07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtiyaz sahibi: BerinNadi Va>nnlav«n »e Basan: Yenı Gün Haber Ajansa, Basın ve Yavınctlık A Ş TurkocagıCad 39 4İ Cagaloglu34334Ist.PK 246IstanbJlTel (0 2l2)5l2O5O5(2Ohal)Telex 22246.FM (0 212)5138595 GenelYayınYönetmeni:özgenAcar*GenelYayın • Görsel Yönetmen: Ali Acar •Dış Haberler: Er- Koordinatörü: Hikmet Çetinkaya • Genel Yayın gun Balcı • Ekonomi: Abdurrahman Yddırım • Danışmaru: Orhan Erinç •Yazıişleri Müdürleri: Istihbarat: Yalçın Çakır • Yurt Haberleri: Mehmet İbrahinı Yddız, Dinç Tayanç (Sorumlu), •Haber Saraç • Makaleler. Sami Karaören • Spor: Abdül- Merkezi Müdürii: tpek Çahşlar kadir Yücelman • Düzeltme: Abdullah YazKi Ankara Temsilcisi: Mustafa Balbay • Haber Müdürii: Ooğan Akm AtatürkBul- vanNo:125, Kat: 4, Bakanlıklar-Ankara Tel 4195020 (7 Hat). Telex- 42344 Fax 44195027 «İzmir Temsilcisi Serdar Kmk, H.Ziva BIv. 1352 S 2 3 Tel:4411220 Telex: 52359, Fax: 4419117 • Adana Temsilcisi: Çetin Yiğenoğlu İnönü Cd. 119 S. No: 1 Kat: 1,Tel: 3522550-3522601-3522492,Telex: 62155. Fax. 3522570 Mües' ese Müdü™ 1 E"» 1 ^ t a t • Koordinalör. Ahm«< Konıban »Muhasebe: Bğlent Yener • İda"eHüseyiııGürer • işletmeönderÇeBk • Bılji-lşlem Nail lnal • Bılgıs^yar Sistem: Mürir«ÇUer •Reklam: 22ŞUBAT1994 İmsak:5.18 Güneş:6.42 Öğle: 12.25 İkındi: 15.23 Aksam: 17.53 Yatsı: 19.12 Kuzey Irak'ın helikopteri • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Ülkesinden kaçan Kürt asıllı İranh birpilot, Kuzev Irakvönetimine, çalışırdurumdakiilk helikopteri de kazandırmış oldu. BBC'nin haberine göre, adı açıklanma>an İranh Kürt pilotla yardımcısı, dün ülkelerinden kaçarak helikopterleriyleKuzey Irak topraklanna indiler. Pilot, KuTey Irak"tan sığınma talebinde bulunurken yardımcı pilotun İran'a geri dönmek istediği haber verildi. Kuzey Irak yönetimi. bövlece. "ilk çahşabilir helikoptere" kavuştu. Ancak, helikopterin bölgede uçuş yapabilmesi için. Kuzey Irak hava sahasını denetleyen Adana-İncirlik"te konuşlu Çekiş Güç'ten izin alınmasıgerekivor Laserlimiyop ameliyatları • İZMİR(AA)- Laserli mi> op ameliyatlannın giderek yaygınlaştığı bıldırildi. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesı Göz Hastahklan Anabilim Dalı Öğreüm Üyesi Doç. Dr. Mahmut Kaşkaloğlu. daha önce mi\ op ledavisinin elmas uçlu bıçakla yapıldığını. Türkiye'de v e dünyada vapılan başanlı uvgulamalar sonucunda, laserli miyop tedavısinın benımsendiğinı söyledi. Butürgöz operasy onu yapılan merkez sayısının 10"ubulduğunu kavdeden Dr. Kaşkaloğlu. şu bilgıyı v erdi: "Laserli miyop ameîi\atı olmak isteyen kişiler. daha önce ameliyat olmuş hastalara danışmah ve karariannı onlann denevımleri doğrultusunda vermeliler." Kadınlarzipvesi • BRÜKSEL(AA)- "Kadınlarzirvesiizleme faaliyetleri" çerçevesinde gerçekleşecek olan "kırsal kesimdeki kadınlann ekonomik gelişimine ilişkin uluslararası yönlendirme komıtesi toplantısı" 24-25 şubat tarihlerinde Brüksel'de yapılacak. Toplantıya Türkive'den, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel"in eşi Nazmiye Demirel'i temsilen Devlet Bakanı Türkan Akyol kaülacak. Akvol'a, Dışişleri Bakanhğı Uluslararası Ekonomik Kuruluşlar Dairesı Genel Müdür Yardımcısı Sumru Noyan da eşlikedecek. Brüksel'de Kraliçe Fabiola başkanhğında toplanacak olan Yönlendirme Komitesi'ne. aralannda, Belçika. Mısır, Kolombiya. Fas, Ürdün gibi ülkelerin devlet ve hükümet başkanlannın eşlerinin de yer alacağı 15 ülkenin temsilcileri katılacaklar. Japonya'ya tahvil ihracı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkıye'nin, Japonya'ya 725 milyon dolarlık tahvil ihraçetmesine ilişkin anlaşma Toky o'da dün imzalandı. Türkiye'nin tahvil ihracından elde edilecek geliri önümüzdeki hafladan itibaren kullanabileceği bildirildi. Başbakanlık Basın Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre. 75 milyar yen tutanndaki tahvil ihraç anlaşmasını. Türkiye adına Hazine ve Dış Ticaret Müsteşar Vekili Osman Ünsal ile tahvilleri Japonya'ya pazarlayan uluslararası yatınm bakanhğı kuruluşu 2 Fırma temsilcisi imzaladı. Yaşasın Barış • İST ANBL L(AA) - Ozel Tiyatro Yapımcılan Derneği tarafından düzenlenen "Yaşasın Sanat, Yaşasın Banş" gecesi, Atatürk Kültür Merkezi'nde gerçekleşürildi. Gecenin açılışında, küçük balerinlerin gösterisi ilgiyle izlendi. (Fotoğraf.AAALİKILIÇ) iller, Dünya Bankası icra direktörlerinden Wiehen'iarayarak,Özelleştirmekonusunda | kendilerine destek veren bir mektup istedi. Dünya Bankası'ndan gelen niyet mektubu, Çiller'in tam istediği gibiçıkmamıştı. Dünya Bankası özelleştirmeyi destekliyordu, ancak bazı koşullan vardı. Bunun üzerine Çiller mektubu kamuoyuna açıklarken 'birazcık' değiştirdi. Tansu Çiller'in Bilinmeyen Siyaset flomanı iVursun Erel A\\ Bilge 'Birazok'değişenmektup-9- jT-y iller. TÖYÖKün "tutma- f ' ması" üzerine özelleşürme- • de "başka bir yoP' deneme- \ . y ye karar verdı... SPK Baş- _JJ kanlığı'na getirmeyi düşün- düğü danışmanı Yaman Aşıkoğlu ve HDT Müsteşar Yardımcısı Osman Ünsaria. "dunım müzakeresi" yapmışlar, Dünya Ban- kası'ndan bir "destek >aadi" almalan- nın çok yararh olacağına inanmışlardı. Çiller bir akşam üzeri, Dünya Bankası icra direktörlerinden Michael Wiehen'i aradı: - Mr. Wiehen... Ben KİT'leri özelleş- tirmekteçok istekli vekararhyım... An- cak biliyorsunuz hükümetimiz bir koa- lisyon hükümeti... Biraz tereddüt edı- >orlar. Halbuki siz Dünya Bankası olarak bizim bu projemizi desteklediği- nizi ifade eden bir mektup göndenrse- niz ben hem hükümeti. hem de kamuo- yunu arkama alır, bu özelleştirme işini başannm... Michael Wiehen. Çiller'in isteği üzerine bir mektup gönderdi. Mektup. Çiller'in "tam istediği gibi* 1 çıkmamıştı. "ekleri" özelleştirmede Dünya Bankası'nın destek sağlayabil- mesi için kimi koşullar getiriyordu. Ama ona da "formül" bulundu. Çil- ler mektuptaki ifadeleri "biraz degiş- tirerek" kamuoyuna açıkladı: "Dünya Bankasu özelleştirme konu- sunda bize tam destek vereceğini açıkla- mıştır... Özellestirmeye gececek olursak bankadan önemli miktarda fınansman da sağlavıp, işsizlik tazminatı olarak kıülanabileceğiz.. kimsenin bumu bile kanamayacak. Bu açık destek tarafımı- za, Dünya Bankası'ndan bir niyet mek- tubu ik bildirilmiştir." Aynı dakikalarda Amerikan Büyü- kelçiliği de "alaıma" geçmişti... Eşı yeni doğum yapmış olan Büyükelçı Rtchard Barkley o günlerde Ânkara dışındaydı.. Büyükelçilik yetkilileri. Barkley'i bulup Devlet Bakanı Çiller'le "telefonda görüştürmeyi" başardılar: -Good afternoon Mrs. Çiller - Mister Ambassador... Nasılsınız? Eşinizin sağlık durumu nası!? Sizi bir konu ile ilgili olarak rahatsız ettim... TABA (Türk Amerikan İşadamlan Derneği) diye bir dernek var. Bu der- nek, İstanbul'da birtoplantıdüzenleni- yor, buna Başbakan Demirel'i de davet etmişler... Sizin de katılacağınızı duy- dum... - Yes madam? - Yalnız bir sorun var. Bu TABA. as- lında itibanru kavbetmiş. ciddıye alın- mayan bir kuruluştur. Sizin bu dernek yerine, Sedat Aloğlu'nun başkanlığını yaptığı Türk-Amerikan İş Konseyi'nı muhatap almamız daha iyi olacakür... ÇiBer, Barkley'i "saşırtan" bu telefon konuşmasından sonra rahat bir nefes aldı... Bizim Vadi olayını kamuoyuna açıklayan ve "hem eşini hem kendisini çok güç durumda bırakan" Lrdal Kaba- tepe'den ıntıkamını almıştı... Ameri- kahlar artık T A B A ' M silerlerdı defter- lerinden... Mektup DemirePe gidiyor Ünsal'dan oluşan "iki kişilik bir ekip"- le götürülüyordu. Devlet Bakanı Çiller. "özellikle" teş- vik kararlannı kendi "hükümranlığı"- na almıştı, evraklar mutlaka onun im- zasını taşımak durumundaydı. zaten "zamanına hakim olamıyordu". Artık işlere "hiç >etişemez" olmuştu. Teşvik Uygulama Genel Müdürii Hasan Mol- laoğulları'nda "teşvik" bekleyen dos- yalar adeta "küçük bir tepe" oluştur- maya başladı. Mollaoğullan birkaç kez Başbakan Çiller'e giderek bu ev- raklan imzalatmak istedi, ama Çiller bu işi haftalarca erteledi. Mollaoğul- lan, "belki bu işi Osman becerir" diye düşünerek dosyalan bir gün Ünsal'a verdi ve Bakan'a ımzaya götürmesını istedi... Ancak Osman Unsal da sonuç alamamıştı. Oysa teşvik belgesi alrruş bir sürü proje "fon kaynaklı kredi" bekliyordu. Üstelik fonda para da vardı. Yatınma- lar homurdanmaya başlamışlardı. yakınmalannı Başbakan Süleyman Demirel'e ilettiler. o ise Başbakanlık Müsteşan Necdet Seçkinöz'e talimat verdi: - Nedir buradaki mesele? Yaünma- lar neden bekletilivor? Seçkinoz Başbakan'ın yatınm teşvik belgelerinin neden geciktınldiği yolun- Oysa aynı günlerde Çiller'in "hesap- layamadtğı" bir gelişme de Başbakan- lık ta yaşanıyordu. Dünya Bankası'nın Ankara'daki temsilciliği, Washing- ton'dan gelen mektubun "kamuoyuna değiştirilerek açıklandığfnı saptamış, mektubun "tam metni"ni Başbakan Süleyman Demirel'e göndermişti. Demirel, Wiehen'in mektubunun Tür- kiye'ye hiç de "kayıtsız şartsız destek vaat etmediğT'ni orijinal metni görünce anladı. bu durum Çiller'e yönehk dü- şüncelerini epey "sarstı", arük Devlet Bakanı'na "fazla güvenemeyeceğini" anhyordu. "Bavyeralı dantşmanr Şehmuz öz- men, Çiller'i Almanya'da tanıtma çabalanru sürdürüyordu, bir gün iri yan. 'içtiği biralardan burnu kızarmış" bir Alman'la çıkageldi: - Bu yanımdaki bay. Klaus Otto Ski- bovvsid'dir. Bakan Harum'la görüşece- ğiz.. Çiller ikiliyi kabul etti. Skibovvski, ABD eski Başkanı Jimmy Carter'la çektirdiği bir polaroid fotoğrafı gurur- la gösterdiği bayan muhatabına şöyle dedi: - Ben dünya çapında tanınınm, size her türlü yardıma hazınm. İlk önerim şu. maddi durumu iyi olan bütün Al- man vatandaşlan, birer yat almayı da prensip edinmiştir. Bu yatlar çoğun- lukla Yugoslavya'daki limanlarda bu- lunuyor. Halbuki orada şimdi savaş var, siz bir çağn yapıp bu yatlan Türk limanlanna getirebilirsiniz... Çiller "pariak buMuğu" bu öneriye şöyle karşıhk verdi: - Bizim de yatımız var. Boğaz'daki evimizin önünde demirlidir... Ben de dünyaca tanınan bir insanım, İstan- bul'da zaman zaman çok ünlü konuk- lanm olmuştur... Şimdi sizden beni Al- manya'da baa önemli kişilerle tanıştır- manızı isteyeceğim. Önümüzdeki ni- san, mayıs aylannda bana yapılan bir davet üzerine Almanya'ya gjdebilirim. Acaba o zaman siz beni Şansölye Kohl'le görüştürebilir misiniz? Skibowski, Kohl randevusu için "eUn- den gelen tüm gayreti göstereceği"nı ifade ederek aynldı Çiller'in maka- mından... Bana büyükelçiyi bulun Çiller. Alman konuğunu 'hığurladık- tan" sonra, sekreterlerine seslendi: - Büyükelçi'yi bulamadınız mı hala? Sekreterler telaşla yanıt verdiler: - Şehir dışındaymış Sayın Bakanım... Anyoruz... Çiller. önündeki tabakta duran "sö- vüş tavuk budu"nu hırsla ısırarak son sözünü söyledi: - Bulun dedim... İşte o kadar... Tansu Çiller, değiştirerek açıkladığı mektubun Başbakan Süleyman Denürere de gönderilebileceğini hesaplavamamıştı. Dünya Bankası, Çiller'in, mektubu kamuoyuna açıklarken, metni değiştirdiğinin farkına varmıştı. Bunun üzerine tam metni Başbakanlığa da gönderdi. Mektubun hiç de "kayıtsız - şartsız destek" vermediğini gören Demirel'in Çiller'e güveni ciddi biçimde sarsıldı. Aynı günlerde Çiller'e bir Amerikalı konuk daha geldi... Skorsky helikop- terlerinin üreticisi olan United Tech- nologics kuruluşunun üst yöneticile- rinden Eugene Buckley, Çiller'e "neza- ket ziyareti"nde bulunacağını söyle- mişti. Çiller'i ABD'ye Connecticut'taki te- sisleri görmeye de davet eden Buckley gerçektende "nazik" bir adamdı. Dev- let Bakanı'na "zarif bir armağan getir- meyi de ihmal etmemışti... Pembe pelür kağıtlara "özenfc" sanlmış olan arma- ğan ortaya çıktığında göz kamaştırdı... Amerikan Kongre binasının Water- ford fırmasınca "kristal"den yapılmış minyatürii uzun süre Çiller'in masasını süstedi. Çiller'in özel danışmanı Dana Noyan ise o günlerde "hediye" sözcüğünü duyduğunda "sinir bozukluğu"na uğ- rar hale gelmişti. Çalışma arkadaşlan- na şöyle diyordu: " Ydbaşında gelen hedi>elere telefon- larla teşekkür etmekten canım çıktı. Bir sürü insanla telefon konuşması yapmak zorunda kaldım..." - Canım telefonlarla uğraşacağımı- za, matbu bir mektup kaleme ahp. her- kese onu gönderseydiniz ya... "Onu ben de biliyorum da, özer Bey uygun gönnedi, belge olurmuş.'Tevfık Allınok bürokraside "en bunalutılı" günlerini yaşıyordu. Hazine ve Dış Ti- caret Müsteşarhğı adeta "buhar- laşmıştı". İşler Tansu Çiller ile Osman Bakanı'nı "çileden çıkartfi" ve hiçbir zaman Başakanlığa gönderilmedi. Başbakan Süleyman Demirel, İranh meslektaşından "resmi davet" almıştı. Daveti kabul ederek ekim sonunda Tahran'a gitti. Tahran'a gıden "resmi heyef'te Tansu Çiller yer almadı. Çil- ler'e bağlı kuruluşlann tüm üst yöne- tıcılen ise Demirel'e eşlik ettiler. Çiller'- in Demirel başkanlığındakı heyetlere katılamaması kamuoyunda tartışıh- vordu. ÇiUer'in Tahran atağı Başbakan Demirel, Başbakan Yar- dıması Erdal İnönü'nün de aynı tarih- lerde "yurtdtşmda" olmasına karşıhk, protokole göre Devlet Bakanı Tansu Çiller'e vermesi gereken "Başbakanlık vekaletTni de Çiller'i atlayarak. Milli Savunma Bakanı Nevzat Ayaz'a dev- retti. Bu olaylar. basında "Demirel Çil- ler'i gözden çıkarttı" yorumlanna yol açtt. Devlet Bakanı. tam o sıralarda 9 Kasım 1992'de Tahran'da yapılacak İslam Kalkınma Bankalan Genel Ku- rulu'na katılmayı bu nedenle çok isti- yordu. Böylece kamuoyuna. "Demirel götürmedi, ama Çiller Tahran'a gitmeyi başardı" mesajı verilecekti. Ancak bu- rada bir güçlük başgösterdı. Türkiye'- nin Tahran'daki elçıhği Çiller"e şu uyanyı iletti: - Bir harum olarak Sayın Bakan'ın. Tahran'a gelebilmesi için buradaki ku- rallar gereği mutlaka çarşafa girmesi gerekecektir. Aynı bilgiler HDT Müsteşan Tevfık Alunok'a da iletilmişti ve Altınok. Tahran toplantısının organizasyonun- da bu nedenle yavaş davranıyordu. Çiller'in danışmanı Serpil Gogen, kasım ayı başında Altınok'u telefonla aradı: - Efendim Tahran gezisine. Saym Bakan'la birlikte ben de kaülacağım... Altınok ise yanıt vermedi. Demirel Çiller'i engelliyor daki sorusunu Çiller'e aktardı. Başba- kan Demirel'in bu işlerin geciktirilme- sinden ciddi rahatsızhk duyduğunu da söyledi. Çiller ise dosyalan, HDT Müs- teşan Tevfık Altınok ile Teşvik Uy- gulama Genel Müdürü Hasan Mollao- ğullan'nın "sumen altı ettikleri" savını ortaya attı. Oysa Seçkinoz. Başbakan Demirelin. "Bu dosyalar neden aylarca bekletüiyor" sorusuna >anıt buhrıak için. bekleyen kararlarla ilgili metinle- rin fotokopilerini daha önce Hazine'- den istetmiş ve evraklardaki tek eksiğin "Çiller'in imzası" olduğunu görmüştü. Çiller. Demırel'in dosyalann bekle- tilmesine "sinirlendiği"ni fark edince. "kendince" bir önlem aldı. Hasan Mol- laoğullan'nı aradı: - Hasan... Sen bu evraklan bana ay- larca geürmedin. Geciktik... Bana bu durumu kendi el yazınla bildireceksin. - Nasıl olur efendim? Ben defalarca geldim, siz imzalamadınız. - Hayır, benim dediğimi yapacaksın. Mollaoğullan hemen bir yazı kaleme alarak, evraktan geçirtti: "Bakanlık makamına; bekleyen yatı- rım teş>ik belgelerini 4 defa makama arz ettiğim halde imzalatmayı başara- madon. Bu işlemlerin aciliyeh'ni size an- larmakta güçlük çektim. Müsteşar Yardımcısı Osman L'nsal vasıtasıyla gi- rişünlerimi tekrarladım, buna sonuç ala- madım. evraklar bir türlü imzalanmadı. Arz olunur..." Mollaoğullan'nın bu yazısı Devlet Tahran Büyükelçilıği Çiller'in "ısrar- lı" tutumu üzerine "durumu" Dışişleri Bakalığı'na iletti. Dışişleri Bakanhğı da çabalara karşın Çiller'i ikna edemedi... Bunun üzerine üsi düzey bir Dışişleri Bakanhğı yetkilisi, Başbakan Süley- man Demirel'e bilgi u arz etti." - Efendim Sayın Çiller, Tahran'a git- mek istiyor ancak bazı sakıncalar var. bu konularda kendilerini ikna edeme- dik.. Her şeyden önce Tahran'a geldik- lerinde uçaktan çarşaf giymiş olarak inmiş olmalan gerekecek, toplantılara da bu şekilde katıunak zorunda kala- caklar. Demirel. bu sözleri duyunca hem şaşırdı hem de sinirlendi, o kadar ki. "almnda bir kızankhk" belirmişti ve kestirip atü: - Ne demek kardeşim? Atatürk. Tür- kiyesi'nde üle de Tahran'daki toplantı- ya katılmak istiyor diye bir harum bakanımıza "kara çarşaF giydirmek olur mu? Bunu duymamış olmayı ister- dim... Toplantıda bizi Tevfık (Altınok) temsiletsin... Tahran'daki toplantıya "Türkiye GuvemöriT olarak Tevfık Altınok git- ti, ancak Devlet Bakanı Çiller, Tah- ran'a gidememesinden Altınok'u so- rumlu tuttu v e müsteşan ile "küstü". Yaşanan bu olaylar "ciddi devlet adamı" olarak tanınan Tevfık Altı- nok'u "ümitsizüge" sevk ediyordu, du- rumu birkaç kez Başbakan Demirel'e aktarmış, ancak. "sabref yanıtını almıştı. 26 şubat öğleden sonrasında. beraberindeki Japon heyeti ile yeni Başbakanhk binasındaki Demirel ran- devusuna giderken. karannı verdi. De- mirel'e "istifa mektubu"nu verecekü. Demirel. Altınok'taki kararhhği far- ketmişti, üzüntüyle Müsteşan Seçki- nöz'ü çağırdı: - Necdet Bey... İşleme koyahm. Tev- fık aynhyor. Başbakan daha sonra Alunok'a döndü: - Tevfık Bey... Ben bunu geçici bir aynlık olarak görmek istiyorum... Devletin senin gibi değerli bir bürokra- tan beklediği çok hizmetler vardır... İleride veniden beraber çahşacağız. Çiller ise isüfayı nasıl değerlendir- diğini soranlara, "kendi kararlandır" demekle yetindi ama. "yakın çevresi- ne" bu olaydan duyduğu "büyük sevin- ci" açıkca ifade etmekten kaçınmadı. Ne de olsa "nefret ettiği" birinden daha kurtuluyordu. YARIN: Cllleryalnız kalıyor ÇALIŞMA HAYATI Grevve lokavtlarda 10yüda 20milyon işgîinükayboldu • 1984-1993 yıllan arasmda gerçekleşen toplam 1683 grev ve 429 lokavt tan 700 bine yakın işçietkilendi. İSTANBUL (AA) - Çalışma >aşamında 1984-1993 yıllanm kapsayan 10 yılhk dönemde toplam 1.683 greve 510 bin 494 işçi katılırken, kaybolan işgünü sayısı 16 milyon 204 bin 408 ol- du. Çahşma ve Sosyal Güvenlik Bakanhğı verilerine dayanıla- rak yapılan hesaplamalara gö- re, aynı dönem içinde yaşanan 429 lokavtın kapsamına 158 bin 163 ışçi girerken, lokavtlar- la kaybolan işgünü sayısı 4 mil- yon 596 bin 223'e ulaştı. 1984-1993 yıllan arasında en çok grev, 1990 yıhnda yaşandı. 1990'daki toplam 458 greve, 166 bin 306 işçi katıhhrken, bu grevler sonucu kaybolan işgü- nü sayısı 3 milyon 466 bin 550 olarak gerçekleşti. 12 Eylül 1980 tarihinde baş- latılan grev ve lokavt yasağının kaldınldığı 1984>ıhnda, yalnız- ca 4 grev yaşandı. Bu 4 greve 561 işçi katıldı ve kaybolan iş- günü sayısı 4 bin 947 oldu. Hiç lokavtın yaşanmadığı bu yıl, 4 bin 258 işyerinde 340 bin 95 iş- çiyi kapsayan 1.185 sözleşme imzalandı. 1985 ve 1986 yılllannda ger- çekleşen grev sayısı 21 olurken, bu grevlere. 1985 yıhnda 2 bin 410. 1986 yıhnda ise 7 bin 926 işçi katıldı. Kaybolan işgünü sayısı 1985 yıhnda 194 bin 296, 1986 yıhnda ise 234 bin 940 ol- du. 1985 yıhnda yaşanan 3 lo- kavt, 184 işçiyi kapsarken, kay- bolan işgünü sayısı 13 bin 695 olarak belirlendi. Lokavtlarda patlama 1987 yıhnda, bir önceki yıla göre, grevler 15 kat artarak 307'ye ulaşırken, greve katılan işçi sayısı 29 bin 734'e, kaybo- lan işgünü sayısı ise 1 milyon 961 bin 940'a çıktı. Aynı yıl lo- kavtlarda patlama yaşandı. Toplam 221 lokavt. 10 bin 384 işçiyi kapsarken, bu lokavtlar- da kaybolan işgünü sayısı 484 bin 572'ye ulaştı. 1988-1989 yıllannda toplam 327 greve, 69 bin 492 işçi katıhr- ken, 4 milyon 804 bin 62 işgünü kayboldu. 1988 yıhnda, toplam 112 lokavt sonucu kaybolan iş- günü sayısı 1 milyon 85 bin 57'- ye ulaştı. 1989 yıhnda ise lokavi sayısı 7'ye düştü. Bu 7 lokavtta kaybolan işgünü sayısı 190 bin 755 idi. Grevler yılı 1990 1990 yıhnda son 10 yıhn en fazla grevi yaşandı. Türkiye ça- pında yaşanan toplan 458 greve 166 bin 306 işçi katıldı. Bu yıl kaybolan işgünü sayısı 3 mil- yon 466 bin 550 olurken, top- lam 41 lokavt yaşandı. 58 bin 439 işçiyi kapsayan bu lokavt- lar yüzünden kaybolan işgünü sayısı 1 milyon 188 bin 91 ola- rak gerçekleşti. 1991 yıhnda grev sayısı 39, bu grevlere katılan işçi sayısı 164 bin 968 ve kaybolan işgünü sa- yısı 3 milyon 809 bin 354 oldu. Aynı Yıl ilan edilen 25 lokavt, 60 bin 936 işçiyi kapsadı: lo- kavtlarla kaybolan işgünü sayı- sı da 1 milyon 188 bin 719 ile son 10 yıhn en yüksek rakamı- na ulaştı. 1991 yıhnda, imzalanan söz- leşme sayısında da rekor kınldı. 13 bin 169 işyerinde 1 milyon 89 bin 549 işçiyi kapsayan 5 bin 30 sözleşme yapıldı. 1992 yıhnda, 62 bin 189 işçi- nin katıldığı 98 grev yaşanır- ken, kaybolan işgünü sayısı 1 milyon 153 bin 578'e indi. Aynı yıl, 2 bin 284 işçiyi kapsayan 11 lokavtla, kaybolan işgünü sayı- sı 158 bin 545'e geriledi. Toplam 6 bin 908 işçinin ka- tıldığı 49 grevin yaşandığı 1993 yıhnda ise, kaybolan işgünü sa- yısı 574 bin 741 oldu. Aynı yıl, bin 437 işçinin dahil olduğu 9 lokavt yaşandı. Kaybolan işgünü sayısı ise 286 bin 789 oldu. 1984-1993 yıllan arasında, toplam 108 bin 61 işyerinde. 7 milyon 441 bin 468 işçiyi kapsa- yan 26 bin 671 sözleşme imza- landı. Şekerhastasıkadınlara hamilelikuyarısı İZMİR (AA) - Şeker hastası olan kadınlann, hamüeliklerini doktor kontrolünde başlatma- lan gerektiği bildirildi. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Erişkin Endokrinolo- ji Bölümü öğreüm üyesi Doç. Dr. Sema Yeşil, yapüğı açıkla- mada, genlerde var olan şeke- rin, hamilelikle ortaya çıkabile- ceğini söyledi. Fazla doğumun diabet açı- sından risk oluşturduğunu kay- deden Doç. Dr. Yeşil, şöyle ko- nuştu: "Örneğin 5 doğum yapan bir kadın, hiç doğum yapmamış bir kadına göre, diabet açısından 3 kat daha risklidir. Gebelikte mutlaka kan şekeri kontrolü ya- pılmalıdır. Şeker hastalığı olanlann ge- belik öncesi doktor kontrolüne girip. planlı şekilde hamikliği başlatmalan gerekir. Özellikle gebeliğin ilk haf- talannda kan şekeri iyi ayarlan- malıdır. Çünkü doğumsal ano- maifler, gebeliğin ilk haftalan- nda ortaya çıkar." Doğuma kadar ilk 20 hafta- da, anne adaylannın 15 günde bir; sonra ise haftada bir doktor kontrolünden geçmesinin şart olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Yeşil. şeker hastası olan annele- rin doğumlanru tam teşeküllü bir sağlık kurumunda yapma- lannı ve bebeğin ilk saatlerinde özenh bakıhnasını önerdi. Annedeki kan şekeri yüksek- hğinin bebeğe geçtiğini behrten Doç. Dr. Yeşil. şunlan kaydet- ü: "Hamilelikte, yüksek şeker nedeniyle bebek, irileşmesine karşm gelişemiyor. Şeker teda- visi, bebek ve anne ölümterini azaltıyor. ancak kusurlu doğum- lan önleyemiyor. Bu yüzden ai- lesinde şeker hastalığı olan, şiş- man, gebeliğinde kan şeker yükselen kadınlar dikkatli olma ldar. Ayrıca. her hamile kadınd; mini glikoz testi ile diabet tara ması vapdmalı."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle