Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 KASIM1993 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
SHP, üniversrte
mezunu
çayaanyor
•ANKARA (UBA) - SHP
yönetimi, "üniversıte
mezunu çaycı" anyor.
Halkla ilişkiler bölümünü
geliştirerek yenileştiren SHP
yönetimi, bu bölüme aldığı
bayan elemanlardan sonra,
çay servisleri için de hem
ba> an hem de yüksekokul
mezunu eleman aramaya
başladı.SHPMYKüyesı
Nilgün Süer'in yürüttüğü
çalışmalar doğrultusunda
SHP'de başlatılan '"görüntü
değişimi"nin partinin diğer
birimlerine de yansıyacağı
belirtildi. 8 katlı genel merkez
binasının hemen her katında
bırçay ocağı bulunuyor.
SHP yöneticileri. ahnacak
bayan elemanlann özellikle
"güler yüzlü" olmasını
istiyorlar. Halkla ilişkiler
bölümünde olduğu gibi çay
servislerinde bulunacak
bayan elemanlardan da parti
genel merkezine gelen
konuklara güleryüz
göstermeleri istenıyor.
'Vergi sistemi,
gücsüzü eziyor'
•ANKARA (AA)-RP
Genel Başkan Yardımcısı
Fehim Adak. KDV arlışı ve
zamlann en çok fakir kesimi
etkilediğini belirterek
'"Esasen mevcut vergı
sistemi, tümü ile güçsüzleri
ezen birsistemdir" dedi.
Adak. RP Genel
Merkezı'nde düzenlediği
basın toplantısında,
Başbakan Tansu Çiller'in
"KDV aıtışlannı terörle
mücadele masraflannı
karşılamak için getirdıği"
iddiasında bulunduğunu
kaydederek. şöyle konuştu:
"Halbuki. Türkiye'nin dış
borcu bugünkü kurla 300
irilyonu aşmış. iç borcu ıse
300 trilyona yaklaşmış
bulunmakta. yani borç
toplamı bir katrilyon yüz
trilyonu bulmaktadır. Sanki
bu korkunç borç ve
faizlerinden kurtulmuşuzda
iş sadece 2 trilyondan az bir
miktara kahş gibi bir takdim
yapılması, vatandaşın
vatanperverlik hislerine
sığınarak, onu maddi
sıkmtüara süriiklemeklir."
Perinçek
yargıönünde
• ANKARA (AA) - Anayasa
Mahkemesi"nce kapatılan
Sosyalist Parti'nin (SP) genel
başkanı olduğu dönemde.
bölücülük propagandası
yaptığı gerekçesiyle.
DGM'ce 2 yıl ağır hapis ve 50
milyon lira para cezasına
varptınlan. ancak bu cezası
Yargıtay'ca bozulan Doğu
Perinçek'ın yeniden
yargılanmasına başlandı.
Ankara DGM'dedün
başlayan duruşmada
Perinçek"in avukatı Ali
Kalan hazır bulundu.
Mahkeme Başkaru
Muammer Ünsoy.
duruşmaya gelmeyen Doğu
Perinçek'e bir sonraki
duruşmada hazır bulunması
için davetiye çıkanlmasını.
katılmaması halinde
gıy abında karar verilmesini
kararlaştırarak duruşmayı
başka bir güne bıraktı.
DEP'lilerin
kaderi yarın
belirleniyop
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Bölücülük
suçlamasıyla
dokunulmazlıklannın
kaldınlması ve idamla
yargılanmalan istenen
DEP'lı milletvekillerinin
dunımu, Anayasa-Adalet
Karma Komisyonu'nda
yanh ele alınıyor. ANAP ve
DYP'nin,
dokunulmazlıklannın
kaldınlması ve
yargılanmalan konusunda
israrettığiDEP
milletvekilleri hakkındaki
dosyalann ıncelenmesi için
alt komisyonlar
oluşturulacak.
İSKİ
Komisyonu'na
DYP'li başkan
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-TBMMde, İSKİ
yolsuzluğuy la ilgili olarak
kurulan araşUrma
komisyonunda görev
dağılımı y apıldı. Komisyon
Başkanh'ğına DYP Balı'kesır
Milletvekih Cemal Öztaylan,
yekilliğine ise ANAP
İştanbul Milletvekili Sabri
Öztürk seçildi. ANAP'ın
önergesi ve DYP'nin
desteğiy le kurulması
kararlaştınlan komisyonun
sözcülüğüne SHP Gaziantep
Milletvekili Mustafa Yılmaz,
katıp üyelığıne ıse RP
İştanbul Milletvekili
Mustafa Başseçildiler.
Milletvekilleri hükümetten ayrılmanın kaçma anlamına gelmeyeceğini savundular
SHP koalisyonutartıştıANKARA
(Cumhuriyet Bü-
rosu) - SHP gru-
bunda koalisyon
ve SHP'nin hükü-
• Dün gerçekleştirilen SHP grup toplantısında milletvekilleri koalisyonu
tartışarak, DYP'ye mahkummuş gibi bir görüntü vermenin hoş olmadığını,
tek parti hükümeti görüntüsünden kaçınmak gerektiğini savundular.
met içindeki durumu tartışılı-
rken. "Hükümeti bırakıp gide-
lim. Bu, kaçmak anlamına gel-
mez. çok ciddi sorunlar altuıda
ezilmekten daha iyidir" görüşü
dile getirildi Milletvekilleri.
"DYP'ye mahkummuş gibi bir
görüntfi veribnemesi'' gereğine
dikkat çekerken. baa SHP'li
bakanlan da eleştirdiler.
SHP Ankara Milletvekili
Mehmet Kerimoğlu'mın isteği
üzerine, hükümetle ilgili olarak
grupta genel görüşme açıldı.
Dün başlayan görüşmeler. bu-
gün de sürdürülecek Dün za-
man darlığı nedeniyle grupta
sadece üç milletvekili konuşa-
bildi. Edinilen bilgiye göre. mil-
letvekilleri şu görüşleri dile ge-
urdiler:
Ziya Halis (Sıvas): Hükü-
mette bulunmaktan hayal
kınklığına uğradım. Yeniden
başlangıç noktasına dönülse,
kurulmasına karşı çıkanm, oy
vermem. Bana göre. hiçbir şey
yapılmadı. Bu koalisyonun
partiye. sos>al demokrasiye za-
rar \enp vermediğını değerlen-
dirmek gerekir.
4 ayda bir olağanüstü hal
uzatılıyor. Halbuki koalisyonu
kuran partıler olağanüstü hale. korucu-
luk sistemine karşı olduklannı söylü-
yorlardı. Bir terslık var. Başbakan'ın
eğitim kamplannı ziyaret etmesi. de-
mokratik adımlann bir kenara bırakıla-
cağı mesajını vermek demek. Başbakan
Lice'ye gidemiyor ama, bu kamplara gi-
SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, dünkü grup toplantısında eski Genel Başkan İnönü'mın
elini sıkarak bir süre sohbet etti. (Fotoğraf: AA)
Bu mesajı doğru algılamalıyız. kalındı. Bürokratlann örgütlere karşı
yaklaşımlan olumsuz. Hükümetin bı-
rakılması kaçmak anlamına gelmez.
Çok ciddi sorunlar altında ezilmekten
daha iyidir.
Mustafa Kul (Erzincan): Koalisyo-
dıyor.
Kürt sorunuyla ilgili en ufak bir adım
atılmadı. Bir bakanımız, doğudaki
yatınmlann durdurulmasıyla ilgili be-
yanat veriyor. İlk bu mu akla geliyor?
Sonra, SHP politıkalan hükümete taşı-
namadı, kadrolar konusunda yetersiz
yüzde 82'ydi. Bugün aynı du-
rumda değiliz. fki sol parti
daha var. Dikkatler üzerimiz-
de. Örgütlerimız, 'İnsan içine
çıkacak yüzümfiz kahnadı' di-
yor. Ben de seçım bölgeme ra-
hat gjdemiyorum. İddia-
lanmızın çoğundan vazgeçtik.
DYP'ye mahkummuşuz gibi.
taviz veren bir görüntü hoş de-
ğil. Biz onlara değil, onlar bize
mahkum. 300 milletvekiliyle
yapamayacaklannı bizimle
birlikte yapıyorlar. Bakan-
lanmız televizyonda görünme-
yi, temel atmayı görev yapma
sayıyorlar. Günlerce kapılann-
da beklettikleri il başkanından.
seçim zamanı nasıl yardım iste-
yecekler? ANAP döneminde
yapılamayan şeyleri yapıyor-
lar.
Ercan Karakaş (İştanbul):
Tek parti hükümeti görüntüsü
verilmemeli. Koalisyon olumlu
başladı ama. iyi gitmedi. Son
günlerde Terörle Mücadele
Y'asasfyla ilgili tavnmız olum-
luydu.
12 Eylül yasalannı değiştir-
mek zorundayız. Hükümet et-
memizın sebebi nedir bunlan
değjştiremezsek? Laık eğitimi
kuşatma girişimleri. yargısız
infazlar var. Bugün acaba yok-
lama yapılsa. halkın ne kadan
hükümetin arkasında yer ahr?
Anayasa değişikliklen bir an
gerçekleştirilmeli.gerekirse refe-
Kürt sonı-
nun başlangıçtaki kamuoyu desteği
once
randum göze ahnmalıdır
nunda mesafe alınamadı Lice'nin du-
rumu ortada. Sonra TBMM'nin
çalıştınlması önemli. Bazı bakan-
lanmız, sadece gensoruda TBMM'ye
geliyor
ANAP grup toplantısı
Suyu azya daçok vererek
Suriye'yizararauğratalım
ANKARA
(Cumhuriyet Bü-
rosu) - ANAP'ta,
Suriye"nin terörle
bağlantısı ve su
kullanımı konusunda tartışma-
lar yapıldığı sırada. Başbakan
Tansu Çiller'in "hata" yaptığı
öne sürüldü. Eski Bayındırlık
ve İskan Bakanı
Cengiz Altınkaya.
Türkiye'nin Fırat
sulannı bir aydan
fazla tutamaya-
cağı yolunda çı-
kan haberlerin
Başbakan Tansu
Çiller tarafından
sızdınldığını ileri
sürerek. bu haber-
lerin Türkiye'nin
su kozu olmadığı
havası yaydığını
söyledi. Altın-
kaya, Türkiye'nin Suriye'ye
karşı su kozu olduğunu belirte-
rek. "Yazın hiç su verilmemesi,
taşkın mevsiminde ise fazla su
verilerek Suriye'ye zarar veril-
mesi" önerisinı sundu. Ekrem
Pakdemirli de. Fırat'ın fazla su-
yunun Konya Ovası'na aktan-
labileceğini belirterek. "Tür-
kiye'nin eUnde su kozu için pek
Ekrem Pakdemirli
çok altemarif var. Suriye aklını
başına toplamalıdır" dedı.
Fırat ve Dicle sulanyla ilgili
Suriye'ye uygulanacak yaptı-
nmlann ele alındığı ANAP
grup toplanüsında. milletvekil-
len ve parü yöneticileri tarafın-
dan ilgınç öneriler sunuldu. Cen
gız Altınkaya, bazı gazetelerde,
"Türkiye'nin bir
aydan fazla Fırat
sularını tutamaya-
cağı" yolunda
yazılar çıktığını be-
lirterek. "Bu bilgi-
ler, muhtemelen
mühendislcr tarafı-
ndan Başbakan'a
verilmiş. Başbakan
da yazariara
sızdırmış" dedi.
