Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 ŞUBAT1994 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
EKONOM 11
Mapmarabank
ulustararası
toptonû düzenledi
• Ekonomi Servisi-
Marmarabank'ın
sponsorluğunu yaptığı,
Dışişleri Bakanhğı
himayesinde düzenlenen
Uluslararası yuvarlak masa
toplanüsı ttalya'da
gerçekleştirilecek. 25-26
şubat tarihleri arasında John
Hopkins Üniversitesi'nde
yapılacak toplantıda
"Yugoslavya ve SSCB'nin
dağılmasıyla Türkiye'nin
Avrupa'daki yeni konumu
tartışılacak. Balkanlarve
Karadeniz bölgesindeki
çözülmelerinin ardından,
Türkiye'nin şubat 19?2'de
başlatüğı Karadeniz İşbirliği
ProjesiyleAvrupa
Topluluğuna tam üyelik için
yapılan çalışmalara da
değınilecek. Türk veyabancı
bürokratlar ile bilim
adamlanrun kaülacağı
toplantıda Türk bilim
adamlan da yer alacak.
ŞİRKETLER
• HALK
SİGORTA
Toros Holding
bünyesinde
bulunan
Akdeniz Gübre
Fabrikası'run bir kısmıru ve
E>emisaş'ın Bilecik'te
bulunan tesislerini güvence
aluna aldı.
• PRICENVaterhouse,
Uluslararası AISEC
Kongresi'nin sponsorluğunu
üstleniyor.
TOYOTA©©-™™-
trilyon lira olan sermayesini
2.5 trilyon liraya çıkardı.
• HALK
t
Yaşam Sigorta
Genel
Müdürlüğü'ne
asaleten Ali
Behlil, Mali
İşler ve Idari
İşlerden sorumlu Genei
Müdür Yardımcılığı'na
Turgut Polat, Teknik
Operasyon ve Hasardan
Sorumlu Genel Müdür
YardımcıliğTna İrfan Önel
atandı.
• AGF
GARANTt
Sigorta, Kula
Mensucat
Sanayi'nin
Izmir Bayraklf daki
fabrikasınm 280 milyarlık
kısmınıyangınveek
teminatlara karşı sigortaladı.
• GÜNEŞHayatSağlık
Sigortası güvencesinde olan
Egebank personeli ve
ailelerinin poliçeleri
yeniledi.
~ HEMEK
Hayat Sigorta,
İstanbul
Havayollanna
bagü çalışan 158
piIotu"Lisans
Kaybı Sigortası" ile
sigortaladı.
• SERVL'S BUgisayar A.Ş,
COMPAQ firmasinın PC
ürünlenni piyasaya sürmeye
hazırlanıyor.
•GANTEK,
Sun
Microsystems
Computer
Corporation ile
yaptığı anlaşma
doğrultusunda, Sun
ürünlenni yerli üretim
sektörünün hizmetine
sunacak.
yeniledi.
Eurodisney
Eğlence
Merkezi'nde düzenlenen
"Çocuklararası Hızh
Satranç Şampiyonası"nın
sponsorluğunu üstlendi.
•IŞIKLAR Holding A.Ş.
Adana Kağıt Torba
Sanayii'ni ambalaj
malzemeleri grubuna dahil
etti.
Başbakan, yüksek kredi faizleri yüzünden sıkıntılı gittiği İSO Meclisi'nden şartlı destek aldı
Çiller^in tek kozıı özelleştiııııe• Sanayicilere, "Bundan sonra sizi daha çok dinleyeceğim"
diyen Başbakan Tansu Çiller, çok partili milli mutabakat
hükümetinin krizi aşmak için önlem almasının daha zor
olacağını savundu.
• Çiller, ekonomiyi rahatlatacak 5 milyar dolarlık bir kaynağı
başta PTT'nin T tahvilini satarak dış piyasalardan
sağlayacaklannı anlattı. Başbakan, özelleştirmeyi kamuoyuna
anlatacak zaman kalmadığını söyledi.
Ekonomi Servisi - Başbakan Tansu Çil-
ler sanayicilere "Artık sizi daha çok dinJe-
yeceğün" dedi. tş dünyasının etkın kuru-
İuşlanndan İstanbul Sanayı Odası'nın
Meclis toplantısına katılan Başbakan Çil-
ler, Türkiye'deki ekonomik sorunun
kamu açıklan olduğunu vurguladı ve
"çok partili milli mutabakat hükümeti" ile
çözüm için kararlar alıp uygulamanın
daha zor olacağını savundu.
Kalıcı önlemler almak için. zamana, za-
manı yaratmak için de taze parasal kayna-
ğa ihtiyaç olduğunu kaydeden Başbakan,
başta PTT'nın T tahvili sauşı ve dış piya-
salardaki borçlanmalar olmak üzere mart
ayı sonuna kadar 5 trilyon liralık taze kay-
nak sağlayacaklannı müjdeledi. Krizi at-
latmak için önümüzdeki dönem bütün
umudunu özelleşürmeye bağlamış gözük-
tü. Özelleştirmegibi temel konulan kamu-
oyuna anlatıp ikna etmek için zaman kal-
madığını, bu yüzden hemen uvgulamaya
geçtiklerini söyleyen Çiller, bu tutumuyla
sanayicilerden "aferin" aldı.
Sakıp Sabancı PTTnin T'sinin sauşı
için geç bile kalındığmı söylerken, diğer
konuşmacılar Başbakan'a hep bir ağızdan
yüksek faizuyansındabulundularve"Böy-
İe giderse yatınm ve üretim tümden durur ve
işsizlik artar" dediler. Sanayicilerin büyük
bölümü, KİT'lerin satışı, devletin küçül-
tülmesi ve kamu yükünün hafifletilmesi
konusunda iş aleminin isteklerini yerine
getirmesi halinde, Başbakan'a destekleri-
nin süreceği mesajıru da verdiler.
Paket yerine uygulama
Sanayinin çökmesine izin vermeden
kısa bir süre sıkıntılann paylaşılacağına
işaret eden Başbakan Çiller, "kûnse paket
program beklemesin, biz uvgulamaya dö-
nük kararlar alıyonız'' dedi. Çiller, "Reel
program" olarak tanımladığı önlemler di-
zisinin üç hedefini "özeUeştirme, verimlili-
ğin arttınlmasnıı esas alan KİT reformu ve
içerideki üretimin dışa açılması" olarak sı-
raladı.
Başbakan Çiller, İSO Meclisi'ndeki ko-
nuşmasında hükümeti devraldığı 7 tem-
muz 1993 tarihi itibarijle durum tespiti
yaparak başladı ve "Kendisinin de önceki
nükiimet içinde bulunduğunu. ancak sadece
para buimakla görcvli hazineden sorumlu
olduğunu" yıneledı. Kamu açıklannın gel-
diği noktayı gözler önüne seren Çiller.
devletin topladığı 473 trilyon lira vergiyle,
217 trilyon liralık faiz ve 265 trilyon lirahk
personel ödemelerini karşılayamadığını
ifade etti.
Türkiye'nin son 10 yılda terörü önle-
mek için >aptığı harcamalann da savun-
ma fonu hariç 826 trilyon liraya ulaştığını
kaydeden Çiller. hükümetteki ilk iki ay-
lannın da terörle geçtiğini, ekonominin
öncelik sıralamasında geride kaldığını iti-
raf etti. Terörle ilgilı gerekli harcamalann
büyük bölümünün tamamlandığını söyle-
yen Çiller. yine de bu konuya eğilmekten
vazgeçilemeyeceğıni savundu.
Uyumlu ve profesyonel bir bürokrat
kadrosuna sahip olduklannı belirterek
"Benim dışandan prens getirmeme gerek
>ok" diyen Başbakan Tansu Çiller, her
gece 2.00'ye kadar çalıştıklannı kaydettı.
Çiller, krizi aşmak için Türkiye'yi rahatla-
tacak ve zaman kazandıracak önlemleri
şöyle sıraladı:
5 milyar dolar geliyor
•PTT'nin Tsinin özelleştirilmesiyle il-
gili yasa 10 gün perşembe günü Bakanlar
Kurulu'ndan geçti. Ertesi gün konsorsi-
yum geldi. PTT'nin özelleştirilmesinden
13 milyardan 22 milyar dolara kadar kay-
nak bekliyorum. Sadece bu kaynak tüm
sıkıntılan aşmaya yeter. Tnin satışından
2.2-2.7 milyar dolar arasında bir kaynak
mart sonuna kadar geliyor.
•Japonya'daki satış tamamlandı. Sa-
murai satışından 750 milyon dolarlık kay-
nak elde edildi. 6 martta ABD ve dünya
piyasalannda Globe satışından 1 milyar
dolara yakın kaynak bekliyorum. Toplu-
ma eder 4-4.5 milyar dolar.
• Mart başında Tofaş hisseleri satışın-
dan da 500 bin dolar beküyoruz. Böylece 5
milyar dolarlık taze kaynağı iki ayda getir-
mış oluyoruz.
Emlakbank'ın Gebze'de "5 milyon taksitle konut" projesini Başbakan açıkladı
Başbakan'danseçimaııalıtarı
• Emlak Bankası'nın 3
bin 800 konutluk Gebze
projesi Başbakan
tarafmdan kamuoyuna
açıklandı. Bunagörenet
50 metrekarelik bir daire,
85 milyon peşin, 2 milyon
650 bin taksitle satılacak.
Taksitler her 6 ayda bir
yüzde 25 artacak.
Ekonomi Servisi- Başbakan
Tansu Çiller, mart yerel seçimlen
için hazırladığı paketlerin ilkini
dün bakanlan ile İstanbul'da
açtı. Çiller. Emlak Bankası'nın
dargelirli vatandaşlan "kira öder
gibi" ev sahibi >apmak için Geb-
ze'de başlattığı ilk uygulamayı
kamuoyuna açarken yaptığı ko-
nuşmada. dargelirli vatandaş-
lann da artık az peşinatla ve kira
öder gibi ev sahibi olacaklannı
söyledi.
Çiller, dargelirli vatandaşlara
sunduklan sosyal konutlann ge-
Başbakan Tansu Çiller, dün bakanlan ile Emlakbank'ın ilk uv -
gulamasınıkamuo>unatanıttı.(Fotoğraf: LJGURGÜNYÜZ)
cekondu yapım maliyetinden
daha ucuz olduğunu belirterek,
"Zaten gecekondu sorununu da bu
şekilde çözeceğiz" dedi. Çiller, 15
gün sonra 5 bin konutluk ikinci
projenin de aynntılannı açıkla-
yacaklannı ifade etti.
Emlak Bankası Genel Müdürü
Ayduı Ayaydın da, yapuğı konuş-
mada, 3 milyondan başlayan tak-
sitle dargelirli vatandaşlan konut
sahibi yapacaklann söyledi.
EMLAKBANK'IN PAKETİ
50 m2
I. SECENEK70 milyon TL peşin,
2 000 840TLtaksıt
II. SECEHEK 70 milyon TL peşın.
24üncü ayda 60 milyon TL ara ode-
me.2.570OO0TLtaksıt.
III. SECEMEK 85 milyon TL pe-
şm.2 650 000TLtaksıt.
75 W2
I. SEÇENEK 100 mılyon TL peşın, 4
310 000TLtaksıt
II. SECEHEK 100 milyon TL pe-
şın 24'uncüayda90milyonara
odeme, 3 910.000 TL taksit
III. SECENEK125 milyon TL pe-
şın 4 010 000 TL taksit.
90m2
I. SEÇENEK 125 milyon TL peşın
5 240 000 TL taksit
II. SEÇENEK 125 milyon TL
peşın, 24'uncu ayda 110 milyon ara
odeme, 4.740.000 TL taksit
III. SECEHEK 150 milyon TL
peşın, 4 930.000 TL taksit.
Ayaydın, Gebze'de 50, 75 ve 90
metrekarelik 3 bin 800 konut üre-
tecekk.- arsanın Hazine'den
ucuz bir fıyatla alındığmı belirtti.
Ayaydın, üretecekleri konutlan
uygun peşinat ve taksitlerle orta
ve düşük gelirli vatandaşlara sa-
tacaklannı açıkladı.
Ayaydm, net 50 metrekarelik
alana sahip, bir oda bir salonu
bulunacak bir daireyi 85 milyon
peşın, ayda 2 milyon 650 bin tak-
sitle satacaklannı söyledi.
Ayaydın, 2 oda bir salonu olan
75 metrekarelik birdaireyi ise 125
milyon peşin, 4 milyon 10 bin
taksitle; 3 oda, bir salonu olan 90
metrekarelik daireyi ise 150 mil-
yon peşin 4 milyon 930 bin taksit-
le satacaklannı açıkladı.
Taksitler 10 yıl sürecek
Ayaydın, 6 ayda bir yüzde 25
artacağını belırttiği taksitlerin 10
yıl süreceğira açıkladı.
Ayaydm, altyapısı ve çevre dü-
zeni ile çağdaş şehircilik anlayı-
şından ödün vermeden üretecek-
leri ucuz konutlann ilk ayağını
îstanbul-lzmit arasında Gebze'-
de başlattıklan belirterek, arkası-
ndan başka büyük projelerin de
olacağını açıkladı.
Akaryakıtzamlarmııı
mazeretiyok Türkiye,petrolügeçenyıl son 5
yılın endüşükmaliyetiyle ithaletti
ANKARA (ANKA> Türki-
ye, geçen yıl son beş yılın en
ucuz petrolünü ithal etti. Itha-
lattamiktaryönündeartışolur-
ken ödenen fatura gittikçe ha-
fifliyor. Ham petrolün toplam
ithalat içindeki payı da giderek
azahyor.
Devlet Planlama Teşkilatı'-
ndan (DPT) edinilen verilere
göre, Türkiye geçen yıl 21 mil-
yon 864 bin ton ham petrol it-
halatında bulundu. Bunun
karşılığj olarak da ithalaün ger-
çekleştirildiği dokuz ülkeye 2
milyar 550 milyon dolarlık öde-
me yapıldı. Buna göre, Türkiye
ham petrolün varilini geçen yıl
15.8 dolardan ithal etti.
Ham petrol ithalat miktan
1992 yılına göre artarken öde-
nen tutarda azalma kaydedildi.
1992 yılında gerçekleşen 19 mil-
yon 112 bin tonluk düzeye, gö-
re ithalatta geçen yıl yüzde 14.4
oranında artış gerçekleşti. Tür-
kiye. 1992 'de ithal ettiği petrole
2 milyar 632 milyon dolar öde-
di. Buna göre. ithalat bedelinde
yüzde 3.1 oranında azalma ol-
du.
Türkiye. 1986 yılında 14.6.
1987'de 18.7. 1988'de 15.2 do-
lardan petrol ithal etti. 1989 yi-
lında 17.9 dolar olan varil fıya-
tı, 1990 yılının Ağustos aymda
patlak veren Körfez kriziyle
23.9 dolara fırladı.
Kriz sırasında 37.4 dolardı
Türkiye, son yıllann en pa-
halı petrolünü de 37.4 dolardan
krizin yaşandığı dönemin ekim
ayında italat etti. Varil fıyatı
1991de 19 dolara. 1992 yılında
18.7 dolara, geçen yılda da 19.8
dolara kadar düştü.
Türkiye, geçen yıl ham petro-
lü. en büvük kısmı Suudi Ara-
bistan'dan olmak üzere. İran,
Birleşik Arap Emırlikleri
(BAE), Rus>a, Libya. Suriye.
Mısır, Ukrayna ve Fas'tan ger-
çekleştirdi. Çin'den yapılan it-
halat ise geçen yıl durdu.
Ihracat
zirvesi
Izmir'de
ANKARA (AA): Türkiye İhracatçı-
lar Meclisi'nin (TİM) 2. bölge top-
lanüsı, 25 şubat cuma günü Izmir'de
yapılacak.
TİM'den yapılan açıklamaya göre,
fınans piyasasındaki krizin ardından
gerçekleşürilecek toplantı. Türki>e'-
deki 52 ihracatçı birliğinin başkan ve
yöneticilerinin katılımıyla ilk büyük
özel sektör zirvesi olacaİc.
Açıklamada, Başbakan Tansu Çiller
ve ekonomiden sorumlu bakanlar ile
Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı yet-
kililerinin de davetli olduğu ihracatçı
zirvesinin. Türkiye'nin dış ticaretteki
sorunlannın tartışılacağı bir platforma
dönüşmesinin beklendiği kaydedildi.
TİM Başkanı Okan Oğuz, uygula-
nan döviz, kredi ve faiz politikalan yü-
zünden, ihracatın tıkanma noktasına
geldiğini belirterek, İzmir'de gerekleş-
tirilecek toplantının. çözüm aravışlan-
na yönelik çabalara önemli katkısmın
olacağını söyledi.
Türkiye fiıracatçılar Meclisi'nin bi-
rinci bölge toplantısı. 21 arabk tarihin-
de Mersin'de yapılmıştı.
KONUK
YAZAR Merkez Bankası bilançosu ve para politikası
Dr. ÖMER FARUK ÇOLAK
GAZİÜNİV. İKTİSATBL.
Türkiye ekonomisi son bir ayda gö-
rülen değjşiklikler nedeni ile tam bir kao-
sun içensine ginniş gibi ise de bu, aylık bir
gelişmenin değil, uzun süredir var olan
bunalımın adeta su yüzûne çıkmasıdır.
Ancak yapılan tartışmalarda, bunalımın
nedenleri sıralanırken, bu kaos, kısa süre
önce alınan iktisadi kararlann sonuçlan
olarak gösterilmektedir. Bundan dolayı
kimileri de bunalımın kısa süreli olacağı-
na ilişkin savlar üeri sürmektedir. Yani
bir anlamda insanlara, "bu bir 'kabustu',
uyandııuz ve kabus da bitti" demektedır-
ler.
Bugünkü bunalımın altında yatan te-
mel etken "1990 yıh parasal prog-
ranudır". (PP) Bu savımız birçoklan için
şaşırua gelebüir. Çünkü 1990 PP son-
rasında elde edilen sonuçlara bakıldığı-
nda, programı başansız olarak nitele-
mek mümkün değildir. Nitekim TC
Merkez Bankasfnın yayunladığı bilan-
çolan kullanarak basit bir analiz
yaptığunızda, görülmektedir ki, MB
1990 PP, hedeflediği şu sonuçlara
ulaşmışur:
- MB, toplam büanço içerisinde ka-
muya acılan kredilerin payını azaltmayı
hedeflemişti. Bu hedef gerçekleşmiş ve
MB'nin ıç varlıklan içinde kamuya açı-
lan kredilerin pa>ı 1990 yılında. ciddi bir
azahş göstererek % 15.0 dola>mda ger-
çekleşmiştir.
- tç varhklar içinde emisyonun payı da
yûkselülerek % 39.8 olmuştur.
- Merkez Bankası parasının (MBP)
toplam bilanço içerisinde payı yükselmiş
ise de yeterli düzeye erişememiştir.
- MB bilançolanru kullanarak hesar>
ladığımız bazı rasyolar aşağıdaki tablo-
da özetlenmiştir. Bir MB başkanının da
söylediği üzere. merkez bankalannın bi-
lançolan, ülke ekonomilerinin aj-
nasıdır. Işte biz bu aynada gördüklerimi-
zi bu tablo ile özetlemeye çalıştık.
ce bu yıl için geçerli olduğunu, bu yıl-
dan sonra Hazine'nin MB kaynaklan-
nı daha büyük oranda kullandığını
görmekteyiz. Ancak bu nispi başan-
nın ekonomiye maliyeti çok yüksek ol-
muştur.
Nasıl mı? Şöyle:
Hazine para programı nedeni ile
MB kaynaklanru 1990 yilında kulla-
namamış, buna karşın 1990-1992 için
geçerli olan kur makasından faydala-
narak ve düşük faiz ile yurtdışında
borçlanan bankalardan, yüksek faiz
ile kredi kullanmıştır.
Yani KİT ve Hazine. bankalann
TCMBbllancosunalllşkln bazı rasyolar
Kur riski oranı
(Dış varlıklar/Dış yükümlülükler)
Emisyon/lç varhklar
Emisyon/Toplam bilanço
Değerleme/Toplam bilanço
Değerleme/iç varhklar
Kamuya açılan kredi/iç varlıklar
Bankacıhk Sek. Aç. Kre./iç varhklar
1989
58.9
26.9
17.1
43.3
68.3
25.3
9.8
1990
68.9
39.8
23.0
43.3
74.6
15.0
15.0
1991
73.4
36.7
22.0
33.5
55.9
39.5
9.1
1992
84.7
36.2
20.8
19.6
34.2
61.7
9.3
1993
88.6
38.8
21.4
12.2
22.0
69.5
11.5
Elde etmiş olduğumuz oranlanna
bakarak TCMB'nin 1990 yılında uy-
guladığı para programınm kamuya
açılan kredi yönünde başansının sade-
yurtdışından düşük faiz ile aidıklan
kredileri (bu arada kur makasının
açıkbğının MB tarafından saklandığını
unutmayalım) yüksek faiz ödeyerek
satın almıştır.
Sonuçta. kamu kesimi bankalara
rant sağlamış ve banka bilançolanna
bakıldığında da görüldüğü üzere ban-
kalar. bu yıllarda yüksek oranlı karlar
ile çahşmışlardır. Ustelik bankalar. bu
şekilde çalışarak, yani kamuya kredi
vererek. diğer sektörlere kredi verme-
leri halinde doğacak olan riskten de
kurtulmuş oluyorlardı.
Sanıyorum ki bundan daha rahat bir
para kazanma şekli, başka hiçbir ülke-
de yoktur. Bunu sağlayan ise "gelişmiş
ülkelerde böyle yapılır, artık biz de PP
yapıyonız" iddiasıdır. Gerçekte yapı-
lan doğrudur.
Ancak diğer ülkeler ile bizim ülke-
mizdeki amaçlarfarklıdır.
Diğer ülkelerde kişilerin ve kurum-
lann. parasal bekJentilerini sağlıklı
yapmalanna ve buna göre bir iktisadi
davranış içensine girmelerini sağlamak
amacı ile ilan edilen para programlan,
Türkiye'de bilerek ya da bilmeyerek
(böyle olduğunu zannetmiyorum)
bazı kesimlere rant yaratmak amacı ile
kullanılmıştır.
Diğer yandan 1991 yıü seçimlen
sonrasında bir türlü sağlanamayan si-
yasi istikrar ve bunun sonrasında, he-
defsiz uygulanan iktisat politikalan
sonucu olarak. MB, Hazine'ye sade-
ce para sağlanan bir kunım haline
dönüştürülmüş ve böylece MB'nin
bilançosu üzerindeki hakimiyeti
tümü ile kaybedilmiştir. Yani MB'-
nin, yasa ile verilen görevlerden birisi
olan "para poHrikasını" yürütmesi
o\anaksız hale gelmiştir.
Bununla birlikte bankalar 1993'ün
son çfyreğinden itibaren yükselen
kurlar nedeni ile kapanan kur makası
ve kısa süreli olarak yurtdışından
borçlandıklan kredilerin ödeme
dönemine gelinmiş olmasının da et-
kisi ile açık pozisyonlannı nasıl kapa-
tacaklannın kavgısına düşmüşlerdir.
Yapılan devalüasyon nedeni ile yük-
selen çığlıklann en büyük nedeni bu-
dur.
Sonuç olarak, Türkiye MB'nin sa-
hip olduğu bu bilanço büyüklükleri
ile istese bile, kısa süre içinde bir para
programını yürütemez. Bunu yapa-
bihnesi için her şeyden önce hükü-
metlerin, devletin sahip olduğu fi-
nansal kurum ve kaynaklan kullana-
rak bazı kesimlere rant yaratmaktan
vazgeçmesi gerekir.
Bu olabilir mi? Herhalde bunun
yanjtını medyumlara sormak gerek-
miyor.
IŞÇENIN EVREIMNDEN
ŞÜKRAN KETENCİ
Taşeron Belediyecilik
Geliyor
Istanbul'un belediye başkan adaylannın çeşitli tele-
vizyon kanallarında art arda yapılan tartışmalarını, gele-
ceğin sosyal politikalan anlamında dehşetle izliyorum.
Sol, sosyal demokrat ideolojiler doğrultusunda, çağdaş,
sosyal devlet anlamında düşünce üretilmesinden vaz-
geçtik, demokratik-liberal çizgiye uygun düşünceler bile
üretilmiyor. ANAP'ın adayı ilhan Kesici, partizanca ya-
pılmış kadro şişkinliklerini işçi çıkarması ile eriteceğini
söylerken, SHP'nin adayı Zülfü Livaneli, ilericilik adına
ancak çalışmakta olan işçileri işten atmayacağını söylü-
yor. Sonunda ikisi birden özelleştirmede görüş birliğine
varıyorlar. Belediyelerin çeşitli alanlarındaki hizmetleri-
ni özel şirketlere vererek halka ucuza ve doğru hizmet
verileceğini savunuyorlar.
Sonraki günlerde televizyon ve gazete haberlerini
dikkatle izliyorum. Birilerinin, hiç değilse işçilerin çıkar
örgütleri sendikaların bir tepkisini bekliyorum. Ses-
soluk veren olmuyor. Galiba işverenlerden, TİSK'ten
yardım istemek gerekecek. Sayın Refik Baydur, lütfen
siz bir şeyler söyleyin. Siz bir süre önce Türkiye'de taşe-
ronlaştırmanın çok büyük bir tehdit oluşturduğunu, üre-
timin, sanayiin bu yolla mafyanın eline geçtiğini söyle-
mek cesaretini göstermiştiniz. Lütfen bugünü değil,
yarını yakalamak iddiasındaki belediye başkan adayla-
rımıza, savundukları uygulamanın aslında özeUeştirme
değil, taşeronlaştırma, üretim ve hizmetleri yasadışı el-
lere bırakmak olduğunu anlatınız.
Evet Sayın Livaneli, sizin "özeUeştirme" diye anlattı-
ğınız, seçilirseniz yapacağınızı söylediğiniz uygulama-
yaişyaşamında, "sendikasızlaştırma, taşeronlaştırma"
deniliyor. Belediyelerin, örneğin sizin verdiğiniz örnek-
lerle İETT, temizlik hareketleri, bir özel şirketedevredili-
yor. Özel şirket bu işleri sendikasız, topiu pazarlık düze-
ni olmaksızın, genellikle asgari ücretli, fazla çalışma
gibi yasal hakları ödenmeksizin, bazen de kaçak çalış-
tırdığı işçiler eliyle çok ucuza yaptırıyor, Hani siz işçi at-
tırmayacağınız sözünü veriyorsunuz ya, onu da tutama-
yacaksınız. Çünkü hizmetleri özel sektöre devrettiğiniz
yerlerde, sendikal haklarını kullanan, toplu pazarlık dü-
zeni ile ücretleri yükselmiş işçilerin çalıştınlmayacağı-
na sizinle bahse girebilirim. Hizmeti özelleştirmenizin
ardından ilk iş yüksek ücretli bol işçi atıp, düşük ücretli,
yasal hakları kullandınlmayacak yeni işçi almak olacak-
ör.
Bugüne kadar bazı belediyelerde denenmiş bütün uy-
gulamalar böyle olmuştur. Aslında bu uygulamalar,
yasaya karşı hile ve suçtur. Ancak ülkemizde bunu önle-
yecek birdenetim sistemi yoktur. Sendikasızlaştırma ve
taşeronlaştırma, ülkemizin en büyük sosyal sorunların-
dan biridir. öylesine boyutlanmış ve yaygınlaşmıştır ki
bir avuç kalmış çağdaş sanayii için haksız rekabet ve
tehdit aracı oluşturmuş, sonunda TlSK'in Genel Başkanı
Refik Baydur'un yukarıda değindiğimiz yakınmasına ko-
nu olmuştur. Türkiye'de işçinin yasal haklarının gaspe-
dilmesi, sendikasızlaştırma, taşeronlaştırma uygulama-
larının ilk başarılı örneklerini ne yazık ki sizin de benim
de içinde olduğumuz, halk yığınlarının insan hakları ve
demokraside umut bağladıkları basının büyük holding-
leri gerçekleştirmiştir. Sayın Dinç Bilgin'den Yeni Asır
1
-
da TGS'den nasıl kurtulduğunun öyküsünü dinleyebilir-
siniz. ingiltere'de Murdac basın tekellerinde işçi grevle-
rini kırarken ve işçi sendikalarına savaş açarken, grev
kırıcıların eğitimi için Avrupa'dan işçi bulamadıklarını ve
Yeni Asır'dan bilgisayar kullanımını öğretecek kursiyer
götürdüklerini duymuş muydunuz? Basının büyük hol-
dinglerinde birkaç ünlü kalem çok büyük ücretlerle, ba-
zıları yarattıkları değere göre de değil, iş takipçiliğinde
holdinge sağladığı çıkarlarla ölçülen ücretlerle iş bula-
bilirken, işyerlerine sendikanın giremediğini, taşeron
elindeki gazetelerin bütün teknik hizmetlerinde ise ge-
nellikle vergisi, sigortası ödenmeksizin kaçak, kölelik
düzeninde işçi çalıştırıldığını bilmiyor olabilir miyiz?
Batı'nın liberal iktidar uygulamalarında da hiçbir za-
man böyle şeyler olmaz. Çünkü yasal düzen, ya yargı
kararları ya da işverenlerin dahi sosyal barış adına ka-
bul ettikleri düzen içinde, bizdeki ücret uçurumları yok-
tur. Toplu pazarlık düzeni ile sağlanan işçi haklarının
uygulanması, ücretin dengeli dağılımı söz konusudur.
işyerinde yapılan asıf iş ile başka şirketler eliyle yapılan
yan işlerde çalıştırılanların ücretleri eşlenmiştir. Sendi-
kasız, ucuza işçi çalıştırabilme olanağı olmadığı için, bu
amaca yönelik taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma, işçi
çıkarma olayları da yaşanmamaktadır. işyerlerine ka-
çak işçi çalıştıran, mafya düzeni içindeki işletmelerin
girmesi söz konusu değildir.
Evet, umut etmeye hakkım olmadığını bile bile beledi-
ye başkan adaylarımızın Türkiye'de sendikal haklar, işçi
ücretleri, işçi hakları anlamında yasadışılık ve çok büyük
bir tehdit oluşturan görüşlerine karşı çok ciddi bir tepkiyi
boşuna bekledim. Şu dönemde belediyelerde ağırlıklı
örgütlü olan Türk-İş'e bağlı Belediye-lş'in anlaşılan da-
ha önemli sorunları var. Yöneticileri DlSK'e bağlı Genel-
Iş'in defterini nasıl düreceklerinin derdinde. Onların top-
lusözleşme yetkilerine yargıdan tedbir kararı aldırmak
gibi önemli bir işleri var. Sorarsanız, DİSK'e bağlı Ge-
nel-lş'in haksız olarak sosyal demokrat bazı belediye
başkanları ile anlaşarak, işçiyi zorla çalmaya çalıştıkla-
rını anlatacaklar. DlSK'e bağlı Genel-lş iseyetki sahteci-
liği yaptıkları suçlamasına karşı, 12 Eylül öncesinde
belediyelerde çalışan işçi çoğunluğun kendi üyeleri ol-
duğunu, Türk-İş'e bağlı sendikanın yeniden üye yapmak
zahmetine bile katlanmadan sahte listelerle bu işçileri
üyesi gösterdiğini, üyelerini çaldığını söyleyecek. Onlar
aralarında kan davasında birbiri ile uğraşırken, beledi-
ye işçileri ve memurlarının geleceği çok ciddi bir ipotek
altına alınıyor. Seçim kampanyasında, kamuoyuna işçi
atılmasının, sendikasız, düşük ücretli işçi çalıştırmanın
ideolojisi, belediyelerin taşeronlaştırılması pompalanı-
yor.
Belediye başkan adaylannın çağı yakalama adına, oy
toplama adına belediyelerin geleceği için öngördükleri
projeler, sosyal politika alanında değil sosyal demokrat
ideolojiye, çağdaş liberal ideolojiye bile asla yakışma-
yacak, çağdışı ilkelliği yansıtıyor. Gelin görün ki ne anla-
ma geldiğini söyleyecek bir tek ses bile çıkmadığı için
toplumda kabul görüyor. Bu çok ciddi bir tehlikedir. Ve
aslında bu görüşleri savunanlara işçilerin, çalışanların
oylarının gitmemesi gerekir. Gelin görün ki, ülkemizde
aynı zamanda laiklik, ülke bütünlüğü, demokrasi, insan
haklarının bütünü de tehdit altında. Ne yazık ki işçiler,
çalışan kitleler oylarını kullanırken yakmamak da zorun-
da. Oyumu sosyal politika alanındaki görüşlerine şid-
detle karşı olduğum halde, sadece yakmamak. Refaha,
ANAP'a oy vermiş konuma düşmemek için Zülfü Liva-
neli'ye vermek zorunda kalacağım için, seçeneksiz kal-
dığım için üzüntümü belirtmek istiyorum. Belki deçare-
sizlikten, sağlıklı sosyal politika, sosyal demokrat politi-
ka üretemeyen siyasi partilere daha çok kızıyorum. En
ok da işçi hakları gaspedilirken birbirini gırtlaklamakla
uğraşan sendikal kadrolara tepki duyuyorum. Tabii olup
biteni kendilerini ilgilendirmiyormuş gibi seyreden işçi-
ler adına boşuna üzülüyorum.