07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sjhıhı Cumhumtf MalHuohk \c CVamccilık Turk Anonıın Şırkeıı adtna >«dir *»ldi 0 iK'nd Ya\ın Mudunr Hraa Cmul. \ 1 u r i w Muduru Kmiar İMklıtM. 'taıı l>krı Mudılru ()»,«? (;<wıuu. # Haber Merkczı Muüurıı \alon Ba>*r. Sa\ta l>u/enı 'iöneimcnı AK Kcmt % Temsıkıler \ \ k \ R \ *hn>fl Tıaj. I/MIR HikmK (, niakM. \O \V\ (,rtin \ı«f.ojlu ls IVlHıU lr**l H«tJ»f*c- Du Habcrkr hıvM B*kı. EkorKpmı tfofb ToriMB. tj Sendıka ^vkraafcrtran.kuitut CHal l»*rr. l.ı.ınhul Hahrrkn baal k»k. bjılım C«a> >•,!«•. Vun Habcrlrn NraM Dotam. Sf-r Danısmam Ah IXfi W>Ur hnra ÇatokM. Araslırma $•••• Alşs* Dıudlmr AMaUak Vna 0 koordııuıor A«a»ı4 UW kn) hıfc«l 0 Mulu^c h l m V«rr 0 Buive-PtaftUına. V«v Oi*Mbtv«t>" # Reklam An* Toraa 0 tk \a>ınlaı Haha Akjol 0 IJjrt Hamm C.am 9 Uk.nw Oa*> (<U 9 ülfı-Ijlon Saıl iaal 0 Fcnonel V>*| Ho<UK««l> ı Majı l.-.ı, Afemfıı Bijun %MV » d ı Ofcla) Aktaal. Vaapa »a**. H M M Camal. Hikaacl t«>>ka». Ofc» Sclfak. Alı Sirara. AMad Taa rjwı Cumhunyel MatbaAcılık ve GucteaJıi T A.Ş. Tûrk Ocafı Cad 39/41 PK 246 liunbul Tsl 512 03 03 (20 h»), Tda: 22246. Fu. (1) 526 «0 71 £ Zıra GOÜlp Bl> inkıUfi S. No 19/4, Tefc 133 II ( U l U o 42344. Fu. (4) 133 Inatr K Zgı 8h 1352 S 2/3. Td 13 12 30. Icks. 323». F u (51) I» 53 60 : Inonu Cad 119 S. No I Kaf I Td 19 JT 52 (4 hat), Teta- 62133. Fu PH 19 23 71 TAKVİM: 29 KAS1M 1990 Imsak: 5.29 Güneş:t6.59 öğle: 11.57 İkindı: 14.22 Akşam: 16.44 Yatsı: 18.09 Canlı yayında can verdi Gazetecinin naklen ölümüYunanlı gazeteci Theodoros Saulides geçen gün 'görevi başında' can verdi. Hem de TV kameraları önünde ve canlı yayın sırasında. Yüz binlerce kişinin izlediği açıkoturumda kalp krizi geçiren Saulides kurtarılamadı. STELYO BERBERAKİS ATİNA— Gazeteciler "erken ölür" derler. Yaş ortalamalan- nın 45-50 olduğu soylenir. Oe- ce geç saatlere kadar çalışmak, haberi sayfaya yetiştirme heye- canı, yoğun stres... Tum bu un- surların gazetecinin kalem, kâ- ğıt, daktilo makinesi, tâlefon gibi gereksinimlerinin aynlmaz birer parçasını oluşıurduğu da bir gerçek... Bütun dünya ulke- lerinde gazetecilik göre\i ya- panlann çoğunun. daha emek- lilik yaşına varmadan "kalplen" ölduğünu istatistik- ler de gösteriyor. Gorevlerini, aile yaşamının da uzerinde tut- mak zorunda kalan gazetecile- rin, bu nedenle "görevinden başka kimse>e âşık olamadıklan" soylenir. Gazete- cilik görevinin "bol seyahaili". "çalışma saati betirsiz" ve genel olarak "hızlı ha\^t" olarak de- ğerlendirilmesi ise bazı insanla- rın bu mesleğe karşı bir "hayranlık" beslemesine yol açıyor. Gazeteciler zaten kendi mesleklerine hayran \e âşık ol- masa bu ışı bu şartlar altında surdüremez ya da gerekli ran- dımanı \eremezlerdi. Böyle bir meslektaş geçen gün "görevi başında" can ver- di. Hem de TV kameraları önunde \e canlı yayın sırasın- da... Yunanlı meslektaş Theo- doros Saulides, Yunanistan'ın en büyük tirajlı gazetelerinden biri olan 'Eleftheros Typos'ta çalışıyordu. 