Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
r
JRİYET/14 DIŞ HABERLER 29 HAZÎRAN 1990
.RLEŞİK ALMANYA
Ortakbaşkent BFederalve Demokratik Alman hükümetleri, ortak başkentin
önümüzdekiiki üç yıl içinde Berlin'etaşınmasma karar verdiler.
Böylece Berlin, 45 yıliıkbir aradan sonraülkeninmerkeziolacak.
DtLEK ZAPTÇ1OĞ1AJ
BERLtN — Almanya'da bırliğe doğru
geriye sayma devam ederken Berlinliler
"başkent müjdesi'ne kavustu. Bonn ve Do-
ğu Betlin hükümeüeri, Berün'in en geç
1993'e kadar başkent olmasına karar VCT-
diler. Bonn'daki parlamento, hükümet, ba-
kankklar ve yabancı misyorüar önümüzdeki
iki üç yü içinde Berlin'e taşınacak.
Yeni Almanya'run başkentinin Berlin ol-
ması, Demokratik Alman hükümetinin ve
halkının şiddetle talep ettiği bir karardı. Do-
ğu Almanlar birleşmeden sonra başkentin
Bonn'da kalmasını, "Batı'ya ühak" duru-
munu pekiştirecegi gerekçesiyle istemiyor-
du. Doğu'da daha yaygın olanbu görüşe gö-
re başkenun uzaktaki Bonn'dan Berlin'e ta-
ştnması, Almanya'nın birleşerek yeni bir
devlel kurduğunun en buyük göstergesi
olacak.
Batı scrmayesine çafen
1 temmuza iki gün kala Federal ve De-
mokratik Almanya başbakanları Helmat
Kohl ve Lothar rk MaaJere, Bonn'da bir ba-
sın toplantısı düzenlediler. İki Alman lid,e-
ri özellikle sanayii veticareterbabım "De-
mokratik Almsurya'd» vattnm yapmava" ça-
ğırdılar. Öte yandan Doğu Berlin'de dün
parlamento, yabancılann ülkede yatınm
yapmasına ve serbest iş kurmasına olanak
veren yeni bir yasayı kabul ederek serma-
yeye kapıyı açmış oldu.
Kohlve de Maiâere'nin yaptığı yaünm
cağnsı, Batı sermayesinin çekingenliğinden
kaynaklanıyor. Şimdiye kadarki gösterge-
ler, FAlman sanayisinin üretimi Doğu'ya
kaydırmaya niyetli ormadığını ve Dogu Al-
manya'nın daha çok "yeni blr pazar" ola-
rak görüldüğünü karuüamakta. Federal Al-
man Sanayi ve Ticaret Odası, D. Almanya-
dahizmet sektörünün gelistirilmesi, süper-
market ve bonmarşe açılması, küçük esna-
fın ve zanaatin teşviki gibi önlemler üzerin-
de dunıyor. Oysa ekonomi uzmanlan D. Al-
manya'da Deusche Mark'ın yürürlüğe gir-
mesinden sonra serbest pazar ekonomisinin
başanyla uygulanabilraesi için verimlilik ar-
urüması gerektiğini belirtiyorlar.
MOSKOVA
Politbüro umutlu
tabankaygılıMOSKOVA (AA) — Sovyeüer Birliği Ko-
münist Partisi'nin 28. Kongresi'ne birkaç
gün kala Politbüro'nun iki üyesi kongreye
umutla baktıklannı söylerken parti tabanı-
nın temsUcüeri, kongrenin getirecegi sonuç-
tan kaygı duyduklannı bildirdiler.
Polkbüro'nur. ideolojiden sonımlu üye-
si Vadin Medvedev, önceki akşam Sovyet
TV'sinde yayımlanan demecinde. kongreden
"demokratikleşme yoluuda yeni bir itici
güç" ortaya çvkarmasını bekledi|ini söyle-
di. Medvedev, geçen hafta seçilen Rusya Ko- i
münist Partisi Birinci Sekreteri lvan Poloz- '
tov'un muhafazakâr olduğu yolundaki gö-
rüslerin de çok büyük önem taşımadığını
bildirdi. SBKP'tün "Sosyalist yenUeşmeyi
amaçhyor olmasına karşın komünist ideal-
den aynlmadıfıtu" vurgulayan Medvedev,
bu çerçevede, SBKP'nin ordu, KGB ve öte-
ki devlet kurumlan içindeki birimlerinin da-
ğıtılması gerektigini savunan "de-
ideolosizasyoır*' yanlüannı "sacmalanMkla"
suçladı. Medvedev, Sovyetler Birliği'nde
"her partinin bu kurumlarda kendi birim-
terini kurabiteceiiın" Öne sürdü.
Kongre savaşı
Komünist Parti içindeki liberal kanadı
oluşturan demokratik platforro grubu, Rus-
ya Federasyonu'ndaki komünist parti üye-
lerine, geçen hafta yapüan fyısya Komü-
nist Partisi kongresinin sonuçlanru reddet-
meleri ça|nsmda bulundu.
Demokratik platform koordinasyon ko-
mitesi liderleri dün Mosova'da düzenledik-
leri basın toplantısında, Rusya Komünist
Parti Kurucu Kongresi'nin 'yasadış»' oldu-
ğunu, bu kongre sonucunda kurulan par-
tinin de hukuki olamayacağmı kaydederek,
demokratik platformun, Rus Komünist
Partisi'nin parçası olmayı reddettiğini Uan
ettiler.
Uzmanlann göruşüne göre iki Almanya-
nın aralıkta resmen birlesmesi, Dogu Al-
manlara avantaj yerine dezavantaj getirecek.
Doğu'daki ücret ve maaşlar Batı'yla eşlen-
diğinde D. Almanya "ucuz maliyet'
1
ülkesi
olmaktan çıkacak. Bu, Batüı sanayicileri
Doğu'da yatırım yapmaktan caydınyor.
Şimdiki üretimi arttırarak Dogu pazarau
besleyebüeceklerini söyleyen sanayiciler,
'Dofeu'daki köhntmiş m«kİBekri ve fabri-
Vsüan devrahp modernUe etmek içia hiç-
bir neden bBİunmadıgııu" söylüyorlar.
1 temmuzdan itibaren Demokratik Al-
manya'da büyük bir özelkştirme dalgası
başlayacak. Devlet sirketlerinin çogu ano-
nim şirketlere dönüştürülecek ve satışa çı-
karüacak. Serbest iş kuracak olanlara dev-
let kredisiyle teşvik saglanacak. Uzmanlar,
u
l temmuzdan sonra işin artık D. Alman-
lmrm kaldığını, ekonominin çökmemesi için
D. Almaalann degişik üriıokrle Baü reka-
bctiae karşı koyması gerektigini" belirti-
yorlar.
Yeni ya&a üe yabancılar, ülkede.istedik-
leri gibiyaünm yapabüecek ve serbest iş ku-
rabilecek. Bu yabancılar arasında pek çok
Türkün de olacagına keân gözüyle ba-
küıyor.
Bonn'daki "Törkiye AraşUrm»l»r
Merkea" şimdi Federal Almanya'da serbest
iş kurmujTürkier arasında bir anket yapı-
yor. Merkezin müdürü Dr. Fanık Şcn,
"Tfirk yatırımcılann henöz temkinli
davrandığım" söyledi. Turkler Doğu Al-
manya'da üç kenti "sözJerine ktstirmiş" bu-
lunuyor. Leipıig, Rostock ve Dofn Beriin.
özellikle "lmport - Export" (lthalat - th-
racat) şirketleri, Doğu pazarma açılmaya
hanrlanıyor. Faruk Şen, "§iın*y« kadar Fe-
deral Almanya'da tapon mal pazariayan bu
şirketierin mallanna Batı pazanmn doydu-
|nnn ve bu yüzden Dogu'nun cazibe
kazandıftını" belinti. Tapon maldakısa sü-
rede yuksek kârlar mümkün. Dr. Şen, Türk-
lerin bu yolla kendilerine pazarda bir yer
edinebilece|i ve başka alanlara, özellikle
tekstil ihracatına yönelebileceği görüşünde.
Uzmanlar, Cumhurbaşkanı Turgut Özal
1
-
ın bir süre önce Türk tşçüerine yaptığı "Do-
|u'ya gltme çafcnsTnın gerçekçi olmadığı-
nı belirtiyor. Dr. Faruk Şen bu konuda söyle
diyor: "Federal Alman>«'daki Türklertn ça-
lışmak için Dogu'ya gitmel*ri söz konu&u
degil. Çogunun işi saglam, işsizler de dev-
letten aldıklan yardımlarla geçinebiliyor.
Doğu'daki Türk duşmanlıfcı da caydıncı bir
ek faktör. Türk işçisi çalışmak için Dogn-
ya taşınmayı doşunmiiyor."
BANKAKUYRUĞU -ParasalMrlitf lgÜBkala,Do4uBerttalikrbankahesaplarMigdı-
den geçinneküıere uzunkuyruklar oluştnrdular. (Fotograf: Reuter)
VtYANA
antlaşmasmadoğru
Avrupa konvansiyonel kuvvet indirimi müzakerelerinde en
Önemli pürüzlerdenbiri olantank ve zırhlı araç sayılarmda
anlaşma sağlandı. Sırauçakve helikopter tanımı ve sayüannda.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosn) — Av-
nıpa Güvenlik ve îşbirligi Konferansı'nm
(AOtK) en önemli boyutu sayüan Avrupa'da
konvansiyonel kuvvet indirimi müzakerele-
rinde (AKKUM) antlasmaya adım adun
yaklaşıhyor. NATO ve Varşova Paktı'naüye
23 ülkenin Viyana'da yürüttüğü müzakere-
lerde tank ve zırhlı araçlar konusunda gö-
rüş birligi saglanması üzerine tüm dikkat-
ler, "en pömrfü" madde olan uçak ve heli-
kopterlerin tarum ve tavanlanrun saptanma-
sı üzerinde yoğunlaştı. Türkiye açısmdan da
büyuk önem taşıyan bu sorunun tüm güç-
lüklere karşın AKKUM amlaşmasırun en
geç 1990 aralık ayı içinde imzalanmasını
saglayacak şekilde çözümlenmesi bekleni-
yor.
AGtK Viyana tzleme Toplantısı'nın 16
Ocak 1989'da yayımlanan sonuç belgesin-
deki yonerge çerçevesınde, geçen yıhn mart
ayvnda başlatüan görüşmeler, bugüne dek
iki pakt arasında yürütülen en geniş kap-
samlı ve en güç silahsızlanma müzakerele-
ri olarak biliniyor. Asker sayısıru kapsama-
yan, ancak Avrupa'daki konvansiyonet si-
lah birikimini alt düzeyde dengelemeyi
amaçlayan bu görüşmeler daha tamamlan-
madan ikinci bir AKKUM antlasmasının
gündeme gelmesi Türkiye açısmdan da son
derece önemli yönler taşıyor. Baa NATO ül-
keleri, AKKUM-2'nin AGlK'in 35 üyesini
kapsayacak biçimde yapılmasım savunur-
ken Türkiye'nin bu ikinci tura katıhp katıl-
mayacagı konusu askeri çevreleri düşündü-
rtiyor. özellikle askeri personelin indirim
kapsamma alınması, Ankara'da "önemle
degertendirttmesi gerekecek" bir unsur ola-
rak yorumlaruyor.
AKKUM-2'nin Doğu Avrupa'dakı hızlı
yumuşama sürecinden de etkilenerek şim-
diden tartısma gündemine girmesi, ilk AK-
KUM antlaşmasımn en geç 1990 sonuna
kadar imzalanması konusunda her iki pakt-
ta var olan görüş birliğine dayanıyor. Fede-
ral Almanya, anüaşmarun imzalanmasının
öngörilldüğü AGÎK zirvesinin iki Alman-
ya'mn birleşme sürecinde son adım kabul
edilen genel seçimler nedeniyle kasun ayı-
na alınmasım isterken, başta ABD olmak
üzere birçok NATO üyesi ârvenin arahkta
yapümasmda ısrar ediyor. 5-6 lemmuz gün-
lerinde Londra'da yapûacak NATO zirvesin-
de de hem AKKUM'dan sonra ne olacağı
sorusunun hem de bu antlaşmayı izlemesi
beklenen kısa menzilli nükleer füzelerde in-
dirim sonmunun tartısma gündemine ahn-
ması bekleniyor.
AKKUM çerçevesinde Türkiye açısmdan
"önemir bir sorunu da, Yunanistan'm Mer-
sin ümanmın indirim alanına dahü edilmesi
konusundaki ısran oluşturuyor. Ankara, bu
sorunun kendi isteği dogrultusunda, arahk
1989'daki Kuzey Atlantik Konseyi'nde çö-
züldüğünü kabul ediyor.
BALTIK
Litvanya
arayış içinde
Dış Haberier Servisi — Önceki gün ani
olarak Moskova'ya hareket eden Litvanya
Devlet Başkanı Vyttntts Landsbergis ve be-
raberindeki heyetin SSCB lideri Mihail Gor-
baçov ile Litvanya sorununun çözülmesi
amaayla göriişbirligi sağlamaya çalışüklan
bildirildi. 90 dakika süren görüşme suusın-
da Gorbaçov'un Litvanya'nm 11 martta al-
dıgı bağımsızlık ilaru karanmn en kısa sü-
rede dondurulmasım talep ettiği haber yç-
rüdi. Litvanya liderlerinin isteği üzerine.
Moskova dı&ındaki bir kır evinde gerçekle-
şen görüşmede Sovyet liderinin, bağımsu-
hk ilanıyla ilgiü moratoryum karan aluıır
ahnmaz cumhuriyete karşı başlatüklan eko-
nomik ablukayı kaldırma sözü verdigi bil-
dirildi. Aynı gün Vilnius'a dönen altı kişi-
lik Litvanya heyetinde Başbakan Kazimie-
ra Prunskie, Başbakan Yardımcısı Romual-
das Ozolas da bulunuyordu.
Litvanya Parlamentosu'nda dün görttşül-
meye başlanan moratoryum üan edilmesi üe
ilgili karann neleri içerdiği kesin olarak
açıklanmadı.
HABERLERİN DEVAMI
bürokrasi, ya reform
(BcfUnfı 1. Sayfada)
maaşlaruun yuzde 60'ını ancak
buluyor mühendis lgor'un maaşı.
Ne var ki 1 rubleyi 1.70 dolara
esitleyen resmi kurun, devletin iş-
lettiği dövizle satış yapan mağa-
zalar ve resmi işlernler dışuıda hiç-
bir anlamı yok Sovyetler'de. Her
türlü auşverişte geçerli olan 'piya-
sa kuru'na göre bir dolar 15 rub-
lc ediyor. Devletin açtığı ve döviz
satan kunuuşlarla döviz almak is-
teyen kuruluşlann katıldığı 'döviz
müzayedeleri'nde de son zaman-
larda dolann fiyatı 15 ruble dola-
yında oluşuyonnuş. Arz ve tale-
be göre 1 dolar 15 ruble ediyor.
Şimdi bu 'gerçekçi kur'dan do-
lara çevirelim mühendis lgor'un
ayuk maasını. Bulduğumuz rakam
11 dolann biraz üzerinde. Bu he-
saba göre mühendis lgor'un yühk
getiri 135 dolara geliyor. Yani dün-
yanın en yoksul ülkesi sayüan Eli-
yopya'daki kişi başına milli gelire
eşit bir rakam.
Buna bakarak mühendis lgor'-
un yaşam düzeyinin bir Etiyopya-
h'nm yaşam düzeyinde olduğunu
söyleyebüir miyiz?
Tabü ki söyleyemeyiz.
Çünkü temel altyapılann ol-
dukça geüşmiş olduğu bir kentte
yasıyor mühendis lgor. Oturduğu
'daire'ye ayda yalnızca 10 ruble
ödüyor, aylık telefon faturası 2
rubleyi geçmiyor. Gıda maddele-
ri ihtiyacım -tabü bulabildiği
şeylerle- 60-70 rubleye karşüaya-
biliyor. Metroya binip 5 kopek (1
ruble 100 kopek ediyor) karşılıgjn-
da Moskova'njn neredeyse bir
ucundan diğerine gidebiliyor.
Normal boy bir kiıabı 1-2 ruble-
ye, bir long-play plağ^ 2.5 nıbleye
alabüiyor. Resmi istatistikiere göre
lgor'un konumunda, ayda 170
ruble kazanan bir insamn 15-20
rublelîk bir tasarruf yapma olana-
gını bile bulması gerekiyor.
Ekonomidekı kargaşa
BUiyorum kafamz kanşmaya
basladı. Bir Etiyopyalı'nın gelir
düîeyinde olduğu halde neredey-
se gül gibi geçinjp gjtmesi gereken,
üsteük tasarruf da yapacağı düşü-
nülen mühendis lgor'un durumu
benim gibi siztn dekafanızı karvş-
tırdı.
Aslında bunda şaşacak bir şey
yok, çünkü Sovyet ekonomisinin
bugün varüan noktada en büyük
özelliği galiba bu kafa karıştıncı
niteliği. Ekonomirûn ne denli bü-
yük bir kargaşa içinde olduğunu,
gelirlerin ve fıyatlann ne denli an-
lamsızlaştığını fark etmek için
Sovyetler Birliği'ne yapûacak bir-
kaç günlük bir gezi bile yetiyor.
Bu ortamda mutlu mu bizim
mühendis lgor?
Değil, çünkü artık merkezi
planlamarun kendisi için belirle-
diği çerçevede yaşamaktan usan-
rmş. Merkezi planlamanm belir-
ledigi gelir ve fıyatlarla yaşarken
bir an için bu çerçevenin dışına
çıkmaya kalksa, örneğin Avrupa
standardmda bir giysi almaya he-
ves etse elindeki rublelerin nere-
deyse hiçbir ise yararaadıgını gö-
rüyor.
Mutlu değil lgor, çünkü kendi-
si 170 rubleye talim ederken özel
girişımin kooperatif restorarunda
çahşan garson Andrei'nin ayda 3
bin ruble kazandığını görüyor.
öncelikle yabancı turistleri hedef
seçen Nataşa'nın bir gecede 100
doları, yani piyasa kurundan
1.500 rubleyi cebe indinüğini bi-
liyoT.
Mutlu değil Igor, çünkü Avru-
pa'daki bir meslektaşımn kendi
ücretini defalarca kaüayanbir üc-
retle çok daha iyi bir yaşam stan-
dardına sahip olduğunu duyuyor,
biliyor artık.
Mutlu değil lgor, çünkü bu ya-
şam tarnnın gerekçesi olarak or-
taya konan ideolojik çerçevenin de
yaldızı dökülmüş artık. Sovyetler
Birliği'rün dünyarun en büyük gü-
cü olmadığını, komünizm adına
yüceltüen değerler sistemirün ciddi
biçimde gözden gecirilmesi gerek-
tigini artık lgor da görüyor. Bu
sistemi yüceltmek gerekçesinin
artdına gizlenerek kendi yaşamı-
m beürleme hakkını elinden alan
bürokraüara, 'apparatçikler'e tep-
ki duyuyor Igor.
Btirokrasiye tepki
Toplumda büyük tepki gören ve
Sovyet Parlamentosu tarafmdan
reddedilen "fiyat refortn«"yla ek-
megin rıyatuun 3 kat, et fiyatmın
2.3 kat, bahk fıyatınm 2.5 kat ar-
tvnlmasını nasu kararlaştırdı bu
bürokratlar? Neden Igor'un ma-
aşı 170 ruble olarak belirlenmiş?
Bu 170 ruble 'adilbir maaş'sa gar-
son Andrei nasü ayda 3.000 rub-
le kazanabiliyor? Andrei'nin ça-
Uştığı kooperatif restorarunda bir
yemeğin fiyatı nasü oluyor da dev-
letrestoranındakiyemek fıyaünm
dokuz-on katı olabihyor? Bu ko-
operatif lokantalannda yemek yi-
yecek parayı kim, nasü buluyor?
Yoksa, masa başında belirledikleri
fıyatlarla büyük rantlar yaratmak
ve bu rantları diledikleri gibi da-
ğıtmak olanagma sahip bürokrat-
lar mı dolduruyor bu pahalı lo-
kantalan 1
Sorunun özü sanınm bu nok-
tada düğümleniyor, 'piyasa eko-
nomisi', bürokratiann karar alma,
rantlar yaratma vebu rantlan da-
ğıtma tekelini kırma ve ekonomi-
yi rasyonel bir temele oturtma açı-
smdan büyük önem taşıyor. Bü-
rokrasiyi kullanarak herhangi bir
reformu gerçekleştirme çabası ise
başansızlığa mahkûm görünüyor.
Akademisyen ve Sovyet Parla-
mentosu üyesi Vladimir Tikho-
nov, Başbakan Rıjkov tarafmdan
ortaya atılan ve reddedilen reform
önerilerini değerlendirirken şöyle
diyor:
"Doğrusu 'kontrollü piyasa
ekonomisi' deyimiyle ne demek is-
tendigini bilmivorum, ama üreti-
cöeri ve meta degi^mini tamamen
öıgürteştirmeden fny*.->* ekunomi-
sine geçmekten söz etmek olsa ol-
sa bir uldatmaca olabilir. Hükü-
meün planı, rıyaüan ve fatrieri be-
lirieytn devlet tekelini kınnadan;
sanayi, tanm ve tûm kaynaklar
uzerindeki deviet tekeline dokun-
madan 'piyasaekonomisine geçiş'i
öngöriiyor. Bu tür bir 'piyasa' bi-
zi yokâallukUa knrtaramaz, yal-
nızca ardı arkası kesUmeyen zam-
lan gündeme getirir. Astında ek-
mek zamnu ve diger zaınlaıia ya-
pılmak istenen şey, devletin teket
fiyatlanm yükseltmek ve bn yön-
temle 65 mflyar nıbielik butce acı-
gım kapatmak, yani halkı soyma-
ya devam etmektir. Bugüne dek
taep bu yapddı, bol bol 'piyasa' lafı
edilerek devlet tekeli güçlendiril-
di. Knrtnlaşnn ve gerçek piyasa
ekonomisine gecişin önkosulu,
devletin ekonomi uzerindeki tekt-
liniB kınlmasıdır."
Sovyetler'deki 'para boşluğu'-
nu, gelir ve Fıyat anarşisini gör-
dükten; karaborsanın, kara eko-
nominin ve toplumdaki tepkinin
boyutlan konusunda bir fikir
edindikten sonra milletvekiü Tik-
honov'a hak vermemek kolay de-
ğil. Buradabütün yazdıklanm çok
sımrh gözlemlere, çoğu kez yeter-
siz bügilere dayanıyor, ama geçerli
bir para birimi yaratmadan ve ger-
çek piyasalar oluşturmadan Sov-
yet ekonomisinde en küçük bir
düzelme umudu olmadığım söy-
leyenlere katılmamak olanaksız
galiba. Merkez Bankası Başkanı-
mız Sayın Saracoğlu'nun kulaklan
çınlasın; Sovyetler'de paramn, ya-
ni rublenin iç konvertibilitesi de
kalmamış, ruble bir değer ölçüsu,
hatta bir değişim aracı olmaktan
çıkrnış. Bu büyük çarpıklığı dü-
leltmeden, parayı para haline ge-
tirmeden ve bir tür özel mülkiyet
düzenini derhal kabul edip bürok-
ratiarm karar alma tekeline son
vermeden 'piyasa ekonomisine
geçmek'ten söz etmenin gerçekten
bir aldatmaca olduğunu görüyor-
sunuz.
Pekiyi ama, bu geçişi kim, na-
sıl sağlayacak? Mevcut düzenin
hâkimi bürokratlar kendiyarattık-
lan bu ;mahğı kendi elleriyle
yıkma>- :aa olacaklar nu? Ken-
dilerine buyük rantlar yaratma ve
paylaşma olanağı veren bu düze-
ni yıkacak adımlan bizzat atma-
ya gönüllü olacaklar nu?
Gorbaçov belki de bunu yap-
maya çahştığı için "perestroyka"
laftan öteye gidemedi, '^piyasa
ekonomisine geciyoraz" diye atı-
lan yarım adımlar, planlı ekono-
minin çıkmazını kendi içinde giz-
leyen işteyişini de bozdu ve bugün-
kü kaosa gelindi.
Bugün gelinen noktada iki ana
seçenck görünüyor. Ya şimdi
"solcu" sayüan *Teformist' güçler
ağır basacak ve bürokrasinin te-
keli kınlarak gerçek bir piyasa
ekonomisine dogru radikal adım-
lar atılacak. Bu geciş herhalde ko-
lay olmayacak, sancüı ve çalkan-
tuı bir dönem yaşanacak, ama so-
nunda kendi mantiğı içinde işle-
yen gerçek bir piyasa ekonomisi-
ne geçiş saglanacak.
Demokratikleşme süreci de sa-
nınm buna paralel gelişecek.
"•ApparatcikJer^in iktidar tekelinin
maddi temelini oluşturan ekono-
mi üzerinde tekeüen kınunca, ik-
tıdar tekelini ellerindf tutmaları
da olanaksızlaşacak. Güçlü yerel
yönetimleT, sivil örgütler, özel gi-
rişim birimleri bu ortamda yeşe-
recek. Piyasa ekonomisini sosya-
üzmin insanal amaçlanyla bağ-
daşuracak düzenlemeler de ancak
bu ortamda, yeni bir iktidar olu-
şumu sürecinde gündeme gele-
bilecek.
Buna karşı gündeme gelebilecek
ikinci seçenek, şimdi "sa|a" ola-
rak nitelenen kurulu düzenin güç-
lcrinin, halkm tepkisinibir kez da-
ha boğarak kendi iktidar tekelle-
rini korumaya çalışmalan olabi-
lir. Orduyu da arkalanna almaya
çahşabüecek olan bu güçlerin,
merkezden planlı ekonomiyi ken-
di mantiğı içinde yeniden kurma-
ya girişmeleri, toplumu ve ekono-
miyi- belki de kanun-nizam hâki-
miyeti adma- yeniden kau bir di-
sipline sokmaya çalışmalan bek-
lenebüir.
Bu ikinci seçeneğin sonuçlan-
m ve bedelini düşünmek bile tat-
si2 geliyor, bu saatten sonra. Sa-
nınm bu, mühendis Igor için de
böyle.
Tarakıskacı'naiptal' Oad okullarpuanmı
Yarın:Ptyasa, ana
nasıl?
Muhalefet
(Baftarafi 1. Sayfada)
olan Hodri Meydan'm ilk konu-
ğu SHP Genel Sekreteri Denlr
Baykal olacak. Yaklaşık 35 daki-
ka süre ekrandakalacak olan Bay-
kal'dan sonra bir dakikalık rek-
lam kuşağı araya girecek. Ardın-
dan Demirel ekrana gelecek.
Baykal, bu akşam katüacağı
program için "uznn boylu bS» ha-
nrtık jnpmadıgım" söyledi. Dün
evinde çalışan Baykal, geçtiğimiz
hafta Cumhurbaşkanı Turnut
Öıal ile yapûan Hodri Meydan
progranumn bantlanm seyretti ve
bazı raporlan inceledl. Program-
da yöneltilecek baa "sörprijt" so-
rular için herhangi bir hazırbk ya-
pıp yapmadıgı yolundaki sorumu-
zu Baykal, "Bu tür sonılar olup
olmayacağnu, neler olabUecefini
şimdiden tahmin edemiyorum.
Bonlan program suasında
göreceiiz" dedi.
Demirel'in ise önceden "uzm
boylo bir hazırlık wpmayacagı"
bildirildi. Genel Başkan Yardım-
cılanndan Esat Kırathoflu, ko-
nuyla ilgili sorumuzu yarutlarken
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) — Anayasa Mahkemesi,
SHP'nin açtığı davada, 1990 Mali
Yıu Bütçe Yasası'nm baa madde-
lerini iptal etti. İl özel idareleri ile
belediyelerin Hazine, Kamu tkti-
sadi Teşebbüsleri ve Kamu Ortak-
lığı Fonu'na olan borçlarının, U-
ler Bankası'ndaki alacaklarından
düşülmesini düzenleyen 16. mad-
de anayasaya aykırı bulundu.
Muhalefete mensup belediyelerin
"para kıskasma ahndıklan" ge-
rekçesiyle yoğun eleşuri yönelttik-
leri konular, iptal edilen madde-
ler kapsamında bulunuyor. Bu
arada Cumhurbaşkanlığı'na ait
16 telefondan ücret alınmaması-
m düzenleyen yasa maddesi de ip-
tal edildi.
SHP lideri Erdal Inönü'nün
1990 Mali Yıh Bütçe Yasası'nm
bazı maddelerinin iptali istemiy-
le açtığı dava dün Anayasa Mah-
kemesi'nde karara bağlandı.
Mahkeme, yasanın 13-a, 16,17 ve
60. maddelerini anayasaya aykı-
n bularak iptal ederken, 13-b ve
66. maddenin h fıkrasının 3. ben-
di ile ilgili iptal istemini reddetti.
Anayasaya aykırı bulunan 16.
madde, ü özel idareleri üe beledi-
yelerin Hazine'ye, kamu iktisadi
teşebbüslerine ve Kamu Ortaklı-
gı'na olan borçlarının, Maliye ve
Gümriik Bakanlığı'nm talebi üze-
rine tller Bankası'ndaki alacakla-
nndan düşüknesini öngörüyordu.
Ayru maddenin C bendi üe de,
Türkiye Elektrik Kurumu'na il
özel idareleri ve belediyeİCTden,
vadesinde ödenmeyen alacaklan-
nı yerel yönetimlere ödemeleri ge-
reken vergilerden mahsup etme
yetkisi tanınıyordu.
Belediye paylanmn bütçeye ge-
lir kaydı ve dağıtımım düzenleyen
17. madde ise "genel bütçe vergi
gelirleri tahsilat toplamı üzerin-
den belediyelere aynlan paylann
yüzde 10'unu bütçeye gelir kay-
detmeve, bütçenin yedek ödenek
tertibine konulan ödenekten, nü-
fuslan ve kaikınnnşUk dereceleri
krilerleri esas alınarak belediye-
lere dağıtımda bulunmaya" Ma-
liye ve Gümrük Bakanı'nı yetkili
kılıyordu.
'Genel başkanırmz tuzak sorular Kazançlar için
dahil hiçbir sorunun cevaplanma-
stoda gücluk çekmeyecektir. Ooun
için özel bir hazıriık vaprnıyor"
dedi.
DYP Genel Başkan Yardımcısı
Mahkeme 1990 Mali Yıh Büt-
çe Yasası'nın 1989 yılmda beyan
t edilen kazançlar için geçerii olan
Kuatiıoğlu, Denürel'in Türkiye ve göstergelerini ve 1989 yılına ait
dünya sorunlanm en iyi şekilde olup 1990 yıhnda beyan edilmesi
bildiğini, halkı çok iyi tanıdığııu, gereken kazançlara uygulanacak
tutarlanm düzenleyenbu- nedenle de gündeme getirüe-
cek konularda görüşlerini açıkla-
makta ve sorulan yanıtiamakta
güçlük çekmeyeceğini belirterek
şöyle dedi:
"Saytn Demirel program için
önceden bir hazırlık yapmaya o
kadar gerek gönnedi ki bugün
kalkıp Konya'ya gitti. Sayın Demi-
rel böyle bir ihtiyaç hissetmedi.
Tuzak sonılar dahü ber türlü so-
ruyu cevaplandınnaya hanrdır.
Ancak, gelebilecek baa tuzak so-
rulan önceden tahmin eoerek baa
yedek bttgiler için hazırhk yapa-
gösterge
60. maddesini de anayasaya aykın
buldu.
Mahkeme, yasanın 13. madde-
sinin A fıkrasuu daiptal etti. Söz-
konusu fıkra "telefon konuşma
bedelleri ile teleks ücretleri dışuı-
da kalan PTT ücretierinin genel
bütçeye dahil dairelerle katma
bütceli idarelerden normal tarife-
uin yüzde 6O'ı üzerinden tahsil
edilmesi ve Cumhurbaşkanlıgı
Dairesi telefonlannın 16 adedi
için herhangi bir ücret tahakkuk
ettlrilmemesini" ongörüyor.
Anayasa Mahkemesi, hastane
üCTetlerini düzenleyen 13. madde-
nin B fıkrası ile 66. maddenin 4.
fıkrası 3. bendinin iptali istemini
ise reddetti.
İptal ve ret kararlannın oybir-
liğiyle ahndığı, bütçe yasasınınbe-
lediyelerle ilgili maddelerinin,
anayasanın "bütçe kanununa
bütçe ile ilgili hükümler dışında
hiçbir hüküm konulamaz" Ukesi-
ne aykırı bulunarak iptal edildigi
öğrenildi.
lnternational Herald Tribune
Türkiye
kimlik
bunalımında'
Dıs Haberier Servisi — Türki-
ye'nin, Atatü/k ilkelerine yönelik
tehditler arasında son yıllarda
önemli bir "kimlik bunahnu" ya-
şadığı öne sürüldü.
lnternational Herald Tribune
gazetesinin 27 haziran tarihli sa-
yısındayer alan Jonathan C.Ran-
dal imzah bir haber-yorumda, ge-
çen birkaç ay içinde Türkiye'nin
Batı dünyası ile ilişkilerinde
önemli değişiklikler meydana gel-
diği savunularak. "Atatürk'ün
Müslnman ülkesini kesinlikk Ba-
tı'ya yöneltmeye ahdetmesinden
bu yana görülmemiş ölçüde ken-
di kendini sorgulamaya iıtigi" be-
lirtildi.
Soğuk savaşın sona ermesiyle,
Türk yetkiülerinin, "Sovyeüer
Birttti ile komşu olan NATO'nun
güney kanadı boyundaki rolünün
aynen varolup olmadıgı" sorusu-
nu kendüerine sorduklan da kay-
dedildi.
Haber-yorumda aynca Türki-
ye'nin, NATO'nun "daha çok si-
yasibir yapıya kavuşmasından da
olumsuz etkilenebilecegi" betirti-
lirken şöyle denildi:
"Bu yapının daha az butünle-
şik bir hal almasıyla Türkiye'nin
istikrarsız komşulanndan Erme-
nistan, Sovyetier Birligi, tslami
radikalizmin yönetimindeki tran
ve Irak. Suriye gibi komşulanyla
uğraşabilecek oranda Batılı des-
tek alamamaktan endişeleri artı-
yor."
Jonathan Randal'm haber yo-
rumunda AT'nin geçen aralık
ayında Türkiye'nin tam üyelik
başvurusunu erteleyen karanna
da değinilerek, bu erteleme sıra-
smda ortaya konulan "nüfus ar-
bş oranı, insan haklan ihlalleri,
çözümsüz Kıbns sorunu" gibi ne-
denlerin Türkiye tarafmdan ge-
çerli kabul edilmediği, Türkiye'-
nin bu karann arkasmda şöyle bir
gerekçe aradığı da savunuldu:
"Baü Avrupa, bir Hıristiyan
kulübü niteUgindeki birligi içine
55 milyon Müslümanı almak is-
temiyor, buna karşm Moskova'-
nın bir süre öneeki uydulan Do-
ğu Avrupa ülkelerine öncelik ta-
nıyacak."
Türkiye'yi değerlendiren çeşit-
ü siyasi gözlemcilerin ifadelerine
dayanılarak, "Türkiye'nin tehli-
keli bir şekilde zayıf bir koalisyon
hukümetine doftnı yol aldığı" da
öne sürüldü.
(Baftarafi 1. Sayfada) kayıtlar için kesin kayıt taban pur
^ ^ ^ s o n u ç
^ ^ ^ ö f v k a
_ m v 3 f e m m i z ffi
^ d u y u n ü a c a k
.
yıt yaptmnalan gereken velüerden Smavla öğrenci alacak özel
önkayıt sırasmda hiçbir ücret is- okullann taban puaru 13 temmuz
tenmeyecek. Ancak kesin kayıt sı- günü duyurulacak.
rasmda Uk taksit istenecek. 14-15 Smavla öğrenci alacak özel
temmuz günleri yapılacak kesin okullann taban puanlan şöyle:
OKUUMMM
istanbul:
Acıbadem öeneme Lısesi
Ahmet Şımsek Lısesı
Aiman Lisesı
Alman Lisesı
Amenkan Robert Lisesî
Amentan Robert Lisesi
Ana Bim Lısesı
Anatent Lisesı
Ata Lısea
Balmumcu Deneme Lısesi
Belde Oeneme Lisesi
Beytıan Aral Lisesi
Bitfen Lisesı
Bilge Kaan Deneme Usesi
Bılgı üsesı
Boğaziçi Lisesi
Çavusoğtu Lisesi
'. Doğan Lisesi
Doğuş Lisesi
Eseniş Lisesi
EyGboğlu Lısesi
Göknıl Lisesi
Gûrsoy Lisesı
Işık Lisesı
Italyan Lisesı
ttalyan Kc Ortaokulu
Katiıköy Lisesı
Kalamış Lisesi
Kasgariı Mahmut 0. Lis.
Kemal AJatürk Den. Lis.
Koç Lisesi tto)
Koç Lisesı (ErteK)
Kûltûr Lisesi
Moda Lısesi
Notre Oame De Sion Lisesi
Semıha ŞaWf Oen. Lisesi
St. Benoit Fransız Lisesi
St. Benoit Fransız Lisesi
St. Georç. Avus. Kc Lisesı
St. Georg. Avus. Erkek Lısesi
St. Joseph Fransız Lisesi
St. Joseprt Fransc Lisesi
St. Mictıel Fransn Lisesi
St Pulcherie f t. Kız Or 0.
Tartıan Lısesi
Uluğbey Den. Lisesi
ı Ûskûdar Ameritaın Lisesi
ÛsKudar Amenkan Lısesı
Yeni Vıldu Lisesı
Yıldız Lısesi
Yunus Emre Lisesı
Tarsus Amerıten Lısesi
St. Joseph Fransıı Lisesi
TED Ankara Lısesi
Zonguldak: TED Lisesi
tyretim
«Ml
Karma
Karma
Kız
Ertek
Kız
Ertek
Karma
Karma
Karma
Karma
Karma
Karma
Karma
Karma
Karma
Karma
Karma
Karma
Karma
Karma
Karma
Karma
Karma
Karma
Karma
Kız
Karma
Karma
Karma
Karma
Kız
Erkek
Karma
Karma
Kız
Karma
Kız
Erkek
Kız
Erkek
Kız
Erkek
Karma
Kız
Karma
Karma
Kız
Erkek
Karma
Karma
Karma
Karma
Karma
Karma
Karma
1990-1991
taı. Suım
İMtMİMI
120
800
30
m
55
55
130
200
202
200
44
24
88
49
216
208
102
36
72
108
320
200
120
125
46
36
72 j
72
78
80
50
50
180
72
80
58
80
122
60
60
34
50
81
81
72
30
l 54
54
28
78
300
120
72
216
70
ÖN Ktfn TMAM
PUAHLMU
230.001
150.997
264.173
278.053
276.419
286.065
140.009
202.010
130991
190.002
240.019
130.072
200963
240386
150.021
200.040
200.040
180.009
255.870
82.949
210.000
180984
200.116
250.004
231.792
211.027
225584
200.040
200.040
204.985
230.001
248.037
201.010
200.040
230.001
235.048
210,052
210.000
250.004
271.005
265.039
265.039
226.011
210.052
151.098
235.048
239.310
255579
190.002
165.005
145.055
200.330
220.202
145.893
195.543