07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/20 29 KASIM 1990 ILTERE KITAYA B A G L A M Y O R — Yüzyıllardır gö- riilen tngiltere'nin Avrupa'ya bağlanması diişii sonunda ger- çekJeşiyor. Ingiltere ile r ransa arasındaki Manş denizinin al- tından döşenen tiinel iki güne kadar bitiyor. Sayım sonııçlanna itiraz ANKARA (AA) — Çankaya Belediyesi'nin, 21 ekimde yapı- lan genel nüfus sayımı sonuçla- nna itiraz edeceği bildirildi. Çankaya Belediye Başkanı Do- gan Taşdelen, sayım sırasında büyük yanlışlık yapıldığını, Çankaya'da nüfus artışının 36 bin olarak kayıtlara geçtiğini öne sürdü. Taşdelen, şunlan söyledi: "Çankaya'da nüfus artışı sa- dece 36 bin olarak betirlendi. Bu sonuca kargalar bile güler. Be- lediye olarak sadece 42 binden fazla konuta nıhsat verilmiş du- rumda. Her evde bir kişi olsa bi- le yine bu rakamı bulmuyor, Bi- zim tahminlerimize göre nüfu- sumuz 1 milyonu geçmistir." KADIN DÜŞMANLIĞININ KALESİ YTKILDI — İsviçre'- nin Appenzelle kantonu kadın düşmanlığının son kalesi ola- rak göruluyordu. Mahkeme önceki gün kadınlara böl- gede oy hakkı tanınmasını onaylayarak kadın düşmanlığının son kalesini de düşürdü. (Fotograf: AFP) İstîklal Marşı aııketi ANKARA (AA) — Kültür Bakanlığı tarafından tstiklal Marşı'nın bestesinin değiştiril- mesi konusunda yaptınlan ka- muoyu araştırmalanndan biri sonuçlandı. Araştırmaya katı- lanlann büyük böJümü bestenin "değiştinlmemesi''ni istedi. Kül- tür Bakanlığı yetkililerinden aü- nan bilgiye göre konuyla ilgili olarak PİAR ve KAMAR'a araştırma yaptınldı. KAMAR- ın gerçekleştirdiği araştırmanın sonuçlan, geçen hafta Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek'e iletildi. En geniş ömek aralığı olan 2 bin 800 kişilik bir grup üstünde yapılan kamuoyu araş- tırmasına göre katılanların bü- yük bölümü lstiklal Marşı'nm bestesinin "değiştirilmemesi" gerektiğini belirttiler. BU BİLGtSAYAR ŞÜPER ÖĞRENCİ — Japon Hitachi şirketi dünyanın en yüksek ögrenme yetenegine sahip yapay beyinli bilgisayannı üretti. Hitachi'nin bu yeni bilgisayan aynı zamanda saniyede 2.3 milyar işlem yapabilme kapasitesinde. Yapay beyinli yeni bilgisayar New York'taki Teknoloji 1991 sergisinde tanıtıldı. HABERLERIN DEVAM T Ü S İ A D ' i n 2 Vlll TUSIAD'da üshıp değişecek mi? Özal ipleri kopardı J (Baftarafi 1. Sayfada) benimsetmek eereklidir. ToDİum bu çizgıleri uygulama alanma (Bastarafı 1. Savfada) kellere neskes Ekonomi Servisi — 1989 ocak ayı sonundaki genel kurulla TÜ- SİAD Başkaru seçilen Cem Boy- ner, o denemde iyi yürümeyen TÜSlAD - hükümet diyaloğu- nu, bir dizi Ankara temasıyla yeniden kurdu. Mayıs ayında za- manın Başbakanı Turgut Özal'a iftar yemeği verdi ve ilk kez si- yasi partiler arasında "konsensüs" istedi. Hükümetle kurulan diyaloğun daha sonra istediği şekÜde yürümediğini gö- ren Boyner, ağustos ayında en sert çıkışını yaptı. Bu açıklama- sında devlet düzeninde "kleopte- rasi"nin varlığına dikkat çekme- si hakkında soruşturma açılma- sma yol açtı. İlk kez bir TÜSİ- AD Başkanı hakkında açılan bu soruşturma "takipsizlik"le so- nuçlandı. 1990 başında "erken seçim isteyen" ve kamuoyunda geniş yankılar uyandıran demeci, TÜ- StAD Başkanı olarak Cem Boy- ner hakkında iMnci kez soruş- turma açılınasına yoi açtı. Bu konuda Cumhurbaşkanı lurgut özal'ın "Dernekler politika yapamaz" suçlamasına Boyner, "Biz Kanarya Sevenler Dernegi degiuz'* karşıhğını verdi. Boy- ner, bu ikinci soruşturmadan da "takipsizlik" karanyla çıktı. Boyner'in başkanhk döne- minde Cumhurbaşkanı ve hükü- metle TÜSİAD arasında tartış- maya konu olan bir başka icra- at ise "Egitim Raponı" oldu. Bu raporla eğitimde reform isteyen TÜSİAD'a Cumhurbaşkanı'nın yanıtı "Egitim için özel sektöriin de elini cebine atması gerekıiği" oldu. TÜSİAD, Boyner döneminde "Ülke Stratejisi" raporunun da hazırlayıcısı oldu. Bu raporun 19 ocaktaki genel kurula yetiş- tirilmesi bekleniyor. Boyner'in DYP'ye gireceğine ilişkin basında yer alan haber- ler ve ardından hükümetin "TÜ- SİAD siyaset yapıyor" suçlama- sı, hem TÜSİAD içinde hem de Boyner'de rahatsızlık yaratü. td- diaların ortaya atıldığı bu yaz başında Boyner, Yüksek İstişa- re Konseyi Başkanı Rahmi Koç"a başkanlıktan aynlma karannı bildirdi. Vergi operasyonu (Bastarafı 1. Sayfada) alınması" ve "verginin tabana yaygınlaştınlmasj" argümanla- nru Meclis'e sunulan vergi pa- ketinde göremedjklerini belirten İTO Başkanı Şahinoğlu, vergi oranlarının belirlenmesinde hü- kümete geniş yetkiler verümesi- nin karşısında olduklarını vur- guladi. Şahinoğlu şöyle konuş- tu: "Baştan beri savunduğumuz verginin reel gelirden alınması argümanı için her şeyden önce sennayenin ve kazancın enflas- yon karşısında erimesinin dur- dunılması gerekir. Bu sağlandı- ğı takdirde özel sektör de dev- letle elele vererek vergi kaçıra- nın üzerine gider. Hükümet va- kit geçirmeden ayn bir kanun- la bu meseleyi bu yıl içinde çöz- melidir." TBMM'ye sunulan vergi pa- ketini madde madde inceleme- ye aldıklannı anlatan Atalay Şa- hinoğlu, "Suni oynamalarla, enflasyonu gözardı edip, veren- den daha çok almaya çalışmakla ciddi boyutlara ulaşan vergi adaletsizliği duzeltilemez. Mec- lis'te güçlü bir aritmetiği olan iktidann bir vergi reformu yap- masuun artık zamanı gelmiştir" dedi. Gelir Vergisi jlk dilimi için belirlenen lOmilyön liranın ye- tersiz olduğunu savunan İTO Başkanı, vergi adaletinin sağla- nabilmesi için asgari ücretin ver- gi dışı kalması, vergi dilimleri- nin her yıl enflasyon oranında otomatik olarak artması ve ver- ginin tabana yavgınlaştınlması gerektiğini vurguladı. TİSK Başkanı Refik Baydur ise, Gelir Vergisi dilimlerinin be- lirlenmesi ve özel indirimin yük- seltilmesinde hükümete verilen yetkilerin ücretli kesim üzerin- deki vergi yükünü düşürmekte etkili bir biçimde kullanılmasın- dan şüphe duyduğunu belirte- rek, "1991 yüı bütçesi 20 trilyon lira gibi astronomik bir açıkla bağlanmışken Bakaniar Kuru- lu'nun vergi gelirierini düşüre- cek biçimde vergi yükünü aşa- gıya çekmesini beklemek iyim- seıiik olur" dedi. Vergi paketi- nin bütçe büyüklüğünü aşan fonlar konusunda hiçbir düzen- leme getirmemesinin de eksiklik olduğunu anlatan Baydur, Ge- lir Vergisi dilimlerinin Bakaniar Kurulu'na yetki vermek yerine Bütçe Kanunu ile düzenlenme- si gerektiğini savundu. Baydur, "Bakaniar Kunılu'na altyapı olmadan yetki verilmesi yanlış. Bakaniar Kurulu bu yetkiyi yan- hş biçimde de kullanabilir. Ver- gi Ue ilgili konularda parlamen- tonun onayının alınması gerekir" dedi. Baydur, vergi di- liminin ve özel indirimin yuksel- tilmesinin ücretliler üzerinde tatmin edici bir etki yapmaya- cağını da sözlerine eİdedi. Istanbul Sanayi Odası Başka- nı Memduh Hacıoğlu ise, vergi paketinde sanayicileri sadece ge- çici 10'uncu maddenin ilgilen- dirdiğini belirterek, şöyîe dedi: "Vergi paketinin gaynmen- kullerin ve iştiraklerin sermaye- ye ilave edilmesi halinde Ku- rnmlar Vergisi istisnasını içeren geçki 10'uncu maddesi çok önemli. Sennaye piyasasınm bugünlcn çdküntüsünü olumlu yönde etkileyecek bu maddenin kanunlaşması sanayiye nefes al- dıracaktır." DYP Genel İdare Kurulu (GtK) üyesi Tevfik Ertuzun de hükümetin hazırladığı tasarıyı eleştirirken vergi adaletsizliğinin daha da artacağına dikkat çek- ti. Vergi toplamak için kaynak- laruı arttınlması planlanırken vergi tabanının değişmediğini öne süren Ertüzün şu görüşleri savundu: "Vergi yapısındaki bozuklu- ğun en çarpıcı örnegj milli gelir- den alınan paydır. Ücretli kesi- min milli gelirden aldığı pay yüzde 1.5'te kaurken, bu kesi- min toplanan vergi içindeki pa- yı yüzde 55'tir. Ücretliler dışın- daki kesimden Gelir Vergisi'ne tabi olanlar da milli gelirden yüzde 85'lik pay alırken odedik- leri vergi, genel oran içinde yüz- de 45'te kalıyor. Yani hükümet yakaladıgı mükelleften vergi al- maya çalışıyor." Ertüzün, tasanda öngörülen vergi iade oranlarını da "kan- dırmaca" olarak niteledi. An- cak ilk 60-120 bin liralık dilime yüzde 20 vergi iadesi uygulana- cağını söyleyen Ertüzün, "Bu- giin nornıal bir ailenin gideri ay- da bir milyon lirayı bulmakta- dır. Vatandaş bunun en çok 500 bin liralık bölumunü vergi iade- sinde kullanabilir. Yani hükü- metin 'bazı dilimlerde vatandaş, ödediği vergiden çok vergi iadesi alacak' biçimindeki yonımu yanlıştır" diye konuştu. Tasarı ne getiriyor? Tasan, vergi uygulamalanna ilişkin olarak Bakaniar Kurulu'- na tanınan yetkileri genişletir-, ken, ücretli kesime yönelik özel indirim tutarlan ile Gelir Vergisi dilimlerini arttırma olanağı da getiriyor. Götürü vergileri ve hayat standardı göstergelerini de asga- ri ücretle ilişkilendiren yeni ta- san, hayat standardı uygulama- sınm 1999 yılına kadar sürme- sini öngörüyor. Götürü vergi ve hayat standardı göstergeleri kal- kınmada öncelikli yörelerde da- ha düşük tutulurken, Ankara, tstanbul, Izmir, Konya, Bursa, Kayseri ve Gaziantep gibi bü- yükşehir belediyesi sınırlan için- de faaliyet gösteren tacir ve ser- best meslek sahiplerinin vergi ve hayat standardı göstergelerinin yüzde 25 zamlı uygulanmasını öngörüyor. Tasan ayrıca, altın ticareti ve imalatı ile uğraşanla- nn hayat standardı göstergele- rinin de diğer mükelleflere gö- re yüzde 50 yüksek tutulmasını hükme bağlıyor. Hükümetin, tasannın TBMM genel kunılunda da bütçenin he- men ardından ele alınmasını ve 1991 yılı başından itibaren yü- rürlüğe sokulmasına çalıştığı be- lirtiliyor. Maliye ve Gümrük Bakanlı- ğı yetkilüeri de, tasannın yasa- laşması halinde halen 8 milyon lira olan Gelir Vergisi alt dilimi- nin 10-12 milyon liraya çıkanl- masının ayhk 36 bin lira olan ücretin vergi dışı tutulan bölü- münün de 60 bin lira duzeyine yükseltümesinin düşunüldüğü- nü ifade ettiler. cimde sürdürdük. 2) Batı'da gö- rev değişiklikleri sürpriz olmaz, ilerisi bellidir. Bizde de birkaç yıldır bu böyle. Başkan arayış- İarı TÜSİAD'in tarihinde kala- cak. Önümüzdeki 8-10 yılın baş- kanlannı yönetim kurulumuzda bulabilirsiniz. 3) TÜSlAD'daki ilk yıhmızın sonunda, henüz ta- mamlanmamış çalışmalarımız vardı. Bu çalışmalar bu sene bi- tecek. 