25 yıllık "hızlı gazetecilik" yaşamından bir çokgazete, dergi, radyo istas- TÜRKSAT için yeni ilıale ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosn) — 300 milyon dolarlık TÜRKSAT projesi Fransız fir- tnası Aerospatiale ile yapılan anlaşmanın ertelenmesiyle yeni boyut kazandı. Doğu ile Batı ül- kelerinin hızlı yakınlaşmasını dikkate alan Türkiye, çevre ül- kelerden gelebilecek talepleri göz önüne alarak teknik değer- lendirmelerini yeniden gözden geçirmeye başladı. Bu değerlen- dirmelerde teknik değişikliklerin yol açacağj fiyat farkının yeni bir ihale gerektirdiği bildirildi. PTT yetkilileri ihalenin en geç bir ay içinde açıklığa kavuşaca- |ını şöylediler. TÜRKSAT ihalesine katılan Ingiliz fırmasının, Fransız fir- masının verdiği tekliften daha ucuza yapabileceği ancak teknik olarak yetersiz kaldığı belirtildi. Yeni açılacak ihalede ise Fran- sızların şansının yüksek olduğu vurgulandı. PTT'nin teknik işlerinden so- rumlu genel müdür yaıdımcısı Osman Göziim, anlaşmanın er- telenmesinin nedeninin salt 'teknik' olduğunu belirterek "Biz iki uyduyu tek yere atacak- tık ve yerden tek uydu gibi gö- recektik. Ancak şimdi iki ayn yere atmayı düşiiniiyoruz. Çün- kü Doğu ülkeleri ile Batı ülke- leri arasında hızlı yakınlaşma bi- zi böyle bir hedefe yöneltti" dedi. Teknik yeniliklerde hemen karar vermenin güç olduğunu ve yeni çalışmalar gerektirdiğini ifade eden Gözüm, "Biitiin bunlar hızlı değişimin neticesin- de bizim aklımıza gelen şeyler" diye konuştu. Yeni teknik gelişmenin yal- nızca TÜRKSAT uydularında- ki kapsama alanıyla da ilgili ol- madığını kadeden Gözüm, "Uydunun konfigirasyonunda bbtakım değişikiikler var. Tran- sponder ve alişveriş frekanslan- nın değişmesi gerekti"dedi. yonu ve TV kanallannda hiç durmadan dinlenmeden çalıştı. Son olarak Ticaret Bakanlığı- nın Basın Bürosu'nda çalış- maktaydı. Daha çok ekonomik alanda ihtisas görmuş olan bu meslektaş, geçen gun Yunan devlet TVsinin 1. kanalından du- zenlenen "yuvariak masa" top- lantısına davet edilmişti. Top- lantı naklen yayımlanıyordu. Konu, Yunan hukumetinin önumuzdeki günJerde parla- mentoya sunmaya hazırladığı grevlerle ilgili yasa tasansını iş- lemekti. lşçi \e memur sendika başkanlan, ekonomik uzman- lar ve üç gazeteci yer alıyordu bu yuvariak masa toplantısın- da... tşçi ve memurlann şiddetli tepki gosterdikleri bu yasa ta- sarısı "grevlerin kısıtlanmasını" öngörduğu için yuz binlerce kişi o akşam bu toplantıyı izliyor- du... Ne var ki toplantının başla- masından 10 dakika sonra alı- cılardan "kesinti için öziir dile- riz..." göruntüsunün yer alma- sı bir oldu. Gazeteci Saulides, sözü almış kendi görüşlerini sı- ralıyordu, yüz rengi biraz "uçuktu"... Ter içindeydi. Ama bu terlemesi, kendisinin biraz "şişmanca" oluşundan kaynak- landığına verildi... Kameralar şimdi, sozü alan Devlet Me- murları Sendikası Başkam'na çevrilmişti... Sendika başkanı konuşurken "tekliyordu"... Gözü ise belirli bir noktaya ta- kılmıştı... Korku dolu gözlerle Saulides'in bulunduğu yöne ba- kakatmıştı... Bu arada TV'den fısıltı halinde bazı konuşmalar du^luyor; fısıltıların sesi git- gide yükseliyor; ek olarak bir de "honıltuya" benzer garip bir ses duyulmaya başhyordu. Kameraman, kamerasını ani- den Saulides'in yönüne çevirdi- ğinde görünen manzara gerçek- ten dehşet vericiydi... Saulides oturduğu sandalyesinde kafası- nı arkay^ doğru eğmiş iki eliy- le kalbinin bulunduğu göğüs bölgesine \nruyor, nefes alama- dığı için horultuya benzer ses- ler çıkarıyordu. Yüzü mosmor olmuştu. Gazeteci Saulides, gö- re\'inin ve yaşamının son daki- kalarında tam aniamıyla Olum- le pençeleşiyordu. Yuvariak masa toplantısına katılanların tümu o ana kadar "gündeme" gelen görüş ayrılıklarını unuta- rak, ölümle pençeleşen konuş- macıya yardım etmeye çalı- şıyordu... Saulides, derhal hastaneye kaldınlacak, ancak son nefesi- ni hastaneye varmadan önce ve- recekti. 50 yaşındaki Saulides 1 in ölümu TV kameraları aracı- hğıyla ve gayri ihtiyari bir şekil- de naklen yayımlandı... Olay, tüm Yunanistan'da "şok etkisi" yarattı. Gazeteci dünyasında da öyle... Evet bir meslektaş daha "kalpten gidiyordu..." Bu "do- ğaldı". "Gorev başında bu şe- kilde can veren yüzlerce mes- lektaş gibi..." Havvanların insanlık haKYaklaşık 81 yıllık geçmişe sahip Hayyan Tiyatrosu'nda tilki ile tavuğun, kedi ile farelerin yan yana mama yemelerini gördükçe, çemberden geçip dans eden keçiye baktıkça, 'hani bana alkış' diye bekleyen ayıya kahkaha attıkça şovun bir insanlık eleştirisi olduğunu fark edebilirsiniz. 2.5 TONLUK DAŞA — Daşa, 2 J ton agırlığında. Hareket ve düşünme yetenegi smırtı filler bile tiyatroda 20'ye yakın rol üstlenebiliyor. (Fotograflar: Lğur Günyiiz) MERT ALÎ BAŞARIR 15 aralığa kadar Mecidiye- köy'deki "Hayvan Tiyatrosu"na çoluk çocuk yolunuz düşerse eğer Bergson'un şu sozlerini anımsayın: "İnsanlık dıştnda hiçbir sey gulünç değildir. Bir hayvana gülebilirsüüz. Fakat on- da bir insan (avrı, bir insan ifa- desiylc karşdaştığınız için güler- siniz. İnsan gulmesini bilen bir hayvan olarak tarif edilir. Hal- buki güldüren bir hayvan olarak da ifade edilebilirdi. Çunkiı in- sandan başka bir hayvanın gii- liınç olması mutlaka bize ben- zer bir tarafı olmasından, bizim ona verdiğimiz bir kılıklan. bi- zim onu kullanma tarzımızdan gelmektedir." Yaklaşık 81 yıllık geçmişe sa- hip Hayvan Tiyatrosu'nda "tilki" ile "tavugun", "kedi" ile "farelerin" yan yana mama ye- melerini gördükçe, çemberden geçip dans eden keçiye baktık- ça, bacak arasından geçen kedi- ye gülümsedikçe ya da "hani ba- na alkış" diye bekleyen ayıya kahkaha attıkça şovun bir in- sanlık eleştirisi olduğunu fark edebilirsiniz. Şovda aynca salın- cakta sallanan, ip atlayan ko- pekler, şut atan fîl, yerlerde sü- runen kaplanlar, etek indirip ka- şıkla süt içen maymun Riki, şar- kı söyleyen papağanlar, çamaşır çitiieyen rakun bol alkış alan sa- natçı hayvanlardan... Merkezi Moskova'da bulunan Hayvan Tiyatrosu'nu, tiyatro- nun şu anki müdürü Natalia Durova'nın büyük baöası Vladi- mir Durov kurmuş. Vladimir Durov, Osmanlı doneminde Is- tanbul'a gelip II. Abdülhamit'e şov yapmış. Moskova'daki hay- van tiyatrosu 217 seyirci alıyor. Bu hayvan tiv-atrosunda 52 yıl- dır şov yapan Natalia Durova, sirk çemberinde gezinmeye baş- ladığında henüz 4 yaşında... O yaşlarda iken rol arkadaşlan Starry adında bir midilli ile Lili diye çağırılan bir fîl yavrusu... ŞARTLI REFLEkS — Eğiticilerın avucunda, havvanların ulaşmak istediği yiyecek var. Hayvan- lar "şartlı refleks" sonucu istenileni yapıyorlar. Ancak gösteri bittikten sonra, yine yiyecekle ödttl- lendirmek gerekiyor ki, daha sonra hayvan aynı hünerini tekrar etsin. Yirmi üç kişinin çalıştığı sirk- te farelerin sürekü doğurmala- rını bir yana bırakırsak toplam 67 hayvan var. Natalia Durova hayvan sözcuğünü pek sevmi- yor. Söz hayvanlardan açılınca onlara, "Dostlanm, arkadaş- larım" ya da "çocuklarım" di- ye hitap ediyor. Durova'nın unutamadığı dostlanndan birisi uçakta doğan Lel adındaki denizayısı... Lel ya- şadığı sürece ona annelik etmiş. Büyük fillerin oldukça aptal ol- duğunu söyleyen Durova, "Hat- ta bu dostlarımız fareden bile iirkerler" diyor. Sirkin 4.5 ton ağırhğındaki fıli Masa, heybe- tinden dolayı turneye çıkarruyor. tki buçuk tonluk Daşa ise şim- dilik taşınabilir cinsten. "Pitoşa" adlı piton yılanı ise sa- dece sirk çalışanlan ile dost. Pi- toşa insan vucudunu bir dakika içerisinde sanp 'streç" hale ge- tiriyor. Bayan Durova nereye gi- derse papağanları Keto, Hayni ve Petruşa oraya. Diğer hayvan- lar trenle yolculuk ederlerken papağanlar eğitmenleriyle bir- İikte uçağa. Hatta Türkiye'ye geldiklerinde Keto havaalanında "lambada esliğinde" konser ver- miş. Hayvanlan bilimsel olarak eğittiğini söyleyen Durova'nın metodu hayvanlan kesinlikle dövmeme, sevgi gösterip iletişim kurma üzerine... Sovyet Devlet Ödiilii ve Leninist Komsomol Ödiilü sahibi eğitmen her hay- vanı eğitmenin kolay olduğunu ifade ediyor. Natalia Durova tilki ile tavu- ğun, kedi ile farenin şovdaki bir- likteliklennin sırrını anlatıyor: "Bu birbirlerine zıt hayvanlar doğumdan itibaren birlikte bes- leniyoriar. Bir sure sonra en vah- şi hayvanda biie öldürme durtü- sii ortadan kalkıyor. Veter ki kendilerini teolikede hissetme- sinler." Keçinin çemberden atlaması, kedilerin kendi yörüngelerinde dönmeleri, köpeğin ip atlaması, hayvanlann bakıcüannın ellerini takip etmeleriyle olvyor. Çünkü eğitmenlerin avucunda hay-van- ların ulaşmak istediği yiyecek var. Bu işlem haftalarca devam Atikten sonra hayvanlar "şartlı refleks" sonucu istenileni yapı- yorlar. Ancak hayvanı numara- sıru bitirdikten sonra yine yiye- cekle ödüllendirmek gerekiyor ki bir sonraki şovda aynı hüne- rini tekrar etsin. KEDİ-FARE GÖSTERİSİ— Hayvan Tiyatrosu'nda kedi ve fareler birlikte gösteri yapıyorlar. Bunun sım şu: "zıt hayvanlar, doğumdan itibaren yan yanalar." Carettalar için kaplumbağa hızıyla önlem Caretta caretta türü deniz kaplumbağalarının en önemli yumurtlama alanlarından biri olan Türkiye'nin güney sahillerinde betonlaşma hızla sürüyor. Koruma çalışmalarının, kıyı tahribatının gerisinde kaldığı belirtiliyor. HAKAN KARA MUDANYÂ Su verilmeye başlandı BURSA (Cumhuriyet Büro- so) — Bursa Büyükşehir Beledi- yesi, su borcunu ödemeyi taah- hüt eden Mudanya Belediyesi 1 ne dün aksamdan itibaren su vermeye başladı. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Teoman Özalp ile Mu- danya Belediye Başkanı Ali Na- rin Demirtaş'ın su sorunun çö- zümü için dün yaptıklan görüş- me "olumlu" sonuçlandı. Mudanya Belediyesi'nin, 349 milyon liralık borcunun 146 mil- yon liralık bölümünü dün öde- diği, bugün de 90 milyon lira ödeme yapma taahhüdünde bu- lunduğu kaydedildi. Kalan 113 milyon liralık borcun da aralık ayı sonunda ödenmesi kararlaş- tırıldı. Mudanya'nın Bursa'dan gelen içme suyu, belediyenin borcu nedeniyle pazartesi günü kesilmişti. İZMİR — Caretta carettalar için koruma önlemleri "kap- lumbağa hızıyla" alınıyor. Che- lonia mydas ve caretta caretta turü deniz kaplumbağalarının Akdeniz'deki en onemli yu- murtlama alanı olan Türkiye'- nin guney sahillerinde betonlaş- ma ve tahribatın hızla sürdüğü- nü belirten uzmanlar, koruma çahşmalannın kıyı tahribatının gerisinde kaldığına dikkat çeki- yorlar. 28 Şubat 1990 tarihinde Res- mi Gazete'de'yayımlanan 24 nu- maralı Su Ürunleri Sirküleri ile deniz kaplumbağalarının avlan- maları ve deniz kaplumbağası üreme alanı olarak saptanan yerlerden kum ve çakıl çıkarıl- masının yasaklanmasına karşın Antalya'nın Manavgat ve Serik bölgelerindeki "Deniz Kaplum- bağası Üreme Alanlarf'ndan inşaatlar için kum çıkarılmaya devam ediliyor. Üstelik söz ko- nusu alanlar Bayındırlık ve İs- kân Bakanhğı planlarına da "deniz kaplumbağası üreme alanlan" adıyla geçti. Anamur'da da kumsaldan kum çıkanlması sürüyor. Antal- ya bölgesinde kaplumbağaların üreme alanlarına golf sahaları açılması tartışılıyor. Deniz kap- lumbağalarının ciddi olarak ko- runan tek yumurtlama alanı olan Dalyan'da da çözüm bek- leyen önemli sorunlar olduğu belirtiliyor. Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WF) uzmanlarıyla ortaklaşa çalışan Doğal Hayatı Koruma Derneği (DHKD) uzmanlan, kaplumbağa üreme alanlarında yaşanan sorunlan saptıyorlar. DHKD'den Berna Bayındır en önemli sorunun yaşanan beton- laşma olduğunu dile getirdi. "Kıyılar hızla belonlaşıvor ve bu gelişme kaplumbagalar için olduğu kadar Tiirk turizmi için de çok tehlikeli" diyen Berna Bayındır, betonlaşmanın yasa dinlemeksizin tüm kıyıları kap- ladığını vurguladı. DHKD Baş- kanı Nergiz Yazgan, Türkiye' nin deniz kaplumbağaları için Akdeniz'deki en önemli üreme alanı olmasının, hızla tükenen bu canlı türünün korunması açı- sından da büyük bir sorumluluk yüklediğini açıkladı. DHKD tarafından hazırlanan raporda deniz kaplumbağaları- nın korunması için yer alan öne- riler ise şöyle: "Deniz Kaplumbağası Üreme Alanlan Komisyonu kararlan- na yasal çerçevede verilen öne- min arttınlması gerekir. Deniz kaplumbağalarıyla birlikte yok olma tehlikesi içinde olan diğer tiirlerin korunmalarına yönelik karar ve kanunlann uygulama- da da geçeriilik kazanması, kontrollerin duzenli ve devamlı olarak sürdürülmesi, yaptınm giiciinün arttınlması önem taşı- maktadır. Barcelona Anlaşma- sı Protokolleri geregi oluşturu- lan Özel Çevre Koruma Bolge- leri'nde araaç ve ilkeler açıklık kazanmalı, Akdeniz'deki diğer koruma bölgelerinin amaç ve il- keleriyle paralellik sağlanmalı." \atlara, sığınacak nıariııa yok Her yıl Akdeniz'e açılan 600 yattan sadece biri Türk limanlarına demirliyor. Bunun nedeni marinaların son derece yetersiz oluşu. Akdeniz'in toplam kapasitesi 200 binken, kıyüarımızdaki yatlar 2 JAN PAÇAL ANTALYA — Her yıl Akde- niz'e açılan 600 yattan sadece bi- ri ülkemiz limanlarına demirli- yor. Akdeniz kıyılarında en gu- zel ve elverişli kıyılara sahip ol- mamıza rağmen yatçılar Fransa, İspanya, Italya gibi ülkeleri ter- cih ediyorlar. Bunun nedeni ül- kemizdeki marinaların son de- rece yetersiz oluşu. Akdeniz'in toplam kapasitesi 200 bine ulaş- mış durumdayken Ege ve Akde- niz kıyılarımızın toplam yat ka- pasitesinin 2 bini bulmadığı bil- dirildi. Turizmin sadece otel yapıp iş- letmek olmadığını söyleyen yat- bini buluyor. çılar, yat turizmine gerekli öne- min verilmesini istediler. Yat tu- rizminin gelişebilmesi için doğal nimetlerin fazlasıyla bulunduğu Akdeniz sahillerinde yeterli ma- rinanın bulunmadığını ve bulu- nanların çok azında altyapı hiz- metlerinin verildiğini söyleyen Antalyalı yat sahibi Nurettin Avcı, "Akdeniz'e açılan tekneleri kıyılanmıza çekebilmek için ön- ce marinalarımızın sayısının art- tınlması gerekiyor. 500 yat ka- pasiteli bir marina düşiinün, her teknenin nüfusunu da S olarak hesaplarsak bu 2 bin 500 yataklı bir otel demektir. Ancak müşte- riyi çekebilmek için de marina- ya bağlı olarak gece kuliibü, lo- kantalar, alişveriş merkezi gibi arka planda görünen işletmele- rin de geliştirilmesi şart" dedi. Nurettin Avcı, yat turizmcileri- nin nitelikli ve varlıklı turistler olduğuna da değinirken yatçıla- ra kış hizmeti, bakım hizmeti ve- rebilecek marinaların geliştiril- diği takdirde, sezon boyunca ül- kemiz limanına bağlı kalan yat- ların büyük miktarda döviz kay- nağı oluşturacağını da belirtti. Antalya marinasında 434'ü yabancı olmak üzere sadece 308 yatın konakladığjnı ve bu yatlar- dan 10 aylık sure içinde elde edi- len gelirin 300 milyon lirayı bul- duğunu söyleyen Antalya Mari- nası İşletme Müdüru Erhan Ko- naç, "Antalya ve Kemer Marina- sı'nın kapasitesi yeterli degil. Marinaya giriş yapamayan yat- lar acıklaki koylara demir al- mak zorunda bile kalıyorlar. Ke- mer Marinası'nda da yer bulun- mazsa yabancı yatlann tercihi mecburen başka ülke marinalan oluyor. Bu yüzden yat turizmi- miz kıskaçta, marina azlığı yii- zünden gerekli gelişim gösterile- miyor. Bu yıl Side ve Alanya için yeni marina projeleri var. Bu projeler (amamlandığı takdirde bir hareketlenme gözlenebilir. Didim-Kekova arası olduğu ka- dar Çanakkale-Antalva arasın- da marina ve yat bağlama kapa- sitesinin arttmlması gerekiyor. Fransa sahillerinde 4 milde bir marina olduğunu düşiinursek yetersizliğimiz gün gibi ortaya çıkar" diye konuştu. Marinala- rın sayesinde deniz kirliliğinin de bir ölçude azaldığını, yatlann kontrol edilerek sintinelerini de- nize bırakmalarının önlendiğine değinen Konaç, Türkiye'nin yat turizminde başı çeken Italya, İspanya ve Fransa'dan daha iyi bir konuma gelebileceğini söy- ledi. Hiıkuk semineri • ANKARA (AA) — Türkiye Felsefe Kurumu'nca düzenlenen "Hukuk ve Etik" konulu seminer, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaphğı'nda başlayacak. İki gün sürecek seminerde 4 oturum gerçekleştirilecek. Başkanlığım kurum başkanı Prof. Dr. Ioanna Kuçuradi'nin yapacağı ilk oturumda, Prof. Dr. Niyazi Öktem "Hukuk- Etik llişkilerinde Değişik Yaklaşımlar", Prof. Dr. Ömer Yörükoğlu" Enstrümantalist Yaklaşımların Hukuk-Etik Sorununa Bakışı" ve Dr. Ismail Kıllıoğlu da "Islam Düşüncesinin Hukuk ve Etik tlişkisine Bakışı" konulannı işleyecekler. Roberta Flack geliyor • Haber Merkezi — 1970'li yıllarda "Killing me softly with his song" şarkısıyla Türkiye"de de büyük ilgi toplayan, 1974 yılında 'Yılın Şarkısı' dalında Grammy ödülü'nü kazanan Roberta Flack, 4 aralıkta lstanbul'a geliyor. Roberta Flack, müziğe çok küçük yaşlarda piyanoyla merhaba dedi. 15 yaşındayken Hovvard Üniversitesi'nden burs kazandı. Koro yönetti, pop, caz, opera şarkıcılarına eşlik etti. Sadece piyano çalmakla yetinmeyip şarkı söylemeye de başladı. Piyano dersleri verdi, kilisede org çaldı. 19 yaşında okulu bitirdi. 1968'de ise tüm dünya onu tanıdı. O yıllarda üst üste üç albüm çıkardı: "First Take", 'Chapter Two" ve "Quiet FLre:' Noel türistleri • ANTALYA (AA) — Hıristiyanlar için önemli sayılan kutsal mekânların yer aldığı turizm merkezlerinin, aralık ayının ikinci haftasında başlayacak Noel'de turist akınına uğrayacağı bildirildi. Akdeniz Seyahat Acenteleri Derneği (AKSAD) Genel Sekreteri Abdullah Tekin, "Kültürel alışverişin hızla geliştiği bir çağda, Türkiyt olarak bir kultür mozaiğini andıran ülkemizi bu yönde de tanıtmalıyız" dedi. Antakya'ya hastane • ANTAKYA (AA) — Antakya'da 250 yatak kapasiteli modern bir Devlet Hastanesi yaptınlacağı bildirildi. Hatay Valisi Hanefi Demirkol'un verdiği bilgiye göre, Çekmece mevkünde yaptırılacak hastanenin temeli 17 aralıkta atılacak. Hastane yapımı için ilk aşamada 8 milyar 100 milyon liralık ödenek sağlandığını belirten Vali Demirkol, 250 yatak kapasiteli Devlet Hastanesi'nin 1991 yılı sonunda tamamlanarak hizmete girmesinin planlandığım bildirdi. Kanserlilere ünıit ışığı • CHICAGO (AA) — Pittsburg'daki ihtiyarlar hastanesi doktorlanndan Gary Onik, ultrasonla yönlendirilen sondayla kanserli hücrenin dondurulmasmın kanser hastaları için yeni bir ümit ışığı olduğunu bildirdi. Radyolojist Dr. Onik, karaciğer kanseri olan ve hayatlarından ümit kesilen 30 hastaya uygulanan tedavi sonucunda, hastalardan altısının hastalıktan tamamen kurtulduğunu kaydetti. Onik, Kuzey Amerika Radyoloji Topluluğu'nun 76'ncı bilimsel toplantısında soğuk ameliyat adı verilen tekniğin, ana kan damarlarının yanındaki urlan, yakındaki salgı bezlerini etkilemeden imha etme kapasitesine sahip olduğunu söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle