Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ
AZIM KARABEKIR ANLATIYOR
29 HAZtRAN 1990
UTt M V M C U
MustafaKemal veKâzım Karabekir: Ulusal kurtuluşun değişikyöntemler savunan ikiyurtsever komutanı
DevrimciAtatürk,evrimci Karabekir—26—
Aaz kardeşim Mafemut Esat
Beyefendi:
5.4.934
lztnir Mebusn
31J.1934 laribli mektııbannzu
büyiik bir saygı ile aldım ve oku-
dnm. Ennnım'dao itibaren tntru-
gum hatıra defterinden sualinize
temas eden lusmı asagıya ayneo
yazmakla emrinizi ifa eüniş olu-
yorum, zannındayım.
Habra defterimin o mevzua ait
olarak kaydetügi satıriar şnnlar-
dır
20 Temmuz 1335 (1919)
Bugün M. Kemal Paşa ile öğle
yemeğinden sonra bazı meseleler
hakkında müzakerelerde bulun-
duk. Kongrenin, temmuzun 23.
günü açılmasını muhakkak sayı-
yoruz. MUzakerenin sona enne-
sinden sonra yine kafamdaki her
vakitki sabit fıkir harekete geç-
miş olmalı ki yine bir fırsatıru ge-
tirerek:
— Paşam, muvaffak olacağinı-
za inanıyorum. Bu kanaatım ka-
tidir. Bunun için emriniz altında
bulunuyorum. Refakatinizde so-
nuna kadar çalışmaya ve gereğin-
de ölmeye azim ve yemin etmiş
bulunuyorum. Arkadaşlanm da
bu inan ve imanı muhafaza edi-
yorlar.
Aramızda her şeyi görüştük.
Görüşmeye de devam ediyoruz.
Fakat, muvaffakiyet takdirinde, ki
bundan şüphem yok, hükümet
şekli ne olacak?
Diye bir kere daha sordum. Ve
ilave ettim:
— Muhakkak ki, mevcut şekli
hükümet bu memleketin refah, sa-
adet ve terakkisine kâfi gelmeye-
cektir. Başka bir hükümet şekli
arayıp bulmamız lazım geldiği ka-
naatındayım.
Paşa, devamlı bir şekilde benim
bu nokta üzerinde dolaşmamdan
usanmış olacak ki gttlerek ve fa-
kat kati ifadesini vererek:
— Açıkça soyleyeyim: Şekli hü-
kümet zamanı gelince cumhuriyet
olacaktır.
Dedi. Çok sevinçliyim. Nihayet,
bütün katiyeti ve ciddiyeti ile Pa-
şa'ya bunu söyletmiş bulunuyor-
dum. Bu satırlanmı yazarken göz-
lerimden âdeta sevinç yaşlan bo-
şanıyor.
Mustafa Kemal'e inanıyorum;
muvaffak olacağına inanıyorum,
dediğini yapacağına inanıyorum,
ve ..ben simdiden cumhuriyet re-
jiminin başladığinı kabul ediyo-
nun. Üst tarafı resmi ve fiili tat-
bikat ve nihayet zaman meselesi:
Allah o günü bana göstersin."
Mnhterem Mahmot Esat Beye-
fendi;
Hatiratım arasından sualinize
temas eden ooktayı işte böyiece si-
ze nakletmiş bulunuyorum.
Derslerinizde aziı gençligf ve
büyiik milletime çok buyiık biz-
meüerde bulunduğunuza eminim.
Muvaffakiyet ve himmetinizin de-
vamınj kalpten diler, hatıraumdan
nakil ve arzettigim vechile hükü-
m«tin cumhuriyet olacagını 20
Temmuz 1335 günü Erznnun'da
ögrenmiş bulundugumu bildirerek
gözlerinizden öperim Mazhar
Müfit.
Eski Adalet Bakanlanndan
Mahmut Esat Bey (Bozkurt) bir
gün Atatürk'e başvurur:
— Paşam, üniversitede inkıtap
derslerinde okutmak üzere tarafı-
nızdan (Cumhuriyet) sözlerin Uk
önce nerede, ne şekilde ve kimler
arasında telaffuz buyurdugunuzu
öğrenmek istiyorum.
Atatürk, Mahmut Esat Beye şu
yanıtı verir:
— Buna Mazhar Müfit Bey'den
öfcreniniz. O, günü gününe bötnn
hadiselcri not etmiştir.
Mahmut Esat Bey de bu yanıt
üzerine Mazhar Müfit Bey"e (Kan-
su) mektup yazarak Atatürk'ün
Cumhuriyet sozcüğünü ilk kez ne-
rede ve nasıl kullandığını sorar.
Mazhar Müfit Bey de o tuttu-
ğu günlüğe bakar ve yanıünı ve-
rir:
20 Temmuz 1919 günü Erzu-
rum'da! (69)
Mazhar Müfit Bey, Bitlis Vali-
si iken Damat Ferit Hükümeti'nce
görevinden alınıp hakkında tutuk-
larna kararı çıkanılmış; Mazhar
Müfit Bey de Erzurum'a geçip M.
Kemal ve arkadaşlanna katılmış-
tı.
O günden sonra hep Atatürk
1
ün yanında olmuş, gördüklerini,
duyduklannı günü gününe sapta-
yan günlük tutmuştu.
Mazhar Müfit Bey, M. Kemal
Paşa'nın Erzurum Kougresi'ni
açarken yaptığı konuşmarun so-
nunda şu so'ziere yer verdiğini ya-
zar:
"En son olarak niyazım sudur
ki, cenabı vacibul amal hazreUe-
ri, Habibi ekrem hürmetine, bu
mübarek vatanın sahip ve müda-
fii ve diyabeti ceiilei afamediyenin
ilayevnilkiyeme harisi astakı olan
milleti necibemizi ve makamı sai-
tanat ve hilafed kübrayı masıım ve
mukaddesalımtzı düşunmekle
mükellef olan heyetimizi muvafık
buyursoB."
Mazhar Müfit, M. Kemal Pa-
şa'nın bu konuşmasını yadırgadı-
ğını ve Paşa'ya niçüı böyle bir ko-
nuşma yaptıgını sorar.
".JCongre akşamı Paşa'ya:
— Pasam, nutkunuzun sonunu
möftü efendinin duası gibi bitir-
diniz.
Dedim. Bu tarz konuşmamı ho?
gördüğü için sadece güldıi ve:
— Maksadını anlıyorum, anlı-
yornm, amma şimdi vazifemiz
halkı, vatanı ve esir padişahı kur-
tarmaya inandırmaktan ibarettir.
Cevabıru verdi ve ilave etti:
Zamanında biçbir şeyi kaçır-
mamak ve zamansız hiçbir şeye
uzaktan yalundan tevessül etme-
mek başlıca dikkatimizi teşkil el-
melidir.. (70)
Bu sözler, Atatürk'ün Kurtuluş
Savaşı'nda izlediği taktikleri anla-
tıyor.
Mustafa Kemal, bilge ozan
Ceyhun Atnf Kansu'nun o ünlü
deyışiyle 'Kurtuluş Savaşı ustası-
dır.
Lider uluslararası dengeleri, iç
ve dış koşullan, çelişkileri, askeri
ve siyasal koşullan zamanında ve
yerinde saptayan ve amaana adım
adım ulaşan önder insan demek-
tir.
M. Kemal, Kurtuluş Savaşı'nın
başında ilan etmeyi düşündüğü
Cumhuriyeti bir "ulusal giz gibi
halde bnlunan İttihatçıiann tek
nmudu Bolşevizmin ülkeye yayıl-
masıdır. Türkler, Bolşevizmin ik-
tisadi, sosyal ve siyasi dokrininden
ve pratiginden bir şey anlamazlar.
Fakat Bolşevizmin doktriner ya-
nını bir tarafa bırakarak onu yml-
nızca bir yagma katliam biçüni
olarak kabul edersek bu işierdc
yüzyılların tecrübesine sahip
Türklerin Bolşe\izmi kolaylıkia
benimseyeceklerini söyleyebiliriz."
ABD, Van ve "Dabzon illerini de
içine alan bir Ermenistan kurdur-
maya çabşıyordu. ABD ve Ingil-
tere arasında Trabzon ve çevresin-
de bir Ermeni devleti kunüması,
dört ilde de Kürt devieti kunüması
için anlaşma da yapümıştı. tngi-
lizler, Karadeniz Bölgesi'nde ayrı-
ca bir Lazistan devleti kurup, bu
devleti de Ermeni mandasına bağ-
lamak istiyorlardı. (73).
mut Bey'in cenaze namazını
"Bolşeviktir" diye kıldırmıyorlar;
ayru günlerde Bolu Mutasarrıfı
Osman Kadri de M. Kemal ve ar-
kadaşlarını "devlet diışmanımız
olan Moskoflardan çıkmış, şeriata
karşı ve luunnna aykın göriişe ka-
pılan BolşevikJer" olarak suçlu-
yordu. (77)
Bu darboğaz, ancak M. Kemal
gibi bir lider ile aşüabilirdi.
Liderleri koşullar yaratır.
O koşullarda ulusal kurtuluş
yolu ancak birleşürici bir komu-
tan ve siyasal lider tarafından çi-
zilebilirdi.
Bu lider de M. Kemal'di.
Hilafet ordulan, tngiliz gizü
servisinin Kürt aşiretleri ile giriş-
tikleri komplolar, iç ayaklanma-
lar, emperyalist devletlerin Türki-
ye üzerindeki oyunları, ulusal
kurtuluşun ancak M. Kemal ça-
pında bir lider tarafından yönetil-
Bu son sözlerimi özetlemek ge-
rekirse diyebilirim ki, ben ulusun
vicdannıda ve geleceğinde sezdi-
ğim büyük gelijme yeteneğini, bir
ulusal giz gibi vicdanımda u-.'ya-
rak yavaş yavaş bütün toplumu
muza uygulatmak zorundaydım"
Samyorum ki, Atatürk'ün bu
sözleri M. Kemal-Karabekir çatıs-
masını yeterince açıkhyor.
Karabekir, yaşamının her döne-
minde irticaya, dipsel gericiliğe
hep karşı çıkmış; 31 Mart gerici
ayaklanmasının bastınlmasında
etkin rol üstlenmiştir. Karabekir
1933 yüında toplatılıp yakılan "Is-
tiklal Harbimizin Esaslan" adh
kitabında irticayı "ulusal tarihimi-
zi lekeleyen ve milli bünyemize aa
veren olaylar" olarak tarumlamış,
panislamizm ve pantürkizme hep
karşı çıkmıştır.. (79)
Kazım Karabekir, ilk
TBMM'nin açıhşında yapılan din-
demokrat görünürler. Devrimciler
ve evrimcflerin yoUan bir yerde ça-
tışır bir yerde birleşir.
Evrimciler, bu toplumsal çatış-
malarda zaman zaman karşı dev-
rimcilerin kurduklan tuzaklara da
düşebilirler.
Her devrim karşı devrimcisüıi
de yaratır. Atatürk döneminde de
karşı devrimciler, Karabekir'in Te-
rakkiperver Cumhuriyet Fu-kası'm
destekledikleri gibi Atatürk'ün en
yakm arkadaşlarından Fethi Bey
1
in kurduğu Serbest Cumhuriyet
Fırkası'm da desteklemişler, dev-
rimlere karjı, bu siyasal partDerin
çevresinde toplanmayı uygun gör-
müşlerdi. (8)
Devrimci-evrimci catışması ih-
tilaün o kızgın ortamında ve dev-
rimin ilk coşkulu yıllarındadır;
birleşme de devrimlerin yerleşme-
sinden sonraki aşamalarda olur.
Zora, şiddete, tepeden inme
da, elbette zora dayanarak yapıl-
mıştır. O gün için başkaca çözum
yolu da görünmüyordu.
Karabekir'in anılan, ulusal kur-
tuluşçu yurtsever bir komutanın
kaygı ve düşünceierini yansıttığı
kadar Atatürk'ün liderlik yetene-
ğini, o koşullarda ne gibi dar bo-
ğazlardan geçildiğini, bu dar bo-
ğazlarda nicin Mustafa Kemal ça-
pında bir lidere gerek duyulduğu-
nu, M. Kemal'in bu taktikiere ni-
çin başvurduğunu da anlatıyor.
Bir kez daha anlaşılıyor ki, Ata-
türk'ün tuttuğu yol o günler için
gerçekçi, haklı ve sağlıklıydı. Bu-
gun, çağdaş uygarlık adına elde ne
varsa, bunlar, Atatürk'ün o gün
için gecerli olan bugün ise yadır-
ganan yöntemleriyle benimsetil-
miştir.
M. Kemal - Karabekir catışma-
sının kökeninde bu köktenci yön-
temler yatar. M. KemaJ "devrim
Gaıp Cephesi Konntam Kâzım Karabekir i'aşa.
Kâzım Karabekir, yaşamının her
döneminde irticaya, dinsel gericiliğe hep
karşı çıkmış bir insandı.
Cumhuriyetçiydi. İhtilal, evlatlarını yer! Bu
değişmez bir kuraldır. Mustafa Kemal-Karabekir
çatışmasını, bunun nedenlerini bu ihtilâl yasasında
aramak doğru olur. Karabekir, Mustafa Kemal
gibi köktenci değil evrimcidir. Devrim-evrim
buluşması, Karabekirli, İnönü^nün
cumhurbaşkanlığı günlerinde, TBMM
Başkanlığı'na getirmiştir. Mustafa Kemal ve
Kâzım Karabekir, tarih içinde birbirlerini
tamamlamış komutanlardır.
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa
Mustafa Kemal, bilge ozan Ceyhun Atuf
Kansu'nun o ünlü deyişiyle 'Kurtuluş
Savaşı ustası'dır. Atatürk'ü yakın silah
ve düşünce arkadaşlanndan ayıran özellik, üstün
liderlik yeteneği ve uyguladığı taktiklerdir. O
koşullarda ulusal kurtuluş yolu, ancak birleştirici
bir komutan ve siyasal lider tarafından
çizilebilirdi. Bu lider de Mustafa Kemal'di.
Atatürk'ün tuttuğu yol, gerçekçi, haklı ve
sağhklıydı. Bugün, çağdaş uygarlık adına elde ne
varsa bunlar, Atatürk'ün o gün için geçerli olan,
bugün ise yadırganan yöntemleriyle
benimsetilmiştir.
vicdamnda" saklamış ve düşünce-
ierini aşama aşama gerçekleştir-
miştir.
Bugün çelişküi gibi görünen ko-
nuşmalan ve zaman zaman uygu-
lamadığı siyaseti böyle yorumla-
yabiliriz. Atatürk yakın silah ve
düşünce arkadaşlarından ayıran
özellik, üstün liderlik yeteneği ve
uyguladığı bu taktiklerdir.
M.Kemal o günlerde iki suçla-
ma ile karşı karşıyaydı:
Bolşeviklik ve dinsizlik.
lşgalci emperyalist ordulan ve
İstanbul hükümeti, M. Kemal'e ve
arkadaşlanna karşı bu iki silahı
kullanıyorlardı.
Damat Ferit, Kuvayı Milliyeci-
lere "is>nncılar" adım takıyor:
"Isvancılann Bolşevikler'den yar-
dım aldıkiannı" ileri süniyor. Sul-
tan Vahdettin de M. Kemal ve ar-
kadaşlarının "Bolşevik'ten başka
birşey olmadıklannı" söylüyordu.
(71)
Batı basını da M. Keraal ve ar-
kadaşlarının "Bolşevik" olduklan
karusındaydı. The New York Ti-
mes'ın 11 Mart 1919 günlü yoru-
mu şöyleydi:
"Tıırk milliyelçiliginin tama-
men ortadan kalkmakta oldnğu
günlerde şunıaa burada dagınık
Ingüiz gizli belgderinde "tstaa-
bul'daki Kürt Kulübü Başkanı Sa-
id Abdülkadir ile Paris'teki Kürt
delegesi Şerif Paşa'nın "etnirlerin-
de olduklan" yazılmaktaydı. (74)
Bu Bolşeviklik ve dinsizlik suç-
lamalanna Açıksöz, Alemdar ve
Peyam-ı Sabah gazetesi de katılı-
yordu. Peyam-ı Sabah gazetesin-
de Kürt Teali Cemiyeti'nin şu bil-
dirisi yayımlanmaktaydı:
"Millici örgüte aldırmayın.
Bunlar, Bolşevikler'in kafasını ta-
şıyan yurtsuz serserilerdir!' (75)
Mustafa Kemal'in karşısında
tngiliz gizli istihbarat örgütü,
Amerikan hükümeti, Ermeni ve
Kürt örgütleriyle padişah, hilafet,
dinsel bağnazlık, iç ayaklanmalar
ve siyasal çekişmeler gibi engeller,
sorunlar vardı.
M.Kemal'i kaygılandıran bir
başka gelişme de Enver Paşa'nın
Sovyetlerle olan yakın iüskisiydi.
M. Kemal, Sakarya savaşında ye-
nilse, Lenin, Enver Paşa'yı Müs-
lümanlardan oiuşan bir
"Kınlordn" ile Anadolu'ya gön-
derecektir. (76)
Halife ordusu Kuvayı Milliyeci-
lerin dinsiz olduklannı yayıyor;
Duzce ve Hendek'te ayaklanan ge-
riciler, şehit ettikleri Yarbay Mah-
mesıni gerektirmekteydi.
Bu savaşın yürütülmesinde de
elbette siyasal taktikler uygula-
nacaktı.
M. Kemal ve arkadaşlan İstan-
bul hükümetince "dinsiziik" ve
"Bolşeviklik" ile suçlanıyorlardı.
M. Kemal, bu propagandalara
karşı önlemlerini almak zo-
rundaydı.
Şu sözler M. Kemal Paşa'mn
karşıtlarından Rauf Orbay'ındır:
"M. Kemal Paşa mücadeleye
atdmasaydı bu memleket kurtula-
mazdı. Anadokı'nuı tehlikeye dö-
şcn yerlerinde, baDda, doğuda ve
güneydofuda başlayan ve bir yurt-
sever duşüncenin mahsulu olan
zayıffiiUmukavemet bareketlerin-
den ber biri ayn ayn kolayca bas-
bnlabiUrdi." (78)
Atatürk, Söylev'de yakın çalış-
ma arkadaşlanyla sonradan yol-
larının niçin aynldığını şöyle
anlatır:
"Ulusal savaşa birlikte başlayan
yolculardan kimileri, ulusal yaşa-
mın bugünkü cumhuriyete ve
cumhuriyet yasalarına değin uza-
nan gelişmelerinde kendi düşün-
ce ve ruh yapıiannın kavrama sı-
nırı bittikçe bana direnmeye ve
karşı çıkmaya başlamışlardır. (..)
sel törenleri de şöyle elestirir:
"Tarihimizde bu kadar koyu bir
taasupla dini merasimle hiçbir
Meclis açümamıştır. Fetvalan ta-
kip eden bu muazzam ibtifallerin
acaba yer yer başlayan ayaklan-
malara karşı bir sigorta mı olaca-
| ı düşünüldü? Ne olursa okun,
inançla taasubu Milli Meclis'in
başlangıç gününde ayırmak daha
ihtiyatlı olurdu. Yani ne cuma gü-
nünü seçmeye ve ne de bu kadar
velveleye lüzura yoktu. Güzel bir
dua iyi tesir yapabilirdi. Gösteri-
len bu taasubun devamı mümkun
olmayacağından aksi tesiri daha
tehlikeli olabilir:' (80)
Bu inançtaki bir insan "seriat-
çı, padişabçı, dinci" olabilir mi?
thtilal evlatlanm yer!
Bu değişmez kuraJdır. Mustafa
Kemal-Karabekir çatışmasırun ne-
denlerini bu ihtilal yasasında ara-
mak doğru olur.
Ulusal kurtuhıştan sonra iki ko-
mutanın yolları ayrılır.
M. Kemal köktenci yöntemlere
başvuran devrimci; Karabekir ise
devrimleri demokratik yollarla be-
nimsetmek isteyen bir evrimcidir!
Devrimciler köktenci olurlar,
devrimcilerin sarsıa toplumsal et-
kilerinden çekinen evrimciler de
yöntemlere dayanan devrim, bir
süreç içinde zamanla iik yılların-
daki gücünü, hızını ve coşkusunu
yitirerek zamanla evrime dönüşür.
Insanlık, bugünkü ışıklı kilo-
metre taşlarını ihtilallere
borçludur.
Bugün 1789 devrimi olmasaydı;
insanhk çağdaş demokrasiye ula-
şamazdı. 1917 devrimi yaşanma-
saydı, insanbk bugün sosyalizme
ve sosyal demokrasiye de ge-
çemezdi.
IhtüaUer, uygarbğm kaçınılmaz
depremleridir. Bu dipten gelen
dalgalara karşı durulamaz. Bu
dalgalar, tahtlan, taçları yıkar
geçer.
Bugün 21. yüzyılın eşiğinde in-
sanlık ve uygarlık ne 1789 devri-
minin yinelenmesini ister, ne Sov-
yet devriminin. Çünkü bu her iki
devrim de zamanla birer evrime
dönüşerek insanlığa mal ol-
raustur.
Atatürk devrimleri de bir evrim
aşaması içinde demokratik dev-
rimlere, evrime dönuşmuştür. Bu
yüzden Atatürk döneminde uygu-
İanan tek parti yöntemlerinin bu-
gün de uygulanması düşunülemez.
Toplumda devrim, o koşullar-
yasalarını bütün yasalarm
üstünde" görür, Karabekir ise ts-
tiklal Mahkemeleri ile esenlik ol-
mayacağını savunur.
Karabekir, cumhuriyetçidir; hi-
lafetin de Musui sorunu çözül-
dükten sonra kaldınlmasından ya-
nadır. Doğu Cephesi komutanının
bütün kaygısı lngibz emperyaüz-
minin Türkiye üzerindeki olası
oyunlarıdır.
Ulusal kurtuluş savaslannda bu
savaşın komutanlan arasında böy-
le görüş aynhklartnın olması do-
ğaldır.
Her devrim, taşkın sular gibi bir
süre sonra durulur ve doğal yatak-
ları içinde tarihsel akışını sürdü-
rür. Ihtilallerin ve devrimlerin o
kızgın günlerinde ihtilalciler bir-
birlerini darağaçlanna da gönde-
rirler. Fransız ihtilali ve Sovyet
devrimi kanlı örneklerle doludur.
Türk devrimine bu açıdan ba-
karsamz -tzmir suikastı dışında-
ihtilalciler arasında bir kanlı ça-
tışma olmadığı görülür.
Devrim, sarsıcı değişimlerden
sonra evrim içinde yürür.
Mustafa Kemal, Kurtuluş Sava-
şı'ndan sonra yurtdışına surdürdü-
ğü •"150'likleri" bile bagışlamış-
tır.(82)
Bu da devrimin 20. yüzyılın öte-
ki devrimlerine ve iktidar değişik-
liklerine kıyasla çok daha yumu-
şak olduğunu gösteriyor.
M. Kemal - Karabekir çaaşması
çok daha dramatik bicimde so-
nuçlanabilirdi.
Devrimci ve evrimci düşünceler
ayru denize akan nehirler gibidir.
Bu devrim-evrim buluşması,
Karabekir'i de devrim döneminin
başbakanının cumhurbaşkanlığı
günlerinde, laik cumhuriyetin
TBMM başkanlığına da getirmiş,
böylece geçmişin kırgınlıklan
unutturulmak istenmiştir.
Kazım Karabekir'in Atatürk'ün
ölümünden sonra başlayan siyasal
yaşanunda dinsel gericiliğe destek
olucu ya da laikliğe aykın bir tavn
hiç olmamıştır. M. Kemal - Kara-
bekir catışması, ideolojik olmak-
tan çok kişisel ve duygusal neden-
lere dayanmıştır. (83)
Dinsel gericUik, Atatürk'ün son
başbakanı Celal Bayar'ın cumhur-
başkanlığı günlerinde siyasal ikti-
darca desteklenmiş ve 12 Eylül-
den sonra MGK döneminde etki-
leri bugünlere kadar uzanan dev-
let desteğı sağlamıştır!
Gericilik ve bu gericiliğe tanı-
nan devlet destekleri, irticayı karşı
genç yaşlanndan başlayarak ör-
gütlünen 31 Mart gerici ayaklan-
masını bastıran ve emperyalist or-
dulara, hilafet ordusuna ve halife
fermanlanna karşı savaşan Kurtu-
luş Savaşı paşalannda değil cum-
huriyet tarihimizin çok daha son-
raki yıllarındaki oluşumlarda
aranmalıdır.
M. Kemal - Karabekir çelişkisi
Ulusal Kurtuluş kavgası ve devrim
süresi içindeki kaçınılmaz çatış-
maJardır. Daha sonraki yıllarda
başlayıp, 1990larda doruk nokta-
lara ulaşan gericilik ve bu gerici-
liğe verilen ödünler de karşı-
devrim sürecinin azgın dalga-
landır.
Ulusal Kurtuluş savasımızın ve
devrimlerin önderi Gazd Mustafa
Kemal ile Kurtuluş Savasımızın
Doğu Cephesi Komutanı Kazım
Karabekir'i bugün yeniden saygıy-
la anıyoruz.
M. Kemal ve Kazım Karabekir,
ulusal kurtuluşun değişik yöntem-
lerini savunan ve bu yöntemlerin
kişisel ve duygusal nedenlerle karşı
karşıya getirdiği iki yurtsever ko-
mutanıdır.
Başta Atatürk olmak üzere
Kurtuluş Savasımızın bütün ko-
mutanlan "lam bagımsız" bir
devlet ve laik cumhuriyet" kurul-
ması aşamalannda birbirleriyle
zaman zaman çatışsalar da tarih
içinde birbirlerini tamamlamış ön-
derlerdir.
Bu komutanlar ve önderler,
devrim ve evrim süreçlerinin ka-
çımhnaz buluşma noktalannda
bugün yine beraberdirler.
Evet, biz gazeteci olarak göre-
vimizi yapmaya çalıştık; şimdi söz
artık tarihçılerindir!
BtTTt
(69)-Kansu, Mazhar Müfıt. Erzurum:
dao ölümüne kadar Atatttrk ile bera-
ber TTK Yay. 1986 Cüt 1, s: 72-73
(70)-Komşu s. 85
(71)-Ja«che, Kurtulıış Savaşı ile Ilgili
lngiüz Belgeleri s. 272-273
(72)-Ulagay Osman. Amerikan basa-
nmda TUrk Kurtulu? Savaşı, 1974, s: 44
(73)-Ulubekn Erol, lngiliz bdgelerinde
Turkiye, Çağdaş Yay., s: 196 ve s: 217
5 Nisan 1920. Mr. Lindsa/den Lord
Cnrzon'a:
"Amerika Senatosu Ermenistan'ın
manûası işjni gOrüştü. Beş yılda 757
milyon dolar veıecekler. İlk baslangtçta
50.000 kisilik bir ordu yollanacak da-
ha sonra 200.000 kişıye çıkacak". s:
259)
(74)-Ulubelen s: 257. 20 Mart 1920,
belge no 33. sayfa no: 49 Amiral Sir
Pden Robeck'ten Lord Curzon'a:
"Kürdistan Türkiye'clen aynlıp özerk
olmalıdır. Enneniler'le Kürtler'in çı-
karlannı bagdaştırabüiriz. tstanbul'da-
ki Kürt Kulübü Başkanı Sait Abdül-
kadir ve Paris'teki Kürt delegesi Şerif
Paşa emrimizdedirr
(75)-Avcıoğlu Doğan, MiUi Kurtuluş
Tarihi, Tekin Yay. 2-kiup s: 656.
(76)-Cebesoy Ali Fuat, Miüi Mücade-
le Hatıralan, s: 450
"1. Cihan Harbi'nin siyasetini ida-
re etmiş olan ve o sıraiarda hariçte bu-
lunan Ittibat ve Terakkı Fırkası erka-
nının Anadolu'daki millicilere haber
venneden Bolşevüder'le birlikte emper-
yaJizme karşı hazırlamaya çalıştıklan
mukavemet yuvalan da garbın Türk is-
tiklaline olan duşmanlığını şiddetlen-
dirmişti"
Bkz 3, s 601 vd; Mumcu Uğur, 40*larm
Cadı Kazanı, Tfekin Yay. 1990, s: 25-36.
(77)-Avcıoglu, S: 661-662; Iğdemir
Ulug. Sıvas Kongresi tutanaklan, s:
85-87; lldemir Uluğ, Heyet-i Temsi-
liye Tutanaklan, s: 13, Rauf Bey:
"Aksi takdirde aJeyhımtzde Istan-
bul'da padişah ve hilafet aleyhtaruğı
ve cumhuriyet ve Bolşeviklik propc
gandaJan >-apıIacaktır!'
(78)-Selek. Sabahattin. Anadolu İhti-
lali, Burçak Yay. s: 143
(79)-Karabekir Kâzım, Istiklal Harbi-
mizin esaslan, Sinan Matbaası ve Ne$-
riyatevi 1933-1951, s: 24-25 ve 154.
(80)-Karabekir, Kâzım, tstiklal Harbi-
miz, Merk Yay. 1988, s: 627.
(8IK'Esasen Fethi Bey, bu inkılapiann
taraftan ileri fikirli, irtica teşebbüsle-
rinde hiçbir istida yok ve geçici men-
faatler için vasıta olarak kullanılma-
ya da istida yok" tnönü lsmet, Hatı-
ralar, Bilgi Yay. s: 230; Yetkio Çetin,
Serbest Cumhuriyet Fırkası Olayı, Ka-
racan lây. s: 231 'SCJ'aın kapatıima-
sının gerçek ve tek nedeni budur, yani
irtica tehlikesi"; Okyar, Fethi, Üç De-
virde Bir Adam, s: 499 vd.
(82)-Sosyal llhami. 150'ükler, Oür Yay.
s: 142 vd.
(83)- Kandemır feridun, Siyasi Daıgın-
lıklar, Ekıdgil fey. I. s: 29, cilt 3 s7
31 vd.