1991'e bıraktığımız ta- mamlanmamış misyonumuz yok. 4) Başkanlann TÜSİAD'- in rolündeki etkisi daha çok üs- lupta. Rota ve çizginin karar ko- yucusu daha çok yönetim kuru- Iudur. "Mega" çizgilerde ise konsey ve genel kurul karar ve- rir. Üslupta elbette fark olabilir, ama genel çizgide fark olmaya- caktır. TÜSİAD ve bu demeğe vücut veren büyük sanayi çevreleri, 1980'lerin ikinci yarısıncfa bir gerçeği elle tutulur olarak gör- düler: Geçiş dönemi çalkantısı- nı yaşayan, kişilerin kurumlar- dan daha etkili olabildiği bir toptumda, her şeyin kontrolünü birdenbire lümüyle kaybetmek de her şeye yön ve biçim vermek de aynı ölcude mümkündür. Bi- rincisini önlemek ve ikincisini sağlamak için "ne istediğini bil- mek", bunu yaygınlaştırmak ve benimsetmek gereküdir. Toplum yarannın kurum yaran üzerin- de tutulduğu imajını veren yeni bir kimlik... Değişik toplum ke- simlerini aynı hedefler etrafın- da toplayabilmekx aynı kaderin paylaşıldığına inandırmak... Güçlü bir masa başı çalışma- sını ve kamuoyu oluşturma fa- aliyetini gerektiren bu dönemde, kısa vadeli zorunluluklar da gündeme gelecektir, bunlar ba- zı 'çatışmalar' doğurabilecektir, ama gözier uzun vadeli hedefler- den ayrılmamalıdır. Dikkatlerin günlük politik sivri çıkışlar üzerinde yoğunlaş- tıgı bu dönemde TÜSlAD uzun vadeli stratejik çalışmalar yapı- yordu. Bunlann doruk noktasını oluşturan 'Egitim Raporu' ya- yımlandı. 'Ülke Stratejisi' rapo- ru 1991 başında, muhtemelen genel kurul arifesinde hazır ola- cak. 'Yasalar ve Haklanmız' ad- h, "Türkiye'nin bir hukuk dev- leti olma özelliginin altını çizen", 10 profesöre hazırlatılan kitap da yine 1991 başında hazır ola- cak. Böylece TÜSİAD, bir der- nek çatısı altında yapılabilecek- leri tamamlamış, (eğitim- ekonomi-hukuk var/ siyaset ayağı eksik) ülkenin geleceğine yön verecek çizgiieri belirlemiş olacak. Bundan sonra yapılacak olan bu çizgıleri uygulama alanma sokacak olanlara benimsetmek olacaktır. Daha çalışmalar sü- rerken "raporlara sahip çıkacak- lann çofalması" için çaba sar- fedilmiş, kısmen de başanlı olunmuştur. lşin bu kısmı fazla 'gürültülü' bir üslubu kaldır- maz. 'Salim kafayla', dar bir çer- çevede 'sessiz ve derinden' gide- rek çahşmalann pratik sonuçla- nmn alınmasını sağlamak daha doğru olabilir. "Esneklik" bu dönemin temel özelliği olacaktır. Yukanda sunduğumuz 'senar- yo\ bugün için ancak çok baş- ka yorumlarla da karşılanabile- cek, küçük ipuçlanna dayanı- yor. Ama başkan adayları ara- sma adı geçen TÜSlAD yönetim kurulu başkan yardımcılanndan Bülent Eczacıbaşı'nın, İKV'nin 25. yıl kokteylinde "TÜSİAD'- da kimin başkan olacağından çok dernegin yann ne yapacağı daha önemli değil mi" sorumu- za "Evet asıl mesele burada" ce- vabını vermesi bizde bu konu- nun şöyle ve>a böyle TÜSlAD gundeminde olduğu izlenimini güçlendirdi. önümüzdeki dö- nemde "daba sessiz ve derinden" bir TÜSİAD'la kar- şılaşmak bizi şaşırtmayacak. Kuşkusuz bu başka kısa vadeli politik gereklerle de çakışabile- cek. İKİ YIL YETER — Cem Boyner TÜSİAD Başkanlığı'nı bıraktığını basın toplantısı ile açıklar- ken, "tki >ıl yeter. Yönetim kurulunda 10 yılm başkanları var" dedi. (Fotoğraf: Suat Kozluklu) Boyner TÜSİAD'a (Baftarafi 1. Sayfada) kanlıkta en fazla üç yıl kalaii- leceğini ve kendisinin de görevi alırken en fazla iki yıl olarak düşündüğünü belirten Cem Boyner, süre sınırlamasından dolayı değil, kendi arzusu ile gö- revi bırakmayı istediğini kaydetti. Basın toplantısında sadece "görevden ayrılmayla ilgili so- ruları yanıtlayan" Boyner'e so- rulan sorular ve yanıtlan şöyle: — Siyasete girecek misiniz? BOYNER — Aktif politika- ya katılmayı düşünmuyorum. Ne DYP'de ne de başka bir par- tide siyasi hayata atılma gibi ka- ranm yok. Işime doneceğim. Si- yasete atılmayacağım. — Neden atılmayacaksınız? BOYNER — Sorumluluğum sadece ülkeye duyulan bir so- rumluluk değil. Aileme, işime karşı da sorumluyum. Daha ta- mamlamadığım görevlerim var. Zaten kişilik olarak da siyasete pek uymuyorum. — Hangi şartlar altında siya- set yapmayı düşünürsünüz? BOYNER — Görebildiğim bir vade içinde siyasete atılma- yı düşünmuyorum. Bu siyaset çok gündeme getirüdi. Ben siya- seti, yani demokrasiyi 5 yılda bir sandık başına gidip yaşatılacak bir olgu olarak da görmüyo- rum. Siyasetle ilgilenmek her yurttaşın vazifesidir. Eski Yu- nan'da siyasetle ilgilenmeyen vatandaşlara takılan bir isim vardı: "Budala". Belli ölçüde siyasetle ilgilenmek her vatanda- şın görevidir. — DYP Ue ANAP'ın birleş- tirilmesiyle oluşacak bir ANA- YOL partisi fikri ortaya attınız. BOYNER — Ben Türkiye'de problemlerin çözümünün sağın ve solun bırleşmesi halinde da- ha kolay olacağını düşünüyo- rum. Sadece sağın değil, solun da bırleşmesi gerektiğini düşü- nüyorum. Onun için bu ANA- YOL kelimesini kullandım. — Görevi bırakmanızda "si- yasi boyut" faktöriinün etkisi nedir? BOYNER — Biz göreve ge- lirken TÜSİAD'in bir çıkar gru- bundan bir baskı grubuna geç- me çizgisini dikkate alalım. Biz bu çıkar grubu olma özelliğini çok sıkıca sanldık. Bu misyonu- muzu çok kararh şekilde sür- dürdük. Siyaset sadece siyasi partilere bırakılamaz. Eğer bir baskı grubuyuz diyorsanız bazı konulara parmak basmaktan geri kalamazsınız. tşte böyle bir dönemde TÜSİAD tek başına ışığın altında kaldı. O zaman da toplumda bu faaliyetlerin arkası beklendi. İçinde bulunulan or- tamda insanlar, yaptıklannı si- yasete gireceğinden dolayı yapı- yor yorumunda bulunuyorlar. Biz sesimizi yükselttikçe hep projöktörler bizi gösterdi. Bu da toplumda böyle bir beklentiyi yarattı. — Siyasete gireceginiz yolun- da ortaya atılan iddialar sizi yıp- ratmak için miydi? BOYNER — Yıpratma oldu- ğunu sanmıyorum. . — Yeni başkan belli mi? BOYNER — Başkanlar bel- ki isim olarak belli değil. Ancak önümüzdeki 8-10 yılın başkan- lannı yönetim kurulunda göre- bilirsiniz. Aday seçiminin baş- kan yardımcılannın üzerinde yoğunlaşmasını uygun bu- luyorum. — Gelecek dönemin rotasın- da degişiklik olacak mı? BOYNER — Yönetim Kuru- lu Başkam'nın TÜSİAD'ın ro- lünde önemli etkileri olduğunu kabul ediyorum. Başkanın rolü üslupta var, rota ve çizgide da- ha az var. Rota ve çizginin be- lirleyicisi daha çok yönetim ku- nıludur. Üslup başkana aittir, bundan sonra üslupta elbette fark olabilir. Ama çizgide fark olabileceğini sanmıyorum. Bu- günkü politika çizgisinin değişe- bileceğini hiç sanmıyorum. Uye- lerin de zaten böyle istekleri yok. TÜSlAD Başkanı Cem Boy- ner, ülke stratejisi raporunun genel kurulun yapılacağı 19 Ocak 1991 tarihine yetiştirilece- ğini ve bu arada "yurttaşhk haklannı" içeren bir de kitap yayımlanacağını bildirdi. 10 öğ- retim üyesinin hazırlamakta ol- duğu kitapta 500 soru ve cevap- ta yurttaşlara haklannı arama- da yol göstereceğini belirten Boyner, kitabın maliyet fiyatı- na satışa çıkamlacağmı ve geniş bir kesim tarafından okunması- nı istediklerirü kaydetti. Boyner bu arada "Kitap vatandasların hak aramasına yarduncı olaca- ğına göre Kürtçe olarak da ba- sılacak mı?" sorusuna şu yanı- tı verdi: "Ulusça bir konsensü- se varamadığımız bir konuda önder olmamız mümkün değil. Kitabı önce anadilimizde ba- salım". TÜSİAD'in 19 Ocak 1991 ta- rihinde yapılacak genel kuru- lunda görevden ayrılacak olan Cem Boyner, 20 yıllık TÜSİ- AD'in 6. başkanıydı. En genç başkan olma özelliğini taşıyan Cem Boyner'den önce de Fey- yaz Berker (1971-79), Ali Koç- man 1979-1985), Şahap Koca- topçu (1985-1986), Sakıp Sa- batıcı (1986-1987), Ömer Dinç- kök (1987-1989) görev yap- mışlardı. (Baftarafi 1. Sayfada) dün Çalışma ve Sosyal Güven- lik Bakanı Irnren Aykut'un gö- rüşme çağnsı üzerine Ankara'- ya geldi, Türkiye Maden-lş Sen- dikası'nda arkadaşlanyla görüş- tü. Burada Cumhurbaşkanı Tur- gut özal'ın maden işçiierine faz- la para verilirse enflasyonun kö- rükleneceğine ilişin dün sabah yaptığı açıklama metni geldi. Genel Maden-lş Başkanı Şemsi Denizer, Çalışma ve Sosyal Gü- venlik Bakanı Imren Aykut'u aradı. Aykut'un öğle yemeğinde olması nedeniyle Denizer, Ba- kan ile görüşemedi. Saat 15.00 sıralannda Imren Aykut, Deni- zer'i arayarak saat 15.30'da gö- rüşmeye beklediğini bildirdi. Ar- kadaşları ile bir değerlendirme >apan Şemsi Denizer, saat 15.30 sıralannda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Aykut'u araya- rak şunlan söyledi: "Sayın Bakan, saat 15.30'da bana randevu vermiştiniz. Ama bu randevuya gerek kalmadı. Hiçbir çözüm olmayacağı belli oldu. Zonguldak'ta.da işimiz çok var. Zonguldak'a dönüyo- rum. Özür dilerim." Aykut, Denizer'in bu sözleri üzerine, "Düşüncenize saygı duyuyorum" dedi. Şemsi Deni- zer, randevuyu iptal ettikten sonra gazetecilerin sorulanru ya- nıtlarken "Geldik, isteklerimizi vermediler. Bundan sonra parayı verecek olan gelir, Zonguldak- ta verir" diye konuştu. Denizer, açıklamasında özetle şunlan söyledi: "Cumhurbaşkanı Turgut Özal yine bir yandan kamuoyunu ya- nıltmaya çalışırken öte yandan enflasyon konusunda 1983'ten bu yana söylediklerini tekrarlı- yor. Kendisine yakın çevresi dı- şında bu konuda inanacak tek kişinin kalmadıgını bile bile tek- rarhyor. Zarar tartışması açmak istiyor. Biz vanz, bunu her yer- de, berkesle yaparu. Ne bugün- kü hükümet ne de Özal hükü- melleri böylesi bir taıiışmanın altından kalkamaz. Ulusal serveti uluslararası te- kellere peşkeş çekenlerin, sana- yinin en önemli hammaddesinin üretilmesini engelleyenlerin, it- halat yoluyla milyarderler yarat- mayı secenlerin zarardan söz et- meye hakkı olabilir mi? Zarar- dan söz etmek en zor koşullar altında en tehlikeli koşullar al- tında çalışanlara asgari ücret ka- dar bir para vermekte olduğu gercegini ortadan kaldınr mı? Sömürnyü gözlerden gizler mi? Zonguldak gerçegini unutturar mu? Özal da, Ozal zihniyetine şu ya da bu yoldan destek olma yolunu seçenler de cevabı işçi sı- nıfından alacaktır. Zonguldak grevi bunun ilk adımını teşkil edecektir. Gerisinin ne olabile- ceğini hükümetin düşünmeye başlamasının zamanıdır. Cum- hurbaşkanı Özal'ın bu açıkla- ması karşısında kimse ile görü- şülecek birşey kalmamıştır. Zon- guldak'a dönüyorum." Denizer, bir grev ertelemesi halinde tutumlannın ne olaca- ğı yolundaki bir soruyu yanıtlar- ken "Grev ertelemesini kabul- lenmeyiz. Erteleme halinde agır bir cevap alıriar" dedi. Bundan sonra olayın günahını sevabını taşıyacak olanın Cumhurbaşka- nı Özal ve hükümeti olduğunu bildiren Denizer, "Biz bugüıte kadar üzerimize düşeni yaptık, artık bizim boyumuzu bu olay aşıyor" dedi. Genel Maden-lş Başkanı da- ha önce Kamu-Sen'in çağnsı ile görüşmeye gitmiş olan 3 yöne- tim kurulu üyesini telefonla ara- ^arak görüşmeleri kesmelerini istedi. Yönetim Kurulu üyeleri- nin sendikaya dönmelerinden sonra Kamu-Sen'den Naci ön- sal sendikayı arayarak sendika- cılardan Bakan Cemil Çiçek'le görüşmeden Zonguldak'a dön- memelerini istedi. Sendikanın görüşmeye açık olduklarını bil- dirmesinin ardından da Cemil Çicek telefonla Şemsi Denizer'i aradı. Denizer, Çiçek'le telefon konuşmasında, "Cumhurbaşa- nının beyanatı bizi bağlamaz di- yebiliyorsanız görüşmeye gdme- ye hazınz" dedi. Ancak olumlu bir yanıt alamayınca görüşme- ye gidemeyeceklerini bildirdi. Sendika yöneticileri Zongul- dak'a geri döndü. Özal'ın sözleri Cumhurbaşkanı Turgut özal dün Ankara'da, Küçük ve Orta ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme Idaresi Başkanlığı- nın 1. Genel Kunılu'nda yaptı- ğı konuşmada konuya ilişkin olarak şunlan söyledi: "Bugün Zonguldak kömür havzasında işçiye verilen ücret sattıgınız kömürün bedetini kar- şılanuyor. Bırakınu amortisma- nK diğer hizmetleri, elektrigi, sattıgınız kömür, işçi ücretleri- ni karşılamıyorsa ne yapacaksı- nız? Zararı 500-600 milyan bu- luyorsa yann yüzde 60 zam ver- diginiz zaman bu açık, bu zarar 1 trilyonun üstüne çıkar. Kim ödeyecek bu parayı. Devlet ba- ba ver bakalım diyecekler. Dev- let nasü verecek? Ya vergileri arttıracak ya da para basacak. Biz para basmamaya çalışıyonız. Çünkü para başılması enflasyo- nu arttınyor. Üretim olmayan yere haddinden fazla para verir- seniz enflasyonu korüklersiniz." Bakan Çiçek'ten eleştirî Devlet Bakanı Cemil Çiçek, dün akşam düzenlediği basın toplantısında, Genel Maden-tş Sendikası yöneticilerinin göriiş- me yapmadan Ankara'dan aynl- malannı eleştirdi. Olumlu bir ücret teklifınde bulunduklanm, ancak bu önerinin sendikaca ka- bul edilmediğini ifade eden Çi- çek, daha önce Genel Maden-lş Genel Başkanı Şemsi Denizer'- in, TTKl'nin sendikaya devredil- mesi halinde daha iyi yönetile- ceğini söylediğini anımsatarak "TTKİ işçisi yapılacak bir gizli oylama ile kurumun sendikaya devredilmesini isterse, buna ha- nnz. Gelsinler bunun müzake- resini yapalım" diye konuştu. Çiçek, dün akşam itibariyle bir grev ertelemesinin söz komı- su olmadığını, Bakaniar Kunı- lu'nun yann toplanacağını dile getirdi. 6 Yüzde 20 zam yoksulluk demek' (Baftarafi I. Sayfada) ki daba fazla olması için imkân- lar yeterliydi. egermemura, enf- lasyonla mücadele etmek imka- nı vermezsek, onurlu yaşama imkânı sağlamazsak, devletin çarklanm nasıl çeviririz? Bu, açıkça bu durum devam etsin demektir" dedi. Memur zaten içeride Demirel, "Katsayımn 340'tan 352'ye çıkarblmasının hiçbir şey ifade etmediğini" söyledi. Hü- kümetin 1991'de yüzde 45 enf- lasyon tahmin etmesine karşın bu rakamın yüzde 60'a çıkaca- ğmı savunan Demirel, "Bu kat- sayı, hiç olmazsa yüzde 60 enf- lasyona göre hesaplanmalıydı. Geçen senenin enflasyonundan doğan farklar bir kenara bırakı- lıyor. 1990da yüzde 42lik bir artış uygulanmıştır. Enflasyon yüzde 50'lerin üzerinde, belki yüzde 60 civannda olacaktır. Zaten memur, yüzde 20 dolayın- da içeridedir 1990'da. Bir de kü- çük ve orta memunın maaşlan çok aşağı olduğu için bunlar an- cak yoksulluk sınırına tekabül ediyor. Yoksulluk sınınmn yüz- de 20 zam ile düzeltilmiş olma- sı, zaten bir anlam taşımıyor. Kaldı ki enflasyon bunu nasıl olsa götüreceğine göre yoksul- luk sınırı da devam ediyor. Eğer bu katsayı 400 alınsaydı, yüzde 60 enflasyona göre bir hesap ya- pılmış olurdu. Bizim talebimiz buydu. Memurlann, emekli, dul ve yetimlerin ezilmesi 1991'de de devam edecektir" diye konuştu. Demirel, Bağ-Kur emeklilerinin durumunun ise "facia" olduğu- nu bildirdi. TBMM Plan ve Bütçe Komis- yonu Başkanı Yusuf Özal, par- lamentoda dün düzenlediği ba- sın toplantısında, 1991 mali yılı bütçe yasa tasansı üzerinde ya- pılan değişikliklere ilişkin bilgi verdi. Bütçenin tümü üzerinden yüzde 6.5 oranında bir kesinti yaparak yatınmlann desteklen- mesi ve memur maaşlannm art- tırılmasına imkân sağladıkları- nı kaydeden Yusuf Bozkurt Özal, bütçe rakamlarının tuttu- rulabilmesi ve açıgın büyüme- mesi için tüm kamu kuruluşla- nnı "tasamıflu davranmaya" çağırdı. Bütçenin tümü üzerinderl ya- pılan kesintinin 6 trilyon 889 milyar 165 milyon lirayı buldu- ğunu kaydeden TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı özal, bunun 3 trilyon lirasının perso- nel giderleri için harcanacağını söyledi. Tanm ürünlerinin süb- vanse edilmesi ve tanm girdile- rinin desteklenmesi için 500 mil- yar aynldığını anlatan Yusuf Bozkurt özal, özel sektör yatı- nmlannın desteklenmesi için de 500 milyar lira aynlmasımn ön- görüldüğünü bildirdi. Yapılan kesinti miktarından 1 trilyon 689 milyar 165 milyon lirasının iptal edildiğini söyleyen özal, 104 trilyon 780 milyar lira ola- rak öngörülen bütçenin, bazı ke- sintilerle 482 miiyar 15 milyon lira azalıp 104 trilyon 297 mil- yar 985 milyon lira olarak bağ- İandığını hatırlattı. özal'ın verdiği bilgiye göre TBMM Başkanı, Bakaniar Ku- rulu ve Anayasa Mahkemesi Başkanı gibi sınırlı sayıdaki gö- revlilerin dışında kalan kamu görevlileri, en az yüzde 4O'ı yer- li olan araçlan makam arabası olarak kullanabilecekler. Satm alınacak araçlann asgari ve aza- mi fiyatları makam ve hizmet- lere göre tespit edilecek. Kuruluşlar, bütçelerinde belir- tilen ödeneği aşan miktarlarla bina satın alamayacaklar. Ka- mulaştırma ve bina satın alımı için konulan ödenekler, KlTler- den gayri menkul satın alımı ve kiralanmasında veya vakıflara ait gayri menkullerin kamulaş- tırılmasında kullanılamayacak. Milletvekillerine çağrı 9 dernek ortak bildiri yayımlayarak milletvekillerinin laik devlet ilkelerinin korunması için ettikleri yemine bağlı kalmalarını istedi. Haber MerkezJ — Dokuz dernek dün ortak bir bildiri ya- yımlayarak milletvekillerini "demokratik ve laik devlet ilke- lerinin korunması için ettikleri yemine bağlı kalmaya" ça- ğırdılar. Çağdaş Yaşamı Destekleme Dernegi, Türk Hukukçu Kadın- lar Derneği, Kadın Sorunları Araştınna ve Uygulama Merke- zi Dernegi, Soroptimist Kulüp- leri Federasyonu, Türk Kadın- lar Biriigi tstanbul Şnbesi, Türk Kadın Konseyi Boğaziçi Şubesi, Kadın Haklan Konıma Derne- gi, Laikliğe Çağn Grubu ve Türk Ünrversiteli Kadınlar Der- negi'nce yayımlanan ve millet- vekillerine gönderilen metinde, son yıllarda Türkiye'de iç ve dış güçlerce de desteklenen, sosyal yaşantıda irticayı hâkim kılmak için girişilen faaliyetlere dikkat çekildi. Bildiride, "Son günlerde TBMM ve komisyonlannda gö- riişülen önerge ve yasa tasanla- n Ue kamu kunıluşlanna ait y ö- netmeliklerden açıkça gönilen dini siyasete hâkim kılma çaba- lannın laik devlet kavramı ile batdaşamayacagı" görüşü sa- vunuldu. "Sayın Mdletvekili" başlığı ile dağıtılan bildiride, şu göruş- ler dile getirüdi: "Böyle bir ortamda demofc- rasi ve laik devlet ilkesinin ko- runması için yemin eden miUet- vekillerine tarihi bir sorumluluk düşmektedir. Bugün yapümak istenilen din ve vicdan özgüriu- gü adına dini siyasete hâkim kıl- maktır. Demokrasinin yalnız ve yal- nız laik bir sistemde yaşayabi- lecegi ve toplumun dinsel şart- lanmasının laik devlet kavramı ile bağdaşmayacagı gerçegi göz- den kaçınlmaktadır. Yaşanan tüm olaylar tslam şeriatına da- yalı bir hukuksal ve toplumsal yapılaşmayı hedefleyen somut örncklerdir. Bilindiği gibi de- mokrasi ve laik devlet ilkeleri- nin korunması için yemin etmiş olan sayın millervekilleri yemin- lerine sadık kalmak ve dinin si- yasallaşmasına yönelik tırma- nışlara karşı çeşitli demokratik yöntemlerie mücadele etmek gö- revini üstlenmişlerdir."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle