21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 KASIM1993 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER SHP, üniversrte mezunu çayaanyor •ANKARA (UBA) - SHP yönetimi, "üniversıte mezunu çaycı" anyor. Halkla ilişkiler bölümünü geliştirerek yenileştiren SHP yönetimi, bu bölüme aldığı bayan elemanlardan sonra, çay servisleri için de hem ba> an hem de yüksekokul mezunu eleman aramaya başladı.SHPMYKüyesı Nilgün Süer'in yürüttüğü çalışmalar doğrultusunda SHP'de başlatılan '"görüntü değişimi"nin partinin diğer birimlerine de yansıyacağı belirtildi. 8 katlı genel merkez binasının hemen her katında bırçay ocağı bulunuyor. SHP yöneticileri. ahnacak bayan elemanlann özellikle "güler yüzlü" olmasını istiyorlar. Halkla ilişkiler bölümünde olduğu gibi çay servislerinde bulunacak bayan elemanlardan da parti genel merkezine gelen konuklara güleryüz göstermeleri istenıyor. 'Vergi sistemi, gücsüzü eziyor' •ANKARA (AA)-RP Genel Başkan Yardımcısı Fehim Adak. KDV arlışı ve zamlann en çok fakir kesimi etkilediğini belirterek '"Esasen mevcut vergı sistemi, tümü ile güçsüzleri ezen birsistemdir" dedi. Adak. RP Genel Merkezı'nde düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Tansu Çiller'in "KDV aıtışlannı terörle mücadele masraflannı karşılamak için getirdıği" iddiasında bulunduğunu kaydederek. şöyle konuştu: "Halbuki. Türkiye'nin dış borcu bugünkü kurla 300 irilyonu aşmış. iç borcu ıse 300 trilyona yaklaşmış bulunmakta. yani borç toplamı bir katrilyon yüz trilyonu bulmaktadır. Sanki bu korkunç borç ve faizlerinden kurtulmuşuzda iş sadece 2 trilyondan az bir miktara kahş gibi bir takdim yapılması, vatandaşın vatanperverlik hislerine sığınarak, onu maddi sıkmtüara süriiklemeklir." Perinçek yargıönünde • ANKARA (AA) - Anayasa Mahkemesi"nce kapatılan Sosyalist Parti'nin (SP) genel başkanı olduğu dönemde. bölücülük propagandası yaptığı gerekçesiyle. DGM'ce 2 yıl ağır hapis ve 50 milyon lira para cezasına varptınlan. ancak bu cezası Yargıtay'ca bozulan Doğu Perinçek'ın yeniden yargılanmasına başlandı. Ankara DGM'dedün başlayan duruşmada Perinçek"in avukatı Ali Kalan hazır bulundu. Mahkeme Başkaru Muammer Ünsoy. duruşmaya gelmeyen Doğu Perinçek'e bir sonraki duruşmada hazır bulunması için davetiye çıkanlmasını. katılmaması halinde gıy abında karar verilmesini kararlaştırarak duruşmayı başka bir güne bıraktı. DEP'lilerin kaderi yarın belirleniyop • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bölücülük suçlamasıyla dokunulmazlıklannın kaldınlması ve idamla yargılanmalan istenen DEP'lı milletvekillerinin dunımu, Anayasa-Adalet Karma Komisyonu'nda yanh ele alınıyor. ANAP ve DYP'nin, dokunulmazlıklannın kaldınlması ve yargılanmalan konusunda israrettığiDEP milletvekilleri hakkındaki dosyalann ıncelenmesi için alt komisyonlar oluşturulacak. İSKİ Komisyonu'na DYP'li başkan • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-TBMMde, İSKİ yolsuzluğuy la ilgili olarak kurulan araşUrma komisyonunda görev dağılımı y apıldı. Komisyon Başkanh'ğına DYP Balı'kesır Milletvekih Cemal Öztaylan, yekilliğine ise ANAP İştanbul Milletvekili Sabri Öztürk seçildi. ANAP'ın önergesi ve DYP'nin desteğiy le kurulması kararlaştınlan komisyonun sözcülüğüne SHP Gaziantep Milletvekili Mustafa Yılmaz, katıp üyelığıne ıse RP İştanbul Milletvekili Mustafa Başseçildiler. Milletvekilleri hükümetten ayrılmanın kaçma anlamına gelmeyeceğini savundular SHP koalisyonutartıştıANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - SHP gru- bunda koalisyon ve SHP'nin hükü- • Dün gerçekleştirilen SHP grup toplantısında milletvekilleri koalisyonu tartışarak, DYP'ye mahkummuş gibi bir görüntü vermenin hoş olmadığını, tek parti hükümeti görüntüsünden kaçınmak gerektiğini savundular. met içindeki durumu tartışılı- rken. "Hükümeti bırakıp gide- lim. Bu, kaçmak anlamına gel- mez. çok ciddi sorunlar altuıda ezilmekten daha iyidir" görüşü dile getirildi Milletvekilleri. "DYP'ye mahkummuş gibi bir görüntfi veribnemesi'' gereğine dikkat çekerken. baa SHP'li bakanlan da eleştirdiler. SHP Ankara Milletvekili Mehmet Kerimoğlu'mın isteği üzerine, hükümetle ilgili olarak grupta genel görüşme açıldı. Dün başlayan görüşmeler. bu- gün de sürdürülecek Dün za- man darlığı nedeniyle grupta sadece üç milletvekili konuşa- bildi. Edinilen bilgiye göre. mil- letvekilleri şu görüşleri dile ge- urdiler: Ziya Halis (Sıvas): Hükü- mette bulunmaktan hayal kınklığına uğradım. Yeniden başlangıç noktasına dönülse, kurulmasına karşı çıkanm, oy vermem. Bana göre. hiçbir şey yapılmadı. Bu koalisyonun partiye. sos>al demokrasiye za- rar \enp vermediğını değerlen- dirmek gerekir. 4 ayda bir olağanüstü hal uzatılıyor. Halbuki koalisyonu kuran partıler olağanüstü hale. korucu- luk sistemine karşı olduklannı söylü- yorlardı. Bir terslık var. Başbakan'ın eğitim kamplannı ziyaret etmesi. de- mokratik adımlann bir kenara bırakıla- cağı mesajını vermek demek. Başbakan Lice'ye gidemiyor ama, bu kamplara gi- SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, dünkü grup toplantısında eski Genel Başkan İnönü'mın elini sıkarak bir süre sohbet etti. (Fotoğraf: AA) Bu mesajı doğru algılamalıyız. kalındı. Bürokratlann örgütlere karşı yaklaşımlan olumsuz. Hükümetin bı- rakılması kaçmak anlamına gelmez. Çok ciddi sorunlar altında ezilmekten daha iyidir. Mustafa Kul (Erzincan): Koalisyo- dıyor. Kürt sorunuyla ilgili en ufak bir adım atılmadı. Bir bakanımız, doğudaki yatınmlann durdurulmasıyla ilgili be- yanat veriyor. İlk bu mu akla geliyor? Sonra, SHP politıkalan hükümete taşı- namadı, kadrolar konusunda yetersiz yüzde 82'ydi. Bugün aynı du- rumda değiliz. fki sol parti daha var. Dikkatler üzerimiz- de. Örgütlerimız, 'İnsan içine çıkacak yüzümfiz kahnadı' di- yor. Ben de seçım bölgeme ra- hat gjdemiyorum. İddia- lanmızın çoğundan vazgeçtik. DYP'ye mahkummuşuz gibi. taviz veren bir görüntü hoş de- ğil. Biz onlara değil, onlar bize mahkum. 300 milletvekiliyle yapamayacaklannı bizimle birlikte yapıyorlar. Bakan- lanmız televizyonda görünme- yi, temel atmayı görev yapma sayıyorlar. Günlerce kapılann- da beklettikleri il başkanından. seçim zamanı nasıl yardım iste- yecekler? ANAP döneminde yapılamayan şeyleri yapıyor- lar. Ercan Karakaş (İştanbul): Tek parti hükümeti görüntüsü verilmemeli. Koalisyon olumlu başladı ama. iyi gitmedi. Son günlerde Terörle Mücadele Y'asasfyla ilgili tavnmız olum- luydu. 12 Eylül yasalannı değiştir- mek zorundayız. Hükümet et- memizın sebebi nedir bunlan değjştiremezsek? Laık eğitimi kuşatma girişimleri. yargısız infazlar var. Bugün acaba yok- lama yapılsa. halkın ne kadan hükümetin arkasında yer ahr? Anayasa değişikliklen bir an gerçekleştirilmeli.gerekirse refe- Kürt sonı- nun başlangıçtaki kamuoyu desteği once randum göze ahnmalıdır nunda mesafe alınamadı Lice'nin du- rumu ortada. Sonra TBMM'nin çalıştınlması önemli. Bazı bakan- lanmız, sadece gensoruda TBMM'ye geliyor ANAP grup toplantısı Suyu azya daçok vererek Suriye'yizararauğratalım ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - ANAP'ta, Suriye"nin terörle bağlantısı ve su kullanımı konusunda tartışma- lar yapıldığı sırada. Başbakan Tansu Çiller'in "hata" yaptığı öne sürüldü. Eski Bayındırlık ve İskan Bakanı Cengiz Altınkaya. Türkiye'nin Fırat sulannı bir aydan fazla tutamaya- cağı yolunda çı- kan haberlerin Başbakan Tansu Çiller tarafından sızdınldığını ileri sürerek. bu haber- lerin Türkiye'nin su kozu olmadığı havası yaydığını söyledi. Altın- kaya, Türkiye'nin Suriye'ye karşı su kozu olduğunu belirte- rek. "Yazın hiç su verilmemesi, taşkın mevsiminde ise fazla su verilerek Suriye'ye zarar veril- mesi" önerisinı sundu. Ekrem Pakdemirli de. Fırat'ın fazla su- yunun Konya Ovası'na aktan- labileceğini belirterek. "Tür- kiye'nin eUnde su kozu için pek Ekrem Pakdemirli çok altemarif var. Suriye aklını başına toplamalıdır" dedı. Fırat ve Dicle sulanyla ilgili Suriye'ye uygulanacak yaptı- nmlann ele alındığı ANAP grup toplanüsında. milletvekil- len ve parü yöneticileri tarafın- dan ilgınç öneriler sunuldu. Cen gız Altınkaya, bazı gazetelerde, "Türkiye'nin bir aydan fazla Fırat sularını tutamaya- cağı" yolunda yazılar çıktığını be- lirterek. "Bu bilgi- ler, muhtemelen mühendislcr tarafı- ndan Başbakan'a verilmiş. Başbakan da yazariara sızdırmış" dedi. Yazılann. Türki- ye'nin Suriye'ye karşı su kozu bu- lunmadığı havası verdiğini ve bunun doğru olmadığını söyle- yen Altınkaya. "Fırat üzerinde- ki barajlarda. 90 milyar merre- küp su toplanabili\or. Türkiye, Suriye'ye yazın hiç su vermeye- bilir. Taşkın mevsiminde ise çok su verip Suriye'ye zarar verebili- riz. Bunu yapâlım demiyorum ama, bu koz elimizdedir" dedi. Gürkan, bütünleşmenin arkasının geleceğini söyledi: Birlikfîııaliböyleobnayacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- "CHPGrup Başkanvekili Uluç Gürkan, CHP'nin solda birlik görüşmelerini "kabalıkları" görmezliktengelme pahasına sürdürdüğünü söyleyerek."CHP Genel Başkam'nm koltuğunu vermesi bir mecburiy etmiş gibi göriildü ve küçümsendi. CHPkoltuğu küçümsenecek bir koltukdeğildir"dedi CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın Ankara dışında olması nedeniyle TBMM'deki grup toplantısının açılış konuşmasını yapan Uluç Gürkan. sosyal demokratlann son zamanlarda bütünleşmek için yaptığı girişımlenn olumsuz sonuç vermesınin morallen bozmaması gerektiğini söyledi. "Sosyal demokratlann bütünleşme arayışında final böyle ounayacak. Arkası yarın da gelecek" diyen Gürkan, bütünleşme çalışmalannın başlangıcında bir gönülsüzlük bulunduğunu söyledi.Gürkan, CHP'nin hoşgörülü olamayacağı konulardan birisınin de "altı ok" olduğunu belirterek "CHP kapalıyken altı okun sahiplenilmesi siyasi bir er- demdi. Ama şimdi CHP tekrar açüdığına göre C-HPGrup Başkanvekili Uluç Gürkan, CHP Genel Başkanı'nın koltuğunu vermesinin bir zorunluluk gibi görüldüğünü söyleyerek "CHP koltuğu küçümsenmemelidir" dedi. bu potada erimek siyasi erdemdir"dedı. Gür- kan şöyle devam etti: "Solun'sağ boy unduruğundan kurtulması için önce bu işe gönüllö obnak lazım.CHPGene! Başkanı'nın koltuğunu vermesi bir mecburiyetmiş gibi görüldü ve küçümsendi. CHPkoltuğu küçüm ^enecek bir koltuk değildir. Atatürk'ün, tsmet İnönü'nün. Ecevit'in sonra da Saym Bay kal'ın olan koltuğu kendisini sosyal demokrat say an hiç kimse küçümseyemez. Saym Baykar'm Atatürk'ün kolruğumı boşaltması, SH P'ye kendisini feshetmesi için bir dersti." TBMM'ye sunulan yasa tekhfleri konusunda da bılgi veren Uluç Gürkan. CHP'nin milletvekili sayısının hazırladıklan teklifleri yasalaştırmaya olanak tanımadığını. ancak diğer sosyal demokrat partilerin de haklı olduklan konuda. CHP milletvekillerini destekleyeceklerine mandıklannı ifadeetti. Gürkan, radyo-TV yasa teklifinin görüşülmesi sırasında. sosyal demokrat partilere mensup baa milletvekillennin genel kurul salonuna gelmeyerek CHP'yi desteklemelerinin, ılk örnek olduğunu söyledi. Başbakan, Yılmaz'ın terör karşısında başbakanlığı 3 ayda bırakıp kaçtığını söyledi: Dökülenkaııüzerine siyasetyapma ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Tansu Çiller. terörle mücadele konusundaki eleştirileri nedeniyle ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'a yüklenerek. "Ne hakkın var dökülen kan üzerine si- yaset yapmaya" diye seslendi. İçişleri Bakanı Nahit Menteşe de. Tahran yöne- timinin. İran topraklanndaki PKK kamplanna karşı, Türkiye'deki İranlı- lan gündeme getirdiğini açıkladı. Terör konusunun görüşüldüğü DYP gnıbunda konuşan Çiller. ANAP Ge- nel Başkanı Yılmaz'a sert eleştiriler yö- neltti. ANAP'ın iktidarda olduğu 1987- 1991 yıllan arasında strateji boşluğu ve güvenlik güçlennin gereğı gibi kullanı- lamaması nedeniyle terörün tırmandığı görüşünü yineleyen Çiller, sesini de yük- selterek şöyle konuştu: "Terör öylesine tırmanmıştır ki, eko- nomik sorunlar da buna eklenince o za- manın 3 aylık başbakanı, önlerinde 15 ay süre bulunmasına ve tek başlarına iktidar olmalarına karşın bırakıp kaçmıştır. Şimdi bizim teröre karşı kararlı mücade- lemize eleştiriler yöneltiyorlar. Kimin ne hakkı var güvenlik güçlennin kahraman- lıklarını küçültmeye, hükümetin kararlı- lıkla gerirdiği önlemler için " Bunlan ben biliyordum' demeye? Demezler mi ki, 'Biliyordun da neden bırakıp kaçtın?" Ne hakkın var bırakıp kaçmaya, ne hak- km var dökülen kan üzerine siyaset yap- maya? Adama sormazlar mı, 'Madem kı biliyordun, niye bırakıp kactın?'" Terörün teşhisi ve strateji konusunda önemli yol aldıklannı, öteki ülkelerin de PKK'nın terörist olduğunu kabul ettik- lerini anlatan Çiller, "Türkiye'de terö- rist vardır ve bunun adı PKK"dır. Teröre karşı mücadele varsa, teröriste karşı mü- cadele olacaktır. Teröriste karşı mücade- le ise belli bir kesime karşı olacaktır. DYP Genel Başkanı Tansu ÇiUer ANAP lideri Mesut Yılmaz'a çattı. PKK'nın amacı, ülkenin bölünmez bü- tünlüğüne karşıdır" dedi. Terör örgütüne karşı "onlann anlaya- cağı diklen cevap verileceğini" bildiren Çiller, bu amaçla oluşturulan özel gü- venlik biriminde görev alacaklann eğı- tımlerinin sürdüğünü belirtirken. "Ge- rekirse hoca ithal edeceklerini" açıkladı. Eğitimdeki bu görevlileri ziyaret ettiğinı de anımsatan Çiller. "Hepsi çakı gibi va- tan evlatlarıdu-. Aralık ayında 4 bini gö- reve başlayacaktır" diye konuştu. Çiller. terör örgütünün mali kaynak- lannın da kurutulacağını vurgularken. teröre karşı mücadelede herkesin işbirlı- ği yapması gerektiğini belirtti ve "Pis politika yapmayacağız. Bu demokraside tahribatt yapar ve halkta bezginük ya- ratır" dedı. Çiller. ekonomik konulara da değin- diği konuşmasında, yeni KDV oranlan- nı savundu ve ek kay nak yaratmanın te- rörle mücadele için de gerekli olduğunu söyledi. Milletvekillerinden eleştiri Çiller'in konuşmasından sonra bası- na kapalı olarak sürdürülen DYP gru- bunda milletvekillen. terörle mücadele konusundaki görüşlerini dile getirdi. Çok sayıda milletvekilinin söz aldığı gö- rüşmelerde sıkıyönetim istekleri de gün- deme geldi. Gaziantep Milletvekili Mehmet Özkaya, terörle etkili mücade- • le için sıkıyönetimin gerekli olduğunu savundu. Afyon Milletvekili Ethem Ke- lekçi ise, SHP-DYP koalısyonunun yü- rümediğini söyledi. Kelekçi, bazı cina- yetlerin faili olarak ortaya çıkan İslami Hareket örgütü konusunda da ilgınç görüşler dile getirirken, bunun altından Islamalar dışında başka şeylerin çıkabi- leceğini bildirdi ve daha temkinli davra- nılarak belli bir kesime karşı tavır takı- nılmamasmı istedi. Samsun Milletvekili Mehmet Çebi ise yine Türkiye'deki İranlılar konusunu gündeme getirdi. Çebi, îstanbul ve An- kara'da sayılan 1 milyonu aşan İranlıla- nn uyuşturucu ticaretinden başlayarak birçok yasadışı ışlere kanştığını bildıre- rek. bunlann tel örgülerle çevrilmiş mülteci kamplannda toplanmalannı önerdi. Menteşe'nin sözleri Milletvekillerinin konuşmalanndan sonra Başbakan Çiller ve İçişleri Bakanı Menteşe, kürsüye gelerek açıklamalar yaptılar. Menteşe. Türkiye'deki İranb- lann durumunun incelendiğinı belirtir- ken, topraklanndaki PKK kamplan konusunda görüşmeler yapılan İran'm da buna karşılık masaya Türkiye'deki İranjılann durumunu getirdiğini açıkla- dı. İran'm, Türkiye'deki bu kişilerin kendisi aleyhine çalışmalar yapmasın- dan yakındığını belirten Menteşe, bu konudaki diplomatik girişimlerin sür- dürüldüğünü söyledi. Başbakan Çiller de, şu an ıçın ulusla- rarası alanda PKK'ya karşı yapılan mü- cadeleye destek sağlanmasının önemli olduğunu, bu amaçla yapılan temaslar- da birçok ülkenin PKK'yı terör örgütü olarak kabul ettiğini anlattı ve önümüz- deki günlerde Fransa'ya yapacağı gezi- de de bu konuyu gündeme getireceğini bildirdi. POLTTIKA GUNLUGU HİKMET CETtNKAYA Aydınlanma.. Bugün 1923 devriminin önderi Mustafa Kemal Ata- tûrk'ün ölümünün 55. yıldönümü... Mustafa Kemal emperyalizme başkaldıran ulusal ve devrimci bir önderdir. Bugün köşeme "Çağdaş yaşamı Destekleme Derneği"n\n yayımladığı "Geçmişten Giı- nümüze Atatürk" adlı yapıttan bir alıntı yapacağım. Yazının başlığı "Aydmlanmanın Önüne Asla Geçile- mez", yazarı ise Prof. Dr. Türkan Saylan... ••• Atatürk, siyasallaşmış inanç gücünü istedikleri gibi yorumlayıp uygulayan insanları bir sürü olarak, diledik- lerince gütmeyi amaç edinen çağdışı bir sistemi yok edip yerine akılcı düşünce, deneye dayalı bilim ve in- sanlar arası eşitlik temeüerine oturmuş çağdaş bir sis- temi yarattığı için tüm mazlum (sömürülen) ulusların umut kaynağı olmuştur.. Yaşadığı çağın öncesini ve sonrasını da o günüyle bir- likte düşünen, araştırıp öğrenen. edindıği bilgi ve dene- yimleri akıl süzgecinden geçirerek yapılabilecekleri or- taya koyan her türlü engel ve olumsuzluğa karşın ya- pabileceklerinin en iyisini yapan Mustafa Kemal, böyle- ce akla ve bilime dayalı aydınlanmanın somutlaşması- nın da önderi olma sorumluluğunu üstlenmiştir. Bu ülkede yaşayan herkesin, hepimizin Türkiye Cum- huriyeti'nın kuruluş aşamasındaki koşulları ve bu süre- cin tarihsel arka planını çok iyi incelemesi ve öğrenme- si, yapılan devrimleri ve yapılamayanları bu bilgileri edindikten sonra yorumlaması gerekir. Sevgili Uğur Mumcu nun dediği gibi "Bılgı sahibi olmadan fıkir sahi- bi olunmaz." Çeşitli nedenlerle her türlü yozlaşmayı yaşamış, sa- vaşlarla, borçlarla, yeteneksiz yöneticilerle ve Sevr An- laşması yla paramparça edilmiş bir Osmanlı devletin- den Lozan'la sınırları belirlenmiş, savaş yerine barışa gönül vermiş, her türlü borç ve bağımlılıktan arındırıl- mış, alnı açık ve topraklarıyla birlikte onuru da kurtul- muş bir Türkiye Cumhuriyeti nin oluşmasına Mustafa Kemal'le birlikte canlarıyla, emekleriyle ve yürekleriyle katılmış olan Anadolu insanımıza ne çok şey borçlu ol- duğumuzu şu günlerde sık sık anımsamaktayız. Bugün ulusumuzun her türlü olumsuzluğa karşın, kadınıyla er- keğiyle ulaştığı düzey, çağdaş. laik ve demokratik bir toplum olma yolunda alınan yol, Türk aydınlanma devri- minin olağanüstü dinamik ve geleceğe açık gizil gücun- den kaynaklanmaktadır. Kuşkusuz Atatürk devrimini ve ilkelerini toplumda herkesin birdenbire kabullenmesini beklemek olanak- sızdır. O günün karmakarışık, darmadağınık sosyal ya- pısında her birinin birer şok yarattığı kesindir. Yüzyıllar boyu egemen güçlerin iki dudağının arasından çıkacak emirlere kul olmuş "düşünme, söyleneni yap" yönte- miyle sömürülmüş, uyuşturulmuş insanların "hilafetin kaldınlması", "tekkevezaviyelerinkapatılması", "kıya- fet ve harf devrimi", "laiklik" gibi bir toplumu temelin- den değiştiren, sanki bir zaman tünelinden geçirerek bambaşka ve pırıl pırıl bir gezegene getiren devrim ve beraberindeki devinimi birdenbire kavrayıp özümseme- si kolay olmamıştır. Aydınlanma, ülkemize her devrim gibi tepeden gel- miş, ancak aklını kullanmasını, bilimin, çağdaşlaşmanın ve demokratikleşmenin erdemlerini öğrenen ve kavra- yan insanımızca, hava gibi, su gibi, olmazsa olmaz bir' yaşam biçimi olarak benimsenmiştir. AkiırMkullanmayı, içinde bulunduğu koşuşmuş düzeni değiştirmeyi iste- meyen ya da cumhuriyetin kuruluş aşamasında çeşitli kuyruk acılarına uğrayanlarca, Türk aydınlanma devri- mine kara çalınması, onun gerçek gücünün kanıtından başka bir şey değildir. işte bu nedenlerle cumhuriyetimizin 70. yıldönümün- de, öğrenim birliği yasasına bağlı, laikokullardayetişen gençlerimız. büyük bir içtenlikle Kemalizm'e sarılıyor. Atatürk ilke ve devriminin ödünsüz savunucusu ve onu daha da ileriye götürmenin, tam bağımsız demokratik Türkiye Cumhuriyeti'nin öncüsü oluyorlar. Bu gerçeği görüp yaşadıkça bilge Atatürk'ün gençliğe güvenmesi- nin ne denli yerinde olduğu açığa çıkıyor. 70 yıl önce yoktan var edilen hacısıyla, hocasıyla, esnafıyla, köylü- süyle, okumuşuyla, çetebaşıyla, Kurdu'yle, Lazfyla. Çerkezi'yle, bir mozaik gibi oluşturulan Türkiye Buyük Millet Meclisi'nde savaşla, barışla ve tek tek devrimlerle ilgili kararların amansızca tartışılarak alınmasını sağla- ması, birçoklannın düşünü bile kurmadığı cumhuriyeti gerçekleştirmesi, Atatürk'ün ufkunun demokrasiye ne denli açtk olduğunun en canlı örneği değil midir? Mustafa Kemal savaş sonunda kurtuluş ve barışın gelmesiyle yetinmemiş, savaştan da zor olan toplumsal değişmeye de kendini adamış ve bunu "Devrimin bu- tünlenmesi gerekir" özdeyişiyle bizlere aktarmıştır Yapılan devrimleri zaman zaman anımsamak ve günü- müzde varılan gelişimle ilintilemek çok yararlı olacaktır. örneğin yüzde 5'i bile okuryazar olmayan karmakarı- şık bir toplumu kısa sürede Latın a b c'sine dönük zorun- lu çağdaş bir eğitimden geçirmek, böylece onlann göz- lerındekiyüzyıllardırbirparçalarıolagelmişatgözlükle- rini çıkarmak, ne büyük ne güçlu ve ne inanılmaz bir atılımdır. Ümmi bir toplumu okuryazar konuma getirir- seniz bir süre sonra onu yönetmenin eskisi kadar kolay ve geleneksel olmayacağını da anlarsınız. Bu değişımi ve gelecekleri görmek, göğüslemek için de gerçek bir insansever ve yurtsever olmak gerektiği açıktır. Cumhuriyetimizin en önemli kazanımı olan "HarfDev- rimi"ri\, "insanlar bir gece içinde ummi duruma getiril- diler "diye karalamak, şansı olan birkaç kişinin Arap a b c'siyle okuma yazma bildiği, diğerlerininse o zamanın deyimiyle "elifi görse mertek sandığı" çağdışı eğitim- sizlik ortamını ya bilmemek ya da yok saymak demektir. Bugün ülkemizde yetişmiş bilgi ve beceri ışıldayan gençkızveerkeklerimiz, bütünolumsuzluklarınüstesin- den gelerek ekinsel yaşama katılıyor, bilim ve sanat yapıyor, kendilerini yetiştiriyor ve tüm dünyaya varlıkla- rını kanıtlıyorlarsa üzerlerine çığ gibi gelmeye çalışan tüm gerici akımlara sağlam kafalarıyla direnebiliyoriar- sa bunu 70 yıl önce başlatılan eğitim devrimine borçlu olduğumuzu kim yadsıyabilir? Bugün ülkemizde bir sanayi atıhmından, tekstil ma- den, bankacılık vb iş kollarından söz ediyorsak bütün bunlann temelinin, ilk kez 70 yıl önce hiçbir başka ola- nak olmadığından devlet eliyle kurulan ve bir okul gibi görev yapan Sümerbanklar'dan, Etibanklar'dan fışkırdı- ğını nasıl görmezden geliriz? Bugün insan haklarından, eşitlikten, sendikalaşma- dan, çeşitli sosyal haklardan, örgütlenmeden vedemok- rasiden söz ediyorsak bunun kökünün de 70 yıl önceki halkçılıkilkesindenkaynaklandığınıyoksayabilmekola- sı mıdır? Bugün toplumumuzda kadınımızla erkeğimiz alnı açık, birbirine saygılıveeşit eğitim görme, kendini geliş- tirme ve toplumda yer alma konumuna gelebilmişse alı- nan yolu yetersiz bujuyor, daha da yaygın bir gelişim bekleyebiliyor, bunun savaşını verebiliyorsa bunu, cum- huriyetimizin temel ilkelerinin başında gelen laik düşün- ce ve laik düzene borçlu değil miyiz? Babalarımızın, dedelerimizin, ninelerimizın kanlan canlarıyla savunarak açgözlü sömürgenlerin ellerinden kurtardığı güzel yurdumuz üzerinde yaşayan her cins ve M Arkası 17. Sayfada
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle