Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Şubatl992 kültûr Cumhuriyet 13
Artium'ıia özgün baskılar
• AA (Ankara) - Özgûn baskı resim
tekniklerini kendine özgü bir yorumla
kullanan Mürşıde İçmeli'nin yapıtlanndan
oluşan sergi bugün Artium Sanat
Galerisi'nde açılıyor. Halen Bilkent
Üniversıtesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde
öğretim üyesı olarak görev yapan tçmeli,
Istanbul'da doğdu. 1953 yılında Gazı Eğitim
Enstitüsü resim-iş bölümünü bitiren sanatçı,
bir süre lise öğretmenliği yaptı. 1959 yılında
yüksek öğrenımını tamamladığı okula
asistan olan sanatçı, 1960 yılında özgün
baskı dahnda ıhtısas yapmak ûzere Madrid'e
gitti. Sanatçı, Madrid'de Escuela Central de
Bcllas Artes de San Fernando'da gravür
atölyesine, Escuela Naınoal de Artes
Grafikas'ta da, litografi atölyesine devam
etti. 1962 yılında grafik sanatlan ûzerine
çalışmalar yapmak ûzere Londra'ya
gönderilen tçmeli, Central School art and
Design'de illüstrasyon dahnda ihtisaş yaptı.
1965 yılında yurda dönen ve Gazi Eğitim
Enstitüsü'ndegöreve başlayan sanatçı, 1986
ekiminden itibaren Bilkent Üniversitesi'nde
görev yapıyor. Üçü yurtdışında toplam 11
ödül kazanan, Düsseldorf, Bonn ve
Mannheim'ın yanı sıra yurtiçmde 16 kişisel
sergi açan Içmeli, çok sayıda karma sergiye
katıldı.
I.Perotı'ılactımartesi
• Költûr Servisi - 1. Peron Şanatevi'nce
düzenlenen cumartesi etkinliklerinin
bugünkü konuklan Grup Izel Çelık ve Ercan
ile tiyatro oyuncusu ve yönetmeni Savaş
Dinçel.Etkinlik tzel-Çelik ve Ercan'ın
vereceği özledim adlı dınleti ile
başlayacak. Saat 15.00'teki dinletinin
ardından Savaş Dinçel konuklarla tiyatro
ûzerine söyleşecek.(Moda Cad.Gûndoğdu
Sok.YapıKredi-Akbank arası).
GnıpYorafn'öanıJavet
• Kültûr Servisi - Grup YorumI2adet
sinema ürûnü yaratmayı amaçbyor ve bu
yönde oyunculuk,dekor
üretimi,senaryo,makyaj,yönetim,koregrafı
gibi çeşitli konularda katkıda bulunacak
kişileri ortak bır çalışmaya davet
ediyor.Bilgi için Ortaköy Kültûr Merkezı
Dereboyu Cad.Barbaros pasajı no:IIO
adresinebaşvurulabilir(Tel:I586987).
1
DrtGönHeğr
• KültürServisi - Balkan Nacı İslimyelı,
Garantı Bankası'nın Beyoğlu'ndakı Sanat
Galerisi'nde "Deli Gömleği" adlı sergısmi
açıyor. On ıkı adet gömlek ve kaftan
biçiminde kesilmiş bağımsız tuvalden oluşan
sergi, bir mekân düzenlemesi biçiminde.
Kaftan ve gömleklerin doğal dokusunu
oluşturan yazılar, sanatçının yaratı, akıl ve
delilik ûzerine notlanndan oluşuyor. Bu
notlar sergi bitiminde yayımlanacak.
Sanatçının bu sergisi geçen nisan ayında da
NewYork'ta izleyicilere sunulmuştu. 1947
yılında doğan, yurtiçinde ve yurtdışmda
birçok sergiye katılan, ödüller alan ve
eserleri ünlü koleksiyonlarda yer alan
sanatçının sergisi, 4-25 Şubat 1992 tarihleri
arasında Garantı Sanat Galerisi'nde
gezilebilecek. Balkan Naci Islimyeli'nin
sergisi, pazar günlen dışında, her gün 11.00
ile 18.00 saatleri arasında açık.
Tömzamartaraıeniyifflmi
• AA (Ankara) — Sinema
eleştirmenleri,sanatçılan,yönetmenve
yapımcılar tarafından değışik tarihlerde
yapılan değerlendirmeler sonucu Türk
sinemasındaTüm Zamanlann En İyi Filmi
olan on yapım belirlendı.Liste şu filmlerden
oluşuyor,Adı Vasfiye(AtıfYılmaz),Anayurt
Oteli(Ömer Ka vur),Gelin(Lütfü
Akad),Hakkari'de Bir Mevsim(Erden
Kıral),Muhsın Bey(Yavuz Turgul ),Susuz
Yaz(Metin Erksan),Sürü(Zeki
ökten),Uçurtmayı Vurmasın lar(Tunç
Başaran),Umut(YılmazGüney),Yol(Şerif
Gören)Türkiye'de ilk kez bir festival adına
düzenlenen ve bütün zamanlann iyi
yapımlannı genç izleyiciler için biraraya
getiren çalışmayı hazırlayanlar arasında
Atilla Dorsay,Burçak Evren,Sami
Şekeroğlu,Vecdı Sayar,Sungu
Çapan.Ibrahim Altınsay,Nejat özon gibi
sinemacılar bulunuyor.
ŞelûrtariNeri
• Kültûr Servisi - Pandora Kitapevi'nde
bugünden itibaren 9 şubat gününe dek Türk
yayın tarihınde önemli bır yer tutan 'şehir
tarihi' kitaplan sergilenecek.Geçen ay
Nazım Hikmet kitaplannın yer aldığı
vitnnde,IO-23 şubat tarihleri arasında ise bir
dönem yazıh kültürûn önemli ayakları olan
ve bugün bir kısmı yayınını durdurmuş
dergilenn koleksiyonlan görülebilecek.
MuWnunşiPteri
•Kültür Servisi - Insancıl Okuma
Tiyatrosu'nun etkinlikleri şubat ayında
Ayten Mutlu'nun şiirleri ile sürüyor.Bugün
saat IŞ.OO'den itibaren Fırat Kitap
Galerisi'nde(Yasa Cad.Üzerük sok.no:II
Kadıköy) Ayten Mutlu'nun şiirleri okunup
tartışılacak.
AFSADfotoğrafkursian
• ANKA (Aakara) - Ankara Fotoğraf
Sanatçılan Derneği 57. ve 58. dönem
fotoğraf temel eğitim seminerleri için aday
üye kayıtlanna başladı. Teorik ve pratik
çalışmalardan oluşan ve 6 hafta sürecek
seminerlerde fotoğrafa giriş ve fotoğraf
makineleri, ışık ölçümü ve fılmler, ışıklama,
kompozisyon, yardımcı aksesuarlar,
karanlık oda geliştirme ve baskı
tekniklerinin avnntılı olarak işleneceği
açıklandı.
11. Uluslararası îstanbul Film Festivali'nde iki usta yönetmen
Büyülü Bergman, Samuray Kurosavva
Kültür Servisi - 14-29 Mart 1992
tarihleri arasında düzenlenecek
olan 11. Uluslararası Îstanbul
Film Festivali'nin zengin prog-
ramında yer alan iki bölüm,
dünya sinemasının önde gelen
yönetmenlerinden Ingmar
Bergman ve Akira Kurosavva'-
nın yapıtlannı tanıtıyor.
Isveç sineması üzerinde tartışılmaz
bir etkisi olan Ingmar Bergman, tüm
dünyanın yakından tanıdığı sinema
devlerinden bıridir. Sürekli olarak insan
ruhunun karmaşık yapısıyla uğraştığı
için 196O'lı yıllarda Bo VViderberg ön-
cülüğünde bir grup genç eleştirmenin
saldırılanna hedef olan Bergman, bu
eleştınlerdeki gerçek payı yadsınamasa
da kırk yıl boyunca yarattığı birbirin-
den çarpıcı yapıtlarla önemli bir sinema
ustası olarak dünya sahnesinde yerini
almıştır. Ingmar Bergman filmleri,
uluslararası ticari dağıtımcıiar arasında
basit eğlence filmleri değerlendirmesi-
nin dışında tutulmuş ve uzun süre, yö-
netmenin filmlerinde yansıtmayı yeğle-
diği ölüm, kader, sevgi, yalnızlık gibi
temalann yalnız entelektûel çekiciliği
olduğu varsayılmıştır.
Bu yıl Istanbullu sinemaseverler, yal-
nız Isveç'in değil dünya sinemasının da
önde gelen bu seçkin yönetmenini altı
başyapıtı aracılığıyla tanıma olanağı
bulacaklar. Festival programında Bü-
yülü Fener başlığı altında izlenecek
Bergman filmlerinden ılkı Çıplak Gece
(yanda) adını taşıyor. Bir sirk atmos-
ferinde gelişen film, geleceğin neler geti-
receğinı bılmeyen, hayallerini gerçekleş-
tirme savaşı verirken aşağılanan ve nef-
ret ettikleri her şeye mahkûm edilen iki
insanın öyküsünü anlatıyor. Bergman'-
ın çoğu filminde olduğu gibi "kader"
düşüncesi Çıplak Gece'nin de ana te-
masını oluşturuyor. Yazgılanndan4caç-
ma çabalan, film kahramanlannı daha
sefıl bir yaşama sürûklemekten öteye gi-
demez.
1956 Cannes Festivali'nde Bergman'a
uluslararası başarı getiren Bir Yaz
Gecesı Tebessümleri, zengin sınıftan in-
sanların ve hizmetçilerinin davranış-
larını, karmaşık aşk entrikalarını, gul-
dürü biçiminde işleyen bir operet ha-
vasında çekilmiş. Bu bağlamda Berg-
man, her bir karakterin aşk ûzerine dü-
şüncesini ıncelerken, farklı çiftler
aracılığıyla diğer çiftleri yorumlar. Bir
Yaz Gecesi Tebessümleri aşkın doğası,
kimlik sorunlan ve sürekli bir duygusal
doyumun imkânsızlığı gibi özellikle
Bergman'a ozgü temaları gulduru kalıp-
ları içinde irdeleyen bir sinema baş-
yapıtı.
Isveçli ustanın festival kapsamında
izlenecek bir diğer filmi, Yaban Çilek-
leri. Filme admı veren yaban çilekleri
Isveçliler için bahann gelişinin ve ya-
şamın yeniden doğuşunun sembolüdür.
Bu nedenle, filmdeki tüm karakterler
Ingmar Bergman'nın Çıplak Gece'si geleceğin neler getireceğini bümeven iki insanın öyküsünü anlatıyor.
yaşamla, ölümle ve bunlann hiç degiş-
meyen döngüsüyle uğraşırlar. Yaban
Çilekleri, yaşlılık dönemini ve yaşamı
boyunca yaptığı hataları ve acımasızlık-
ları gözden geçiren yaşlı bir adamın
arük onanlma olanağı bulunmayan bu
hatalarla uzlaşma çabasının derin bir
incelenmesi niteliğinde.
Yıllar önce Türkiye'de gösterime gir-
diğinde büyük yankılar uyandıran Ses-
sizlik bu kez sansür makasına takılma-
danızlenebılecek.
Bergman'ın, çağdaş insanın içinde
bulunduğu yalnızlığı ve acılan birbirin-
den bagımsız konular araalığıyla
yansıttığı, "dini" üçleme diye adlandırı-
lan fılmlerinin son halkası olan sessızlik,
Tann'nın sessiz kaldığı bir dünyada in-
sanlann sevgiyle iletişim kurma çaba-
lanm anlatıyor. Filmde, ölmekte olan
bir kadınla, gerçekleşmeyen arzulannın
ıstırabı altında ezilen kızkardeşini, dilini
bile konuşamadıklan yabancı bir ülke-
de soyutlayan Bergman, üetişimsizlik ve
yalnızlık kavramlannı en uç noktaya
taşıyarak çağdaş yabancılaşmanın, in-
sanlar arası ileüşimi, sonu olmayan bir
dizi umutsuz cınsel ilişki boyutuna in-
dirgediği savını çarpıcı bır biçimde orta-
ya koyuyor.
Ünlü görüntü yönetmeni Sven Ny-
kvist'in zengin sonbahar renkleriyle
olağanüstü bir biçimde görüntülediği
Çıglıklar ve Fısıltılar, geçen yüzyılın
sonlannda muhteşem bir malikânede,
ölümün bir araya getirdıği dört kadm
arasındaki ürkütücü, huzursuz edici,
sevgisiz aile içi ilişkileri ele alıyor.
Usta yönetmenin, karmaşık insan ru-
hunun derinliklenni araştırdığı Güz So-
natı, yaşamını sanatına adamış ünlü
konser piyanısti Charlotte'un, yedi yıl
aradan sonra yeniden bir araya geldigı
orta yash kızı Eva'yla ilişkilerini Cho-
pin'in prelüdleri eşliğinde irdeliyor.
Bergman'ın deyimıyle "yaşaülan sevgi,
tüketilen sevgi, sevgi özlemi, sevgi ya-
lanlan, bozulmuş bir sevgi ve kısaca, ya-
şamımızı sürdürebilmek için tek
şansımız olan sevgi", filmin ana te-
masını oluşturuyor.
Festival programının en çarpıa bö-
lümlerinden biri de Japonya'nın tartış-
masız yaşayan en ünlü film yönetmeni
Akira Kurosavva'ya adandı. Bir Genç
Samuray ana başlığı altında yer alan
dört film, özellikle son yıllarda filmleri
ülkemizde büyük yankılar uyandıran
ünlü yönetmenin erken dönem yapıtları-
nı tanıma olanağı sağlayacak.
Festival programında yer alan ilk Ku-
rosawa filmi, yönetmenin ilk önemli
yapıtı sayılan Sarhoş Melek. Japonya'-
da büyük başan kazanan Sarhoş Me-
lek, aynı zamanda, yönetmenin gözde
oyuncusu Toshiro Mifune'yle gerçek-
leştirdiği ilk film olma özelligını de tası-
yor. Film, alkolik bir doktorun, suç ve
sefaletin kol gezdiği bir mahalleye bir
parça ışık getirmek>ve veremli bırgangs-
teri ruhsal ve fıziksel olarak kurtarmak
adına gösterdiği ısrarlı ve boş çabalann
öyküsünü anlatmakta.
Ikı kısa öyküye dayanan Rashomon,
bir iğfal olayının, aynı inandıncılıkta
aktanlan dört farklı öyküsünü, usta bir
sinema diliyle anlatarak gerçeğin doğa-
sını sorgular. 1951'de Venedik Festi-
vali'nde büyük yankılar uyandınp Altın
Aslan Ödülü'nü kazanan ve Japon sine-
masını Batı'ya tanıtan Rashomon, gös-
terildıği her yerde ızleyicıleri büyüle-
meyi sürdüren biryapıt. "Gerçek" kav-
ramının tanımmdaki belirsizliği yansı-
tırken, ınsanoğlunun zayıflıklannı ve
başarısızlıklannı ele alan Rashomon,
bu bağlamda, ulusal olma özelliğinı aş-
makta, evrenselliğe ulaşmakta.
Festival çerçevesinde gösterilecek bir
diğer Kurosavva filmi de Japonya'daki
günlük yaşamı yansıtan ve sıradan bir
atmosferde gelişen Yaşamak. Film,
kanserden öleceğini öğrenince, boş ve
yararsız yaşamına bir anlam katmayı,
ardında, kalıcı bir şeyler bırakmayı
amaçlayan yaşh ve huysuz bır adamın
öyküsünü anlatıyor.
Festivalde izleyeceğimiz son Kurosa-
wa filmi, Kanlı Taht, yönetmenin en
gözde yazarlanndan bın olan Shakes-
peare'in en iyi sinema uyarlamaların-
dan biri. "Macbeth"in vahşi doğası,
ortaçağ Japonyasfnda son derece ge-
çerli bir kişiliğe dönüşmüş. Küçük
aynntılar dışında, özgün öyküye tü-
müyle sadık kalan Kurosavva, Japon-
ya'nın geleneksel Noh tiyatrosu öğeleri-
ni de katmış eserine.
10 Sanatçı 10 İş: C; sergisi okunmayı bekliyor
Çağdaşolanıkavramak
AYKUT KÖKSAL (Îstanbul) - Cezanne'la birlikte endüstri toplu-
munda sanatın kendi programım belirlediğini söylemek yanlış
olmayacaktır. Bir geçiş dönemi ölan 19. yüzyılın üslup sorunsah
yerini resmin kendi gerçeklik düzlemindeki tartışmalara
bırakmıştır.
Resim yüzeyinin iki boyutlu gerçekli- Benzer bir sürecin tiyatroda da ya-
ğiyle hesaplaşma, yanılsama sorunsalı- şandığı görülüyor. Mekân-nesne-birey
nın baş köşeye oturması daha baş- ilişkilerinin öne çıkması, seyreden-sey-
langıçta vanlabilecek noktayı da belirli- redilen aynmının yok olması, giderek
yordu. Kubistlerden
minimalistlere, tartış-
manın ardında aranan
hep aynı sorunun
yanıtıydı. İki boyutlu
düzlem üzerindekı an-
latım sınırları sınanıyor
ve "ontolojı" sorunu
programın ana çizgisini
oluşturuyordu. Sonun-
da kendi varoluşunu
sonlandıracak bir
arayışın zorunlu adım-
lanydı bunlar. Ne ki
bu tartışmalann sonuç
ürünü olan resim hiçbir
zaman varoluşunu "se-
yirlik nesne" konumu-
na indirgemiyordu.
Doğal olarak benzer
arayışlan Keykelde de
görüyoruz. Bu kez üç
boyutlu gerçekliktir
tartışılan. Üçüncü bo-
yutun ötesine ulaşma,
devinimle birlikte dör-
düncü boyutu heykele
sokma isteği Calder'ın
mobillerini ortaya
çıkarır. Öte yandan ka-
ide üzerinde tanımfan-
mış "seyirlik nesne" da-
ha yuzyıl başında sahne-
yi terk edecektir. Man
Ray'in "Çivili Ütü"su
1921 tarihlidir. Dört yıl
önce ise Duchamp "Çeş-
me"yle büyük karşı çıkı-
şını yapmıştır. Artık yüz-
yılın, sanat yapıtını kav-
Adem Yıhnaz'ın sergJde yer alan bir çalışması
ramsal arka duzlemiyle tartışaağı ortaya
konmuştur.
Tartışma, sonunda geleneksel plastik
sanatlar tanımını ortadan kaldınr. Re-
sim-heykel aynmı geçmişten devralın-
mış yapay bir aynmdır. İki ya da üç bo-
yutlu gerçeklikle hesaplaşma gerilerde
kalmış, mekânın sonsuz boyuta ulaşan
olanaklan çağdaş sanatın söz sımrlannı
yeniden belirlemiştir.
temel katılıma ulaşılması happeninglere
dek giden bir ortak çizginin yaşandığım
gösteriyor.
Işte günümûzde çağdaş sanat ancak
bu kavramsal içerikle var olabiliyor.
Başka bir deyişle "yerleştirme" ya da
"installation" sözcükleriyle anlatılan
çalışmalar modero sanatın günümuzde-
ki tek doğal ve zorunlu süregini oluştu-
ruyor. Ne ki bu sürecin, başından beri
Batı dünyasının merkezlerinde yaşandı-
ğı unutulmamah. Periferi ülkelerinde ise
çağdaş sanat marjinal etkinlik düzeyin-
de kalıyor. Türkıye gibi fıktif bır sanat
piyasasının en yaygın medyalara dek
egemenliğini sürdürdüğü ülkelerde "pi-
yasa nesne"si konumuna indirgenmiş
"sanat yapıtı" doğal olarak bu çağdaş
oluşumu görmemeyi yeğliyor. Son za-
manlarda yaşanan tartışmalar bu bakış-
la gözlendiğinde, tartışmanın gerçek
"öznesi" göriilebilecek-
tir. Çünkü marjinal et-
kinük düzeyinde bile
kalsa, çağın içeriğıni ya-
kalayan, gerçek te güçlü
olandır. Bu durumda
fıktif olanın yok olması
da kaçınılmaz bir süreç-
tir.
İşte AKM sergi salo-
nunda açılan 10 sanatçı
10 îş: C sergisi bu bağ-
lamda değerlendırilme-
lidir. C sergisınde yer
alan işleri değerlendirir-
ken serginin tûmel bildi-
risinin yanı sıra her sa-
natçının önceki işleriyle
birlikte bütünlenen
"yapıt"ına bakmak ge-
rekli. Ne ki burada yapı-
tın bütünselliğini oluştu-
ran bir üslup, biçim ya
da zanaat sürekliliği de-
ğildir. "Piyasa nesnesi"
ve "seyirlik nesne" ol-
mayı yadsıması, sa-
natçıyı, "görünürdeki"
sürekliliği oluşturma, gi-
derek bu görünür sürek-
liliğin yapıtın kendisi ol-
ma ve bu yoldan bir arz-
talep ilişkisi içinde ko-
numlanma tuzakların-
dan korunmaktadır. Ar-
tık süreklilik yalnızca
kavramsal arka düzlem-
dedir. C sergisindeki her
iş bu bakışla ele alındı-
ğında serginin asıl sözü ortaya çıkacaktır.
örneğin Ayşe Erkmen'in "Bir Yer'ı
1985 tarihli "Uyumlu Çizgiler" çalış-
masına ya da 1989 tarıhlı "Geçmişe
Tören" işine doğrudan bağlanır. Bu
yüzden C sergisindeki işi Erkmen'ın
yapıtından bir kesittır yalnızca. Ya da
bütünü oluşturan puzzle'ın bir parçası.
C sergisi okunmayı bekleyen ve çağ-
daş sanatın bugününden bir kesit sun-
duğu için "ızlenmesi" gereken bır sergi-
Baskhirov'un resitali Cemal Reşit Rey'deydi
Tuşların ötesinde buluşalım
EVtN tLYASOĞLU (Îstanbul) - Bazı konserler vardır, sanatçı sizi
tuşların, yayın, üflediği flütün ötesine, bir yerlere çekip götü-
rür. İçinde bulunduğunuz salonu, yanınızda oturan kişiyi, bi-
raz sonra çıkacağınız soğuk havayı unutup yorumcunun ça-
ğırdığı yolda yürümeye başlarsınız. Dmitri Baskhirov, 27 ocak
pazartesi günü Cemal Reşit Rey Salonu'nda verdiği resitalde
böylesi bir yolculuğa çıkardı dinleyenleri.
Sanki ondokuzuncu yüzyıl sonlann-
dan bir filmde, köşede semaver kay-
narken, çini sobada odunlann
sıcaklığı; her yanı küçük tablolarla be-
zenmiş bir duvarın önünde sizin için
çalıyordu bu Rus piyanist. Sizin için,
sizeözel birelektrik ulaştınyordu. "Yo-
rum süresinde bu akımı yaratabildiğim
zaman ben de çok mutlu oluyorum.
Aslında rahatsız, hasta bir günümdü,
ama bence bir plak yapıyor gibi kont-
rollü, kusursuz çalmak değil de içinden
geldığini duyurabiknek önemli konser
sırasında. Plak çahşmasında ise kon-
serde gibi çalmak kötü."
Oysa pek çok yorumcu bugün plak
stüdyosunda dinleyici olmasından,
canlı yorumun, o andaki doğal ateşin
plağa aktanlmasından yana.
Dmitri Baskhirov, Tiflis'te doğmuş.
Moskova'da Alexander Goldenweiser
ile çalışmış. Sanatsal geleneğe sahip bir
çevrede yetişmiş. Paris'te Marguerite
Long Piyano Yanşması'nı kazandı-
ktan sonra (1955) adını bütün dünyada
duyurmaya başlamış. Çağımızın pek
çok ünlü şefı ile örneğin, Barbirolli,
Szell, Masur ve Sawallisch gibi şeflerle
konserler vermiş. Borodin Kuarteti'-
nde ve Gidon Kremer'in eşliğinde
sayısız resitaller vermiş. Piyanistlık ka-
riyeri yanı sıra Baskhirov ünlü bir eği-
timci aynı zamanda. 1957'den sonra
Moskova Konservatuvan'nda ders
vermeye başlamış. Walen Salzburg
Mozartoum Akademisi'nde, Paris
Konservatuvan'nda ve Madrid'de us-
tahk sınıflannı çahştınyor. Ve Mad-
rid'de yaşıyor. 1980'de Batı'da çalış-
ması yasaklanmış ve tam sekiz yıl an-
cak yurt içinde konserler vermesıne
izin venlmiş. "Psikolojik olarak çok
büyük sıkıntılar yaşadım. Daha genç
bir sanatçı için önemli olmasa da ellı
yaşında bir piyanistin her anını değer-
Iendirmesi düşünülmelidir. Ben de dur-
madan konser verdim. Ülkenin dört
bir yanında çaldım durdum bu sekiz vıl
içinde. Ülkemde bugünkü değişıklikler
bir yanda olumlu: Seyahat etme, kon-
ser verme, dışanda ders verme özgürlü-
ğûmüz var. öte yanda politik ve eko-
nomik yaşam gibi kültür dûnyası da
henüz çok düzensiz."
Onca yıllık bir eğitimci olarak
gençlerin müzik öğrenımi üstüne ko-
nuşuyoruz Baskhirov ile: "Her şeyden
Dmitri Baskhirov
önce teknik zorluklardan sıynhnayı,
tekniğin ötesine geçip yorum getirme,
kendi renklenni duyurma, kendi ıç
dünyasını yansıtma yollannı öğretme-
liyiz. Nereye kadar kontrollü çalma,
nereden sonra doğalı verme bir denge
yöntemidir.
Bir de yanşmalar var, gençleri yü-
reklendirmek, tanıtmak, kamçılamak
için. Özellikle günümûzde bu tür kon-
kurlann ülkemizdeki gereksinimi
tartışılmakta. "Ne yazık ki tıpkı spor-
cular gibi kendilerini tanıtmak için
yanşması gerekıyor gençlerin. Bu kon-
kurlar içm öylesı kontrollü, mekanik
baskı altında yetiştirilıyorlar ki sonun-
da mekanik müzikçiler ortaya çıkabili-
yor. Konkuru kazanmış bir müzisyen
mutlaka ilerde de başaracak değildır."
Baskhirov, gerçek yeteneğin mutla-
ka kendini parlatıp üstünluk kazana-
cağına ve bu yeteneğini yalnız müzık
dahnda değil diğer konularda da kul-
lanıp kendi kendini yetiştirebileceğıne
ınanıyor
D.Baskhirov bu hafta sonu kon-
serlerinde İDSO'nun solisti olarak
Mozart'ın do minör piyano konçerto-
sunuçalıyor. Orkestrayı Varga yöneti-
yor.