22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/16 21 EYLÜL 1990 SONY'DEN YENİ WALKMAN'LER — Japon Sony firması, DAT adını verdiği yeni walkmanleri New York'ta düzenJediği bir basın toplantısıyla tatutrj. Bu yeni teypterde, standart kasetlerin uçte Udsi büyüklağünde, ama tam anlamıyla compact discler kadar berrak ses veren kasetler çalınabüecek. (Fototraf: Reuter) İZMİT Intihara çocuklarıyla birlikte gitti MERT AIİ BAŞARIR Insanların "yaşam hakkı gibi" ölüm haklannın da bulu- nup bulunmadığı tartışmalan yıllardan beri siirüp giderken dün gazetelere ulaşan bir haber muhabirleri Kocaeli'nin Körfez ilçesine çekiyordu: Yirmi beş ya- şındaki Aysel Ergen adındaki kadın, kırmızı renkli naylon ça- maşır ipinin bir ucunu bağladı- ğı Timuçin (5) ve Tugnıl (3) ad- lı çocuklarını daha sonra kendi beline de dolayarak Körfez'in sulanna bırakıyordu. Ertesi sa- bah, Hüdai Evcimen adlı bir yurttaş Güney Mahallesi Sahil Caddesi'nde sahile vunnuş bu cesetleri görünce karakola bil- dirmiş, karakol da bir gün önce kızlarının kaybolduğunu söyle- yen babayı bu hazin olaydan ha- berdar etmişti. Yirmİ beş yıllık yaşamöykü- süne sahip Aysel Ergen, babası- run zoruyla evlendiği Yılmaz Es- kin'le beş yıl evli kaldıktan son- ra, geçimsizlik nedeniyle evin- den iki çocuğuyla ayrdıp baba evine dönmüştü. Ancak baba ocağındaki o sıcaklık, yerini asık suratlara bırakmıştı. Aysel ve iki çocuk, yedi nüfuslu aile- de artık fazlalık gibiydi. Evde dokuduğu halıyla ekonomik çö- züm arayan Aysel, babasının "çekip git" bakışlarını geçiştir- meye çalışıyor, fakat son iki ay- dır evde bir sinir harbi yasanı- yordu. Aysel, çözümü önceki sa- bah kafasında oluşturdu. Ço- cuklannı gi/dirip eşyalannı top- ladı. Ev halkı yanlış anımsamı- yorsa, Aysel'in son söylediği "pazara çıkryorum" tümcesiydi. Ancak Aysel ve çocuklan pazar- dan bir daha geri dönmeyecekti. Otopsiye göre, suda boğulma olduğunu söyleyen Körfez Cum- huriyet Savcı Yardımcısı Tayyar Cemalalp soruşturmanın bugun başlayacağını açıklarken Aysel ve çocuklan çoktan baba ocağı- nın yakınındaki bir mezarlığa yerleştirilmişti. SADDAM TUVALET KÂGITLARINDA — ABD'nin Roseville kentinde tuvalet kâğıdı iıreten Jim Carlsberg iirüıüerine bir yenüik getinneyi düşündü ve tuvalet kâğıtlanna Irak lideri Saddam Hiiseyin'in fotograflaruu basü. (Fotoğraf: AP) HABERLERİN DEVAMI SHP ve Sağduyu... (Baftanfl 1. Sayfada) naksızlaşıyor. Yönetimdeki iki-başlılık apaçık ortaya çık- rrnştır artık. Bu açıdan Sayın İnönü haklıdır. Böylesi koşullarda bir parti, ne seçim kaza- nabilir, ne de bir mucize olup seçim kazan- sa, devlet yönetebilir. Ikisı de dmaz. O yüzden, Sayın Baykal hiç vakit yitirmek- sizin genel başkanlığa adaylığını açıklama- lıdır. Böyiece her iki taraf da kendi lider aday- ları ve kendi listeleriyle kurultayın hakemli- ğine başvuracak yolu tutmalıdırlar. Başka çare yokiur. Taraflar, eğer SHP'nin uğrayacağı zararı bir ölçüde hafifletmek niyetini taşıyoriarsa, daha serinkanlı, daha sağduyuyla davrana- bilirler. Bu konuda her iki tarafa da görev düştüğü kanısındayız. Bu çerçevede dıkkat edilmesi gereken bir nokta var. Bunun altını çizmek durumunda olan özellikle SHP Genel Sekreteri ile Mer- kez Yönetim Kurulu'dur. Sayın Baykal'la birlikte MYK istifa etmiş- tir. Yenisi kuruluncaya dek görevlerine de- vam etmeleri Genel Başkan İnönü tarafından istenmiş ve bu istek kabul edilmiştir. Artık MYK'nın bu duruma uygun davran- ması gerekir. İstifa etmiş, geçici bir heyet, sanki hiçbir şey olmamış gibi, yazılı yetkile- rini olduğu gibi kullanamaz. Görülmüş şey deöildir bu. Orneğin bir bakanlar kurulu istifa eder; ye- nisi kurulana dek görevini sürdürür, ama her- halde vergi yasası çıkarmaya kalkışmaz. Onun için, SHP'de istifa etmiş olan Mer- kez Yönetim Kurulu üyelerinin bu ayrımın bi- lincinde olduklarından kuşku duymuyoruz. Ama bunun gereğini yapmaktan kaçınmaya devam etmeleri, kendilerine dönük hizipçi- lik suçlamalarını güçlendirecektir. İç ve dış sorunlann ağırlaştığı bir dönem- de, SHP'nin içinde bulunduğu bu durum gerçekten talihsizliktir. Keşke SHP'nin yaşadığı iç mücadelenin kişisellik boyutu bu denli ağır basmamış ol- saydı. 0 zaman en azından şunu söyieye- bilırdik: Bu canlılık ve kavga hayırlı bir işarettir; çün- kû ûlkemizin ana sorunlanna yönelik çıktş yol- landır mücadelenin temelinde yatan; çözüm arayışlannda yer etmiş kısır döngüyü kırmaktır söz konusu olan; bir yaratıcılık, bir doğum ön- cesinde yaşanan bir altûst oluştur bugün ta- nık olunan. Yazık ki bugün bunları söyleyemiyoruz; zi- ra SHP'dekı durum bu değil. SHP'de genelge savaşı Yılmaz ve GüzePden Akbiılut'a suçlama 'Körfez'in karnı biraz şişkirf (Boştorafı 1. Sayfada) vcrdi: "— Güneydoga'da bu yıl NA- TO uıtbikatı yapılmayacaguıı, ancak önümüzdeki yıl için böy- le bir tatbikatu oidnguna söy- kmiştiniz. Bn ne zaman ya- pılacak? TORUMTAY — Güneydo- gu'da değil ama, diğer bazı böl- gelerde planlanmış tatbikatlar var. 1991'de milli tatbikatlanmız olacak. Güneydoğu'da da tathi- katımız var, ama NATO tatbika- tı değil. — Güneydogn'dald bn miUİ tatbOtatın taribi nedir? TORUMTAY — Şu anda söy- lemem mümkün değil. O kadar çok tatbikat var ki cetvele bak- tnam lazım. Silahlı Kuvvetler- de yıUardan beri bütün ordu bölgelerinde harp oyunlan, ma- nevralan yapıbr. Bunun için biz her sene eylül veya ekim ayında tatbikatlar kitabı yayımlanz. Çok aynntılıdır. trili ufaklı o ka- dar çok tatbikat var ki Harekât Başkanımız bile bir anda söyle- yetnez. Bunlar eğitimin aynlmaz bir parçasıdır. — Son Körfez krizi konvan- siyonel savaşlann hiçbir zaman ortadan kalkmayacagı gerçeghıi ortaya koydu. Türkiye, bu du- ram da göz önnnde bnJundurn- husa askerttkle BgiH yeni düzen- kmeiere gttmeyi diipiınrjor mn? TORUMTAY — Askerlik sü- resinin kısaltümasıyla ilgili bir çalışma yok. Ama ordunun yıl- lardan beri kendi kendini yeni- leme çabşmaları vardır. Eğitim- de devamlı yeni yöntemler ara- nır, bulunur. Nitekim, ber tatbi- katta dünyanın parasım harcıyo- ruz. Her birinden dersler çıka- nyoruz. Çıkardığunız sonuçlar- dan bazen teşkilat degişikliğine gideriz. Diğer dünya ordulan gi- bi biz de kendi kendimizi veni- lemek zorundayız. Bunun için bu kadar masraf yapıyoruz. Bu- nun dışuıda eğer seferberliği so- ruyorsanız, şimdi böyle bir şey yok. — Ordunun profesyonelleşti- rilmesi konusu zaman zaman gündeme geldi. Uzman çavuş- larda olduğu gibi. Bu bâlfi ge- çertimi? TORUMTAY — Süahlı Kuv- vetler'in bir kısmı profesyonel- dir. Fakat erlerimiz profesyonel değiidir. Uzman çavuş meselesi yavaş yavaş genişietiliyor. Daha iyi koşullar yaratıldı. Sayılan geçmis yıllara göre artnuş du- rumda. Bu müessese yerine oturmaya basladı. Erlerde ise bir değişiklik yok. Erleri profesyo- nel yapmak için dünyanın mas- rafıru yapmak lazım. Buna büt- çe dayanmaz. Sonra bizdeki as- kerlik hizmetinin geleneksel ola- rak ayn bir anlamı var. Şimdi- lik uzman çavuşlann ötesinde ayn bir uzmanlaşma yok. — Son yıOardakimyasal sflah tebdidinin artbğına ilişkin gös- tergeter var. Bn yönde ordnda yapılao yenilenme çerçevesinde ba silahlara karşı yeni tedbirter, takttkler getiriliyor mn? TORUMTAY — Kimyasal si- lahlar konusunda bildiğiniz gi- bi bizde bunun silahı yok. An- cak konınma teçhizatı yaygın bir şekil alıyor. — Tatbikatiann çok panab oldngiınn söylediniz. Ornegin bu tatbikat kaça mal oldu? TORUMTAY — Ordu komu- tanından henüz faturasını almadım. — Knvevt'te 350 bin Irak as- keri ve binleroe tank olduğu soy- leniyor. Bu miktar askeri açıdaıı ne derece önemlidir? TORUMTAY — Bu, küçük bir yer için oldukça sayısı fazla bir kuvvettir. önemli olup ol- madığını bUemem. önemJi de- yince işin içine kalite girer. O ko- nuda ben bir şey söyleyemem. Kendi Silahlı Kuvvetlerim hak- kında söyleyebilirim ancak. Ka- litelerini bilmiyorum. Tabii istih- barattan birçok bilgi alımyor, ama şimdilik bizim de sizin bil- diğiniz gibi ancak sayısı üzerin- de bilgimiz var. Kuveyt'teki Irak kuvvetlerinin sayısı oldukça yüksek. — Şu anda karşı tarafın bir- liklerine göre daha önemli bir sayı taşıyorlar. Bu ise bazı kay- nakiarca saldın isareti olarak degerlendirüiyor. Siz nasd gorii- yorsnnuz? TORUMTAY — Bu konuda ben mukayese yapamam. Her- hangi birşey söyleyemem. Isin si- yasi ve askeri yönde kabul ede- ceğiniz gibi gizli yönleri var. — Son geiişmeler sıcak bir ça- tışmaya gebe midir? Gelişmele- ri Türkiye-Irak iliskikri açısın- dan naai degcriendiriyorsnnnz? TORUMTAY — Sıcak bir ça- tışmaya gebe olup olmadığinı bilmem ama, dışardan bakarsa- nız biraz karnı şişkin görünüyor. Bu konuda kehanette buluna- marn. Temennim her şeyin en iyisidir. Ne bizim Irak sınınnda, ne de Irak'ın bizim sınınmızda herhangi bir askeri yığınağı yok. Biz sadece önlem olarak Hava Kuvvetleri'nin de dahil olduğu birkaç birligimizi her ihtimale karşı hazır bulunduruyoruz. — Arjantin'in de Körfez'e knvvet gönderdigl yolunda bil- giler alınıyor. Bizde de böylesi bir hazıruk var mı? TORUMTAY — Bu konuda size özel bir şey söyleyemem, ama tahmin edeceğiniz gibi Si- lahlı Kuvvetler her zaman her türlü ihtimale karşı çeşitli hazır- lıklar içindedir. — Trakya'da yapüması plan- lanan Karariılık Tatbikatı'nın NATO tarafından erteietunek is- tendigi, ancak Türkiye'nin bu konuda ısrarlı (Aduğu öne scirüJ- dü. Bu iddialann dogrnluk de- recesi nedir? TORUMTAY — Biz de bir ara öyle bir şey duyduk. öyle bir söylenti kulağımıza geldi. Ama programda bir değişiklik yok. Özal profesyonel ordu için ne demişti? Cumhurbaşkanı Turgut özal, haziran ayında yapılan llk Hedef-90 latbikatı sırasında profesyonel ordudan yana oldu- ğunu söylemişti. özal, Silahlı Kuvvetler'in eünde bulunan mo- dern araç ve gereçlerin profesyo- nel ekipler tarafından kullanıl- ması gerektiğine isaret ettiği ko- nuşmasında şöyle demişti: "18 aylık askerlerle bu mo- dern araçlann knllanılması kâ- fi degJl. Silahlı KuvveÜerimizin profesyonel elemanlaruun arttı- nlması gerekiyor. Tanklan kul- lananlann bile ileride profesyo- nel olması, yani 18 aylık asler olmaması icap eder diye düşü- nüyorum." (Baştara/ı I. Sayfada) bildiren bir yazının hazırlığı içinde olduğu belirtildi. Genel Sekreter Deniz Baykal'ın da ge- nel başkan adaylığını bugün bir basın toplantısı düzenleyerek açıklaması bekleniyor. Bu ara- da Inönü'nün pazanesi yapıla- cak parti meclisi toplantısına katılıp katılmaş acağı henüz ke- sinlik kazanmadı. 3 genelge Kurultay hazırlıkları için MYK'nın Inönü'nün katılmadığı geçen salı günkü toplantısında alı- nan kararlar dün bir genelge ile örgüte duyuruldu. Kurultay gü- veıüiğinin sağlanması için her il- den üç kişinin görevlendirilmesi is- temini de içeren bu genelgenin ya- yımlanmasından sonra Genei Baş- kan Erdal tnönü bir başka genel- ge yayımlayarak "Kendi imzasının olmadığı karar ve genelgelerin ge- çersiz olduğunu ve buna ujulma- ması gerektiğini" bildirdi. Inönü'nün bu genelgesinden sonra, Baykal ve arkadaşlan de- legelere gönderilmek üzere, ye- ni bir yazının hazırhğına giriş- tiler. Yazıda partinin içine düş- tüğü durum ve genel başkan ve MYK arasındaki farklı kararla- ra değinilıyor. Bu konuda esas yetkinin kurultaydan sonraki en yetkili organ olan parti mecli- si nde olduğu vurgulanıyor. Baykardan açıklama beklentisi Bu arada Genel Başkan Erdal Inönü'nün "aday ol" çağrıları- na bugüne kadar "kesin" bir yanıt vermeyen Genel Sekreter Deniz Baykal'ın, bugün düzen- leyeceği bir basın toplantısı ile genel başkan adaylığını açıkla- yacağı ileri sürülüyor. SHP ku- lislerinde dün akşam saatlerin- de yaygın olarak konuşulmaya başlanan iddiaya göre, Baykal'- ın bugün saat 13.00'te Diyarba- kır'da yapılacak bölge tgplantısı öncesinde adaylığını açıklayaca- ğı kaydediliyor. İnönü'nün kabulleri SHP lideri İnönü, dün sendi- ka ve dernek başkanlan ile mes- lek kuruluşu temsücUerini kabul ederek görüştü. Sabah önce ge- nel merkezde bağımsız ve Türk- İş'e bağlı 15 sendikanın genel başkan ve yöneticileriyle görü- şen tnönü, daha sonra TBMM'deki grup orasmda 26 dernek ve meslek kunıluşunun temsilcilerini kabul etti. İnönü, genel merkezde sendi- ka yöneticileriyle yaptığı toplan- tıda bu göriişmeleri daha önce- den yapmak istediğini, ancak şu andakinin özel bir nedeni olma- dığinı vurguladıktan sonra, SHP'nin kurultaydan daha güc- 111 çıkarak sendikalarla daha iyi bağlar kuracagını anlattı. Tekstilcüerin gözü Ozal'daANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — ABD ve ATden koU- lann arttırılması konusunda bekledikleri ilgiyi göremeyen tekstilciler, umutlannı Cumhur- başkanı Turgut Özal'ın temasla- rına bağladılar. Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın ABD Başkanı Bush ile yapacağı görüşmede kota konu- sunu gündeme getirmesini bek- leyen tekstilciler, ekim ayuıda da AT nezdinde üst düzeyde yapı- lacak siyasi görüşmelerin kota- lan önemü ölçüde yükselteceği- ni umuyorlar. Körfez krizi nede- niyle ağır bir farura ödemek zo- runda kalan Türkiye, ABD'den tisört, pantolon gibi kategoriler- de ytizde 100'lük, diğerlerinde yüzde 50'lik, AT'den ise ilk ka- tegorilerde yüzde 50'lik, diğer- lerinde yüzde 30'luk kota arttı- nmı bekliyor. Türkiye, ABD'ye yönelik teks- til ihracatını arttırma hesapları yaparken ABD Temsilciler Mec- lisi, önceki gün 1991 yılı için ge- nel ithalat kotalarının sadece yüzde 1 düzeyinde genişletilebil- mesini karara bağladı. Türkiye'nin kotalann yüzde 100 arttınlması istemi, ABD'de bu düzeyde yüksek bir artışın Uzakdoğu başta olmak üzere tekstil ihracatçısı diğer ülkelerin de benzer taleplerine zemin oluşturabileceği kaygısı yarattı. ABD yönetiminin tekstil kotala- nnda yapmayı planladığı artışın kesin oranı ve hangi mallar için geçerli olacağı, önUmüzdeki günlerde NVashington'da yapıla- cak üst düzey siyasi ve teknik görüşmelerde netlik kazanacak. Öte yandan Türkiye ile ABD arasındaki tekstil anlaşmasının geçerülik süresi 1991 haziranın- da dolacak. Ancak AT teknisyenleri ile özel sektör temsilcileri arasında yapılan öngöriişmelerde toplu- luğun, Türkiye'ye uyguladığı tekstil kotalannda yılda sadece vüzde 3-6.5 gibi düşük oranlar- da bir genişletme yapma eğili- minde olduğu ortaya çıktı. Bu eğilim üzerine tekstil ihra- catçılarının, aşamalı kota geniş- letmesi yerine Türkiye ile toplu- luk arasındaki işbirliği progra- mmda yer alan karşılıkü ticare- ti arttırma önlemlerinin bir an önce uygulamaya konulması is- teminde bulunma eğiliminde ol- dukları öğrenildi. Bu arada AT ile Türkiye arasında geçerlilik süresi yıl sonunda dolacak olan tekstil anlaşmasının yenilenme- si çaüşmalannın da 15-19 ekim tarihlerinde yapılması bek- leniyor. ABD Temsilciler Meclisi'nin kotalan yüzde 1 oranında arttır- ması karanrun fazla bir şey ifa- de etmediğini savunan tstanbul Tekstil ve Konfeksiyon thracat- çı Birlikleri Genel Sekreteri Tlın- cer Öğün, ABD'de önümüzde- ki hafta yapılacak temaslarda Türkiye için ayncalıkh bir sta- tü yaratılması konusunun gün- deme getirileceğini bildirdi. Giyim Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Arat da ABD Temsilciler Mec- lisi'nin kotalan yüzde 1 oranın- da arttırma kararmın ABD Baş- kanı Bush tarafından veto edil- mesine kesin gözüyle bakıldığı- nı vurgulayarak "Türkiye'nin kabul edemeyeceği bu oran mut- laka daha vukan>a çekilecektir. Eğer olumlu netice elde edile- mezse Türkiye konumunu yeni- den duşüaür" dedi. Eski TİSK Başkanı Halit Na- rin de ABD ve AT'nin kotalarla ilgili olarak aldığı kararlan eleş- tirerek "Körfez krizinde bu de- rece fedakârük yapan Türkiye^ yle böylesine çirldn pazarlıklar yapdmamalıydı. Cumhurbaşka- nı Turgut Özal'ın bir formül bnl- masını temenni ediyorum. Eğer bulunamazsa da yüzde l'ler için pazariık yapmamalıyız. Türkiye bu çirldn kota sistemi dışına çık- tıgını ilan ediverir" dedi. VEFATLAR İÇİN Yurtiçi, yurtdışı cenaze nakfe- dilir, cenaze ilaçlama, malze- rne, tabut. bütün iştemler has- sasiyetle, süratle yapılır işlei- mede aynca 18 ambülans mevcuttur. Cenaze ilanlannda hizmet bedeli alınmaz. İSLAM CENAZE İŞLERİ 147 20 06 - 140 68 86 Mesul Mûdür Hafn VELİ EROEMİR SHP Genel Başkanı, olağa- nüstü kurultaya da değinirken, "Tabii biraz dağınıklık manza- rası oluyor. Bir genel başkanlık yanşı var. Birkaç gündttr gitti- ğira yerlerde görmedigim canlı- lıgı şimdi göriiyonım. Bn canlı- lık kurultay sonunda dışa yönelecek" dedi. İnönü, öğleden sonra Fransa Millet Meclisi Dışişleri Komis- yonu Başkanı Mkbel Wouze0e^ yi kabul ederek bir süre görüş- tü. inönü, görüşmede partisinin Körfez krizi ile ilgili görüşlerini dile getireceğini ve Fransa'nın bu konudaki düsüncelerini öğrene- ceğini belirtti. Körfez krizinin banşçı yollarla çözühnesini iste- diklerini yineleyeıi tnönü, "Uln- sal çıkarlanmızın ulusal sınırlar içinde korunması gerektiğine inanıyoruz" dedi. İnönü'ye görkemli karşılama Öte yandan Cumhuriyet mu- habiri Ali Doğan'ın bildirdiğine göre SHP Genel Başkanı Erdal İnönü kurultay öncesi delegeler- le 4. sohbet toplantısını yapmak üzere geldiği Gaziantep'te gör- kemli bir biçimde karşılandı. SHP lideri aralannda millet- vekilleri Fikri Sağlar, Sedat Do- gan, Mehmet Moguitay, Turkan Akyol, Hasan Zengin, Turan Beyazıt, Ömer Çiftçi, Ömer Miski, Kazım Özer, Abdölkadir Ateş, Mustafa Yılmaz, Tahir Kö- se, Ekrem Kangal, Güneş Gür- sder, Cevdet Selvi ve Fuat Erçe- tin'in de bulunduğu 20 kadar milletvekiliyle Gaziantep'e hava yoluyla geldi. Havaalanında il başkanı Bahattin Bozgeyik, Anakent Belediye Başkanı Ce- lal Dogan ile kalabalık bir par- tili ve halk topluluğunca karşı- lanan İnönü, 100'ü askın araç- tan oluşan bir konvoyla il bina- sına gitti. Burada da "İnönü başkan" "Adayımız İnönü" slo- ganlan atan Anteplilerce karşı- lanan İnönü, otele kadar halk- la birlikte yürüdü. 12 kişiden oluşan Antep dele- gasyonunda 3 delegenin Bay- kal'ı, 9 delegenin ise Inönü'yü desteklediği öne sürülüyor. Inönü'nün toplantısına 10 ilden temsilciler çağrılırken, Baykal'ın bugün Diyarbakır'da yapacağı toplantı için de 13 ilin temsilcile- rine çağn gönderildi. Bu illerden Şanlıurfa, Malatya, Adıyaman, Hatay, Diyarbakır ve Mardin'e Inönü'nün yanı sıra Baykal'ın da çağrı göndermesi sorun yarattı. Delegelerin hangi çağnya uyacak- ları İnönü ile Baykal arasında, tertilıin göstergesi olacak' yorum- larına yol açtı. Inönü'nün pazartesi top- lanacak parti meclisi toplantısı- na katılıp katılmayacağı kesin- leşmemekle birlikte, MYK'mn "yetki tazdemesi" yapacağı bu toplantı "iki başiıiığın bir baş- ka göstergesi olarak" İnönü yanhlarınca eleştirildi. Parti Mecüsi'nde Baykal'a ya- kın 35 üye, İnönü'ye yakm 5 üye bulunuyor. 4 üye yeniükçi grup- tan, 1 üye ise ortada. Erdal Inö- nü'nün PM toplantısına katılıp katılmayacağı açıklığa ka- vuşmadı. Süper (Baştarafı 1. Sayfada) kaya ile Devlet Bakanı Ercü- ment Konukman saat 22.00 - 22.30 arasında toplantıdan çık- tılar. Toplantıya girerken Baş- bakan Yıldırım Akbulut Kör- fez'e asker gönderme konusu- nun ele alınmayacağını söyledi. Dışişleri Bakanı' Bozer de bu ko- nunun toplantıda ele alınmadı- ğını bildirdi. Devlet Bakanı Mehmet Ya- zar, Bakanlar Kunılu'nda genel sağlık sigortası konusundaki de- ğerlendirmelerin yeniden ince- lendiğini, bu konunun önümüz- deki günlerde Bakanlar Kuru- lu'nda ele alındıktan sonra Mec- lis'e sevk edileceğini söyledi. Yazar, süper emeklilere her ay ilk ödediği miktara uygun ola- rak değişik tutarlarda ödeme yapılaeağinı, ancak bu konunun ANAP gnıbunda görüşüldük- ten sonra Meclise sevk edilece- ğini belirtti. Yazar, aylık 300 bin lira civarında bir ödemenin dü- şünüldüğünü söyledi. 1-5 yaş arası çocuklannıza bakılır. Tel: 571 72 88 ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — ANAP genel başkan adaylan Hasan Ceial Güzel ve Mesut Yılmaz, delege seçimle- rinde yapılan usulsuzlükler ne- deniyle Başbakan Yıldırım Ak- bulut ile ANAP Teşkilat Başka- nı Orhan Demirtas'ı suçladılar. Eski Dışişleri Bakanı ve Rize Milletvekili Mesut Yılmaz, Teş- kilat Başkanı Orhan Demirtas- ın tarafsızhğını yitirdiğini savu- narak, "Antidemokratik yollara tevessül edenler veya se>irci ka- lanlar ister Teşkilat Başkanı, is- ter il, ister ilçe başkanı olsunlar, partiyi ileriye değil, geriye götürûrler" dedi. Hasan Celal Güzel ise delege listelerinin ev- lerde hazırlandığını belirterek, Başbakan Yıldırım Akbulut'a, "Sübjektif dnygulannızı bir ke- nara bırakıp tarafsızlıgınızı ko- nıyun, tabanı küstünneyin" di- ye seslendi. İki genel başkan adayı da, MKYK'mn her hafta toplanarak delege seçimlerinde- ki usulsüzlüklere ve kongrelere müdahale etmesini istediler. ANAP'ın dün toplanan grup toplantısında, genel başkan adaylan Güzel ve Vilmaz söz alarak, delege seçimlerindeki usulsüzlü 'er nedeniyle Başba- kan Akbmut ve Teşkilat Başkan- hğı'na ağır eleştiriler yönelttiler. Grupta ilk sözü alan Mesut Yıl- maz, Teşkilat BaşkanlığYnın tu- tumu nedeniyle kongrelerin se- Jametinin tehlikeye düştüğûnu söyledi. Ydmaz, çok sayıda mületveki- linin alkışları arasında sürdür- düğü konuşmasında, Başbakan Akbulut'un, kongrelerin "huku- ka uygun" bir biçimde yapılma- sına ilişkin taahhudünü hatırla- tarak, "Fakat birçok yerde bu taabhude gölge duşürecek uygu- lamalar yapıldıgını gördüm" de- di. Kartal ilçesindeki delege se- çimlerini örnek veren Yılmaz, "Bu seçimde kongre yönetmeli- ğinin bütün hükümleri ihlal edilmiş, işin daha da acısı, bu olayda İstanbul İl Başkanı, Teş- kilat Başkanı taraf olduklannı tescil etmişlerdir" şeklinde konuştu. Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Genel başkanumz sık sık bir- lik beraberlik çagnsı yapıyor. Oysa antidemokratik uygulama- lar büiik beraberliği bozucudur. Teşkilat Başkanımız taraf oldu- gunu ortaya koyduğuna göre MKYK'nın meseleye sahip çıka- rak bütün ihtiiaflı yerlerde, Kar- tal gibi yerlerde, bundan sonra hazırianacak senaryolara göre delege seçimi yapılacak yerlere görevü tayin edip, bizzat seçim- lere nezaret etmesi gereklidir." Hasan Celal Güzel ~ Genel başkan adaylanndan Ha- san Celal Güzel de sözlerine, "Ksrşınızda bir genel başkan ada- yı olarak değil. partisini seven bir milletvekili olarak bulunuyorum" diyerek başladı. Delege seçimleriy- le ilgili olarak Yılmaz'ın yeterince somut örnek verdiğini beiirten Güzel, ANAP'ın 3 haziran seçim- lerinden bu yana "canlanmaya başladığını" söyledi. Bu canlan- raanın parti içindeki hareketlilik- ten kaynaklandığını savunan Gü- zel, "Bazı şartlar gerçekieşirse 1987, harta 1983 seçimlerindeki durumumuza yeniden ulaşabiliriz. Ama demokrasive. hakkaniyete çok dikkat etmek dunımunda>ız" diye konuştu. Güzel, sözlerini özetle şöyle sürdürdü: "Paıiimiz şimdi bir sınavdan geçiyor. 15 güoden beri delege se- çimleri vapılıyor. Ama bu seçim- ler hakkaniyete uygun, demokra- tik biçimde yürütülmiiyor. Evler- de delege listeleri hazırianıyor, se- çim yaptırılmıyor. Sayın Başbakan, siz de genel başkan adayı olabilirsiniz. Ama sizin, sübjektif duygulannızı bir tarafa bırakıp larafsızlığınızı ko- rumanız lazım. Bunun çok zor ol- duğunu biliyorum. Ama tarafsız- lığınızı konımanız lazım. Partimi- zi dava mı edetim? Haksızlıklan kime şikâyet edelim? Delege seçimlerinin demokratik biçimde yürutülmea üç bakımdaa önemlidir. Bunlardan en az onem- lisi genel başkanlıkbr. Belki de tensip buyurursanız, ben genel başkan seçileceğim. Ama kim se- çilirse seçilsin partimiz daha ileri gidecektir." Güzel'in bu sözleri gülüşmele- re yol açtı ve alkışlandı. Güzel, ikinci olarak delege seçimlerinin "9 ve ilçe başkanlannın seçimi" açısından önemli olduğunu vur- guladı. "Ama en önemlisi üye- lere, tabana verilen değeri gös- tennesidir" diyen Güzel, sözle- rini şoyle sona erdirdi: "Bizim parumizde büiyorsunuz, üjelere sadece üç yıida bir deiege seçimleri için başvuruluyor. De- mokratik iıyelik fonksiyonlanm sadece liç yılda bir delege seçim- lerinde yerine getiriyorlar. Boyle bir demokratik fonksiyo- nu da onlardan esirgerseniz onlan partiye nasıl bağlarsınız? Bakın Turgut Özal, en fazla se- vilen bir liderdi. Ama onun sevil- mesi, meziyetleri, 26 Mart seçim- leriode başanlı olmamıza yetme- di. Tabanı kustürmeyin. Eğer ta- banı kiistüriirsek başanh olama- yız. Partimiziıi başansı, bu secim- lerin adil, durüst yapılraasıdır. Bu seçimler konusunda bize ulaşan bilgiler son derece endise verici, üzüntü verici. Müsaade ederseniz, sözlerimi musamahasına sığınarak saym ge- nel başkan gibi bidreyim. Diyor- sanız ki eger, evlerde toplaoıp de- lege seçeriz, ben bir şey söylemi- yorum. Buyrun vapın." ye bağırdılar. Demirtaş da "Me- sut Bej'i kastetmedim" karşüığı- nı verdi. Yılmaz yanlısı Rize Mil- letvekili Şadan Inzcu'nun "Beni mi kastediyorsun?" sorusuna De- mirtaş, "Hajır" yanıtını verince Mesut Yılmaz sataşma olduğu ge- rekçesiyle söz alarak kürsüye gel- di. Yılmaz, "Demirtaş'ın mesele- ye acıklık getirmek yerine daha da karanlığa bönindürdüğünii" sa- vunarak, "Artık kendisinin taraf- sızlığına güvtnimiz kalmamıstır. Bu Teşkilat Başkanı ile sagiıkh kongre yapıJamaz" dedi. Yılmaz, Rize milletvekili olmasının yanı sı- ra MKYK üyesi olduğunu, bu ne- denle tüm kongrelere "müdakil oiabaecegmi" söyledi. Yümaz, De- mirtaş'ın enflasyonla ilgili sözle- rine de, "Biz enflasyonun, bir ba- kan arkadasımızın şahsi mesdesi olduğunu biliyordak. Denek ki Orhan Bey'in de şahsi meselesiymiş" karşılığını verdi. Yılmaz'ın konuşması alkışlandı. Akbulut bol şans diledi Demirtaş kürsüde Eleştirilere hedef olan Teşkilat Başkanı Orhan Demirtaş da da- ha sonra söz isteyerek, kendisinin birinci meselesinin enflasyonla mücadele olduğunu, o nedenle de- lege seçimleriyle ilgilenecek fazla zaman bulamadığinı söyledi. De- mirtaş bu sözleri söylerken bazı milletvekilleri laf attılar. Demir- taş, Mesut Yılmaz'ın adamlannı Kartal ve Bakırköy kongrelerine gönderdiğini belirterek, "Bu bir bizip harekeudir. Rize neresi, Kar- tal neresi" dedi. Demirtaş'ın bu konuşması üze- rine Rize milletvekilleri ayağa kal- karak "Kimi kastediyorsua?" di- Daha sonra kürsüye gelen Baş- bakan Akbulut, sorunlann büyü- tülmemesini istedi ve "birlik be- raberiiğin korunması" isteğini yi- neledi. "Hasan Bey'in söylediği gi- bi partimiz iyiye gitmektedir" di- ' yen Akbulut, delege seçimlerinin > parti tüzük ve yönetmeliklerine j uygun yapılacağı sözü verdi. Ak- ! bulut, "Kazanamayanlar kalkıp da kazanamadık demezler. Maze- reüer beyaa ederler" dedi. Başbakan Akbulut, Teşkilat Başkanı Orhan Demirtaş ve - Yardımcısı Ercan Vuralban ile yapüğı toplandıda, MKYK'mn önümüzdeki hafta içinde top- . ı lanmasını istedi. -rd A nayasaMahkemesVneyanıt: Akbulut: Kararı iptal edemezsîniz ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Başbakan Yıldırun Ak- bulut tarafından ANAP adına Anayasa Mahkemesi'ne bir ya- zıgönderilerek, "hükümeteya- bancı ülkelere silahlı kuvvet gönderme ve ülkede yabancı as- ker bulundurma" izni veren Meclis kararının iptal edileme- yeceği savunuldu. SHP'nin "iz- nin iptali" yolundaki başvuru- su üzerine mahkemeye gönderi- len yanıtta, iznin anayasal ya da idari yargı denetimine girmedi- ği ve Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilemeyeceği savunuldu. SHP'nin, hükümete verilen iznin "yetki devri" olduğu ve iptal edilmesi gerektiği iddiasıy- la 11 eylülde açtığı davayı ince- leyen Anayasa Mahkemesi Ra- portörü'nün, Mecu's'in kendisi- ne ait yetkiyi bir başka organa devrettiği ve bu nedenle iznin ip- tali gerektiği yolunda görüş bil- dirdiği belirtilmişti. Bu gelişmelerden sonra dün Başbakan Yıldınm Akbulut, "TBMM iktidar partisi adına, genel başkan ve grup başkanı" sıfatıyla Anayasa Mahkemesi'- ne bir yanıt yazısı gönderdi. Akbulut'un yanıt yazısında, SHP'nin başvurusunun esasa girilmeksizin usulden reddedil- mesi istendi ve "Aksi takdirde anayasanın üstünlüğü ve bütün organ ve kisüeri baglayıcı ilkesi görmezlikten gelinmiş sayılacakür" denildi. Yazıda özetle şöyle denildi: "Bu karar yasama meclisin- den çıkmış, fakat maddi mahi- yeti itibanyla idari nitelik taşı- yan bir karardır. Anayasada özel bir huküm bulunmadığı için Anayasa Mahkemesi'nce denetlenemez, ancak organik bakundan idari nitelikte olma- dığı için de idari yargı tarafın- dan denetlenemez. Meclis bu karan almakla yasama yetkisi- ni devretmiş sayılamaz." Asil Nadîr sorguya çekildi (Baştarafı 1. Sayfada) seler üzerindeki ahm satım iş- lemlerini askıya aldırdı. Hisse senetlerinin düşmesini, Asil Na- dir'in dün 1 milyon 250 bin his- se daha almasının da önleyeme- diği bildirildi. Polly Peck Yöne- tim Kurulu'ndan yapılan kısa açıklamada yeni bir açıklama yapılıncaya kadar işlemlerin as- ktya ahndığı belirtildi. Ayrıntılı bilgi verilmedi. PPI'ya bağlı Türkiye'deki Vestel gnıbu yöne- ticileri de dün akşam saatlerin- de arandığında, "bütün gün ofislerine gelmedikleri" ifade edildi. Dünkü düşüşten sonra Asil Nadir'in kişisel zarannın 165 milyon sterlin (dünkü kurlar üzerinden 853 milyar 215 milyon lira olduğu hesaplanıyor). Na- dir'in bir süre önce şirketteki hisse oranını 20 milyon sterlin harcayarak yüzde 28.24'e yük- selttiği belinib'yor. Dünkü işlem- lerde Polly Peck'e ait 7.9 milyon hissenin bir anda elden çıkarıl- dığı anlaşılıyor. Bu hisselerin kim tarafından satın alındığı be- h'rlenmedi. Polly Peck şirket hisselerinde- ki düşuşün dün aniden tırman- ması, Ingiliz BBC ve ITV tele- vizyonlarmın haber bültenleri ile özel ekonomi programlarında ön haber olarak kamuoyuna du- yuruldu. Asil Nadir'in dün 1 milyon 250 bin hisse daha satın aldığı, ancak bunun hisse değer- lerinin düşmesini önleyemediği bu haberlerde yer aldı. Aynca önceki gün "Ağır Dolandıncıhk Bürosu"nun Polly Peck'le ilişki- si olduğu sürekü iddia edilen So- uth Audly Management Şirke- ti'nde de arama yaptığı - açıklandı. Bu geiişmeler üzerine Asil Nadir'in "Ağır Dolandıncıhk BUrosu"nda sorgulandığı tngüiz televizyonlarında duyuruldu. Sorgulamanın "uzun sürdüğü" kaydedildi. öte yandan, Polly Peck'in ko- tah olduğu Londra Menkul Kıy- metler Borsası'nın kotasyon ko- misyonu, Asil Nadir'in açıkla- malan hakkında bir sonışturma yapmış ve daha sonra yayımla- dığı raporunda, kendisini pro- fesyonelce hareket etmemekle suçlamıştı. lngiliz mali çevreleri, "City, Asil Nadir'e savaş açmış durum- da. Sünsarlar, mah' analizdler ve kurumlann artık hemen hemen hiç güveni kalmamış" diyorlar. Yine aym çevreler uzun yıllardır şirketine, borsarun ve basının ge- reken değeri vermemesinden ya- kınan Asil Nadir'in geçen yıl Del Monte ve Sansui'yi aldıktan sonra yeniden güven kazanmak üzereyken, son bir aydır süreku" artan iddialar üzerine güven yi- tirdiğini ileri sürüyorlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle