Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 Cumhuriyet spor 1 Şubat1992
Spor, özürlülerde rehabilitasyonun temelini oluşturuyor
• •
Özürlüler de şampiyon olur
YORUM
YILMAZ
YÜCETÜRK
"Çocukken
geçirdiğim ço-
cuk felci yü-
zünden 2 aya-
ğım felç oldu...
Annem sırtın-
d a taşıyarak
okula göturup,
getiriyordu be-
ni. Sonraları — ^ —
ayaklarıma protezler takıldı. Ama sık sık
düşüyor ve kınyordum. Çok pahalı olduk-
ları için ailem zor durumda kalırdı. Bu ne-
denle hâlâ içim sızlar. Babamın İzmir'e ta-
yiniyle denize kavuşıum. 9 yaşlarındayken
evden okuldan kaçıp yüzmeye giderdim.
Ortaokulda top oynayamıyorum gerekçe-
si ile protezleri atıp koltuk değneği kullan-
maya başladım. Ve o yıllarda yüzme ve top
oynamam sayesinde sağ ayağımı felçten
kurtardım.
Namık Kemal Lisesi'ne başladığımda
cimnastik derslerine girmediğim halde top
oynamamı kimse engelleyemedi. Gerçekten
çok yaramaz bır öğrenci idim. Şu an ismi-
ni hatırlayamadığım bir oğretmenimin
haksız bir olay sonrası "Topallı|ına bak-
mıyorsun da neler yapıyorsun, seni döve
döve öldürürüm" sözünden.sonra sınıftan
bir çıktım bir daha okula dönmedim...
Biliyor musunuz biz özürlüler toplum ta-
rafından dışlandığımızdan spor tesislerin-
den yıllarca yararlanamadık...
Cimnastiğe başlaaım. Özurlu ayağıma
hâkim olamadığımdan sağa-sola çarpıp
kan revan içinde kalıyordum. Spor benim
için vahşete dönmüştü. Yılmadım..." (Ya-
şama sevinci).
Bu sözler, şu anda Izmir SSK Bölge Mü-
dürlüğü'nde şef olarak çalışan, Türkiye-
nin ilk lisanslı özurlu sporcusu sayın Tay-
fun Özol'un. 50 metre sırtüstü yüzmede
Türkiye rekoru kıran Özol; girdiği miisa-
bakalarda 15 Türkiye birinciliği, 76 adet
madalya kazanmış.
•
Spor, özürlülerde rehabilitasyonun teme-
lini oluşturuyor. Cesaret, kendine güven,
paylaşma, arkadaşlık, disiplin ve sorumlu-
luk duygularını geliştirirken, sosyal adap-
tasyonu da en olumlu yönde gerçekleş-
tiriyor.
Her 10 kişiden birinin özürlü olduğu ül-
kemizde; bilinçsiz akraba evlilikleri yapan-
lar, daha da bilinçsizce, doğan özürlü ço-
cuklarını bir de toplumdan soyutluyorlar.
Bırakın doktora götürmeyi, insanlardan
kaçınyorlar Hâlâ yıllarca kapısı kilitli bir
odada yaşayan yüzlerce yavrumuz var.
Bunun yanında toplumun içine girmek
için çabalayan özürlulere de hiç yaşama
hakkı verilmemiş: Yollar, yürüyen merdi-
venler, özel tuvaletler, vasıtalar, spor alan-
ları, sinemalar, tiyatrolar, alışveriş merkez-
leri... Özürlüler için gerekli hiçbir yatırım
yapılmamış.
İnsanlann özürlulere karşı tutum ve dav-
ranışları ise ayrı bir trajedi... Çarpık kafa
yapımızla asıl özürlü olan bizleriz...
•
Bir yıl önce, 21.11.1990 tarihinde sporu-
muzda ve özürlülerin yaşamında, tarihi bir
olay gerçekleştirilerek "Türkiye Özürlüler
Spor Federasyonu" kuruldu. Ilk başkan-
Iığına da
v
federasyonun gerçekleşmesi için
her türlü çabayı harcayan, hayatını özür-
lulere adamış, çok değerli bilim ve spor
adamı Sayın Prof. Hıfzı Özcan getirildi.
Geçen hafta değerli başkan işlerinin yo-
ğunluğu nedeni ile görevinden istifa etti.
Yönetimde bir yıl beraber çahştığımız bu
buyük insanın görevinden ayrılması özür-
lüler spor camiası için çok ama çok büyük
kayıp...
Geç kurulma nedeni ile bütçede ödene-
ği olmayan, yokluklar ve sıkıntılar içerisin-
de yeni kurulan bir federasyonu bir taraf-
tan tabanda ulke çapında kurulacak özür-
lüler spor kulüpleri ile bölgelerde örgütle-
meye, merkezde yeni yapılanmaya, diğer ta-
raftan uluslararası alanlarda başanlı bir se-
zon yaşatan bu büyük başkana takdirleri-
miz sonsuz.
Özürlüler spor federasyonu gelecekte her
yönu ile büyuyerek çok daha verimli,
olumlu çalışmalar yapacak, başarılar ka-
zanacak ama Sayın Prof. Hıfzı Özcan gi-
bi müstesna başkanı hiçbir zaman unutma-
yacak.
Ali Karacan ve İskender Atakan mücadelesi yeni sezonda da sürecek;
Rallide '1 numara' çekişmesi
Ali Karacan ve tskender Atakan arasında mûthiş bir çekişme yaşanıyor.
ASENA ÖZKAN (tstanbul) - Otomobil
sporlarında '1 numara' savaşı. 1991 yanşse-
zonunun iki şampiyonu Ali Karacan ve îs-
kender Atakan, şimdi yeni sezonda 1 kapı
numarasına sahip olabilmek için yanşıyor-
lar.
1991 yılında FIA'nın Türkiye'de tanıdığı
tek şampiyona olan Türkiye Ralli Şampiyo-
nası'nı kazanarak B Seeded olan Ali Karacan
ile Cumhurbaşkanlığı Kupası'nı alarak yurt-
dışında koşulan 3 önemli yanşta iyi derece-
ler elde eden tskender Atakan, 1 kapı numa-
rası için savaş verirlerken, Oiomobü Sporlan
Federasyonu kimin 1 numara olacağı kara-
rını yarış organizatörlerine bıraktı.
1992 yılında FIA tarafından ilan edilen B
Seeded, Ali Karacan, İskender Atakan ve
Serdar Bostancı'runsavaşlan devamederken
federasyon yetkilileri "FIA 3 sürücüyü B Se-
eded ilan etti. Palmares'e (yılbk) göre B Se-
eded sürücülerin yıl içindekibaşanlanna ba-
kıhr ve 1 kapı numarası ile kimin kalkacağı-
na karar verilir. Biz karan organizatörlere
bıraktık" dediler.
Ali Karacan, bu konudaki sorularımızı
yanıtlarken "Her şeyden önce federasyon FI-
A'nınorganizatör keümesini yanüş değerlen-
diriyor. FIA'ya göre organizatör, federasyon,
FIA nereden tanır Bursa Otomobil Kulü-
bü'nü? Ayrıca bu konu federasyonda oy-
nandı ve çoğunluk benim 1992 yılındaki
yarışlarda 1 olmama karar verdi. Neden
şimdi kararlanm değiştiriyorlar. Federas-
yonda antidemokratik bir sistem var?" de-
di.
1 numaranın diğer ortağılskender Atakan
ise, "Otoriteye saygım var" derken görüşle-
rini şöyle özetliyor, "2 yıldan bu yana Cum-
hurbaşkanlığı Kupası adı altında koşuyoruz.
Şayet kupalann en büyüğü buysa benim ka-
zandığımiçin 1 numara olmam gerekir. Bir
de benim sponsörüme karşı bir sorumlulu-
ğum var. Kendileri Türk sponına hizmet edi-
yorlar, onları küstürmemek lazım!'
Rumen antrenör Adrian Viziru Türk tenisini Cumhuriyet'e yorumladı
Teniste potansiyeliniz çok az
ADRİAN
VİZtRU
Türkiye'de
ikinci yılını
doldurmak
üzere olan Ru-
men tenis ant-
renörü Adrian
Viziru, bu iki
yıl içinde gör-
düklerini ve ya-
şadıklarını — ^
m
^ — —
analiz ederek tarafsız bir görüşle Türk te-
nisini Cumhuriyet için yorumladı.
Genelde Türkiye'de tenis yeni bir spor gi-
bi kabul ediliyor. Oysa bir hayli uzun bir
geçmişe sahip. Bunu biz Balkanlar'daki
uluslararası turnuvalardan biliyoruz. Feh-
mi Kızıl'dan Alaattin Karagöz'e kadar bü-
tün milli oyunculan izledik. 1972'de Bük-
reş'teki şampiyonada, TED kaptanı Filiz
Tokcan'ı da milli takım oyuncusu olarak
seyretmiştim. Bu bakımdan Türk tenisinin
eskisine oranla daha ileri bir düzeyde ol-
duğunu söylemek yanlış olmayacak. Ne ya-
ak ki bu ilerlemenin yeterli olduğunu söy-
lemek mümkün değil. Dış temaslarda alı-
nan sonuçlar "zayıf'. Gençlerde ve büyük-
lerde uluslararası temaslarda iyi sonuç ala-
mayışın birçok faktörti var. Bunlan şöyle
sıralayabiliriz:
• Tabanda seçmek için yeterli sayıda te-
rüsçi yok. örneğin 60 milyonluk bir Al-
manya'da 20 milyon tenis oynayan var. Bir
milli takımı onbinlerce genç arasından se-
çiyorsunuz. 55 milyonluk Türkiye'de vete-
ranlar dahil tenisçi sayısı onbini zor bulur.
Bir 18 yaş takımını 50 kişi arasından seçi-
yorsunuz... Bu oraruara baJalırsa alınan so-
nuçlar yine de başanlı.
• Tenisçinin yetişmesi için gerekli olan
tesis ve öğretici kadro çok az. Çok sayıda
kaliteli eğitmen olmayınca, yeteri kadar
kort olmayınca, kim nerede nasıl ye-
tişecek?..
• Çocuklar teriise çok geç yaşta başbyor-
lar. 14 yaşında tenise başlayan bir gencin,
değil uluslararası alanda içte bile başanlı
olması mucizedir.
• Türk tenisçisi çok az turnuva oynuyor.
Bu bakımdan maç deneyimleri de çok za-
yıf oluyor. 12-14, 16-18 yaş kuşaklannda
3-4 turnuva yapılıyor. Oysa en az 15 tur-
nuva gerekli.
• Ülkemizdeki eğitim sistemi içinde spor
yapmak çok zor. Okul sistemleri sporcu
öğrencilere yardımcı olmuyor. Günde bir
antrenman iyi bir tenisçi olmak için yeter-
li değildir.
• Türk tenisi henüz ülke çapında yayıl-
mış değil. Üç ana bölge Istanbul-Ankara
ve Izmir bütün yükü çekiyor. 72 ilin hiç de-
ğilse 50'sinde organize tenis etkinlikleri ol-
ması gerekir.
• Tenis statusü de yanlış. Tenisçiyi mo-
tive edecek maddi olanaklar çok kısıtlı.
Müsabık bir tenisçi çok az para ahyor. Te-
nisi meslek olarak benimsemedikçe ulus-
lararası alanda bir başan sağlamanın
mümkün ohnadığuıı bilmeliyiz. Okumakla
tenis arasında terdhte ailelerin de etkisi ile
öğrenim ilk plana alınıyor.
• Bazı konulann önemi anlaşılmış değil.
örneğin çift maçları, ligde olsun, milli
maçlarda olsun, sonucun belirlenmesinde
büyük etki yapıyor. Buna karşm çiftler geri
plana atılmış. 12-14-16 yaşlarda çift maç-
lan yapılmıyor. Bütün dünyada çiftlerin
klasmanı var. Türkiye'de yok.
Oysa Türk sporcusu çok yetenekli. Ti-
pik Akdeniz insanı. Spor zekâsı, sağlam-
lık, sürat mevcut. Fakat "hırs kapasitesi"
çok zayıf. Sabır da yok. Mücadeleyi çabuk
terk ediyorlar. Oysa Rumen, Çekoslovak,
Bulgar tenisçilerden daha iyi malzemeler
kullanma şansına sahipler. Her markadan
en iyi raketler, toplar, giysüer, her şeyi bir
Avrupa ülkesi gibi temin etmek mümkün.
• Türk tenisi içinde TED'in konumuna
gelince; buraya gelen bütün yabancılann
ifade ettiği gibi mükemmel bir kulüp. Mev-
cutlann en iyisi. Tesis yönünden dünyada-
ki pek çok kulüple kıyaslanabilir. Unutma-
yalım ki TED bu güzel tesiste henüz birin-
ci yılını doldurdu. Gelecek günlerde tesi-
sin olumlu etkisi kendini daha açık bir şe-
kilde gösterecektir.
• Tesisin yam sıra TED iyi bir teknik
kadroya da sahip bulunuyor. İki yabancı
kökenli antrenörün yam sua Türk antre-
nör ve monitörler de çok iyi Ve bence en
iyi yanları bu genç bay ve bayanlann işle-
rini severek yapmalan, daha çok öğrenmek
istemeleri ve bunun için çalışmaları.
• TED'de kullanılan malzemeler de Av-
rupa standartlan içinde. Top makinesi da-
hil her türlü olanağa sahip bulunuyonız.
Gençlerin yetişmesi için yönetim her türlü
kolaylığı sağlıyor. Yeteri kadar kortu her
zaman çocuklar ve gençler için ayınyorlarî
Türkiye'de bunu yapan başka kulüp oldu-
ğunu sanmıyorum.
EBahçe, Kocaeli'nde
can güvenliği istedi
NECMİ GÜLÜMSEL (Istanbul) - Federasyon kupası 6. kademesinde
yarın Kocaelispor'la deplasmanda karşılaşacak olan Fenerbah-
çe bu karşılaşma için İzmit Emniyet Müdürlüğü'nden güvenlik
tedbirlerinin arttırılmasını istedi.
Fenerbahçeli yöneticiler, İzmit Ui güven-
lik yetkilileriyle yaptıklan telefon görüş-
mesinde bu maçın gerek Kocaelispor ve ge-
rekse Fenerbahçe için büyük önem taşıdı-
ğını, bu nedenle sıkı önlemlerin alınması
gerektiğini belirttiler.
Kocaelispor'un 1 yıl önce ligin son ma-
çında Fenerbahçe yenilgisi ile 2. lige düş-
tüğünü hatırlatan San-Lacivertliler, "Ta-
raftarlar bu karşılaşmayı göz önüne alıp
olay çıkarabilirler. Bunların göz önünde
bulundurulması gerekir" dediler.
Zor maç
Fenerbahçe Teknik Direktörü Joseph
Venglos, Kocaelispor ile yarın oynanacak
maçın bir hayli zorlu geçeceğini söyledi.
Venglos, Kocaelipor hakkında fazla bilgiye
sahip olmadığını, ancak 2. ligdeki konu-
mu nedeniyle güçlü bir ekiple karşılaşacak-
larını beürterek şöyle konuştu: "İlk yarı-
nın ardından ilk ciddi maçımız Kocaeli-
spor'la. Üstelik bu bir eleminasyon maçı.
Yani kaybeden eleniyor. Bu açıdan rakibi
küçümsemeden oynayacağız. Tüm futbol-
culara bunu teker teker anlattım. Federas-
yon kupası maçları her zaman her takım
için zordur. Çünkü rakibin de sizin de kay-
bedecek fazla bir şeyiniz olmaz."
Fenerbahçe Kocaelispor karşısına tam
kadro çıkacak. Sakathğı geçen Aykut ve
Vokri'nin bu maçta Tanju ile birlikte 3-4-3
taktiği ile görev yapacağı açıklandı. Dün
1.5 saatlik bir idman yapan Fenerbahçe'-
de oyuncular bir hayli formda gözüktü.
Dereağzı Tesisleri'nde tam kadro yapı-
lan haftamn son antrenmam ise hayli ne-
şeli geçti. Isınma ve kültür fizik hareket-
leri sonrasında çift kale maçla devam eden
antrenmanda, Neşet, Semih, Soczynski,
Oğuz, Ercan, Tanju, Ismail, Ümit ve Nu-
ri'den kurulu lacivert takım, Engin, Ah-
met Suphi, Aykut, Vokri, Gersin, Hakan,
Müjdat, Turan ve K. Şenol'dan oluşan be-
yaz takımı 8-3 yendi. Lacivert takımın gol-
lerinin üçer tanesini Oğuz ve Tanju, birer
tanesini de lsmail ile Ümit atarken, beyaz
takımın gollerini de Aykut (2) ve K. Şenol
kaydetti.
San-Lacivertliler bugünü dinlenerek ge-
çirip, akşam tesislerde toplanarak kampa
girecekler ve yann sabah da Kocaeli'ye gi-
dip, aynı akşam dönecekler.
Şen'in yemeği
Fenerbahçe Kulübü başkan adayı Ali
Şen, dün gece Kadıköy Grubu üyelerine bir
yemek verdi. Ali Şen, yemekte yaptığı ko-
nuşmada Kadıköy Grubu'nun adayı oi-
maktan memnunluk duyduğunu söyledi.
Bu arada mart ayında yapılacak kongre
nedeniyle oy kullanabilmek için 2500 ki-
şinin aidatını yatırdığı bildirildi.
Tanju duruşmada dolandı Idığını söyledi. (ERDOĞAN KÖSEOĞLU)
Tanju ifade verdiSpor Servisi - Yurtdışından sahte belge-
ler düzenleyerek Türkiye'ye son model
Mercedes marka otomobil soktukları ge-
rekçesiyle, arabanın sahibi Fenerbahçe'nin
milli futbolcusu Tanju Çolak ile satışı yap-
tıklan öne sürülen 2 kişinin ifadeleri alın-
dı. Tanju serbest bırakılırken diğer 2 sanık
tutuklandı.
Tanju Çolak ve diğer sanıklann, dün Is-
tanbul Cumhuriyet Savahğı Kaçakçılık Bü-
rosu'nda ifadeleri alındı. Tanju Çolak, sav-
cılıktaki ifadesinden sonra tutuksuz yargı-
lanmak üzere serbest bırakıldı. öteki sa-
nıklar Ejder Özdemir ile Niyazi Kodal,
sevk edildikleri Nöbetçi 3. Sulh Ceza Mah-
kemesi'nce, sahte evrak düzenlemekten ve
kaçakçılık suçundan tutuklanarak cezae-
vine gönderildiler.
Adliye'ye yanında Güngör adlı arkada-
şıyla birlikte gelen Tanju, arabanın satıl-
ması olayında dolandınldığını söyledi. Sav-
cıya verdiği ifadesinde, mağduriyetini an-
lattığını kaydeden Tanju, "Tabii ki evrak-
lann sahte olduğunu bilemezdim. Her
Türk vatandaşı gibi Türk adaletine
güveniyorum" dedi.
SPORDA DîYALOG
Dekatloncu Kasapoğlu'nun hedefî dünya rekoru
Pistte yalnızım1991'de yıldı-
zı parladı. Yu-"
nanistan'da ya-
pılan Akdeniz
Oyunlan'nda
dekatlonda
ikinci olarak
Türkiye'ye gü-
müş madalya
kazandıran
Alper Kasap- ^ — ^ — ^ ~
oğlu bir anda atletizm çevrelerinde konu-
şulur kişi oldu. 1966'da Bulgaristan'ın
Razgrad kentinde dünyaya gelen Kasapoğ-
lu, iltica yolu ile Türkiye'ye nasıl geldiği-
ni ve Türkiye'deki 2 yılının nasıl geçtiğini
anlattı.
— Dekatlon, atletizmin de en zor dah.
Bu spora nasıl ve neden başladın?
— Bulgaristan'da spor ilkokulda baş-
lar. 8 yaşından itibaren ben de spora baş-
ladım. İlkokulun son sınıfındayken yarış-
malara katıldım. 10 yaşında Doğu Bloku
ülkelerinin katıldığı yaş gruplannda Av-
nıpa birincisi oldum. 4 dalda, yani 60 met-
re, 800 metre, gulle ve yüksekte aldığım so-
nuçlarla yaş grubumda Avrupa rekoru kır-
dım.
— örneğin yüksekte kaç atlamıştın o
yaşta?
— 1.86 atlamıştım. Yaşım ilerledikçe
yüksekteki derecem de yükseldi. 1.95'e çık-
tım. Daha sonra Avrupa Salon Şampiyo-
nası'nda yüksekte ikinci oldum, milli ta-
kıma aldılar.
— Milli takıma alınınca neler oldu?
— îyi olmadı, daha doğrusu iyi oldu da
beni yurtdışına çıkarmadılar. Kaçarım di-
ye korktular belki.
— Kaçar mıydın?
— Kaçardım tabii. Nitekim 1989'a ka-
dar fırsat kolladım. İlk yurtdışına çıkü-
ğımda da kaçtım Türkiye'ye.
— Nasıl oldu bu kaçış?
— Hollanda'daki müsabakalar için mil-
li takıma ahnmıştım. Ama kafamda da-
ha çok yıllar önce plan kurmuştum, mut-
laka kaçacaktım. Hollanda'ya gidince ora-
daki Turkler bana yardım ettiler.
ABDÜLKADİR
YÜCELMAN
— Olabilir tabii. Ama
kulübümden aldığım
yetiyor bana.
— Pekiyi, antrenörün
var mı?
— Var, daha doğrusu
vardı. Bulgar antrenör
Rumen Petrov, Olimpiyat
Komitesi ile Federasyon
_ ^ _ ^ _ _ _ ^ _ Başkanı iken Ali Ergenç ge-
tirdi. Ama şimdi yok.
— Yok mu, nasıl olur pekiyi?
— 31 aralıktan sonra maaş da vermiyor-
lar, anlaşma da yapmadılar. tstanbul'da
ailesi ile perişan bir halde.
— Pekiyi bu adanı ne yer, ne içef, ne
yapar?
— Valla ben bakıyorum işte. Başka
kimsesi yok ki!..
— Demek ki sen ona, baban da sana
bakıyor. Gene iş Abdullah Amca'ya düş-
tü desene. Galiba dünyada antrenörüne
maaş veren tek sporcu da sensin. Neyse.
olimpiyatlara Almanya'da hazırlanacak-
sın. Hedefin nedir?
— İlk 10'a girmek hedefim. Dekatlon-
da bazı dallarda iyi derecelerim var. Özel-
likle atlamalarda ve koşularda. Yalnız kol-
larım zayıf. 10 daldaki derecelerimde top-
lam puan 8100 tutuyor. Tabii bu dallar-
daki en iyi derecelerimi yaparsam. Dün-
ya rekoru 8800. Ama inanıyorum ki Al-
manya'daki 3 aylık kamp süresince çok iyi
hazırlanacağım ve derecelerimi yükselte-
ceğim.
— Türkiye'ye geldikten sonra seni kim
ENKA'ya getirdi? ',
— Benim geldikten sonra biraz mace-
ralı bir yaşantım oldu. Açıkçası bana ilk
yardımcı olan Galatasaray oldu. Fakat bir
iki ay kimse benimle ilgilenmedi. Verilen
sözler ortada kaldı, kimle konuşacağımı,
kiminle ne yapacağunı bilemedim, doğru-
su saşırdım kaldım. Birtakun insanlar beni
oradan oraya goturdü. Içlerinde yönetim
Federasyonun sözleşme yenilememesi nedeniyle antrenörsûz kalan Alper Kasap-
oğlu, çalıştıncısının masrafını kendisi karşılıyor.
— Adamlar demek ki haklıymış, sonra
ne oldu?
— Türkiye'ye geldim, sonra annemle
babam da geldiler buraya.
— O zaman Bulgarlar pek fazla üzül-
mediler demek ki? Yoksa annenle babanı
bırakmazlardı.
— Şank Bey (Tara) araya girmeseydi ko-
lay olmazdı.
— Yani Şank Bey'in Sovyetler'le olan
ticari anlaşması sana yaradı sayıhr.
— Öyle oldu tabii. Yoksa ben tek başı-
ma ne yapabilirdim ki?
— Türkiye'ye gelince neler yaptın? Tür-
kiye'yi yadırgadın mı, istediğini buldun
mu?
— Türkiye'de atletizm ana spor sayıl-
mıyor. Onun için de birtakım imkânlar bu
spor için kullanılmıyor. Ben de alıştım bir-
takım şeylere.
— Nedir o birtakım şeyler?
— Olması gereken, fakat Turkiye'de ol-
mayan imkânlar. Malzeme gibi, çalışma
imkânlan gibi. Yani salon yok mesela. Kış
boyunca nerede çalışacaksınız? Ben her
gün 8 saat çalışıyorum. Ama salon şampi-
yonasına açık havada çalışıyorum. Ekim-
den sonra salona girmek lazım aslında.
Ama ahştım artık bazı şeylere. Türkiytf-
de atletler kış gelince kış uykusuna yatı-
yorlar.
— Nerede oturuyorsun?
— Ailemle Etiler'de.
— Kim bakıyor sana?
— hNKA rvuiuDu bakıyor.
— Baban ne iş yapıyor?
— İnşaat kalfası.
— Babanın da sana katkısı vardır mut-
laka.
kurulu üyesi olan birisi de vardı. Fakat ga-
liba onlar da bir şey yapamadıklan için
üzüldüler, onlar da ortada kaldılar. Ama
bir arkadaş bana şunu söyledi: "Olacak
senin işin. Fakat Türkiye'de hiç kimse he-
vesli gözükmez, çünkü sana fazla para ver-
meden işi bağlamak istiyorlar:' Yine de
bekledim, sonra kendim araştırmaya baş-
ladım. ENKA'ya git dediler. Antrenman
için gittim ENKA'ya, sonra beni Şank.
Bey'e çıkardılar, konuştuk, anlaştık. Be-
nim için önemli olan antrenman yapmak-
tı. Şimdiye kadar sağolsunlar sporumu ya-
pıyorum, karnım doyuyor, bir şikâyetim
yok.
— Bir şikâyetin yoksa senden beklenen
spor yapman ve iyi bir derece alman.
— Çalışıyorum, 7 gün ve her gün 8 sa-
at çalışıyorum. Tek şikâyetim yalnız çalış-
mak. Çünkü rakibim yok. Birlikte idman"
ve hatta yarış yapabileceğim, kendimi zor-
layacağım bir ortam yok. Kısaca hırsım
var, rakibim yok. Onun için rekorumu ya-
bancı atletlerle yapacağım, müsabakalar-
da kıracağım.
— Diyelim ki Barcelona Olimpiyaü'nda
iyi bir derece yaptın, sana yurtdışından
teklifler gelse ne yaparsın?
— Ben yıllarca Türkiye hasreti çektim.
Yine Turkiye'de kalacağım. Bir de çahşa-
cak salonumuz olsa, ekmek kadayıfı gibi
olur her şey. Bence her şeyi devletten bek-
lememek gerekir. Dünyada olduğu gibi
Türkiye'de de atletizme destek verecek
sponsörler olmalı. Mesela benim arkam-
da bir ENKA olmasaydı ben bugün belki :
bir kahve köşesinde oturacaktım. i
Atletler kendi ceplerinden yarışacak
Veresiye şampiyona
Spor Servisi (İstanbul) - Türkiye Salon
Atletizm Şampiyonası ünlü atletlerin ka-
tılımı ile bugün İzmir'de başlıyor.
Izmir Atletizm Salonu'nda yapılacak
olan şampiyonaya sporcular kendi ola-
naklarıyla katılacaklar. Federasyon ileri-
de sporcuların paralannı ödeyecek. Her-
kese açık olarak yapılacak salon atletizm
şampiyonasında salonun yetersizliği nede-
niyle 400, 800, 1500 ve 3 bin metrede ya-
nşmalar pistte gerçekleşecek.
Şampiyonanın bir ilginç yani da, sırık-
la yüksek atlama yapacak olan Ruhan
İşim için salonun tavamna bir kubbe ya-
pılacak olması. Böylece 5 metrelik salon
5.30-5.40 yuksekliğine çıkartılacak. Ay-
rıca Atletizm Federasyonu şampiyona ön-
cesinde yönetim kurulu toplantısı yapa-
cak.
Rekortmen atletler Cengiz Kavaklıoğ-
lu, Zeki Öztürk ve Murat Ayaydın, İngil-
tere'nin Glasgow şehrinde yapılacak Ulus-
lararası Salon Atletizm Şampiyonası'na
davet edildiler. Üç atlet, menajerleri Mü-
nir Yaraş ile 6 şubatta Glasgow'a gidip 8
şubatta yarışacaklar. Cengiz Kavaklıoğ-
lu şampiyonada 60 metre, Zeki Öztürk
1500 metre koşarken Murat Ayaydın uzurr
atlayacak. Munir Yaraş, özellikle Zeki
Öztürk'ün Glasgow'da rekor kırabilece-
ğini belirtti.
Alper gitti :
TMOK-Coca Cola güç birliği anlaşmas»
çerçevesinde yardım yapılan atletlerden
dekatloncu Alper Kasapoğlu üç aylık.
kamp yapmak üzere antrenörü Rumen
Petrov ile birlikte dün Almanya'nın Ma-
inz şehrine gitti.