizden başka
kimse yoktu. Içeriye, orada görevli olduğu anlaşılan bir
genç girdi, ilçe Başkanı Kaya'ya:
- Bir telefon geldi, bir ses "llçeye bomba kondu!" dedi,
telefon kapandı!
llçe Başkanı Hüseyin Kaya, elinin tersiyle iter gibi, "Boş-
ver" anlamına, elini salladı, genç çıktı.
SHP'nin Altındağ'daki bu gövde gösterisi, şu yönden an-
lamlıydı. Partinin üzerine serpilmiş olan ölü toprağı Altın-
dağ'da kalkmıştı. Uğur Mumcu Kültür Merkezi'ndeki alkış-
lar, ayakta yapılan gösteriler, SHP'lilerin verilen iletiyi
aldıklarım göstermekteydi. Bir siyasal parti, yaşamda kar-
şılığı olan politikalarla gelişebilirdi. Bunların şimdiye dek
yapılmaması, SHP'yi bir ölçüde daraltmış gibiydi. Altın-
dağ'da SHP'nin 20 günlük bir çalışması, bu gövde gösterisi-
nin başrılı geçmesini sağlamıştı. Uğur Mumcu Kültür Mer-
kezi'nde toplananlar, partinin, seçimlerde görev alacak
sorumlularıydı. Partili üye, partisine sahip çıkıyordu. Ger-
çekte, sol partiler, sandığa sahip çıkamazlarsa, bu seçim
de giderdı. Altındağ Belediye Başkan Yardımcısı Aslan
Alp, şöyle diyordu:
- Sandığı koruyabilir, katılımı yükseltirse, örneğin, katı-
lım yüzde 85-90 düzeyinde olursa, tüm Türkiye'de seçimi
sol alır. "Niye sandığa gideyim de oy vereyim?" diyen bi-
zim partilimizdir.
Aslan Alp'ın, benim de katıldığım ilginç yorumları vardı,
şöyle diyordu örneğin:
- Dünya yeni bir gelişme sürecine, yeni bir toplumsal dü-
zen arayışına girmiştir. Bu arayış içinde sosyalistler, ko-
münistler, sosyal demokratlarla çalışmayı öğrenmelidir-
ler. iki karşıt insan, bir araya gelip bir iş üretmeden, birbir-
lerini tanıyamazlar. Kapalı kapıların ardında, kompartı-
manların içerisinde birbirlerini tanımaya olanak yok. Sol,
demokrasi içerisinde gelişır. Demokrasinin olmadığı ko-
şullarda sol, sosyal demokrasi dışındaki sol gelişmiyor. O
zaman, çeşitlilik içindeki görüş birliği diyebileceğimiz bi-
leşkeyi yakalamak gerekiyor. Sosyalistlerle, sosyal de-
mokratlar bir araya gelecekler, o görüş birliğini, o bileşkeyi
orada yakalayacaklar. Öyle öyle gelişecek demokrasi...
Uğur Mumcu Kültür Merkezi'ndeki o görülesi toplantıda,
milletvekili Mehmet Kerimoğlu kendi konuşmasından
sonra kürsüye Belediye Başkanı AN Rıza Köç'u çağırdı. Ali
Rıza Koç, özetle şunları söyledi:
- 27 Mart'ta hepiniz parti adına görevlisiniz. Sizlerle bir-
likte 27 Mart'ta sonucu alacağız. Bizim onurumuz ve guru-
rumuz, cumhuriyetimiz, laik devlet yapımız, Mustafa
Kemal'imiz, onun eserleri, o cumhuriyetin yetiştirdiği in-
sanlardır. Verdiğimiz sözleri beş yıl içinde yerine getirdik.
Arkadaşlarımız en güzel hizmetleri yaptılar. Bir beş yıl da-
ha halktan yetki istiyoruz. Çünkü bunu biz yaparız. Bunun
ustası biziz. Bunun kaynağı, düşüncesi, insana hizmet, hal-
ka, demokrasiye saygı bizde.
Değerlı arkadaşlar, diğer partilerin adayları, tüccar, es-
naf, ben 24 yıllık belediyeciyim. 27 Mart'ta herkes işine. Biz
halkımıza, "Altındağ'ı, Türkiye'nin başkenti olarak yarım
bırakma" diyoruz. Bir beş yıl daha...
Alkışlar arasında kürsüye gelen Korel Göymen, şöyle
konuştu:
- Merhaba arkadaşlar, gençler, değerli kadınlarımız!
Dün Sayın Genel Başkanımız Murat Karayalçın 7a konuş-
tum. Buraya geleceğimi söyledım. Size selamlarını iletme-
mi istedi. Bu görevi yerine getiriyorum. Buraya gelince
gördüm ki, herkes bir Murat Karayalçın kesilmiş. Herkes
bir "Aslan Sosyaldemokrat!" kesilmiş...
Geçtiğimiz beş yıl içinde, sevgili belediyebaşkanımızAli
Rıza Koç, verdiği sözlerin tümünü yerine getirmek suretiy-
le, bizim sözümüzün eri olduğumuzu bir kez daha Altın-
dağ'da kanıtladı, gösterdi. Kıvılcımı Altındağ'da çakıyo-
rum. Altındağ 'dan çok büyük beklentilerim var. Altındağ 'da
çakılacak bir kıvılcım, bütün sosyal demokrat meşaleyi bir
anda tutuşturabilecek durumda. Sizden on yıllar anımsa-
nacak oy patlaması bekliyorum... Önümüzdeki günlerde
Ankara kazan, biz kepçe bol bol dolaşacağız birlikte. Halkı-
mıza, Murat Karayalçın ve arkadaşlarının, Ali Rıza Koç ve
arkadaşlarının yaptıkları hizmetleri daha iyi anlatacağız.
Sizden bir iki ricam var: Her şeyden önce, 27 Mart seçimle-
rinin bir demokrasi şöleni olduğunu unutmayalım. Yani,
kimin kazandığından daha önemlisi, seçimlerin özgür bir
ortam içerisinde yapılabilmesi, bizim açımızdan çok büyük
önem taşır. Sizlerden ricam, zaman zaman oyunlar da ola-
bilir. Sizler, olgun sosyal demokratlar olarak bu oyunlara
gelmeyiniz. Seçimlerin sonuna kadar gururumuzu, süku-
netimizi koruyalım. Bizden farklı düşünenlere de sevgiyle,
saygıyla yaklaşalım.
ikinci ricam: Bir şarkı vardı "Bizi kader ayırdı." dıyece-
ğim ama, bizi kader de ayırmadı. Bızi maalesef, zaman
zaman uygulanan basıretsiz polıtikalar, kısa vadeli görüş-
ler ayırdı. Kast ettiğim, tabii, sosyal demokratların geçici
olacak olan ayrılığı. Şu anda piyasada iki tane daha kendini
sosyal demokrat olarak tanımlayan parti var. Sizlerden ri-
cam, özellikle, diğer sosyal demokrat partiler ile adayları-
na engın bir hoşgörüyle, kardeşçe yaklaşalım. Bizim ayrılı-
ğımız geçicidir. Oyların sandıkta birleştirilmesi sonunda
zaten istediğimiz sonuç alınacaktır...
Bizden farklı siyasal görüşe, farklı düşünceye saygım
var; ama Mustafa Kemal Atatürk'ün başkentine, cumhuri-
yetin simgesi olan bir kente belediye başkanı olmak iste-
yenler, cumhuriyete inanmıyorlarsa, Mustafa Kemal'e
inanmıyorlarsa, onlara geçit vermeyin. Demokrasi müca-
delesi içinde, gereken dersi verin. Laiklik belirli çevreler
tarafından cıddi tehditaltındabırakılabiliyorsa, bunları bes-
leyen kim? Cumhuriyet rejimini değiştirmek isteyen
Atatürk düşmanlarını geçtiğimiz on yıllarda besleyen kim?
Diğer sağ partiler değil mi? Hepsınin kökü birdir, hiçbirine
geçit vermeyin...
BULMACA
SOLDANSAÖA:
1/ Her dizesine bir küçük
dize eklenmiş. Divan ede-
biyatına özgü nazım şek-
li. 2/ Müstahkem yer...
Zeki ve yaramaz çocuk.
3/ Mevlanâ'nın Farsça
yazdığı manzum didaktik
yapıt. 4/ '"Ak sakallı bir
hoca/Hiç; bilmez ki hal ni-
ce/- - - vermesin hacca/
Bir gönül yıkar ise"-
(Yunus Emre)... Ad kav-
mi hükümdan Şeddad
tarafından cennete ben-
zetüerek yaptınlan efsanevi bahçe.
5/ Afrika'da bir ırmak... Bir za-
man birimi... Bir nota. 6/ İtalya'da
bir kent. 7/ Özsu... Rey. 8/ Fas'ın
plaka işareti... Beyaz mermerde
bulunan sert kısım. 9/ Halk dilinde
pancara verilen ad... Türkçede ilgi
adılı.
YUKARmAN AŞAĞIYA
1/ Bir cismin hareketinin ölçülme-
sinde temel ahnan nicelik. 2/ Üre-
nin kanda birikmesi sonucu orta-
ya çıkan hastalık... Demet durumundaki ekinler. 3/ Ekvator
bölgesindeki büyük sulann geçtiği havzalarda bulunan geniş ve
balta girmemiş ormanlara verilen ad. 4/ Metal sarnıç... Aaba-
dem ağacı. 5/ Kabadayı... Kansızbk. 6/ Küçük tekke... İki bo-
runun birbirine birleştirildiş yer. 7/ Bir şeyi kiraya veren...
Antik Yunan mimarhğırun üç biçeminden biri. 8/ Tantal ele-
mentinin simgesi... İçinde katı bir maddeerimiş bulunan sıv/ı. 9/
Eski dilde tuz... Adlan sıfat yapmakta kullanılan bir yapun eki.