Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/20 29 KASIM 1990
ILTERE KITAYA B A G L A M Y O R — Yüzyıllardır gö-
riilen tngiltere'nin Avrupa'ya bağlanması diişii sonunda ger-
çekJeşiyor. Ingiltere ile r ransa arasındaki Manş denizinin al-
tından döşenen tiinel iki güne kadar bitiyor.
Sayım
sonııçlanna
itiraz
ANKARA (AA) — Çankaya
Belediyesi'nin, 21 ekimde yapı-
lan genel nüfus sayımı sonuçla-
nna itiraz edeceği bildirildi.
Çankaya Belediye Başkanı Do-
gan Taşdelen, sayım sırasında
büyük yanlışlık yapıldığını,
Çankaya'da nüfus artışının 36
bin olarak kayıtlara geçtiğini
öne sürdü. Taşdelen, şunlan
söyledi:
"Çankaya'da nüfus artışı sa-
dece 36 bin olarak betirlendi. Bu
sonuca kargalar bile güler. Be-
lediye olarak sadece 42 binden
fazla konuta nıhsat verilmiş du-
rumda. Her evde bir kişi olsa bi-
le yine bu rakamı bulmuyor, Bi-
zim tahminlerimize göre nüfu-
sumuz 1 milyonu geçmistir."
KADIN DÜŞMANLIĞININ KALESİ YTKILDI — İsviçre'-
nin Appenzelle kantonu kadın düşmanlığının son kalesi ola-
rak göruluyordu. Mahkeme önceki gün kadınlara böl-
gede oy hakkı tanınmasını onaylayarak kadın düşmanlığının
son kalesini de düşürdü. (Fotograf: AFP)
İstîklal Marşı
aııketi
ANKARA (AA) — Kültür
Bakanlığı tarafından tstiklal
Marşı'nın bestesinin değiştiril-
mesi konusunda yaptınlan ka-
muoyu araştırmalanndan biri
sonuçlandı. Araştırmaya katı-
lanlann büyük böJümü bestenin
"değiştinlmemesi''ni istedi. Kül-
tür Bakanlığı yetkililerinden aü-
nan bilgiye göre konuyla ilgili
olarak PİAR ve KAMAR'a
araştırma yaptınldı. KAMAR-
ın gerçekleştirdiği araştırmanın
sonuçlan, geçen hafta Kültür
Bakanı Namık Kemal Zeybek'e
iletildi. En geniş ömek aralığı
olan 2 bin 800 kişilik bir grup
üstünde yapılan kamuoyu araş-
tırmasına göre katılanların bü-
yük bölümü lstiklal Marşı'nm
bestesinin "değiştirilmemesi"
gerektiğini belirttiler.
BU
BİLGtSAYAR
ŞÜPER
ÖĞRENCİ —
Japon Hitachi
şirketi
dünyanın en
yüksek
ögrenme
yetenegine
sahip yapay
beyinli
bilgisayannı
üretti.
Hitachi'nin bu
yeni bilgisayan
aynı zamanda
saniyede 2.3
milyar işlem
yapabilme
kapasitesinde.
Yapay beyinli
yeni bilgisayar
New York'taki
Teknoloji 1991
sergisinde
tanıtıldı.
HABERLERIN DEVAM
T Ü S İ A D ' i n 2 Vlll TUSIAD'da üshıp değişecek mi? Özal ipleri kopardı
J (Baftarafi 1. Sayfada) benimsetmek eereklidir. ToDİum bu çizgıleri uygulama alanma (Bastarafı 1. Savfada) kellere neskes
Ekonomi Servisi — 1989 ocak
ayı sonundaki genel kurulla TÜ-
SİAD Başkaru seçilen Cem Boy-
ner, o denemde iyi yürümeyen
TÜSlAD - hükümet diyaloğu-
nu, bir dizi Ankara temasıyla
yeniden kurdu. Mayıs ayında za-
manın Başbakanı Turgut Özal'a
iftar yemeği verdi ve ilk kez si-
yasi partiler arasında
"konsensüs" istedi. Hükümetle
kurulan diyaloğun daha sonra
istediği şekÜde yürümediğini gö-
ren Boyner, ağustos ayında en
sert çıkışını yaptı. Bu açıklama-
sında devlet düzeninde "kleopte-
rasi"nin varlığına dikkat çekme-
si hakkında soruşturma açılma-
sma yol açtı. İlk kez bir TÜSİ-
AD Başkanı hakkında açılan bu
soruşturma "takipsizlik"le so-
nuçlandı.
1990 başında "erken seçim
isteyen" ve kamuoyunda geniş
yankılar uyandıran demeci, TÜ-
StAD Başkanı olarak Cem Boy-
ner hakkında iMnci kez soruş-
turma açılınasına yoi açtı. Bu
konuda Cumhurbaşkanı lurgut
özal'ın "Dernekler politika
yapamaz" suçlamasına Boyner,
"Biz Kanarya Sevenler Dernegi
degiuz'* karşıhğını verdi. Boy-
ner, bu ikinci soruşturmadan da
"takipsizlik" karanyla çıktı.
Boyner'in başkanhk döne-
minde Cumhurbaşkanı ve hükü-
metle TÜSİAD arasında tartış-
maya konu olan bir başka icra-
at ise "Egitim Raponı" oldu. Bu
raporla eğitimde reform isteyen
TÜSİAD'a Cumhurbaşkanı'nın
yanıtı "Egitim için özel sektöriin
de elini cebine atması gerekıiği"
oldu.
TÜSİAD, Boyner döneminde
"Ülke Stratejisi" raporunun da
hazırlayıcısı oldu. Bu raporun
19 ocaktaki genel kurula yetiş-
tirilmesi bekleniyor.
Boyner'in DYP'ye gireceğine
ilişkin basında yer alan haber-
ler ve ardından hükümetin "TÜ-
SİAD siyaset yapıyor" suçlama-
sı, hem TÜSİAD içinde hem de
Boyner'de rahatsızlık yaratü. td-
diaların ortaya atıldığı bu yaz
başında Boyner, Yüksek İstişa-
re Konseyi Başkanı Rahmi Koç"a
başkanlıktan aynlma karannı
bildirdi.
Vergi operasyonu
(Bastarafı 1. Sayfada)
alınması" ve "verginin tabana
yaygınlaştınlmasj" argümanla-
nru Meclis'e sunulan vergi pa-
ketinde göremedjklerini belirten
İTO Başkanı Şahinoğlu, vergi
oranlarının belirlenmesinde hü-
kümete geniş yetkiler verümesi-
nin karşısında olduklarını vur-
guladi. Şahinoğlu şöyle konuş-
tu:
"Baştan beri savunduğumuz
verginin reel gelirden alınması
argümanı için her şeyden önce
sennayenin ve kazancın enflas-
yon karşısında erimesinin dur-
dunılması gerekir. Bu sağlandı-
ğı takdirde özel sektör de dev-
letle elele vererek vergi kaçıra-
nın üzerine gider. Hükümet va-
kit geçirmeden ayn bir kanun-
la bu meseleyi bu yıl içinde çöz-
melidir."
TBMM'ye sunulan vergi pa-
ketini madde madde inceleme-
ye aldıklannı anlatan Atalay Şa-
hinoğlu, "Suni oynamalarla,
enflasyonu gözardı edip, veren-
den daha çok almaya çalışmakla
ciddi boyutlara ulaşan vergi
adaletsizliği duzeltilemez. Mec-
lis'te güçlü bir aritmetiği olan
iktidann bir vergi reformu yap-
masuun artık zamanı gelmiştir"
dedi. Gelir Vergisi jlk dilimi için
belirlenen lOmilyön liranın ye-
tersiz olduğunu savunan İTO
Başkanı, vergi adaletinin sağla-
nabilmesi için asgari ücretin ver-
gi dışı kalması, vergi dilimleri-
nin her yıl enflasyon oranında
otomatik olarak artması ve ver-
ginin tabana yavgınlaştınlması
gerektiğini vurguladı.
TİSK Başkanı Refik Baydur
ise, Gelir Vergisi dilimlerinin be-
lirlenmesi ve özel indirimin yük-
seltilmesinde hükümete verilen
yetkilerin ücretli kesim üzerin-
deki vergi yükünü düşürmekte
etkili bir biçimde kullanılmasın-
dan şüphe duyduğunu belirte-
rek, "1991 yüı bütçesi 20 trilyon
lira gibi astronomik bir açıkla
bağlanmışken Bakaniar Kuru-
lu'nun vergi gelirierini düşüre-
cek biçimde vergi yükünü aşa-
gıya çekmesini beklemek iyim-
seıiik olur" dedi. Vergi paketi-
nin bütçe büyüklüğünü aşan
fonlar konusunda hiçbir düzen-
leme getirmemesinin de eksiklik
olduğunu anlatan Baydur, Ge-
lir Vergisi dilimlerinin Bakaniar
Kurulu'na yetki vermek yerine
Bütçe Kanunu ile düzenlenme-
si gerektiğini savundu. Baydur,
"Bakaniar Kunılu'na altyapı
olmadan yetki verilmesi yanlış.
Bakaniar Kurulu bu yetkiyi yan-
hş biçimde de kullanabilir. Ver-
gi Ue ilgili konularda parlamen-
tonun onayının alınması
gerekir" dedi. Baydur, vergi di-
liminin ve özel indirimin yuksel-
tilmesinin ücretliler üzerinde
tatmin edici bir etki yapmaya-
cağını da sözlerine eİdedi.
Istanbul Sanayi Odası Başka-
nı Memduh Hacıoğlu ise, vergi
paketinde sanayicileri sadece ge-
çici 10'uncu maddenin ilgilen-
dirdiğini belirterek, şöyîe dedi:
"Vergi paketinin gaynmen-
kullerin ve iştiraklerin sermaye-
ye ilave edilmesi halinde Ku-
rnmlar Vergisi istisnasını içeren
geçki 10'uncu maddesi çok
önemli. Sennaye piyasasınm
bugünlcn çdküntüsünü olumlu
yönde etkileyecek bu maddenin
kanunlaşması sanayiye nefes al-
dıracaktır."
DYP Genel İdare Kurulu
(GtK) üyesi Tevfik Ertuzun de
hükümetin hazırladığı tasarıyı
eleştirirken vergi adaletsizliğinin
daha da artacağına dikkat çek-
ti. Vergi toplamak için kaynak-
laruı arttınlması planlanırken
vergi tabanının değişmediğini
öne süren Ertüzün şu görüşleri
savundu:
"Vergi yapısındaki bozuklu-
ğun en çarpıcı örnegj milli gelir-
den alınan paydır. Ücretli kesi-
min milli gelirden aldığı pay
yüzde 1.5'te kaurken, bu kesi-
min toplanan vergi içindeki pa-
yı yüzde 55'tir. Ücretliler dışın-
daki kesimden Gelir Vergisi'ne
tabi olanlar da milli gelirden
yüzde 85'lik pay alırken odedik-
leri vergi, genel oran içinde yüz-
de 45'te kalıyor. Yani hükümet
yakaladıgı mükelleften vergi al-
maya çalışıyor."
Ertüzün, tasanda öngörülen
vergi iade oranlarını da "kan-
dırmaca" olarak niteledi. An-
cak ilk 60-120 bin liralık dilime
yüzde 20 vergi iadesi uygulana-
cağını söyleyen Ertüzün, "Bu-
giin nornıal bir ailenin gideri ay-
da bir milyon lirayı bulmakta-
dır. Vatandaş bunun en çok 500
bin liralık bölumunü vergi iade-
sinde kullanabilir. Yani hükü-
metin 'bazı dilimlerde vatandaş,
ödediği vergiden çok vergi iadesi
alacak' biçimindeki yonımu
yanlıştır" diye konuştu.
Tasarı ne getiriyor?
Tasan, vergi uygulamalanna
ilişkin olarak Bakaniar Kurulu'-
na tanınan yetkileri genişletir-,
ken, ücretli kesime yönelik özel
indirim tutarlan ile Gelir Vergisi
dilimlerini arttırma olanağı da
getiriyor.
Götürü vergileri ve hayat
standardı göstergelerini de asga-
ri ücretle ilişkilendiren yeni ta-
san, hayat standardı uygulama-
sınm 1999 yılına kadar sürme-
sini öngörüyor. Götürü vergi ve
hayat standardı göstergeleri kal-
kınmada öncelikli yörelerde da-
ha düşük tutulurken, Ankara,
tstanbul, Izmir, Konya, Bursa,
Kayseri ve Gaziantep gibi bü-
yükşehir belediyesi sınırlan için-
de faaliyet gösteren tacir ve ser-
best meslek sahiplerinin vergi ve
hayat standardı göstergelerinin
yüzde 25 zamlı uygulanmasını
öngörüyor. Tasan ayrıca, altın
ticareti ve imalatı ile uğraşanla-
nn hayat standardı göstergele-
rinin de diğer mükelleflere gö-
re yüzde 50 yüksek tutulmasını
hükme bağlıyor.
Hükümetin, tasannın TBMM
genel kunılunda da bütçenin he-
men ardından ele alınmasını ve
1991 yılı başından itibaren yü-
rürlüğe sokulmasına çalıştığı be-
lirtiliyor.
Maliye ve Gümrük Bakanlı-
ğı yetkilüeri de, tasannın yasa-
laşması halinde halen 8 milyon
lira olan Gelir Vergisi alt dilimi-
nin 10-12 milyon liraya çıkanl-
masının ayhk 36 bin lira olan
ücretin vergi dışı tutulan bölü-
münün de 60 bin lira duzeyine
yükseltümesinin düşunüldüğü-
nü ifade ettiler.
cimde sürdürdük. 2) Batı'da gö-
rev değişiklikleri sürpriz olmaz,
ilerisi bellidir. Bizde de birkaç
yıldır bu böyle. Başkan arayış-
İarı TÜSİAD'in tarihinde kala-
cak. Önümüzdeki 8-10 yılın baş-
kanlannı yönetim kurulumuzda
bulabilirsiniz. 3) TÜSlAD'daki
ilk yıhmızın sonunda, henüz ta-
mamlanmamış çalışmalarımız
vardı. Bu çalışmalar bu sene bi-
tecek. 1991'e bıraktığımız ta-
mamlanmamış misyonumuz
yok. 4) Başkanlann TÜSİAD'-
in rolündeki etkisi daha çok üs-
lupta. Rota ve çizginin karar ko-
yucusu daha çok yönetim kuru-
Iudur. "Mega" çizgilerde ise
konsey ve genel kurul karar ve-
rir. Üslupta elbette fark olabilir,
ama genel çizgide fark olmaya-
caktır.
TÜSİAD ve bu demeğe vücut
veren büyük sanayi çevreleri,
1980'lerin ikinci yarısıncfa bir
gerçeği elle tutulur olarak gör-
düler: Geçiş dönemi çalkantısı-
nı yaşayan, kişilerin kurumlar-
dan daha etkili olabildiği bir
toptumda, her şeyin kontrolünü
birdenbire lümüyle kaybetmek
de her şeye yön ve biçim vermek
de aynı ölcude mümkündür. Bi-
rincisini önlemek ve ikincisini
sağlamak için "ne istediğini bil-
mek", bunu yaygınlaştırmak ve
benimsetmek gereküdir. Toplum
yarannın kurum yaran üzerin-
de tutulduğu imajını veren yeni
bir kimlik... Değişik toplum ke-
simlerini aynı hedefler etrafın-
da toplayabilmekx aynı kaderin
paylaşıldığına inandırmak...
Güçlü bir masa başı çalışma-
sını ve kamuoyu oluşturma fa-
aliyetini gerektiren bu dönemde,
kısa vadeli zorunluluklar da
gündeme gelecektir, bunlar ba-
zı 'çatışmalar' doğurabilecektir,
ama gözier uzun vadeli hedefler-
den ayrılmamalıdır.
Dikkatlerin günlük politik
sivri çıkışlar üzerinde yoğunlaş-
tıgı bu dönemde TÜSlAD uzun
vadeli stratejik çalışmalar yapı-
yordu. Bunlann doruk noktasını
oluşturan 'Egitim Raporu' ya-
yımlandı. 'Ülke Stratejisi' rapo-
ru 1991 başında, muhtemelen
genel kurul arifesinde hazır ola-
cak. 'Yasalar ve Haklanmız' ad-
h, "Türkiye'nin bir hukuk dev-
leti olma özelliginin altını çizen",
10 profesöre hazırlatılan kitap
da yine 1991 başında hazır ola-
cak. Böylece TÜSİAD, bir der-
nek çatısı altında yapılabilecek-
leri tamamlamış, (eğitim-
ekonomi-hukuk var/ siyaset
ayağı eksik) ülkenin geleceğine
yön verecek çizgiieri belirlemiş
olacak.
Bundan sonra yapılacak olan
bu çizgıleri uygulama alanma
sokacak olanlara benimsetmek
olacaktır. Daha çalışmalar sü-
rerken "raporlara sahip çıkacak-
lann çofalması" için çaba sar-
fedilmiş, kısmen de başanlı
olunmuştur. lşin bu kısmı fazla
'gürültülü' bir üslubu kaldır-
maz. 'Salim kafayla', dar bir çer-
çevede 'sessiz ve derinden' gide-
rek çahşmalann pratik sonuçla-
nmn alınmasını sağlamak daha
doğru olabilir. "Esneklik" bu
dönemin temel özelliği olacaktır.
Yukanda sunduğumuz 'senar-
yo\ bugün için ancak çok baş-
ka yorumlarla da karşılanabile-
cek, küçük ipuçlanna dayanı-
yor. Ama başkan adayları ara-
sma adı geçen TÜSlAD yönetim
kurulu başkan yardımcılanndan
Bülent Eczacıbaşı'nın, İKV'nin
25. yıl kokteylinde "TÜSİAD'-
da kimin başkan olacağından
çok dernegin yann ne yapacağı
daha önemli değil mi" sorumu-
za "Evet asıl mesele burada" ce-
vabını vermesi bizde bu konu-
nun şöyle ve>a böyle TÜSlAD
gundeminde olduğu izlenimini
güçlendirdi. önümüzdeki dö-
nemde "daba sessiz ve
derinden" bir TÜSİAD'la kar-
şılaşmak bizi şaşırtmayacak.
Kuşkusuz bu başka kısa vadeli
politik gereklerle de çakışabile-
cek.
İKİ YIL YETER — Cem Boyner TÜSİAD Başkanlığı'nı bıraktığını basın toplantısı ile açıklar-
ken, "tki >ıl yeter. Yönetim kurulunda 10 yılm başkanları var" dedi. (Fotoğraf: Suat Kozluklu)
Boyner TÜSİAD'a
(Baftarafi 1. Sayfada)
kanlıkta en fazla üç yıl kalaii-
leceğini ve kendisinin de görevi
alırken en fazla iki yıl olarak
düşündüğünü belirten Cem
Boyner, süre sınırlamasından
dolayı değil, kendi arzusu ile gö-
revi bırakmayı istediğini
kaydetti.
Basın toplantısında sadece
"görevden ayrılmayla ilgili so-
ruları yanıtlayan" Boyner'e so-
rulan sorular ve yanıtlan şöyle:
— Siyasete girecek misiniz?
BOYNER — Aktif politika-
ya katılmayı düşünmuyorum.
Ne DYP'de ne de başka bir par-
tide siyasi hayata atılma gibi ka-
ranm yok. Işime doneceğim. Si-
yasete atılmayacağım.
— Neden atılmayacaksınız?
BOYNER — Sorumluluğum
sadece ülkeye duyulan bir so-
rumluluk değil. Aileme, işime
karşı da sorumluyum. Daha ta-
mamlamadığım görevlerim var.
Zaten kişilik olarak da siyasete
pek uymuyorum.
— Hangi şartlar altında siya-
set yapmayı düşünürsünüz?
BOYNER — Görebildiğim
bir vade içinde siyasete atılma-
yı düşünmuyorum. Bu siyaset
çok gündeme getirüdi. Ben siya-
seti, yani demokrasiyi 5 yılda bir
sandık başına gidip yaşatılacak
bir olgu olarak da görmüyo-
rum. Siyasetle ilgilenmek her
yurttaşın vazifesidir. Eski Yu-
nan'da siyasetle ilgilenmeyen
vatandaşlara takılan bir isim
vardı: "Budala". Belli ölçüde
siyasetle ilgilenmek her vatanda-
şın görevidir.
— DYP Ue ANAP'ın birleş-
tirilmesiyle oluşacak bir ANA-
YOL partisi fikri ortaya attınız.
BOYNER — Ben Türkiye'de
problemlerin çözümünün sağın
ve solun bırleşmesi halinde da-
ha kolay olacağını düşünüyo-
rum. Sadece sağın değil, solun
da bırleşmesi gerektiğini düşü-
nüyorum. Onun için bu ANA-
YOL kelimesini kullandım.
— Görevi bırakmanızda "si-
yasi boyut" faktöriinün etkisi
nedir?
BOYNER — Biz göreve ge-
lirken TÜSİAD'in bir çıkar gru-
bundan bir baskı grubuna geç-
me çizgisini dikkate alalım. Biz
bu çıkar grubu olma özelliğini
çok sıkıca sanldık. Bu misyonu-
muzu çok kararh şekilde sür-
dürdük. Siyaset sadece siyasi
partilere bırakılamaz. Eğer bir
baskı grubuyuz diyorsanız bazı
konulara parmak basmaktan
geri kalamazsınız. tşte böyle bir
dönemde TÜSİAD tek başına
ışığın altında kaldı. O zaman da
toplumda bu faaliyetlerin arkası
beklendi. İçinde bulunulan or-
tamda insanlar, yaptıklannı si-
yasete gireceğinden dolayı yapı-
yor yorumunda bulunuyorlar.
Biz sesimizi yükselttikçe hep
projöktörler bizi gösterdi. Bu da
toplumda böyle bir beklentiyi
yarattı.
— Siyasete gireceginiz yolun-
da ortaya atılan iddialar sizi yıp-
ratmak için miydi?
BOYNER — Yıpratma oldu-
ğunu sanmıyorum.
. — Yeni başkan belli mi?
BOYNER — Başkanlar bel-
ki isim olarak belli değil. Ancak
önümüzdeki 8-10 yılın başkan-
lannı yönetim kurulunda göre-
bilirsiniz. Aday seçiminin baş-
kan yardımcılannın üzerinde
yoğunlaşmasını uygun bu-
luyorum.
— Gelecek dönemin rotasın-
da degişiklik olacak mı?
BOYNER — Yönetim Kuru-
lu Başkam'nın TÜSİAD'ın ro-
lünde önemli etkileri olduğunu
kabul ediyorum. Başkanın rolü
üslupta var, rota ve çizgide da-
ha az var. Rota ve çizginin be-
lirleyicisi daha çok yönetim ku-
nıludur. Üslup başkana aittir,
bundan sonra üslupta elbette
fark olabilir. Ama çizgide fark
olabileceğini sanmıyorum. Bu-
günkü politika çizgisinin değişe-
bileceğini hiç sanmıyorum. Uye-
lerin de zaten böyle istekleri
yok.
TÜSlAD Başkanı Cem Boy-
ner, ülke stratejisi raporunun
genel kurulun yapılacağı 19
Ocak 1991 tarihine yetiştirilece-
ğini ve bu arada "yurttaşhk
haklannı" içeren bir de kitap
yayımlanacağını bildirdi. 10 öğ-
retim üyesinin hazırlamakta ol-
duğu kitapta 500 soru ve cevap-
ta yurttaşlara haklannı arama-
da yol göstereceğini belirten
Boyner, kitabın maliyet fiyatı-
na satışa çıkamlacağmı ve geniş
bir kesim tarafından okunması-
nı istediklerirü kaydetti. Boyner
bu arada "Kitap vatandasların
hak aramasına yarduncı olaca-
ğına göre Kürtçe olarak da ba-
sılacak mı?" sorusuna şu yanı-
tı verdi: "Ulusça bir konsensü-
se varamadığımız bir konuda
önder olmamız mümkün değil.
Kitabı önce anadilimizde ba-
salım".
TÜSİAD'in 19 Ocak 1991 ta-
rihinde yapılacak genel kuru-
lunda görevden ayrılacak olan
Cem Boyner, 20 yıllık TÜSİ-
AD'in 6. başkanıydı. En genç
başkan olma özelliğini taşıyan
Cem Boyner'den önce de Fey-
yaz Berker (1971-79), Ali Koç-
man 1979-1985), Şahap Koca-
topçu (1985-1986), Sakıp Sa-
batıcı (1986-1987), Ömer Dinç-
kök (1987-1989) görev yap-
mışlardı.
(Baftarafi 1. Sayfada)
dün Çalışma ve Sosyal Güven-
lik Bakanı Irnren Aykut'un gö-
rüşme çağnsı üzerine Ankara'-
ya geldi, Türkiye Maden-lş Sen-
dikası'nda arkadaşlanyla görüş-
tü. Burada Cumhurbaşkanı Tur-
gut özal'ın maden işçiierine faz-
la para verilirse enflasyonun kö-
rükleneceğine ilişin dün sabah
yaptığı açıklama metni geldi.
Genel Maden-lş Başkanı Şemsi
Denizer, Çalışma ve Sosyal Gü-
venlik Bakanı Imren Aykut'u
aradı. Aykut'un öğle yemeğinde
olması nedeniyle Denizer, Ba-
kan ile görüşemedi. Saat 15.00
sıralannda Imren Aykut, Deni-
zer'i arayarak saat 15.30'da gö-
rüşmeye beklediğini bildirdi. Ar-
kadaşları ile bir değerlendirme
>apan Şemsi Denizer, saat 15.30
sıralannda Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Aykut'u araya-
rak şunlan söyledi:
"Sayın Bakan, saat 15.30'da
bana randevu vermiştiniz. Ama
bu randevuya gerek kalmadı.
Hiçbir çözüm olmayacağı belli
oldu. Zonguldak'ta.da işimiz
çok var. Zonguldak'a dönüyo-
rum. Özür dilerim."
Aykut, Denizer'in bu sözleri
üzerine, "Düşüncenize saygı
duyuyorum" dedi. Şemsi Deni-
zer, randevuyu iptal ettikten
sonra gazetecilerin sorulanru ya-
nıtlarken "Geldik, isteklerimizi
vermediler. Bundan sonra parayı
verecek olan gelir, Zonguldak-
ta verir" diye konuştu. Denizer,
açıklamasında özetle şunlan
söyledi:
"Cumhurbaşkanı Turgut Özal
yine bir yandan kamuoyunu ya-
nıltmaya çalışırken öte yandan
enflasyon konusunda 1983'ten
bu yana söylediklerini tekrarlı-
yor. Kendisine yakın çevresi dı-
şında bu konuda inanacak tek
kişinin kalmadıgını bile bile tek-
rarhyor. Zarar tartışması açmak
istiyor. Biz vanz, bunu her yer-
de, berkesle yaparu. Ne bugün-
kü hükümet ne de Özal hükü-
melleri böylesi bir taıiışmanın
altından kalkamaz.
Ulusal serveti uluslararası te-
kellere peşkeş çekenlerin, sana-
yinin en önemli hammaddesinin
üretilmesini engelleyenlerin, it-
halat yoluyla milyarderler yarat-
mayı secenlerin zarardan söz et-
meye hakkı olabilir mi? Zarar-
dan söz etmek en zor koşullar
altında en tehlikeli koşullar al-
tında çalışanlara asgari ücret ka-
dar bir para vermekte olduğu
gercegini ortadan kaldınr mı?
Sömürnyü gözlerden gizler mi?
Zonguldak gerçegini unutturar
mu? Özal da, Ozal zihniyetine
şu ya da bu yoldan destek olma
yolunu seçenler de cevabı işçi sı-
nıfından alacaktır. Zonguldak
grevi bunun ilk adımını teşkil
edecektir. Gerisinin ne olabile-
ceğini hükümetin düşünmeye
başlamasının zamanıdır. Cum-
hurbaşkanı Özal'ın bu açıkla-
ması karşısında kimse ile görü-
şülecek birşey kalmamıştır. Zon-
guldak'a dönüyorum."
Denizer, bir grev ertelemesi
halinde tutumlannın ne olaca-
ğı yolundaki bir soruyu yanıtlar-
ken "Grev ertelemesini kabul-
lenmeyiz. Erteleme halinde agır
bir cevap alıriar" dedi. Bundan
sonra olayın günahını sevabını
taşıyacak olanın Cumhurbaşka-
nı Özal ve hükümeti olduğunu
bildiren Denizer, "Biz bugüıte
kadar üzerimize düşeni yaptık,
artık bizim boyumuzu bu olay
aşıyor" dedi.
Genel Maden-lş Başkanı da-
ha önce Kamu-Sen'in çağnsı ile
görüşmeye gitmiş olan 3 yöne-
tim kurulu üyesini telefonla ara-
^arak görüşmeleri kesmelerini
istedi. Yönetim Kurulu üyeleri-
nin sendikaya dönmelerinden
sonra Kamu-Sen'den Naci ön-
sal sendikayı arayarak sendika-
cılardan Bakan Cemil Çiçek'le
görüşmeden Zonguldak'a dön-
memelerini istedi. Sendikanın
görüşmeye açık olduklarını bil-
dirmesinin ardından da Cemil
Çicek telefonla Şemsi Denizer'i
aradı. Denizer, Çiçek'le telefon
konuşmasında, "Cumhurbaşa-
nının beyanatı bizi bağlamaz di-
yebiliyorsanız görüşmeye gdme-
ye hazınz" dedi. Ancak olumlu
bir yanıt alamayınca görüşme-
ye gidemeyeceklerini bildirdi.
Sendika yöneticileri Zongul-
dak'a geri döndü.
Özal'ın sözleri
Cumhurbaşkanı Turgut özal
dün Ankara'da, Küçük ve Orta
ölçekli Sanayi Geliştirme ve
Destekleme Idaresi Başkanlığı-
nın 1. Genel Kunılu'nda yaptı-
ğı konuşmada konuya ilişkin
olarak şunlan söyledi:
"Bugün Zonguldak kömür
havzasında işçiye verilen ücret
sattıgınız kömürün bedetini kar-
şılanuyor. Bırakınu amortisma-
nK diğer hizmetleri, elektrigi,
sattıgınız kömür, işçi ücretleri-
ni karşılamıyorsa ne yapacaksı-
nız? Zararı 500-600 milyan bu-
luyorsa yann yüzde 60 zam ver-
diginiz zaman bu açık, bu zarar
1 trilyonun üstüne çıkar. Kim
ödeyecek bu parayı. Devlet ba-
ba ver bakalım diyecekler. Dev-
let nasü verecek? Ya vergileri
arttıracak ya da para basacak.
Biz para basmamaya çalışıyonız.
Çünkü para başılması enflasyo-
nu arttınyor. Üretim olmayan
yere haddinden fazla para verir-
seniz enflasyonu korüklersiniz."
Bakan Çiçek'ten eleştirî
Devlet Bakanı Cemil Çiçek,
dün akşam düzenlediği basın
toplantısında, Genel Maden-tş
Sendikası yöneticilerinin göriiş-
me yapmadan Ankara'dan aynl-
malannı eleştirdi. Olumlu bir
ücret teklifınde bulunduklanm,
ancak bu önerinin sendikaca ka-
bul edilmediğini ifade eden Çi-
çek, daha önce Genel Maden-lş
Genel Başkanı Şemsi Denizer'-
in, TTKl'nin sendikaya devredil-
mesi halinde daha iyi yönetile-
ceğini söylediğini anımsatarak
"TTKİ işçisi yapılacak bir gizli
oylama ile kurumun sendikaya
devredilmesini isterse, buna ha-
nnz. Gelsinler bunun müzake-
resini yapalım" diye konuştu.
Çiçek, dün akşam itibariyle
bir grev ertelemesinin söz komı-
su olmadığını, Bakaniar Kunı-
lu'nun yann toplanacağını dile
getirdi.
6
Yüzde 20 zam yoksulluk demek'
(Baftarafi I. Sayfada)
ki daba fazla olması için imkân-
lar yeterliydi. egermemura, enf-
lasyonla mücadele etmek imka-
nı vermezsek, onurlu yaşama
imkânı sağlamazsak, devletin
çarklanm nasıl çeviririz? Bu,
açıkça bu durum devam etsin
demektir" dedi.
Memur zaten içeride
Demirel, "Katsayımn 340'tan
352'ye çıkarblmasının hiçbir şey
ifade etmediğini" söyledi. Hü-
kümetin 1991'de yüzde 45 enf-
lasyon tahmin etmesine karşın
bu rakamın yüzde 60'a çıkaca-
ğmı savunan Demirel, "Bu kat-
sayı, hiç olmazsa yüzde 60 enf-
lasyona göre hesaplanmalıydı.
Geçen senenin enflasyonundan
doğan farklar bir kenara bırakı-
lıyor. 1990da yüzde 42lik bir
artış uygulanmıştır. Enflasyon
yüzde 50'lerin üzerinde, belki
yüzde 60 civannda olacaktır.
Zaten memur, yüzde 20 dolayın-
da içeridedir 1990'da. Bir de kü-
çük ve orta memunın maaşlan
çok aşağı olduğu için bunlar an-
cak yoksulluk sınırına tekabül
ediyor. Yoksulluk sınınmn yüz-
de 20 zam ile düzeltilmiş olma-
sı, zaten bir anlam taşımıyor.
Kaldı ki enflasyon bunu nasıl
olsa götüreceğine göre yoksul-
luk sınırı da devam ediyor. Eğer
bu katsayı 400 alınsaydı, yüzde
60 enflasyona göre bir hesap ya-
pılmış olurdu. Bizim talebimiz
buydu. Memurlann, emekli, dul
ve yetimlerin ezilmesi 1991'de de
devam edecektir" diye konuştu.
Demirel, Bağ-Kur emeklilerinin
durumunun ise "facia" olduğu-
nu bildirdi.
TBMM Plan ve Bütçe Komis-
yonu Başkanı Yusuf Özal, par-
lamentoda dün düzenlediği ba-
sın toplantısında, 1991 mali yılı
bütçe yasa tasansı üzerinde ya-
pılan değişikliklere ilişkin bilgi
verdi.
Bütçenin tümü üzerinden
yüzde 6.5 oranında bir kesinti
yaparak yatınmlann desteklen-
mesi ve memur maaşlannm art-
tırılmasına imkân sağladıkları-
nı kaydeden Yusuf Bozkurt
Özal, bütçe rakamlarının tuttu-
rulabilmesi ve açıgın büyüme-
mesi için tüm kamu kuruluşla-
nnı "tasamıflu davranmaya"
çağırdı.
Bütçenin tümü üzerinderl ya-
pılan kesintinin 6 trilyon 889
milyar 165 milyon lirayı buldu-
ğunu kaydeden TBMM Plan ve
Bütçe Komisyonu Başkanı özal,
bunun 3 trilyon lirasının perso-
nel giderleri için harcanacağını
söyledi. Tanm ürünlerinin süb-
vanse edilmesi ve tanm girdile-
rinin desteklenmesi için 500 mil-
yar aynldığını anlatan Yusuf
Bozkurt özal, özel sektör yatı-
nmlannın desteklenmesi için de
500 milyar lira aynlmasımn ön-
görüldüğünü bildirdi. Yapılan
kesinti miktarından 1 trilyon
689 milyar 165 milyon lirasının
iptal edildiğini söyleyen özal,
104 trilyon 780 milyar lira ola-
rak öngörülen bütçenin, bazı ke-
sintilerle 482 miiyar 15 milyon
lira azalıp 104 trilyon 297 mil-
yar 985 milyon lira olarak bağ-
İandığını hatırlattı.
özal'ın verdiği bilgiye göre
TBMM Başkanı, Bakaniar Ku-
rulu ve Anayasa Mahkemesi
Başkanı gibi sınırlı sayıdaki gö-
revlilerin dışında kalan kamu
görevlileri, en az yüzde 4O'ı yer-
li olan araçlan makam arabası
olarak kullanabilecekler. Satm
alınacak araçlann asgari ve aza-
mi fiyatları makam ve hizmet-
lere göre tespit edilecek.
Kuruluşlar, bütçelerinde belir-
tilen ödeneği aşan miktarlarla
bina satın alamayacaklar. Ka-
mulaştırma ve bina satın alımı
için konulan ödenekler, KlTler-
den gayri menkul satın alımı ve
kiralanmasında veya vakıflara
ait gayri menkullerin kamulaş-
tırılmasında kullanılamayacak.
Milletvekillerine çağrı
9 dernek ortak bildiri yayımlayarak milletvekillerinin laik
devlet ilkelerinin korunması için ettikleri yemine bağlı
kalmalarını istedi.
Haber MerkezJ — Dokuz
dernek dün ortak bir bildiri ya-
yımlayarak milletvekillerini
"demokratik ve laik devlet ilke-
lerinin korunması için ettikleri
yemine bağlı kalmaya" ça-
ğırdılar.
Çağdaş Yaşamı Destekleme
Dernegi, Türk Hukukçu Kadın-
lar Derneği, Kadın Sorunları
Araştınna ve Uygulama Merke-
zi Dernegi, Soroptimist Kulüp-
leri Federasyonu, Türk Kadın-
lar Biriigi tstanbul Şnbesi, Türk
Kadın Konseyi Boğaziçi Şubesi,
Kadın Haklan Konıma Derne-
gi, Laikliğe Çağn Grubu ve
Türk Ünrversiteli Kadınlar Der-
negi'nce yayımlanan ve millet-
vekillerine gönderilen metinde,
son yıllarda Türkiye'de iç ve dış
güçlerce de desteklenen, sosyal
yaşantıda irticayı hâkim kılmak
için girişilen faaliyetlere dikkat
çekildi.
Bildiride, "Son günlerde
TBMM ve komisyonlannda gö-
riişülen önerge ve yasa tasanla-
n Ue kamu kunıluşlanna ait y ö-
netmeliklerden açıkça gönilen
dini siyasete hâkim kılma çaba-
lannın laik devlet kavramı ile
batdaşamayacagı" görüşü sa-
vunuldu.
"Sayın Mdletvekili" başlığı
ile dağıtılan bildiride, şu göruş-
ler dile getirüdi:
"Böyle bir ortamda demofc-
rasi ve laik devlet ilkesinin ko-
runması için yemin eden miUet-
vekillerine tarihi bir sorumluluk
düşmektedir. Bugün yapümak
istenilen din ve vicdan özgüriu-
gü adına dini siyasete hâkim kıl-
maktır.
Demokrasinin yalnız ve yal-
nız laik bir sistemde yaşayabi-
lecegi ve toplumun dinsel şart-
lanmasının laik devlet kavramı
ile bağdaşmayacagı gerçegi göz-
den kaçınlmaktadır. Yaşanan
tüm olaylar tslam şeriatına da-
yalı bir hukuksal ve toplumsal
yapılaşmayı hedefleyen somut
örncklerdir. Bilindiği gibi de-
mokrasi ve laik devlet ilkeleri-
nin korunması için yemin etmiş
olan sayın millervekilleri yemin-
lerine sadık kalmak ve dinin si-
yasallaşmasına yönelik tırma-
nışlara karşı çeşitli demokratik
yöntemlerie mücadele etmek gö-
revini üstlenmişlerdir."