06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURJYET 2 22ŞUBAT1994SALİ Anne-babalann çocuklarma, her işte hırslı olmanın önemini anlatmalan gerekiyor Yapahüeoeğini düşün,çokçahş,akdlıol ELITE Service KATHY SEAL Jim Stigler şaşkındı. Kaliforruya Üniversitesi temel matematik sınıfı öğrendleri arasında bulunan Asyalı öğrenciler bütün testlerde Amerika- lılardan daha başanlı oluyorlardı. Bir psikolog olan Stigler. bu öğren- cilerin başanlı olmalannın nedeni- nın ısrarlı ve azimli çalışma tarzlan olduguna inanıyor ve bunu kanıtla- mak istiyordu. Bu amaçla hanrla- yıp uyguladığı bir deney çerçevesin- de iki ayn grup Amerikah ve Japon öğrenciye aynı, çözümü olmayan matematik problemini verdi. KendiJerinden emin Amerikalı çocuklar hemen probleme saldırdı- lar. kısa bir süre savaştıktan sonra da çözmeye çalışmaktan vazgeçti- ler. Japon öğrenciler ise saatler b o yunca bıkmadan çalıştılar. Bir süre sonra kendıni fena hisset- meye başlayan Stigler deneyi dur- durdu; eğer Japon çocuklara dur- malannı söylemezse düşüp bayılın- caya kadar uğraşacaklannı anla- mıştı. Stigler'e göre "Japon çocuklar eğer çalışmaya devam ederlerse çö- zümü mutlaka bulaeaklarını varsayı- yorlardı. Amerikalılar ise ya ba- şarırsın ya da başaramazsın diye dü- şünmeye alışmtşlardı." ..Stigler'in "The Learning Gap" (Öğrenme Açığı) adını verdiği kitabı işte bu konuyu inceliyor. Asıl görev, düşünmeyi öğreîmek Aslında Japon ve Çinli ilkokul öğretmenleri asıl göre\lerinin dü- şünmeyi öğretmek olduguna inanı- yorlar. Bu doğrultuda da öğrencile- rine yeterince düşünürlerse sonuca ulaşacaklannı söylüyorlar. Stigler'in vardığı sonuca göre As- yalı öğrencilenn akademik olarak Amerikalı öğrencılerden daha ba- şanlı olmalannın asıl nedenı. Doğu- lulann başanya götüren yolun çok çalışmaktan geçtiğine inanmalan. JLsilsikolog Stingler'in yaptığı araştırmalara göre Japon çocuklar eğer çalışmayı sürdürürlerse çözümü mutlaka bulacaklanna inanıyorlar. Amerikalılar ise ya başanrsın ya da başaramazsın diye düşünmeye alışmışlar. Amerikahlar ise okul başansının doğuştan gelen bir yeteneğe bağlı ol- duguna inanıyorlar. Stigler bu ko- nuda şunlan söylüyor: "Eğer başanmn yeteneğe bağlı olduguna inanırsanız, öğrenimin fay- dalı olduguna inanmıyorsunuz de- mektir. Eğer çocuklann doğuştan de- ğişik yetenek ve becerilerle donanmrş olduklanna inanıyorsanız. bazı yete- neksizlerin hiçbir zaman öğreneme- yeceklerini düşünüyorsunuzdur. Ja- ponlar ise herkesin yeterince zaman verilmesi halinde her şeyi ögrenebile- ceğine inanırlar.' Stigler ve Michigan Üniversitesf- nden Harold W. Stevenson. bu yan- hş inançlan yüzünden Amerikahla- nn potansiyellerinin büyük kısmını boşa harcadıklanna inanan çok sa- yıda psikologdan sadece ikisi. Amerikalılar, yetenek ve becerile- rin doğuştan var olduguna inandı- klan için çocuklar bir işten kolayca vazgecebiliyorlar. Kültürler ararası başan testleri. aradaki farkın ne kadar büyük ol- duğunu gösteriyor. Çin'de Beijing'- de, Amerika'da Chicago ve Minne- apolis'te. Japon'ya da Sendai'de ve Taivvan'da Taipeı'de 75 ilkokulda. 10 yıllık bir dönemde yapılan ma- tematik testlerinın sonuçlannı ince- leyen Stigler ve Stevenson "ın bulgu- Ianna göre en başanlı Amerikan okullannın skorlan, en başansız Asya okullannın puanından daha düşük olarak gerçekleşiyor. Çok çalışmaya saygı, Asya kül- türünün temel taşlanndan birini oluşturuyor. Asya'da çocuklardan beklentiler hem daha yüksek hem de daha demokratık. Öğrenmenin. adım adım gerçekleştiğine ve herke- sin bi.lgi sahibi olabileceğine inarulı- yor. Orneğin. bir Japon ilkokulun- da öğretme ve öğrenme olayı şöyle gerçekleşiyor: Japon öğretmen sınıfı eğilerek selamlar ve 'bugün üçgenleri inceleyeceğiz' der ve onlara bir dık- dörtgenin alanını bulmayı bildikle- rini hatırlatır. Daha sonra çocukla- ra, kimi dik. kimi ikızkenar. kımı de eşkenar olan büyük kağıt üçgenler dağıtır ve onlardan.k bir üçgenin ala- nını bulmanın en iy yolunu' düşün- melerini ister. Çocuklar 15 dakika kadar kendi aralannda konuşarak, üçgenleri katlayıp keserek düşünürler. So- nunda, içlerinden 9'u öğretmene gi- der ve bulduklan çözümlen göste- rir. Öğretmen, çocuklara, bu 9 so- nucun aynı formül içinde nasıl eriti- leceğini gösterir. Üçgenin alanı, ta- banının yüksekliği ile çarpılmasının ikiye bölünmesinden bulunmak- tadır. Stigler'e göre bu öğrenme süresi en zeki öğrencilere konuyu derin- lemesine anlama fırsatı verirken. daha yavaş öğrenen çocuklar da olayın çeşitli açılardan ortaya konu- luşunu izleyerek fayda sağlıyorlar. Amenka'da ise çocuklar daha ilkokul yıllanndan başlayarak yete- neklerine göre sınıflandınlıyorlar. Çocuklar, öğretmenin sınıfta kimi k akılir kimi 'aptal' bulduğunu çok ıyi bılıyorlar. Akılh çocuklann her zaman ba- şanlı olacaklan varsa> ıJırken. daha yeteneksizlerin bazı konulan öğren- mek için gereken zekadan yoksun olduklan düşünülüyor. Amerika"da bu inanış o kadar ileri gitmiş ki, okulda çok çalışanlann aptallar ol- duguna inanılıyor. Halbuki çocuklann başanlı ol- malan için zekalanru övmek yerine daha çok çalışmaya teşvik etmek ge- rekiyor. Çünkü zekanın doğuştan elde edildiğine inanmak, çocuklann zorlandıklan her şeyi kolayca terk etmelerine neden oluyor. Bu inanışı yıkıp, Asya tarzı bir düşünceyi yer- leştirmek son derece zor bir iş. Bu- nun yerine. işe anne-babalardan başlamak gerekiyor. Anne-babala- nn çocuklanna. her işte hırslı olma- nın önemli olduğunu anlatmalan çok yararlı oluyor. Kullanılması planlanan slogan. az fakat öz söz- cükle bakın olayı ne kadar iyi özetli- yor: "Yapabileceğini düşün; çok çalış; akülı ol." Neden denemeyesiniz ki?.. Geçen 6 ay içinde 93 bin yeni araç trafığe katıldı Trafik, Bangkok'u inletiyor NATIONAL GEOGRAPHIC STEVE RA YMER Son zamanlarda Bangkoklular yaşamlannın büyük bir bolümünü trafiğin ağına düşmüş otolannda geçiriyor. Bu aralar kentte en çok satılan eşya. taşınabilir tuvaletler. Kadınlara uyarlanan parçalan ile birlikte satılan tuvaletler giderek taksi ve özel araçlann vazgeçilmez bir özelliği durumuna geliyor. Bangkoklular, trafık sorununun beş yıl önce cıddi boyutlara ulaştığını, ancak hiç kimsenin ko- nuya yeterince eğilmediğini belirti- yor. Bangkok "klong"lan ya da ka- nallannın üstlerine, on yıl öncesine kıyasla sayılan dört katına ulaşan. 3 milyonu aşkın araba ve bir bu ka- dar da motosikleti alabilecek alan- lar yapıldı. Henüz tamamlanan bir Birleşmış Mılletler konferansında. sekiz mıl- yonluk kentin büyük bir bölümü- nün uzun süredır bildiğı bir gerçek su yüzüne çıkmış oldu: Yirmi yıl içindeki korkunç ekonomik büyü- me Bangkok'u arapsaçına çevırdi. Anık her bir kırmızı ışıkta 12 daki- ka beklemek ve saatte 8 km. hızla ilerlemek doğal sayılıyor. Araçlann egzozundan yayılan kurşun. havayı ö>lesine sarmış ki doğan bebeklerin kanındaki kur- şun miktan desilitre başına 20 mik- rogramı aşıyor. Sinır ve beyin göze- lerine zarar veren bu oran. ABD ve ötekiBatıülkeleritarafından'ioplu- mu tehdit eden ciddi bir sağlık soru- nu" olarak nitelendınliyor. Kur- şun. uluslararası ölçütlere göre za- rarsız kabul edilen miktarlann üst sınırlannı aşan 18 maddeden yalnı- zca biri Bangkok'ta. Lokanta sa- hipleri. geceyansından sonra bile süren trafık keşmekeşı yüzünden. sağlığı konusunda kaygısı olan yer- lı-yabancı herkesin dışan çıkmaya korktuğunu. bu nedenle işlerin ke- sat olduğunu belirtiyor. Bangkok'un sorunlan öylesine çok kı, Birleşmiş Milletler burayı "yeryüzünün en kirti megakenti" ilan etmiş. Tayland ekonomisinin bu yıl % 7.7 oranında gelişmesi beklenirken, bu gelişmenin % l'inın trafık sıkışıklığından yok edilmesinden korkuluyor. Resmi rakamlara göre geçen altı ay içinde 93 bin yeni araç trafiğe katıldı; her gün 450 yeni moıosiklet de Bangkok sokaklannda boy gös- teriyor. Uzmanlar. kentin trafikso- rununa kısa dönemde bir çözüm getirmenin olanaksız olduğunu be- lirtivor. • «* Bangkok'ta işe ve okula gidip gelmek, çakşanlar ve öğrenciler için işkence oluyor. Birleşmiş Milletler'e göre, Bang- kok'un giderek daha ciddi boy utla- ra varan bir başka sorunu da, bek- lenmedik nüfus artışı. 10 milyona varan nüfusuyla Bangkok. okul ve iş saatlerinı değiştirme, otobüslere tercihli yollar ve üst geçitler yapma yoluna gittiyse de somut bir çözü- me ulaşamadı. İşe gidiş-geliş. artık Bangkoklunun yılda 40 gününü alıyor. Kent merkezinden 24 km. uzakta olan havaalanına ancak 3-4 saatte ulaşılabiliyor. Lüks oteller. konuklanna kolaylık olsun dıve helikopter servisİeri başlatıyor. Kimi tunst. uçağını kaçırmamak için otelden bir gün önce aynlarak havaalanına vakın otele yerleşiyor. Ekspres yol Kent planlamacılan. yeni yol- lann Bangkok trafiğine çözüm ge- tirmeyeceğini ileri sürüvor. Trafik ve hava kirlenmesine karşı tek çö- züm olarak uydu kent sıstemı ve kitlesel demiryolu taşımacılığına umut bağlandı. Ancak venı açılan "ikinci aşama ekspres yol". Tav- landlı bürokratlar ve müteahhitle- rin geliri paylaşma konusunda uz- laşamamalan nedeniyle fıyaskovla sonuçlandı. Yolun açılmasından dört ay sonra Tayland Kralı. baş- bakanı Çin'den çağırtarak yolun mahkeme karanyla açılmasını bu- yurdu. Bu çağn, yolun yapımını destekleyen uluslararası yatınmcı- lann gözünü korkuttu. Bir Japon bankere göre, kuru arbede. gele- cekte kitle taşımacılığı projelerinc yatmm yapmayı tasarlayan ulusla- rarası inşaat şirketlerinin geri cekil- mesine yol açıı. İşadamlan. devlet- teki kokuşmuşluğun altyapı proje- lerini engelleyicı etkisı olduğunu ileri süriiyor. Bangkok'un sorunlanna çözüm olarak. otobüs sayısının arttınlıp araba sayısının yüksek kota ve ver- gilendirme yoluyla azaltılması öne- riliyor. Bir başka öneri de, komşu Singapurgibi yoğun irafiğin bulun- duğu bölgelere geçmek için özel ızin alınması. Tüm önerilerbiryana. Bangkok- lu arabasından kopmaya hiç niyetli görûnmüyor. Araştırmalar. araba satışlannın her geçen gün daha da arttığını ortaya koyuyor. Bangkok'ta her bir kırmızı ışıkta 12 dakika beklemek >e saatte 8 km. hızla ilerlemek doğal savılıvor Bitküer bavul ticareti kurbanı ANTALYA (AA) - Düny anın biyolojik çeşitlilik açısından en zengin bölgelerinden bıri olan Türkiye'den yurtdışına izinsiz yapılan yabani bitki ihracatının. bu bitkilerin popülasyonlannın hızla azalmasına neden olduğu bildirildi. Doğal Hayatı Koruma Derneği Bitki Bölümü SorumlusuSema Atay, Türkiye'de yaklaşık 10 bin adet bitki türü bulunduğunu ve bunlardan üçte birinin yalnızca Türkiye'yeözgü olduğunu hatırlatarak. "LTkemizde böyle zengin bir bitki potansiyeli varken, maalesef bu zenginliğûnize yeterince sahip çıkamıyoruz" dedi. Yurtdışından Türkiye'nin bitki zenginliğini duyarak gelen bir çok meraklı insan ve uzmanın, "bavul ticareti" denilebilecek şekilde. buradan topladıklan bitkileri ülkelerine götürdüklerini kaydeden Atay, yurtdışına süs bitkisi olarak götürülmek üzere ve tıbbi amaçlarla toplanan soğanlı bitkilerin doğadaki popülasyonlannın her geçen yıl azaldığmı belirtti. Çevredler, betonlaşmadan ve turizm sektörünün ölmesinden endişe duyuyorlar Otoyol, Çeşme'yi yutancanavar olmamah ASUMAN ABACIOĞLL İZMİR - İzmir-Çeşme otoyolu ile binlerce ağaan katledildiği Çeşme Yanmadası. şimdi havaalanı ve Alaçatı Teknoparkı'nm yaratacağı çevre tahribatıyla karşı karşıya. Otoyolun bitmesıyle birlikte arazi spekülasyonu ve betonlaşmanın gündeme geleceğini vurgulayan Çeşmeh çevreciler, "otoyolun Çeş- me'yi yutan bir canavar olmasına karşı mücadele" ediyorlar. Bugüne değın İzmir'in sayfıye ye- ri olarak ışlev gören Çeşme Yanma- dası, dev otoyolun sağladığı ulaşım kolaylığı ile birlikte giderek kentin yaz-kış oturulabilecek bir semti du- rumuna dönüşüyor. Otoyolun yanı sıra Alaçatı Teknoparkı. İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü ve yeni bir havaalanı gibi yeni yatınmlarla Çeşme Yanmadası. yoğun bir yapı- laşma tehdıdi altında bulunuyor. Kentli nüfusun da akınıyla Çeşme Yanmadasfndaki tarihi ve doğal değerlerin yok olmasının durdurul- masına yönelik önlemlerin şımdi- den alınması isteniyor. Dev metropollerin yakınındaki doğa parçalannın büyük kent ın- sanlanna doğal park olarak aynl- ması zorunluluğunu vurgulayan eşme Yanmadası yoğun bir yapılaşma tehdidi altında bulunuyor. Kentli nüfusun da akınıyla Çeşme Yanmadası'ndaki tarihi ve doğal değerlerin yok olmasının durdurulmasına yönelik önlemlerin şimdiden alınması isteniyor. Çeşmeli çevreciler, Çeşme ve Kara- burun Yanmadası'nın böyle bir do- ğal park niteliğine sahip olduğunu söylüyorlar. Çeşmelilenn, "Gökova gibi bir cetınet parçasına termik sant- ral oturtan, Çeşme-Lzmir arasma, doğayı yırtıp parçalayan der otoyolu konduran, Çeşme've ve başka yerlere asbest su borularuiı öngören devlerin bürokrat ve uzmanlanna güvenleri- nin kalmadığını" kaydeden çevreci- ler. "Bırakınız; Çeşme'yi, Alaçatı'yı, Karaburun'u, yörenin ve izmir'in çevre dostlan planlasın ve korusun" görüşünü savunuyorlar. Otoyolun yapımıyla birlikte yük- sek karlılık hesaplanyla geniş arazi- ler satın alarak otoyolun bitmesini dört gözle bekleyenler bulunduğu- nu belirten Çeşmeli Çevre Dostlan sözcüsü Yaşar Tanzan şunlan söy- lüyor: "Otoyolun bitmesi ile İzmir-Çeş- me arasındaki ulaşım 35-40 dakika- ya ineceğinden, kentli nüfus kışın da Çeşme'de oturmayı düşünecek ve do- layısıyla konut talebi artacaktır. İşte bu talep iyi kanalize edilemezse Çeş- me on yıl içinde betonlaşacak ve tu- rizm sektörü de ne vazık ki ölecekrir. Çeşme'de metropol kentlilik kültürü- nün oluşturacağı yoğun ve kar hırsı içeren yapılaşma. yarımadamızın öiümü, dolayısıyla İzmir insanlarının geleceğinin ölümü demektir. Bu ne- denle biz Çeşmeli ÇevTe Dostlan, otoyolun gerekstz yapıbnış olsa da Çeşme'yi yutacak bir canavar olma- sına karşı mücadele ediyoru/V Çeşmeli Çevre Dostlan sözcüsü Yaşar Tanzan. otoyolun \e yeni ıs- kelenin TIR ve RO-RO taşfmacıh- ğında kullanılmasına kesinlikle karşı olduklannı v urgulayarak. bu konuda tüm doğaseverleri uyanık olmaya çağırdı. Doğal ve tarihi po- tansiyeli çok yüksek olan Alaçatı Limanfnda bugünlerde kıyıyda dolgu çalışmalan yapıldığını ve coğ- rafyasının değiştirildiğini bildiren Tanzan, balıklann yumurtlama ve üreme alanı olan. aynca sayılan her yıl artan kuğulann kışlak yeri ola- rak geldikleri bu doğa parçasımn yüksek karlıhk hesaplanyla tahrip edildiğini söyledi. Yine Alaçatı kıyı- lannda kunılması düşünülen "Ala- çatı Teknoparkı" adlı dev yatınmın, "adı kadar masum olmayan amaçla- ra hizmet edeceği endişesinin" tüm yöre halkını rahatsız ettiğinı belirten Tanzan. "Çünkü bu yatırımın amaç ve hedefleri, basından ve kamuovun- dan sır gibi saklanmaktadır" dedi. Çeşme Yanmadası'na yapılması planlanan havaalanı için de kaygılar taşıdıklannı kaydeden Tanzan, şu anda var olan Menderes Havaa- lanı'nın gereksinime yanıt verdiğini söyledi. Tanzan. Çeşme Yanma- dası'nın çok az \e değerli olan arazi stokunun. turizm ve çevrecilik açı- sından verimli ve yararlı olmayan tesislerle doldurulmasının "ciddi bir arazi israfına"yol açmasının yanın- da. yeni bir havaalanının görüntü. ses ve hava kirliliğine neden olabile- ceği uyansında bulundu. Tanzan, Çeşme'nin. kanalizasyon atık sula- nnın plajlara boşaltılması veçöpde- polama alanlannın yer seçımindeki y anlışlıklar gibi diğer sorunlanna da değinerek sözieriru şöyle sürdürdü: "Yarunadada bitki ve hayvan tür- leri de çarpık kentleşme ve tahribat- tan nasiplerini almaktadır. İzmir- Çeşme arasında. binlerce y ıldan beri el degmemiş doğay ı bir bıçakla yırtar gibi geçen otoyol. bu güzergah bo- yunca korkunç bir ağaç katliamı ya- ratmıştır. Ayrıca bu bölgelerde yaşa- yan yaban hayvanları da ay nı katlia- nıa uğramış veya uğra.vacaklardır. Çünkü bu yaban hayvanlarının, alı- şık oldukları su içme kaynaklan, üre- me, yavrulama ve avlanma alanları, otoyolun kendisi ve kenarındaki tel örgülerle kapatılmıştır. Otoyolun ya- ban hayatı üzerindeki tahribatı ço- ğatmadan, üniversiteler ve çevre ku- ruluşları gerekli bilimsel ve ahlaki gö- revlerini yapmalıdır." Gelişigüzel antibiyotik kullanıyoruz ANKARA(AA)-Antibiyotik alanlann y uzde S7 'sının kendinı ıyı hıssedinceilacı kestıği belırlendı. Bir ilaç fırmasınca İstanbul. Ankara ve İzmir'de antibiyotik kullananveya çocuğuna antibiyotik veren 600 yetişkın üzerinde yapılan araştırmada. en az 5 gün kullanılması gereken antıbiyoüklerin bırkaçgün kullanılıp bırakıldığı belirlendi. Hastalannyandanfazlasınınbasit bir soğuk algınlığında bile antibiyotik almayı tercih ettiği v urgulanan araştırma sonuçlanna göre ateşi çıkanlann yüzde 83"ü. boğazı ağny anlann yüzde 8 l'i. gribeyakalananlannyüzde74'ü en iyi tedavinin antibiy otik olduguna inanıyor. Halkın yüzde 23"ü ise yanm bıraktıklan tedavilerinden kalan antibiy oııklenn ılende kullanılmak üzere saklanması gerektiğinidüşünüyorvebunu uyguluyor. Tedaviyi sonuna kadar uygulamayan hastalann yüzde 87'si kendıni iyi hissedince antibiyotik tedavisini yanda kesıyor. Ancak bu durum tedav ınin yanm kalmasına ve hastalığın tekranna yol açabiliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle