15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 Cumhuriyet spor 1 Şubat1992 Spor, özürlülerde rehabilitasyonun temelini oluşturuyor • • Özürlüler de şampiyon olur YORUM YILMAZ YÜCETÜRK "Çocukken geçirdiğim ço- cuk felci yü- zünden 2 aya- ğım felç oldu... Annem sırtın- d a taşıyarak okula göturup, getiriyordu be- ni. Sonraları — ^ — ayaklarıma protezler takıldı. Ama sık sık düşüyor ve kınyordum. Çok pahalı olduk- ları için ailem zor durumda kalırdı. Bu ne- denle hâlâ içim sızlar. Babamın İzmir'e ta- yiniyle denize kavuşıum. 9 yaşlarındayken evden okuldan kaçıp yüzmeye giderdim. Ortaokulda top oynayamıyorum gerekçe- si ile protezleri atıp koltuk değneği kullan- maya başladım. Ve o yıllarda yüzme ve top oynamam sayesinde sağ ayağımı felçten kurtardım. Namık Kemal Lisesi'ne başladığımda cimnastik derslerine girmediğim halde top oynamamı kimse engelleyemedi. Gerçekten çok yaramaz bır öğrenci idim. Şu an ismi- ni hatırlayamadığım bir oğretmenimin haksız bir olay sonrası "Topallı|ına bak- mıyorsun da neler yapıyorsun, seni döve döve öldürürüm" sözünden.sonra sınıftan bir çıktım bir daha okula dönmedim... Biliyor musunuz biz özürlüler toplum ta- rafından dışlandığımızdan spor tesislerin- den yıllarca yararlanamadık... Cimnastiğe başlaaım. Özurlu ayağıma hâkim olamadığımdan sağa-sola çarpıp kan revan içinde kalıyordum. Spor benim için vahşete dönmüştü. Yılmadım..." (Ya- şama sevinci). Bu sözler, şu anda Izmir SSK Bölge Mü- dürlüğü'nde şef olarak çalışan, Türkiye- nin ilk lisanslı özurlu sporcusu sayın Tay- fun Özol'un. 50 metre sırtüstü yüzmede Türkiye rekoru kıran Özol; girdiği miisa- bakalarda 15 Türkiye birinciliği, 76 adet madalya kazanmış. • Spor, özürlülerde rehabilitasyonun teme- lini oluşturuyor. Cesaret, kendine güven, paylaşma, arkadaşlık, disiplin ve sorumlu- luk duygularını geliştirirken, sosyal adap- tasyonu da en olumlu yönde gerçekleş- tiriyor. Her 10 kişiden birinin özürlü olduğu ül- kemizde; bilinçsiz akraba evlilikleri yapan- lar, daha da bilinçsizce, doğan özürlü ço- cuklarını bir de toplumdan soyutluyorlar. Bırakın doktora götürmeyi, insanlardan kaçınyorlar Hâlâ yıllarca kapısı kilitli bir odada yaşayan yüzlerce yavrumuz var. Bunun yanında toplumun içine girmek için çabalayan özürlulere de hiç yaşama hakkı verilmemiş: Yollar, yürüyen merdi- venler, özel tuvaletler, vasıtalar, spor alan- ları, sinemalar, tiyatrolar, alışveriş merkez- leri... Özürlüler için gerekli hiçbir yatırım yapılmamış. İnsanlann özürlulere karşı tutum ve dav- ranışları ise ayrı bir trajedi... Çarpık kafa yapımızla asıl özürlü olan bizleriz... • Bir yıl önce, 21.11.1990 tarihinde sporu- muzda ve özürlülerin yaşamında, tarihi bir olay gerçekleştirilerek "Türkiye Özürlüler Spor Federasyonu" kuruldu. Ilk başkan- Iığına da v federasyonun gerçekleşmesi için her türlü çabayı harcayan, hayatını özür- lulere adamış, çok değerli bilim ve spor adamı Sayın Prof. Hıfzı Özcan getirildi. Geçen hafta değerli başkan işlerinin yo- ğunluğu nedeni ile görevinden istifa etti. Yönetimde bir yıl beraber çahştığımız bu buyük insanın görevinden ayrılması özür- lüler spor camiası için çok ama çok büyük kayıp... Geç kurulma nedeni ile bütçede ödene- ği olmayan, yokluklar ve sıkıntılar içerisin- de yeni kurulan bir federasyonu bir taraf- tan tabanda ulke çapında kurulacak özür- lüler spor kulüpleri ile bölgelerde örgütle- meye, merkezde yeni yapılanmaya, diğer ta- raftan uluslararası alanlarda başanlı bir se- zon yaşatan bu büyük başkana takdirleri- miz sonsuz. Özürlüler spor federasyonu gelecekte her yönu ile büyuyerek çok daha verimli, olumlu çalışmalar yapacak, başarılar ka- zanacak ama Sayın Prof. Hıfzı Özcan gi- bi müstesna başkanı hiçbir zaman unutma- yacak. Ali Karacan ve İskender Atakan mücadelesi yeni sezonda da sürecek; Rallide '1 numara' çekişmesi Ali Karacan ve tskender Atakan arasında mûthiş bir çekişme yaşanıyor. ASENA ÖZKAN (tstanbul) - Otomobil sporlarında '1 numara' savaşı. 1991 yanşse- zonunun iki şampiyonu Ali Karacan ve îs- kender Atakan, şimdi yeni sezonda 1 kapı numarasına sahip olabilmek için yanşıyor- lar. 1991 yılında FIA'nın Türkiye'de tanıdığı tek şampiyona olan Türkiye Ralli Şampiyo- nası'nı kazanarak B Seeded olan Ali Karacan ile Cumhurbaşkanlığı Kupası'nı alarak yurt- dışında koşulan 3 önemli yanşta iyi derece- ler elde eden tskender Atakan, 1 kapı numa- rası için savaş verirlerken, Oiomobü Sporlan Federasyonu kimin 1 numara olacağı kara- rını yarış organizatörlerine bıraktı. 1992 yılında FIA tarafından ilan edilen B Seeded, Ali Karacan, İskender Atakan ve Serdar Bostancı'runsavaşlan devamederken federasyon yetkilileri "FIA 3 sürücüyü B Se- eded ilan etti. Palmares'e (yılbk) göre B Se- eded sürücülerin yıl içindekibaşanlanna ba- kıhr ve 1 kapı numarası ile kimin kalkacağı- na karar verilir. Biz karan organizatörlere bıraktık" dediler. Ali Karacan, bu konudaki sorularımızı yanıtlarken "Her şeyden önce federasyon FI- A'nınorganizatör keümesini yanüş değerlen- diriyor. FIA'ya göre organizatör, federasyon, FIA nereden tanır Bursa Otomobil Kulü- bü'nü? Ayrıca bu konu federasyonda oy- nandı ve çoğunluk benim 1992 yılındaki yarışlarda 1 olmama karar verdi. Neden şimdi kararlanm değiştiriyorlar. Federas- yonda antidemokratik bir sistem var?" de- di. 1 numaranın diğer ortağılskender Atakan ise, "Otoriteye saygım var" derken görüşle- rini şöyle özetliyor, "2 yıldan bu yana Cum- hurbaşkanlığı Kupası adı altında koşuyoruz. Şayet kupalann en büyüğü buysa benim ka- zandığımiçin 1 numara olmam gerekir. Bir de benim sponsörüme karşı bir sorumlulu- ğum var. Kendileri Türk sponına hizmet edi- yorlar, onları küstürmemek lazım!' Rumen antrenör Adrian Viziru Türk tenisini Cumhuriyet'e yorumladı Teniste potansiyeliniz çok az ADRİAN VİZtRU Türkiye'de ikinci yılını doldurmak üzere olan Ru- men tenis ant- renörü Adrian Viziru, bu iki yıl içinde gör- düklerini ve ya- şadıklarını — ^ m ^ — — analiz ederek tarafsız bir görüşle Türk te- nisini Cumhuriyet için yorumladı. Genelde Türkiye'de tenis yeni bir spor gi- bi kabul ediliyor. Oysa bir hayli uzun bir geçmişe sahip. Bunu biz Balkanlar'daki uluslararası turnuvalardan biliyoruz. Feh- mi Kızıl'dan Alaattin Karagöz'e kadar bü- tün milli oyunculan izledik. 1972'de Bük- reş'teki şampiyonada, TED kaptanı Filiz Tokcan'ı da milli takım oyuncusu olarak seyretmiştim. Bu bakımdan Türk tenisinin eskisine oranla daha ileri bir düzeyde ol- duğunu söylemek yanlış olmayacak. Ne ya- ak ki bu ilerlemenin yeterli olduğunu söy- lemek mümkün değil. Dış temaslarda alı- nan sonuçlar "zayıf'. Gençlerde ve büyük- lerde uluslararası temaslarda iyi sonuç ala- mayışın birçok faktörti var. Bunlan şöyle sıralayabiliriz: • Tabanda seçmek için yeterli sayıda te- rüsçi yok. örneğin 60 milyonluk bir Al- manya'da 20 milyon tenis oynayan var. Bir milli takımı onbinlerce genç arasından se- çiyorsunuz. 55 milyonluk Türkiye'de vete- ranlar dahil tenisçi sayısı onbini zor bulur. Bir 18 yaş takımını 50 kişi arasından seçi- yorsunuz... Bu oraruara baJalırsa alınan so- nuçlar yine de başanlı. • Tenisçinin yetişmesi için gerekli olan tesis ve öğretici kadro çok az. Çok sayıda kaliteli eğitmen olmayınca, yeteri kadar kort olmayınca, kim nerede nasıl ye- tişecek?.. • Çocuklar teriise çok geç yaşta başbyor- lar. 14 yaşında tenise başlayan bir gencin, değil uluslararası alanda içte bile başanlı olması mucizedir. • Türk tenisçisi çok az turnuva oynuyor. Bu bakımdan maç deneyimleri de çok za- yıf oluyor. 12-14, 16-18 yaş kuşaklannda 3-4 turnuva yapılıyor. Oysa en az 15 tur- nuva gerekli. • Ülkemizdeki eğitim sistemi içinde spor yapmak çok zor. Okul sistemleri sporcu öğrencilere yardımcı olmuyor. Günde bir antrenman iyi bir tenisçi olmak için yeter- li değildir. • Türk tenisi henüz ülke çapında yayıl- mış değil. Üç ana bölge Istanbul-Ankara ve Izmir bütün yükü çekiyor. 72 ilin hiç de- ğilse 50'sinde organize tenis etkinlikleri ol- ması gerekir. • Tenis statusü de yanlış. Tenisçiyi mo- tive edecek maddi olanaklar çok kısıtlı. Müsabık bir tenisçi çok az para ahyor. Te- nisi meslek olarak benimsemedikçe ulus- lararası alanda bir başan sağlamanın mümkün ohnadığuıı bilmeliyiz. Okumakla tenis arasında terdhte ailelerin de etkisi ile öğrenim ilk plana alınıyor. • Bazı konulann önemi anlaşılmış değil. örneğin çift maçları, ligde olsun, milli maçlarda olsun, sonucun belirlenmesinde büyük etki yapıyor. Buna karşm çiftler geri plana atılmış. 12-14-16 yaşlarda çift maç- lan yapılmıyor. Bütün dünyada çiftlerin klasmanı var. Türkiye'de yok. Oysa Türk sporcusu çok yetenekli. Ti- pik Akdeniz insanı. Spor zekâsı, sağlam- lık, sürat mevcut. Fakat "hırs kapasitesi" çok zayıf. Sabır da yok. Mücadeleyi çabuk terk ediyorlar. Oysa Rumen, Çekoslovak, Bulgar tenisçilerden daha iyi malzemeler kullanma şansına sahipler. Her markadan en iyi raketler, toplar, giysüer, her şeyi bir Avrupa ülkesi gibi temin etmek mümkün. • Türk tenisi içinde TED'in konumuna gelince; buraya gelen bütün yabancılann ifade ettiği gibi mükemmel bir kulüp. Mev- cutlann en iyisi. Tesis yönünden dünyada- ki pek çok kulüple kıyaslanabilir. Unutma- yalım ki TED bu güzel tesiste henüz birin- ci yılını doldurdu. Gelecek günlerde tesi- sin olumlu etkisi kendini daha açık bir şe- kilde gösterecektir. • Tesisin yam sıra TED iyi bir teknik kadroya da sahip bulunuyor. İki yabancı kökenli antrenörün yam sua Türk antre- nör ve monitörler de çok iyi Ve bence en iyi yanları bu genç bay ve bayanlann işle- rini severek yapmalan, daha çok öğrenmek istemeleri ve bunun için çalışmaları. • TED'de kullanılan malzemeler de Av- rupa standartlan içinde. Top makinesi da- hil her türlü olanağa sahip bulunuyonız. Gençlerin yetişmesi için yönetim her türlü kolaylığı sağlıyor. Yeteri kadar kortu her zaman çocuklar ve gençler için ayınyorlarî Türkiye'de bunu yapan başka kulüp oldu- ğunu sanmıyorum. EBahçe, Kocaeli'nde can güvenliği istedi NECMİ GÜLÜMSEL (Istanbul) - Federasyon kupası 6. kademesinde yarın Kocaelispor'la deplasmanda karşılaşacak olan Fenerbah- çe bu karşılaşma için İzmit Emniyet Müdürlüğü'nden güvenlik tedbirlerinin arttırılmasını istedi. Fenerbahçeli yöneticiler, İzmit Ui güven- lik yetkilileriyle yaptıklan telefon görüş- mesinde bu maçın gerek Kocaelispor ve ge- rekse Fenerbahçe için büyük önem taşıdı- ğını, bu nedenle sıkı önlemlerin alınması gerektiğini belirttiler. Kocaelispor'un 1 yıl önce ligin son ma- çında Fenerbahçe yenilgisi ile 2. lige düş- tüğünü hatırlatan San-Lacivertliler, "Ta- raftarlar bu karşılaşmayı göz önüne alıp olay çıkarabilirler. Bunların göz önünde bulundurulması gerekir" dediler. Zor maç Fenerbahçe Teknik Direktörü Joseph Venglos, Kocaelispor ile yarın oynanacak maçın bir hayli zorlu geçeceğini söyledi. Venglos, Kocaelipor hakkında fazla bilgiye sahip olmadığını, ancak 2. ligdeki konu- mu nedeniyle güçlü bir ekiple karşılaşacak- larını beürterek şöyle konuştu: "İlk yarı- nın ardından ilk ciddi maçımız Kocaeli- spor'la. Üstelik bu bir eleminasyon maçı. Yani kaybeden eleniyor. Bu açıdan rakibi küçümsemeden oynayacağız. Tüm futbol- culara bunu teker teker anlattım. Federas- yon kupası maçları her zaman her takım için zordur. Çünkü rakibin de sizin de kay- bedecek fazla bir şeyiniz olmaz." Fenerbahçe Kocaelispor karşısına tam kadro çıkacak. Sakathğı geçen Aykut ve Vokri'nin bu maçta Tanju ile birlikte 3-4-3 taktiği ile görev yapacağı açıklandı. Dün 1.5 saatlik bir idman yapan Fenerbahçe'- de oyuncular bir hayli formda gözüktü. Dereağzı Tesisleri'nde tam kadro yapı- lan haftamn son antrenmam ise hayli ne- şeli geçti. Isınma ve kültür fizik hareket- leri sonrasında çift kale maçla devam eden antrenmanda, Neşet, Semih, Soczynski, Oğuz, Ercan, Tanju, Ismail, Ümit ve Nu- ri'den kurulu lacivert takım, Engin, Ah- met Suphi, Aykut, Vokri, Gersin, Hakan, Müjdat, Turan ve K. Şenol'dan oluşan be- yaz takımı 8-3 yendi. Lacivert takımın gol- lerinin üçer tanesini Oğuz ve Tanju, birer tanesini de lsmail ile Ümit atarken, beyaz takımın gollerini de Aykut (2) ve K. Şenol kaydetti. San-Lacivertliler bugünü dinlenerek ge- çirip, akşam tesislerde toplanarak kampa girecekler ve yann sabah da Kocaeli'ye gi- dip, aynı akşam dönecekler. Şen'in yemeği Fenerbahçe Kulübü başkan adayı Ali Şen, dün gece Kadıköy Grubu üyelerine bir yemek verdi. Ali Şen, yemekte yaptığı ko- nuşmada Kadıköy Grubu'nun adayı oi- maktan memnunluk duyduğunu söyledi. Bu arada mart ayında yapılacak kongre nedeniyle oy kullanabilmek için 2500 ki- şinin aidatını yatırdığı bildirildi. Tanju duruşmada dolandı Idığını söyledi. (ERDOĞAN KÖSEOĞLU) Tanju ifade verdiSpor Servisi - Yurtdışından sahte belge- ler düzenleyerek Türkiye'ye son model Mercedes marka otomobil soktukları ge- rekçesiyle, arabanın sahibi Fenerbahçe'nin milli futbolcusu Tanju Çolak ile satışı yap- tıklan öne sürülen 2 kişinin ifadeleri alın- dı. Tanju serbest bırakılırken diğer 2 sanık tutuklandı. Tanju Çolak ve diğer sanıklann, dün Is- tanbul Cumhuriyet Savahğı Kaçakçılık Bü- rosu'nda ifadeleri alındı. Tanju Çolak, sav- cılıktaki ifadesinden sonra tutuksuz yargı- lanmak üzere serbest bırakıldı. öteki sa- nıklar Ejder Özdemir ile Niyazi Kodal, sevk edildikleri Nöbetçi 3. Sulh Ceza Mah- kemesi'nce, sahte evrak düzenlemekten ve kaçakçılık suçundan tutuklanarak cezae- vine gönderildiler. Adliye'ye yanında Güngör adlı arkada- şıyla birlikte gelen Tanju, arabanın satıl- ması olayında dolandınldığını söyledi. Sav- cıya verdiği ifadesinde, mağduriyetini an- lattığını kaydeden Tanju, "Tabii ki evrak- lann sahte olduğunu bilemezdim. Her Türk vatandaşı gibi Türk adaletine güveniyorum" dedi. SPORDA DîYALOG Dekatloncu Kasapoğlu'nun hedefî dünya rekoru Pistte yalnızım1991'de yıldı- zı parladı. Yu-" nanistan'da ya- pılan Akdeniz Oyunlan'nda dekatlonda ikinci olarak Türkiye'ye gü- müş madalya kazandıran Alper Kasap- ^ — ^ — ^ ~ oğlu bir anda atletizm çevrelerinde konu- şulur kişi oldu. 1966'da Bulgaristan'ın Razgrad kentinde dünyaya gelen Kasapoğ- lu, iltica yolu ile Türkiye'ye nasıl geldiği- ni ve Türkiye'deki 2 yılının nasıl geçtiğini anlattı. — Dekatlon, atletizmin de en zor dah. Bu spora nasıl ve neden başladın? — Bulgaristan'da spor ilkokulda baş- lar. 8 yaşından itibaren ben de spora baş- ladım. İlkokulun son sınıfındayken yarış- malara katıldım. 10 yaşında Doğu Bloku ülkelerinin katıldığı yaş gruplannda Av- nıpa birincisi oldum. 4 dalda, yani 60 met- re, 800 metre, gulle ve yüksekte aldığım so- nuçlarla yaş grubumda Avrupa rekoru kır- dım. — örneğin yüksekte kaç atlamıştın o yaşta? — 1.86 atlamıştım. Yaşım ilerledikçe yüksekteki derecem de yükseldi. 1.95'e çık- tım. Daha sonra Avrupa Salon Şampiyo- nası'nda yüksekte ikinci oldum, milli ta- kıma aldılar. — Milli takıma alınınca neler oldu? — îyi olmadı, daha doğrusu iyi oldu da beni yurtdışına çıkarmadılar. Kaçarım di- ye korktular belki. — Kaçar mıydın? — Kaçardım tabii. Nitekim 1989'a ka- dar fırsat kolladım. İlk yurtdışına çıkü- ğımda da kaçtım Türkiye'ye. — Nasıl oldu bu kaçış? — Hollanda'daki müsabakalar için mil- li takıma ahnmıştım. Ama kafamda da- ha çok yıllar önce plan kurmuştum, mut- laka kaçacaktım. Hollanda'ya gidince ora- daki Turkler bana yardım ettiler. ABDÜLKADİR YÜCELMAN — Olabilir tabii. Ama kulübümden aldığım yetiyor bana. — Pekiyi, antrenörün var mı? — Var, daha doğrusu vardı. Bulgar antrenör Rumen Petrov, Olimpiyat Komitesi ile Federasyon _ ^ _ ^ _ _ _ ^ _ Başkanı iken Ali Ergenç ge- tirdi. Ama şimdi yok. — Yok mu, nasıl olur pekiyi? — 31 aralıktan sonra maaş da vermiyor- lar, anlaşma da yapmadılar. tstanbul'da ailesi ile perişan bir halde. — Pekiyi bu adanı ne yer, ne içef, ne yapar? — Valla ben bakıyorum işte. Başka kimsesi yok ki!.. — Demek ki sen ona, baban da sana bakıyor. Gene iş Abdullah Amca'ya düş- tü desene. Galiba dünyada antrenörüne maaş veren tek sporcu da sensin. Neyse. olimpiyatlara Almanya'da hazırlanacak- sın. Hedefin nedir? — İlk 10'a girmek hedefim. Dekatlon- da bazı dallarda iyi derecelerim var. Özel- likle atlamalarda ve koşularda. Yalnız kol- larım zayıf. 10 daldaki derecelerimde top- lam puan 8100 tutuyor. Tabii bu dallar- daki en iyi derecelerimi yaparsam. Dün- ya rekoru 8800. Ama inanıyorum ki Al- manya'daki 3 aylık kamp süresince çok iyi hazırlanacağım ve derecelerimi yükselte- ceğim. — Türkiye'ye geldikten sonra seni kim ENKA'ya getirdi? ', — Benim geldikten sonra biraz mace- ralı bir yaşantım oldu. Açıkçası bana ilk yardımcı olan Galatasaray oldu. Fakat bir iki ay kimse benimle ilgilenmedi. Verilen sözler ortada kaldı, kimle konuşacağımı, kiminle ne yapacağunı bilemedim, doğru- su saşırdım kaldım. Birtakun insanlar beni oradan oraya goturdü. Içlerinde yönetim Federasyonun sözleşme yenilememesi nedeniyle antrenörsûz kalan Alper Kasap- oğlu, çalıştıncısının masrafını kendisi karşılıyor. — Adamlar demek ki haklıymış, sonra ne oldu? — Türkiye'ye geldim, sonra annemle babam da geldiler buraya. — O zaman Bulgarlar pek fazla üzül- mediler demek ki? Yoksa annenle babanı bırakmazlardı. — Şank Bey (Tara) araya girmeseydi ko- lay olmazdı. — Yani Şank Bey'in Sovyetler'le olan ticari anlaşması sana yaradı sayıhr. — Öyle oldu tabii. Yoksa ben tek başı- ma ne yapabilirdim ki? — Türkiye'ye gelince neler yaptın? Tür- kiye'yi yadırgadın mı, istediğini buldun mu? — Türkiye'de atletizm ana spor sayıl- mıyor. Onun için de birtakım imkânlar bu spor için kullanılmıyor. Ben de alıştım bir- takım şeylere. — Nedir o birtakım şeyler? — Olması gereken, fakat Turkiye'de ol- mayan imkânlar. Malzeme gibi, çalışma imkânlan gibi. Yani salon yok mesela. Kış boyunca nerede çalışacaksınız? Ben her gün 8 saat çalışıyorum. Ama salon şampi- yonasına açık havada çalışıyorum. Ekim- den sonra salona girmek lazım aslında. Ama ahştım artık bazı şeylere. Türkiytf- de atletler kış gelince kış uykusuna yatı- yorlar. — Nerede oturuyorsun? — Ailemle Etiler'de. — Kim bakıyor sana? — hNKA rvuiuDu bakıyor. — Baban ne iş yapıyor? — İnşaat kalfası. — Babanın da sana katkısı vardır mut- laka. kurulu üyesi olan birisi de vardı. Fakat ga- liba onlar da bir şey yapamadıklan için üzüldüler, onlar da ortada kaldılar. Ama bir arkadaş bana şunu söyledi: "Olacak senin işin. Fakat Türkiye'de hiç kimse he- vesli gözükmez, çünkü sana fazla para ver- meden işi bağlamak istiyorlar:' Yine de bekledim, sonra kendim araştırmaya baş- ladım. ENKA'ya git dediler. Antrenman için gittim ENKA'ya, sonra beni Şank. Bey'e çıkardılar, konuştuk, anlaştık. Be- nim için önemli olan antrenman yapmak- tı. Şimdiye kadar sağolsunlar sporumu ya- pıyorum, karnım doyuyor, bir şikâyetim yok. — Bir şikâyetin yoksa senden beklenen spor yapman ve iyi bir derece alman. — Çalışıyorum, 7 gün ve her gün 8 sa- at çalışıyorum. Tek şikâyetim yalnız çalış- mak. Çünkü rakibim yok. Birlikte idman" ve hatta yarış yapabileceğim, kendimi zor- layacağım bir ortam yok. Kısaca hırsım var, rakibim yok. Onun için rekorumu ya- bancı atletlerle yapacağım, müsabakalar- da kıracağım. — Diyelim ki Barcelona Olimpiyaü'nda iyi bir derece yaptın, sana yurtdışından teklifler gelse ne yaparsın? — Ben yıllarca Türkiye hasreti çektim. Yine Turkiye'de kalacağım. Bir de çahşa- cak salonumuz olsa, ekmek kadayıfı gibi olur her şey. Bence her şeyi devletten bek- lememek gerekir. Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de atletizme destek verecek sponsörler olmalı. Mesela benim arkam- da bir ENKA olmasaydı ben bugün belki : bir kahve köşesinde oturacaktım. i Atletler kendi ceplerinden yarışacak Veresiye şampiyona Spor Servisi (İstanbul) - Türkiye Salon Atletizm Şampiyonası ünlü atletlerin ka- tılımı ile bugün İzmir'de başlıyor. Izmir Atletizm Salonu'nda yapılacak olan şampiyonaya sporcular kendi ola- naklarıyla katılacaklar. Federasyon ileri- de sporcuların paralannı ödeyecek. Her- kese açık olarak yapılacak salon atletizm şampiyonasında salonun yetersizliği nede- niyle 400, 800, 1500 ve 3 bin metrede ya- nşmalar pistte gerçekleşecek. Şampiyonanın bir ilginç yani da, sırık- la yüksek atlama yapacak olan Ruhan İşim için salonun tavamna bir kubbe ya- pılacak olması. Böylece 5 metrelik salon 5.30-5.40 yuksekliğine çıkartılacak. Ay- rıca Atletizm Federasyonu şampiyona ön- cesinde yönetim kurulu toplantısı yapa- cak. Rekortmen atletler Cengiz Kavaklıoğ- lu, Zeki Öztürk ve Murat Ayaydın, İngil- tere'nin Glasgow şehrinde yapılacak Ulus- lararası Salon Atletizm Şampiyonası'na davet edildiler. Üç atlet, menajerleri Mü- nir Yaraş ile 6 şubatta Glasgow'a gidip 8 şubatta yarışacaklar. Cengiz Kavaklıoğ- lu şampiyonada 60 metre, Zeki Öztürk 1500 metre koşarken Murat Ayaydın uzurr atlayacak. Munir Yaraş, özellikle Zeki Öztürk'ün Glasgow'da rekor kırabilece- ğini belirtti. Alper gitti : TMOK-Coca Cola güç birliği anlaşmas» çerçevesinde yardım yapılan atletlerden dekatloncu Alper Kasapoğlu üç aylık. kamp yapmak üzere antrenörü Rumen Petrov ile birlikte dün Almanya'nın Ma- inz şehrine gitti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle