07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 KASIM 1990 HABERLER CUMHUR/YET/J3 P A R L A M E N T O D A N Ersin'den önerge Ersin, Cumhurbaşkanı Turgut özal tarafından Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçilen Haşim Kıhç'ın 'tarikatçı' olduğuna ilişkin iddialan bir som önergesiyle TBMM gündemine getirdi. SHP'li Ersin, Başbakan Yıldının AJcbuJut tarafından yanıtlanmasıru istediği soru önergesinde, Kılıç hakkındaki "şeytan aletidir diyerek televizyon seyretmediği, Atatürk portresinin asüı olduğu çalışma odasına girmediği, laikliğin karşısında olarak Türk insanına teokratik devlet yapısını benirasetmek için büyük raücadeJe verdiğı" yoîundaki iddiaları haurlatu. Ersin, Başbakan Akbulut'a, "Bu kafadaki bir kişinin Cumhurbaşkanı tarafından devletin en onemii orgaıuna seçilmesini nasıi karşılıyorsunuz. Biz 'bu kişi laik cumhuriyetin başkanı olamaz' dediğimizde, bize inanmamakla ne kadar hata yaptığınızın farkuida mısınız?" diye sordu. (Ankara / ANKA) _ _ TRT Genel Müdürüâ maaşının, tercihine göre Başbakanlık Müsteşannın almakta olduğu aylık veya sözleşme ücreti ile eşitlenmesini öngören yasa tasansı, dün TBMM Genel Kunılu'nda görüşüldü. TRT Genel Müdürünün net 3 milyon 700 bin lira olan maaşının 6 milyon 145 bin liraya çıkmasına olanak veren tasarı karar. yeter sayısının olmaması nedeniyle oylanamadı. Tasanya göre TRT Genel Müdürüne, Başbakanlık Müsteşannın ikramiye dahil ayLk veya sözleşme ücretinin ödenmesi öngörülüyor. Aylık ödemelerinde ek gösterge, kıdem ve taban aylıkları ile sosyal yardım, zam ve tazminatlar esas alınacak. P A R T i L E R D E N *Vbn hacVîJniiV ANAP Genel Başkan Idl 1 üct^KdlUlK y a r d ı m c ı s ı GaJip Demirel "yarı başkanlık" sistemindeki tüm yetkilepn 1982 Anayasası ile cumhurbaşkanına verildiğini belirterek "yarı başkanlık sistemi Sayın Evren ile başladı" dedi. Galip Demirel anayasa ile cumhurbaşkanına verilen yetkileri sıralayarak "Anayasal kuruluşların üyplerinin büyük çoğunluğunu cumhurbaşkanı atamaktadır. Hiçbir nakil ve tayin karamamesi veya ekonomik kararname cumhurbaşkanının onayı olmadan yürürlüğe konulamaz. Cumhurbaşkanı istese bütün bakanlar kurulu toplantılanna başkanlık edebilir. Bunlar 82 Anayasası ile cumfaurbaşkaniığına verilen yetkiler ve bu yan başkanlık sistemindeki yetkileri içeriyor" dedi. (ANKA) Ifnnrtre* tainn'mi SHP Merkez Yürütme K O n g r e taKVimi Kurulu'nun üye listelerinin askıda kalması için belirlediği sürenin 20 kasımda sona ermesiyle birlikte, illerden gönderilen üye listeleri genel merkeze gelmeye başladı. Kongrelere katılacak delege seçimlerinde geçerli olacak üye kayıtlarının bügisayara kaydı devam ederken aralık ayı başından itibaren yasal prosedür gereği listeler yeniden askıya çıkarılacak. SHP Parti Meclisi'nin üye kayıtlannın kesinleşmesinden sonra kongre takviminin belirleyeceği bildirilirken MYK'nın görevden aldığı Adana ve Seyhan kongrelerinin en geç ocak ayında yapılması bekleniyor. SHP olağan kongresinin de yasa gereği haziran ayına kadar toplanması gerekiyor. (UBA) 'Baykal Fan Inönu'ye karşı başkanlık yarışını kaybeden eski Genel Sekreter Deniz Baykal liderliğinde sosyal demokrasinin iktidar olacağı inancıyla Baykal 'Fan Clup' kuruldu. Deniz Baykal'ı 1992 genel seçiralerine haarlamak amacıyla oluşturulan organizasyona, "Hedef 1992 hizmet organizasyonu" adı konuldu. Uyar'dan Aksu'ya Jgj^gff M Uyar> lskenderun'da "Savaşa Hayır" diyen bir babanın dört çocuğu ile birlikte gözaltına alnımasını bir soru önergesiyle TBMM gündemine getirdi. Ali Uyar, tçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'ya yönelttiği soru önergesinde, bir babanın çocuklarını katliamdan korumaya çalışmasının suç olup olmadıgıhı sorarak Aksu'ya "Siz savaşa taraf mısmız" sorusunu yöneltti. (ANKA) Yi'İrpkil mİiİPtVPİCİIl D*1 1 1 0 ^3 1 MerkezI UTCKll II1111CLVCKİ11P a r t i ( D M P ) G e n e l Başkanı Bedrettin Dalan, anayasaya göre Meclisteki boş sandalye sayısının yüzde 5'i bulması halinde, erken ara seçim mecburiyeti doğduğunu belirterek "ŞHP ve DYP'den bunun için 10 yürekli miJletvekili istiyoruz" dedi. Dalan dün yaptığı basın toplantısında, erken ara seçime gitmek için mevcut duruma göre 12 milletvekilinin istifasına ihtiyaç olduğunu belirterek DMP'den ikijnilletvekilinin buna hazır olduğunu biJdirdi. Dalan, DYP lideri Süleyman Demirel ve SHP lideri Erdal Inönü başta olmak üzere SHP ve DYP'den 5'er milletvekilinin istifasına ihtiyao-oiduğunu kaydetti. Muhalefet liderlerinin, getirdikleri bu teklife rağmen erken ara seçime zorlamamaları halinde, iktidan rahat bırakmalarını isteyen Dalan, "iktidar artık istediği gibi at koştursun, muhalefet ağzını kapatsın. Bu imkânı muhalefet kullanmazsa, iktidan bir daha gayrimeşrulukla suçlamasın. Bunun için 10 yürekli adam istiyoruz" dedi. (ANKARA/AA) Anayasa önerisi anayasanın Avrupa Insan Hakları Sözleşmesi, Helsinki Sonuç Sözleşmesi ve AGİK doğrultusunda yeniden hazırlanmasıaı, ancak başkanlık sisteminin anayasa değişikliğinin önkoşulu olarak öne surulmemesi gerektiğini açıkladılar. Sosyalist Birlik Partisi kurucu milletvekilleri Kemal Anadol, Ekin Dikmen, Hüsnü Okçuoğlu ve Kâmil Ateşoğulları, dün TBMM'de yaptıklan basın toplantısında, özal'ın yeni anayasa önerisini "ciddi ve tartışılabilir" bulduklannı ifade ederek "Türk insanına 12 Eylül koşullannda zorla giydirilen bir deli görrüeği olan 1982 Anayasası'nın değiştiriimesi önerisi, tartışmaya açılarak tepki anayasalarının yerini çağdaş yeni bir toplumsal sözleşme almalıdır" dediler. SHP 170 maddelik alternatifanayasa taslağı hazırlıyor 'Ifetkisiz cumhurbaşkanı9 SHP lideri, 1982 Anayasası'nın tümüyle değiştirilmesini başından beri istediklerini ve bunu TBMM'de yeterli çoğunluğu sağlayınca gerçekleştireceklerini vurguladı. İnönü, Özal'ı kastederek "Devletin laik temellerine karşı olduğunu bildiğirniz biri diktatör olsun diye 'evet' diyemeyiz" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — SHP tarafından hazır- lanan "alternatif anayasa" tas- lağında, cumhurbaşkanhğının "yetkisiz ve sorumsuz, semboiik bir makam" olarak önerileceği öğrenildi. SHP Genel Başkanı Erdal tnönü, Cumhurbaşkanı Tnrgut Özal'ın sözünü ettiği anayasal değişikliğin, kendi öne- rileri ve 1982 Anayasası'nın de- ğişmesi ile ilgili olmadığını sa- vunarak, "Devletin laik temel- lerine karşı olduğunu bildiğimiz biri diktatör olsun diye 'evet' diyemeyiz" dedi. SHP Merkez Yürütme Kuru- lu'nun dün akşam Erdal tnönü başkanitğında yapılan toplantı- sında, SHP Anayasa Komisyo- nu'nun çalışmaları ele ahndı. Komisyon Başkanı Kâzun Yeni- ce, çaüşmalar hakkında Uyelere bilgi verdi. SHP'nin hazırladığı anayasa taslağının yaklaşık 170 maddeden oluşacağı ve bugüne kadar yapılan çalışmalarda 130 maddenin tamamlandığı öğre- nildi. SHP Genel Başkanj Erdal înönü'nün, taslak ile "bizzat" il- gilendiği ve taslağın en geç ocak ayı başlannda tamamlanacağı bildirildi. Taslak daha sonra MYK'ya sunularak son şeklini alacak. Taslak çalışmasının tümüyle "teknik" olduğunu kaydeden bir MYK üyesi, anayasa taslağının parlamenter sistemin ve temel hak ve özgürlüklerin yerleşme- si, işlemesi üzerine kurulduğu- nu, MYK'nın da taslağı "siyaseJ ve parti politikalan açısından" değerlendirdikten sonra parti meclisine sunarak kamuoyuna sunacağını söyledi. Taslakta cumhurbaşkanhğı "yetkisiz ve sorumsuz" bir semboiik makam olarak öneriliyor. SHP lideri, dün TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, 1982 Anayasası'nın tümüyle de- ğiştirilmesini başından beri iste- diklerini ve bunu TBMM'de ye- terli çoğunluğu sağlayınca ger- çekleştireceklerini vurguladıktan sonra "Ama bugiin gündeme ge- tirilen tartışma başka bir şey. Bn tartışmayı gündeme getiren Sa- yın Ozal bugüne kadar anayasa- dan şikâyet etmiyordu" dedi. İnönü, 1982 Anayasası'nın hal- kın demokratik özlemlerine ya- nıt vermediğini, yargıç güvencesi sağlanıadığını, vatandaşlar ara- sında aynmcılığa neden olduğu- nu, çalışma barışında eksiklik- ler taşıdığım, ancak özal tara- fından bu konuların bir kez da- hi gündeme getirilmediğine dik- kat çekti. Tam tersine kendileri- nin bunlann sağlanması yolun-. daki isteklerine özal ve ANAP'- ın karşı çıktıklannı ammsatan inönü, bunun örneğinin siyasi yasakların kaldırılmasında ya- şandığını, özal'ın ve ANAP'ın TBMM bunu yapabilecekken, halkoylamasına götürdüklerini belirtti. İnönü, yerel yönetim se- çimleri konusunda da benzer bir sürecin yasandığını ifade ettik- ten sonra "ANAP iki kez hal- koylaması istedi. İkisi de de- mokratik degildi. İkisi de halk tarafından reddedildi" dedi. tnönü, özal'ın milletvekilliği, Cumhurbaşkanljğı ve yerel se- çimleri birlikte yapalım önerisi- nin de "iptidai" olduğunu söy- leyerek şöyle devam etti: ye yapılıyor. Zaten 1992'de se- çim olacak. Biz erkeri seçim is- tiyoruz, ama zaten en geç 1992'de yapılacak. Aynca önü- müzde ara seçim var. Şimdi bu seçimler için pazariık mı yapa- cagız? Bu secimleri yapmak için anayasayı mı degiştirmek gere- . Şayıstay Yasas, değışıldığının d e *** ^ " ^ t hesaplan- ^ "»r parçası oMugunu düe ge- " r e n 'nönu "Umuyoruz Id Anayasa Mahkemesi bu yasayı "Seçimlerin ne zaman yapıla- iptal edecek. Şimdi bu yasa ile cagı anayasada var. Bu yaklâşım Anayasa Mahkemesi üyeliğine nereden çıkıyor? Sayın Özal'ın gelen üye, kendisinin bulundu- içinde bulunduğu müşkii) du- ğu neyetin kararına göre ne ya- rumdan çıkanlması için. Bunlar pacak? Durumu ne olacak? kişisel keyfı durumdan çıkan ge- Böyle bir durumda yapması ge- rekçeler. Halkın başka sıkınlısı reken istifa etmektir" dedi. Inö- yok mu? Bunlar Türkiye halkı- nü, "Laik düzenin temellerine nı ne kadar nasıl etkiliyor? Bu karşı olduğunu bildiğimiz kira- harekeller Sayın Özal kişisel seyi diktatör yapjnak için bnna egemenligini devam ettirsin di- evet diyemeyiz" dedi. DYP lideri "Kontrgerilla olayını kimse ağzında çiğnemesin" dedi Demirel: Meydan okuyorumAnayasa Mahkemesi'ne yapılan atamalardan endişe duyduklarını belirten Demirel, "Elimizde güç olsa Anayasa Mahkemesi'ni ıslah etmenin yollannı ararız" dedi. Ecevit'in kontrgerilla ile ilgili sözlerini de değerlendiren Demirel, "Benim idare ettiğim Türkiye'de esrarengiz şeyler olmuşsa onu bulup - çıkarsınlar, sorumlusu benim" şeklinde konuştu. ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, Anayasa Mahkemesi'ne yapılan atama- lardan endişe duyduklarını be- lirterek "Elimizde güç oisa Ana- yasa Mahkemesi'ni ıslah etme- nin >ollanm aranz" dedi. Demi- rel, DSP Genel Başkanı Biilent Ecevit'in Kontrgerilla ile ilgili sözlerini değerlendirirken "Mey- dan okuyorum. Kontrgerilla olayını kimse agzında çiğneme- sin. Benim idare ettiğim Türki- ye'de esrarengiz şeyler olmuşsa, onu bulup çıkarsınlar, sorumlu- su beninT'dedi. DYP lideri, TÜ- SlAD'a başkan adayı olmayaca- ğını açıklayan Cem Boyner'e partilerine katılması için teklif götürdüklerini söyledi. Demirel, dün düzenledigi ba- sın toplantısında Anayasa Mah- kemesi'ne yapılan atamaların "dikkat çekici" olduğunu belir- terek "Benim kişBerle meselem yok. Meselem eger Çankaya, Anayasa Mahkemesi'ni kendi DtKKAT ÇEKİCt — DYP lideri, dün düzenledigi basın toplantısında atamalann dikkat çekici olduğunu söyledi. hizmetine memur edecekmiş gi- bi bir hissi verirse, hem mahke- meyi bem de kendisini makam olarak yaralar. Bu hissi verdigi tartışılıyor. Bilhassa Sa\ıştay- dan gelecek üyenin seçimi>le ya- pılan degişiklik dolayısıyla tar- tışılıyor. Bu tartışmalann han- gi ölçüde hedefine varacagını za- man gösterecek. Yüksek >°argı- ya kesinlikle dokunmamak, özerkliliğini bozmamak lazım. Yareının özerkliğine, Türkiye uzun seneler sonra gelmistir" yanıtını verdi. Demirel, mahkemeye yeni atanan Haşim Kıhç'ın, "Laik görüşten yana mısmız?" sorusu- na, "Polemige girmek istemem" yanıtını vermesi konusunda da "Bence, üzerinde tartışmak ge- rekmez. Yani, Türkiye Cumhu- riyeti'nin vasıflan, hukuk devle- ti, laik, sosyal devlettir. Bence yoruma ihtiyaç duyulmayacak gibi kanunlann ve anayasanın içine konuimuştur. Devleti teş- kil eden müesseselerin yetkileri, göreNİeri, sorumiuluklan da ko- nuimuştur. Türkiye, bir anaya- sa devleti olmak mecburiyetin- dedir. Ama anayasa devieti ol- mak başka bir şeydir, anayasal devlet olmak başka bir şeydir" değerlendirmesini yaptı. Demirel, "Sayın Özal'ın yap- tıgı atamalaria Anayasa Mahke- mesi'nin duruma tartışılır hale geldi. tktidara geldiginizde Ana- yasa Mahkemesi ile ilgili bir de- ğişikligi düşünüyor musunuz?" sorusuna, "O günkü konjonk- türe baglı. O gün ne zaman ge- lecekse Türkiye'de, Anayasa Mahkemesi üzerine yapılacak tartışmalann boyut kazanması- na bağlı. Biz, isleyen bir devleti bütün kurum ve kurallanyia yerieştirmeye çalışacağız" karşı- İığını verdi. Demirel, Anayasa Mahkemesi'ne yapılan atama- laria, kararların dengesinin ik- tidarın lehine değişeceği iddia- lanna ilişkin soruyu ise şöyle ya- nıtladı: "Evet, bu iddialar vardır. Bi- zim de böyle bir şeyden endişe- miz var. Yalnız, şu anda o iddi- alara haklılık kazandıracak, or- ta yerde bir dumm yoktur. Zan- la hareket elmek yanlıştır. Kişj tnahcup olur. Görelim, oiay na- sılcere>an edecek? Amayapdan işiemlerin o istikamete yöneldi- Fransız anayasaprofesörü Gourdon, Türkiye'deki anayasa değişikliği tartışmalannı değerlendirdi Ithal model soruııu çözmez"Anayasa değişikliği Fransa için de güncel bir tartışma konusu" diyen Gourdon, "Fransa'daki sistem iktidarın kişiselleşmesi, sonuçta demokrasi dışına bir kayış tehlikesi içerir" dedi. TURAN YILMAZ ANKARA — Paris Üniversi- tesi Anayasa Hukuku ve Kamu özgürlükleri Dalı öğretim üye- si Prof. Hubert Gourdon, Tür- kiye'deki anayasa değişikliği t-M- tışmaiannı değerlendirirken **Si- yasal ve anayasal sorunlar yaşa- yan bir Ulke, başka bir ülkenin anayasal modelini ithal ederek sorunlarını çözemez" dedi. Türkiye'ye Fransız modelinin it- hal edilmek istendiğinin anım- satılması üzerine "Fransa'daki ikili anayasal model, hiçbir za- man çağcıl bir cumhuriyet biçi- minin örneği olarak sunulacak bir kurum degüdir" diyen Prof. Gourdon, krize açık bir model olarak tanımladığı ülkesindeki anayasal sistemin, uygulamada yarattığı sorunlar nedeniyle de- ğiştirilmesinin güncel bir tartış- ma konusu olduğunu söyledi. Siyasi parti yapısı ve demokrasi kültürü Fransa'daki gibi güçlü olmayan Ulkeler için Ülkesinde- ki modelin iktidarın kişiselleş- mesi, sonuçta da demokrasi dı- şına kayış tehlikesini sürekli ta- şıyacağını da belirten Gourdon, Türkiye'de bugün Cumhurbaş- kam'nın halkoyu ile seçilip seçil- memesinin tartışıldığını, bunun ise basit bir model ithali olma- dığını kaydetti. Çeşitli üniversitelerde bir di- zi konferanslar vermek üzere Ankara'da bulunan Prof. Hu- bert Gourdon, Fransa'da uygu- lanan anayasal modelin kayna- ğını 1820'lerde ortaya çıkan "restorasyon monarşileri"nden aldığım, burada amacın kralın yetkilerinin bir başbakan eliyle kullanılmasını sağlayarak bu yetkinin kullanıtruna müdahale etme isteği olduğunu söyledi. Yürürlükteki 1958 Anayasası'- nın sonuçta hükmetme yetkisin- de ikilik getiren bu sistemi gün- celleştirdiğini de kaydeden Go- urdon, böylece "güçler ayrıhğı ilkesi"ni hükümet içine taşıyan bu modelin, içinde hem parla- menter sistemi, hem de başkan- lık sistemini taşıdığım bildirdi. "Çift anayasa" olarak niteledi- ği bu modelin, uygulamada özellikle devlet başkanı ile baş- bakanın ayrı siyasal çoğunluk- lara dayanmalan halinde önemli sorunlar yarattığım da ammsa- tan Gourdon, anayasa değişik- liği tartışmalarının Fransa için de bugün güncel olduğunu kay- dederek Cumhuriyet'e yaptığı değerlendirmede, "Anayasa de- ğisikliği >-apacaksanız tam ya- pın, bizim gibi yanm isler yap- mayın" dedi. "Fransa, bugün için anayasa modelini ihraç etme merakında nudır?" sorusuna, "Sanmıyo- rum. Fransa daha çok teknolo- jilerini ihraç etme merakındadır. Bu )-asal kurumlannı ihraç et- meme merakmın nedeni, bunla- nn sonınsuz tşlememesidir. Ak- sine bunlar hiçbir zaman çagcd bir cumhuriyet biçiminin örne- ği olarak sunulacak kurnmlar degildir. Bunun nedeni de bu ikili anayasal modelin sürekli olarak bir oynaklık yaratması- dır. Meclis'i seçen çogunlukla başkanı seçen çoğunluk aynı yönde ise bir başkanlık anaya- sası vardır, ayn yönde ise bu kez bir pariamenter ana> f asa uygu- lanmaktadır" yanıtını veren Go- urdon, sağ görüşe sahip bir baş- bakan ile sosyalist bir devlet başkanının birlikte görev yap- mak durumunda kaldıkları 1986-88 dönemini anımsatarak, "Bizdeki en önemli sorun da bu bir anayasadan diğerine geçiştir" dedi. Gourdon, "Cumhurbaşkanı ve başbakan aynı görüşten olsa- lar da yine aralannda sorunlar çıkar mı" sorusuna da "Partile- ri. programlan a)Tiı olsa, bütün görüşleri çakışsa bile olur. Çün- kü ber iki taratta da siyasetçiler vardır. Siyasetçiler ihtiras/ı kişi- lerdh-" karşılığını verdi. ği şeklinde iddialar var. Bence, devletin büyük müesseseleri üze- rine bu çeşit tasamıflar düşün- mek ayıp. Bir de orta yerde ke- sin deliller. karineler ounadıkça, büvuk müesseselere tavır alma- mak lazım. Kuşkular atamalar- dan doğuyor. Haklı çıkaracak durum olup olmadığını icraat gösterecek." Demirel, iddiaların haklı cık- ması durumunda DYP'nin nasıl davranacağı konusunda da "Sa- dece bizim sorunumuz degil, ül- kenin sonınu olur. Tabii ki bi- zim elimizde güç olursa öyle bir sorun olursa, biz onu ıslah et- menin yollannı aranz." Demirel, bir soru üzerine de görevini bıraktığını açıklayan Cem Boyner'e partiden bir çağ- rı yapıldrğını belirterek, "DYP'ye bu saflarda görev yap- mak, siyaset yoluyla ülkeye hiz- met etmek isteyen herkesi davet ediyorum. Buna Sayın Cem Boyner de dahildir" dedi. KontrgeriHa Demirel, Yargıtay Başkanı ts- met Ocakçıoğlu ve Cumhuriyet Başsavcısı Haluk Yarduncı'yı TBMM'deki odasında kabul ederek bir süre görüştü. Demi- rel, yanm saat süren görüşme- den sonra DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in, "Kontrgerilla olayı" ile ilgili sözlerini hatırla- tan bir gazeteciye, "Bana ne söy- leyecek? Biz o hesapian 1978'de gördük Sayın Ecevit'le" karşılı- ğını verdi. Ecevit'in 1978 ve 1979 yılla- nnda hükümet olduğunu hatır- latan Demirel, kendisinin o za- man Ecevit'ten şikâyetçi olduğu Kontrgerilla iddiaiannı ortaya çıkarmasını istediğini hatırlata- rak şöyle devam etti: "Tam 23 ay nükümette kaldı Ecevit, olayın üzerinden 15 se- ne geçtikten sonra aynı şeyleri tekrariaması kendisini raahcup edecek bir durum ihaiesidir. Tar- tışma benimle Ecevit arasında değil ki, tartışma Evren'le mil- let arasında.. Ben milletin avu- katlıgını yaptım. Ben meydan okuyorum. Kontrgerilla olayını kimse ağzında çiğnemesin. Kontrgerilla bir esrarengiz olay- sa, birtakım cinayetlere iştirak ettirilmişse, bunlann ortaya çı- kanlması gerekir. Bugün Türki- ye 'yi idare edenlere soruyorum: Böyle bir olay varsa. bunu hal- kın devlete olan itimadım sarsa- cak şekilde tartışmaya müsaade etmeyin, aydınlatın. Sayın Ece- vit 23 ay eliyle elma, armul mu topladı? Bunu ortaya çtkaracak yetkisi mi yoktu, gücü mü yok- tu, yoksa niyeti mi yoktu? 11 se- ne sonra neyi tartışıyor? Ben açıkça söylüyorum: Be- nim idare ettiğim Türkiye'de es- rarengiz şeyler olmuşsa onu bu- lup çıkarsınlar, sorumlusu be- nim." TELEFON DEĞİŞİKLİĞİ İstanbul Rezervasyon Bürosu Santrah'nın 2.12.1990 Tarihinden îtibaren Yeni Numarası: 5748200 (25 Hat) TÜRK HAVA YOLLARI CUHEYT ARCAYUREK yanyor Memura Zam ve Hamamın Namusu ANKARA — Memur katsayısının ge- çirdiği aşamalar Nasrertin Hoca öykü- lerini andırıyor. Özellikle yitirdiği eşeği bulduktan sonra sevinen Hoca'nın ün- lü öyküsüne benziyor. İzienen olaylar memur katsayısına komisyonda yapılan yüzde 5 zammın aylar öncesi tezgâhlandığını gösteriyor. Anımsanacaktır. İlk altı ayda hükü- metin memura yüzde 15 zammı yeterli gördüğünü açıklamasından sonra bü- yük tepkiler oluştu. Anketler düzenlendi, memurlarla kı- sa, fakat özlü röportajlar yapılarak tep- kiler dile getirildi. Ne var ki hükümet sö- zünü söylemiş, 1991 bütçesini yüzde 15 zamla Meclis'e göndermişti. Urîıut dağın arkasındaydı. 1991 ma- li yılını inceleyen Bütçe Komisyonu son gün "gerekli müdahaleyi yapabilir ve zam oranını yükseltebilirdi". Öyleyse? Telasa gerek yoktu. Henüz yollar tüken- memişti. Memurların umut dolu bakış- larını Bütçe Komisyonu'na çevirecek manevra, başarıyla uygulandı. Oysa, memurun yazgısı 1991 bütçe- si henüz kâğıda dökülmeden, ana ilke- leri Yüksek Planlama Kurulu'nda görü- şülürken çiziliyordu. Kurul, bütçede memurlara 39 trilyon ödenek ayrılma- sına karar veriyor, Maiiye'nin zammı bu- na göre ayarlamasını istiyordu. Yine aynı günlerde Köşk'te bakanlar- la uzmanlar TÖ'ye ekonomik brifing ve- rirken kimi duyumsatmalarla karşılaş- mışlardı. "Fazla açılmamayı" öneren TÖ, bütçedeki ilk zam ile sonradan Büt- çe Komisyonu'ndan çıkacak oranı da- ha baştan hesaplayacak düzenlemeler- le tasarının Meclis'e gönderılmesini tav- siye etmişti. Bir bürokratın, bir bakanın TÖ'nün tavsiyelerine uymaması, tavsiye adtal- tındakı buyruğa karşı çıkması olanak- sızdı. Hazırianan bütçede yüzde 15 zam gösterildi, fakat ödenek durumu yüzde 20'ye göre ayarlandı. YPK'nın öngördüğü 39 trilyonluk ödenek, 36 tril- yon yazıldı. Tam bir aydır kamuoyu kaynıyordu. Memuriarla ilgili rakamlar sergileniyor, yaşam sıkıntısı, çekilen ıstıraplar yeni baştan yazılıp söyleniyordu. İktidar ka- nadı ise bu yakınıları "Bütçe Komisyo- nu'ndan çıkacak kararın beklenilmesini" önererek karşılıyordu. Sonunda önemli gün geldi. Zam ko- misyonda masaya yatırıldı. O sabah İnönü, grubundaki konuşmayı memur- lara ayırmıştı. Partide yapılan araştır- malara göre olanaklı gördükleri zam yüzdelerini sıralıyordu. DYP'de de ben- zeri bir çaltşmanın izlerine rastla- nıyordu. İki muhalefet partisinin sanki hükü- metmiş gibi sorumluluk duygusuyla pa- rasal zorlukları özenle koruduklan, büt- çe açığını daha büyötmeyecek oranlan önerdikleri dikkati çekiyordu. Muhalefet önergeleri Komisyon Baş- kanı Yusuf Özal'a yağıyor, buna karşın iktidarın düşündüğü oranı ANAP mil- letvekilleri dahi bilmiyorlardı. Zamanı gelince, bir gözlemcinin ifadesine gö- re iktidarın memurlara yeterli gördüğü yeni zam oranı "Yusuf Bozkurt Özal'ın kasasından çıktı" Yüzde 15'e bes eklenmesıyle yüzde 20! Sonuç, en az 23^30, en çok 31.140 lira net artıştı. Tabii, hükümet, Özal ve arkadaşlannın önergesine olumlu bak- tı. ilk altı ayın zam oranı böylece şıp di- ye kesinleşiverdi. TÖ'den hükümete, oradan da Bütçe Komisyonu'na inen tezgâhlarla yüzde 20 zam, zaten aylar- ca önce saptanmıştı. Zam olayının ktasik deyimle "siyasal bir tertip" olduğu o kadar açıktı ki da- ha Bütçe Kbmisyonu'nda memurlara zam konusunun ele alınmadığı, muha- lefetin ve hele Bozkurt özal'la arkadaş- lannın önergesi ortaya çıkmadığı saat- lerde Başbakan Akbulut, yüzde 20 ora- nını biliyordu. ANAP Genel Merkezi'nden çıkarken tezgâhı basına "ifşa" ediyor ve "Zam komisyondan yüzde beş artarak gecer" diyordu. Hükümet yüzde 15 diyecek; komis- yon, daha doğrusu ANAP milletvekil- leri kahramanca savasarak oranı yüz- de 20'ye çıkaracak, daha önceden he- sabı kitabı yapılan, senaryosu yazılan yüzde 5 ekle hamamın namusu kurta- rılacaktı. Onca çabaya karşın, bari kurtarıldı mı?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle