Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22ŞUBAT1994SALI
14 DUNYADAN
ABD haberalma örgütlerine göre, Mısır'da şeriatçılar eylemlere devam ederse, Mübarek iktidardan düşecek
Mübarekyönetimibıçaksıründa• Yönetimin, kökten
dincilerle başa çıkmak
için şiddete başvururken,
şeriatçılann eylemlerine
zemin haarlayan
toplumsal sorunlann
üstüne gitmemesi Mısır'ı
kargaşaya sürüklüyor.
A
merikan haberalma ör-
gütleri, Mısır'daki şeri-
atçılann terör eylemle-
rine devam etmeleri durumun-
da, Mübarek'in devrilme
olasılığının gıderek güçlendiği-
ne dikkat çekerek, Ortadoğu'-
da Batılılann çıkarlannın tehli-
keye gireceğini belirtiyor.
Haberalma örgütlerinin ko-
nuya ilişkin hazırladıklan ra-
porda, kökten dinci akımlann
eylemlerini şimdiki hızıyla sür-
dükleri takdirde, Mübarek'ın
iktidardan düşeceği ve ülkenin
ekonomik bir kargaşa ve içsa-
vaşa sürükleneceği kaydedili-
yor.
Ulusal Haberalma Örgütleri-
mn Tahminleri adı altında ya-
yınlanan raporda, İslami terör
örgütlerinin yaşadışı eylemleri-
nin sonucunda, Mübarek yöne-
timinin devrileceği ve bölgede
Amerikan çıkarlannın tehh'ke-
ye gireceği iddia ediliyor. Oysa.
Mübarek. ülkede her şeyin de-
netimi altında olduğunu vurgu-
layarak, yabana medyanın ko-
nuyu abarttığmı söylüyor.
ABD ise Mısır'daki gelişme-
lerden büyük kaygı duyuyor.
Polis baskınlan, tutukl'ulann
maruz kaldığı işkenceler, askeri
mahkemeler ve ıdamlar ABD-
nin bu görüşlerini güçlendiri-
yor. Kökten dincilerin varlık
nedeni olan sosyal sorunlara
Terörün ve ölüm olaylannın giderek arttığı Mısır'da, Mübarek yönetimi, şeriatçıları susturmak için sert önlemler alıyor.
ilişkin hiçbir önlemin almma-
ması da kötümserlik tohumla-
nnın yeşermesine yol açıyor.
Gectiğimiz yıl İsrail Haberal-
ma Örgütü'nün haarladığı bir
rapor, söz konusu rapor ile
benzer görüşleri paylaşıyor. İs-
rail raporunda da Mübarek yö-
netiminin sağlam temellere
oturmadığı, İslami terör örgüt-
lerinın eylemlen karşısında iyi-
ce zayıflayacağı öne sürülüyor-
du.
Diğer taraftan Mısır, Filistin'
Kurtuluş Örgütü ile İsrail arası-
nda gerçekleştirilmeye çahşılan
banşı tüm gücüyle destekleyen
ülkelerin başında geliyor.
Kahire'de Mübarek'in dev-
rilmesiyle yönetimi ele geçire-
cek kökten dinci bir iktidann.
Camp Davıd Antlaşmasını hiçe
sayarak, Mısır ve İsrail arasın-
daki banşı göz ardı edeceğine
kesin gözüyle bakılıyor. Aynca
İran ile ilişkilerde büyük bir ya-
kınlaşma döneminin başlaya-
cağına da dikkat çekiliyor. Za-
ten, İran'ın Mısır'daki İslami
terör örgütlerine para ve silah
desteği sağladığı ve teröristleri
eğittiği biliniyor.
Bu aşamada ABD'nin müda-
hele etmeye niyetinın olmadığı
sezıliyor. Gerçi, Mübarek terö-
nstlere karşı aldığı sert önlem-
ler karşısında halkın coğunlu-
ğunun desteğine sahip. Sanık-
lar toplu halde yargt önüne
çıkartıhp, toplu halde idam edi-
liyor. Yalnızca geçtiğimiz haf-
ta. resmi rakamlara göre 942 ki-
şinın tutuklandığı bildirildi.
Amerikalı yetkililerin uygu-
lanan sert tedbirlenn yararlı ol-
mayacağına ilişkin uyanlanna
karşın, Mübarek tutumunda
herhangi bir değişiklik yapma-
ya istekli görünmüyor.
Amerikalı uzmanlann, top-
lumsal sorunlann baskıyla de-
ğil, köklü reformlarla çözülece-
ği doğrultusunda uyanlan.
şimdilık taraftar bulamıyor.
Mübarek, ülkedeki tüm laik
partilerle ülke genelinde bir uz-
laşmaya giderek, kökten dıncı-
leri yalnız bırakmayı planlıyor.
Ancak, siyasi gözlemciler bu-
nun da yarar sağlamayacağı
görüşünde.
Şıddet olaylan can almaya
devam ediyor. 1991'de 96 terö-
nst ve polis öldürüldü. Bu sayı
1992'de 322'yeçıktı. Geçtiğimiz
yıl ölü sayısı 1116'ya ulaştı. Te-
röristler son günlerde, yabana
turistlen hedef alarak turizm
gelirlerini düşürmeyı hedefli-
yor.
Terör örgütlerinin başında
İslami Grup adındaki kuruluş
geliyor.
İçinde bulunduğumuz ay ör-
güt şu duyuruyu yaptı:"Mısır'-
da bulunan turistleri ve yabancı
yatırımcıları ülkeyi en kısa za-
manda terketmeİeri doğrultu-
sunda uyarıyoruz. Zira, yakında
geniş çaplı eylemlere başlaya-
cağız. İnanclanmızı savunmak
için savaşıyonız. Hüsnü Müba-
rek'in diktasında insan hakları
ve yasalar ayaklar altına alını-
yor."
Mısır'ın güneyinde mevzıle-
nen İslami terör örgütleri, kök-
ten dinciler tarafından fınanse
edilen okullar, hastaneler, fab-
rikalar açıyor ve yoksul halka
hükümetin giremediği bölgeler-
de hizmet götürüyor.
İran'da gerçekleştirilen İslam
devrimi ile Mısır'daki eylemler
arasında büyük bir koşutluk
bulunduğundan, Mübarek yö-
netimi, teröristlerin İran tarafı-
ndan desteklendiğini ileri sürü-
yor.
Siyasi gözlemciler. Mısır'da
kökten dincilerin başanya ulaş-
ması durumunda, tüm kuzey
Afrika ülkelerindekı yönetimin
şenatçılann eline geçeceğini
önesürüyor.
Aynca Körfez ülkelennden
Suudi Arabistan ve Kuveyt'in
de bu gelişmelerden etkilenece-
ğine dikkat çekiyor
James Adams
The Sunday Tımes
Kurbanın cellata
dönüştüğü gece...
A
rkadaşım Cemile,
"Adamlan dışarı çıkarıp
öldürdüler" dediğınde,
acaba yanlış mı duydum. diye
düşündüm. İCucağımda
Cemile'nin küçük kızı. çamurlu
parmaklanyla defterime imza
aüp duruyordu. Cemile'den çıt
çıkmıyordu.
"Onlan öldürdünüz mü?"
diye sordum aptal aptal. Cemi-
le anlamadığnTU sandı. Una bu-
lanmış parmaklannı boğazma
götürüp "öldüler, öMüler" diye
usulcacık fısıldadı. Sonra sor-
du: "tngiltere'de de böyle şeyler
yapariar mı?" Ne diyeceğimi bi-
lemedim.
Moskova'dan Tacikistan'ın.
antropolog olarak 12 ayımı ge-
çireceğim bu uzak köyüne gelir-
ken daha kötüsünü ummuş-
tum. Gelirken, içsavaşın yıkıcı-
hğmı ve arkadaşlanmın da
bundan çok fazla kaçamayaca-
ğını biliyordum. Hatta kurban
olduklannı bile düşünmüştüm.
Ama katil olmak?.. Bu
aklımın köşesinden bile geçme-
mişti. Şiddete başvuramayacak
kadar yalın ve naziktiler. Ya da
kış akşamlan birlikte, Rusça
seslendirilmiş Meksika yapımı
pembe dızileri izlerken öyle gö-
rünüyorlardı.
T.acik köylülerle
Pamirliler arasında
egemen olan banş
havası, içsavaş
yüzünden kayboldu.
Şimdi Tacikler,
sıranın bir gün
kendilerinede
geleceğini bilerek,
komşulanna şiddet
uyguluyor.
Ancak birkaç hafta önce
Moskova'ya gelen haberler
tüylerimi ürpertmıştı. İçsavaşı
izlemeye gelen Hollandalı bir
diplomat, vadinin komünızm
karşıtı güçlerin eline geçtiğini
söylüyordu. Arkadaşlanm ge-
nellikle komünizm yanhlan ol-
duğundan. muhalefet gerçek-
ten kontrolü ele geçirdiyse, ilk
öldürülenler arasında yer ala-
caklardı.
ISokağa çıkmaya
bile korkuyorlar
Hemen Duşanbe'ye uçup,
sordum soruşturdum. Kentte
savaş terörü esiyordu. Oteller
Rus birlikleri ve yardım görev-
lileriyle dolup taşıyordu. Süre-
gerleşen yakıt sıkıntısı yüzün-
den arabalar olduklan yerde
kalmışü ve insanlar saat 16.00'-
dan sonra sokağa çıkmaya kor-
kuyordu.
Köyün başına gelenlerden
kimsenin haberi yoktu, hemen
bir arabaya atladım. Şoföre
sorular sordum: "Bölgedeki
tüm köpriiler yıkılmış mıydı?
Savaş yüzünden miydiT"
Alaycı bir tavırla "Yok
canmt, deprem oldu" dedi. Ken-
dimi aptal gibi hissettim. Köye
vardım, sanki değişen bir şey
yoktu. Keçiler yine eskisi gibi
yollardaydı Evet, haklıydım,
bu insanlar şiddete başvura-
mazdı. Sonra Cemile'ye gittim
(tabii bu gerçek ismi değil). Ce-
mile. Gorbaçov ya da Margaret
Thatcher hakkında tartışmala-
ra girmeyi seven zeki bir kadın.
Ancak bu kez Pamirliler hak-
kında konuşuyordu.
Genellikle Pamir dağlannda
yaşıyorlardı ama bir avuç ka-
dan yaylaya inmişti. O kadar
uzun zamandır buradaydılar
ki, Tacikler onlarla birlikte yi-
yor. düğün törenlerine katılı-
yordu. Köydeki öteki insanlar-
dan farksızdılar.
I Misafirliğe gidip
I cinayet işlediler
Hele James Dean'e benzeyen
bir Pamir genci, köydeki bütün
kızlann sevgilisiydı. Cemile,
"Pamirlileri alıp götürdüler" de-
di yavaşça. Sonra bir monoloğa
başladı. Oyküsü şöyleydi:
Aylarca süren savaşlardan ve
korkudan sonra bir gün, hükü-
met güçleri vadiye gelmişti. Pa-
mirlileri bulmak için Cemile'-
nin kocasına ve başka köylülere
sorular yöneltmişlerdi.
Korkudan dehşete kapılan
Tacikler, Pamirli komşulannın
evine gıtmiş ve karanhk bastı-
nnca hepsini öldürmüştü.
Tacikler evlerine gidince Pa-
mirliler akşam yemeğine kal-
malannı istemişti. James De-
an'e benzeyen genç de ora-
damıydı. bilmiyorum. Orday-
sa, kaderini ne zaman farket-
mişü?
"Peki niye, niye onlar" diye
sordum. Bağırmak istedim,
sonra, Taakistan. Gürcistan,
Azerbaycan ve Bosna'daki,
söylenmemiş öyküleri, korku-
lanyla. komşulanna yöneldik-
leri korkunç geceler yaşayan
daha bınlerce kadın olduğunu
düşündüm.
Cemile sorumu yanıtlamadı,
yalnız şunlan söylemekle yetin-
di:
"Çok korkunçtu. Bunu hak
etmediler."
Kızı oynamaya dışan çıkınca
sessiz sessiz ağlamaya başladı.
Belki, iki yıl öncesine kadar
huzur dolu olan köyüne yas
tutuyordu.
Ama göz yaşlannın Pamirli-
ler için de döküldüğüne emi-
nim.
Hepsinden öte, içini bir deh-
şet duygusu kaplamıştı. Pamir-
liler dönerse, cinayetlenn bir
sonraki kurbanının kocası ola-
cağını biliyordu.
Gillian Tett
Financial Times
dtenazl
Öbnek bireysel
bir hak nudır?
I
ngiltere parlamentosunda. Lordlar Kamarası'na
bağlı Tıbbi Ahlak Komitesi'nin hazırladığı rapo-
run 237. maddesi gönüllü ötenazi (ıstırapsız
olüm) tartışmasını tümüyle reddediyor. Bu maddeye
göre ötenazi, kasıtlı öldürme olgusunu yasaklayan
görüşü çürütecek kadar ciddı bir gerekçe olarak gö-
rülmüyor. Aynca komite, ölümü kişisel bir olay ola- •
rak değerlendirmiyor. 237 madde bu konuda şöyle
diyor: "Ötenazi taitışmasında bireysel çıkarlar. toplu-
mun çıkarlarından soyutlanamaz."
Gönüllü ötenazi tartışması giderek zorlayıcı bir un-
sur haline geliyor. Günümüzde teknolojik gelişmeler
insan yaşamını uzatmak için seferber ediliyor. İnsan
vücudunun ve beyninin en işe yaramaz hale geldiği
durumlarda bile insanlan canlı tutmak için doktorlar
ellerinden geleni yapıyor. Sonuçta. bir insanın ölmesi
aylan hatta yıllan buluyor. Bu arada hastanın kendisi
de yakınlan da büyük ölçüde ıstırap çekmiş oluyor.
Aynca hastanın altından kalkamayacağı miktarlarda
paralar harcanıyor. Ötenazi taraftarlan soruyor:
"İnsan yaşamının saygın ve huzurlu bir şekilde son btıl-
masına niçin izin verilmiyor? İnsanlan onursuzca ya-
şatmaya çalışmak neden?"
İstem dışı gerçekleştirilen ötenazi bile bazı durum-
larda. tek çözüm olarak öne sürülüyor. Nietzsche'nin
şu sözlerine hak vermemek elde değil:"lnsan onunı ile
yaşamanın mümkün olmadığı durumlarda, onurlu bir
şekilde ölmeyi tercih ederim."
9 ^ * Prematüre bebek-
O
lerin durumu en çok
I ' tartışılan konuîar-
t e n a Z İ
• £Sriaek
St"
lan bazı prematüre
bebekler, yaşadıklan
sürece ailelerine acı
veren birer canlı ol-
maktan öteye gitmi-
yor. Belki de bilimsel
becerikliliğimizi bir
kenara bırakıp, ya-
salann da desteği ile
sürdürülmesi çok
zor bir yaşamdan
huzurlu bir şekilde
aynlmanın yollannı
aramalıyız. Zaten
sakat olduğu do-
ğumdan önce anlaşı-
lan ceninleri almıyor
muyuz? Bu
saydığımız nedenler-
le. ötenazi karşıtı bir
tartışmaya girmenin
ne denli zor olduğu-
nu görüyoruz. Yine de doktorlann iyileştirme çaba-
lanna güven duyulmah, ne kadar zor olursa olsun tek
çare olarak ölüme sanlanlara başka çözümlerin oldu-
ğuhatırlatılmalı.
Ötenazi konusunda kesin bir yargıya varmak zor.
Oxford Üniversitesinden hukuk profesörü Ronald
Dvrorkin pek çok insanın sonuçlan yeterince tartma-
dan çocuk aldırdığını ve ötenazi taraftan olduğunu
belirtiyor. Profesöre göre insanlann ötenaziye karşı
veya taraftar olmalan, ince eleyip, sık dokumadan el-
de ettikleri kaba bir yaşam kavramına dayanıyor.
Dworkin son yazdığı Yaşamı Yönetmek adh kita-
bında, ötenazi taraftarlannı liberaller. karşıtlan tutu-
cular olarak nitelendiriyor. İki taraf da haklılıklannı
tartışırken yaşamın kutsallığı üzerinde duruyorlar.
Liberaller yaşamın kutsal olduğunu ileri sürerek, ya-
şamın insan onuruna yakışır bir şekilde sürdürülmesi
gerektiğini ifade ediyorlar. Öte yandan, tutucular ya-
şam kutsal olduğu için müdahale edilmesine karşı
çıkıyor. Dworkin ötenazi konusunda kendini liberal
olarak tanımlıyor. Tıbbi Ahlak Komitesine sunduğu
rapor, tartışmalan oldukça kıaştırmakla birlikte, ko-
mitenin aldığı karan etkiiemedi. Dworkin'in kuramı
reddedildi.
Bryan Appleyard
The Independent
tenazi
karşıtlanyla
savunuculan
arasında ateşli
tartışmalar
sürerken,
Nietzsche'nin şu
sözlerine kulak
kabartmamak elde
değil: İnsan onunı
ile yaşamanın
mümkün olmadığı
durumlarda, onurlu
bir şekilde ölmeyi
tercih ederim.
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Altındağ'da Bir Gövde
GösterisL.d)
Pazar günü, SHP'nın Altındağ'da sokağa çıkışmı izledim.
SHP Altındağ llçe Merkezı'nden bıne yakın arabayla çıktık.
İki saati aşkın bir süre, Uğur Mumcu Kültür Merkezı'ne dek,
caddelerı, sokakları arşınladık SHP Anakent Beledıyesı
başkan adayı Korel Göymen. Altındağ Belediyesı başkan
adayı Ali Rıza Koç, SHP'nın Altındağ'dan seçılmış mılletve-
killeri Salman Kaya ile Mehmet Kerimoğlu arabanın üs-
tündeler. Altındağlı SHP'lılerın yenı buldukları savsözler-
den (sloganlardan) bırı şu1
- Demokrasi boynumuza borç, başkanımız Ali Rıza Koç.
Çoktandır seçım görmeyince herkes susamış gibi. Soka-
ğın tadı bir başka mı ne?
Yukarıdan halka, yapılanlar anlatılıyor birkaç sözcükle:
- Beş yılda 120 kilometre yol açtık! Ali Rıza Koç'un sesi:
- Se^ yıl önce bizi göreve getirdiniz, memnunsanız des-
tekleyin, değılseniz eleştirin. Herkese eşıt hizmet ettik. Bir
beş yıl daha yetkı verin, buraları Çankaya yapalım, Çanka-
ya!
Feridun Çelık Mahallesi'nde, ANAP'ın araba kafilesiyle
karşılaşıyoruz. O da kalabalık. ANAP adayı Celal Ceyian'ın
çok para döktüğü söylenıyor ANAP, eski Altındağ Beledi-
yesi Başkanı Muzaffer Ablgan ın yerine, merkez yoklama-
sıyla Celal Ceytan'ı gosterdı. Celal Ceylan gelirse bütün
kültürel etkinlıklerin 'duracağını söylüyor SHP'liler. ANAP
konvoyundan sövgüler geliyor. Şoför:
- Ben de senin! karşılığını veriyor.
Kızıldere'nin üstünde bir doğal kayalık var; belediye baş-
kan yardımcısı Aslan Alp:
- Bu tepeyi demokrasi anıtı yapacağız, dıyor, doğal bir
anıt.
Yanımda oturan Melek Kerimoğlu çok heyecanlı. Melek
Kerimoğlu, Milletvekılı Mehmet Kerimoğlu nun eşi. Kımi
yerlerden geçerken, elle kurt ışareti yapıyorlar, bunlar ırk-
çılar. "Dalokay Gobeği" denılen yerde selamlar artıyor
Korel Göymen karşılık veriyor:
- Merhaba arkadaşlar, merhaba bacım! Merhaba CHP...
Başörtülü bir kadın öpücük gönderıyor, el sallıyor.
önder Mahallesi'nde, selam ne demek, yaprak kımılda-
mıyor desem yeri SHP Altındağ llçe Başkant Hüseyin Ka-
ya:
- Önder, Hacılar, Ulubey; bu üç mahallede 7 bin oy var,
biz buralarda beş yüz oy alamayız! dıyor. Battalgazi'de se-
lam verenler çoğalıyor. Şoförümüz konuşuyor:
- Aslında demokrat olmayan adamlara kravat taktırma-
yacaksın! dıyor. Oradan ayıracaksın, demokrat mı, değil
mı?
Altındağ Beledıyesi Başkan Yardımcısı Aslan Alp, eski
TRT'cı, sosyal demokrat beledıyelerle ılgili bir özeleştiri
yapıyor:
- Sosyal demokratlar, kendi kendilerinin akrebıdır. Yap-
tıklarımızı halka, seçımden seçime anlatıyoruz. Dıyelım
100 metre koşuyoruz, bunun 50 metresıni iyi koşmuşuz, bu
elli metreyı anlatmıyoruz Politika, güzel şeyler yapılmışsa
bunun anlatılmasıdır. Biz, Altındağ'da çok şey yaptık. An-
cak, Anakent Belediyesı Başkanlığı sırasında Murat Kara-
yalçın, bize üç kez geldil Bunların anlatılması polıtıkacılara
düserdi.
Örneğin, birpark yapılıyor Bu anlatılmıyor insanlara:
- Bak, bu park senın çocukların ıçın yapıldı, ben bu parkı
yaptım, senın çocukların için. Bunu sen de destekle. Çocu-
ğunu gönder parka, oynasın!
Bir de, yaptığın bu parkı sık sık denetleyeceksın. Bat-
kent'te açılan Tonguç Parkı mezbelelığe dönmüş, kımse
bakmıyor. öyle açacağınıza açmayın barı!
Bir örnek vereceğim: Torbalı Beledıyesi Başkanı Ertan
Ünver'ı herkes tanır. Ünver, hemen her sabah saat 04.00'-
lerde, 05.00'lerde kalkar, belediyenin başlattığı işleri denet-
lermiş. Sonra gelir yatarmış. Bir sabah, biri telefon etmiş:
- Belediye başkanının evi mı?
- Evet!
- Bu sabah erkenden, Torbalı'nın içinde dolaşan birini
gördüm. Size benziyordu çok!
- Evet, bendım!
- Bakın, ben sizin partmızden değılım, ama karar verdım,
oyum sızin!
Bir partınin sıyasal kadroları, belediye meclisi üyeleri, il
ile genel merkez yetkılılerı, beledıyelerı yalnız bırakmışlar
Politika olmadan halkla nasıl kaynaşacak belediyeler?
Aslan Alp anlatıyor:
- 1989'da SHP belediyeleri, ANAP'ın tümüyle başarısız
olmasmdan dolayı kazanmış değil Bu, halkın 12Eylül'den
çıkmasının SHP'ye yansıması oldu. SHP, "katılımcılık, ço-
ğulculuk. saydam beledıyecilik" dedı, bu çabalar sonunda
oylar SHP'ye yöneldı. 12 Mart'tan sonra da böyle oldu. SHP,
gerçekte uygulamalarıyla, bunun ıçıni doldurmalıydı. Partı,
bunu dolduramadı Sıyasal motıvasyonun (güdülenmenın)
yetersızlığı bu sonuçlan doğurdu. Çok şey yapıp, bunu an-
latamamış olmak gerçekten acı, diye düşündüm...
DSP'den Altındağ'da ilçe yönetim kurulu SHP'ye geçmiş
Burada Refah'ın adı bile duyulmuyormuş. CHP'den Yaşar
Seyman'ın yollarda fotoğraflarını gördüm "2000 oy ancak
alır!" dıyorlar.
Uğur Mumcu Kültür Merkezi'ne geldik. iki bın kışı salonu
doldurdu. Bunlar, duygudaşlar değil, bu seçımde görev
alacak olanlarmış. Anladığım, SHP, belediyenin çabalarıy-
la Altındağ'da önde götürüyor. Uğur Mumcu Kultur Mer-
kezı'nde, SHP'ye geçen ANAP'ın eski Belediye Başkanı
Ünal Gürer, DYP'de adaylığı kabul edılmeyen Halil Günay-
dın, SHP II Sekreterı Hacı Demir ile SHP Genel Sekreter
Yardımcısı Ertöz Vahit Suiçmez de vardı. Kalabalıklar ko-
nukları ayaktaalkışlıyorlardı.
BULMACA
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA:
1/ Bahkçılann gece balık-
lan çekmek için yaktıkla-
n ateş. 2/ Eski yapı ya da
kent kalıntısı... Şiddetli
belirtilerle başlayıp kısa
sürede ağırlaşan hastalık-
lar için kullanılan sözcük.
3/ Sarkaç... Derviş sela-
mı. 4/ Dandan yapılan
şarabın kımıza kanştınl-
masıyla elde edilen eski
bir Türk içkisi. 5/ Tut-
sak... Alın ya da boynuz-
la vuruş. 6/ Geçimsizlik,
anlaşmazlık... Saçın küçük tutam-
lar biçiminde değişik renklerde
boyanmış durumu. 7/ Boru sesi...
Keman yapımıyla ünlü bir İtalyan
ailesi. 8/ Şeker hastalığı. 9/ Pa>...
Eskiden Karagöz oynatılan kah-
velere verilen ad.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Mimarlıkta, yağmur suyunun
çatının dışına atılması için yapıya
dik olarak düzenlenen kısa oluk...
Tavlada bir sayı. 2/ Karakter...
Büyük bakraç. 3/ Motorun eskiyen ya da aksayan parçalannı
değiştirerek ya da onararak motoru yeni duruma getirme işle-
mi. 4/ Armudu, keçisi ve kedisi ünlüdür... Yemek. 5/ Utanç
duyma... Eski dilde aşık kemiği. 6/ Bıçak bilemeye yarayan çe-
likten, çubuk biçiminde araç... Çelikçomak oyununa ve bu
oyunda kullanılan değneğe verilen ad. 7/ Bir renk... Bademden
yapılan bir şerbet. 8/ Uğursuzluk. 9/ Gizli yer, köşe bucak...
Ariz Nesin'in bir tiyatro yapıü.