Yazılann. Türki-
ye'nin Suriye'ye
karşı su kozu bu-
lunmadığı havası verdiğini ve
bunun doğru olmadığını söyle-
yen Altınkaya. "Fırat üzerinde-
ki barajlarda. 90 milyar merre-
küp su toplanabili\or. Türkiye,
Suriye'ye yazın hiç su vermeye-
bilir. Taşkın mevsiminde ise çok
su verip Suriye'ye zarar verebili-
riz. Bunu yapâlım demiyorum
ama, bu koz elimizdedir" dedi.
Gürkan, bütünleşmenin arkasının geleceğini söyledi:
Birlikfîııaliböyleobnayacak
ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu)-
"CHPGrup
Başkanvekili Uluç
Gürkan, CHP'nin
solda birlik
görüşmelerini
"kabalıkları"
görmezliktengelme
pahasına
sürdürdüğünü
söyleyerek."CHP
Genel Başkam'nm
koltuğunu vermesi bir
mecburiy etmiş gibi
göriildü ve küçümsendi.
CHPkoltuğu
küçümsenecek bir
koltukdeğildir"dedi
CHP Genel Başkanı
Deniz Baykal'ın
Ankara dışında olması
nedeniyle TBMM'deki grup toplantısının
açılış konuşmasını yapan Uluç Gürkan. sosyal
demokratlann son zamanlarda bütünleşmek
için yaptığı girişımlenn olumsuz sonuç
vermesınin morallen bozmaması gerektiğini
söyledi. "Sosyal demokratlann bütünleşme
arayışında final böyle ounayacak. Arkası yarın
da gelecek" diyen Gürkan, bütünleşme
çalışmalannın başlangıcında bir gönülsüzlük
bulunduğunu söyledi.Gürkan, CHP'nin
hoşgörülü olamayacağı konulardan birisınin
de "altı ok" olduğunu belirterek "CHP
kapalıyken altı okun sahiplenilmesi siyasi bir er-
demdi. Ama şimdi CHP tekrar açüdığına göre
C-HPGrup
Başkanvekili Uluç
Gürkan, CHP Genel
Başkanı'nın koltuğunu
vermesinin bir
zorunluluk gibi
görüldüğünü söyleyerek
"CHP koltuğu
küçümsenmemelidir"
dedi.
bu potada erimek siyasi
erdemdir"dedı. Gür-
kan şöyle devam etti:
"Solun'sağ
boy unduruğundan
kurtulması için önce bu
işe gönüllö obnak
lazım.CHPGene!
Başkanı'nın koltuğunu
vermesi bir
mecburiyetmiş gibi
görüldü ve küçümsendi.
CHPkoltuğu
küçüm ^enecek bir
koltuk değildir.
Atatürk'ün, tsmet
İnönü'nün. Ecevit'in
sonra da Saym
Bay kal'ın olan koltuğu
kendisini sosyal
demokrat say an hiç
kimse küçümseyemez.
Saym Baykar'm Atatürk'ün kolruğumı
boşaltması, SH P'ye kendisini feshetmesi için bir
dersti." TBMM'ye sunulan yasa tekhfleri
konusunda da bılgi veren Uluç Gürkan.
CHP'nin milletvekili sayısının hazırladıklan
teklifleri yasalaştırmaya olanak tanımadığını.
ancak diğer sosyal demokrat partilerin de
haklı olduklan konuda. CHP milletvekillerini
destekleyeceklerine mandıklannı ifadeetti.
Gürkan, radyo-TV yasa teklifinin görüşülmesi
sırasında. sosyal demokrat partilere mensup
baa milletvekillennin genel kurul salonuna
gelmeyerek CHP'yi desteklemelerinin, ılk
örnek olduğunu söyledi.
Başbakan, Yılmaz'ın terör karşısında başbakanlığı 3 ayda bırakıp kaçtığını söyledi:
Dökülenkaııüzerine siyasetyapma
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Başbakan Tansu
Çiller. terörle mücadele
konusundaki eleştirileri
nedeniyle ANAP Genel
Başkanı Mesut Yılmaz'a yüklenerek.
"Ne hakkın var dökülen kan üzerine si-
yaset yapmaya" diye seslendi. İçişleri
Bakanı Nahit Menteşe de. Tahran yöne-
timinin. İran topraklanndaki PKK
kamplanna karşı, Türkiye'deki İranlı-
lan gündeme getirdiğini açıkladı.
Terör konusunun görüşüldüğü DYP
gnıbunda konuşan Çiller. ANAP Ge-
nel Başkanı Yılmaz'a sert eleştiriler yö-
neltti. ANAP'ın iktidarda olduğu 1987-
1991 yıllan arasında strateji boşluğu ve
güvenlik güçlennin gereğı gibi kullanı-
lamaması nedeniyle terörün tırmandığı
görüşünü yineleyen Çiller, sesini de yük-
selterek şöyle konuştu:
"Terör öylesine tırmanmıştır ki, eko-
nomik sorunlar da buna eklenince o za-
manın 3 aylık başbakanı, önlerinde 15 ay
süre bulunmasına ve tek başlarına iktidar
olmalarına karşın bırakıp kaçmıştır.
Şimdi bizim teröre karşı kararlı mücade-
lemize eleştiriler yöneltiyorlar. Kimin ne
hakkı var güvenlik güçlennin kahraman-
lıklarını küçültmeye, hükümetin kararlı-
lıkla gerirdiği önlemler için " Bunlan ben
biliyordum' demeye? Demezler mi ki,
'Biliyordun da neden bırakıp kaçtın?"
Ne hakkın var bırakıp kaçmaya, ne hak-
km var dökülen kan üzerine siyaset yap-
maya? Adama sormazlar mı, 'Madem kı
biliyordun, niye bırakıp kactın?'"
Terörün teşhisi ve strateji konusunda
önemli yol aldıklannı, öteki ülkelerin de
PKK'nın terörist olduğunu kabul ettik-
lerini anlatan Çiller, "Türkiye'de terö-
rist vardır ve bunun adı PKK"dır. Teröre
karşı mücadele varsa, teröriste karşı mü-
cadele olacaktır. Teröriste karşı mücade-
le ise belli bir kesime karşı olacaktır.
DYP Genel Başkanı Tansu ÇiUer ANAP lideri Mesut Yılmaz'a çattı.
PKK'nın amacı, ülkenin bölünmez bü-
tünlüğüne karşıdır" dedi.
Terör örgütüne karşı "onlann anlaya-
cağı diklen cevap verileceğini" bildiren
Çiller, bu amaçla oluşturulan özel gü-
venlik biriminde görev alacaklann eğı-
tımlerinin sürdüğünü belirtirken. "Ge-
rekirse hoca ithal edeceklerini" açıkladı.
Eğitimdeki bu görevlileri ziyaret ettiğinı
de anımsatan Çiller. "Hepsi çakı gibi va-
tan evlatlarıdu-. Aralık ayında 4 bini gö-
reve başlayacaktır" diye konuştu.
Çiller. terör örgütünün mali kaynak-
lannın da kurutulacağını vurgularken.
teröre karşı mücadelede herkesin işbirlı-
ği yapması gerektiğini belirtti ve "Pis
politika yapmayacağız. Bu demokraside
tahribatt yapar ve halkta bezginük ya-
ratır" dedı.
Çiller. ekonomik konulara da değin-
diği konuşmasında, yeni KDV oranlan-
nı savundu ve ek kay nak yaratmanın te-
rörle mücadele için de gerekli olduğunu
söyledi.
Milletvekillerinden eleştiri
Çiller'in konuşmasından sonra bası-
na kapalı olarak sürdürülen DYP gru-
bunda milletvekillen. terörle mücadele
konusundaki görüşlerini dile getirdi.
Çok sayıda milletvekilinin söz aldığı gö-
rüşmelerde sıkıyönetim istekleri de gün-
deme geldi. Gaziantep Milletvekili
Mehmet Özkaya, terörle etkili mücade-
• le için sıkıyönetimin gerekli olduğunu
savundu. Afyon Milletvekili Ethem Ke-
lekçi ise, SHP-DYP koalısyonunun yü-
rümediğini söyledi. Kelekçi, bazı cina-
yetlerin faili olarak ortaya çıkan İslami
Hareket örgütü konusunda da ilgınç
görüşler dile getirirken, bunun altından
Islamalar dışında başka şeylerin çıkabi-
leceğini bildirdi ve daha temkinli davra-
nılarak belli bir kesime karşı tavır takı-
nılmamasmı istedi.
Samsun Milletvekili Mehmet Çebi ise
yine Türkiye'deki İranlılar konusunu
gündeme getirdi. Çebi, îstanbul ve An-
kara'da sayılan 1 milyonu aşan İranlıla-
nn uyuşturucu ticaretinden başlayarak
birçok yasadışı ışlere kanştığını bildıre-
rek. bunlann tel örgülerle çevrilmiş
mülteci kamplannda toplanmalannı
önerdi.
Menteşe'nin sözleri
Milletvekillerinin konuşmalanndan
sonra Başbakan Çiller ve İçişleri Bakanı
Menteşe, kürsüye gelerek açıklamalar
yaptılar. Menteşe. Türkiye'deki İranb-
lann durumunun incelendiğinı belirtir-
ken, topraklanndaki PKK kamplan
konusunda görüşmeler yapılan İran'm
da buna karşılık masaya Türkiye'deki
İranjılann durumunu getirdiğini açıkla-
dı. İran'm, Türkiye'deki bu kişilerin
kendisi aleyhine çalışmalar yapmasın-
dan yakındığını belirten Menteşe, bu
konudaki diplomatik girişimlerin sür-
dürüldüğünü söyledi.
Başbakan Çiller de, şu an ıçın ulusla-
rarası alanda PKK'ya karşı yapılan mü-
cadeleye destek sağlanmasının önemli
olduğunu, bu amaçla yapılan temaslar-
da birçok ülkenin PKK'yı terör örgütü
olarak kabul ettiğini anlattı ve önümüz-
deki günlerde Fransa'ya yapacağı gezi-
de de bu konuyu gündeme getireceğini
bildirdi.
POLTTIKA GUNLUGU
HİKMET CETtNKAYA
Aydınlanma..
Bugün 1923 devriminin önderi Mustafa Kemal Ata-
tûrk'ün ölümünün 55. yıldönümü...
Mustafa Kemal emperyalizme başkaldıran ulusal ve
devrimci bir önderdir. Bugün köşeme "Çağdaş yaşamı
Destekleme Derneği"n\n yayımladığı "Geçmişten Giı-
nümüze Atatürk" adlı yapıttan bir alıntı yapacağım.
Yazının başlığı "Aydmlanmanın Önüne Asla Geçile-
mez", yazarı ise Prof. Dr. Türkan Saylan...
•••
Atatürk, siyasallaşmış inanç gücünü istedikleri gibi
yorumlayıp uygulayan insanları bir sürü olarak, diledik-
lerince gütmeyi amaç edinen çağdışı bir sistemi yok
edip yerine akılcı düşünce, deneye dayalı bilim ve in-
sanlar arası eşitlik temeüerine oturmuş çağdaş bir sis-
temi yarattığı için tüm mazlum (sömürülen) ulusların
umut kaynağı olmuştur..
Yaşadığı çağın öncesini ve sonrasını da o günüyle bir-
likte düşünen, araştırıp öğrenen. edindıği bilgi ve dene-
yimleri akıl süzgecinden geçirerek yapılabilecekleri or-
taya koyan her türlü engel ve olumsuzluğa karşın ya-
pabileceklerinin en iyisini yapan Mustafa Kemal, böyle-
ce akla ve bilime dayalı aydınlanmanın somutlaşması-
nın da önderi olma sorumluluğunu üstlenmiştir.
Bu ülkede yaşayan herkesin, hepimizin Türkiye Cum-
huriyeti'nın kuruluş aşamasındaki koşulları ve bu süre-
cin tarihsel arka planını çok iyi incelemesi ve öğrenme-
si, yapılan devrimleri ve yapılamayanları bu bilgileri
edindikten sonra yorumlaması gerekir. Sevgili Uğur
Mumcu nun dediği gibi "Bılgı sahibi olmadan fıkir sahi-
bi olunmaz."
Çeşitli nedenlerle her türlü yozlaşmayı yaşamış, sa-
vaşlarla, borçlarla, yeteneksiz yöneticilerle ve Sevr An-
laşması yla paramparça edilmiş bir Osmanlı devletin-
den Lozan'la sınırları belirlenmiş, savaş yerine barışa
gönül vermiş, her türlü borç ve bağımlılıktan arındırıl-
mış, alnı açık ve topraklarıyla birlikte onuru da kurtul-
muş bir Türkiye Cumhuriyeti nin oluşmasına Mustafa
Kemal'le birlikte canlarıyla, emekleriyle ve yürekleriyle
katılmış olan Anadolu insanımıza ne çok şey borçlu ol-
duğumuzu şu günlerde sık sık anımsamaktayız. Bugün
ulusumuzun her türlü olumsuzluğa karşın, kadınıyla er-
keğiyle ulaştığı düzey, çağdaş. laik ve demokratik bir
toplum olma yolunda alınan yol, Türk aydınlanma devri-
minin olağanüstü dinamik ve geleceğe açık gizil gücun-
den kaynaklanmaktadır.
Kuşkusuz Atatürk devrimini ve ilkelerini toplumda
herkesin birdenbire kabullenmesini beklemek olanak-
sızdır. O günün karmakarışık, darmadağınık sosyal ya-
pısında her birinin birer şok yarattığı kesindir. Yüzyıllar
boyu egemen güçlerin iki dudağının arasından çıkacak
emirlere kul olmuş "düşünme, söyleneni yap" yönte-
miyle sömürülmüş, uyuşturulmuş insanların "hilafetin
kaldınlması", "tekkevezaviyelerinkapatılması", "kıya-
fet ve harf devrimi", "laiklik" gibi bir toplumu temelin-
den değiştiren, sanki bir zaman tünelinden geçirerek
bambaşka ve pırıl pırıl bir gezegene getiren devrim ve
beraberindeki devinimi birdenbire kavrayıp özümseme-
si kolay olmamıştır.
Aydınlanma, ülkemize her devrim gibi tepeden gel-
miş, ancak aklını kullanmasını, bilimin, çağdaşlaşmanın
ve demokratikleşmenin erdemlerini öğrenen ve kavra-
yan insanımızca, hava gibi, su gibi, olmazsa olmaz bir'
yaşam biçimi olarak benimsenmiştir. AkiırMkullanmayı,
içinde bulunduğu koşuşmuş düzeni değiştirmeyi iste-
meyen ya da cumhuriyetin kuruluş aşamasında çeşitli
kuyruk acılarına uğrayanlarca, Türk aydınlanma devri-
mine kara çalınması, onun gerçek gücünün kanıtından
başka bir şey değildir.
işte bu nedenlerle cumhuriyetimizin 70. yıldönümün-
de, öğrenim birliği yasasına bağlı, laikokullardayetişen
gençlerimız. büyük bir içtenlikle Kemalizm'e sarılıyor.
Atatürk ilke ve devriminin ödünsüz savunucusu ve onu
daha da ileriye götürmenin, tam bağımsız demokratik
Türkiye Cumhuriyeti'nin öncüsü oluyorlar. Bu gerçeği
görüp yaşadıkça bilge Atatürk'ün gençliğe güvenmesi-
nin ne denli yerinde olduğu açığa çıkıyor. 70 yıl önce
yoktan var edilen hacısıyla, hocasıyla, esnafıyla, köylü-
süyle, okumuşuyla, çetebaşıyla, Kurdu'yle, Lazfyla.
Çerkezi'yle, bir mozaik gibi oluşturulan Türkiye Buyük
Millet Meclisi'nde savaşla, barışla ve tek tek devrimlerle
ilgili kararların amansızca tartışılarak alınmasını sağla-
ması, birçoklannın düşünü bile kurmadığı cumhuriyeti
gerçekleştirmesi, Atatürk'ün ufkunun demokrasiye ne
denli açtk olduğunun en canlı örneği değil midir?
Mustafa Kemal savaş sonunda kurtuluş ve barışın
gelmesiyle yetinmemiş, savaştan da zor olan toplumsal
değişmeye de kendini adamış ve bunu "Devrimin bu-
tünlenmesi gerekir" özdeyişiyle bizlere aktarmıştır
Yapılan devrimleri zaman zaman anımsamak ve günü-
müzde varılan gelişimle ilintilemek çok yararlı olacaktır.
örneğin yüzde 5'i bile okuryazar olmayan karmakarı-
şık bir toplumu kısa sürede Latın a b c'sine dönük zorun-
lu çağdaş bir eğitimden geçirmek, böylece onlann göz-
lerındekiyüzyıllardırbirparçalarıolagelmişatgözlükle-
rini çıkarmak, ne büyük ne güçlu ve ne inanılmaz bir
atılımdır. Ümmi bir toplumu okuryazar konuma getirir-
seniz bir süre sonra onu yönetmenin eskisi kadar kolay
ve geleneksel olmayacağını da anlarsınız. Bu değişımi
ve gelecekleri görmek, göğüslemek için de gerçek bir
insansever ve yurtsever olmak gerektiği açıktır.
Cumhuriyetimizin en önemli kazanımı olan "HarfDev-
rimi"ri\, "insanlar bir gece içinde ummi duruma getiril-
diler "diye karalamak, şansı olan birkaç kişinin Arap a b
c'siyle okuma yazma bildiği, diğerlerininse o zamanın
deyimiyle "elifi görse mertek sandığı" çağdışı eğitim-
sizlik ortamını ya bilmemek ya da yok saymak demektir.
Bugün ülkemizde yetişmiş bilgi ve beceri ışıldayan
gençkızveerkeklerimiz, bütünolumsuzluklarınüstesin-
den gelerek ekinsel yaşama katılıyor, bilim ve sanat
yapıyor, kendilerini yetiştiriyor ve tüm dünyaya varlıkla-
rını kanıtlıyorlarsa üzerlerine çığ gibi gelmeye çalışan
tüm gerici akımlara sağlam kafalarıyla direnebiliyoriar-
sa bunu 70 yıl önce başlatılan eğitim devrimine borçlu
olduğumuzu kim yadsıyabilir?
Bugün ülkemizde bir sanayi atıhmından, tekstil ma-
den, bankacılık vb iş kollarından söz ediyorsak bütün
bunlann temelinin, ilk kez 70 yıl önce hiçbir başka ola-
nak olmadığından devlet eliyle kurulan ve bir okul gibi
görev yapan Sümerbanklar'dan, Etibanklar'dan fışkırdı-
ğını nasıl görmezden geliriz?
Bugün insan haklarından, eşitlikten, sendikalaşma-
dan, çeşitli sosyal haklardan, örgütlenmeden vedemok-
rasiden söz ediyorsak bunun kökünün de 70 yıl önceki
halkçılıkilkesindenkaynaklandığınıyoksayabilmekola-
sı mıdır?
Bugün toplumumuzda kadınımızla erkeğimiz alnı
açık, birbirine saygılıveeşit eğitim görme, kendini geliş-
tirme ve toplumda yer alma konumuna gelebilmişse alı-
nan yolu yetersiz bujuyor, daha da yaygın bir gelişim
bekleyebiliyor, bunun savaşını verebiliyorsa bunu, cum-
huriyetimizin temel ilkelerinin başında gelen laik düşün-
ce ve laik düzene borçlu değil miyiz?
Babalarımızın, dedelerimizin, ninelerimizın kanlan
canlarıyla savunarak açgözlü sömürgenlerin ellerinden
kurtardığı güzel yurdumuz üzerinde yaşayan her cins ve
M Arkası 17. Sayfada